Diplomat -Dünya

DÜNYA

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Türkiye nasıl enerji kaynaklarını çeşitlendiriyorsa savunma sanayi kaynaklarını da çeşitlendirmek durumundadır”

Published

on

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’na ilişkin yaptığı açıklamada, “Türkiye nasıl enerji kaynaklarını çeşitlendiriyorsa savunma sanayi kaynaklarını da çeşitlendirmek durumundadır. Yaşadığımız coğrafya itibarıyla Türkiye’nin büyüyen, genç, dinamik nüfusu ve coğrafyası dikkate alındığında, farklı kaynaklardan savunma sanayi ihtiyaçlarını karşılamasından da daha doğal bir şey olamaz” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’na ilişkin düzenlediği basın toplantısında, gündemdeki gelişmelere ve toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulundu ve basın mensuplarının sorularını cevapladı.

“TÜRKİYE OLMADAN SURİYE’DE VE BÖLGEDE OYUN KURULAMAZ”

Kamuoyu ile canlı olarak paylaşılan toplantıda, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın şunları söyledi:  “Bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında gerçekleştirilen Kabine Toplantısı’nın ardından sizinle birlikteyim. Bugün Sayın Cumhurbaşkanımız takdim konuşmalarında özellikle 13 Kasım’da gerçekleştirdikleri Washington ziyaretiyle ilgili bir değerlendirmede bulundular. Daha sonra Meclis’te devam eden bütçe görüşmeleri kısaca ele alındı. Tabii Suriye, güvenlik, terörle mücadele, güvenli bölgenin kurulması, mültecilerin yerlerine geri gönderilmesi, İdlib’deki gelişmeler, yaklaşmakta olan NATO Zirvesi ve diğer konular da bugün Kabine Toplantısı’nın gündemindeydi. Güvenlikle ilgili her zaman olduğu gibi İçişleri, Dışişleri, Millî İstihbarat Teşkilatı ve Millî Savunma Bakanlığımızın sunumları oldu. Ayrıca, bugün Ticaret Bakanlığımızın ve Tarım Orman Bakanlığımızın da birer sunumu oldu. Bu geniş ve yoğun gündemli Kabine Toplantısı’yla ilgili de sizlerle birkaç konuyu da paylaşmak isterim.

Öncelikle Sayın Cumhurbaşkanımızın 13 Kasım’da gerçekleştirdiği ziyaretin bizim açımızdan başarıyla neticelendiğini ifade etmek isteriz, çünkü bu vesileyle Cumhurbaşkanımızın Türkiye’nin tezlerini açık, net bir şekilde ortaya koymuştur. Ve oradan çıkan tablo, Türkiye olmadan Suriye’de ve bölgede oyun kurmanın mümkün olmadığı, olmayacağı gerçeğidir.

“KARŞILIKLI ÇIKARLARIN KORUNMASI DIŞ POLİTİKADAKİ İLİŞKİLERİMİZİN TEMEL PRENSİBİDİR”

Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın Sayın Trump ile yaptığı görüşmede ikili konular etraflı bir şekilde ele alınmıştır, S-400 konusundan F-35’lere, Patriot’lar meselesinden savunma sanayiinde iş birliğine, kongredeki siyasi gündemden 100 milyar dolarlık ticaret hacmine kadar geniş yelpazede bu konular etraflı bir şekilde ve açık ve samimi bir biçimde bu görüşmelerde ele alınmıştır.

Siz de takip ettiniz, özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın 5 senatörle yaptığı görüşmede de Türkiye’nin tezleri, pozisyonu, endişeleri, güvenlik kaygılar açık ve net bir şekilde ifade edilmiştir. Dolayısıyla ziyaret öncesinde işte radikal bir kopuş olacak, kriz olacak beklentilerini boşa çıkartan bir tablonun ortaya çıktığını söyleyebiliriz.

Tabii bizim hem Amerika Birleşik Devletleri ile hem diğer ülkelerle ilişkilerimizin de temel prensipleri bellidir, egemenlik hakları çerçevesinde eşit aktör ilişkisini esas alan bir ilişki söz konusudur. Burada karşılıklı çıkarların korunması ve karşılıklı saygıyı esas bir ilişki modalitesi bizim sadece Amerika Birleşik Devletleri ile değil, dünyanın diğer ülkeleriyle de dış politikadaki ilişkilerimizin temel prensibini oluşturmaktadır.

“BARIŞ PINARI HAREKÂTI YAKIN TARİHİN EN ÖNEMLİ HADİSELERİNDEN BİRİDİR”

Bu hususun da altını özellikle çizmek istiyorum, çünkü zaman zaman bununla ilgili birtakım spekülasyonlar yapılıyor, Türkiye’nin özellikle Barış Pınarı Harekâtı’yla elde ettiği başarıyı gölgelemeye dönük birtakım dezenformasyon faaliyetlerinin, çarpıtma çabalarının hâlâ devam ettiğini de maalesef üzüntüyle izliyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi imkân ve kabiliyetleriyle gerçekleştirdiği bu harekât bizim yakın tarihimizin en önemli hadiselerinden bir tanesidir. İleride inşallah bugünler yazıldığı zaman, tarihçiler bu harekât sayesinde ve bundan önce yapılan Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtları’yla Suriye’nin kuzeyinde ve sınırımızın güneyinde kurulmak istenen terör koridoruna ve terör devletine çok ciddi bir darbe vurulduğunu mutlaka yazacaklardır. Dolayısıyla burada bu harekâtın başarısını ve sonrasında elde ettiğimiz stratejik mevzileri gölgeleyecek spekülasyonlardan uzak durulması gerekiyor. Amerika ziyareti de Sayın Cumhurbaşkanımızın bu tespitleri ve kazanımları teyit eden bir netice doğurmuş ve tablo da bu şekilde ilerlemeye devam etmektedir; bunun altını özellikle çizmek istiyorum.

“TÜRKİYE NATO’NUN TEMEL PRENSİPLERİNE BAĞLIDIR”

Uluslararası arenada bu çerçevede bildiğiniz gibi 3-4 Aralık’ta Londra’da bir NATO Zirvesi gerçekleşecek ve Cumhurbaşkanımız da bu zirveye katılacaklar. Burada özellikle NATO’yla ilgili birçok tartışmaların yapıldığını, NATO’nun beyin ölümünün gerçekleştiği, ittifakın çatırdamaya başladığı, müttefiklerin birbirleriyle uyum içinde hareket etmediği, külfet paylaşımının yapılmadığı şeklinde birtakım tespitlerin, değerlendirmelerin, şikâyetlerin, hatta suçlamaların olduğu bir ortamda Sayın Cumhurbaşkanımız da NATO Zirvesine ciddi bir hazırlık yaparak gidecek ve burada NATO’nun misyonu, vizyonu, 21. yüzyıldaki konumunu, bundan sonraki faaliyetleri, tehdit algısı ile ilgili önemli mesajlar verecekler. Bu hazırlığın da başladığını özellikle ifade etmek istiyorum, çünkü Türkiye NATO’nun güçlü, önemli bir müttefiki olarak ittifakın temel prensiplerine bağlıdır. Fakat bizim bunun ötesinde NATO’nun 21. yüzyıldaki konumu, pozisyonu, öncelikleri konularında da bir zihni berraklık içerisinde olmamız gerekiyor. Yakın dönemde özellikle bu konuda bir karışıklığın olduğunu, karmaşıklığın olduğunu hepimiz görüyoruz, yapılan açıklamalar da bu karışık tabloyu daha da karmaşık hâle getiriyor. Bu zirvenin NATO’nun geleceğine ilişkin daha belirgin, daha berrak, daha aydınlık bir tablonun ortaya çıkmasına vesile olacağını biz ümit ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu çerçevede hazırlıklarını yürütmekte.

Bildiğiniz gibi NATO Zirvesi marjında da Türkiye artı üç Avrupa ülkesiyle bir dörtlü zirve yapılacak, yani Fransa, Almanya ve İngiltere liderleri Sayın Cumhurbaşkanımızla bir dörtlü zirve gerçekleştirecekler. Bunun bildiğiniz gibi ilk ön hazırlık toplantısını evvelsi hafta biz İstanbul’da yapmıştık benim ev sahipliğimde, şimdi o zirvede de hem bu ülkelerle ikili ilişkilerimizi hem Türkiye’nin genel olarak Avrupa coğrafyasıyla olan ilişkisini hem Suriye, terörle mücadele, Irak, İran ve diğer konuları, Libya da dahil olmak üzere ele almayı planlıyoruz. Avrupalı mevkidaşlarımızın önerisi, bu zirvenin sadece bir defalığına mahsus olarak değil, daha düzenli bir şekilde yapılması yönünde bir önerileri var. Bunu tabii liderler de kendi aralarında görüşerek bir karara bağlayacaklar, ama prensipte böyle bir platformun etkin bir şekilde kullanılmasının biz de iyi olacağı kanaatindeyiz.

“TERÖR UNSURLARININ YAPTIĞI TACİZ ATIŞLARININ KABUL EDİLEBİLİR HİÇBİR TARAFI YOKTUR”

Tabii Barış Pınarı Harekâtı’na atıf yaptım, burada özellikle askerî birliklerimizin ve bizim desteğimizle, kontrolümüzle ilerleyen Suriye Millî Ordusu unsurlarının bölgede, Tel Abyad, Rasulayn ve diğer bölgelerde güvenlik ve istikrarlaştırma çalışmalarına devam ettiğini, insani yardımları da muhtaçlara ilettiğini ifade etmek istiyorum. Dolayısıyla orada süreç devam ediyor.

