Diplomat -Dünya

DÜNYA

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal 7-Ülke TV-24 TV-TV 360-TVNET özel yayınına katıldı

Avatar

Published

on

Kanal 7-Ülke TV-24 TV-TV 360-TVNET ortak yayınına konuk olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çankaya Köşkü’nde gerçekleştirilen canlı yayında gündeme dair gelişmeleri değerlendirdi.

Muharrem ayının ve Aşure Günü’nün Türk milleti ve tüm İslam âlemi için hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şehitlerin efendisi, Peygamberimizin torunu Hazreti Hüseyin efendimiz ve tüm Kerbela şehitlerini rahmetle yâd ediyorum. Aramızdaki kardeşliği pekiştirmesini, fitne ve şer odaklarına fırsat vermemesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugünkü Afganistan tablosu sürpriz mi? Taliban’ın bu kadar hızlı Kabil’e girmesini bekliyor muydunuz?” sorusu üzerine, bazı ülkelerin Afganistan’a tıpkı Suriye’de yaptıkları gibi sadece terör ve göç zaviyesinden baktıklarını, “terör ve göç bize gelmezse sorun yok” dediklerini söyledi.

Oysa terörü de göçü de var edenin on yıllardır izlenen yanlış politikalar olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yanlış politikalarla yüzleşmeden barış ve istikrara katkıda bulunmanın mümkün olmadığını belirtti.

AFGANİSTAN’DAKİ GELİŞMELER

Afganistan’ı, Türkiye için güçlü tarihî beşeri kültürel bağların olduğu bir ülke olarak niteleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Afgan halkının İstiklal Savaşı’mızda verdiği maddi manevi desteği unutmamız mümkün değildir. Ülkelerimiz arasında 1 Mart 1921’de imzalanan İttifak Anlaşması’nda ‘iki ülkenin kaderi ve saadeti birbirinindir’ ifadesi var. Aramızda böyle bir yakınlaşma, böyle bir bağ var. Yönetimde kim olursa olsun iyi ve kötü gününde Afganistan’ın yanında yer almak hem ahde vefanın hem de kardeşliğimizin gereğidir. İlgili kurumlarımız bir süredir zaten Taliban ile irtibat hâlindeydiler. Biz de ülkenin geleceğini konuşmak üzere Taliban yöneticilerini kabul edebileceğimizi daha önce de ifade etmiştik. Bu tavrımızı bugün de muhafaza ediyoruz. Afgan halkının huzuru, bu ülkede yaşayan Türk soydaşlarımızın selameti ve ülkemizin çıkarlarının korunması noktasında her türlü iş birliğine hazırız. Taliban yöneticilerinin yaptığı itidalli ve ılımlı açıklamaları memnuniyetle karşılıyoruz. Şunu çok açık net ifade etmemiz gerekir. Özellikle Taliban’ın Türkiye’ye yaklaşımı köşeli değildir. Daha dikkatlidir ve bizimle olan ilişkilere yaklaşımı dış politika açısından çok daha hassastır. Temenni ediyorum ki bundan sonra da yine aynı hassasiyet devam edecektir. Zira birçok yerde yapılan toplantılarda bu hassasiyeti görüyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Taliban sözcüsü bir taraftan Türkiye’nin Afganistan’ın dostu olduğunu söyledi ancak bir taraftan da Afganistan’da hiçbir yabancı güç olmasını istemediklerini söyledi. Bu iki açıklamayı tenakuz içinde buluyor musunuz?” sorusu üzerine, bir NATO ülkesi olarak, NATO’nun Afganistan’daki Kararlı Destek Misyonu’nda yer alarak bu ülkenin istikrarı için ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini anımsattı.

Afganistan’ın çok daha aydınlık yarınlara ulaşması için destek verdiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hamid Karzai Havalimanı’nın güvenliğine katkı sunmanın yanı sıra resmi ve sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla ülkenin ayağa kalkması için çaba harcadıklarını ifade etti.

Afganistan’a ciddi yatırımlar ve harcamalar yaptıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Hâlâ yapıyoruz ve bundan sonra da yapacağımızın bazı alametleri de ortada. Bizim orada şu anda iş adamlarımız var. Onlar orada bulunmakla yatırım sürecini devam ettiriyor. Afganistan’daki askerlerimiz hiçbir zaman muharip bir güç olarak görev yapmadı, bunun altını çiziyorum. Dolayısıyla da biz askerlerimizi orada asla yabancı bir güç olarak görmedik, kullanmadık. Amerika’nın çekilmesi sonrasında amacımız havalimanının emniyetini temin ederek bu ülkenin güvenliğine katkı sağlamaktı. Bu niyetimiz hâlen bakidir. Türkiye’nin Afganistan’daki askerî varlığı yeni yönetimin de uluslararası alanda elini güçlendirecek ve işini de kolaylaştıracaktır. Mesele, öncelikle Afgan makamlarıyla bir anlayış birliğine varmaktır. Farklı seçenekler üzerinde konuşabiliriz. Örneğin Libya’daki gibi ikili bir anlaşmayla da bunu çözebiliriz. Bu Taliban olabilir, daha önceki gibi mevcut yönetim olabilir. Bunların hepsiyle bizim dostluğumuz, arkadaşlığımız var. Bunun içerisinde Abdullah Abdullah bakidir, aynı şekilde şu anda ülkesinden ayrılmış olan başkan yine bunlardan bir tanesidir. Dolayısıyla hiçbir zaman kopmadık, kopmayız. Şu anda farklı tarafta kalmış olan arkadaşlarımız da yine bunların içerisindedir. Örneğin Burhaneddin Rabbani’nin oğlu gibi. Bunlarla görüşmeler hep devam etti, ediyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Taliban’ın ülke yönetimini ele almasından önce Türkiye’nin, Afganistan ile ilgili diğer ülkelerle yaptığı görüşmelerde belli bir gelişme kaydettiğini vurguladı.

Türkiye’nin sunduğu şartların önemli bir bölümünün de muhataplar tarafından kabullenilmeye başladığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Taliban’ın ülkede kontrolü sağlamasıyla önümüze yeni bir tablo çıktı. Sahada oluşan bu yeni gerçeklere göre planlarımızı yapıyor, görüşmelerimizi de ona göre sürdürüyoruz. Şu anda örneğin Doha’da bir süreç var, bu süreci de yakından takip ediyoruz. Sürecin içerisinde olanlarla da irtibatlarımızı devam ettiriyoruz” diye konuştu.

BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ İLE İLİŞKİLER

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Nahyan ile de Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Türkiye’ye yatırımları konusunda ciddi bir görüşme gerçekleştirdiğini söyledi.

Görüşmede hangi alanlarda ne gibi yatırımların yapılabileceğini ele aldıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmeye Varlık Fonu Başkanvekili ve Yatırım Ofisi Başkanını da davet ettiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmede yatırımlar konusunda yol haritası konusunun ele alındığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “BAE de buna göre adımlarını atmış olsun dedik. Kendileri de yanlarında zaten bu konularda sorumlu olan arkadaşları da getirdiler. Yol haritası üzerinde adımları kimler nasıl atacak belirledik. Çok ciddi bir yatırım hedefleri, yatırım planları var. İnanıyorum ki çok kısa zamanda Birleşik Arap Emirlikleri ülkemizde ciddi yatırımlara girecek” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “BAE’den gerçekleşen bu ziyaret, iki ülke arasındaki buzların eridiği anlamına mı geliyor?” sorusu üzerine, şunları kaydetti: “Devletlerarasında bu tür gidiş gelişler, iniş çıkışlar olabilir ve olmuştur da. Burada da benzer bazı durumlar oldu. Şu an itibarıyla yaklaşık birkaç aydır bizim istihbarat örgütümüz başta olmak üzere Abu Dabi yönetimiyle bazı görüşmeler yaparak bu görüşmelerle belli bir yere gelmiş bulunuyoruz. Bundan sonraki süreçte de Muhammed Bin Zayed ile de bazı görüşmeleri yapma durumlarımız olacaktır, inşallah olacaktır diye düşünüyorum bugünkü görüşmeden sonra. Bu görüşmelerle bölgedeki bazı sıkıntıları aynı kültürün, aynı inancın mensupları olarak inşallah gidermiş oluruz. Çünkü biz bölgenin esas aktörlerinin birbirleriyle doğrudan konuşmasını, müzakere etmesini, kendi sorunlarını birlikte çözmelerini önemsiyoruz. Ben de bu konuda çok hassasım.”

“Afganistan’daki vatandaşların durumu, herhangi bir mağduriyetin söz konusu olup olmadığı ve tahliyelerin devam edip etmeyeceği” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Afganistan’daki vatandaşlarımızın güvenliği ve huzurunu temin etmek, bizim bu süreçte bir numaralı önceliğimiz. Afganistan’daki vatandaşlarımızı özel uçak seferleri ile tahliye işlemlerimizi sürdürüyoruz. Biliyorsunuz havalimanının iki boyutu var, bir sivil, bir de askeri. Biz bu çalışmayı daha çok askerî havalimanı üzerinden yapıyoruz. Ortak tek pisti var, bu pist kullanılıyor” cevabını verdi.

Türk vatandaşlarına yönelik çalışmaları koordine etmek üzere Dışişleri Bakanlığı bünyesinde 7/24 esasına göre faaliyet gösteren Afganistan Koordinasyon Destek Merkezi oluşturduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Afganistan’daki vatandaşlarımıza Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk Çağrı Merkezinin imkânlarından yararlanmak suretiyle seri bir şekilde ulaştık” dedi. Devletin tüm imkânları ile yanlarında olduğunu kendilerine vurguladıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu vesile ile ülkemize dönmek isteyenlerin tamamıyla, devletimizin tüm imkânları ile bilgilerini derledik, toparladık ve bildirdik. Bugün yine askeri uçağımızla 201 vatandaşımızı İslamabad’a götürdük. Oradan da Türk Hava Yollarıyla ülkemize gelmelerini sağladık. Şu an itibarıyla 552 kişiyi tahliye etmiş durumdayız. Karzai Uluslararası Havalimanı’na işletme ve güvenlik sorumluluğunun hâli hazırda bizde olmasının avantajlarından da en iyi şekilde yararlanıyoruz. Bu tahliyeyi, havalimanındaki olağanüstü şartlarda bazı vatandaşlarımızı, havalimanının kargaşa içindeki sivil alanından askerlerimizin kontrolü altındaki askeri alana taşımak suretiyle şu ana kadar başardık. Temenni ediyoruz ki bundan sonra aynı şekilde bu devam etsin.”

“DÜZENSİZ GÖÇLE MÜCADELE İÇİN YOĞUN ÇABA HARCIYORUZ”

Türkiye sınırlarındaki son duruma ilişkin soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu cevabı verdi: “Düzensiz göçle mücadele noktasında, bu etkinliğin artırılması amacıyla yoğun bir çaba harcıyoruz. Sınır güvenliğimizi tahkim etmek için farklı önlemleri devreye aldık. İran sınırımızda dört ilimiz var, Ağrı, Hakkâri, Iğdır ve Van. Bu sınırımızın tamamı duvarla örülecek. Ağrı ve Iğdır sınırındaki duvar çalışmalarını tamamladık, o bitti, Hakkâri’de de yarısına geldik. Van’da da duvar çalışmalarımız yoğun şekilde sürüyor. Şu an itibarıyla 157 kilometresi tamamlandı, bunun tamamını bitireceğiz. Kalan sınır boyunca güvenlik duvarı inşaat çalışmaları devam edecek.”

Sınırdaki çalışmaların sadece düzensiz göç girişlerinin olmaması için değil teröre karşı da yapıldığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu duvarları oluşturan 3 metre yüksekliğindeki beton blokların üzerinde ayrıca 1 metre de dikenli tel bulunduğunu söyledi.

Tamamlanan duvar uzunluğunun bundan sonra da çok hızlı bir şekilde artacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ayrıca bunları termal kameralarla da takip ediyoruz. Bu sınırın 109 kilometrelik kısmı şu anda aydınlatma sistemiyle de donatılmış durumda. 79 kilometre boyunca yerleştirdiğimiz bu kameralarla ve algılayıcı sistemlerle düzensiz göç hareketlerini sürekli izleyip anında müdahale ediyoruz. Doğu sınırımızda elektro-optik kuleler ve haberleşme kuleleri yapıyoruz. Bunların da yüzde 90’ı tamamlanmış vaziyette. Bu kuleler 740 kilometrelik bir alanda entegre sınır yönetiminde kilit rol oynayacak. Bunlar sıradan gözetleme kuleleri değil son derece ileri teknolojik donanıma sahip olan kulelerdir. Kara gözetleme radarı, termal kamera, gündüz kamera sistemi, GPS alıcısı, lazer uzaklıkölçer, dijital manyetik pusula gibi sistemleri de bünyesinde barındırıyor.”

