DÜNYA
Cumhurbaşkanı Erdoğan,“Türkiye, insanlığın ortak özleminin sözcüsü olarak her platformda hak ve adalet talebini dile getiriyor”



Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2020-2021 Adli Yıl Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Adalet talebi, dünyanın en ücra köşelerine kadar tüm toplumların bünyelerinde filiz salmaktadır. Türkiye, insanlığın bu ortak özleminin sözcüsü olarak her platformda hak ve adalet talebini dile getiriyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen 2020-2021 Adli Yıl Açılış Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
“ADALETİ TAM MANASIYLA TESİS ETTİĞİNİZDE DİĞER HER ŞEY KENDİLİĞİNDEN GELİŞECEKTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2020-2021 Adli Yıl Açılış Töreni’ndeki konuşmasına, yeni adli yılın, yargı mensupları başta olmak üzere, ülke ve millet için hayırlara vesile olmasını dileyerek başladı. Yeni adli yılda hâkimlere, savcılara, avukatlara ve adalet sisteminin tüm taraflarına başarı temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, vazifeleri başında hayatlarını kaybeden hâkim ve savcılara da Allah’tan rahmet diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bin yıldır, vatanın bekası için gözlerini kırpmadan canlarını veren tüm şehitleri de rahmetle yâd ederek, “Ülkemizin ve milletimizin istiklali ve istikbali, güvenliği, huzuru, gelişmesi, büyümesi, güçlenmesi için vazife icra eden tüm kamu personeline teşekkür ediyorum. Rabbimden ülkemizi her türlü beladan, musibetten, afetten korumasını, yürüttüğümüz mücadeleleri zaferle neticelendirmesini diliyorum” ifadesini kullandı.
Mahkeme salonlarının duvarlarında yazan “Adalet mülkün temelidir.” sözünü hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hazreti Ömer’e atfedilen bu söz, devletin orduyla değil, parayla değil, petrolle-doğal gazla değil, sanayiyle-ticaretle değil, adaletle yaşadığını belirtiyor. Çünkü adaleti tam manasıyla tesis ettiğinizde, diğer her şey zaten kendiliğinden gelişecek, yaşayacak, ülkeyi ve toplumu kuşatacaktır. Tarihin her döneminde adaletin üzerinde en çok durulan ve tartışılan kavram olmasının sebebi de budur” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kur’an-ı Kerim’de ve kutsal kitaptan ilhamla vaaz edilen tüm görüşlerde adaletle davranmanın, hükmetmenin, adaleti gözetmenin önemine vurgu yapıldığına dikkati çekerek şöyle devam etti: “Mesela, Araf suresinde Allah’ın adaletle davranmayı emrettiği, Maide suresinde Rabbimizin adaletle hüküm yürütenleri sevdiği belirtilmektedir. Her cuma günü hutbede okunan, Nahl suresinin 90’ıncı ayetinde, ‘Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder, hayâsızlığı, fenalığı ve azgınlığı yasaklar.’ buyrulmaktadır. Geçmişten bugüne isimleri tarihe altın harflerle kazınan devlet yöneticilerine, mücadele insanlarına baktığımızda, hepsinin de en başta gelen vasfının adalet konusundaki hassasiyeti olduğunu görüyoruz. İnsanlığa ışık tutan filozofların önemli bir kısmı da adaleti ‘erdemlerin en şereflisi, milletlerin gıdası’ olarak tarif etmektedirler. Sizler, işte böylesine ulvi bir vazife icra ediyorsunuz.”
“ADALET TALEBİ, DÜNYANIN EN ÜCRA KÖŞELERİNE KADAR TÜM TOPLUMLARIN BÜNYELERİNDE FİLİZ SALMAKTADIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hâkimler, savcılar, avukatlar ve adalet teşkilatında görev yapan her bir kişinin bu şuurla vazifesini yürüttüğüne olan inancını dile getirerek, “Elbette böylesine hayati bir vazife, aynı zamanda çok büyük sorumluluk, çok büyük vebal üstlenmek anlamına geliyor. Her kamu görevi kendine göre önemlidir ama adaletin tesisi için çalışmak bambaşka bir mana taşıyor. Bu ağır yükü başarıyla omuzlayan, kalbini ve zihnini sadece ve sadece adaletin tecellisine adayan sizlerin her birine, ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum” şeklinde konuştu.
Adaletin insanlığın varlığı ve geleceği için bu kadar önemli iken, günümüzde dünyanın dört bir yanından zulüm altında inleyen mazlumların, mağdurların, gariplerin feryatlarının yükseliyor olmasının ayrı bir tenakuz olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kendilerini büyük, güçlü, müreffeh, yenilmez olarak gören kimi devletlerin, diğerlerine karşı sergiledikleri zalimlikleri örtmeye artık siyasi ve diplomatik laf cambazlıkları da yetmiyor. Demokrasiye, güvenliğe ve refaha sadece dünyanın belli toplumlarının sahip bulunduğu, diğerlerinin onlara hizmet dışında önem taşımadığı çarpık anlayış artık ifşa olmuştur. Adalet talebi, dünyanın en ücra köşelerine kadar tüm toplumların bünyelerinde filiz salmaktadır. Türkiye, insanlığın bu ortak özleminin sözcüsü olarak her platformda hak ve adalet talebini dile getiriyor. Birleşmiş Milletler kürsüsünden, salondaki 200’e yakın ülkenin temsilcilerinin gözlerinin içine bakarak ifade ettiğimiz, ‘Dünya 5’ten büyüktür’ itirazı, bunun en somut ve çarpıcı örneklerinden biridir.”
“DOĞU AKDENİZ’DEKİ, EGE’DEKİ FAALİYETLERİMİZİN DE ÖZÜNDE HAK VE ADALET ARAYIŞI VARDIR”
Suriye’den Libya’ya kadar fiilen sahada oldukları her yerde aynı inanç ve taleple çalışmaları yürüttüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Doğu Akdeniz’deki, Ege’deki faaliyetlerimizin de özünde hak ve adalet arayışı vardır. Türkiye’yi 780 bin kilometrekarelik devasa büyüklüğüne bakmadan, 10 kilometrekarelik bir ada üzerinden kıyılarına hapsetme girişimi, haksızlığın ve adaletsizliğin en açık ifadesidir. Çevresindeki her ülkenin hakkı olan Akdeniz’in zenginliklerinin üzerine âdeta çökme çabası, tam bir modern sömürgecilik örneğidir” diye konuştu.
