“81 ilden 560 gençle En Uzun İftar Sofrası” programına video konferans aracılığıyla bağlanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “17 Mayıs itibarıyla başlayacak yeni normalleşme takvimimizi önümüzdeki günlerde açıklayacağız. İlk kabine toplantımızın en önemli gündem maddelerinden bir tanesi de zaten bu olacak. Bu takvimde okulların açılışıyla ilgili süreç de yer alacak” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “81 ilden 560 gençle En Uzun İftar Sofrası” programına, Vahdettin Köşkü’nden video konferans aracılığıyla bağlandı.
Konuşmasında, gençlerle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Her fırsatta gençlerle bir araya gelmeye, onlarla sohbet etmeye, onları dinlemeye büyük önem veriyorum. Çünkü biz gücümüzü, heyecanımızı gençlikten alıyoruz. Milletimizin geçmişten bugüne verdiği mücadelede gençlerimiz hep önde oldu, öncü oldu. Yarının büyük ve güçlü Türkiye’sinin önderleri ve mirasçıları da yine gençler olacaktır. Sizlere müreffeh ve güçlü bir ülke bırakmak için var gücümüzle çalışıyoruz. İnanıyorum ki sizler de devraldığınız bayrağı çok daha ilerilere taşıyacaksınız. Yaşamın her alanında yapacağınız tercihlerin, alacağınız kararların kişisel hayatınızla birlikte ülkemizin geleceğini de inşa edeceğini unutmayın. Sizlere güveniyoruz. Sizlere inanıyoruz. Sizlerle gurur duyuyoruz.”
“GÜÇLÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM VE BİLİŞİM ALTYAPISIYLA EĞİTİMLERİNİZİ KESİNTİSİZ SÜRDÜRMENİZİ SAĞLADIK”
Tüm dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs salgınının ülkedeki gençlerin eğitim ve sosyal yaşamına yansımaları olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugüne kadar oluşturduğumuz güçlü eğitim-öğretim ve bilişim altyapısıyla eğitimlerinizi uzaktan ama kesintisiz sürdürmenizi sağladık. Sosyal yaşamla ilgili olarak ise bir süre daha hepimizin fedakârlık yapması gerekiyor. Tedbirlere sıkı sıkıya riayet ederek, bu salgını en kısa zamanda atlatıp normal hayatımıza döneceğimiz günlerin yakın olduğuna inanıyorum. Bu vesileyle her birinize Rabbimden başarılı ve sağlıklı bir gelecek temenni ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerin aileleri ve arkadaşlarına selamlarını ileterek, “Şimdiden Kadir Gecenizi ve Ramazan Bayramınızı tebrik ediyorum” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra bağlantılarla gençlerin sorularını cevapladı.
Rize’den bağlanan 20 yaşındaki Eda Nur Balcı, salgının yarattığı tahribata karşılık destek paketleri açıklandığını hatırlatarak, gençlere bu süreçte bir sorumluluk düşüp düşmediğini sorması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Sormuş olduğun sorunun içeriği itibarıyla gerçekten tüm gençliğimizi yakından ilgilendiren bana göre üç tane önemli boyutu var. Birincisi, kurallara riayet ederek salgının bir an önce tehdit olmaktan çıkmasına özellikle gençlerimizin yardımcı olması, destek vermeleridir. İkincisi, yalan ve yanlış haberlerle milletimizin moralini bozmak isteyenlere fırsat tanımamalarıdır. Biliyorsunuz ciddi manada dezenformasyon yapılıyor ve bu kadar önemli yatırımlar olmasına rağmen, bu yalan yanlış haberlerle halkımız aldatılıyor. Üçüncüsü ise şartlar ne olursa olsun kendilerini geliştirmeye, okumaya, tefekküre, geleceğe hazırlanmaya devam etmeleridir. Unutmayınız sizler bu ülkenin 2053 vizyonunu hayata geçirecek kuşaklarısınız. Sizlerden sadece ilim sahibi olmanızı değil, bunun yanında irfan sahibi olmanızı, bunun yanında hikmet sahibi olmanızı da istiyorum. Yani ilim, irfan ve hikmet. Bunların üçü zaten bir arada olduğu zaman o gençliği kimse yıkamaz.”
Programa katılan Ankara Adalet Nizamoğlu Anadolu Lisesi 12. sınıf öğrencisi Umut Kelepircioğlu, Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ni liseli gençler olarak aktif kullandıklarını belirterek, “Sayın Cumhurbaşkanım pandemi sebebiyle okullarımızdan uzak kaldık. Acaba gerekli hijyen koşulları sağlandıktan sonra okullarımız açılacak mı?” sorusunu yöneltti.
“VEFAT SAYISINDA DÜŞÜŞ VAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, soruyu şöyle cevapladı: “İnşallah 17 Mayıs itibarıyla başlayacak yeni normalleşme takvimimizi önümüzdeki günlerde açıklayacağız. İlk kabine toplantımızın en önemli gündem maddelerinden bir tanesi de zaten bu olacak. Bu takvimde okulların açılışıyla ilgili süreç de yer alacak. Salgının şüphesiz ki inişli çıkışlı seyri bu tür konularda çok önceden kesin tarihler vermemize mani oluyor. Bakınız şu anda ciddi manada vefat sayısında düşüş var. Tabii bu aldığımız tedbirlerin netice vermeye başladığını gösteriyor. Vaka sayılarında çok ciddi düşüş var. Bu da netice almaya başladığımızı gösteriyor. Fakat gerektiğinde şartları zorlama pahasına sizleri okulunuzla buluşturmak için her türlü gayreti gösterdiğimizden emin olabilirsiniz. Zira herhâlde bir gencin en büyük aşkı öğretmenidir, okulundaki arkadaşlarıdır, okuludur. Ve okullarımızla bizler gelişiyoruz. Okullarımızla geleceğe yönelik güç, kuvvet buluyoruz. Onun için derdimiz bir an önce sağlıklı bir şekilde okullarınıza kavuşmak ve tekrar derslerinize dönmek, hocalarınızla bir arada olmaktır.”
Ordu Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği 2. sınıf öğrencisi Betül Dilara Süer’in, “Büyüklerimizden sürekli olarak duyduğumuz ‘Nerede o eski ramazanla?r’ cümlesine katılıyor musunuz? Siz de bu ramazanlara özlem duydunuz mu? Eski ramazanlarda neler vardı?” şeklindeki sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu karşılığı verdi: “Her şeyden önce hassasiyetiniz bizim için de bir hassasiyettir. Tabii bu soru gerçekten geçmişte yaşadığımız, bugünde yine ‘Ah nerede o eski ramazanlar’ diye zaman zaman ah çektiğimiz, tabii programlar. Benim şu anda o ramazanları yaşadığım babam yok, anneciğim de yok. Onlarla beraber gerçekten biz çok farklı ramazanlar yaşadık. ‘Ah nerede o eski ramazanlar’ diyenler, anneleri ve babalarıyla birlikte o yaşadıkları ramazanları hatırlıyorlar. Şu anda programda anlatamayacağımız o kadar güzellikler, o kadar hassasiyetler vardı ki; onu artık bugüne vurmak çok da kolay değil. İftar saatine doğru koşup fırından 2-3-4 ekmek hamurunu alıp anacığıma yetiştirdiğim günleri hatırlıyorum. O da hemen evde tabii kuzinemiz var. Kuzineye anacağım o hamuru açıyor, üzerine kavurmayı filan yerleştiriyor, üzerine birkaç tane yumurta kırıyor ve ondan sonra iftarı onunla birlikte yapıyoruz. Şimdi tabii siz de iştahlandınız ‘Biz de böyle bir iftar yapabilir miyiz?’ diye. Bizim yaşımızdaki insanlar için elbette eski günleri hakikaten özlemle yâd etmek gayet normaldir. Ama her dönemin kendine göre güzellikleri olduğunu da unutmayın. Sizler de ileride belki bugünkü ramazanları aynı hissiyatla yâd edeceksiniz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlik yıllarından beri hep siyasetin ve yoğun sosyal hayatın içinde olduğu için iftarları çoğu zaman çekirdek ailesiyle yapamadığını anlatarak, şunları söyledi: “O denli aileden uzak bir durumun içindeydik. Bununla birlikte iftarda birlikte olduğumuz her kesimden insanımızı büyük ailemizin bir parçası olarak görüyoruz. Elbette bulduğumuz her fırsatta çocuklarımızla, torunlarımızla, yeğenlerimizle iftar yapmaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Ama ben yine de sizlere özel olarak şu tavsiyemi yapıyorum. Aman hem ailenizle birlikte iftar yapmaktan ama bunun yanında da fakir fukara, garip gureba sofrasında olmaktan da bence geri durmayın. Okuldaki arkadaşlarınızla, tabii korona hep önünü kesiyor ama birlikte iftar yapmak da bir başka zevktir. Ondan da ayrı kalmayın derim.”