MUHALEFETİN GÖÇMENLERLE İLGİLİ İDDİALARI

“CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun son günlerde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın NATO toplantısı çerçevesinde ABD Başkanı Biden ile yaptığı görüşmede 1 milyon göçmeni kabul edeceği yönünde Biden’a söz verdiği” iddiası sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Önce bir şeyi çok açık, samimi konuşmam lazım. Hukukta bir kaide vardır, ‘müddei iddiasını ispatla mükelleftir’ Bu adam bunu nereden gördü, kim kendisine bunu sufle etti? Bu adam yalancı, bu adamın bugüne kadar doğru bir sözü var mı, yok. Olmayan bir şeyin iddiasını veyahut da onu savunmak, ortaya koymak… Söyledikleri tek şey var ‘Orada Dışişleri yetkilisi yoktu.’ Ne demek Dışişleri yetkilisi yoktu? İlla Dışişleri yetkilisinin olması mı lazım? Ben var mıyım orada, Dışişleri kime bağlı, bana bağlı. Ben kiminle konuşuyorum, Amerika’nın Başkanıyla konuşuyorum.

İşleri güçleri, kafayı takmışlar tercümanımıza. Yatıyorlar kalkıyorlar, ‘Orada sadece tercüman vardı’ diyorlar. Başınıza tercümanım kadar taş düşsün. Dürüst konuşun, bunu ispatla ben mükellef değilim sen mükellefsin. Eğer zerre kadar hukuk bilgin varsa, mademki böyle bir iddian var, bunu ispatlaman lazım. İspatla, ispat edemiyorsan o zaman özür dile. Ama bunlarda o karakter yok. Kalkıp işleri, güçleri ‘Acaba Türkiye’nin uluslararası diplomasi ile yaptığı bu görüşmelerde ülkeyi nasıl küçük düşüreceğiz.’ İşte bu tür yalanlar üzerinden ülkemizi, bu ülkenin Cumhurbaşkanını itham etmek ahlaksızlığın daniskasıdır ve bunlar da ahlaksızdır.”

SEL FELAKETİ

Türkiye’nin sel ve yangınlarla mücadelesinde gelinen son duruma ilişkin soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, selin önce Artvin ve Rize’de başladığını anımsatarak, “Artvin-Rize’de sel afeti başlayınca hemen ertesi gün bölgeye gittim. Zaten bunlardan bir tanesi de benim ana-baba olacağım Güneysu ilçesiydi ve oradaki durumları yerinde bir tespit ettik, teşhis ettik. Daha sonra oradan Artvin’in Arhavi ilçesine geçtik. Tabii o ilçede de durumları yerinde bir inceledik” dedi.

Artvin ve Rize’de metrekareye düşen yağış miktarının bile tek başına yaşanan afetin sebebini ve büyüklüğünü göstermeye yeterli olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Batıda da tabii Bartın, Sinop ve Kastamonu’daki felaket, Doğu Karadeniz’e göre daha büyük bir felaket. Yani orada 2,5 gündeki yağış miktarı, ülkemizin diğer bazı yerlerindeki yıllık toplam yağışın birkaç katına ulaştı. Selin yaşandığı bölgelerdeki yağış miktarını geçmiş dönemlerle karşılaştırdığımızda da çarpıcı bir tablo ile karşılaşıyoruz. Bunlar gerçekten farklı bir felaket özelliği taşıyor. Örneğin Kastamonu Bozkurt’a bağlı Mamatlar köyünde metrekareye düşen yıllık ortalama yağış miktarı 773 kilogram iken sadece 10-12 Ağustos’ta 420 kilogram yağış düştü.

Bozkurt’un yıllık ortalama yağış miktarı 918 kilogram yani Bozkurt’ta bir yılda görülen yağmurun yarısı sadece 63 saatte oraya düştü. Bartın Ulus’a bağlı Ceyüpler köyünde metrekareye yılda ortalama 488 kilogram yağış düşerken bunun üçte ikisi miktarına denk gelen 319 kilogram yağış sadece 48 saatte yağdı. Sinop Ayancık’ta ise ağustos ayında metrekareye düşen yağış miktarı ortalama 55 kilogram iken bunun altı katı yağış sadece iki günde görüldü.”

“ARAMA-KURTARMA ÇALIŞMALARINI KOORDİNELİ BİR ŞEKİLDE YÖNETTİK”

Sele neden olan yağışların daha önce görülmemiş yoğunlukta olduğunun bu verilerden anlaşılacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sel nedeniyle Kastamonu’da 62, Sinop’ta 15 ve Bartın’da bir olmak üzere 78 can kaybımız oldu. Tabii bunu Doğu Karadeniz’de birlikte ele aldığımızda 100’ü aşan can kaybımız var. Hayatını kaybeden vatandaşlarıma Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Yaralılarımıza da yine aynı şekilde Rabbimden şifalar diliyorum” dedi.

Afet bölgesinde maddi kayıpları en kısa zamanda telafi etme, güç, imkân ve kabiliyetine sahip bir devletin olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bununla ilgili olarak ilk andan itibaren bakanlarımızla, milletvekillerimizle ve tüm kurumlarımızla bölgedeydik. Tahliye ve arama-kurtarma çalışmalarını yerinde ve koordineli bir şekilde yönettik. Şimdi bir gün izinle tüm bakan arkadaşlarım ki altısı bölgedeydiler. Yarın Kabine Toplantısı için Ankara’ya gelecekler, ondan sonra tekrar bölgeye gidecekler” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz günlerde Kastamonu’ya giderek Sinop ve Kastamonu’da yürütülen çalışmaları takip ettiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda hâlihazırda sel bölgesinde 10.000’den fazla personel, 22 helikopter, binin üzerinde araç, binin üzerinde iş makinesi, 42 bot, bir insansız hava aracı, bir Jandarma İnsanlı Keşif Aracı, bir sahil güvenlik korveti, 4 sahil güvenlik botu, 18 itfaiye aracı, 83 ambulansla çalışmalar yürütüldü” dedi.

Ayrıca su tahliyesinden enerjiye, yiyecek-içecek desteğinden haberleşmeye kadar her konuda ihtiyaç duyulan araç-gerecin bölgeye gönderildiğini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerle bulundu: “Helikopter ve sahil güvenlik botlarının yoğun olarak kullanıldığı çalışmalarla toplam 2 bin 400’den fazla vatandaşımız tahliye edildi. Kara ulaşımının kesik olduğu yerlerde helikopterler ile gerçekleştirilen tahliye operasyonlarının başarısı, sahip olduğumuz imkânların büyüklüğünü göstermesi bakımından anlamlıdır. Afet bölgesinin tamamında altyapının yeniden ayağa kaldırılması konusunda ilgili kurumlarımız kesintisiz çalışıyor. Sel nedeniyle yolları kapanan köylerimize bile Türkiye’de ilk defa havadan jeneratör naklederek elektriği verdik, elektriksiz köy bırakmadık.

Acil ihtiyaçların karşılanması için şimdiye kadar bölgeye 73 milyon lira ödenek gönderildi. Selden etkilenen yerleri, Genel Hayata Etkililik Afet Bölgesi ilan ederek mükelleflerimizin vergi ödemelerini, Sosyal Güvenlik Kurumu prim ödemelerini, esnaf kredileri ödemelerini erteledik. KOSGEB acil destek paketi gibi destek programlarımızı bu arada hayata geçirdik. Vatandaşlarımızın eşya zararlarını karşılayacağız, evleri yıkılanlara yeni konutlar yapacağız, iş yeri ve araç zararlarının karşılanması için destek olacağız.”

Millî Savunma Bakanlığı’nın, sel bölgesine yatay kaydırmalı köprü tankı gönderdiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bütün bunların yanında dikkat ettiyseniz Millî Savunma Bakanlığımız, Türk Silahlı Kuvvetleri kaydırma köprü sistemini buraya getirerek, ırmaklar üzerine bunlar kuruldu. Karşıdan karşıya geçişleri rahatlatmak için öyle zannediyorum ki bunlar savaş zamanında daha çok görülür, ilk defa bu tür bir afette bu uygulamayı yaptık ve bununla da orada ciddi sıkıntıları aşmış olduk” dedi.

Selden etkilenen bölgelerde çalışan Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve jandarma ekipleri ile çatılarda kalan vatandaşları kurtararak, güvenli bölgeye nakledenlere teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tür örnekleri dünyada bile görmenin mümkün olmadığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha önceki afetlerde ve salgınla mücadele sürecinde olduğu gibi sellerde de birliğin, beraberliğin, dayanışmanın en güzel örneklerini sergileyen vatandaşlarıma bir kez daha teşekkür ediyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Biz ne zaman bir ve beraber olacağız? Hangi şartlarda bir ve beraber olacağız? Her zaman karalamak için bir şeyler mi bulmak lazım, bir şeyler mi söylemek lazım? Yani yapılması gerektiği hâlde yapılmayan bir şey mi vardı da bu tür karalama kampanyasını sürdürüyorlar. Antalya’da, Rize’de bunu gördüm, burada yine bunu gördüm. Muhalefetin bu karalama dili bu ülkede ne zaman acaba yok olacak? Gerçekten bunlar çok üzücü. Onlar bunu yapsa da yapmasa da biz görevimizi yaptık, yapmaya devam ediyoruz ve edeceğiz.

“BÜTÜN BU BÖLGELERDE YANAN KONUTLARIN İNŞASI BAŞLADI”

Şimdi süratle işte Doğu Karadeniz’den tutun, Antalya, Muğla bütün bu bölgelerde yanan konutların inşası başladı, onları yapıyoruz. Şimdi Bartın, Sinop, Kastamonu buralarda da yine yıkılan tüm binaların hemen inşasına başlayacağız. Eleştiri başladı. Ne diyorlar? ‘AFAD’a para mı verecekmişiz?’ ‘Bize ne ya devlet kendisi versin.’ Sen cebren AFAD’a para verecek değilsin. AFAD, bu ülkede bu tür afetler için kurulmuş olan bir kuruluştur. Senden kimse gelip gırtlağını sıkarak para istemiyor. Buraya hayırda bulunmak isteyen olursa verir, bulunmak istemeyen de vermez. Sen de hayırda bulunmak istemeyenlerden olursun. Verme ama verenler olursa bunların da önünü kesme.”

AFAD’ın resmî hesapları üzerinden vatandaşların bağışlarını yaptığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün itibarıyla söylüyorum, 181 milyon lira bağışta bulunan oldu. Yarın, bundan sonraki günlerde belki daha da artacak” dedi.

Resmi hesaplardan yardım kampanyası düzenlenmemesi hâlinde farklı tezgâhların dönebileceğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bak işte geldi, buradan sahte hesaplar, bilmem şunlar, bunlar filan. Biz bunlara fırsat vermek istemiyoruz. Yarın kabine toplantımız var ve kabine üyelerimiz de yarın bağışında bulunacaklar. Beraberce ne yapabiliyorsak bu şekilde, bu destekleri vereceğiz ve adımlarımızı da buna göre atacağız” ifadelerini kullandı.

Kendisini birçok hayırseverin aradığını ve “Başkanım ne yapabilirim?” diye sorduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AFAD’ın hesabı var, AFAD’ın hesabına ne yapacaksanız, nakdi noktada oraya yapın. Yapmamız gereken bu” diye konuştu.

“DERE YATAĞINA KONUT YAPILMAMALI”

Yapılaşma tartışmaları anımsatılarak, “Dere yatağındaki yapılar çok dikkati çekiyor ve onların yerine hak sahiplerine daha güvenli yerlere ev yapılması mümkün mü?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, dere yatağına konut yapımını belediye başkanlığı döneminden beri onaylamadığını ifade etti.

Dere yataklarına konut yapılmamasını ve dikey mimariye müsaade edilmemesini her zaman söylediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunları söylerken ülkede değil dünyada yaşanan tecrübelerden hareketle söyledik” dedi.

Karadenizli olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Rize’de eskiden ağaçlar vardı, eskiden bu kızılağaçları kestiler, bunların yerine çay diktiler. Çay dikmekle kalmadılar, çaya gübre verirken azot ağırlıklı gübre verdiler. Azot ağırlıklı olan bu gübre ne yapıyor? Toprağı yakıyor, eritiyor ve yakıp eritmesi ile beraber de yağmurla buluşunca adeta bir lapa hâline geliyor ve akıp gidiyor. Şimdi bunların hepsini bu olaylarda da gördük. Şimdi bunları müteaddit defalar yaşadığımız hâlde kimse dinlemiyor, yine bildiğini okuyor. Diğer yerlerde de durum aynı. Örneğin yani Antalya Manavgat, Muğla, buralarda yaşanan olaylara da baktığımızda buralarda da aynısı değil ama buna benzer olayları yaşadık. Tabii oralarda da öyle yerlere binalar yapılmış ki yani bu binalar her an bir tehdit altında. Şimdi bizim attığımız adımlarla mümkün olduğunca bu binaları süratle yapacak, zemin +1, zemin +2 gibi inşallah binalarla buralardaki yaşam koşullarını daha iyi şartlara taşıyalım istiyoruz. Süratle de Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız şu anda çalışmaları başlatmış vaziyette.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayvancılıkla uğraşan vatandaşların düşüncelerine dikkat ederek, ahırların da inşa edileceğini aktardı.