“Tarih boyunca, hep başkalarının arkasına saklanarak varlığını sürdürmüş bir devleti önümüze atarak kendi gizli emellerini gerçekleştirmeye çalışanların yaptıkları da en büyük adaletsizliktir” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Biz artık bu gölge oyunundan bıktık. Kendine bile hayrı olmayan bir devleti, Türkiye gibi bölgesel ve küresel bir gücün önüne atıp, yem etmeye çalışmak artık komik kaçmaya başladı. Asırlardır Afrika’dan Güney Amerika’ya kadar sömürmedik yer, katletmedik toplum, zulmetmedik insan bırakmayanların devri sona eriyor. Ne yaparlarsa yapsınlar, bu adalet uyanışını durduramayacaklardır. Ülkemizin bu konudaki öncülüğü sadece kendi adına değil, tüm mazlumlar adınadır.”
“BÖLGEMİZDE GÜVEN VE HUZUR ARAYAN HERKESE KAPIMIZI AÇIYORUZ”
Osmanlı gibi 600 yıllık bir devin külleri üzerinde inşa edilen Cumhuriyetin 100’üncü yılına yaklaşırken, coğrafyadaki bin yıllık varlığa daha da sıkı sarılmakta kararlı olduklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı: “Medeniyetimizin ve tarihimizin bize bıraktığı mirası çok daha ileriye taşıyarak, evlatlarımıza büyük, güçlü, adil ve müreffeh bir gelecek bırakmak için gece gündüz çalışıyoruz. Türkiye’nin her başarısının, kalbini ve gözünü bize yöneltmiş tüm dostları ve kardeşleri için de yeni bir ümit ışığı yaktığımızı biliyoruz. Gücümüzün sadece kendimizi düşünmekten ve kendimiz için çalışmaktan değil, arkamızdaki bu geniş destekten de kaynaklandığının gayet iyi farkındayız. Bunun için bölgemizde güven ve huzur arayan herkese kapımızı açıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun için dünyanın neresinden bir feryat yükselirse, tüm imkânlarımızla oraya yöneliyoruz. Bunun için her platformda hak ve adalet talebimizi en yüksek sesle dile getiriyoruz. Rabbim de bu hasbi ve samimi duruşumuzun mükâfatı olarak, her alanda önümüzü açıyor, tuzakları bozuyor, gücümüze güç katıyor. Husumet cepheleri ne kadar birleşirse birleşsin bu yükselişi durduramayacaklardır. İstiklal Marşı ‘korkma’ diye başlayan ve ‘Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal’ diye biten bir milleti yolundan döndürebilecek hiçbir güç tanımıyoruz” diye ekledi.
Türkiye’nin dostluğunun kıymetini bilenlerin, her geçen gün çoğalacağından emin olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeter ki biz kendi içimizde sağlam duralım. Yeter ki biz millet olarak birliğimize, beraberliğimize sahip çıkalım. Yeter ki biz tüm kurumlarımızla devletimizi hak ve adalet üzere ayakta tutalım. Yeter ki biz alametifarikamız olan değerlerimizden taviz vermeyelim. Yeter ki medeniyetimize ve tarihimize sıkı sıkıya sarılalım. Gerisinin kendiliğinden geleceğinden, zorlukların kolaya döneceğinden, düşmanlıkların dostluğa evirileceğinden şüphe duymuyoruz” dedi.
“DÜNYADA, DEVLET GEÇMİŞİ BİZİMKİ KADAR ESKİ PEK AZ MİLLET VAR”
Dünyada, devlet geçmişi Türkiye kadar eski ve geniş bir coğrafyaya yayılan pek az milletin bulunduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı forsunda temsil edilen 16 devletin yanında, kurulan irili ufaklı pek çok devletin tarih kitaplarında kayıtlı olduğuna işaret etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anadolu’da da, Malazgirt Zaferi’nin ardından, Selçuklu ile başlayıp çeşitli beyliklerle devam eden, Osmanlı ile zirveye çıkan, Cumhuriyet ile günümüze ulaşan devletler silsilesine sahip olunduğunu belirterek, şunları kaydetti: “Coğrafyamızdaki son 200 yılımız, hem çok büyük kayıplar hem çok büyük zaferler hem de yönetim sistemi arayışlarıyla geçmiştir. Tanzimat’tan Meşrutiyet’e tüm adımlar, bu sürecin bir parçasıdır. Avrupa’da başlayıp dünyayı saran modern yönetim sistemini bünyemize adapte etme gayretlerinin en keskin noktası, Cumhuriyetin ilanıdır. Osmanlı’yı, sevabıyla ve günahıyla tarihin tozlu raflarına kaldırıp, millî iradenin üstünlüğü üzerine kurulu yeni yönetim sistemimizi hayata geçirme sürecimiz de kendi içinde oldukça sancılı geçmiştir. Çok partili hayata geçtikten sonra maruz kaldığımız darbe, cunta, muhtıra tecrübeleri bize ağır siyasi, sosyal, ekonomik maliyetler getirmiştir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gelişmiş ülkelerin en büyük atılımlarını yaptıkları dönemlerde, biz kendi iç çekişmelerimiz ve kavgalarımızla uğraştığımız için, pek çok fırsatı kaçırdık. Vesayetin ağır baskısı, demokrasiden sanayiye kadar her alandaki atılımlarımızın önünü keserek enerjimizi ve vaktimizi heba etti. Devlet ile millet arasındaki değer, anlayış, uygulama farkı, millî iradenin üstünlüğü ilkesinin tam manasıyla hayata geçirilmesine engel oldu. Uzun ve zahmetli bir mücadele döneminin ardından, yeni bir yönetim sistemine geçerek, bu alanda daha üst bir kulvara çıkmayı hamdolsun başardık” diye ekledi.
“CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÛMET SİSTEMİ HERKESİN KENDİ İŞİNE ODAKLANMASINI SAĞLADI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin yasama, yürütme ve yargı arasındaki güçler ayrımını modern demokrasilerdeki netliğe kavuşturduğunu söyledi.
Millî iradenin tecellisine aykırı hiçbir güç temerküzüne izin vermeyen yeni yönetim sisteminin herkesin kendi işine odaklanmasını sağladığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Darbe dönemlerinde çok büyük tartışmalara yol açan görüntülerin ve uygulamaların tarihe karıştığı yeni bir döneme girdik. Bu yeni dönemin hasılasını, siyasi, ekonomik, askerî her türlü saldırıya ve baskıya hiç olmadığımız kadar mukavemetli hale gelerek, daha da önemlisi, gerçek gücümüzü kullanma imkânımızı bularak toplamaya başladık” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tabloda son 18 yıldır her alanda kesintisiz bir şekilde hayata geçirdikleri reformların büyük etkisinin bulunduğunu belirtti.