18 yaşındaki üniversite sınavına hazırlanan Mert Eren Yavuz, Diyarbakır’dan katıldığı programda “Sizin gibi saygıdeğer bir devlet büyüğümüzle konuşmanın verdiği sevinç ve gururu yaşıyorum. Yakınınızdaki eş, dost ve akrabalarınız sizin için ‘Tam bir Kasımpaşalı’ ifadesini kullanıyor. Sizce sizi Kasımpaşalı yapan en belirgin özellikleriniz nelerdir?” diye sordu.
“HİÇBİR ZAMAN NAMERTLERİN KARŞISINDA BAŞ EĞMEDİM”
Kasımpaşa’nın İstanbul’un en renkli insan çeşitliliğine, buna bağlı olarak da en zengin kültüre sahip semtlerinden biri olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları anlattı: “Böyle bir semtte doğup büyümüş olmayı kendim için adeta bir lütuf olarak görüyorum. Her ne kadar birileri Kasımpaşalı deyimini kabadayılıkla örtüştürmeye çalışsa da bana göre Kasımpaşalılığın en önemli özelliği işte bu insan ve kültür zenginliğidir. Siyasette, belediye başkanlığında, Başbakanlıkta ve Cumhurbaşkanlığında böyle zenginlik içinde yetişmiş olmamın çok büyük faydalarını gördüm. En azından o aldığım kültür bana baş eğdirmedi. Hiçbir zaman namertlerin karşısında baş eğmedim. Mert olmaktan asla taviz vermedim. İşte o Kasımpaşa’nın bana vermiş olduğu o kültürün bir gereğidir. Hep dik durduk, dikleşmedik. İşte onu oradan aldım. Bundan dolayı da Kasımpaşa’nın tüm o geçmişteki büyüklerime, benim de çocukluğumu geçirdiğim, oradaki hakikaten irfan idrak sahibi büyüklerime çok teşekkür ediyorum. Ölenlere de Allah’tan rahmet diliyorum.”
Van’ın İpekyolu ilçesinden bağlanan, üniversite sınavına hazırlanan 19 yaşındaki Tutku Kılıç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 2023’te ilk kez oy kullanacak olmanın gururunu yaşadığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sayın Cumhurbaşkanım sizi 18 yaşından beri siyasette bulunduran ve neticede girdiği her seçimi kazanan bir parti lideri, Cumhurbaşkanı yapan en büyük motivasyon kaynağı nedir?” şeklindeki soru üzerine, şunları söyledi: “Tutku kızım, her şeyden önce yakaladığın bu soru, gerçekten benim için içinde çok ciddi hassasiyetler barındıran bir soru. Siyasete kendimize ait hissettiğimiz davamıza daha iyi hizmet edebilmek için girdik. Yani bir eğlence olsun diye girmedik. Bir dava olarak baktığımız için girdik. Elde ettiğimiz her başarıya, geldiğimiz her makama da aynı hissiyatla baktık. Her zaman söylediğim gibi biz bu millete efendi olmaya değil, hizmet etmeye geldik.”
Her işe öncellikle Allah’ın rızasına nail olmak için başladıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çocuklarımızın masum yüzlerinde, gençlerimizin umutla parlayan gözlerinde şahit olduğumuz azim, verdiğimiz çok yönlü mücadelede en önemli ilham kaynağımız budur. Ülkemize kazandırdığımız her eserin ve hizmetin ardından milletimin gönlünden kopup gelen bir ‘Allah razı olsun’ sözü bize en büyük mükâfattır. Ondan daha büyük ödül olamaz. Dünyanın dört bir yanındaki mazlumların ve mağdurların kalplerini ve yönlerini Türkiye’ye çevirmiş olduklarını görmek ise sorumluluğumuzu daha da ağırlaştırıyor” ifadelerini kullandı.
“ADALETLE HÜKMETMEYE ÇALIŞAN BİR TÜRKİYE VAR”
Afrin’de iftar saatine doğru, oradaki dükkânların kapılarında kendisinin fotoğraflarının asılı bulunduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu acaba niçin? Afrinli böyle bir sevgiyi, o resimlerle nasıl sembolleştiriyor? Birbirimizi tanımıyoruz. Tanıyoruz. Nereden tanıyoruz? Onlar mazlum durumdayken bizler kardeşleri olarak onların yanında yer aldık, oradan tanışıyoruz. Biz işte tüm bunlardan aldığımız güç ve motivasyon ile birlikte vesayetten darbecilere kadar herkese meydan okuyor, ‘Dünya beşten büyüktür’, bunu nerede söyledik? Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda söyledim. Bazıları ‘Hani nerede, ne söylüyor?’ filan diyorlar da, hâlbuki bir videoyu falan karıştırsa oradan görecek. Dünya bütün adaletsizlikleri yaşadığı yerde, karşısında adaletle hükmetmeye çalışan bir Türkiye var. Bunun için de diyoruz ki; dünya beşten büyüktür. Bunu bugün söylüyoruz, yarın da söyleyeceğiz. Kaldı ki Birleşmiş Milletler’de daimi üye sayılarının tamamı, bütün ülkeler, üye sayısı 196, bunların da tamamı daimi olabilmeli, ama dönerli şekilde, ama farklı şekilde. Bunu her gittiğimiz ülkeye anlatıyoruz, kabul ediyorlar. Şu anda beş tane daimi üye ülkenin iki dudağı arasında. Bu adil bir dünya değil. Artık dünya 1. Dünya Savaşı sonrası şartlarda değil, onlar artık geride kaldı. Şimdi eğer yeni bir dünyayı hep birlikte kuracaksak, bunu ben göremezsem bile inşallah sizler göreceksiniz. Sizler bunu başaracaksınız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmir’den bağlanan Sağlık Meslek Lisesi öğrencisi Deniz Kaya’nın, yoğun çalışma temposu ile yoğun siyasi hayatının, aile hayatında baba ve dede rolünü nasıl etkilediğini sorması üzerine, şunları söyledi: “Deniz şimdi öyle bir soru sordu ki, yaramı deşti. Bu seçim çalışmalarından, gece geç saatlerde eve gelişlerden bir tanesinde de yine eve çok geç gelmiştim. Yatak odamızın kapısına büyük kızım bir pusula yapıştırmıştı. Pusulada şu yazıyordu. ‘Babacığım bir geceni de bize ayırır mısın?’ Çünkü her gece eve geliş saat 24.00, 01.00. Ben geldiğim de bir de bakıyorum çocuklar yatmış. Ama biz de tabii çalışmalarımızı yapıyoruz, toplantılarımız oluyor vesaire. Belki yanlış yaptım ama sonra düşünüyorum ki biz çalışmazsak, o çalışmazsa, bu çalışmazsa kim çalışacak? Bir şeyler yapmamız lazım. Yarının aydınlık Türkiye’sini, hani diyoruz ya Gazi’nin söylediği gibi ‘Muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarmak’ Bu lafla olmaz. Eğer Türkiye’yi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkaracaksak, çok çalışacağız, çok gayret edeceğiz. İşte 18 senede öyle çalıştık, öyle çalıştık ve hâlâ çalışıyoruz ki, bak İstanbul-İzmir arasını 3 saat 15 dakikaya düşürdük mü? Artık arabanıza biniyorsunuz, 3 saat 15 dakikada İstanbul’dasınız veya İstanbul’dan İzmir’desiniz. Şimdi davama, ülkeme ve milletime karşı sorumluluklarımı yerine getirmek için koştururken çocuklarıma yeteri kadar vakit ayıramamış olmak tabii ki en büyük yaramdır. Hamdolsun onlar bu durumu gördükleri için fedakârca sabrettiler ve hep yanımda yer aldılar. Torunlarımla daha fazla vakit geçirebilmek için her vesileyi kullanıyor, her fırsatı değerlendiriyorum. Üstlendiğim görevlerin yoğunluğu sebebiyle çocuklarımla ve torunlarımla hâlâ arzu ettiğim kadar vakit geçiremiyorum. Fakat onların zaman zaman yanıma gelmiş olmaları, şu anda tabii Allah’ıma hamdolsun, sekiz tane torunum var. Ama dua edelim daha çok olsun inşallah. 2053’ün neslini yetiştirmenin gayreti içerisindeyiz. Sizleri ben 2053’ün şimdiden mimarları olarak görüyorum ve bunu da başaracaksınız. Buna da inanıyorum. Çok çalışacağız, çok gayret edeceğiz ve bunu da başaracağız inşallah.”