Arıcılıkla uğraşan vatandaşların mağduriyetlerinin de gidereceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Arıcılık noktasında da arı kovanlarından tutunuz, ‘Bu çevrede nereye bunlar yerleştirilebilir? Bunun kovanlarını da süratle temin edelim’ dedik. Bu çalışmaları da yürütüyoruz” bilgisini verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgedeki enerji, su sıkıntılarını da süratle gidermek için çalışmaların yapıldığını da aktardı.

Bartın, Sinop, Kastamonu’da çalışmaların devam ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Moloz, balçık kaldırma çalışmalarının tamamlanmasıyla birlikte riskli bölgelerin boşaltılmasını da inşallah sağlayacağız. Riskli yerlerde yıkılmış ve hasar görmüş yapıları inşallah daha güvenli yerlerde yeniden inşa edeceğiz. Adımları hızlı atarak süratle de bu işi bitireceğiz çünkü fazla bu noktada beklemeye tahammülümüz yok” dedi.

“Türkiye, yerli ve millî olarak iklim değişikliğiyle ilgili küresel politika sergileyecek mi? Afet Bakanlığı gibi bir bakanlık gündeme gelir mi?” sorusu üzerine ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “İlla ‘her şey bakanlık olursa çözülür’ diye bir şey yok. Bu işle ilgilenen gerek tarımla ilgili bakanlığımız, gerek İçişleri Bakanlığımız, benzer oralarda bizim idari yapılanmalar var. AFAD bunlardan bir tanesi, bunu gideriyor. Dolayısıyla da böyle bir şey olduğu zaman zaten AFAD ne yapıyor? Devreye giriyor. Biz kâinatta, tabiatta ilahi bir denge olduğuna inanırız. Bu denge ne kadar tahrip edilirse doğal felaketlerin yıkıcılığı da o derece artar ve artacaktır. Çünkü tabiat kendine isyan kabul etmez. Bizde biliyorsunuz bir söz vardır, ‘Dere yatağında akar.’ Siz eğer bu yatağı ne kadar değiştirmeye kalkarsanız işte o yatak sizden intikamını eninde sonunda alır. Değiştirmeyeceksin. Şimdi Kastamonu’da bunu gördük, dere yatağı ile oynamışlar. Rize’de aynı şeyi gördük. İşte tabiat için bir rahmet olan yağmur bozulan denge ile felaket hâline dönüşebiliyor. Hava olaylarının da daha sert yaşanması ve bir bölgede kuraklık diğer bölgede aşırı yağış görülmesi gibi durumların sebebi elbette iklim değişikliğidir.”

Almanya’nın batısında geçen ay yaşanan sel felaketinde 186 kişinin hayatını kaybettiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “10 milyarlarca avroluk zarar ortaya çıktı. Kimse bunu konuşuyor mu? Yok” dedi.

Belçika’daki sel baskınlarında da birçok kişinin yaşamını yitirdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Temmuz ayında Avusturya, İtalya, İngiltere, İsviçre, Romanya, Rusya, Bulgaristan, Lüksemburg, İran’da da sel baskınları meydana geldi. Son olarak Japonya’da da benzer olaylar yaşanıyor. Bütün bu seller dünya genelinde çok sayıda can kaybına ve çok büyük maddi zarara neden oldu. Karşımızda doğusunda, batısında, güneyinde, kuzeyinde tüm dünya ülkelerini ilgilendiren bir sorun var. İskoçya’da işte bu iklim dengeleri ile alakalı uluslararası bir forum olacak. Elbette doğal afetlere karşı tedbir almak mümkün, onu da zaten devlet olarak almak zorundasınız, alacaksınız. Bunu yüzde 100 başarır mısınız? Kimse kendisiyle ve insanlarla alay etmesin. Bu işin çıkış noktası tabiatla kurulan ilişkide bakış açısını değiştirmektir. Yaşanılan çevreye uygun yapılaşmaya gitmemiz gerekiyor. Aslında afet bölgelerinde ecdadın yaptığı yapıların çoğunun hâlâ dimdik ayakta olması bize gitmemiz gereken istikameti de gösteriyor. Demek ki geçmişteki iyi örneklerden doğru mimariden ve dayanıklı malzemeden faydalanarak yeni bir yapılaşma modeli geliştirmemiz gerekiyor. Bu konuda TOKİ’nin yerel mimari çalışmaları mevcut, bunları daha da geliştirerek tüm sahada inşallah uygulayacağız.”

Afetler ve afet yönetmeliğine ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Elimizden geleni beşer planında neyse yapmak durumundayız, bunu yapacağız ama şu tabiatta şu doğada ne olur ne olmaz Rabbim nerede neyin tasarrufunu nasıl kılar bunu biz bilemeyiz. Şimdi meteoroloji ne yapıyor tahminlerde bulunuyor. Şimdi bu tahminler bakıyorsunuz bazen isabet ediyor bazen etmeyebiliyor. Mesela eskiden şu andaki gibi bizim meteorolojik özellikle mekanizmalarımız yoktu ama şimdi biz bu noktada çok güçlüyüz. Yani birçok meteoroloji haberlerini zamanında alabiliyoruz diyebilirim. Peki, buna karşı tedbirler, bu tedbirler noktasında da şu anda bakanlığımızın ve kurumlarımızın ciddi tedbirleri de var. Fakat buna rağmen altından kalkabiliyor musunuz, işte yeri geliyor kalkamıyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muğla’daki yangında bir kısmı etkilenen Yatağan Termik Santrali’ne ilişkin şöyle konuştu: “Şimdi bu Termik Santrali’nde eğer bazı ihmaller olmuş olsaydı orada çok büyük bir felaket yaşanabilirdi. Ama öyle oldu ki orada mesela burası özel sektöre ait, her türlü adımı attık tedbiri aldık, havadan, denizden ve karadan her türlü çalışmayı yürüttük. Hatta çevredeki vatandaşlarımızın bile destekleriyle santralden oradaki özellikle ağaçlardan arındırmayı temin ederek bu iki üç santrali hamdolsun yanmak ve patlamak bütün bunlardan kurtararak oradaki enerji noktasında çalışmalarını durdurmadık ve devam ettirdik. Hatalarımız olmuş olabilir, şunu yapmasaydık daha iyi olurdu diyeceğimiz şeyler olabilir. Ama bazı şeyler bileceğiz ki insanoğlunun gücünün üstünde olan şeylerdir. Yani bunu da görmemezlikten gelemeyiz.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sel felaketi yaşanan Van’ın Esenyamaç köyünü ziyaret ettiği sırada Muhtar Ahmet Korkmaz’ın bazı CHP’liler tarafından susturulmak istenmesinin hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ben her zaman bir ifade kullanıyorum bu ‘yalan terörü’ dediğim konu. Bu olay yalan terörünün uygulamasıdır, yalan terörünün de Türkiye’de mimarı Bay Kemal’dir. İşi gücü yalan terörüdür. İşte orada bakın Muhtar ne diyor, Bay Kemal ve yanındaki partilisi ne diyor ‘CHP’nin sayesinde’ diyor. Ya ne CHP’nin sayesi, ne yaptınız da CHP’nin sayesinde engellediniz. Şu ana kadar bulunduğunuz her yerde, şimdi mesela Antalya’da Belediye Başkanı kimde? CHP’de, Muğla’da kimde? CHP’de, İzmir’de kimde? CHP’de. Bütün buralarda acaba sizin karadan bu işlere müdahalelerde nerede itfaiyeleriniz, bunlarla müdahale etmeniz lazım. Hepsinde de biz devlet olarak bu işlere müdahale ettik. Helikopterle müdahale ettik, uçaklarla müdahale ettik ve bütün bu müdahaleleri yaparken de kalkıp kimseyi suçlamadık. Yine aynı şekilde DSİ bütün imkânları ile seferber oldu. Burada şu anda bizim kalkıp da bir yerden mal kaçırmanın gayretine girmemize gerek yok. ‘Ben ne yapabilirim şu anda’ onun gayreti içinde olmak lazım. Şimdi bir yerde sel baskını var, sel afeti var sen sel afetinde acaba ne yaptın. Bunu ortaya koyun, yok.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, altı bakanın gece gündüz demeden afet yaşanan bölgelerde görevli olarak bulunduklarını ve sadece yarın için Ankara’ya geleceklerini belirterek, “Sürekli yangında arkadaşlarımız Allah razı olsun gece gündüz demeden bölgede kaldılar. Milletvekillerim onlarla beraber gece gündüz çalıştılar, bölgeyi terk etmediler. Sürekli Antalya olsun, Muğla olsun, İzmir olsun hepsi. Ayrıca da takviyeler bütün belediyelerden buralara gönderdik. Gıda, giyim ve kuşam vesaire hepsi aynı kararlılıkla devam ediyoruz. Ben kendim gittim aynı şekilde Genel Başkan Yardımcılarım gitti, bu bizim millî manevi görevimiz ya bunları yapmayacağız da ne yapacağız?” değerlendirmesinde bulundu.

Yalan ve iftira konusunun siyasi hayatının her döneminde karşılaştığı ve mücadele ettiği bir sorun olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kimle işte Bay Kemal’le. Birlik ve beraberliğimizi en çok güçlendirmemiz gereken tabi afetlerde bile maalesef bunlar yalan ve iftira çarkını işletmeyi sürdürmekten geri durmuyor. Yangınlarda uçak meselesinden cehalet veya kasıt ürünü nice yalana kadar bunun emarelerini hep birlikte gördük yaşadık. Televizyonlara konuşuyorlar, ‘bir tane helikopter görmedim’ diyor arkasından helikopterler geçiyor. ‘Uçak görmedim’ diyor uçaklar arkasından geçiyor. Sele HES barajlarının yıkılmasından bahsediyor, ya baraj dediğin olay affedersiniz borularla suyun nakledildiği olay olur mu? Bakın bizim barajlarda açık baraj sistemleri vardır ki bunlar gölet sistemidir ve bunlar daha çok yangın göleti diye ifade edebileceğimiz, oralardan bu tür afetlerde helikopterler iner oradan suyu alır ve yangının olduğu yere boşaltır. Ama oradan mesela uçaklarla aynı şeyi yapamazsınız, uçaklarla nereden alıyorsunuz denizden alıyorsunuz. Denizden alıp yangının olduğu yere gelip suyu boşaltıyorsunuz ve 10 saniyedir, 10 saniyede uçak oradan suyu alıp denizden gelip yangının olduğu bölgeye boşaltabiliyor. Tabi bu alanlarda da birçok tedbirler nitekim almamıza da neden oluyor inşallah o adımları da atacağız.”

BOZKURT’TAKİ SEL FELAKATİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bozkurt ilçesinde yaşanan sel felaketinde sosyal medyadaki “HES patladı” iddialarına ilişkin, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bozkurt’taki santral su depolaması olmayan sadece borudan geçen su ile elektrik üreten regülatör tipi bir tesis, burada da 50 türlü yalana başvurdular. Yani bir defa böyle bir yani boru sistemiyle suyun nakledildiği bu olayda patlama ya da kapaklarının açılması nedeniyle taşkına sebep olması zaten mümkün değil. Bunun da bütün video çekimlerini her şeyini bu olayların olduğu süre boyunca zaten gösterdik. Ben bu yönüyle şahsen sosyal medyaya olumlu bakmıyorum ve sosyal medya ile olan bu noktadaki mücadelemizi de bu yalanları sebebiyle sürdüreceğiz. Vatandaşlarıma tavsiyem de bu yönde olacak, üstelik bu yalan ve iftira kampanyasının en başında da muhalefet adına konuşan siyasetçiler ve milletvekilleri bulunuyor. Yalandan başka hiçbir şey konuşmayanlar sosyal medya mecralarını da adeta kendilerine yuva edinmişler. Gençlerimiz başta olmak üzere tüm vatandaşlarımızı muhalefetin başını çektiği sosyal medya terörüne yalan rüzgârlarına karşı dikkatli olmaya özellikle davet ediyorum. Geleneksel medyada denetim görevini yerine getiren kurulumuz var, inşallah meclisin açılması ile birlikte sosyal medyaya yönelik denetim konusunda da gereken adımları atacağız. Sahada yürüttüğümüz cansiperane mücadelenin kendini bilmez birilerinin yalanıyla baltalanmasına ve gerçeklerin çarpıtılmasına da müsaade etmeyeceğiz.”