Tabii sahada birçok zorluklar var, zaman zaman siz de görüyorsunuz, tahriklerin olduğunu, tacizlerin olduğunu hep birlikte görüyoruz. Burada tabii biz hem 17 Ekim anlaşmasının muhatabı olan Amerika Birleşik Devletleri’ne hem de 22 Ekim Soçi Anlaşması’nın muhatabı olan Rusya Federasyonu’na bu anlaşmaların gereğini yerine getirmeleri çağrımızı yeniliyoruz, yineliyoruz, çünkü burada barış ve istikrarın sağlanması herkesin faydasına olacaktır. Terör unsurlarının yaptığı intihar saldırılarının, taciz atışlarının, özellikle sivillere yönelik baskılarının kabul edilebilir hiçbir tarafı yoktur. Bunları durdurmak Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri tarafının tasarrufundadır, mesuliyetindedir, bu konuyu da özellikle hatırlatmak istiyorum.

Özellikle insani yardımlar konusunda bildiğiniz gibi ilgili kurumlarımız şu anda Suriye’nin farklı yerlerine, sadece doğusuna değil, batı bölgelerine, İdlib de dâhil olmak üzere, Cerablus, Azez bölgesi, Afrin bölgesi de dâhil olmak üzere insani yardımlarını ulaştırıyorlar. Dolayısıyla harekât başlamadan önce ve hareket esnasında dile getirilen oradaki azınlıkların, Kürtlerin, dini azınlıkların, Hıristiyanların hedef alınacağı şeklindeki kehanetlerin hiç birisinin doğru olmadığı açık ve net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Daha önce de zaten bizim hem Zeytin Dalı Harekâtı’nda hem Fırat Kalkanı Harekâtı’nda geçmişte yaptıklarımız son derece açık ve nettir. Özellikle insani yardımlar ve insani konularda askerlerimizin ne kadar hassas olduğu görülmüştür, hamdolsun Barış Pınarı Harekâtı’nda da aynı tablo açık ve ne bir şekilde iftihar duyacağımız bir şekilde ortaya çıkmıştır.

“İDLİB’DEKİ DURUM HASSASİYETİNİ KORUYOR”

Tabii bu çerçevede İdlib’deki durum hassasiyetini koruyor, bunu da Suriye bağlamında ifade etmek isterim. Rus makamlarıyla bu konuda görüşmelerimiz devam ediyor. Tabii burada gene Rus makamlarının üzerine ciddi bir mesuliyet, sorumluluk düştüğünü ifade etmek isterim, çünkü orada İdlib gerginliği azaltma bölgesi çerçevesinde yaptığımız anlaşma hâlâ bakidir ve mevcut statükonun korunması, İdlib’de yeni bir insani krizin yaşanmasının önlenmesi açısından büyük önem arz etmektedir. Bizim orada 12 tane askerî gözlem noktamız var, bunların güvenliği açısından da bu 12 askerî gözlem noktasının koruduğu sivillerin yaşam haklarının muhafaza edilmesi açısından da rejimin tahriklerinin ve tacizlerinin mutlaka engellenmesi gerekiyor. Bu konuda Rusya tarafına da bir sorumluluk düştüğünü özellikle ifade etmek istiyorum, aksi hâlde orada yeni bir kaos, yeni bir göç dalgası, yeni bir insani kriz, yeni bir insani dram anlamına gelecektir. Umarız bu konuda da Rus mevkidaşlarımız gerekli çalışmaları vakit kaybetmeden hızlı bir şeklide yaparlar.

Ama şunun altını özellikle çizmek istiyorum; Biz İdlib gerginliği azaltma bölgesi mutabakatına bağlıyız, bunun gereklerini yerine getiriyoruz. Oradaki askerî gözlem noktalarımızla ilgili de herhangi bir değişiklik söz konusu değildir.

Bu arada bildiğiniz gibi bu atıf yaptığım harekâtların, yani özellikle son olarak Barış Pınarı Harekâtı’nın yanı sıra eşzamanlı olarak Irak sahasında Pençe Harekâtı’nın 3. başladı devam etmekte, aynı şekilde sınırlarımızın içerisinde de Kıran Harekâtları devam etmekte. Yani Türkiye’nin askerî kabiliyetleri açısından baktığınızda, şu geçtiğimiz üç, dört aylık süre içerisinde aynı anda Irak sahasında, Suriye sahasında ve Türkiye Cumhuriyeti topraklarında birbiriyle koordineli, ama farklı üç büyük operasyonun, harekâtın yapılmakta olduğunu hatırlamakta fayda var. Zaman zaman Türkiye Cumhuriyeti’nin Silahlı Kuvvetleri’nin askerî imkân ve kabiliyetleriyle ilgili spekülasyonların yapıldığını, terörle mücadelede etkin netice alınmadığını söyleyenler oluyor, ama bu tabloya baktığınız zaman PKK terör örgütüne karşı, onun Suriye’deki uzantılarına karşı, DEAŞ terör örgütüne karşı, onun farklı yerlerdeki uzantılarına karşı hamdolsun çok ciddi neticelerin alındığını artık görmekteyiz.

“TÜRKİYE’NİN DEAŞ’LA MÜCADELEDEKİ KARNESİ SON DERECE AÇIK”

Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ilgili kurumlarımız, İçişleri Bakanlığımız, Millî Savunma Bakanlığımız, Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığımız, polisimiz, jandarmamız, askerimiz tam bir uyum içerisinde bir çalışma yürütüyorlar, bunun neticelerini de hamdolsun sahada görüyoruz.

Tabii bütün bu süreç yaşanırken DEAŞ’la mücadelede hiçbir aksaklık olmaması için biz elimizden geleni, gene yaptığımız anlaşmalar çerçevesinde sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz. Türkiye’nin DEAŞ’la mücadeledeki karnesi son derece net, açık, onu tekrar etmek istemiyorum. Ama özellikle Resulayn, Tel Abyad bölgesinde Amerikalılarla yaptığımız 17 Ekim anlaşmasından sonra DEAŞ’lıların serbest bırakılması sürecini hatırlayacak olursak, YPG’nin planının ne olduğu çok açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Aslında YPG, DEAŞ’ın geri gelmesini istiyor, DEAŞ’ın sonlanmasını, sona ermesini istemiyor, çünkü bunu kendini meşrulaştıracağı bir araç olarak kullanmak istiyor, kendisini, terör örgütü kimliğini gizleyip bunu Batı dünyasına satabilmek için de DEAŞ tehdidinin devam etmesi gerektiğini gayet iyi biliyor. Dolayısıyla DEAŞ tehdidi geri geliyor, DEAŞ canlanıyor gibi söylemler gündeme geldiğinde bunların kimler tarafından nerede, sahada ve bunun Batıdaki yansımalarının ne şekilde koordine edildiğine de dikkatle yakından bakmak gerekiyor. Terör örgütünü son tahlilde DEAŞ’la mücadele gibi bir önceliği yok. Onların önceliği, kendi işgal ettikleri Suriye topraklarında ve diğer bölgelerde devletimsi bir yapı ya da otonom bir yapı kurmaya çalışmak. Ama biz Suriye’nin toprak bütünlüğü çerçevesinde ve devam eden siyasi süreç bağlamında da buna müsaade etmeyeceğimizi ifade ettik.

“SEÇİMLERİN YAPILMASI SURİYE’DEKİ SİYASİ SÜRECİN İLERLETİLMESİ AÇISINDAN HAYATİ ÖNEME SAHİP”

Özellikle Suriye bağlamında da bildiğiniz gibi Anayasa Komitesi çalışmalarına başladı, ilk toplantısını Ekim ayının sonunda yapmıştı, ikinci toplantısını da Kasım ayının sonunda yapacak ve buradan çıkacak neticeler tabii ki siyasi sürecin ilerletilmesi açısından da büyük önem arz ediyor. Bundan sonra, yani anayasanın tadil edilmesi ya da yeni bir anayasanın yazılması konusunda usul ve esaslar da anlaşıldıktan sonra Suriye’de bir seçim yapılması süreci gündeme gelecek. Ve BM 2254 numaralı karar çerçevesinde de bildiğiniz gibi Anayasa Komisyonu çalışmalarını tamamlaması ve ardından seçimlerin yapılması Suriye’deki siyasi sürecin ilerletilmesi açısından hayati öneme sahip.

Bizim yaklaşımımız, uluslararası toplumla birlikte Suriye içinde ve dışında bulunan bütün Suriyelilerin bu seçimlerde oy kullanmasının sağlanması, seçimlerin de uluslararası gözlemciler nezdinde yapılmasıdır. Burada tabii ki BM ve diğer ülkelerin kolaylaştırıcı bir rol oynaması da büyük önem arz ediyor ki böylece hem Esed rejiminin geleceğiyle ilgili hem de Suriye halkının iradesinin sandığa yansıması noktasında önemli bir aşamaya da ulaşma imkânımız olsun istiyoruz.

“HAKLI VE MEŞRU DAVASINDA FİLİSTİN HALKININ YANINDAYIZ”

Burada iki konuyu daha sizinle paylaşmak istiyorum: Birincisi, Amerika Birleşik Devletleri’nin İsrail’in Batı Şeria’daki yerleşimci diye ifade edilen yerlerin uluslararası hukuka aykırı olmadığı şeklindeki açıklaması. Bu son derece talihsiz, uluslararası hukuku yok sayan, Filistinlilerin hakkını, hukukunu ayaklar altına alan bu açıklamayı reddettiğimizi ve kınadığımızı ifade etmek istiyorum.