Konya’dan katılan lise son sınıf öğrencisi Fatih Furkan Emre Deveci, Millî Teknoloji Hamlesi’nin, hem gençlerde hem de Türk halkında heyecan uyandırdığını belirterek, “Bugünden baktığımızda gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz, biz gençleri Milli Teknoloji Hamlesi’nde daha neler bekliyor?” sorusunu yöneltti.
“SAVUNMA SANAYİNDE İHRACAT YAPAN ÜLKE KONUMUNDAYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir ülkenin gerçek manada egemen bir devlet hâline gelebilmesinin bazı şartları olduğunu ifade ederek, soruya şu karşılığı verdi: “Bunlardan bir tanesi de teknoloji geliştirebilen ve üretebilen altyapıya sahip olmasıdır. Bakın ülkemden şöyle bir profil çiziyorum. Biz bir zamanlar toplu iğneyi dahi üretemiyorduk. Biz aynı şekilde millî savunmada yüzde 20 yerli, bunun dışında tamamen ithal savunma sanayinde kullanım yapıyorduk. Ama şimdi yüzde 20’den yüzde 76’ya çıktık. Nereden nereye. Belki bilinçli olarak, belki gaflet sebebiyle uzunca bir süre Türkiye millî ve yerli teknolojiden uzak kalmıştır. Göreve geldiğimizde bu acı durumun en büyük ve tehlikeli yansımalarını da savunma sanayinde gördük. Amerika’ya gittim. Amerika Başkanı, evlat Bush’tan ben bu dronlarla ilgili, İHA’larla ilgili ‘Bize İHA vermeyecek misiniz?’ dedim. O zamanlar bize 48 saatte bir anlık İHA gönderiyorlar. Ne için biliyor musun? Terörle mücadele için. Hemen o zamanki Dışişleri Bakanı’nı yanına çağırdı, o da toplantımızdaydı. Dedi ki ‘Niye böyle yapıyorsunuz?’ Dışişleri Bakanı da o zaman Rice. Dedi ‘Bundan böyle kesinlikle Türkiye’ye insansız hava aracı, bakın SİHA demiyorum, İHA vereceksiniz’ 24 saatliğine bize İHA’lardan veriyorlardı. Terörle mücadele edeceksin. Neyle? SİHA ile değil, İHA ile. İHA ne işe yarıyor o zaman. İHA sadece nokta tespiti yapıyor. Yani koordinatları belirliyor. O koordinatları belirledikten sonra servise sinyallerini veriyor. Servise verdiği sinyallerle de F-16’lar gidip orayı vuruyor. Tabii bu size bir zaman kaybettiriyor aynı zamanda. Daha sonra ne oldu? Bayraktarlar İHA’yı da yaptı, SİHA’yı da yaptı. Şimdi de üçüncü olarak Akıncı’yı yaptı. Bundan böyle çok daha farklı bir konumdayız. Geldiğimiz yer elbette çok önemli ama henüz yine de söylüyorum hedeflerimizin gerisindeyiz. Şu anda ciddi manada savunma sanayinde ihracat yapan ülke konumundayız. İthalat değil, ihracat. Artık biz SİHA’larımızın bütün mühimmatını da Türkiye’de yapıyoruz. Yani ‘Birisi bize göndersin de kullanalım’ yok. Biz şimdi kendimiz onu da üretiyoruz. Yani daha açık konuşayım, bombalarını da biz üretiyoruz. Yani bütün Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te, Bestler Deresi’nde, buralarda teröristlerin inlerine girdik ve giriyoruz.”
“GENÇLERİMİZİN MİLLÎ TEKNOLOJİ HAMLESİ’NE OLAN İLGİLERİNİN HER GEÇEN GÜN ARTTIĞINI GÖRÜYORUZ”
Teknoloji geliştirmek için gereken insan kaynağını ve fiziki altyapıyı bir anda ortaya çıkarmanın mümkün olmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun uzun soluklu bir mücadeleyi gerektirdiğine işaret etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Neredeyse 20 yıla yaklaşan sürede serptiğimiz tohumların yeşerdiğini Allah’a hamdolsun, gençlerimizin Millî Teknoloji Hamlesi’ne olan ilgilerinin her geçen gün arttığını TEKNOFEST’lerde görüyoruz. On binler, yüz binler TEKNOFEST’teki gösterilere katılıyor. Niye? Ya bu milletin aşkı var. Bu milletin genci bugünlerin hep özlemi içerisindeydi ve şimdi umudumuz artıyor, umudumuz güçleniyor. İnşallah bu mücadeleyi zirveye sizler çıkartacak, nihai hedeflerine de sizler ulaştıracaksınız” diye konuştu.
Muğla’nın Datça ilçesinden bağlanan ve Anadolu Lisesi 3. sınıfta okuyan Furkan Yedikat, “2002 yılı öncesinde birçok zorluklarla uğraşan bir Türkiye vardı. Ancak bu zorlukların hiçbirini yaşamadığımız için bize uzak geliyor. Bu zorlukları anlayabilmek ve yakınlarımıza anlatabilmek için bizlere ne tavsiye edersiniz?” sorusunu yöneltti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle tabii bu sözlerine bu zorlukları yaşamış, çekmiş İstiklal Marşı’mızın şairiyle cevap vermek istiyorum. Mehmet Akif merhum, ‘Tarihi tekerrür diye diye tarif ediyorlar / Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?’ Bizim de millet olarak geçmişimizden ibret alarak aynı hatalara düşmememiz gerekiyor” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşı 35-40’ın üzerinde olanlar için eski Türkiye ile bugünkü Türkiye’nin mukayesesini yapmanın nispeten daha kolay olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti: “Çünkü onlar tüm zorlukları, sıkıntıları, çarpıklıkları yakinen gördüler, yaşadılar. Gençlerimiz, bizzat tecrübe etmedikleri bu mukayeseyi yapmakta elbette zorlanıyor. Sizlerin de büyüklerinizden dinleyerek, o dönemin görüntülerini seyrederek, okuyarak bu eksiği kapatmanız gerekiyor. Unutmayın sevgili gençler, yapmak zor, yıkmak kolaydır. Ne diyor Akif? ‘Hadi gel yıkalım şu Süleymaniye’yi desen, iki kazma kürek, iki de ırgat gerek ancak hadi gel yapalım şunu geri desen bir Sinan, bir de Süleyman gerek.’ Ne düzel değil mi? Hem elimizdekinin kıymetini bilmek hem de hedeflerine sıkı sıkıya sarılmak için geçmişimizi çok iyi öğrenmeliyiz. Yıkmak kolay, yapmak zor ama siz inşallah yıkanlardan değil, yapanlardan olacaksınız. Bilgisayarınızla hedefleri aynı şekilde inşallah olgunlaştıracaksınız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Medipol Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü 1. sınıf öğrencisi Mihal Sarıyıldız’ın, Adalar’daki 978 atın akıbetini sorması üzerine, Adalar’daki atların bir canlıya yakışmayacak şartlarda çalıştırılması ve muhafazasının uzunca bir süredir gündemlerinde olduğunu söyledi. Bu konuda eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanları rahmetli Kadir Topbaş ile Mevlüt Uysal’ın çeşitli çalışmalar yaptıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi: “Ancak bu hazırlıklar uygulanamadan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde yönetim değişti. Ardından da hâlâ ne olduğuna dair tatmin edici bir açıklamanın yapılamadığı müessif hadise yaşandı. Hayvan hakları konusunda ortalığı toza dumana katanların bu hususta hiç ses çıkarmamaları da ayrı bir ikiyüzlülük örneğidir. Hadi konuşsanıza, niye konuşmuyorsunuz? Sesinizi çıkarsanıza, niye çıkarmıyorsunuz? Bu işin ideolojik boyutu olamaz. Hayvanlara acımanın ideolojik boyutu tam aksine olması lazım. Nedir o? Hayvanı seveceksin ve onların bu ıstıraptan kurtulması için ne gerekiyorsa bunu yapacaksın. Bize haber geldi, İçişleri Bakanım beni aradı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı da yanındaydı. Ben dedim ki, ‘Ne gerekiyorsa yapalım’ Söyledikleri, ‘Burada elektrikli araçlar kullanabilir miyiz?’ Hayırlı olsun kullanın, yeter ki hayvanlar bu ıstırabı çekmesin. İstanbul’un atlarına dahi sahip çıkıp, hesabını veremeyenlerin diğer konularda neler yaptıklarını düşünmek bile istemiyoruz. Hiç şüphesiz tüm bu olup bitenleri, İstanbul halkıyla birlikte milletimiz görüyor, değerlendiriyor. Günü geldiğinde bunların hesabı sandıkta feraset sahibi tüm İstanbullular tarafından sorulacaktır, ben buna inanıyorum.”