“ATTIĞIMIZ HER ADIMDA DEMOKRASİNİN GÜÇLENDİRİLMESİNİ HEDEFLİYORUZ”
Yargının, bu reformların en yoğun ve etkin şekilde yaşandığı alanların başında geldiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Amacımız, güven veren ve erişilebilir bir adalet sistemini, tüm kurum ve kurallarıyla tesis etmektir” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Attığımız her adımda demokrasinin güçlendirilmesini, hak ve özgürlüklerin geliştirilmesini hedefliyoruz. Bu vizyon ışığında hazırladığımız Yargı Reformu Strateji Belgemizi, geçtiğimiz yıl milletimizle paylaştık. Belgede yer alan politikalar, ilgili tüm kurumların, kuruluşların, sivil toplum örgütlerinin katılımıyla oluşturuldu. Geçmişteki reformların sonuçları, bugünkü beklentiler ve gelecekteki ihtiyaçlar ışığında hazırlanan bu belge oluşturulurken dünyadaki uygulamalar da yakından incelendi. Sadece belgeyi hazırlamakla kalmadık, burada yer alan politikaları süratle hayata geçirecek adımları da attık. Yürütme olarak biz kendi hazırlıklarımızı yaptık, yasama üzerine düşeni yerine getirip kanunları çıkardı, yargımız da bunları bilfiil uygulamaya koydu. Sadece bu tablo bile yeni yönetim sisteminin ülkemize kazandırdığı hızı, kaliteyi, kararlılığı göstermeye yeterlidir.”
“YARGININ İŞ YÜKÜNÜ HAFİFLETECEK YENİ HUKUKİ MÜESSESELER OLUŞTURDUK”
Geçen yıl kanunlaşan Birinci Yargı Paketi ile ceza adaleti sistemine dair pek çok tarihî değişikliği hayata geçirdiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sistemi rahatlatacak, vatandaşımıza daha iyi hizmet verilmesini sağlayacak, yargının iş yükünü hafifletecek yeni hukuki müesseseler oluşturduk. Uluslararası alanda yaygın olarak kullanılan bazı usul düzenlemeleri bize uygun modellerle sisteme dâhil ettik. Basit yargılama ve seri muhakeme gibi bu uygulamaları gerekirse daha da geliştirecek şekilde yakından takip ediyor, analizini yapıyoruz” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, temel hak ve özgürlükler ile ifade özgürlüğünün güçlendirilmesini sağlamak amacıyla, istinafta kesinleşen bazı suçlar için temyiz yolunu açtıklarını dile getirdi.
İfade hürriyetinin bir parçası olan eleştiri ve haber verme hakkının mevzuatta daha güçlü bir temele sahip olmasını sağladıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “İnternet suçlarında sadece ilgili sayfaya erişimin engellenmesini mümkün hâle getirerek, tüm sitenin kapanmasının önüne geçtik. Soruşturma evresinde azami tutukluluk sürelerini yeniden belirleyerek, özellikle çocukları korumaya yönelik adımları attık. Cinsel şiddet mağduru çocuk ve kadınlar için özel görüşme odaları kullanılmasını zorunlu hâle getirdik. Hâkimlik, savcılık, avukatlık ve noterlik gibi hukuk mesleklerini icra edeceklerin, mezuniyet sonrası öncelikle ortak bir merkezi sınava girmesini mecbur kıldık. Kıdemi 15 yılı geçen avukatlara yeşil pasaport imkânı sağladık. Sesli ve görüntülü bilişim sisteminin idari yargıda da kullanılabilmesini temin ettik.”
İkinci Yargı Paketi ile infaz sistemini revize ederek süreleri, denetimli serbestlik uygulamalarını, özel infaz usullerini, iyi hâl usullerini yeniden belirlediklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu paket dışında, ceza adaleti ve yatırım ortamının iyileştirilmesi gibi köklü düzenlemeleri de sisteme kazandırdıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İcra ve İflas Kanunu’nu, alacaklı ve borçluların menfaatlerini koruyacak şekilde yeniden düzenlediklerini aktardı.
Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerini geliştirdiklerini, genişlettiklerini, yaygınlaştırdıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hedef süre uygulaması ile soruşturma ve mahkeme aşamalarının daha hızlı bir şekilde yürümesini sağladık. Hâkimler Savcılar Kurulu, yargı mensuplarının uyması gereken etik kuralları belirleyerek kamuoyuna duyurdu. Yine bu kurul bünyesinde, mükerrer hataların önüne geçilmesi için Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ihlal kararları tetkik birimi oluşturuldu” ifadelerini kullandı.
“İNSAN HAKLARI EYLEM PLANI’NI BU YIL İÇİNDE NETİCELENDİRMEK İSTİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin kapsamlı bir düzenlemenin kanunlaşarak sistemdeki yerini aldığını söyledi. Düzenlemeden beklentinin hukuk yargılamalarının çok daha kısa sürede sonuçlanması olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlen çalışmaları süren İnsan Hakları Eylem Planı’nı bu yıl içinde neticelendirmek istiyoruz. Hukuk devleti niteliğimizi güçlendirecek bu planın hayata geçmesiyle ülke içinde ve uluslararası alanda maruz kaldığımız pek çok sıkıntıyı da çözeceğimize inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Her yerde olduğu gibi adalet sisteminin de asli öznesinin insan olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte yargı sisteminin tıkanmasının en önemli sebeplerinden birinin de ilk dereceden yüksek yargıya kadar her aşamada insan kaynağının yetersizliği olması olduğunu ifade etti.
“HÂKİM VE SAVCI SAYIMIZI 22 BİNE ÇIKARDIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminde en çok ihracın olduğu kurumlar arasında Adalet Bakanlığının da olduğuna dikkati çekerek şöyle devam etti: “Bu rağmen, hâkim ve savcı sayımızı 2002 yılındaki 9 bin 349 seviyesinden bugün 22 bin seviyesine çıkardık. Bakanlık teşkilatının tamamında görev yapan personel sayısını da 51 bin 681’den 150 binin üzerine yükselttik. Böylece hem hâkim ve savcılarımızın yaptıkları görevlerin hem de yargı sürecine destek veren çalışmaların, çok daha düzenli, hızlı ve yüksek standartlı şekilde yürümesini temin ettik. İstinaf Mahkemelerinin kuruluşu, Cumhuriyet dönemindeki en önemli yargı reformlarından biridir. Adli Yargıda 2016 yılında, İdari Yargıda 2017 yılında faaliyete geçen İstinaf Mahkemeleri sayesinde dava dosyalarının neticelenme süresi oldukça kısalmıştır. Elektronik tebligat uygulaması da hem zaman hem bütçe tasarrufu yoluyla kamuya katkı sağlamıştır. Lekelenmeme hakkı, son dönemde hukukumuza kazandırdığımız önemli ilkelerden biridir. Kişilerin mesnetsiz ihbarlar ve şikâyetler sebebiyle soruşturmaya maruz kalmasını engelleyerek lekelenmeme hakkını uygulamaya geçirdik.”