Burada bir kelime oyunu oynandığını da özellikle sizlerin ve kamuoyunun dikkatine getirmek istiyorum. İngilizce de ‘settlement’ diye ifade edilen, Türkçeye de yerleşimci diye tercüme ettiğimiz bu yerler yerleşimci filan değildir, bildiğiniz düpedüz işgalcilerdir. İşgal altındaki Filistin topraklarında Filistinlilerin zeytin bağlarını, evlerini, tarihî mekânlarını, bahçelerini işgal eden kişilerin kurduğu yerlerdir buralar. Dolayısıyla yerleşimciler uluslararası hukuka aykırı değildir ifadesi, işgal uluslararası hukuka aykırı değildir demekle eş anlamlıdır. Bunun adı işgaldir, bu işgali meşrulaştırma çabasıdır.

Biz nasıl Filistin topraklarının tamamının işgaline karşıysak bu konuda alınmış onlarca BM kararı, Güvenlik Konseyi kararı bulunmaktadır. Aynı şekilde Batı Şeria’da, Kudüs’te, Gazze’de veya başka bir yerde Filistin topraklarının işgal edilmesini hiçbir şekilde kabul etmediğimizi ve Filistin halkı özgürleşene kadar, iki devletli çözüm hayata geçirilene kadar da Filistin halkının haklı ve meşru davasında onların yanında olacağımızı ifade etmek istiyorum.

Özellikle bu Kudüs’le ilgili Amerika Birleşik Devletleri yönetiminin aldığı kararın, Büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşımasının artından yaşanan gerilimleri hep birlikte gördük. Ondan sonra gelen önemli bir hukuk ihlali Golan Tepeleri’yle ilgiliydi, bir başka ülkenin topraklarını âdeta İsraili’nmiş gibi takdim eden yaklaşımın da ne kadar büyük sorunlar yarattığını gördük. Şimdi üçüncü olarak bu konunun bu şekilde gündeme getirilmesinin, barış ve istikrara, özellikle Orta Doğu barışına hiçbir katkı sağlamayacağını tekraren ifade etmek istiyoruz. Bu kararı kınadığımızı, ret ettiğimizi de tekrar vurgulu bir şekilde ifade etmek istiyorum.

“100 BİNİ AŞKIN AHISKA TÜRKÜ ASIRLARDIR YAŞADIĞI TOPRAKLARDAN UZAKLAŞMAK ZORUNDA KALDI”

Bir diğer önemli konu da arkadaşlar, Ahıska Türklerinin sürgünün 75. yılını bu yıl idrak ediyoruz. 14 Kasım 1944 tarihinde bildiğiniz gibi Ahıska Türkleri yaşadıkları bölgelerden, Ahıska bölgesinden büyük bir sürgüne maruz kaldılar. Burada 100 bini aşkın Ahıska Türkü asırlardır yaşadığı topraklardan uzaklaşmak ve sürgün acılarını yaşamak zorunda kaldılar ve o dönemde Sovyetler Birliği’nin uzak coğrafyalarına dağıtıldılar. Sürgünün gayri insani sonuçları nesiller boyunca Ahıska Türkü kardeşlerimiz tarafından da yaşanmaya devam etti. Bugün tabii dünyanın dokuz farklı ülkesinde 500 binden fazla Ahıska Türkü dağınık bir şekilde yaşıyor. Bizim yaklaşık neredeyse 20 yıldır alan devam ettirdiğimiz bir çalışma var biliyorsunuz Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak Ahıska Türklerinin tekrar kendi tarihî yurtlarına geri dönmesiyle ilgili. Kısmi başarı elde ettiğimiz, ama maalesef sorunun büyük bir şekilde ortada durduğu alanlardan birisi. Bu konuda maalesef özellikle AGİT bünyesinde yürütülen çalışmalar kısmi bir katkı sağladı. Fakat biz özellikle bu sürgünün 75. yıl dönümünde Ahıska Türkü kardeşlerimizin bulundukları yerlerde güven, barış, huzur ve refah içinde yaşamaları için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Ahıska Türklerini tanıyanlar bilirler, onlar vatanperver, çalışkan insanlardır ve bulundukları her yeri abat etmiş insanlardır. İster Kazakistan’da, ister Kırgızistan’da, Gürcistan’da, Türkiye’de, Amerika Birleşik Devletleri’nde nerede olurlarsa olsunlar gittikleri yerlerde hakikaten hep olumlu etkiler bırakmış, kolektif bir şekilde iyinin, doğrunun, güzelin yanında olmuş insanlar. Sürgünün 75. Yıl dönümünde Cumhurbaşkanımızı adına da ben onların hüzünlerini, acılarını paylaştığımızı tekrar ifade etmek istiyorum.

İnşallah bir aksilik olmazsa da 10 Aralık günü burada, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bizim Kongre Merkezinde bu sürgünün 75. yıl dönümüyle ilgili de bir program tertip ediyoruz. Orada da Ahıska Türklerini, yaşadıkları acıları hep birlikte anma imkânımız olacak.

Son olarak da evvelsi gün hayatını kaybeden Yıldız Kenter’e ben de buradan rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Hakikaten Türk tiyatrosunun, genel manada Türk sanat ve kültür hayatının çok önemli isimlerinden birisiydi, yıllarca canlandırdığı karakterler, yetiştirdiği talebeler ve oluşturduğu sanat, kültür ortamıyla ülkemizi çok ciddi katkılar vermiş Yıldız Kenter Hanımefendiyle bu vesileyle rahmetle andığımı ifade etmek istiyorum.”

Soru: “İki ülke arasında bir mekanizma oluşturduğu ve ilgili bakanların bu mekanizma içerisinde yer aldığı, S-400, F-35, Patriot gibi konuların ve diğer ekonomi alanındaki konuların da bu mekanizmada gündeme geleceği söylendi. Bu mekanizmanın çalışma takvimi belli oldu mu, ilk toplantıyı ne zaman yapacak, nerede olacak toplantı?”

“S-400 KONUSUNDA GERİ ADIM ATMA SÖZ KONUSU DEĞİL”

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Bununla ilgili bir görevlendirme oldu biliyorsunuz. O’Brien arasında bir çalışma yapılması yönünde başkanlar bizi talimatlandırdılar. Biz kendi tarafımızda bu çalışmayı başlattık, ilgili bakanlıklar, yani Millî Savunma Bakanlığı, Savunma Sanayi Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığımız, İstihbarat Teşkilatımız ve Cumhurbaşkanlığı olarak bu çalışmayı başlattık, bir noktaya gelince bunu tabii ki Amerikalı muhataplarımızla paylaşacağız.

Tabii ilk önemli buluşmamız 3-4 Aralık’ta Londra’da yapılacak olan NATO Zirvesi, orada bir araya gelmeyi planlıyoruz, yani ben de mevkidaşımla bir araya geleceğim, bakanlarımız da kendi mevkidaşlarıyla, işte belki heyetler olarak da bir araya geleceğiz. O trafiğin içerisinde tabii bu biraz daha netleşecek, ama orada bir görüşme yapacağımızı ifade edebilirim. Biz tekliflerimizi önereceğiz, onların tekliflerini alacağız, dolayısıyla bir sürecin başladığını söyleyebilirim.

Tabii temel çerçeve olarak şunun altını tekrar çizmek istiyorum arkadaşlar: S-400 konusunda bir geri adım atmak söz konusu değil, bu imzası atılmış, tamamlanmış bir anlaşmadır. Bunun dışında teklifler, Amerikan tarafından veya başka yerlerden gelecek maksimalist tekliflerin egemenlik haklarımızı ihlal eden bir mahiyet arz etmesi kabul edilmez tabii ki. Ama bunun ikili ilişkilerde Türkiye’yle Amerika arasında bir sorun hâline gelmesini önlemek için de biz bazı çalışmalar yapacağız, birtakım teklifler götüreceğiz. Bize göre sorun aşılamayacak bir sorun değildir, S-400 meselesi iddia edildiği gibi F-35 programına varoluşsal tehdit oluşturan bir mesele değildir, bunu teknik olarak çözmek mümkündür, siyasi olarak da çözmek mümkündür, yeter ki bununla ilgili bir irade olsun.

“SAVUNMA SANAYİ ALANINDA YERLİLİK PAYINI SON YILLARDA ÇOK CİDDİ BİR ŞEKİLDE ARTIRDIK”

İkinci önemli husus da Türkiye nasıl enerji kaynaklarını çeşitlendiriyorsa savunma sanayi kaynaklarını da çeşitlendirmek durumundadır. Yaşadığımız coğrafya itibarıyla Türkiye’nin büyüyen, genç, dinamik nüfusu ve coğrafyası dikkate alındığında, farklı kaynaklardan savunma sanayi ihtiyaçlarını karşılamasından da daha doğal bir şey olamaz. Biz hamdolsun savunma sanayi alanında yerlilik payını da son yıllarda çok ciddi bir şekilde artırdık, yüzde 60-70-80’lere doğru getirdik. Bu tabii çok ciddi bir kazanım, bundan sonra da bu devam edecek.