“TOPLAM AŞI SAYISINDA 86 MİLYONU GERİDE BIRAKTIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kovid’le mücadele çerçevesinde istediğimiz noktada mıyız?” sorusu üzerine, Türkiye’nin salgın sürecini hem sağlık hem kamu güvenliği hem de ekonomik bakımdan en iyi yöneten ülkelerin başında geldiğini söyledi.

En başından beri maske, solunum cihazı, hastanedeki tedaviler ve yoğun bakım konularında Türkiye’nin kriz derecesinde bir sıkıntıyla karşılaşmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Pek çok ülkede insanlar aksayan hizmetlere isyan ederken ülkemizde kayda değer hemen hiçbir sorun yaşanmadı. Salgına karşı en büyük ve hatta tek korunma yöntemi olan aşılamada dünyada oldukça bir defa biz önlerde yer alıyoruz. Toplam aşı sayısında 86 milyonu geride bırakarak nüfusumuzun üzerinde bir rakama ulaştık. Tabi bizim özellikle şehir hastanelerimiz çok çok ciddi bir işlev icra ettiler. Yani ilk doz aşıda 45 milyonu, ikinci doz aşıda 34 milyonu, üçüncü doz aşıda 7 milyonu geçtik. Bu sayede, bir ara yükselme seyrinde olan vaka sayımız yeniden 18 binli rakamlara geriledi. İnşallah en kısa sürede bu rakamı çok daha aşağı çekeceğiz” diye konuştu.

“Bir taraftan da bütün dünyada ama Türkiye’de de aşıya karşı bir muhalefet var. Ciddi bir aşı karşıtlığı var. Nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimin karşısında üç doz aşısını olmuş bir Cumhurbaşkanı olarak bulunuyorum. Bir sıkıntı olsaydı herhâlde kendimizi böyle bir riske sokmazdık” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Aşı tedarikinin dünyada zor olduğu bir dönemde dahi Türkiye olarak erkenden yaptığımız bağlantılarla süreci başlatmıştık. Benim buradaki tezim gönüllülük esasıdır. Yani aşı olmak isteyenler gönüllülük esasına göre aşı olmalıdır. Yani cebren, zorlamayla böyle bir şeyi doğru bulmuyorum. En yüksek risk gruplarından başlayarak kademe kademe aşılama yaşını genel uygulamada 15’e, kronik hastalarda ise 12’ye kadar biliyorsunuz indirdik. Bugün hastanelere başvuranların, hastanelerde yatanların, özellikle yoğun bakımda hayatta kalma mücadelesi verenlerin neredeyse tamamına yakınının aşı yaptırmayanlardan oluştuğunu görüyoruz. Aşı olduğu hâlde hastalananların sayısı çok istisnai seviyede. Bu gerçekleri de görmemiz lazım. Önümüzde böyle net bir tablo olduğu hâlde ilmi ve akli hiçbir gerekçeye dayanmadan aşı karşıtlığı kampanyası yürütülmesini doğru bulmuyorum. Elbette aşı olmamak kişilerin kendi tercihidir ama tercihin başka insanların hayatlarını riske atacak şekilde ortaya konmasına rıza gösteremeyiz. Onun için de gönüllülük esası diyorum şart olmalı.”

“AŞIDA GÖNÜLLÜLÜK ESASI ŞART OLMALI”

“Anladığım kadarıyla aşı konusunda gönüllük esası olsun diyorsunuz, herhangi bir zorunluluktan yana değilsiniz ama sizin de söylediğiniz gibi aşı olanlar da olmayanlardan mustarip onlarla aynı ortamda bulunmaktan dolayı.” sözleri üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öyle ne bir hakkı var ne bir yetkisi var. Bu konuda da zorlamaya gerek yok. Her şeyi zaten bu işin bilimsel yanı itibarıyla doktorlarımız, bilim kurulu vesaire onlar anlattılar, anlatıyorlar. Öyleyse bırakalım da bu işin ehli olan kimse onlardan dinleyelim ve cebren böyle bir yola tevessül edilemez. Ben yine söylüyorum ben üç kez aşı olmuş birisiyim. Gönüllülük esası burada şart olmalıdır. Ona göre de isteyen aşısını olur, isteyen olmaz ve bu şekilde de temenni ediyorum ki en kısa zamanda bu badireyi de inşallah atlatmış oluruz” ifadelerini kullandı.

“Bir projenin bitiş süresi geldiğinde o projeyi yapanlarla pazarlık yapıyorsunuz. ‘Şu kadar erkene çek, şu kadar gün önce bitir’ diyorsunuz ve birçoğu zamanından önce bitiyor. Aşı olmayanların bir kısmı ‘Ben Türk aşısını bekliyorum’ diyor. Bu süreçle ilgili bir hızlandırma ya da bu konu ile ilgili olarak bir an evvel Türk aşısının da gündeme gelmesi söz konusu olacak mı?” sorusunu Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle cevapladı: “Murat Bey bu inşaat yapmaya benzemez. Bu farklı bir şey. Yani şimdi inşaatta böyle bir şeyi matematik iki kere iki dört diyebilirsin ama yani aşıyla ilgili çalışmaların şu anda başında olanlar hocalarımız vesaire onlar bize kalkıp da böyle bir matematik esasına dayalı bir tarih veremiyorlar ancak tahmini olarak yılsonuna kadar en geç bunu bitireceğiz diyorlar. İnşallah kendi aşımızı en kısa zamanda bitireceğiz diyen hocalarımız da var ve bu konudaki dışa bağımlılığımızı da inşallah azaltmayı hedefliyoruz diye bu müjdeyi bize bu şekilde hep söylediler. Temennimiz odur ki TÜRKOVAC en kısa zamanda elimizde olsun.”

“YÜZ YÜZE EĞİTİMİ BAŞLATACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yüz yüze eğitim olabilecek mi yeni eğitim-öğretim döneminde? sorusunu ise “İnşallah olacak. Dün akşam da Bakanımla bu konuyu görüştük. İnşallah yüz yüze eğitimi başlatacağız ve yavrularımız da öğretmenleriyle yüz yüze inşallah çalışmaya başlayacaklar” şeklinde cevapladı.

Ziya Selçuk’un Millî Eğitim Bakanlığı görevinden af talebini yerinde bulduklarını ve yerine Millî Eğitim camiasını tanıyan Mahmut Özer’i göreve getirdiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bakan Özer ile çalışmaları sürdürdüklerini belirtti.

Tokyo Olimpiyatları’na ilişkin değerlendirmeleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle kadın sporcuların performansıyla ilklerin öne çıkmasının kendilerini sevindirdiğini ifade ederek, şunları kaydetti: “Yani hele hele yani neredeyse iki altına gidiyorduk boksta yani burada Busenazların bir altın bir gümüşte, orada bir haksızlığa da maalesef kurban gitti. Ben inanıyorum ki iki altını almış olsaydık boksta, o tabii çok daha farklı bir şey olacaktı. Bizim yani olimpiyatlardaki derecemizi biraz daha artıracaktı. İki altın iki de gümüş oldu ve dokuz da bronz almak üzere şu ana kadar biz olimpiyatlarda böyle bir performansı yakalamış olduk. Doğrusu ben paralimpikte de daha başarılı olacağımıza inanıyorum. Arkadaşlarımızın da bu noktadaki kararlılığını böyle gördüm. Bundan önceki olimpiyatlara göre bu defa daha başarılı bir şekilde dönecekler, bunu görüyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni anayasa çalışmalarına ilişkin, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yeni anayasa ile ilgili hazırlıklarını kendisine gönderdiğini belirterek, şöyle devam etti: “Ben de bu çalışmayı yürüten arkadaşlarıma ve bu işin başındaki arkadaşımıza da o çalışma taslağını da verdim. Arkadaşlarımız onunla birlikte çalışmalarını da yaptılar. Şimdi biz de çalışmamızı belli bir noktaya getirdik, getiriyoruz. Nihai noktaya gelince de çıkan neticeyi ben de Sayın Bahçeli’ye takdim edeceğim ve onların da incelemesinden sonraki durumu tekrar bir değerlendirmeye alacağız.”

“Seçim Kanunu’nda değişiklik olacak mı?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu konuyla ilgili de yine aynı şekilde genel başkan yardımcım Hayati Bey’in riyasetinde bir ekip, Milliyetçi Hareket Partisi’nden de bir ekiple görüşmelerini yaptılar, yapıyorlar. Bu çalışmaları da bana takdim ettiler, ben de baktım. Şimdi onun üzerinden son çalışmaları da yapıyorlar. Yine çalışmadan sonra da yine Sayın Genel Başkanla bu gelinen noktayı bir müzakere etme şansı bulacağız” açıklamasında bulundu.

MUHALEFETİN ERKEN SEÇİM TALEBİ

Muhalefet partilerinin erken seçim çağrılarının hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Yani bunu artık unuttuk, konuşmuyoruz. Çünkü artık hedef Haziran 2023. Bunu Devlet Bey de müteaddit defalar söyledi, biz de söyledik. Yani muhalefetin başka işi gücü yok sürekli bunlarla meşgul oluyor ve bunlarla meşgul olmakla netice alacağını zannediyor. Böyle bir şeyin netice vermeyeceğini defalarca söylediğimiz hâlde, bırakın da işinize bakın. Ülkeye bir katkınız var mı ülkenin kalkınmasına bir katkınız var mı veyahut ülkede yapılan şu çalışmaya bir katkınız var mı? Bunların söyleyin. Bunlarda böyle bir katkı var mı böyle bir dert var mı? Yok. Hâlâ erken seçim merken seçim. Yani erken seçim olup da bundan bir netice alacaklarından değil, bunlar hedef saptırmaktan başka bir şey de değil. Bu ülke artık açıklanan yol haritasını değiştirmek isteyenlere fırsat vermeyecek. Bizim işimiz var. Biz şu anda çalışıyoruz. Daha çok şeyler yapmamız lazım. Bunlara bu fırsatı vermedik, vermeyeceğiz. Bu ülkede önümüzdeki seçimin tarihi bellidir ve o tarihte bu seçim yapılacaktır.”

Ankara’da 26 fabrikanın açılışında konuşan kaynak ustası Melek Tuğ’un görüntülerini izleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tuğ’un meslek lisesini bitirerek, usta noktasına geldiğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: “Dedim ‘Artık üniversiteyi de bitirmen lazım’ ve inanıyorum ki bu azimle üniversiteyi de bitirir. Tabi orada patronun Melek’ten memnun olması, ona orada önde bir yer vermiş olması kadının geldiği yeri göstermesi bakımından çok çok önemli. Firma da tabi sıradan bir firma değil. 250 milyon dolar ihracatı olan bir firma. Bizim Anadolu yakasındaki Türkiye’nin en uzun bayrak direğini bunlar yaptı. Biz de açılışına gitmiştik. Hatta Ulaştırma Bakanımıza onu söyledim. Dedim ‘Bu direğin bir benzerini de Avrupa yakasına yapalım. Anadolu ve Avrupa yakasından iki bayrak direği birbirini selamlasın.’ İnşallah şimdi ikincisini de Avrupa yakasında yapacağız. Kadınımızı hor görmek, onların ilim tahsilinde veya bu tür yerlerde mevki makam sahibi olmasına engel olmak hiç kimseye kazandırmaz. Güveneceğiz ve yolculuğumuza da bu şekilde devam edeceğiz.”

Türkiye’nin eskiden toplu iğne dahi üretemeyen bir ülke olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz, toplu iğne üretemezken bugünkü hâle geldik. Mesela şu an IDEF Fuarı çok başarılı bir fuar oldu ve ciddi manada siparişler var.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’deki işsizlik rakamları ve istihdama ilişkin soruya, “Her zaman tabi söylediğim bir şey var. Bir konuya çok büyük ehemmiyet verdiğimi söyledim. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat. Bu dört başlık bizim için çok önemli. Tabi yatırım olursa arkasında istihdam gelirse onun arkasında ne gelecek? Üretim gelecek. Üretim geldikten sonra da ihracatta uluslararası camiada siz de yerinizi alırsınız” ifadelerini kullandı.

“İHRACATTA 210 MİLYAR DOLAR DUVARINA YAKLAŞTIK”

Türkiye’deki işsizliğin iki buçuk puan rekor düşüşle yüzde 10,6’ya düştüğünü bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “İnşallah artık bu iyiye doğru bir gidiş olacaktır. Ve güzel olan nokta şu, bütün sektörlerde istihdam artışı yaşandı. Böyle bir dönemdeyiz. Hizmet sektörünün istihdamı salgın öncesi seviyesine yaklaştı. Tabii bizim için önem arz ediyor. Sanayi istihdamı yeniden 6 milyonu aşarak, en yüksek seviyesine ulaştı. Bu çok çok önemli. Salgın kaynaklı istihdam kaybının oldukça üzerinde istihdam artışı sağladık. Türkiye ekonomisi artık toparlanma sürecinin ardından bir atılım içerisine girmiştir. Bunu görmemiz lazım.