“YARGININ TEK İDEOLOJİSİ ADALET OLMAK ZORUNDADIR”
Nöbetçi noterlik ve konsolosluklardaki noterlik işlemleri örneklerinin Türkiye’den alınabilmesiyle vatandaşların işlerinin de kolaylaştırıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Adaletin tüm kurum ve kurallarıyla işlemesini temin için yaptığımız reformları, önümüzdeki dönemde de sürdüreceğiz. Ancak bu noktada yargı sistemimizin en önemli unsurlarından olan avukatlarımız ve onların meslek örgütleri olan barolarla ilgili bir rahatsızlığımı da ifade etmek istiyorum. Şehit savcımız Mehmet Selim Kiraz’ı katleden terör örgütü mensuplarına destek için açlık grevine giden avukatları bu kararlarından vazgeçirmek için devlet üzerine düşeni yapmıştır. Buna rağmen ısrarla açlık grevini sürdüren bir avukatın ölümü üzerine İstanbul Barosu binasına asılan pankartın, şehidimizin kemiklerini sızlatmanın ötesinde anlamları olduğunu düşünüyoruz.”
Avukatların, teröristlerin bu kadar pervasızca yanlarında durabilmeleri, cübbeleriyle cenazesine katılabilmeleri, onları öven bildiriler yayınlayabilmelerinin kabul edilebilir davranışlar olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Avukatlık, zulmü savunmak değildir. Avukatlık adaleti savunmak, adaletin yanında yer almak demektir. Bu yapılan işlemlerin müvekkil-avukat ilişkisiyle uzaktan yakından alakasının olmadığı açıkça ortadadır. Diğer kurumlarda terör örgütleriyle böylesine içli-dışlı olan kişiler nasıl mesleklerinden men edilebiliyorsa, avukatlar için de böyle bir yöntemin gerekip gerekmediği bana göre tartışılmalıdır. Uyuşturucu baronunu savunan avukat uyuşturucu tüccarlığına, katili savunan avukat cana kast etmeye, hırsızı savunan avukat hırsızlığa kalkışmıyorsa, teröristin avukatlığını yapanın da teröristliğe soyunması mümkün değildir. Hâkimin, savcının, polisin, askerin yapamadığını, kamusal bir vazife icra eden avukat da yapamamalıdır. Şayet yaparsa bunun bir müeyyidesi, sonucu, bedeli muhakkak olmalıdır. Dünyanın hiçbir ülkesinde, medeni ülkeleri kastediyorum, böyle çarpık bir duruma izin verilemez. Yargının hiçbir unsuru, herhangi bir ideolojinin emrine giremez. Yargının tek ideolojisi adalet olmak zorundadır. Bir adalet kurumu olması gereken kimi baroların, terör örgütlerinin arka bahçesi, propaganda aracı, yasa dışı faaliyetlerinin kılıfı hâline dönüşmesi çok acıdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çoklu baro sistemini getirmekteki amaçlardan birinin de baroları bu sorunlu yapıdan kurtarma umudu olduğuna işaret ederek merhum savcı Mehmet Selim Kiraz’ın katilleriyle ilgili gelişmenin bu endişelerde ne kadar haklı olunduğunu gösterdiğinin altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda, “İnşallah önümüzdeki dönemde avukatlıktan teröristliğe uzanan bu kanlı yolun önünü kesmek için gerekeni yapacağız. Bu duygularla bir kez daha Selim Kiraz kardeşime Allah’tan rahmet diliyorum. 2020-2021 Adli Yılı’nın, yargı sistemimizin tüm tarafları için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Hâkimlerimize, savcılarımıza, avukatlarımıza, adalet teşkilatı çalışanlarımıza, adliyelere işi düşen vatandaşlarımıza kolaylıklar temenni ediyorum. Rabbim hepsinin yar ve yardımcısı olsun” dedi.
Törene; TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ve yüksek yargı üyeleri de katıldı.





DİPLOMAT
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adnan Menderes’in anıt mezarını ziyaret etti















Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adnan Menderes ve arkadaşlarının anıt mezarını ziyaretinde yaptığı konuşmada, “Türk demokrasisi, bir 27 Mayıs’ta aldığı yarayla sendelemişti. Şimdi 63 yıl sonra yine bir 27 Mayıs’ta, yarın gideceğimiz sandık başında, darbeler, cuntalar, muhtıralar döneminin bittiğinin müjdesini cümle âleme duyurmak için sabırsızlanıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 27 Mayıs 1960 darbesinin 63. yılında merhum Başbakan Adnan Menderes ile Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın naaşlarının bulunduğu Topkapı’daki anıt mezarı ziyaret etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, anıt mezarı ziyaretinde merhum Menderes’in kabrine çelenk sunarken, merhum bakanların mezarlarına da karanfil bıraktı. Kur’an-Kerim tilaveti yapılan törende, İstanbul İl Müftüsü Safi Arpaguş dua etti.
Ziyaret sonrası açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Cumhuriyet tarihinin en kara günlerinden birinin yıl dönümü vesilesiyle bir arada olduklarını belirterek, bundan 63 yıl önce, bir 27 Mayıs günü Türkiye’nin çok partili siyasi hayata geçtikten sonraki ilk askeri darbesine maruz kaldığına işaret etti.
“DÜNYA DURDUKÇA MENDERES, HAYIRLA FATİHA’YLA DUA İLE YÂD EDİLECEKTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki bir grubun gerçekleştirdiği bu darbenin, demokrasi ve kalkınma hamlesini engellemekle kalmadığını, yüreklerde derin yaralar açtığını dile getirerek, şöyle devam etti: “Demokrat Parti’nin Genel Başkanı ve Başbakanı olarak ülkemize verdiği hizmetlerle milletimizin gönlünde özel bir yeri olan Menderes, darbe yönetimi tarafından kurulan uyduruk mahkemenin kararıyla idam edildi. Menderes ve arkadaşlarının yargılandığı Yassıada uzun yıllar boyunca vatandaşlarımızın dilinde ‘yaslı ada’ olarak telaffuz edilmiştir. Biz burayı aldık, şehitlerimizin anısını ilelebet yaşatacak şekilde Demokrasi ve Özgürlükler Adası hâline getirdik. Bugün de idamlarına giden sürecin başlangıcı olan darbenin yıl dönümünde rahmetli Menderes ve arkadaşlarını hayırla yâd etmek üzere burada anıt mezardayız. Dünya durdukça Menderes, hayırla Fatiha’yla dua ile yâd edilecektir. Menderes’i devirenler, yargılayanlar, idam edenler ve tüm bu süreci doğrudan dolaylı destekleyenler ise milletimiz tarafından hep nefretle anılmıştır, öyle de anılmaya devam edecektir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Menderes’in “bu milletin adamı” olduğunu belirterek, “Başkalarının adamı olanlar ise ne Menderes ne de onun gibi ülkenin demokrasi ve kalkınma atılımlarının altında imzası bulunanlardan asla haz etmediler. Sadece bununla kalmayıp, her fırsatta onlarla milletin arasını açmak, onu da başaramazlarsa vücutlarını ortadan kaldırmak için uğraştılar, didindiler.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hemen yakındaki bir diğer anıt mezarda ebedi istirahatgahında olan merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın da benzer saldırılara maruz kaldığını, benzer sıkıntılar yaşadığını anlatarak, kendilerinin de belediye başkanlığından itibaren başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı dönemlerinin aynı mücadelelerle geçtiğini vurguladı.