Burada biz tabii ki Transatlantik İttifakı’nın ve NATO İttifakı’nın önemli bir üyesi olarak öncelikle müttefiklerimizle bu savunma sanayi iş birliklerini, anlaşmalarını yapmayı hep tercih ettik, hâlâ da tercihimiz bu yöndedir. Ama Türkiye’nin yüzüne kapılar kapatıldığında Türkiye’nin alternatifsiz olmadığını da herkesin bilmesi gerekir. Özellikle bu her şeyin iç içe geçtiği küreselleşme çağında ihtiyaçların da çok çeşitlendiği, farklılaştığı bir dönemde Türkiye’nin de farklı alternatifler üretmesi gayet doğaldır. Biz buna sıfır toplamlı bir oyun olarak bakmıyoruz, NATO İttifakı içinde olmamız bizim Rusya’yla, Çin’le iyi ilişkiler içinde olmamıza mani değildir. Aynı şekilde bizim Rusya’yla iyi ilişkiler geliştirmemiz Amerika Birleşik Devletleri’yle ilişkilerimize bir alternatif değildir. Avrupa’yla ilişkilerimiz Orta Doğu’yla ve Afrika’yla olan ilişkilerimize bir alternatif değildir. Dış politikaya biz 360 derece perspektifinden bakıyoruz, denge politikasını önemsiyoruz, ama bütün bunları yaparken egemenlik hakları çerçevesinde ulusal çıkarlarımızı öncelediğimizi de özellikle ifade etmek isterim.”

Soru: “S-400’lerle ilgili Türkiye’nin geri adım atması mümkün değildir dediniz. Bu çerçevede sistemin aktive edilmesiyle ilgili bir planlama var mı? Bir de, hafta sonu Rusya tarafından Türkiye’nin yeni S-400 sistemleri almayı değerlendirdiği şeklinde bir açıklama yapıldı. Böyle bir hazırlık var mı?”

“S-400’LER NATO HAVA SAVUNMA SİSTEMİNE ENTEGRE EDİLMEYECEK”

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Bizim imzaladığımız bir anlaşma var biliyorsunuz 2017’nin Nisan ayında, o anlaşma çerçevesinde süreç devam ediyor arkadaşlar, yeni bir anlaşma söz konusu değil şu aşamada. Bu bataryaların gelmesi, eğitim programı, bunların yerleştirilmesi, konumlarının belirlenmesi, yazılım, bu tabii teknik olarak uzun bir süreç, önümüzdeki dönemde de bu süreç devam edecek. Dolayısıyla bu parçalar belki işte önümüzdeki haftalarda, aylarda devam edecek, belki siz de bunları takip edeceksiniz. Bununla ilgili dediğim gibi teknik detaylar, yazılımlar vesaireler de çalışılmaya devam ediyor.

Bu vesileyle şunun altını ben tekrar çizmek istiyorum: S-400’ler NATO güvenlik sistemine ya da hava savunma sistemine entegre edilmeyecek arkadaşlar, biz bunu en baştan da ifade ettik, kendi başına müstakil bir savunma sistemi olarak kalacak. Dolayısıyla mevcut NATO savunma sistemine, bizde ya da bölgemizde bulunan NATO hava sistemlerine bir tehdit oluşturması söz konusu değildir. Biz zaten aldığımız herhangi bir sisteminin bir başka güvenlik sistemine tehdit oluşturmasını asla olumlu karşılamayız. Daha da önemlisi, adı üstünde bu bir sistemi arkadaşlar, yani bu bize yönelik tehditleri bertaraf edecek bir sistem. Bununla biz gidip bir başka ülkeye saldırmayacağız, adı üstünde füze savunma sistemidir bu. Türkiye’nin tehdit öncelikleri söz konusu olduğunda da biz bunu müttefiklerimiz de dâhil olmak üzere herkesle birlikte kurup geliştirmeyi hedeflediğimizi bir kez daha ifade etmek isterim.”

Soru: “Gümüşhane’deki Dipsiz Göl, böyle anılan bir doğa harikası vardı, ama son günlerde farklı anılıyor artık. Burada define araması için izin veriliyor, sonrasında arama yapılıyor, göl boşaltılıyor ve şu anda çorak bir görüntü var karşımızda. Bu define araması için izin isteyenler kim, izni verenler kim?

Hem İstanbul’da, hem de Antalya’da meydana gelen üç olayda, 11 vatandaşımız yaşamını yitirdi, arkalarında mektup bıraktılar, ölüm yolunu seçtiler, bunu siyanürle gerçekleştirdiler. Siyanüre ulaşmak çok kolay. Bununla ilgili bir yol haritası, bir plan var mıdır en azından ulaşımı engellemek için?”

“DİPSİZ GÖL’DE YAŞANAN HADİSE İLE İLGİLİ SORUŞTURMA BAŞLATILDI”

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Dipsiz Göl’de yaşanan hadisenin çok üzücü olduğunu ifade etmeliyim. Bununla ilgili hem Kültür Bakanlığımız, hem Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız derhal harekete geçtiler, bildiğiniz gibi soruşturma başlatıldı, ilgililer görevden alındılar. Çevre ve Şehircilik Bakanımız da buranın doğal SİT alanı olarak ilan edileceğini, bununla ilgili çalışmanın başladığını da ilan etti. Dolayısıyla bu konuda çok hızlı bir şekilde adım attığımız söyleyebilirim. Tabii bu izni kimler istedi, kimler verdi, bunlar adli ve idari soruşturma çerçevesinde daha net bir şekilde ortaya çıkacak.

Burada tabii kamu olarak bize düzen görevler var, bu konuda adımların atıldığını ifade ettim. Ama aynı zamanda bu alanda bir toplumsal bilincin de yerleşmesi, yayılması gerektiğini de özellikle ifade etmek istiyorum. Bizim özellikle bu tür tarihî ve doğal değerlerimizi ortadan kaldırmaya dönük hareketleri toleransla karşılamamız söz konusu değil. Daha geçen hafta bildiğiniz gibi 11 Kasım’da milyonlarca ağacın ekilmesi ve ülkemizin yeşil oranının daha da artması için ülke çapında büyük bir kampanya yaptık Sayın Cumhurbaşkanımızın iştirakleriyle ve bu yöndeki hassasiyetimiz son derece açık ve nettir. Aslında oluşturulmaya çalışılan algının tersine, Türkiye’de yeşil oranı da her yıl artmaktadır, ama bunların korunması önemli, bunların yaşatılması önemli, vatandaşımızın da bu konuda bir bilinç içinde olması son derece önemli.

Dolayısıyla Dipsiz Göl’le ilgili bu idari ve adli soruşturma devam ediyor, dediğim gibi görevlerinden aldılar ilgili kişiler. Burası doğal SİT alanı ilan edilecek. Bunun korunması için de birtakım çalışmalar hemen başladı biliyorsunuz, zeminle ilgili çalışmalar, su veriliyor, yani tekrar eski doğal hâline kavuşması için de burada Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın, Tarım ve Orman Bakanlığımızın müşterek bir çalışması söz konusu. En kısa sürede inşallah buranın eski doğal hâline, güzelliğine kavuşması için elimizden geleni yapacağımız ifade etmek isterim.

“BU BİR TOPLU İNTİHAR DEĞİL, CİNAYETTİR”

Bu siyanür kullanılarak meydana gelen ölüm hadiseleriyle ilgili olarak da öncelikle şunun altını açık ve net bir şekilde çizmek istiyorum: Bu bir toplu intihar değil, cinayettir. Öldürme öldürülme şekli ne olursa olsun, siyanür kullanılsın, silah kullanılsın, başka bir şey kullanılsın bunun adı toplu intihar değil bildiğiniz toplu cinayettir. Bunu yapan kişi son tahlilde bir cinayet işlemiştir, bunun altını da özellikle çizmek istiyorum. Tabii bu tür hadiselerin yaşanmaması için de biz Aile Bakanlığımızdan İçişleri Bakanlığımıza kadar bütün birimlerimizi harekete geçirmiş durumdayız.

Siyanür meselesine gelince, dediğiniz gibi erişimi son derece kolay bir kimyasal, tabii iyi amaçlarla da kullanılabilen, ama kötü amaçlarla da kullanılabilecek bir kimyasal. Bununla ilgili İçişleri Bakanımızın da yaptığı sunumda bu konu gündeme geldi bugün Kabine Toplantısı’nda, bir düzenleme yapılacak bununla ilgili, erişimin, satışın kontrol altına alınması, ayrıca bir takip sisteminin kurulması, yani siyanürü aldıktan sonra bunun nerede kullanıldığı, ne şekilde işlem gördüğüyle ilgili de bir takip sisteminin kurulmasına dönük de bir çalışma yapılacak. Bununla ilgili yönetmelikle ilgili bazı düzenlemelerin yapılması gerekiyor, eğer kanunu düzenleme gerekirse bu tabii ki Mecliste de gündeme gelecek. Burada biliyorsunuz kullanımı kontrole tabii kimyasal maddeler hakkında yönetmelik var, siyanürün buraya dâhil edilmesiyle ilgili bir çalışma ivedilikle başlatıldı. Umarız bu tür hadiseler bundan sonra tekrar yaşanmaz.