“GENÇLERİMİZ TRANSKRİPT BELGELERİNİ, HERHANGİ BİR ÜCRET ÖDEMEDEN VE HIZLI BİR ŞEKİLDE ALABİLECEKLER”
Sinop’tan bağlanan Bursa Uludağ Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri Bölümü 2. sınıf öğrencisi Şevval Çörtmenoğlu’nun, yaklaşık 8 milyon üniversite öğrencisi olarak dünyanın her yerinden alınabilen transkript belgesinin ücretsiz ve çift dilli olmasını istediklerini dile getirmesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisine teşekkür ederek, bugünlerin hassas sorularından biri olduğunu ifade etti.
Bu konuda bir süredir üniversite öğrencilerinden şikâyetler aldıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Konuyu Yükseköğretim Kurumumuzla görüşerek çözümü konusunda gereken talimatları verdik. Yükseköğretim Kurumumuz da üniversitelerimizle gereken koordinasyonu sağlayarak, hazırlıklarını tamamladı. Şimdi sizlere bu müjdeyi ekrandan duyurmak istiyorum. Artık gençlerimiz transkript belgelerini, tam da sizin istediğiniz şekilde, istedikleri yerden, çift dilli olarak, herhangi bir ücret ödemeden ve hızlı bir şekilde alabilecekler. Hem salgın döneminde farklı şehirlerde bulunan hem de eğitimlerine yurt dışında devam etmek isteyen öğrencilerimize büyük kolaylık sağlayacak bu yeniliğin gençlerimize hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.
Antalya’nın Alanya ilçesinden katılan ve üniversite sınavına hazırlandığını belirten 19 yaşındaki Arif Emirhan Bulut’un, Türkiye’nin salgın döneminde yaptığı insani yardımların devamının gelip gelmeyeceği sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın tamamıyla birlikte Türkiye’yi de derinden etkileyen Koronavirüs salgınıyla mücadelede örnek bir ülke konumunda olduklarını ifade etti.
“SALGIN DÖNEMİNDE ÇOK YÖNLÜ BİR DESTEK PROGRAMINI HAYATA GEÇİRDİK”
Sağlık sisteminin gücü sayesinde pek çok yerde ortaya çıkan felaket görüntülerinin Türkiye’de yaşanmadığına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, gıda üretimi ve tedarikindeki güçleri sayesinde de hiçbir insanın temel ihtiyaçlarını karşılama hususunda sıkıntıya düşmediklerini aktardı.
Bununla birlikte zorunlu olarak aldıkları kısıtlama tedbirlerinden olumsuz etkilenen kesimler olduğunu da bildiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Hiçbir vatandaşımızı sahipsiz bırakmama anlayışıyla çok yönlü bir destek programını hayata geçirdik. Salgın döneminde şimdiye kadar, sosyal koruma kalkanı adı altında, bakın gençler burası çok önemli, 61 milyar liralık bir meblağı karşılıksız olarak her kesimden ihtiyaç sahibi insanımıza dağıttık. 61 milyar diyorum. Bu çerçevede, hane bazlı sosyal destekler kapsamında yaklaşık 2 milyon 300 bin ihtiyaç sahibi vatandaşımıza 8,5 milyar lira aktardık. İstihdamı korumaya yönelik kısa çalışma ödeneğinden 3 milyon 765 bin, nakdi ücret desteğinden 2,5 milyon, işsizlik ödeneğinden 1 milyon insanımız istifade etti. Normalleşme desteği için de 3,2 milyon esnafımıza 4 milyarın üzerinde karşılıksız destek sağladık. Gelir kaybı ve kira desteği olarak da 5 milyar liranın üzerinde bir kaynağı esnaflarımıza hibe olarak dağıttık. Bakın, karşılıklı ödeme değil, hibe olarak dağıttık. Ayrıca vergi ve sigorta primlerinden çek ve senetlere kadar, reel sektörün işleyişinde sıkıntıya yol açabilecek ödemeleri erteledik. Tüm bunlara ilave olarak, faizsiz veya düşük faizli kredilerle esnafımızdan sanayicimize kadar iş dünyasının tüm kesimlerini 315 milyar lirayı bulan bir kaynakla destekledik.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, temennilerinin, salgının bir an önce sona ermesi ve insanların hayatlarının normale dönmesi olduğunu, bu gerçekleşene kadar millete verdikleri destekleri, gerektiğinde çeşitlendirerek sürdürmekte kararlı olduklarını vurguladı.
“Son 16 aydır yaşanan hadiseler, ülkemizde hiç kimsenin sahipsiz olmadığını, devletin tüm imkânlarıyla vatandaşının yanında yer aldığını göstermiştir. İnşallah bundan sonra da aynı şekilde devlet vatandaşına sahip çıkmayı sürdürecektir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “En Uzun İftar Sofrası” programını, ismiyle müsemma uzun ve keyifli bir sohbet olarak gerçekleştirdiklerini kaydetti.
Katılan gençlere teşekkür ederek aileleriyle birlikte mutluluklar dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kadir Gecesi’ni ve Ramazan Bayramı’nı kutladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile düzenlediği ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Nahçıvan, tarih boyunca taşıdığı stratejik önemle, Azerbaycan’la ilişkilerimizde özel bir yere sahiptir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Iğdır-Nahçıvan Doğal Gaz Boru Hattı’nın temelinin atılması ve iki ülke arasında çeşitli alanlarda gerçekleşen anlaşmaların imzalanmasının ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçiminin ardından ilk ziyaretini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’yle birlikte haziran ayında Bakü’ye gerçekleştirdiğini hatırlatarak, bu defa da Türkiye’yi Türk dünyasına bağlayan Nahçıvan’da birlikte olmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2008 yılındaki son ziyaretinden bu yana Nahçıvan’ın kaydettiği gelişmeyi gururla müşahede ettiğini anlatarak, Nahçıvan’ın bugün geldiği noktada büyük payı olan Azerbaycan’ın Umummilli Lideri Haydar Aliyev’i doğumunun 100. yılında bir kez daha rahmetle yâd ettiğini belirtti.
Türkiye ve Azerbaycan ilişkilerinin dünyada eşi benzeri bulunmayan müstesna bir konumda olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “tek millet iki devlet” şiarı çerçevesinde ilişkileri ve işbirliğini her alanda güçlendirmek üzere çalışmaları sürdürdüklerini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’le imzaladıkları Şuşa Beyannamesi’nin ilişkileri müttefiklik seviyesine yükselten bir dönüm noktası olduğunu dile getirerek, Nahçıvan’ın tarih boyunca taşıdığı stratejik önemle Azerbaycan’la ilişkilerde özel bir yere sahip olduğunu söyledi.