“DARBELER DÖNEMİNİN BİTTİĞİNİN MÜJDESİNİ CÜMLE ÂLEME DUYURMAK İÇİN SABIRSIZLANIYORUZ”
Ancak Türkiye’yle ilgili karanlık heveslerin hiçbir zaman tüm manasıyla başarıya ulaşamadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türk demokrasisi bir 27 Mayıs’ta aldığı yarayla sendelemiştir. Şimdi 63 üç yıl sonra, yine bir 27 Mayıs’ta, yarın gideceğimiz sandık başında darbeler, cuntalar, muhtıralar döneminin bittiğinin müjdesini cümle âleme duyurmak için sabırsızlanıyoruz. Milletimiz gerisinde pek çok mücadelenin, acının, fedakârlığın bulunduğu demokrasisinin kıymetini çok iyi bilmektedir. Seçimlerdeki katılım oranları milletimizin demokrasi yoluyla istiklaline ve istikbaline sahip çıkışının ifadesidir. Türkiye, seçimleri dünyada örneği olmayan katılım seviyesi yanında şeffaf ve adil bir şekilde gerçekleştirmesiyle de farkını ortaya koymuştur.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adnan Menderes’e, Turgut Özal’a, Necmettin Erbakan’a ve şehitlere Allah’tan rahmet diledi. Vatandaşlara, yarın sabah hassasiyetle sandıklara gitmelerini tavsiye eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarının özellikle kendileri için özel bir gün olduğunu sözlerine ekledi. Konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan katılımcılardan Fatiha okumalarını istedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca, 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal ile eski başbakanlardan merhum Necmettin Erbakan’ın kabrini de ziyaret etti.

DÜNYA
“Nefretin, kinin ve öfkenin diliyle değil, daima kardeşliğin diliyle konuştuk”





Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hatay ziyaretinde yaptığı konuşmada, “Ayıranlardan, ayrıştıranlardan değil, hep birleştirenlerden, 85 milyonun tamamını kucaklaştıranlardan olduk. Nefretin, kinin ve öfkenin diliyle değil, daima kardeşliğin diliyle konuştuk” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerden etkilenen Hatay’da kurulan konteyner kenti ziyaret etti.
Siyasi tercihi ne olursa olsun tüm Hataylılara 14 Mayıs seçimleri dolayısıyla teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hataylıların, pek çok zorluğa rağmen iradesi ve istikbaline sahip çıktığını, depremin yol açtığı onca yıkıma rağmen hayata yeniden sarıldıklarını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Sizler, kendi dipsiz karanlıklarına milletimizi de sürüklemek isteyen koltuk sevdalılarına prim vermediniz. Sizler, insanımızı Kürt, Türk, Nusayri, Sünni diyerek bölmeye çalışan fitne tüccarlarının oyunlarına gelmediniz. Sizler, milletimizin ebedi ezeli kardeşliğine asla leke sürmediniz. Rabbim hepinizden, tüm Hatay halkından razı olsun. 14 Mayıs’ta kararını şahsımızdan ve Cumhur İttifakı’ndan yana kullanan ve diğer siyasi partilere oy veren vatandaşlarıma en kalbi şükranlarımı iletiyorum. Bizim için elbette sizin oyunuzu almak, teveccühünüze mazhar olmak önemlidir. Hatay’ın daha üç ay önce yaşadığı büyük bir afetin ardından sandığa gitmesi, tercihini demokratik yollarla göstermesi çok daha önemlidir. Çok az bir farkla da olsa sandıktan çıkan iradenin başımızın üstünde yeri vardır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen şu anda alana gelen vatandaşların sayısının 30 bini bulduğunu ifade etti.
Kırk yıllık siyasi hayatlarında milletle inatlaşanlardan asla olmadıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hatay’da benim çok mitingim oldu. Bütün bu mitinglerde, zaman oldu 100 bin kişiyle, 80 bin kişiyle miting yaptık. Şimdi bu depreme rağmen benim Hataylı kardeşlerim gümbür gümbür buraya toplandığına göre demek ki kalpten kalbe bir yol var” diye konuştu.
“21 YILLIK İKTİDARLARIMIZ DÖNEMİNDE MİLLETE TEPEDEN BAKANLARDAN OLMADIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 21 yıllık iktidarlarında millete tepeden bakanlardan olmadıklarını, hepsini zaferle kazandıkları 15 seçimin hiçbirinin ardından insanları tehdit ve tahkir etmediklerini, ayıranlardan, ayrıştıranlardan değil, birleştirenlerden, 85 milyonun tamamını kucaklaştıranlardan olduklarını dile getirdi.
Nefretin, kinin ve öfkenin diliyle değil, daima kardeşliğin diliyle konuştuklarını, bugün de aynısını yaptıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Sandıkta tecelli eden iradeye böyle yaklaşıyoruz. CHP Genel Başkanı ve onun ardından gidenler gibi milleti suçlamıyoruz. CHP zihniyetinin temsilcileri gibi insanımızı ilzam ve itham etmiyoruz. Biz kimseyi tercihlerinden ötürü aşağılamıyor, hor, hakir görmüyoruz. Hele hele depremde yakınlarını kaybetmiş kardeşlerime siyasi tercihlerinden dolayı ayrımcılık yapmak, onları kaldıkları yerlerden kapı dışarı etmek aklımızın köşesinden bile geçmez.