Ama burada bir noktanın da altını özellikle çizmek istiyorum, bu bahsettiğiniz üç hadise tabii ardı ardına 11 vatandaşımız hayatını kaybedince, tabii işte siyanür kelimesi en çok kullanılan, işte Google’da araştırılan, arama motorlarında en çok araştırılan kelimelerden birisi hâline geldi. Bu konuda kamuoyunun, medyamızın da sorumluluk içinde hareket etmesi büyük önem arz ediyor arkadaşlar. İletişim Başkanlığımız bu konuda bildiğiniz gibi bir genel çerçeve çizdi, bazı konuları kamuoyuyla da paylaştı. Buralara dikkat edilmesi gerçekten önem arz ediyor, çünkü bu böyle birbirini çoğaltan, birbirini tetikleyen bir tartışmaya döndüğünde, herkes bunu sıradan normal bir şeymiş gibi konuşmaya başladığında ortadaki cinayetin, ölümün, vahametin sıradanlaşması, duyarsızlaşması gibi bir tablo ortaya çıkıyor. Buna karşı hepimizin teyakkuz hâlinde olması lazım, buna müsaade edilmemesi lazım. Dediğim gibi ortada bir ölüm var, kayıp var, cinayet var, intihar var, ne derseniz deyin ortada büyük bir acı var, bunu sıradanlaştıracak, bunu kamuoyu nezdinde duyarsız hâle getirecek yayınlardan, yorumlardan mutlaka kaçınmak gerekiyor.”

DİPLOMAT

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adnan Menderes’in anıt mezarını ziyaret etti

Published

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adnan Menderes ve arkadaşlarının anıt mezarını ziyaretinde yaptığı konuşmada, “Türk demokrasisi, bir 27 Mayıs’ta aldığı yarayla sendelemişti. Şimdi 63 yıl sonra yine bir 27 Mayıs’ta, yarın gideceğimiz sandık başında, darbeler, cuntalar, muhtıralar döneminin bittiğinin müjdesini cümle âleme duyurmak için sabırsızlanıyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 27 Mayıs 1960 darbesinin 63. yılında merhum Başbakan Adnan Menderes ile Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın naaşlarının bulunduğu Topkapı’daki anıt mezarı ziyaret etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, anıt mezarı ziyaretinde merhum Menderes’in kabrine çelenk sunarken, merhum bakanların mezarlarına da karanfil bıraktı. Kur’an-Kerim tilaveti yapılan törende, İstanbul İl Müftüsü Safi Arpaguş dua etti.

Ziyaret sonrası açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Cumhuriyet tarihinin en kara günlerinden birinin yıl dönümü vesilesiyle bir arada olduklarını belirterek, bundan 63 yıl önce, bir 27 Mayıs günü Türkiye’nin çok partili siyasi hayata geçtikten sonraki ilk askeri darbesine maruz kaldığına işaret etti.

“DÜNYA DURDUKÇA MENDERES, HAYIRLA FATİHA’YLA DUA İLE YÂD EDİLECEKTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki bir grubun gerçekleştirdiği bu darbenin, demokrasi ve kalkınma hamlesini engellemekle kalmadığını, yüreklerde derin yaralar açtığını dile getirerek, şöyle devam etti: “Demokrat Parti’nin Genel Başkanı ve Başbakanı olarak ülkemize verdiği hizmetlerle milletimizin gönlünde özel bir yeri olan Menderes, darbe yönetimi tarafından kurulan uyduruk mahkemenin kararıyla idam edildi. Menderes ve arkadaşlarının yargılandığı Yassıada uzun yıllar boyunca vatandaşlarımızın dilinde ‘yaslı ada’ olarak telaffuz edilmiştir. Biz burayı aldık, şehitlerimizin anısını ilelebet yaşatacak şekilde Demokrasi ve Özgürlükler Adası hâline getirdik. Bugün de idamlarına giden sürecin başlangıcı olan darbenin yıl dönümünde rahmetli Menderes ve arkadaşlarını hayırla yâd etmek üzere burada anıt mezardayız. Dünya durdukça Menderes, hayırla Fatiha’yla dua ile yâd edilecektir. Menderes’i devirenler, yargılayanlar, idam edenler ve tüm bu süreci doğrudan dolaylı destekleyenler ise milletimiz tarafından hep nefretle anılmıştır, öyle de anılmaya devam edecektir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Menderes’in “bu milletin adamı” olduğunu belirterek, “Başkalarının adamı olanlar ise ne Menderes ne de onun gibi ülkenin demokrasi ve kalkınma atılımlarının altında imzası bulunanlardan asla haz etmediler. Sadece bununla kalmayıp, her fırsatta onlarla milletin arasını açmak, onu da başaramazlarsa vücutlarını ortadan kaldırmak için uğraştılar, didindiler.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hemen yakındaki bir diğer anıt mezarda ebedi istirahatgahında olan merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın da benzer saldırılara maruz kaldığını, benzer sıkıntılar yaşadığını anlatarak, kendilerinin de belediye başkanlığından itibaren başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı dönemlerinin aynı mücadelelerle geçtiğini vurguladı.

“DARBELER DÖNEMİNİN BİTTİĞİNİN MÜJDESİNİ CÜMLE ÂLEME DUYURMAK İÇİN SABIRSIZLANIYORUZ”

Ancak Türkiye’yle ilgili karanlık heveslerin hiçbir zaman tüm manasıyla başarıya ulaşamadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türk demokrasisi bir 27 Mayıs’ta aldığı yarayla sendelemiştir. Şimdi 63 üç yıl sonra, yine bir 27 Mayıs’ta, yarın gideceğimiz sandık başında darbeler, cuntalar, muhtıralar döneminin bittiğinin müjdesini cümle âleme duyurmak için sabırsızlanıyoruz. Milletimiz gerisinde pek çok mücadelenin, acının, fedakârlığın bulunduğu demokrasisinin kıymetini çok iyi bilmektedir. Seçimlerdeki katılım oranları milletimizin demokrasi yoluyla istiklaline ve istikbaline sahip çıkışının ifadesidir. Türkiye, seçimleri dünyada örneği olmayan katılım seviyesi yanında şeffaf ve adil bir şekilde gerçekleştirmesiyle de farkını ortaya koymuştur.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adnan Menderes’e, Turgut Özal’a, Necmettin Erbakan’a ve şehitlere Allah’tan rahmet diledi. Vatandaşlara, yarın sabah hassasiyetle sandıklara gitmelerini tavsiye eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarının özellikle kendileri için özel bir gün olduğunu sözlerine ekledi. Konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan katılımcılardan Fatiha okumalarını istedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca, 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal ile eski başbakanlardan merhum Necmettin Erbakan’ın kabrini de ziyaret etti.

Okumaya Devam edin

DÜNYA

“Nefretin, kinin ve öfkenin diliyle değil, daima kardeşliğin diliyle konuştuk”

Published

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hatay ziyaretinde yaptığı konuşmada, “Ayıranlardan, ayrıştıranlardan değil, hep birleştirenlerden, 85 milyonun tamamını kucaklaştıranlardan olduk. Nefretin, kinin ve öfkenin diliyle değil, daima kardeşliğin diliyle konuştuk” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerden etkilenen Hatay’da kurulan konteyner kenti ziyaret etti.

Siyasi tercihi ne olursa olsun tüm Hataylılara 14 Mayıs seçimleri dolayısıyla teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hataylıların, pek çok zorluğa rağmen iradesi ve istikbaline sahip çıktığını, depremin yol açtığı onca yıkıma rağmen hayata yeniden sarıldıklarını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Sizler, kendi dipsiz karanlıklarına milletimizi de sürüklemek isteyen koltuk sevdalılarına prim vermediniz. Sizler, insanımızı Kürt, Türk, Nusayri, Sünni diyerek bölmeye çalışan fitne tüccarlarının oyunlarına gelmediniz. Sizler, milletimizin ebedi ezeli kardeşliğine asla leke sürmediniz. Rabbim hepinizden, tüm Hatay halkından razı olsun. 14 Mayıs’ta kararını şahsımızdan ve Cumhur İttifakı’ndan yana kullanan ve diğer siyasi partilere oy veren vatandaşlarıma en kalbi şükranlarımı iletiyorum. Bizim için elbette sizin oyunuzu almak, teveccühünüze mazhar olmak önemlidir. Hatay’ın daha üç ay önce yaşadığı büyük bir afetin ardından sandığa gitmesi, tercihini demokratik yollarla göstermesi çok daha önemlidir. Çok az bir farkla da olsa sandıktan çıkan iradenin başımızın üstünde yeri vardır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen şu anda alana gelen vatandaşların sayısının 30 bini bulduğunu ifade etti.

Kırk yıllık siyasi hayatlarında milletle inatlaşanlardan asla olmadıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hatay’da benim çok mitingim oldu. Bütün bu mitinglerde, zaman oldu 100 bin kişiyle, 80 bin kişiyle miting yaptık. Şimdi bu depreme rağmen benim Hataylı kardeşlerim gümbür gümbür buraya toplandığına göre demek ki kalpten kalbe bir yol var” diye konuştu.

“21 YILLIK İKTİDARLARIMIZ DÖNEMİNDE MİLLETE TEPEDEN BAKANLARDAN OLMADIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 21 yıllık iktidarlarında millete tepeden bakanlardan olmadıklarını, hepsini zaferle kazandıkları 15 seçimin hiçbirinin ardından insanları tehdit ve tahkir etmediklerini, ayıranlardan, ayrıştıranlardan değil, birleştirenlerden, 85 milyonun tamamını kucaklaştıranlardan olduklarını dile getirdi.

Nefretin, kinin ve öfkenin diliyle değil, daima kardeşliğin diliyle konuştuklarını, bugün de aynısını yaptıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Sandıkta tecelli eden iradeye böyle yaklaşıyoruz. CHP Genel Başkanı ve onun ardından gidenler gibi milleti suçlamıyoruz. CHP zihniyetinin temsilcileri gibi insanımızı ilzam ve itham etmiyoruz. Biz kimseyi tercihlerinden ötürü aşağılamıyor, hor, hakir görmüyoruz. Hele hele depremde yakınlarını kaybetmiş kardeşlerime siyasi tercihlerinden dolayı ayrımcılık yapmak, onları kaldıkları yerlerden kapı dışarı etmek aklımızın köşesinden bile geçmez.