“DOĞAL GAZ HATTI AVRUPA’NIN ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİNE KATKI SAĞLAYACAK”
Nahçıvan’ın bugün de ekonomi, ulaştırma ve enerji hatları açısından büyük bir potansiyel barındırdığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bölgesel ulaştırma hatlarının tesisiyle birlikte bu potansiyeli tam manasıyla hayata geçirme imkânına kavuşacağız. Hazar geçişli uluslararası doğu batı orta koridorun önemi koronavirüs salgını ve bölgemizde yaşanan savaşlar neticesinde çok daha iyi anlaşılmıştır. Bu vesileyle biraz önce temelini attığımız Iğdır-Nahçıvan Doğal Gaz Boru Hattı Projesi Azerbaycan’la enerji alanındaki ortaklığımızı daha da derinleştireceği gibi Avrupa’nın enerji arz güvenliğine de katkı sağlayacaktır. Kars-Nahçıvan Demir Yolu Projesi’nin yanı sıra toplu konut ve elektrik enerjisiyle ilgili alan anlaşmalar az önce imzalandı. Böylece ulaştırma, lojistik ve enerji alanlarındaki ilişkilerimizi geliştirme irademizi tekrar ortaya koyduk.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycanlı kardeşlerine 6 Şubat depremlerinin yaralarının sarılmasına verdikleri güçlü destek için bir kez daha teşekkür ettiğini ifade ederek, “Varını yoğunu otomobilinin üzerine yükleyip milletimize yardım etmek için yola koyulan kardeşlerimizin samimiyetini hiçbir zaman unutmayacağız. Basın toplantımızın ardından modernizasyonunu gerçekleştirdiğimiz askerî bakım ve onarım fabrikasının açılışını yapacağız. Bu proje de savunma sanayi işbirliğimize ciddi katkılar sunacaktır” diye konuştu.
Son günlerde bölgede kritik gelişmelerin yaşandığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan’ın İkinci Karabağ Savaşı’nın ardından geçen üç yıla yakın süre boyunca defaatle dile getirdiği meşru ve haklı endişelerine gereken karşılığı maalesef bulamadığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan’ın kendi egemen topraklarında bir antiterör operasyonu gerçekleştirmek durumunda kaldığını belirterek, “Operasyonun son derece kısa bir süre içerisinde sivillerin haklarına azami hassasiyet gösterilerek başarıyla tamamlanması bizler için iftihar vesilesi olmuştur. Operasyon sırasında şehit olan kardeşlerimize Allah’tan rahmet yakınlarına başsağlığı diliyorum. Yaralılarımıza acil şifalar temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.
“Nahçıvan’ın mümtaz şairi Mehmet Akif’in, yol ve dava arkadaşı merhum Hüseyin Cavit’in bir asır önce yaptığı şu duasının kabul olduğunu görmenin bahtiyarlığını yaşadık” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Her beladan esirge yurdumuzu, kâmuran eyle şanlı ordumuzu. Muzaffer Azerbaycan ordusunu gerek tarihî başarısı gerekse sivillere yönelik sergilediği insani tavrı dolayısıyla canı gönülden tebrik ediyorum. Azerbaycanlı kardeşlerimiz, Türk milletinin adalet ve merhametini bir kez daha tüm dünyaya göstermişlerdir. Son zaferle birlikte bölgede kapsamlı bir normalleşme için yeni fırsat pencereleri açılmıştır. Bu fırsatın değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Ermenistan’ın kendisine uzatılan barış elini tutmasını ve artık samimi adımlar atmasını bekliyoruz. Her zaman vurguladığım gibi barışın kaybedeni olmaz. Bölgemizde barış, huzur ve refahın tesisi halklarımıza olan borcumuzdur. Biz bu borcu ifa etmek noktasında kararlıyız, samimiyiz. Temennimiz, muhataplarımızın da aynı samimiyeti göstermesidir.”
İKİ ÜLKE ARASINDA İMZALANAN ANLAŞMALAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, “Türkiye Cumhuriyeti ve Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Kars-Nahçıvan Demiryolu Projesi’ne İlişkin Niyet Protokolü”nü imzaladı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki ile Azerbaycan Şehir Planlama ve Mimari Devlet Komitesi Başkanı Anar Guliyev, “Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Türkiye Cumhuriyeti’nin Kahramanmaraş İlinde Konut Binaları, İlkokul, Anaokulu, Kültür Merkezi İnşaatına İlişkin İşbirliği Anlaşması”na imza attı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Azerbaycan Enerji Bakanlığı arasında elektrik enerjisiyle ilgili mevcut işbirliğinin devamını içeren metin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ve Azerbaycan Enerji Bakanı Perviz Şahbazov tarafından imzalandı.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN VE AZERBAYCAN CUMHURBAŞKANI ALİYEV, MODERNİZE EDİLEN NAHÇIVAN ASKERÎ KOMPLEKSİ’NİN AÇILIŞINI YAPTI
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, ortak basın toplantısının ardından modernize edilen Nahçıvan Askerî Kompleksi’nin açılışını gerçekleştirdi.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in davetlisi olarak çalışma ziyareti kapsamında Nahçıvan’a giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Yüksek Meclisi’nde resmî törenle karşılandı.
Tören alanına Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’le birlikte geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada askerleri selamladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in, tören alanındaki yerlerini almasının ardından iki ülke millî marşları çalındı.
Tören sonunda Meclis binasına geçen iki lider, baş başa görüşmelerini gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in daveti üzerine günübirlik çalışma ziyaretinde bulunmak için gittiği Nahçıvan’a ulaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev tarafından Nahçıvan Havalimanı’nda karşılandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, Nahçıvan Havalimanı’nda; Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in yanı sıra Azerbaycan Cumhurbaşkanı Özel Temsilcisi Fuad Necefli, Nahçıvan Yüksek Meclisi Başkan Yardımcısı Anar İbrahimov, Nahçıvan Valisi Mirsenani Seyidov, Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçisi Reşad Memmedov, Türkiye’nin Bakü Büyükelçisi Cahit Bağcı ve Türkiye’nin Nahçıvan Başkonsolosu Asip Kaya ile ilgili yetkililer karşıladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Nahçıvan ziyaretinde, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu eşlik ediyor.
Konuşmaların hemen akabinde Güney Afrika’nın 59’uncu bağımsızlık yıldönümü için hazırlanmış pastanın kesimi yapıldı.
Ankara’da GÜNEY AFRİKA’dan Miras Günü ve Milli Gün Resepsiyonu.
Güney Afrika’nın Ankara Büyükelçisi Dipuo Bertha ABASDER LETSATSI DUBA’nın ev sahipliğinde, Ankara Divan Otelde bir resepsiyon verildi.
Resepsiyonda, Türkiye’yi temsilen Dışişleri Bakan yardımcısı ve Avrupa Birliği Başkanı Mehmet Kemal BOZAY hazır bulundu.
Güney Afrika Miras ve Milli Günü resepsiyonuna, Ankara’da Büyükelçilikleri bulunan ülkelerin, Büyükelçileri, Askeri Ataşeleri ve çok sayıda seçkin bir davetli topluluğu da katıldı.
Güney Afrika’nın Ankara Büyükelçisi Dipuo Bertha ABASDER LETSATSI DUBA’nın ev sahipliğinde, Güney Afrika’nın kültürel farklılıklarının ve birlikteliğinin birlikte kutlandığı “Ulusal Miras Günü” dolayısıyla Ankara Divan Otelde bir resepsiyon verildi.
Konuşmalardan önce Güney Afrika ve Türkiye’nin milli marşları seslendirildi.
Güney Afrika’nın Ulusal Miras Günü resepsiyonu Büyükelçi Dipuo Bertha ABASDER LETSATSI DUBA’nın konuşmasıyla başladı.
Güney Afrika Büyükelçisi , Dipuo Bertha ABASDER LETSATSI DUBA, resepsiyondaki konuşmasına, davetlileri aralarında görmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu belirterek başladı.
DUBA, resepsiyonla, Ulusal Miras günü ve ertelenen Milli günü kutlamasını birarada kutladıklarını belirtti.
Büyükelçi DUBA, resepsiyonda yaptığı kısa konuşmasında öncelikle Kahramanmaraş merkezli depremde hayatını kaybedenler için davetlilere 1 dakikalık saygı duruşu çağrısında bulundu.
Saygı duruşundan sonra konuşmasına devam eden Güney Afrika Büyükelçisi DUBA, Büyükelçiliğin Şubat ayındaki Kahramanmaraş merkezli depremler dolayısıyla, Nisan ayındaki Ulusal Gün etkinliğini ertelediklerini ifade etti.
Bunun, Türkiye halkıyla dayanışmanın bir ifadesi olduğunu söyleyen Büyükelçi DUBA, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve halkına başsağlığı dileklerini iletmeye devam ettiklerini dile getirdi.
DUBA, Güney Afrika’nın Türkiye’nin Afrika ile ortak kalkınma ve refah arayışını övdüğünü anlatarak Türkiye’nin Güney Afrika için önemli bir yatırım ve ticaret ortağı olmaya devam ettiğini kaydetti.