Bugüne kadar olduğu gibi yine aziz milletimizin iradesine saygı göstererek, ülkeye ve millete hizmet yolculuğumuza devam ediyoruz. Kabahati seçmende aramak yerine kendimizi sorguluyoruz. Millete parmak sallamak yerine kendi içimize bakıyor, nerede eksiğimiz, hatamız, kusurumuz varsa onu düzeltmeye çalışıyoruz. İnşallah bundan sonra da bu şekilde hareket etmeyi sürdüreceğiz. Biz sizi seviyoruz, size inanıyoruz. 28’inde sandıkları patlatmaya var mıyız? Ben size inanıyor, size güveniyorum. Sandıkları patlatacağınızı da inanıyorum. Bu yolda hep beraber nasıl bugüne kadar geldiysek bundan sonra da beraber yürüyeceğimize inanıyorum. Gönüller kazanmak, bir insanımıza daha ulaşıp saflarımıza katmak için koşturacağız. Rabbim hepinizden razı olsun.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat’ta ülkeyle birlikte insanlık tarihinin de en yıkıcı felaketlerinden birini yaşadıklarını, bu afette 11 ildeki 14 milyon insanın deprem sebebiyle mağdur olduğunu anımsattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “50 bin insanımızı kaybettik. Allah rahmet etsin, mekânları cennet olsun. Yaralılarımız 100 bine yaklaştı. Allah şifalar versin. Birçok vilayetimizde ve ilçemizde neredeyse hasar görmeyen ev yoktu. Yıkıntıların altında kalan 50 bini aşkın canımızı toprağa verdik. Bu vesileyle bir kez daha tüm deprem şehitlerimize Allah’tan rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum. Depremde evleri, iş yerleri yıkılan veya kullanılamaz hâle gelen vatandaşlarıma tekrar geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Rabbimizin depremde hayatını kaybeden kardeşlerimizi cennetiyle cemaliyle müşerref edeceğine yürekten inanıyorum. Bizler de milletçe onların aziz hatıralarını yaşatmayı sürdüreceğiz.”
Gerek deprem alanının büyüklüğü gerekse çetin hava şartları sebebiyle ilk günlerde bazı zorluklarla karşılaşılsa da kısa sürede toparlanıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin ve milletin tüm imkânlarını deprem bölgesi için seferber ettiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne diyorlardı televizyonlarda? ‘Bir daha size yardım mı? Size bir daha yardım falan göndermeyeceğiz.’ Kim diyor bunu? CHP’nin trolleri. Ben de diyorum ki bunlar ne derse desin devletiniz burada, AFAD’ımız, Kızılay’ımız burada” ifadelerini kullandı.
“YARALARIMIZI SÜRATLE SARMAYA BAŞLADIK”
Kalıcı konutlardan konteynerlere varıncaya kadar hizmet verdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Konya Büyükşehir Belediyesi’ne “Sizi oraya kardeş yaptık” dediklerini, belediyenin kardeşlerinin yanına geldiğini dile getirdi. Konya Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “AFAD aynı şekilde burada seferberliğini yaptı o da burada aç, açık kimseyi bırakmadı. Arama, kurtarma, yardım, destek, yeniden inşa çalışmalarımızla depremzedelerimizi bir an olsun yalnız bırakmadık. Bakanlarımız haftalar boyunca bu sahadan ayrılmadılar. Milletvekillerimiz, kurum yöneticilerimiz, belediye başkanlarımız yedi gün 24 saat esasına göre çalıştılar. Sivil toplum kuruluşlarımız, hayırseverlerimiz ve gönüllülerimiz geniş bir yelpazede yürüttükleri faaliyetiyle depremzedelerimize yardımcı oldular. Asrın felaketi karşısında asrın dayanışmasını sergileyerek hamdolsun yaralarımızı süratle sarmaya başladık.”
Birazdan açılışını yapacakları Defne Hastanesi’nin temelini attıkları zaman muhalefetin “Üç ayda hastane mi yapılırmış?” dediğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kovid döneminde İstanbul’da Atatürk Havalimanı’nda üç ayda 1.006 odalı Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi’ni, Anadolu yakasında da yine 1.006 odalı Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesi’ni yaptıklarını dile getirdi.
Bu hastanelerde ameliyathane sayısının, Defne’dekinden çok daha fazla olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz işte orada kendimizi ispatladık. Biz arazi adamıyız, arazi. Biz çalışarak geliyoruz, üreterek geliyoruz. Şimdi üç ayda ‘Bu nasıl olur’ diyenler ya sizin hayatınızda bir eser var mı, bir hizmet var mı? Yok. Ziya Paşa ne diyor? Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri. Sizin ne semeriniz var ne eseriniz var” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece arama kurtarma ekibi olarak 35 bini aşkın personelin bölgede bir fiili görev yaptığını aktararak, şunları söyledi: “Defne Hastanesi’nin açılışını yapacağız ve burada bir şeyi çok açık net konuşacağım. Herhangi bir sıkıntım olduğu için değil ama bir gerçeği ortaya koymak için. Şimdi Defne’de Tayyip Erdoğan’a verilen oy yüzde 8,5. Bay bay Kemal’e verilen oy 90,5. 8,5 nere 90,5 nere? Kardeşlerim biz burada mezhebi bir ayrım var diye bu yatırımı yapmıyoruz. Burada bir deprem yaşadık. Dolayısıyla bu ülkenin Cumhurbaşkanı eğer bensem orada yaşayan insan olduğuna göre biz bu yatırımı yapmak zorundayız dedik ve talimatı verdik. Çünkü biz yaratılanı Yaradan’dan ötürü sevdik ve ayrım yapmadık. Bundan sonra da yapmayacağız. Tayyip Erdoğan böyle tanındı, böyle tanınacak. Bunun aksini ispat mümkün değil.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hatay’da değişimlerle beraber toplam 650 bin görevli ve gönüllünün deprem bölgesinde canla başla hizmet ettiğini vurguladı.
Asya’dan Afrika’ya, Avrupa’dan Türk Cumhuriyetleri’ne gönül coğrafyasındaki 100 milyonlarca kişinin duasını, desteğini hep yanlarında hissettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce hiçbir karşılık beklemeden imdadına koşulan kim varsa 6 Şubat depremlerinden sonra hemen hepsinin Türk milletinin yanında olduğunu söyledi.
“DEPREMZEDELERİ HİÇBİR ZAMAN YALNIZ BIRAKMADIK”
Bu süreçte depremzedeleri hiçbir zaman yalnız bırakmadıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremden hemen sonra Cumhur İttifakı olarak şehirleri tek tek ziyaret ettiklerini, Ramazan ayı boyunca iftarları deprem bölgesinde ve diğer şehirlerde depremzedelerle yaptıklarını hatırlattı.