Bugüne kadar olduğu gibi yine aziz milletimizin iradesine saygı göstererek, ülkeye ve millete hizmet yolculuğumuza devam ediyoruz. Kabahati seçmende aramak yerine kendimizi sorguluyoruz. Millete parmak sallamak yerine kendi içimize bakıyor, nerede eksiğimiz, hatamız, kusurumuz varsa onu düzeltmeye çalışıyoruz. İnşallah bundan sonra da bu şekilde hareket etmeyi sürdüreceğiz. Biz sizi seviyoruz, size inanıyoruz. 28’inde sandıkları patlatmaya var mıyız? Ben size inanıyor, size güveniyorum. Sandıkları patlatacağınızı da inanıyorum. Bu yolda hep beraber nasıl bugüne kadar geldiysek bundan sonra da beraber yürüyeceğimize inanıyorum. Gönüller kazanmak, bir insanımıza daha ulaşıp saflarımıza katmak için koşturacağız. Rabbim hepinizden razı olsun.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat’ta ülkeyle birlikte insanlık tarihinin de en yıkıcı felaketlerinden birini yaşadıklarını, bu afette 11 ildeki 14 milyon insanın deprem sebebiyle mağdur olduğunu anımsattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “50 bin insanımızı kaybettik. Allah rahmet etsin, mekânları cennet olsun. Yaralılarımız 100 bine yaklaştı. Allah şifalar versin. Birçok vilayetimizde ve ilçemizde neredeyse hasar görmeyen ev yoktu. Yıkıntıların altında kalan 50 bini aşkın canımızı toprağa verdik. Bu vesileyle bir kez daha tüm deprem şehitlerimize Allah’tan rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum. Depremde evleri, iş yerleri yıkılan veya kullanılamaz hâle gelen vatandaşlarıma tekrar geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Rabbimizin depremde hayatını kaybeden kardeşlerimizi cennetiyle cemaliyle müşerref edeceğine yürekten inanıyorum. Bizler de milletçe onların aziz hatıralarını yaşatmayı sürdüreceğiz.”

Gerek deprem alanının büyüklüğü gerekse çetin hava şartları sebebiyle ilk günlerde bazı zorluklarla karşılaşılsa da kısa sürede toparlanıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin ve milletin tüm imkânlarını deprem bölgesi için seferber ettiklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne diyorlardı televizyonlarda? ‘Bir daha size yardım mı? Size bir daha yardım falan göndermeyeceğiz.’ Kim diyor bunu? CHP’nin trolleri. Ben de diyorum ki bunlar ne derse desin devletiniz burada, AFAD’ımız, Kızılay’ımız burada” ifadelerini kullandı.

“YARALARIMIZI SÜRATLE SARMAYA BAŞLADIK”

Kalıcı konutlardan konteynerlere varıncaya kadar hizmet verdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Konya Büyükşehir Belediyesi’ne “Sizi oraya kardeş yaptık” dediklerini, belediyenin kardeşlerinin yanına geldiğini dile getirdi. Konya Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “AFAD aynı şekilde burada seferberliğini yaptı o da burada aç, açık kimseyi bırakmadı. Arama, kurtarma, yardım, destek, yeniden inşa çalışmalarımızla depremzedelerimizi bir an olsun yalnız bırakmadık. Bakanlarımız haftalar boyunca bu sahadan ayrılmadılar. Milletvekillerimiz, kurum yöneticilerimiz, belediye başkanlarımız yedi gün 24 saat esasına göre çalıştılar. Sivil toplum kuruluşlarımız, hayırseverlerimiz ve gönüllülerimiz geniş bir yelpazede yürüttükleri faaliyetiyle depremzedelerimize yardımcı oldular. Asrın felaketi karşısında asrın dayanışmasını sergileyerek hamdolsun yaralarımızı süratle sarmaya başladık.”

Birazdan açılışını yapacakları Defne Hastanesi’nin temelini attıkları zaman muhalefetin “Üç ayda hastane mi yapılırmış?” dediğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kovid döneminde İstanbul’da Atatürk Havalimanı’nda üç ayda 1.006 odalı Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi’ni, Anadolu yakasında da yine 1.006 odalı Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesi’ni yaptıklarını dile getirdi.

Bu hastanelerde ameliyathane sayısının, Defne’dekinden çok daha fazla olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz işte orada kendimizi ispatladık. Biz arazi adamıyız, arazi. Biz çalışarak geliyoruz, üreterek geliyoruz. Şimdi üç ayda ‘Bu nasıl olur’ diyenler ya sizin hayatınızda bir eser var mı, bir hizmet var mı? Yok. Ziya Paşa ne diyor? Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri. Sizin ne semeriniz var ne eseriniz var” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece arama kurtarma ekibi olarak 35 bini aşkın personelin bölgede bir fiili görev yaptığını aktararak, şunları söyledi: “Defne Hastanesi’nin açılışını yapacağız ve burada bir şeyi çok açık net konuşacağım. Herhangi bir sıkıntım olduğu için değil ama bir gerçeği ortaya koymak için. Şimdi Defne’de Tayyip Erdoğan’a verilen oy yüzde 8,5. Bay bay Kemal’e verilen oy 90,5. 8,5 nere 90,5 nere? Kardeşlerim biz burada mezhebi bir ayrım var diye bu yatırımı yapmıyoruz. Burada bir deprem yaşadık. Dolayısıyla bu ülkenin Cumhurbaşkanı eğer bensem orada yaşayan insan olduğuna göre biz bu yatırımı yapmak zorundayız dedik ve talimatı verdik. Çünkü biz yaratılanı Yaradan’dan ötürü sevdik ve ayrım yapmadık. Bundan sonra da yapmayacağız. Tayyip Erdoğan böyle tanındı, böyle tanınacak. Bunun aksini ispat mümkün değil.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hatay’da değişimlerle beraber toplam 650 bin görevli ve gönüllünün deprem bölgesinde canla başla hizmet ettiğini vurguladı.

Asya’dan Afrika’ya, Avrupa’dan Türk Cumhuriyetleri’ne gönül coğrafyasındaki 100 milyonlarca kişinin duasını, desteğini hep yanlarında hissettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce hiçbir karşılık beklemeden imdadına koşulan kim varsa 6 Şubat depremlerinden sonra hemen hepsinin Türk milletinin yanında olduğunu söyledi.

“DEPREMZEDELERİ HİÇBİR ZAMAN YALNIZ BIRAKMADIK”

Bu süreçte depremzedeleri hiçbir zaman yalnız bırakmadıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremden hemen sonra Cumhur İttifakı olarak şehirleri tek tek ziyaret ettiklerini, Ramazan ayı boyunca iftarları deprem bölgesinde ve diğer şehirlerde depremzedelerle yaptıklarını hatırlattı.

Yapımı tamamlanan köy evlerinin bir kısmını Cumhur İttifakı olarak teslim ettiklerini ve depremzedelerin bayram sevincini paylaştıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “Kampanya döneminde bir gözümüz ve kulağımız hep buradaydı. Arkadaşlarımızdan bilgi aldık, gerekli talimatları verdik. Atılan her adımı, yapılan her işi, karşılaşılan her sorunu bizzat takip ettik. Depremde en çok yıkıma uğrayan Hatay’ı Konya’ya zimmetlemiştik. Konya Büyükşehir Belediyemiz ve diğer belediyelerimiz burada gerçekten fedakârca çalıştılar. Sağ olsunlar belediyelerimiz altyapıdan üst yapıya, aşevlerinden çadır ve konteyner kent kurulumuna kadar her ihtiyacınızda sizlere destek verdiler. Arkadaşlarımız reklam yapmadılar, şov peşinde koşmadılar, başkaları gibi buralara poz vermeye, yıkıntılar önünde siyasi nutuk atmaya gelmediler. Sadece Hakk’ın ve halkın rızasını gözeterek, sağ elin verdiğini sol ele duyurmadan gece gündüz koşturdular. Rabbim hepsinden razı olsun.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçici barınma alanlarının kurulmasının hayata tutunmaya çalışan depremzedeler için kritik öneme sahip olduğunu, bölgede 905 bini aşkın çadırın ve 112 binden fazla konteynerin kurulumunu yaptıklarını söyledi.

Geçici barınma merkezi ile 13 bine yakın iş yerini de faaliyete geçirdiklerini, afetten sadece 15 gün sonra konutların inşası için ilk kazmayı vurduklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda kalıcı konutların inşaatının devam ettiğini, bu konutları eylül, ekim ayına kadar bitirmenin gayreti içinde olduklarını belirtti.

Antakya Küçük Sanayi Sitesi’ni yeniden inşa ederek ayağa kaldıracaklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu konuda bu beklenti içerisinde olanlar herhangi bir endişe taşımasınlar. Ülkemiz genelinde 130 bin konut, 36 bin köy evi, 5 bin ağır olmak üzere 171 bini aşkın bağımsız bölümün inşa sürecini başlattık. Bu kapsamda, Hatay’da 27 bin konutun, 7 bine yakın köy evinin ve 700’e yakın ahırın yapımına başlandı. Şehrimizde 34 bini köy evi olmak üzere toplam 251 bine yakın afet konutu inşa edeceğiz. Muhalefetin diline doladığı Defne Hastanemizi de bugün inşallah açıyoruz” diye konuştu.