Tüm dünyayı sarsan salgın döneminde ekonomimiz önemli bir sınav vermiştir. Yerinde ve zamanında aldığımız tedbirler sayesinde salgından en az etkilenen ekonomilerden biri olduk. 2020 yılını yüzde 1,8 büyümeyle kapattık. Bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 7 gibi güçlü bir büyüme kaydettik. Öncü göstergeler, ikinci çeyrekte yüzde 20’nin üzerinde güçlü büyümeye şimdiden işaret ediyor. Yılsonu büyüme beklentimiz ise orta vadeli programa göre yüzde 5,8’in dahi oldukça üzerinde. İhracatta rekor üstüne rekor kırıyoruz, işte 210 milyar dolar duvarına yaklaştık. 2021 yılı genelinde ihracatın inşallah 210 milyar doları da açmasını bekliyoruz. İşte dün Ticaret Bakanımla da görüştüm, baktım ki neşesi yerinde bayağı da çok çok ciddi ihracatta rakamlar veriyor. Nisan 2012’den bu yana reel kesim güven endeksi en yüksek seviyesine çıkmış vaziyette, bu da tabi ki olumlu sinyalleri veriyor.”

DİPLOMAT

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lübnan Başbakanı Mikati ile görüştü

Avatar

Published

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lübnan Başbakanı Necip Mikati’yi Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde kabul etti.

Okumaya Devam edin

DİPLOMAT

“Kadına yönelik şiddetle mücadeleyi temel politikamız hâline getirdik”

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü

Avatar

Published

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü Programı’nda yaptığı konuşmada, “Devlet olarak kadına yönelik şiddetle mücadeleyi temel politikamız hâline getirdik. Bu amaçla, 2011 yılında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızı kurduk. Bakanlığımızın her çalışmasını yakından takip ederek, destekleyerek, samimiyetle sahiplenerek hatta gerektiğinde mücadeleye bilfiil katılarak kadınların yanında yer aldığımızı gösterdik” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile Haliç Üniversitesi’nde düzenlenen Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Birleşmiş Milletler tarafından 24 yıl önce kabul edilen, ‘25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde gerçekleştirdikleri programın hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de de her 25 Kasım gününün bu çerçevede düzenlenen çok sayıda etkinlikle idrak edildiğini kaydetti.

“Amacımız, erkeği ve kadınıyla milletimizin her bir ferdinin, kendi hayatında ve toplumda kadına yönelik şiddet konusunda bilinç sahibi olmasıdır” açıklamasında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hamdolsun, Türkiye bu hususta eskisiyle mukayese edilemeyecek derecede ileri bir seviyeye ulaşmıştır. Her ne kadar, yaygınlaşan medya ve sosyal medya üzerinden yürütülen kasıtlı kampanyalarla bu başarıyı gölgelemek isteyenler varsa da bilhassa hanım kardeşlerimiz hakikati gayet iyi biliyor” diye ekledi.

“KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEYİ, AİLEYİ GÜÇLENDİRME MÜCADELEMİZİN AYRILMAZ BİR PARÇASI OLARAK GÖRÜYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ne kadar medya ve sosyal medya üzerinden yürütülen kasıtlı kampanyalarla bu başarıyı gölgelemek isteyenler varsa da bilhassa kadınların hakikati gayet iyi bildiğini belirterek, şöyle devam etti: “Devlet olarak kadına yönelik şiddetle mücadeleyi temel politikamız hâline getirdik. Bu amaçla 2011 yılında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızı kurduk. Bakanlığımızın her çalışmasını yakından takip ederek, destekleyerek, samimiyetle sahiplenerek, hatta gerektiğinde mücadeleye bilfiil katılarak kadınların yanında yer aldığımızı gösterdik. Bazıları bakanlığımızın adındaki aile kavramını öne sürerek, kadınlar için yaptığımız hizmetleri unutturmaya ve gölgelemeye çalışıyor.”

Ailenin kadınıyla, erkeğiyle, çocuğuyla, yaşlısıyla, toplumu oluşturan o devasa yapının kilit taşı olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aile olmadan sadece birey olarak insanın varlığı eksik kalır. Ülkemizde aile kurumumuza yönelik saldırıların, kadınların haklarını savunmakla hiçbir ilgisinin olmadığının hepimiz farkındayız. Bu tür saldırıların gerisinde aileden başlayarak millî bünyemizi çökerterek, milletimizi var eden hasletleri ortadan kaldırma gayesi vardır. Huzurlu, güvenli, üyelerinin birbirine saygı duyduğu bir aile aynı zamanda kadına yönelik şiddete karşı en muhkem kalemizdir” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadına veya çocuğa yönelik şiddetin olduğu bir birlikteliğin her şeyden önce aile kavramının ruhuna ve özüne ters olduğunun ortada olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Soruyorum sizlere; kadının şiddet gördüğü bir beraberliği temelinde karşılıklı şefkatin, merhametin ve hürmetin olduğu aile kavramıyla tanımlayabilir miyiz? Çocuğun fiziki veya psikolojik şiddete maruz kaldığı bir yapının sağlıklı bir aile olduğunu kim iddia edebilir? Bunu kim söyleyebilir? Biz kadına yönelik şiddetle mücadeleyi aileyi yüceltme ve güçlendirme mücadelemizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Yani aileye sahip çıkarak şiddet meselesi başta olmak üzere kadınların tüm haklarının da korunmasını sağlamayı amaçlıyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımızdan başlayarak, Başbakanlığımız ve Cumhurbaşkanlığımız dönemindeki icraatlarımızla bu doğrultuda önemli bir dönüşümü gerçekleştirdiğimize inanıyorum.”

Bugünkü toplantının konusu olan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 2024 Yılı Faaliyet Planı’nın bu dönüşümlerin sadece bir örneği olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 21 yıl içinde sayması saatler alacak nice reformu ve düzenlemeyi kararlılıkla hayata geçirdiklerini aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkede kadına yönelik şiddetle mücadelede en büyük devrimi 2012 yılında çıkarılan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu’yla yaptıklarını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, marjinal grupların ve sapkın akımların istismar malzemesi hâline gelen İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin, kadınların hakları ve onlara yönelik şiddetle mücadeleye en küçük bir olumsuz etkisinin olmadığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda belli çevreler tarafından yürütülen tezviratın hiçbir temelinin ve dayanağının olmadığını vurgulayarak, “Çünkü mücadelenin asıl somut araçları, 6284 sayılı Kanun başta olmak üzere hukukumuza derç ettiğimiz mevzuat ile zihinlerde gerçekleştirdiğimiz dönüşümdür. Bu kanun, kadın hakları ve ailenin korunması açısından spekülasyonlara kurban edilemeyecek kadar mühim bir kazanımdır. Bu kazanımların örselenmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz” ifadesini kullandı.

Kanunun mahiyetinde ve uygulanmasında sorunlar varsa çözecek, eksikler varsa giderecek, daha da güçlendirilmesi gereken unsurlar varsa gereğini mutlaka yapacaklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu amaçla mevzuatı sürekli geliştirip yenilediklerini anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu çerçevede 2006 yılında yayımladığımız çocuk ve kadınlara yönelik şiddete ve cinayetlere karşı alınacak tedbirlerle ilgili genelgeyi, bugün yayımladığımız yeni bir genelgeyle güncelledik. Yeni genelgemizle kurduğumuz Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Koordinasyon Kurulu’nun, Türkiye Yüzyılı’na yakışır faaliyetler yürüteceğine inanıyoruz” diye konuştu.

“2024 YILI FAALİYET PLANI, KADINA YÖNELİK ŞİDDET KONUSUNDAKİ GÜÇLÜ İRADEMİZİN SOMUT BİR İFADESİDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün kamuoyuyla paylaştıkları 2024 Yılı Faaliyet Planı’nın, ilgili bakanlıkların ve kurumların katkılarıyla hazırlandığını aktardı.

Son faaliyet planının, adalete erişim ve mevzuat, politika ve koordinasyon, koruyucu ve önleyici hizmetler, toplumsal farkındalık, veri ve istatistik başlıklarında beş ana hedef üzerine inşa edildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu plan, 66 alt hedefi ve 218 faaliyet başlığıyla kadına yönelik şiddet konusundaki güçlü irademizin somut bir ifadesidir” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, planın detayları ve yapılacak faaliyetler hakkında salonda izlenen videoyu anımsatarak, “İnşallah planda belirlenen hususların etkin ve kuşatıcı bir şekilde hayata geçirilmesini sağlayacağız. Ülkemizin 81 vilayetinin tamamında faaliyet gösteren kadın konukevleri, ŞÖNİM’ler ve Sosyal Hizmet Merkezleriyle, şiddete maruz kalan kadınları devlet güvencesi altına alıyoruz” bilgisini paylaştı.

Kamu görevlileri ve vatandaşlardan oluşan 4 milyonun üzerinde kişiye verilen eğitimler ve seminerlerle “kadına yönelik şiddete karşı sıfır tolerans” ilkesinin altyapısını oluşturduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şiddetsiz bir Türkiye Yüzyılı için yürüttükleri çalışmaları kesintisiz bir şekilde sürdürdüklerini kaydetti.

“ÜLKEMİZİN HAYRINA HANGİ MÜCADELEYE GİRDİYSEK KADINLARIN DESTEĞİNİ DAİMA YANIMIZDA BULDUK”

Siyaset yolculuğunun her safhasını kadınlarla birlikte yürüyen bir kardeşleri olarak bugünlere siyaset mühendislikleriyle değil, onların hayır dualarıyla geldiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin ve milletimizin hayrına hangi mücadeleye girdiysek kadınların desteğini daima yanımızda bulduk. Hayatımıza kastetmeye varan hain saldırıları siz kadınların desteğiyle püskürttük. Biliyorsunuz, 15 Temmuz menfur darbe girişiminde hayatları pahasına darbecilere direnen, tanklara, uçaklara, ölüm kusan silahlara meydan okuyan milyonların en ön safında kadınlar vardı” sözlerini sarf etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk demokrasisini 28 Şubat karanlığından çıkartıp, önce 2023 hedefleri, şimdi de Türkiye Yüzyılı aydınlığına çıkartanlar yine kadınlardır, Aybüke öğretmenlerdir” dedi.

“DİYARBAKIR ANNELERİ’Nİ YÜREKTEN SELAMLIYORUM”

Kıyafetleri yüzünden okul kapılarından, üniversite amfilerinden, iş hayatından, kamudan dışlanmaya çalışılan kadınların mücadelesinin, Türk demokrasi tarihinin en önemli sayfalarından biri olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Diyarbakır’da tuttukları evlat nöbetiyle terör örgütüne kâbuslar yaşatan kadınların hakkını asla ödeyemeyiz. Buradan bir kez daha bölücü terör örgütünün kanlı, kirli ve kalleş yüzünü direnişleriyle deşifre eden Diyarbakır Anneleri’ni yürekten selamlıyorum” diye konuştu.

Evinde, fabrikada, tarlada, kendi işinin başında, alın teriyle, emeğiyle fedakârca destan yazan kadınların başarılarıyla gurur duyduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Maruz kaldıkları tüm ayrımcılıkların üstesinden gelerek hayatın her alanında isimlerini tarihe altın harflerle yazdıran kadınların her birini huzurlarınızda tebrik ediyorum” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların bireysel özgürlüklerinden siyasi ve sosyal alandaki varlıklarına kadar her konuda gösterdikleri gayreti, bir lütuf veya imtiyaz değil, “hak mücadelesi” olarak gördüklerinin altını çizerek, şöyle devam etti: “Bizim gönül ve fikir dünyamızda kadın ve erkek, Allah’ın kulu olmakla da vatandaş olmakla da eşittir, biri diğerinden üstün değildir. Üstünlük gayrettedir, üretkenliktedir, ilimdedir, ahlaktadır, takvadadır, merhamettedir, erdemli olmaktadır. Bu anlayışla cinsiyetinin ötesinde insan sıfatıyla sahip olduğu hakları için çile çeken, mücadele veren, adeta canını dişine takan kadınların hep yanında yer aldık, almayı da sürdürüyoruz.”

Her konuda olduğu gibi bu hususta da eksiklikler ve aksaklıklar olabileceğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunların hepsi zaman içinde çözülebilir, düzeltilebilir, telafi edilebilir meselelerdir. Önemli olan hak mücadelesindeki samimiyettir. Kadınların hak taleplerinde onlara verdiğimiz destekte samimi olduğumuz için bugünlere geldik” düşüncesini dile getirdi.