Yapımı tamamlanan köy evlerinin bir kısmını Cumhur İttifakı olarak teslim ettiklerini ve depremzedelerin bayram sevincini paylaştıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “Kampanya döneminde bir gözümüz ve kulağımız hep buradaydı. Arkadaşlarımızdan bilgi aldık, gerekli talimatları verdik. Atılan her adımı, yapılan her işi, karşılaşılan her sorunu bizzat takip ettik. Depremde en çok yıkıma uğrayan Hatay’ı Konya’ya zimmetlemiştik. Konya Büyükşehir Belediyemiz ve diğer belediyelerimiz burada gerçekten fedakârca çalıştılar. Sağ olsunlar belediyelerimiz altyapıdan üst yapıya, aşevlerinden çadır ve konteyner kent kurulumuna kadar her ihtiyacınızda sizlere destek verdiler. Arkadaşlarımız reklam yapmadılar, şov peşinde koşmadılar, başkaları gibi buralara poz vermeye, yıkıntılar önünde siyasi nutuk atmaya gelmediler. Sadece Hakk’ın ve halkın rızasını gözeterek, sağ elin verdiğini sol ele duyurmadan gece gündüz koşturdular. Rabbim hepsinden razı olsun.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçici barınma alanlarının kurulmasının hayata tutunmaya çalışan depremzedeler için kritik öneme sahip olduğunu, bölgede 905 bini aşkın çadırın ve 112 binden fazla konteynerin kurulumunu yaptıklarını söyledi.
Geçici barınma merkezi ile 13 bine yakın iş yerini de faaliyete geçirdiklerini, afetten sadece 15 gün sonra konutların inşası için ilk kazmayı vurduklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda kalıcı konutların inşaatının devam ettiğini, bu konutları eylül, ekim ayına kadar bitirmenin gayreti içinde olduklarını belirtti.
Antakya Küçük Sanayi Sitesi’ni yeniden inşa ederek ayağa kaldıracaklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu konuda bu beklenti içerisinde olanlar herhangi bir endişe taşımasınlar. Ülkemiz genelinde 130 bin konut, 36 bin köy evi, 5 bin ağır olmak üzere 171 bini aşkın bağımsız bölümün inşa sürecini başlattık. Bu kapsamda, Hatay’da 27 bin konutun, 7 bine yakın köy evinin ve 700’e yakın ahırın yapımına başlandı. Şehrimizde 34 bini köy evi olmak üzere toplam 251 bine yakın afet konutu inşa edeceğiz. Muhalefetin diline doladığı Defne Hastanemizi de bugün inşallah açıyoruz” diye konuştu.
“EVİ ORTA HASARLI OLAN VATANDAŞLARIMIZ İÇİN DE YENİ KONUTLAR YAPACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hatay’daki çalışmalara ilişkin izletilen video sonrasında, “Yaparsa AK Parti yapar. 28 Mayıs’ta da kim yapacak, siz yapacaksınız. Sandıkta bunlara haddini bildirmeye hazır mıyız? Bunları emekli etmeye hazır mıyız?” dedi.
Verdikleri sözleri tek tek yerine getirdiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hatay ile birlikte diğer deprem illerimize de mahcup olmayacağız. Sadece evi yıkılan, ağır hasarlı yıkılacak vatandaşlarımız için değil, evi orta hasarlı olan vatandaşlarımız için de yeni konutlar yapacağız” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 319 bini ilk bir yıl içinde olmak üzere toplam 650 bin konutu hak sahiplerine teslim etmeyi amaçladıklarını dile getirerek, şöyle devam etti: “Destek ve dualarınızla sizleri yeni yuvalarınıza kavuşturacağız. Depremin bize hatırlattığı gerçeklerden birisi de fani olduğumuzdur. Bugün varız, yarın ne olacağımızı sadece Rabbimiz bilir. Bizim yegâne gayemiz emri hak vaki olmadan sizlere en güzel şekilde hizmet etmek, milletimizin duasını almaktır. Arkamızda hayırla, şükranla, minnetle yâd edilecek eserler bırakmaktır. Milletimize, ‘Bir Tayyip Erdoğan vardı, dürüst, çalışkan, mert, yürekli adamdı, Allah ondan razı olsun’ dedirtebilmektir. Bunun dışında da bir hırsımız, şevkimiz, peşinden koştuğumuz hedefimiz yoktur.”
Halka karşı bugüne kadar hep samimi davrandığını, gönlünden ne geçiyorsa dilinin onu söylediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, milleti kandırmaya, gözünü boyamaya tevessül etmediklerini, yalanla yatıp, yalanla kalkanlardan olmadıklarını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, talimatı Kandil’deki teröristlerden almadıklarını ifade ederek, şöyle devam etti: “Kardeşlerim bunlar talimatı nereden alıyor, Kandil’den alıyor, teröristlerden alıyor. Teröristlerle el ele, kol kola dolaşan bir bay bay Kemal var mı? Kardeşlerim, bu teröristlerle ele ele, kol kola dolaşanlardan benim ülkeme fayda olur mu? 28 Mayıs’ta bunlara gereken dersi, gereken cevabı vermek için şu bir hafta durmadan, usanmadan çalışıyor muyuz? Hatay’dan bu defa çok farklı bir oy bekliyoruz. Milletimizin karşısına, maskelerle değil, kalbimizde ne varsa yüzümüze yansıyan samimiyetimizle çıktık. Bugün de aynısını yapıyoruz. Muhalefete diyoruz ki, siz de aynısını yapın.”
“AİLENİN KUTSİYETİNE İNANIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kampanya döneminde, vatandaşın kendilerine tekrar görev vermesi durumunda gelecek beş sene boyunca yapacaklarını tek tek anlattıklarını hatırlattı.
Aile ve Gençlik Bankası’nın kurulması ile gençlerin evlenmesinin önünü açacaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu CHP, LGBT’ci midir? Yanındaki HDP, LGBT’ci midir? Bu İYİ Parti, LGBT’ci midir? Yanındakiler de öyle mi? Peki AK Parti’ye LGBT sızabilir mi? Milliyetçi Hareket Partisine sızabilir mi? Aynı şekilde Yeniden Refaha sızabilir mi? Cumhur İttifakı’na sızabilir mi? Çünkü biz ailenin kutsiyetine inanıyoruz. Ailenin kutsallığı bizim için çok önemli. Seçimden sonra ilk işlerimizden bir tanesi aile kurumumuzu anayasal bir zemine oturtmak.”