Kahramanmaraş merkezli iki depremin dünyanın çok az yaşadığı bir büyüklükte olduğunun altını çizen Büyükelçi DUBA, Güney Afrika’nın Türkiye ile olan ilişkileri ve Türkiye’nin Afrika kıtasına olan saygısının bir göstergesi olarak, Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi aracılığıyla ve kıtasal düzeydeki iş birlikleri ile güçlendiğine de vurgu yaptı.
Büyükelçi DUBA, son on yılda yaklaşık 156 nokta 80 milyon dolarlık doğrudan sermaye yatırımıyla birçok projeye yatırım yaptıklarını geçen yıl ikili ticaretin ihracatta, Güney Afrika’nın lehine yüzde 18’lik bir artış meydana getirdiğini bildirdi.
DUBA, İki yıl önceye göre de bunun yüzde 50 artışla rekor seviyelere ulaştığını sözlerine ekledi.
Büyükelçi Dipuo Bertha LETSASHI ABESDER DUBA’dan sonra kürsüye Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği Başkanı Mehmet Kemal BOZAY geldi.
Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği Başkanı Mehmet Kemal Bozay, Kahramanmaraş merkezli depremlerde Türkiye ile dayanışmalarından dolayı Güney Afrika’ya teşekkür etti.
Bakan Yardımcısı Bozay, Güney Afrika’nın Türkiye için Afrika’da önemli bir ortak olduğunun altını çizerek ticari ilişkilerin kazan-kazan ilkesine dayalı olarak geliştiğini ifade etti.
Dışişleri Bakan yardımcısı BOZAY, Afrika ile toplam ticaretimiz 2003 yılında 5 nokta 4 milyar dolarken, 2022 yılı sonunda yaklaşık 8 kat artarak 40,7 milyar dolara çıktığını söyledi.
BOZAY, 12-13 Ekim’de İstanbul’da gerçekleştirilecek Türkiye-Afrika İş ve Ekonomi Forumu’nun ticaretin gelişmesi ve karşılıklı yatırımların daha üst düzeye taşınmasında gelecek adımlar için kendilerine sağlam bir platform sağlayacağını kaydetti.
Geçen yıl iki ülke arasındaki ticaret hacminin iki milyar doları aştığını hatırlatan Bakan yardımcısı ve Avrupa Birliği Başkanı BOZAY, Güney Afrika’da faaliyet gösteren Türk müteahhitlik firmalarının faaliyetleri ve başarılarının kendileri için gurur kaynağı olduğunu da hatırlatarak sözlerini sonlandırdı.
Pasta kesiminden sonra davetliler, bir yandan Güney Afrika’nın Bağımsızlık yıldönümü için hazırlanmış Türk ve Güney Afrika mutfağından yiyeceklerin tadını çıkarırken bir yandan da Güney Afrika Milli Günü atmosferinde aralarında sohbet etme fırsatı buldular.
Konuşmaların hemen akabinde Güney Afrika’nın 59’uncu bağımsızlık yıldönümü için hazırlanmış pastanın kesimi yapıldı.
Pasta kesiminden sonra davetliler, bir yandan Güney Afrika’nın Bağımsızlık yıldönümü için hazırlanmış Türk ve Güney Afrika mutfağından yiyeceklerin tadını çıkarırken bir yandan da Güney Afrika Milli Günü atmosferinde aralarında sohbet etme fırsatı buldular.
Resepsiyonda, davetliler daha sonra Güney Afrika ve dünya müziğinin sevilen melodilerinin eşliğinde dans ederek geceyi sonlandırmanın mutluluğu ile evlerinin yolunu tuttular.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin 5 gün boyunca 70’i aşkın dünyaca ünlü astronotu ağırlayacağını belirterek, etkinliğin Türkiye’nin Milli Uzay Programı’nın meyvelerini toplaması bakımından önemli olduğunu söyledi.
Uzay meraklılarının Gökmen Uzay Havacılık Eğitim Merkezi’nde (GUHEM) gerçekleştirilecek zirvede bir araya geleceğini belirten Bakan Kacır, “Dünyada ün yapmış astronot ve kozmonotların da katılacağı etkinlik için Türkiye’nin seçilmesi, Milli Uzay Programı’nın meyvelerinin toplaması bakımından önemli. Bütün uzay meraklılarını bekliyoruz. Gençlerimizin, hayallerinin peşinden gitmesi, geleceğin uzay yolcularının onların arasından çıkacağını bilmeleri gerekiyor. Geleceğin Aziz Sancar’ları, milli teknolojinin genç neferleri arasından yetişiyor. Biz de gençlerimizi ve uzaya ilgi duyan milletimize her zaman söylediğimiz gibi sizlerle birlikteyiz, desteklerimizle her zaman yanınızdayız.” dedi.
MİLLİ UZAY PROGRAMI
Türkiye’nin, Milli Uzay Programı doğrultusunda uzaya dair gelecek vizyonunu ortaya koyduğunu dikkati çeken Bakan Kacır, “Türkiye Yüzyılı’nı inşa ederken uzay alanındaki yetkinliklerimizi daha da ileriye taşımak istiyoruz. Orta Vadeli Program’da da Milli Uzay Programı çerçevesinde izleyeceğimiz politikayı vurguladık. Program çerçevesinde, Türkiye’deki uydu geliştirme ve pazarlama faaliyetlerini koordine ederek, nano ve mikro uydu ile mega takım uydu gibi yeni teknolojik alanlarda AR-GE ve ürün geliştirme çalışmalarını gerçekleştireceğiz.” ifadelerini kullandı.
GUHEM’DE ULUSLARARASI DEV BULUŞMA
Türkiye’nin uzay havacılık temalı ilk interaktif eğitim merkezi GUHEM, uluslararası dev etkinliklere ev sahipliği yapmaya devam ediyor. GUHEM ve Bursa Business School organizasyonuyla Bursa’ya gelecek 70’ten fazla astronot 5 gün boyunca birbirinden önemli etkinliklerde yer alacak.
25-29 EYLÜL’DE BURSA’DA
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) ve Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) iş birliğinde, Bursa Büyükşehir Belediyesi destekleriyle hayata geçirilen GUHEM, Uzay Kaşifleri Derneği’nin (Association of Space Explorers- ASE) düzenlediği Planetary Congress’e ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. 25-29 Eylül tarihlerinde Bursa’da gerçekleşecek kongrede uzayda yaptıkları çalışmalarla adını duyurmuş astronot ve kozmonotlar uzay farkındalığını artırmak için çalışmalarda bulunacak.
19 ÜLKEDEN 70’İN ÜZERİNDE ASTRONOT
Kongrede, Artemis II göreviyle Ay yörüngesine gidecek aracın pilotu Amerikalı Victor Grover’dan, iki görevde uzayda toplamda 191 gün kalmış Çinli Junlong Fei’ye, uzayda 747 gün geçiren Rus Kozmonot Sergei Andeev’den, Kanada eski Genel Valisi Astronot Julie Payette’e kadar 19 ülkeden 70’in üzerinde astronot ve uzay çalışmaları konusunda öncü isimler yer alacak.
Uzay konusunda dünyanın en prestijli isimlerini bir araya getirecek olan etkinliğin teknik oturumları, BTSO tarafından hayata geçirilen iş dünyasının eğitim ve gelişim merkezi Bursa Business School Uludağ Kampüsü’nde gerçekleştirilecek.
BİLGİ VE DENEYİMLERİNİ PAYLAŞACAKLAR
25 Eylül Pazartesi günü düzenlenecek açılış organizasyonunun ardından TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, TUA Başkanı Serdar Hüseyin Yıldırım, Türksat CEO’su Hüseyin Ertok, Plan-S CEO’su Tugay Güzel, TÜBİTAK Uzay Enstitü Müdür Yardımcısı Alime Yıldırım ve Delta V Genel Müdürü Arif Karabeyoğlu gibi önemli isimler teknik oturumlarda bilgi ve deneyimlerini paylaşacak.
TÜRKİYE’NİN İLK UZAY YOLCULARI KATILIYOR
Türkiye’nin ilk uzay yolcuları Alper Gezeravcı ve Tuva Atasever de etkinlikler kapsamında Türkiye’nin Gelecek Projeksiyonu oturumu kapsamında uzay meraklılarıyla buluşacak. Ayrıca Yeni Uzay Ekonomisi ile Yer Yörüngesi ve Ötesinde Çalışmalar oturumlarında da Michael Lopez Alegria, Thomas Marshburn, Fei Junlong, John D. Olivas, Anton Shkaplerov, Denis Matveev ve Sergey Korsakov gibi dünyaca ünlü astronotlar yer alacak.