“ANADOLU İHTİLALİNİ KADINLARLA BİRLİKTE BAŞLATTIK”

3 Kasım seçimleriyle “Anadolu ihtilalini” kadınlarla birlikte başlattıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınlara hitaben sözlerini şöyle sürdürdü: “Türk demokrasisini vesayetin karanlığından sizlerle birlikte çıkardık. Milletimizin iradesine vurulan prangaları sizlerle birlikte parçaladık. Terör örgütlerinin hain emellerini birlikte hüsrana uğrattık. Önümüze konan irili ufaklı bütün engelleri sizlerle birlikte aştık. Ne kadar çetin olursa olsun tüm zorlukların üstesinden sizlerle birlikte geldik. Hak ve hürriyetlerimize yönelik saldırıları birlikte savuşturduk. Türkiye’nin hedefleri doğrultusunda yürümesini sizlerle birlikte sağladık. Türkiye’nin son 21 yılda her alanda yazdığı başarı hikâyesinin kahramanı, toplumumuzun diğer kesimleriyle birlikte hiç şüphesiz kadınlardır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin başarılarının üzerini örtmek, insanların umutlarını söndürmek, gençlerin hayallerine ket vurmak isteyen ve siyasetteki tek gayesi bu olan kötümser bir zihniyet olduğunu söyledi.

“Bu kafanın her konu gibi kadınların kazanımları hususunda da gerçeği ters yüz etmenin, pireyi deve yapmanın” peşinde olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin 21 yılda nereden nereye geldiğini kabul etmek istemeyenlerin iflahının mümkün olmadığını, pek çok hadisede yakinen tecrübe ettik. Eski Türkiye özlemiyle yanıp tutuşan bu kesimin amacı, demokratik yarışla ülke yönetimine gelmek değil, darbe ve vesayet yoluyla sorumsuz yetkili olarak keyiflerince hareket etmektir” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu uğurda şimdiye kadar her şeyi yaptılar, her yolu denediler, her türlü omurgasızlığı, ilkesizliği sergilediler. Hatta ellerinde, yine söylüyorum, şehit öğretmenimiz Aybüke Yalçın’ın, merhum Ayşenur Kalkan’ın, evlatlarını korumak için bombaların üzerine atlayan Hatice Belgin’in ve daha nice kadın kahramanımızın kanı onların ellerinde, ciğerlerinde kalmıştır. Oysa bu ülkede eli öpülecek kadın aranıyorsa, böyle bir saygıya layık olanlar herkesten önce vatanımız için canlarını ortaya koyan şehitlerimizin yiğit analarıdır, eşleridir, başımızın tacı öğretmenlerimizdir. 15 Temmuz gecesi ellerinde bayraklarıyla darbecilere direnen demokrasi neferleridir.”

“KADINLAR DA HAKİKATLERİN FARKINDA OLDUĞU İÇİN YÜRÜTÜLEN İSTİSMAR FAALİYETLERİ ARTIK TABAN TUTAMIYOR”

“Bizim insanımız, basiret ve ferasetiyle temayüz etmiş bir millettir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin kimin samimi olduğunu, kimin de meseleleri istismar ettiğini çok iyi gördüğünü söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin vicdan ve fikir terazisinde bunun değerlendirmesini çok iyi yaptığını belirterek, “Hamdolsun, milletimizin her bir ferdi gibi kadınlar da hakikatlerin farkında olduğu için yürütülen istismar faaliyetleri artık taban tutamıyor. Tüm hayatları kendileri gibi düşünmeyenleri ve davranmayanları yaşam biçimleri üzerinden tahkir etmekle geçenlerin yaşam tarzı yaygaraları komiktir. Hatta daha ötesi trajikomiktir” dedi.

Hiç uzağa gitmeden, Gazze’deki insani dramın bunun en çarpıcı örneği olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Farklı siyasi görüşten, inançtan, kökenden vatandaşlarımızın neredeyse tamamının ortaklaştığı bir meselede dahi bunlar sınıfta kaldılar. İstisnaları bir tarafa bırakırsak, bu çevrelerin haftalardır Gazze’de alçakça katledilen binlerce çocuk ve kadın için tek kelime ettikleri vaki değildir. Buna karşılık doğruluğu şüpheli kimi örnekler üzerinden zalimleri ve onların aparatlarını desteklemeyi maharet sayıyorlar” ifadelerini kullandı.

“HER ALANDA ÜLKEMİZİ HAK ETTİĞİ YERE GETİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin demokrasisine, hukukuna, kalkınmasına, istiklal ve istikbal mücadelesine bu kadar büyük darbeler vuran bu zihniyetin yol açtığı ağır maliyeti senelerce geri kalmışlık, faşist baskılar, zulüm olarak ödediklerini ifade ederek, şöyle konuştu: “Kalkınma ve demokrasi yolculuğuna beraber başladığımız ülkeler ilerlerken, sırf birilerinin ideolojik bağnazlıklarından dolayı Türkiye on yıllar boyunca kılık kıyafetle, okumak isteyen kadınların başörtüsüyle uğraştı. Lafa gelince kültürden, sanattan, ilerlemeden, bilimden bahsedenler, kızlarımızı kazandıkları üniversitelerin kapısından içeriye dahi sokmadılar. Kılık kıyafet özgürlüğünün iptali için Anayasa Mahkemesine koşanlar, başörtüsüne ‘bir metrekarelik bez parçası’ diyerek hareket edenler yine bu faşist zihniyetin mensuplarıydı.”

“KADINLARI EZEN, ONLARI HOR HAKİR GÖREN TAASSUPLA KARARLI BİR MÜCADELE YÜRÜTTÜK”

İleri demokrasiyi, insan hak ve hürriyetlerini, her alanda güçlü ekonomiyi millete ve Türkiye’ye çok gördüklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Üreten, ihracat yapan, her alanda tam bağımsızlık yolunda emin adımlarla ilerleyen bir Türkiye gerçeğinden rahatsız oldular. Ülkemizin bir daha böyle felaketlerle karşılaşmaması için yönetim sistemi değişikliği dâhil demokratik bir sistem içinde yapılabilecek her şeyi yaptık. Aynı şekilde gelenek göreneklerimizin arkasına saklanarak kadınları ezen, onları hor hakir gören taassupla da kararlı bir mücadele yürüttük. Önümüzdeki dönemde de reformlarımızı sürdürerek, ihtiyaç duyulan her alanda ülkemizi hak ettiği yere getirmeye devam edeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çerçevede kadınların taleplerine de önceliklerinin en başında yer verdiklerini dile getirerek, şöyle devam etti: “Kadını dışlayan bir ülke de bir siyaset de bir program da sahip olduğu insan zenginliğinin yarısından vazgeçmiş demektir. Ne tarihimiz, ne medeniyetimiz, ne kültürümüz, ne gelenek göreneklerimiz böyle bir savrukluğa ve adaletsizliğe cevap verir. Biz bu anlayışla ne diyoruz Türkiye Yüzyılı, kadınların yüzyılı olacaktır. İnşallah 21 yılda verdiğimiz her imtihan gibi ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonumuzu da hayata geçirecek, bu zaferin sevincini kadınlarla birlikte kutlayacağız. Kadını, erkeği, genci ve yaşlısıyla tam bir dayanışma içinde mücadele ederek, Allah’ın izniyle şiddetsiz bir Türkiye’yi sizlerle birlikte inşa edeceğiz.”

“Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 2024 Yılı Faaliyet Planı”nı, bu doğrultuda atılmış çok kıymetli bir adım olarak gördüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Planın titizlikle uygulanması noktasında, devletimizin tüm kurumlarıyla birlikte sivil toplum kuruluşlarımızın ve milletimizin her bir ferdinin gerekli hassasiyeti göstereceğine yürekten inanıyorum. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak biz de planın başarısı için her türlü desteği vermekten geri durmayacağız. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kadınların hak ve hukuk mücadelesinde yanlarında yer alacağız” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin kalkınmasında, güçlenmesinde, aydınlık yarınların müjdecisi olan Türkiye Yüzyılı’nın inşasına yaptıkları katkılar için kadınlara teşekkür ederek, faaliyet planının hayırlı olmasını diledi.

Okumaya Devam edin

DİPLOMAT

“Türkiye’nin ekonomik ve siyasi şartları ne olursa olsun, eğitim-öğretimin ikinci plana itilmesine müsaade etmedik”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Kasım Öğretmenler Günü

Avatar

Published

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla düzenlenen programda yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin ekonomik ve siyasi şartları ne olursa olsun, eğitim-öğretimin ikinci plana itilmesine müsaade etmedik. Hükûmetlerimiz döneminde hazırlanan tüm bütçelerde aslan payını daima eğitim-öğretimine ayırdık. 2002 yılında toplam eğitim-öğretim bütçemiz 10,3 milyar lirayken, bugün bu miktar 652 milyar liraya çıkmıştır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen “100 Yılı İnşa Edenler, 100 Yılı İnşa Edecekler” başlıklı 24 Kasım Öğretmenler Günü Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nün tüm öğretmenlere hayırlı olması temennisini dile getirerek, “Yurt içinde ve yurt dışında görev yapan öğretmenlerimize şahsım, ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyor, minnet duygularımı ifade ediyorum. Görevi esnasında şehit edilenler başta olmak üzere, ebedi âleme irtihal etmiş tüm öğretmenlerimize Cenab-ı Mevla’dan rahmet niyaz ediyor, bu güzel buluşma münasebetiyle her birini şükranla yâd ediyorum” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütü PKK tarafından altı yıl önce Batman’da şehit edilen öğretmen Şenay Aybüke Yalçın’a ithafen hazırlanan sinema filminin gala gösterimini şehit öğretmenin ailesiyle gözyaşları içerisinde seyrettiklerini kaydederek, “TRT’nin emeği ve gayretiyle hayat bulan ‘Aybüke; Öğretmen Oldum Ben’ filmi, şehidimizin aziz hatırasına hürmeten bugün ülkemiz genelinde gösterime girdi. Henüz 22 yaşındayken öğrencilerinden alçakça kopartılan şehit Aybüke öğretmenin hayatını, umutlarını, mücadelesini sinemaya taşıyan bu özel filmi öğretmenlerimizle birlikte tüm gençlerimizin izlemesini tavsiye ediyorum. Uzun yıllar ülkeye hizmet edip milletimize karşı vazifelerini başarıyla yerine getirdikten sonra bugün emekliliğini yaşayan öğretmenlerimize de sağlıklı, hayırlı ve uzun ömürler temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.

“4 MİLYON 689 BİN EMEKLİMİZ DE 5 BİN TL İMKÂNINDAN FAYDALANACAK”

Emeklilerin yükünün hafifletilmesine yönelik geçen ay bir defaya mahsus beş bin lira ödeme kararı aldıklarını ve bu kapsamda Meclis’ten geçen kanun teklifiyle 10 milyon 430 bin çalışmayan emeklinin hesabına ödemelerinin yapıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Açıkçası emeklilerimizin bir kısmının dışarıda bırakılması şahsen bizim de içimize sinmeyen, bizim de hakkaniyetli bulmadığımız bir durumdu. Dahası bunun çiftçi ve esnaf emeklilerimizin içinde yer aldığı diğer emeklilerimizde bir gönül kırgınlığına sebep olduğunu üzüntüyle müşahede ettik. Pazartesi günkü kabine toplantımızda Çalışma ve Maliye Bakanlarımıza gerekli düzenleme ve düzeltmelerin süratle yapılması talimatını verdim. Bakanlarımız hazırlıklarını bugün itibarıyla tamamladılar. İnşallah önümüzdeki hafta ilgili kanun teklifini Meclisimize sunacağız. İlk düzenlemeden yararlanamayan çiftçi ve Bağkur’lu esnaf emeklilerimiz başta olmak üzere 4 milyon 689 bin emeklimizin de tek seferlik beş bin lira ödeme imkânından faydalanmalarını sağlayacağız. Böylece 15 milyon 120 bin emeklimizin tamamına bir defaya mahsus beş bin liralık ödeme gerçekleştirmiş olacağız.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, alınan kararın tüm emekliler için hayırlı olması temennisini dile getirerek, emeklilerin yanında olmayı sürdüreceklerini söyledi.

“CUMHURİYETİN 100. YIL DÖNÜMÜNÜ MUHTEŞEM BİR COŞKU VE GURURLA KUTLADIK”

Bu sene millet olarak tarihlerinin en önemli eşiklerinden birini daha aşmanın bahtiyarlığını yaşadıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyetin ilanının 100. yıl dönümünü hep birlikte muhteşem bir coşku, gurur ve heyecanla kutladıklarını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün de “100 Yılı İnşa Edenler, 100 Yılı İnşa Edecekler” teması altında 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü idrak ettiklerini anımsatarak, ülke genelinde bu tema çerçevesinde gerçekleştirilen çeşitli etkinlikleri maziyi hatırlama, istikbale yön verme açısından çok anlamlı bulduklarını belirtti.

“Nasıl bir ağaç toprağın derinliklerine uzanan kökleriyle yaşarsa, unutmayalım ki bir toplum da geçmişiyle kurduğu köprülerle ayakta kalır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cemil Meriç’in bu gerçeği “Ağaç kökleriyle yaşar. İnsanlar da” ifadesiyle dile getirdiğini aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, çağın getirdiği sıkıntıları, problemleri, meydan okumaları ve yozlaşma tehditlerini milletlerin ancak kökleriyle bağlarını sağlam tutarak aşabileceklerini, diğer türlü rüzgârın önündeki kuru yaprak misali sağa sola savrulmaktan kurtulamayacaklarını ifade etti.