Petrol, doğal gaz ve nükleer başta olmak üzere enerji alanında yapılanları da anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, doğal gazın bir yıl boyunca ücretsiz verileceğini hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Gabar’da petrolü bulduk mu? Eğer teröristlerden orayı arındırmasaydık, Gabar’da bu petrolü çıkartabilir miydik? Kardeşlerim işte karşınızda bu vaatleri emin olarak, sağlam zemine basarak yapan bir kardeşiniz var. Onun için sizlerden gayret istiyorum. Bu hafta sonuna kadar gümbür gümbür çalışalım. Pazar akşamını, pazartesiye mutlu bir şekilde bağlayalım. Şimdi buradan bir kez daha ifade etmek isterim ki, sizin her meseleniz bizim de meselemizdir. Sizin derdiniz, bizim de derdimiz. Sizin sevinciniz, bizim de sevincimizdir. Sizin gündeminizde ne varsa, bizim gündemimizde de aynısı vardır. Hiçbir meseleyi görmezden gelmiyor, çözümü için çaba harcıyoruz. 28 Mayıs’tan sonra Türkiye Yüzyılı’nı sizlerle beraber inşa edeceğiz. Bunun için önce 14 Mayıs’ta yarım kalan işimizi 28 Mayıs’ta tamamlamamız gerekiyor. Milletimiz geçtiğimiz pazar günü meclis çoğunluğunu 323 milletvekili ile Cumhur İttifakı’na vererek aslında iradesini beyan etti. Bu Meclis aritmetiği insanımızın, siyasette istikrar ve güvenden yana olduğunu gösterdi. Milletimiz eski sisteme dönüş istemediğini, böyle bir arayışta olmadığını, açıkça ortaya koydu. Cumhurbaşkanlığında da yüzde 49,5 oy oranı ile 27 milyonu aşkın vatandaşımız şahsımıza teveccüh gösterdi.”
Cumhurbaşkanı Seçimi’nin ikinci oylamasında sandığa tekrar ve güçlü şekilde sahip çıkılacağına inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisini dinleyenlerden, “diğer partilere oy veren vatandaşlara” da ulaşmasını istedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözleri şöyle sürdürdü: “O kardeşlerimizden kendilerine şu soruları sormalarını isteyin; Ne bürokratik ne de siyasi hayatında ülkeye hiçbir hayrı dokunmayan bir şahıstan bu millete fayda gelir mi? 17-25 Aralık darbe girişiminde FETÖ’cülerle iş tuttuğunu bizzat kendi ağzıyla itiraf eden birine güven olur mu? Seçimden önce bedavaya ev vadedip sonrasında insanlarımızı misafir olarak kaldıkları yerlerden atmaya kalkanlara itibar edilir mi? Daha düne kadar meydan meydan dolaşıp teröristleri cezaevinden salma sözü verenlerden, bölücü örgütle mücadele etmesi beklenebilir mi? Ne diyor; ‘Selo’yu bırakacağım’ diyor.
Kardeşlerim, Diyarbakır’da 51 Kürt kardeşimizin ölümüne neden olan bu Selo değil mi? Bu bir terörist, şu anda cezaevinde. Eğer onun çıkmasını istiyorsanız, ne diyor; ‘Bana oy vereceksiniz.’ ‘Cezaevlerinin kapılarını kıracağız ve çocuk katili Öcalan da dâhil olmak üzere bunları serbest bırakacağız.’ Ben de diyorum ki; ‘Benim Hataylı kardeşlerim bu teröristlerle el ele, kol kola gezenlere inşallah haftaya pazar yol vermeyecektir. Rakiplerini tasfiye etmek için şantaj, tehdit, kaset kumpası dâhil, her yolu meşru görenlerin siyasi ahlakına güvenilir mi? Özellikle zihni karışık kardeşlerimizden bu sorulara objektif bir şekilde cevap vermelerini bekliyorum. Bunu yaptıklarında onlar da göreceklerdir ki dün ak dediğine bugün kara diyen, dün söylediğini bugün inkâr eden adı yalancıya, şarkçıya çıkmış birine asla güvenilmez, asla itibar edilmez, ülkenin yönetimi verilmez. Hastanelerin hâlini hatırlayın. Ah Savaş Ay… Şu anda hayatta olsaydı da o bay bay Kemal’le yaptığı çekimi bize tekrar gösterseydi. Sen SSK’nın başında olduğun zaman, SSK hastanelerini batıran insansın. SSK hastanelerinde ölenleri rehin olarak alan insansın. Ama şu anda hastanelerimizde böyle bir durum yok. Daha seçimi bile kazanmadan bu derece azgınlaşanlar Allah korusun göreve gelseler, milletimize nefes dahi aldırmazlar.”
“İRADENİZE VE ÜLKEMİZE SAHİP ÇIKMANIZI İSTİYORUM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 28 Mayıs’ta hep birlikte iradeye sahip çıkarak, bu habis zihniyetin tekrar hortlamasına “dur” diyeceklerini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun için vatandaşlardan sandığa gitmelerini istedi, kendilerini seven tek bir kişinin bile 28 Mayıs’ta fire vermesine gönüllerinin razı olmadığını dile getirdi.
Yurt dışında yaşayan seçmenlerin, seçimin ilk turunda rekor katılım oranıyla sandıkları patlattığını, bu seçmenlerin ikinci tur için de büyük teveccüh gösterdiğini gördüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uzun yolculukların, uzun kuyrukların sizleri yıldırmadığına şahit olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Sizlerden bir kez daha iradenize ve ülkemize sahip çıkmanızı istiyorum. Dünyanın farklı ülkelerinde milletimizi temsil eden tüm kardeşlerimden sandıklara mutlaka giderek oylarını kullanmalarını istirham ediyorum. Ben sizlere güveniyorum, sizleri Allah için seviyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kandil’dekilerin bayrakları var mı? Onların paçavraları var. Onun uzantılarının var mı, hayır yok. Bu al bayrağın altında gölgelenen siz kardeşlerimin pazar günü bunlara gereken dersi vereceğine inanıyorum.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, 2. Etap Konya Konteyner Kent ziyaretinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan da eşlik etti.

DÜNYA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adıyaman’da gençlerle bir araya geldi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beşpınar Kültür, Eğitim ve Sosyal Destek Kampı’nda düzenlenen Adıyaman Gençlik Buluşması’na katıldı.











-
DÜNYA1 hafta önce
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” Mesajı
-
DÜNYA7 gün önce
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adıyaman’da gençlerle bir araya geldi
-
DİPLOMAT2 hafta önce
Cumhurbaşkanı Erdoğan, televizyon kanalları ortak yayınına katıldı
-
DİPLOMAT7 gün önce
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerle bir araya geldi
-
DÜNYA7 gün önce
“Nefretin, kinin ve öfkenin diliyle değil, daima kardeşliğin diliyle konuştuk”
-
DİPLOMAT2 hafta önce
“Ülkemiz 14 Mayıs seçimleriyle bir demokrasi şölenini daha alnının akıyla tamamlamıştır”
-
DİPLOMAT7 gün önce
“Deprem bölgesinin dört bir yanında kalıcı konutların silüetleri yükselmeye başladı”
-
DİPLOMAT1 hafta önce
“Milletimizin her kesiminin sıkıntılarını çözmek için gece-gündüz çalışıyoruz”