“EVİ ORTA HASARLI OLAN VATANDAŞLARIMIZ İÇİN DE YENİ KONUTLAR YAPACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hatay’daki çalışmalara ilişkin izletilen video sonrasında, “Yaparsa AK Parti yapar. 28 Mayıs’ta da kim yapacak, siz yapacaksınız. Sandıkta bunlara haddini bildirmeye hazır mıyız? Bunları emekli etmeye hazır mıyız?” dedi.

Verdikleri sözleri tek tek yerine getirdiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hatay ile birlikte diğer deprem illerimize de mahcup olmayacağız. Sadece evi yıkılan, ağır hasarlı yıkılacak vatandaşlarımız için değil, evi orta hasarlı olan vatandaşlarımız için de yeni konutlar yapacağız” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 319 bini ilk bir yıl içinde olmak üzere toplam 650 bin konutu hak sahiplerine teslim etmeyi amaçladıklarını dile getirerek, şöyle devam etti: “Destek ve dualarınızla sizleri yeni yuvalarınıza kavuşturacağız. Depremin bize hatırlattığı gerçeklerden birisi de fani olduğumuzdur. Bugün varız, yarın ne olacağımızı sadece Rabbimiz bilir. Bizim yegâne gayemiz emri hak vaki olmadan sizlere en güzel şekilde hizmet etmek, milletimizin duasını almaktır. Arkamızda hayırla, şükranla, minnetle yâd edilecek eserler bırakmaktır. Milletimize, ‘Bir Tayyip Erdoğan vardı, dürüst, çalışkan, mert, yürekli adamdı, Allah ondan razı olsun’ dedirtebilmektir. Bunun dışında da bir hırsımız, şevkimiz, peşinden koştuğumuz hedefimiz yoktur.”

Halka karşı bugüne kadar hep samimi davrandığını, gönlünden ne geçiyorsa dilinin onu söylediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, milleti kandırmaya, gözünü boyamaya tevessül etmediklerini, yalanla yatıp, yalanla kalkanlardan olmadıklarını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, talimatı Kandil’deki teröristlerden almadıklarını ifade ederek, şöyle devam etti: “Kardeşlerim bunlar talimatı nereden alıyor, Kandil’den alıyor, teröristlerden alıyor. Teröristlerle el ele, kol kola dolaşan bir bay bay Kemal var mı? Kardeşlerim, bu teröristlerle ele ele, kol kola dolaşanlardan benim ülkeme fayda olur mu? 28 Mayıs’ta bunlara gereken dersi, gereken cevabı vermek için şu bir hafta durmadan, usanmadan çalışıyor muyuz? Hatay’dan bu defa çok farklı bir oy bekliyoruz. Milletimizin karşısına, maskelerle değil, kalbimizde ne varsa yüzümüze yansıyan samimiyetimizle çıktık. Bugün de aynısını yapıyoruz. Muhalefete diyoruz ki, siz de aynısını yapın.”

“AİLENİN KUTSİYETİNE İNANIYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kampanya döneminde, vatandaşın kendilerine tekrar görev vermesi durumunda gelecek beş sene boyunca yapacaklarını tek tek anlattıklarını hatırlattı.

Aile ve Gençlik Bankası’nın kurulması ile gençlerin evlenmesinin önünü açacaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu CHP, LGBT’ci midir? Yanındaki HDP, LGBT’ci midir? Bu İYİ Parti, LGBT’ci midir? Yanındakiler de öyle mi? Peki AK Parti’ye LGBT sızabilir mi? Milliyetçi Hareket Partisine sızabilir mi? Aynı şekilde Yeniden Refaha sızabilir mi? Cumhur İttifakı’na sızabilir mi? Çünkü biz ailenin kutsiyetine inanıyoruz. Ailenin kutsallığı bizim için çok önemli. Seçimden sonra ilk işlerimizden bir tanesi aile kurumumuzu anayasal bir zemine oturtmak.”

Petrol, doğal gaz ve nükleer başta olmak üzere enerji alanında yapılanları da anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, doğal gazın bir yıl boyunca ücretsiz verileceğini hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Gabar’da petrolü bulduk mu? Eğer teröristlerden orayı arındırmasaydık, Gabar’da bu petrolü çıkartabilir miydik? Kardeşlerim işte karşınızda bu vaatleri emin olarak, sağlam zemine basarak yapan bir kardeşiniz var. Onun için sizlerden gayret istiyorum. Bu hafta sonuna kadar gümbür gümbür çalışalım. Pazar akşamını, pazartesiye mutlu bir şekilde bağlayalım. Şimdi buradan bir kez daha ifade etmek isterim ki, sizin her meseleniz bizim de meselemizdir. Sizin derdiniz, bizim de derdimiz. Sizin sevinciniz, bizim de sevincimizdir. Sizin gündeminizde ne varsa, bizim gündemimizde de aynısı vardır. Hiçbir meseleyi görmezden gelmiyor, çözümü için çaba harcıyoruz. 28 Mayıs’tan sonra Türkiye Yüzyılı’nı sizlerle beraber inşa edeceğiz. Bunun için önce 14 Mayıs’ta yarım kalan işimizi 28 Mayıs’ta tamamlamamız gerekiyor. Milletimiz geçtiğimiz pazar günü meclis çoğunluğunu 323 milletvekili ile Cumhur İttifakı’na vererek aslında iradesini beyan etti. Bu Meclis aritmetiği insanımızın, siyasette istikrar ve güvenden yana olduğunu gösterdi. Milletimiz eski sisteme dönüş istemediğini, böyle bir arayışta olmadığını, açıkça ortaya koydu. Cumhurbaşkanlığında da yüzde 49,5 oy oranı ile 27 milyonu aşkın vatandaşımız şahsımıza teveccüh gösterdi.”

Cumhurbaşkanı Seçimi’nin ikinci oylamasında sandığa tekrar ve güçlü şekilde sahip çıkılacağına inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisini dinleyenlerden, “diğer partilere oy veren vatandaşlara” da ulaşmasını istedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözleri şöyle sürdürdü: “O kardeşlerimizden kendilerine şu soruları sormalarını isteyin; Ne bürokratik ne de siyasi hayatında ülkeye hiçbir hayrı dokunmayan bir şahıstan bu millete fayda gelir mi? 17-25 Aralık darbe girişiminde FETÖ’cülerle iş tuttuğunu bizzat kendi ağzıyla itiraf eden birine güven olur mu? Seçimden önce bedavaya ev vadedip sonrasında insanlarımızı misafir olarak kaldıkları yerlerden atmaya kalkanlara itibar edilir mi? Daha düne kadar meydan meydan dolaşıp teröristleri cezaevinden salma sözü verenlerden, bölücü örgütle mücadele etmesi beklenebilir mi? Ne diyor; ‘Selo’yu bırakacağım’ diyor.

Kardeşlerim, Diyarbakır’da 51 Kürt kardeşimizin ölümüne neden olan bu Selo değil mi? Bu bir terörist, şu anda cezaevinde. Eğer onun çıkmasını istiyorsanız, ne diyor; ‘Bana oy vereceksiniz.’ ‘Cezaevlerinin kapılarını kıracağız ve çocuk katili Öcalan da dâhil olmak üzere bunları serbest bırakacağız.’ Ben de diyorum ki; ‘Benim Hataylı kardeşlerim bu teröristlerle el ele, kol kola gezenlere inşallah haftaya pazar yol vermeyecektir. Rakiplerini tasfiye etmek için şantaj, tehdit, kaset kumpası dâhil, her yolu meşru görenlerin siyasi ahlakına güvenilir mi? Özellikle zihni karışık kardeşlerimizden bu sorulara objektif bir şekilde cevap vermelerini bekliyorum. Bunu yaptıklarında onlar da göreceklerdir ki dün ak dediğine bugün kara diyen, dün söylediğini bugün inkâr eden adı yalancıya, şarkçıya çıkmış birine asla güvenilmez, asla itibar edilmez, ülkenin yönetimi verilmez. Hastanelerin hâlini hatırlayın. Ah Savaş Ay… Şu anda hayatta olsaydı da o bay bay Kemal’le yaptığı çekimi bize tekrar gösterseydi. Sen SSK’nın başında olduğun zaman, SSK hastanelerini batıran insansın. SSK hastanelerinde ölenleri rehin olarak alan insansın. Ama şu anda hastanelerimizde böyle bir durum yok. Daha seçimi bile kazanmadan bu derece azgınlaşanlar Allah korusun göreve gelseler, milletimize nefes dahi aldırmazlar.”

“İRADENİZE VE ÜLKEMİZE SAHİP ÇIKMANIZI İSTİYORUM”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 28 Mayıs’ta hep birlikte iradeye sahip çıkarak, bu habis zihniyetin tekrar hortlamasına “dur” diyeceklerini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun için vatandaşlardan sandığa gitmelerini istedi, kendilerini seven tek bir kişinin bile 28 Mayıs’ta fire vermesine gönüllerinin razı olmadığını dile getirdi.