KONGRENİN ANA TEMASI; “İSTİKBAL GÖKLERDEDİR”
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında Bursa’da gerçekleştirilecek bu büyük organizasyonun teması ise Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün “İstikbal Göklerdedir” sözünden yola çıkılarak belirlendi. Ülke açısından da tarihi bir kongre niteliğindeki bu eşsiz organizasyonda beş gün boyunca uzayla ilgili yapılacak teknik oturumların yanı sıra bilim ve toplum etkinlikleriyle, seminerler, söyleşiler ve çevrimiçi platformlarda öğrenci buluşmaları gibi birçok etkinlik düzenlenecek.
ASTRONOTLAR, VATANDAŞLARLA BİR ARAYA GELECEK
27 Eylül Çarşamba günü GUHEM’i ziyaret edecek astronotlar ayrıca ‘Bilim-Toplum’ etkinlikleri kapsamında Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi Osmangazi Salonu’nda vatandaşlar ve öğrenciler ile bir araya gelecek.
UZAY VE HAVACILIK ALANINDAKİ DEV ZİRVE
BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, etkinliğe ilişkin, “Bu dev zirve, gençlerimizin de uzay ve havacılık alanındaki farkındalıklarını artırmamız açısından büyük önem taşıyor. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında ‘İstikbal Göklerdedir’ ana temasıyla ev sahipliği yapmaya hazırlandığımız kongrenin kentimiz ve ülkemiz adına şimdiden hayırlı olmasını temenni ediyorum.” dedi.
BİR ADA DEVLETİ OLAN MALTA,BAĞIMSIZLIĞININ 59’uncu YILDÖNÜMÜNÜ KUTLADI.
Malta’nın Ankara Büyükelçisi Theresa CUAJAR’ın ’ın ev sahipliğinde, Ankara Divan Otel de bir resepsiyon verildi.
Resepsiyonda, Türkiye’yi temsilen Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri ERSOY hazır bulundu.
Malta Milli Günü resepsiyonuna, Ankara’da Büyükelçilikleri bulunan ülkelerin, Büyükelçileri, Askeri Ataşeleri ve çok sayıda seçkin bir davetli topluluğu da katıldı.
Malta Bağımzsızlık günü resepsiyonunda Eski Dışişleri bakanlarından Yaşar YAKIŞ da davetliler arasındaydı.
Malta Büyükelçisi Therasa CUTAJAR, resepsiyondaki konuşmasına, ülkesinin bağımsızlığını kazanmasının 59’uncu yıldönümünde davetlileri aralarında görmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu belirterek başladı.
Bu yılın Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü kuruluş yılı olduğuna değinen Büyükelçi CUTAJAR, Türk halkına refah ve başarı diledi.
Malta Büyükelçisi Theresa CUTAJAR, Malta ile Türkiye arasında ilişkinin karşılıklı saygı, güven ve anlayışa dayalı olduğunu dile getirdi.
Büyükelçi Theresa CUTAJAR, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100’üncü yılında Türkiye ile Malta arasında ikili ilişkileri genişletme çalışmalarının devam ettiğini kaydetti.
CUTAJAR, Dayanışma’nın Malta Dış politikasının önemli bir göstergesi olduğunu hatırlattı.
Büyükelçi CUTAJAR, Malta’nın Kahramanmaraşlı merkezli depremlerde Malatya ve Hatay’a teknik yardım ve destek göndererek arama ve kurtarma çalışmalarına yardımcı olduğunu belirtti.
CUTAJAR, Malta’nın Libya’daki sel felaketi için de yardım sağladığına ve Fas’taki deprem için yardım sağlayacağına da dikkat çekti.
Büyükelçi CUTAJAR, Malta’nın Türkiye’nin stratejik ortağı olarak Avrupa Birliği ilişkilerine de verdiğini bildirdi.
Malta Büyükelçisi Theresa CUTAJAR, Küresel Barış ve güvenliği de geliştirmeyim hedeflediklerini dile getirdi.
Büyükelçi Theresa CUTAJAR’dan sonra kürsüye Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri ERSOY geldi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri ERSOY, konuşmasına öncelikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Malta’nın 59’uncu yıldönümü kutlama mesajını ileterek başladı.
Bakan Mehmet Nuri Ersoy, Malta’nın güçlü iradesi ve kararlı duruşuyla Avrupa’nın ve Akdeniz’in yükselen değeri olduğunu tüm dünyaya göstereceğine inandığını söyledi.
Bakan ERSOY, Malta Cumhuriyeti ile Türkiye’nin ilişkilerini her alanda güçlendireceklerini de vurguladı.
Konuşmaların hemen akabinde Malta’nın 59’uncu bağımsızlık yıldönümü için hazırlanmış pastanın kesimi yapıldı.
Pasta kesiminden sonra davetliler, bir yandan Malta’nın Bağımsızlık yıldönümü için hazırlanmış yiyeceklerin tadını çıkarırken bir yandan da Malta Milli Günü atmosferinde aralarında sohbet etme fırsatı buldular
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Manhattan’daki Rockefeller Center’da Türkiye İş Kadınları Derneğinin (TİKAD) düzenlediği “Dünyaya Yön Veren Kadınlar” etkinliğine katılarak iş dünyası temsilcilerine ve kadın girişimcilerden oluşan davetli gurubuna hitap etti.
Emine Erdoğan, “Bizim medeniyetimizde, kadınlar ve erkekler beraberce, tarihin öznesi konumunda yer almışlardır. Fakat ne yazık ki üstlendikleri görevler, tarih yazımında ön plana çıkarılmadığından, yeterince bilinmez” dedi.
“Bizim topraklarımız, dünyanın bütün kadınlarına umut olacak destansı mücadelelerle doludur” diyen Emine Erdoğan, çevresine yön veren kadınların dünyaya duyurulmasını “çok önemsediğini” ifade etti.
Girişimci kadınların çoğunlukta olduğu topluluğa hitap eden Emine Erdoğan, “Rehber niteliğindeki kadınlarımızın her platformda, şehirlerimizde, okullarımızda anlatılması, gençlerimizin değerli rol modellerle tanışması açısından anlamlıdır” değerlendirmesini yaptı.
Emine Erdoğan, bu doğrultuda tarihte yer etmiş Tomris Hatun, Hindistan’da babası tarafından veliaht ilan edilerek Türk Devleti’nin başına geçen Raziye Sultan ve Hz. Ömer’in Medine Pazarını denetlemekle görevlendirdiği, dürüstlük abidesi Eş-Şifa gibi kadın yönetici ve girişimcilerden örnekler verdi.
Emine Erdoğan ayrıca, Osmanlı Devletinin kuruluşuna büyük katkıları olan Hayme Ana, İstiklal Savaşı’nda düşmana ve 15 Temmuz darbe girişiminde tanklara karşı direnen cesur kadınlara da değindi.
“KADINLAR, DAİMA, MEDENİYETİN VE KALKINMANIN ANA AKTÖRLERİDİR”
Kadınları haklarından mahrum bırakmanın, toplumsal gelişiminin önüne, “aşılmaz bariyerler örmek ile eşdeğer” olacağını ifade eden Emine Erdoğan, “Kadınlar, daima, medeniyetin ve kalkınmanın ana aktörleridir” diye konuştu.
Emine Erdoğan bu kapsamda, “Kadının; hukukta, eğitimde, üretimde, ticarette, sanatta ve sporda, ailede, kısacası her alanda eşit şartlarda var olabildiği toplumlar, güçlü ve dinamik toplumlardır” ifadelerini kullandı.
Osmanlı’da kadınların vakıf kurabilecek servete sahip olmasının ve yatırımlarının, tarihteki kadın girişimciliğinin boyutlarına örnek oluşturduğunu belirten Emine Erdoğan, “Gurur duyarak söylüyorum; günümüzün kadınları da tarihimizdeki kutlu örnekler kadar yürekli ve çalışkan insanlardır” dedi.
Emine Erdoğan, Türkiye’de son 21 yılda, “Haydi Kızlar Okula”, “Ana-Kız Okuldayız”, “7 Çok Geç”, “Okuma Yazma Seferberliği”, “Nerede Kalmıştık” gibi kampanyalarla, kız çocuklarının eğitim hakkından mahrum bırakılmalarının engellendiğini anımsattı.