“Bir toplumu köklerine bağlayan ana damar, hiç şüphesiz eğitim öğretimdir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Maarif davamızın öncülerinden rahmetli Nurettin Topçu, milletimizin beka mücadelesinde eğitimin oynadığı rolü bakınız nasıl anlatıyor; Millet ruhunu yapan maariftir. Maarifin düşmesi millet ruhunu yerlere serer. Maarife değer vermeyiş, millet ruhunun yıkılışını hazırlar. Maarif hangi yönde yürürse millet ruhu da onun arkasından gider. Şu hâlde millet, maarif demektir.”

“BÜTÇEDE ASLAN PAYINI DAİMA EĞİTİM ÖĞRETİME AYIRDIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla 21 sene önce aziz milletin takdiriyle ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiklerinde önceliklerinin en başına eğitim öğretimi koyduklarını aktardı.

Türkiye’nin ekonomik ve siyasi şartları ne olursa olsun, eğitim öğretimin ikinci plana itilmesine müsaade etmediklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu bilgileri verdi: “Hükûmetlerimiz döneminde hazırlanan tüm bütçelerde aslan payını daima eğitim öğretime ayırdık. 2002 yılında toplam eğitim öğretim bütçemiz 10,3 milyar lirayken, bugün ne oldu biliyor musunuz? Bugün bu miktar, 652 milyar liraya çıkmıştır. Şu an Meclis’te görüşmeleri devam eden 2024 yılı bütçemizde, eğitim öğretime tahsis edilen tutar ise 1 trilyon 620 milyar liradır. Derslik sayımız, 343 binden aldık, 619 bine, okul sayımızı 50 binden 95 bine yükselttik. Öğretmen kadromuzu, yaptığımız 800 bin yeni atamayla tahkim ettik. 2023-2024 eğitim öğretim yılında, resmî-özel toplam 1 milyon 203 bin öğretmenimizle 19 milyon öğrencimize şu anda eğitim öğretim hizmeti sağlıyoruz.”

“OKULLAŞMA ORANLARIMIZ, TÜM KADEMELERDE CUMHURİYET TARİHİNİN ZİRVESİNE ULAŞTI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimin altyapısına yaptıkları devasa yatırımların olumlu sonuçlarını çok geniş bir yelpazede gördüklerini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’de derslik başına ilköğretimde 36, ortaöğretimde ise 30 öğrencinin düştüğüne dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Benim öğrencilik yıllarımda bizim sınıflardaki öğrenci sayısı 75’ti. Hele hele Anadolu’da bu rakam 100’lere ulaşıyordu. 80, 90,100, böyleydi. Ama şimdi biz bunu ne yaptık, işte görüldüğü gibi 30, 25, hele hele bazı yerlerde 15’e düşürdük. Çünkü kaliteli bir eğitim öğretimi başarmak kararındayız. Hamdolsun şu anda bunu da başardık, başarıyoruz. Bunu ilköğretimde 23’e, ortaöğretimde 22’ye indirdik. Öğretmen başına düşen öğrenci sayımız da aynı şekilde ilköğretimde 28’den 18’e, ortaöğretimde 28’den 12’ye geriledi. Bu oranlarla derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısında OECD ortalamasına yaklaştık. Bu Türkiye’nin geldiği konumu göstermesi bakımından çok önemli.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, okullaşma oranlarıyla ilgili verdiği bilgide, “Yine bu dönemde okullaşma oranlarımız eğitimin tüm kademelerinde Cumhuriyet tarihinin zirvesine ulaşmıştır. Farklı sebeplerle okula gidemeyen kız çocuklarımızın önündeki engelleri kaldıran biz olduk. Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak için şartlı eğitim yardımından pansiyon kapasitesinin ve bursların artırılmasına kadar birçok adım attık” diye konuştu.

“EĞİTİMDE DEMOKRATİK DÖNÜŞÜME İMZA ATTIK”

“Gençlerimiz hatırlamaz, öğretmenlerimizin ciddi bir kısmı biliyorum ki hatırlar. Yaşı 35 ve üstü olan kardeşlerimiz çok iyi hatırlayacaktır” diyerek, 20 sene önce okullar açılınca ailelerin en büyük sıkıntı kaynağının ders kitaplarını temin etmek olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kırtasiye kırtasiye dolaşır, okul kitaplarını tedarik etmeye çalışırdık. Bazı kırtasiyeciler de bir hafta 10 gün sonraya bize randevu verirlerdi. Bunları yaşadık. Göreve geldiğimizin ilk senesinde biz dedik ki ‘Bu eziyete son vereceğiz’ Ders kitaplarını ücretsiz bir şekilde dağıtmaya başladık. Bugüne kadar yaklaşık 4 milyar ders kitabının dağıtımını gerçekleştirdik. 2023-24 eğitim öğretim yılında 171 milyon ders kitabını öğrencilerimize ücretsiz olarak ulaştırdık. Bitmedi, okullarımızda 560 bin etkileşimli tahta kurduk. 2023 yılı sonuna kadar bu sayı inşallah 620 bine ulaşacak.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunlarla birlikte katsayı adaletsizliğini kaldırarak, kesintisiz eğitim dayatmasını sonlandırarak, meslek liselerinin önünü açarak, imam hatip okullarının kapısına vurulan zincirleri kırarak, kılık kıyafetle ilgili yasaklara son vererek, Kur’an-ı Kerim ve Siyer-i Nebi derslerini yaygınlaştırarak, yaşayan diller ve lehçeler dersleriyle beşeri zenginliğimizin farkına vararak eğitimde çok kapsamlı bir demokratik dönüşüme imza attık.”

“HER YIL ORTALAMA 40 BİN ÖĞRETMEN ATAMASI GERÇEKLEŞTİRDİK”

Bilhassa 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde muhalefet tarafından sürekli istismar edilen bir hususu açıklığa kavuşturmak istediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükûmet olarak sadece bütçede değil, atamalarda da önceliği hep eğitim öğretime verdiklerini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu an kamuda görev yapan öğretmenlerin yüzde 80’i bizim iktidarlarımız döneminde atanmıştır. Her yıl ortalama 40 bin öğretmen ataması gerçekleştirdik. Mayıs ayında 45 bin öğretmenimizi daha öğrencileriyle buluşturduk. Bundan sonra da ihtiyaçlar ve imkânlar dâhilinde gerekeni yapacağız” diye konuştu.

Çocukların eğitiminden hiçbir şekilde taviz vermeyeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz eğitim öğretim konusunu doğrudan bekamızı ilgilendiren millî bir mesele olarak görüyor, her türlü siyasi hesabın üstünde tutuyoruz” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda her türlü ufuk açıcı tenkide ve yol gösterici teklife de açık olduklarının altını çizerek, atamalar yanında üzerinde hassasiyetle durdukları bir diğer hususun öğretmenlerin maaşları ve özlük haklarıyla ilgili iyileştirmeler olduğunu belirtti.

Bu konuda da zaman zaman gerçek olmayan çeşitli iddialara ve ithamlara rastladıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Oysaki hükûmetlerimizin üstün niyeti ve karnesi apaçık ortadadır. 2002 yılında en düşük öğretmen maaşı ek dersler hariç 470 lirayken, bugün bu rakam 23 bin 900 liraya çıktı. Nereden nereye… Dolar bazında 2002 yılında kasım ayı itibarıyla bir öğretmen ek ders hariç 290 dolar kazanırken, bugün dolar bazında bunun yaklaşık üç katı maaş alıyor. Yani hem Türk Lirası hem de dolar olarak reel artış söz konusu” diye konuştu.

“HAYAT PAHALILIĞININ FARKINDAYIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunları söylerken her şeyin mükemmel olduğu iddiasında olmadığını ifade ederek, “Tüm dünyada enflasyonun son 70 yılın zirvelerini zorladığı bir ekonomik atmosferden bizim etkilenmememiz düşünülemez. Hayat pahalılığı ve büyük şehirlerimizdeki fahiş kira artışlarının ücretli çalışanlarımız üzerinde oluşturduğu baskının farkındayız” dedi.

Ev sahiplerinin insaf dışı uygulamalarını bir kenara koyamayacaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün bir vatandaşla olan diyaloğunu “Dedi ki ‘Kiracıyım’ ‘Ne ödüyorsun?’ dedim ‘Başkanım’ dedi, ‘Şu anda ev sahibi beni ciddi manada sıkıştırıyor. 2 bin 500 lira veriyordum. Şimdi kiramı 7 bin 500 liraya çıkardı. Ya verirsin ya evden çıkarsın’ diyor” sözleriyle anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, evin kirasını 2 bin 500’den 7 bin 500’e çıkarmanın insafa sığmadığını belirterek, şöyle devam etti: “Mecburen o ilçedeki belediye başkanımızı aradım. Ondan ricada bulunduk. Dedim ki ‘Ya uygun bir kiralık yer bul. Veyahut da bizim TOKİ’nin evleri varsa oradan kendisine bir imkân sağla’ Bu vicdan… Her şeyi devletten beklemek herhalde olacak bir şey değil. El ele vereceğiz, dayanışma hâlinde olacağız. Ama ben o ev sahibine, herhalde o da şimdi dinliyordur beni, ‘Sende vicdan var mı?’ diye sormak durumundayım. Bu kadar biz konut yapıyoruz. Bu yaptığımız konutlarla çözüm geliştirmeye çalışıyoruz. Ama insaf ya 2 bin 500’den 7 bin 500’e. Bu ne vicdandır?”

Fahiş fiyat balonunu söndürecek tedbirleri artık hayata geçireceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Otomobil piyasasında alınan önlemlerin sonuçlarını gördük. Konut fiyatları ve kiralarda da dengelenme başladı. Yakında her ikisinin de piyasa gerçekleriyle uyumlu rakamlara geleceğine inanıyorum” diye konuştu.

“ÖĞRETMENLERİMİZE NE YAPSAK YETERSİZ KALACAKTIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öte yandan evlatlarımızı, dolayısıyla parlak yarınlarımızı emanet ettiğimiz öğretmenlerimize ne yapsak yetersiz kalacaktır. Bunu laf olsun diye değil, tüm kalbimle ifade ediyorum” dedi.

Öğretmenlere haklarının verilmesi noktasında hassasiyetlerinin en üst seviyede olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugüne kadar öğretmenlerimizle aramıza kimseyi sokmadık. İnşallah bundan sonra da muhabbetimizin sarsılmasına müsaade etmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

60 yıllık bir hayalin ürünü olan Öğretmenlik Meslek Kanunu’yla ilgili, Anayasa Mahkemesinin verdiği kararı da göz önünde bulundurarak gerekli düzenlemeleri yapacaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, mesleğin niteliğini ve toplumsal statüsünü güçlendirecek şekilde kanun tekliflerini yakında tüm paydaşların dikkatine sunacaklarını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğretmenlerin daha mutlu, huzurlu ve başarılı olmaları için mesleki gelişimlerinde ve özlük haklarında gerekli destekleri sağlayacaklarını kaydederek, şöyle devam etti: “Lisans programlarından mesleki gelişime kadar tüm aşamaları Türkiye Yüzyılı’na uygun şekilde gözden geçirip yeni istihdam sistemini hayata geçireceğiz. Bu doğrultuda yükseköğretim programlarında öğrencilerin yetiştirilmesi, mesleğe kabul, adaylık, kariyer gelişimi ve mesleki gelişim ile öğretmenlik mesleği genel yeterlilikleri ilişkisini tesis edeceğiz.”

“ÖĞRETMENLERİMİZE YÖNELİK ŞİDDETİ ASLA MAZUR GÖREMEYİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, en hassas oldukları konunun şiddet meselesi olduğunu vurgulayarak, “Bizim kültürümüzde öğretmene el kalkmaz. Öğretmenin eli öpülür” dedi.

Öğretmenlere yönelik şiddet eylemlerini asla mazur göremeyeceklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şayet bu konuda mevzuatla ilgili sıkıntı varsa çözecek, eğitimle ilgili bir sorun varsa üzerine kararlılıkla gideceğiz. Hükûmet olarak yapılması gereken her şeyi yapmak suretiyle zaman zaman medyaya da yansıyan üzüntü verici görüntülerin önüne geçeceğiz.”