Yurt dışında yaşayan seçmenlerin, seçimin ilk turunda rekor katılım oranıyla sandıkları patlattığını, bu seçmenlerin ikinci tur için de büyük teveccüh gösterdiğini gördüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uzun yolculukların, uzun kuyrukların sizleri yıldırmadığına şahit olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Sizlerden bir kez daha iradenize ve ülkemize sahip çıkmanızı istiyorum. Dünyanın farklı ülkelerinde milletimizi temsil eden tüm kardeşlerimden sandıklara mutlaka giderek oylarını kullanmalarını istirham ediyorum. Ben sizlere güveniyorum, sizleri Allah için seviyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kandil’dekilerin bayrakları var mı? Onların paçavraları var. Onun uzantılarının var mı, hayır yok. Bu al bayrağın altında gölgelenen siz kardeşlerimin pazar günü bunlara gereken dersi vereceğine inanıyorum.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, 2. Etap Konya Konteyner Kent ziyaretinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan da eşlik etti.

Okumaya Devam edin

DÜNYA

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adıyaman’da gençlerle bir araya geldi

Published

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beşpınar Kültür, Eğitim ve Sosyal Destek Kampı’nda düzenlenen Adıyaman Gençlik Buluşması’na katıldı.

Okumaya Devam edin

Kasım 2019
P S Ç P C C P
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  

Genç Diplomat

DİPLOMAT18 saat önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adnan Menderes’in anıt mezarını ziyaret etti

DÜNYA7 gün önce

“Nefretin, kinin ve öfkenin diliyle değil, daima kardeşliğin diliyle konuştuk”

DÜNYA7 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adıyaman’da gençlerle bir araya geldi

DİPLOMAT7 gün önce

“Deprem bölgesinin dört bir yanında kalıcı konutların silüetleri yükselmeye başladı”

DİPLOMAT7 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerle bir araya geldi

DİPLOMAT7 gün önce

“Önceliğimiz, depremin izlerini bir an önce silerek şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırmaktır”

DÜNYA1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” Mesajı

DİPLOMAT1 hafta önce

“Milletimizin her kesiminin sıkıntılarını çözmek için gece-gündüz çalışıyoruz”

DİPLOMAT2 hafta önce

“Ülkemiz 14 Mayıs seçimleriyle bir demokrasi şölenini daha alnının akıyla tamamlamıştır”

DİPLOMAT2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, televizyon kanalları ortak yayınına katıldı

DİPLOMAT2 hafta önce

“Türkiye; üretimiyle, istihdamıyla, ihracatıyla; küresel bir güç hâline geldi”

DİPLOMAT2 hafta önce

“En düşük memur maaşı 22 bin lirayı bulacak”

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Danıştay Başkanlığı 155. Kuruluş Yıl dönümü Töreni’nde konuştu

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adana’yı, burada yaşayan her bir kardeşimin güven ve huzurla evlerinde oturduğu bir yer hâline getireceğiz”

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz 21 yıldır hep eserlerimizle konuştuk, hizmetlerimizle konuştuk”

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamu işçilerinin zam oranını yüzde 45 olarak açıkladı

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan,“Eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, sanayiden tarıma her alanda asırlık eksikleri tamamladık”

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin 81 vilayetinin hiçbirini diğerinden ayırmadan eser verdik, hizmet götürdük”

DÜNYA3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Büyük ve güçlü Türkiye’nin kapılarını beraber aralayacağız”

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “45 bin Öğretmen Atama Töreni”ne katıldı

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizi büyüttük, güçlendirdik, milletimizi güvenli, huzurlu bir hayata kavuşturduk”

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan,“Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri yapana kadar durmadan çalışacağız”

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TVNET yayınına katıldı

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm Türkiye’yi yatırımlarımıza ilmek ilmek işlerken, Erzurum’u da ihmal etmiyoruz”

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizi 81 vilayetiyle geleceğe hazırlamanın peşindeyiz”

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “85 milyon olarak emin adımlarla Türkiye Yüzyılı’na yürüyoruz”

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Asırlar sonra devletimizi yeniden güçlü, milletimizi yeniden müreffeh hâle getirdik”

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan,“Türkiye’ye olan sevdamız son nefesimize kadar sürecek”

DİPLOMAT3 hafta önce

İyi ki varsınız | Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeni Zigana Tüneli Açılış Töreni’ne katıldı

GÜNDEM3 hafta önce

İyi ki varsınız |Cumhurbaşkanı Erdoğan,“21 yılda başardıklarımızdan aldığımız güçle yepyeni bir destan yazmaya hazırlanıyoruz”

DİPLOMAT4 hafta önce

İyi ki varsınız |Cumhurbaşkanı Erdoğan, orman yangını söndürme uçakları ve helikopterleri teslim törenine katıldı

DİPLOMAT4 hafta önce

İyi ki varsınız | Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’yi enerjide dışa bağımlılıktan kurtarabilmek için canla başla çalışıyoruz”

DÜNYA4 hafta önce

İyi ki varsınız | Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz eser ve hizmet siyasetiyle bugünlere getirdiğimiz Türkiye’yi, daha ileriye taşımak için ter döküyoruz”

DİPLOMAT4 hafta önce

İyi ki varsınız | Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhuriyetimizin kuruluşundan itibaren hep peşinde olduğumuz hayalleri birer birer gerçekleştiriyoruz”

DİPLOMAT4 hafta önce

İyi ki varsınız | Cumhurbaşkanı Erdoğan, Memur-Sen Genel Kurulu’na katıldı

DÜNYA4 hafta önce

İyi ki Varsın Furkan Kerim Eriş

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “45 bin Öğretmen Atama Töreni”ne katıldı

DİPLOMAT4 hafta önce

İyi ki varsınız | Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TEKNOFEST, kendi alanında bir markaya dönüştü”

DÜNYA4 hafta önce

İyi ki varsınız | Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemiz, 60 senelik bir gecikmenin ardından da olsa dünyada nükleer güç sahibi ülkeler ligine yükselmiştir”

DÜNYA4 hafta önce

İyi ki varsınız | Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz eser ve hizmet siyasetiyle bugünlere getirdiğimiz Türkiye’yi, daha ileriye taşımak için ter döküyoruz”

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adana’yı, burada yaşayan her bir kardeşimin güven ve huzurla evlerinde oturduğu bir yer hâline getireceğiz”

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizi 81 vilayetiyle geleceğe hazırlamanın peşindeyiz”

DİPLOMAT4 hafta önce

İyi ki varsınız | Cumhurbaşkanı Erdoğan, Memur-Sen Genel Kurulu’na katıldı

DİPLOMAT4 hafta önce

İyi ki varsınız | Cumhurbaşkanı Erdoğan, “21 yıldır sadece eser ve hizmet siyaseti yaptık”

DİPLOMAT4 hafta önce

İyi ki varsınız | Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT Türk, ATV Avrupa, Euro D, Euro Star ve Kanal 7 Avrupa ortak yayınına katıldı

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm Türkiye’yi yatırımlarımıza ilmek ilmek işlerken, Erzurum’u da ihmal etmiyoruz”

DİPLOMAT4 hafta önce

İyi ki varsınız | Cumhurbaşkanı Erdoğan, “21 yıldır, diğer şehirlerimizle birlikte Ankara’mızı da geliştirmek için çalıştık”

DİPLOMAT4 hafta önce

İyi ki varsınız | Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhuriyetimizin kuruluşundan itibaren hep peşinde olduğumuz hayalleri birer birer gerçekleştiriyoruz”

GÜNDEM3 hafta önce

İyi ki varsınız |Cumhurbaşkanı Erdoğan,“21 yılda başardıklarımızdan aldığımız güçle yepyeni bir destan yazmaya hazırlanıyoruz”

DİPLOMAT3 hafta önce

İyi ki varsınız | Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeni Zigana Tüneli Açılış Töreni’ne katıldı

DİPLOMAT4 hafta önce

İyi ki varsınız | Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’yi enerjide dışa bağımlılıktan kurtarabilmek için canla başla çalışıyoruz”

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TVNET yayınına katıldı

DÜNYA1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” Mesajı

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz 21 yıldır hep eserlerimizle konuştuk, hizmetlerimizle konuştuk”

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “85 milyon olarak emin adımlarla Türkiye Yüzyılı’na yürüyoruz”

DİPLOMAT4 hafta önce

İyi ki varsınız |Cumhurbaşkanı Erdoğan, orman yangını söndürme uçakları ve helikopterleri teslim törenine katıldı

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan,“Türkiye’ye olan sevdamız son nefesimize kadar sürecek”

DÜNYA7 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adıyaman’da gençlerle bir araya geldi

DİPLOMAT2 hafta önce

“Türkiye; üretimiyle, istihdamıyla, ihracatıyla; küresel bir güç hâline geldi”

DİPLOMAT2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, televizyon kanalları ortak yayınına katıldı

DİPLOMAT7 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerle bir araya geldi

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Asırlar sonra devletimizi yeniden güçlü, milletimizi yeniden müreffeh hâle getirdik”

DÜNYA7 gün önce

“Nefretin, kinin ve öfkenin diliyle değil, daima kardeşliğin diliyle konuştuk”

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamu işçilerinin zam oranını yüzde 45 olarak açıkladı

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Danıştay Başkanlığı 155. Kuruluş Yıl dönümü Töreni’nde konuştu

DİPLOMAT2 hafta önce

“Ülkemiz 14 Mayıs seçimleriyle bir demokrasi şölenini daha alnının akıyla tamamlamıştır”

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizi büyüttük, güçlendirdik, milletimizi güvenli, huzurlu bir hayata kavuşturduk”

DÜNYA3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Büyük ve güçlü Türkiye’nin kapılarını beraber aralayacağız”

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin 81 vilayetinin hiçbirini diğerinden ayırmadan eser verdik, hizmet götürdük”

DİPLOMAT7 gün önce

“Deprem bölgesinin dört bir yanında kalıcı konutların silüetleri yükselmeye başladı”

Genç Diplomat