Emine Erdoğan, Türkiye’de Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi (KOSGEB) aracılığıyla kadınların üretime teşvik edildiğini belirterek, KOBİ kredilerinde kadın girişimcilere pozitif ayrımcılık yapıldığını vurguladı.
Emine Erdoğan, “Sürdürülebilir kalkınma hedeflerimize doğru yol alırken, kadınlarımızın ekonomik gelişimin yardımcısı değil, öznesi olduğunun tüm toplum kesimlerinde anlaşılmasını, gönülden diliyoruz” dedi.
Türkiye’deki yasal düzenlemelerin sanatta ve sporda “meyvelerini vermeye başladığına” değinen Emine Erdoğan, “Ülkemize getirilen ödüller, yayınlanan edebi eserlerimiz, yumuşak gücümüz sinema filmleri ve dizilerimiz, spordaki başarılarımız, hepimizi gururlandırıyor” diye konuştu.
Emine Erdoğan, söz konusu başarıların tüm kadınlara ilham olmasını dilerken, ülkenin kadim bir millet ve devlet geleneğinden aldığı güçle Türkiye Yüzyılı vizyonuna emin ve kararlı adımlarla yürüdüğüne işaret etti.
Emine Erdoğan, konuşmasını, “İlk olma niteliği taşıyan seçme ve seçilme hakkımızdan, kadın başbakanımıza ve bakanlarımıza dek, bütün başarı hikâyelerimizi, hatırlamalı ve hatırlatmalıyız” diye tamamladı.
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANI GÖKTAŞ: “KADİM TÜRK KÜLTÜRÜ KADINA VERDİĞİ DEĞERLE BİLİNMEKTEDİR”
New York’taki TİKAD etkinliğinde konuşan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş da “Ülkemiz kurulduğu günden bu yana güçlü kadınların ülkesi olmuştur. Kadim Türk kültürü kadına verdiği değer ile bilinmektedir” dedi.
“2002’de iktidara geldiğimizde Meclis’te kadınların temsil oranı yüzde 14 civarındayken bugün yüzde 18’in üzerine çıkmış durumda” diyen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, AK Parti’nin, TBMM’de kadın milletvekili sayısının artmasında en büyük paya sahip olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden’nın eşi Jill Biden’ın ev sahipliğinde lider eşleri ile bir araya geldi.
Emine Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurul toplantıları kapsamında bulunduğu New York’ta, Jill Biden’ın ev sahipliğindeki davette lider eşleriyle buluştu.
Smithsonian Tasarım Müzesi’nde gerçekleşen davette Biden, lider eşlerine müzeyi gezdirerek tanıttı. Lider eşleri davette çevre, kültür, eğitim gibi konularda bilgi paylaşımında bulundu. Davet sonunda lider eşleri ev sahipliği için Biden’a teşekkür etti.
Emine Erdoğan, davetin ardından sosyal medya hesabından paylaştığı mesajda, şu ifadeleri kullandı:
“Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu kapsamında ziyaret ettiğimiz New York’ta, Amerika Devlet Başkanı’nın eşi Jill Biden’ın ev sahipliğinde lider eşleri ile bir araya geldik. Çevre, kültür, eğitim başta olmak üzere pek çok konu hakkında fikir alışverişinde bulunduk. Samimi ve içten ev sahiplikleri için Bayan Biden’a teşekkür ediyorum.”
Emine Erdoğan, New York Türkevi’nde düzenlenen programda yaptığı konuşmada, “Varisi olduğu köklü miras çerçevesinde devletimiz, bugün de dünyanın vicdanı olmayı sürdürmektedir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, New York Türkevi’nde, devlet başkanı eşleri, uluslararası kuruluş temsilcileri ve seçkin bir davetli grubunun katıldığı programda sosyal refahın adil dağılımı hakkında konuşma yaptı.
Tarihte, Anadolu’da ayrım yapılmaksızın insanların hizmetine sunulan ve refahın paylaşılmasına aracılık eden kervansaray, han, aşevi ve hamamların varlığına değinen Emine Erdoğan, şunları söyledi: “Varisi olduğu köklü miras çerçevesinde devletimiz, bugün de dünyanın vicdanı olmayı sürdürmektedir. Halkımızın hayırseverliği de sosyal denge ve barışın korunmasında büyük rol oynamıştır. Hakkaniyet ilkesi, daima bu uygulamaların merkezinde yer almıştır.”
Emine Erdoğan, Türkiye’nin, Osmanlı’dan Darüleytam, Darülaceze, Darüşşafaka, Kızılay gibi güçlü dayanışma kurumlarını miras aldığını ve “sosyal devlet geleneğini, daha ileri düzeylere taşımayı başardığını” belirtti.
“ÜLKEMİZ, MİLLÎ GELİRİNE ORANLA EN FAZLA YARDIM YAPAN ÜLKE DURUMUNDADIR”
Emine Erdoğan, “Yeryüzündeki hiçbir acıya bigâne kalamayan Türk insanı sayesinde, ülkemiz, millî gelirine oranla, en fazla yardım yapan ülke durumundadır. TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Maarif Vakfı, AFAD, Kızılay gibi kurumlarımız, kardeşlik köprüleri kurmaya devam etmektedirler” dedi.
Türkiye’nin insanlığı “tek bir aile” olarak gördüğünü söyleyen Emine Erdoğan, “Ülkemiz, kendi vatandaşı gibi, sığınmacılara, mültecilere ve bütün mazlumlara şefkat elini uzatmaya devam edecektir” diye konuştu.
Emine Erdoğan, Türkiye’nin sosyal devlet anlayışını önceleyen konuşmasında, “Sosyal güvenlik ve sosyal adalet kavramı dünya genelinde, en fazla sanayi dönemine kadar geri giderken, Türk devletlerinde, kadim zamanlara uzanır. Kıtaların, toplumların sömürgeleştirildiği çağda, gönüller fetheden atalarımız, engin coğrafyalarda, hâlen saygıyla yâd edilmelerine vesile olan şaheserler bırakmışlardır” ifadelerini kullandı.
6 Şubat depremlerinde gösterilen dayanışmaya değinen Emine Erdoğan, “Kalbinizle yaptığınız her şey size geri dönecektir sözünün anlamını, 6 Şubat depremlerinde bir kez daha idrak ettiğimizi söyleyebilirim. Dünyanın dört bir yanındaki dostlarımız, şehirlerimiz harabeye dönerken, gönül mabetlerimiz yıkılmasın diye, seferber oldular” şeklinde konuştu.
“Türkiye, hep birlikte daha iyiye yürüyen sosyal bir devlettir” diyen Emine Erdoğan, ayrıca, yaşlılar, engelli vatandaşlar ve çocukları korumak için çıkarılan kanunlardan bahsetti ve bu tür yardımlara bütçeden ayrılan payın 2002’den bu yana 4 kat arttığına değindi.
Emine Erdoğan, salgın sürecinde Türkiye’nin, ihtiyacı olan bütün ülkelere maske, hijyen kiti ve Turkovac aşısını, patentsiz ve bedelsiz olarak gelir düzeyine bakmaksızın ulaştırdığını hatırlatarak, “Dayanışma geleneğimiz sayesinde bugün pek çok ülke ‘bizler yardım yapmayı Türklerden öğrendik’ diyebilmektedir” ifadelerini kullandı.
Emine Erdoğan, katıldığı etkinliği gerçekleştiren Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına teşekkür ederek, Bakanlığın kurulduğu 2011 yılından bu yana, sosyal adalet adına, çok büyük adımlar atıldığını kaydetti.
Arnavutluk, Ekvador, Seyşeller devlet liderlerinin eşlerinin katıldığı programda ayrıca, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, BM Ekonomik ve Sosyal İşler Departmanı Genel Sekreter Yardımcısı Navid Hanif, BAE Toplumsal Kalkınma Bakanı Shamma bint Suhail Faris Al Mazrui ve Sırbistan Aile Refahı ve Demografi Bakanı Darjia Kisic Tepavcevic de birer konuşma yaptı.
Öte yandan, Emine Erdoğan ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, program çerçevesinde hazırlanan fotoğraf sergisi ve tanıtım videosu aracılığıyla, Türkiye’nin ülke içi ve dışında yaşanan doğal afetlere yaptığı yardımlarla ilgili bilgileri davetlilere anlattı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.