6 Şubat’taki depremlere değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kaybettiklerimizin acısı kor bir ateş gibi içimizde yanmaya devam ediyor. Daha 8 ay önce 50 bini aşkın canını toprağa vermiş bir millet olarak depremzede kardeşlerimiz bizimle aynı standarda kavuşmadan hiçbirimiz kendimizi huzurlu hissedemeyiz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem bölgesinin yeniden ayağa kaldırılmasının hükûmetlerinin birinci önceliği olduğunu vurguladı. Dün Malatya’da meydana gelen 5,2 ve 4,7 büyüklüğündeki depremlerin herkese deprem gerçeğini tekrar hatırlattığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan tüm Malatyalı kardeşlerimize ‘geçmiş olsun’ dileklerimi iletiyorum. Rabbim ülkemizi her türlü afetten muhafaza buyursun diyorum” dedi.

“2024-2025 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞINDA 19 BİN 468 DERSLİĞİ DAHA HİZMETE AÇACAĞIZ”

Depremin şehirlerde açtığı yaraları sarmak amacıyla ilk günden beri yoğun çaba harcadıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Deprem öncesi 10 bin 977 okul, 119 bin 200 derslikle eğitim hizmetlerimizi sürdürdüğümüz bölgede depremde 969 okul, 12 bin 120 dersliğimiz hasar alarak kullanılamaz hâle geldi” bilgisini paylaştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitim kurumlarının fiziki altyapısını iyileştirmek için planladıkları okul ve derslik sayısına ilaveten deprem sonrası acil ihtiyaç duyulan yeni 2 bin 571 derslik açtıklarını kaydederek, “6 Şubat’tan bugüne bölgedeki 45 bin dersliğimizin bakım, onarım çalışmalarını tamamlayarak yavrularımızın hizmetine sunduk. 2024-2025 eğitim öğretim yılı başında inşallah 19 bin 468 dersliği daha hizmete açacağız” dedi.

Deprem konutları ve köy evlerinin yapımına devam ettiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, inşası tamamlanan toplam 46 bin konut ve köy evini yılbaşından önce hak sahiplerine teslim edeceklerini duyurdu.

Deprem bölgesinde öğrencilerin eğitimleri eksik kalmasın diye fedakârca çalışan öğretmenlere teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah omuz omuza, gönül gönüle vererek bu zor günlerin üstesinden hep birlikte geleceğimize inanıyorum. Sizlerden, istikbalimizin teminatı olan evlatlarımıza en güzel şekilde sahip çıkmanızı özellikle istirham ediyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğretmenlere çağrısını şu sözlerle sürdürdü: “Anaokulundan itibaren her bir öğrencimizin tarihiyle, medeniyetiyle, ecdadıyla, ezanı, vatanı, bayrağıyla barışık olarak yetişmesi, ebeveynlerle birlikte sizlerin de sorumluluğudur. Öğrencilerimize öz güven aşılayan, kendi kültürlerinin, kimliklerinin, kadim değerlerinin farkına varmalarını sağlayacak olan siz saygıdeğer hocalarımızsınız. Siz kıymetli öğretmenlerimizden, gençlerimize tarihiyle, vicdanıyla, mazlum ve mağdurlara kucak açmasıyla, mücadelesi ve zaferleriyle gerçekten büyük bir milletin mensupları olduklarını anlatmanızı bekliyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gittiği okullarda öğrencilere hep “Oku, düşün, uygula, neticelendir” tavsiyesinde bulunduğunu ifade ederek, “Bununla geleceği kucaklayacaksınız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğretmenlere, “Bu düşüncelerle, nesillerimizi bugünlere taşıyan rehberliğiniz, müreffeh bir gelecek için gösterdiğiniz gayretiniz, milletimizi büyüten ve geliştiren o yılmaz azminiz, yurdumuzu sevgiyle sarıp sarmalayan şefkat dolu kalbiniz için her birinize şahsım, evlatlarım, ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum” sözleriyle tekrar teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: “Üzerimde emeği olan kendi öğretmenlerimi de ebediyete irtihal etmiş olanları rahmetle, hayatta olanları saygıyla anıyor, ellerinden öpüyor ve şükranla yâd ediyorum. Sizlerin aracılığıyla yurt dışında gerek Millî Eğitim Bakanlığımızda gerek özel okullarımızda gerekse Türkiye Maarif Vakfımıza bağlı okullarda görev yapan öğretmenlerimize selamlarımı gönderiyorum. Millî Eğitim Bakanımıza ve ekibine bu güzel buluşmaya vesile oldukları için ayrıca şahsım, ailem, milletim adına teşekkür ediyorum. Bu duygularla bir kez daha 24 Kasım Öğretmenler Günü’nüzü tebrik ediyorum. ‘Türkiye Yüzyılı’nın inşasında görev alan siz kıymetli öğretmenlerimizi sevgiyle, saygıyla selamlıyor, Allah’a emanet ediyorum.”

PROGRAMA 81 İLDEN ÖĞRETMENLER KATILDI

Programa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ile 81 ilden gelen öğretmenler katıldı.

Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Yücel Arzen Hacıoğulları yönetiminde 100 öğretmenden oluşan koro müzik dinletisi sunuldu.

Babasıyla koroyu yöneten 2. sınıf öğrencisi Ocak Hacıoğulları’nı Cumhurbaşkanı Erdoğan tebrik etti.

Programda “Türkiye’de Millî Eğitim’in dünü, bugünü ve yarını” konulu belgesel de izletildi.

Okumaya Devam edin

DİPLOMAT

“Ekim ayı itibarıyla son 12 aylık ihracatımız 254,8 milyar doları buldu”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İnovaLİG Şampiyonları Ödül Töreni

Avatar

Published

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İnovaLİG Şampiyonları Ödül Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Küresel ölçekte yaşanan tüm zorluklara ve sorunlara rağmen ihracatımız, yükseliş trendini hâlen devam ettiriyor. Son olarak ekim ayında yeni bir rekora daha imza attık. Ekim ayı ihracatımız bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7,4 oranında artarak 22,9 milyar dolara çıktı. Böylece en yüksek ekim ayı ihracat değerine ulaşmanın sevincini yaşadık. Ekim ayı itibarıyla son 12 aylık ihracatımız ise 254,8 milyar doları buldu” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen Türkiye İnovasyon Haftası İnovaLİG Şampiyonları Ödül Töreni’ne katılarak bir konuşma gerçekleştirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında hafta kapsamındaki etkinliklerin ülke, millet ve iş dünyası için hayırlara vesile olmasını diledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilkini 2014 yılında takdim ettikleri İnovaLİG ödüllerini kazanan kişileri, kuruluşları ve firmaları canıgönülden tebrik ettiğini, İnovaLİG şampiyonları başta olmak üzere Türkiye’nin üretimine istihdamına ve ihracatına katkı yapan tüm şirketlerle gurur duyduğunu dile getirdi.

“İNOVALİG’DE 64 FARKLI ŞEHİRDEN İKİ BİN ÜÇ FİRMA SAYISINA ULAŞTIK”

İnovasyon geliştirme programına başvuran firmaların sayısının her yıl düzenli olarak artmasının İnovasyon kültürünün, iş dünyasında kök salmaya başladığını gösterdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2014 yılında 460 başvuruyla başladığımız İnovaLİG’de bu sene 64 farklı şehirden 2 bin 3 firma sayısına ulaştık. Bugüne kadar 89 farklı firmamıza ödül verdik. Geçen yıl ödül alan firmalarımızın toplam ihracatı 19 milyar dolara yaklaştı. Bu rakamın daha da artacağına inanıyorum” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk günden beri sahip çıktıkları Türkiye İnovasyon Haftası etkinliklerine ve İnovaLİG projesine bundan sonra da gereken desteği vereceklerini belirterek, “Her zaman söyledim, bugün tekrar vurgulamak istiyorum. Yeter ki siz çalışın, üretin, istihdam oluşturun, yeter ki siz bu ülkenin ürünlerini dünyanın dört bir yanına ulaştırın, yeter ki siz Türkiye’nin potansiyeline güvenmeye, inanmaya devam edin. Allah’ın izniyle sizi asla yalnız bırakmayız. Bugüne kadar hep bu anlayışla hareket ettik. Bu sene 30. yaşını kutlayan Türkiye İhracatçılar Meclisimizin çalışmalarına ve projelerine her zaman destek sağladık” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2012’den beri salgın dönemi hariç Türkiye İnovasyon Haftası etkinliklerine bizzat katıldığını belirterek, fikirlere kulak verdiklerini, sorunlara çözüm aradıklarını, sevinçleri paylaştıklarını, başarılarla gurur duyduklarını kaydetti.

“İHRACATÇILARIMIZIN BEKLENTİLERİNİ İMKÂNLAR DÂHİLİNDE KARŞILADIK”

İhracatçıların neye ihtiyacı varsa gidermenin, beklentileri imkânlar dâhilinde karşılamanın, yurt içinde ve yurt dışında önünü açmanın gayreti içerisinde olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek ülkeye gelen devlet ve hükûmet başkanlarıyla yaptıkları görüşmelerde, gerekse yurt dışına gerçekleştirdikleri seyahatlerde öncelikli gündemin ihracatçıların meselesi olduğunu vurguladı.

Geçen haftaki Almanya ziyaretinde olduğu gibi salı günü Cezayir seyahatinde de ihracatçıların kendilerine ilettiği konuların ele alındığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, serbest ticaret anlaşmalarından tercihli ticaret anlaşmalarına, yatırımların karşılıklı teşvikinden çifte vergilendirmenin önlenmesine kadar teşvik edici her türlü hukuki altyapıyı kurduklarını anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gümrük işlemlerinin süratli, etkin, sorunsuz ve en az maliyetle yapılması noktasında sürekli gelişim sağlandığını, bu alanda teknik kapasite bakımından dünyanın sayılı gümrük idareleri arasında yer alındığını söyledi.

İhracatçılara sağladıkları kolaylıkların başında hususi damgalı pasaport imkânının geldiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Sizlerin vize beklemeden müşterilerinizle hızlı şekilde irtibat kurabilmeniz için 2017 yılında bu düzenlemeyi hayata geçirdik. Bu kapsamda şimdiye kadar gerekli şartlara haiz 35 bin ihracatçımıza hususi damgalı pasaport verdik. Türk Eximbank’ın kayıtlı sermayesini 50 milyar liraya çıkartarak sizlere mali açıdan destek olduk. Eximbank 2022 sonu itibarıyla 19,6 milyar dolar kredi, 25,4 milyar dolar alacak sigortası olmak üzere toplam 45 milyar dolarlık destek sağladı. Ekim ayı sonu itibarıyla mal ve hizmet ihracatçısı firmalarımıza yaptığımız devlet yardımlarının toplam tutarı 8 milyar lirayı buldu.”

“ÇABALARIMIZIN MEYVESİNİ, REKOR İHRACAT RAKAMLARINA ULAŞARAK TOPLADIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcıların da aralarında olduğu ihracatçıların kendilerine sunulan tüm bu desteklerin hakkını verdiğini görmekten memnuniyet duyduklarını belirtti.

Özellikle ihracat hacminde, hep birlikte tarihî bir başarı hikâyesi yazdıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Göreve geldiğimizde yılda sadece 36,1 milyar dolar ihracatı olan ülkemiz, geçen sene 254,2 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. Türkiye bu artış oranıyla OECD ülkeleri arasında ihracatını en hızlı arttıran üçüncü ülke oldu. Küresel ölçekte yaşanan tüm zorluklara ve sorunlara rağmen ihracatımız yükseliş trendini hâlâ devam ettiriyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son olarak ekim ayında yeni bir rekora daha imza atıldığını ifade ederek, “Ekim ayı ihracatımız bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7,4 oranında artarak 22,9 milyar dolara çıktı. Böylece en yüksek ekim ayı ihracat değerine ulaşmanın sevincini yaşadık. Ekim ayı itibarıyla son 12 aylık ihracatımız ise 254,8 milyar doları buldu. Ayrıca yıllık cari dengede son iki ayda 7,3 milyar dolar iyileşme sağlandı” diye konuştu.

”Bittik, battık, mahvolduk” diyenlere aldırmadan çalıştıklarını, ter döktüklerini ve gayret ettiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hamdolsun çabalarımızın meyvesini de rekor ihracat rakamlarına ulaşarak topladık. Bu başarıda emeği, alın teri ve katkısı olan siz ihracatçılarımızı bir kez daha yürekten tebrik ediyorum. Bunlar sadece birer başlangıç. İnşallah çok daha fazlasını başaracağız. Orta Vadeli Program’da ve On İkinci Kalkınma Planı’nda belirlediğimiz ihracat hedeflerini mutlaka gerçekleştireceğiz” ifadelerini kullandı.

“YÜKSEK KATMA DEĞERLİ ÜRÜN İHRACATINA ODAKLANMALIYIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu noktada bir hususa dikkatleri özellikle tekrar çekmek istediğini vurgulayarak, “İhracatın rakam olarak artışı şüphesiz önemlidir. Ancak bizim Türkiye olarak bundan sonra üzerinde asıl yoğunlaşmamız gereken ihracattaki nitelik artışıdır. Rakamsal artışla birlikte bunun da ötesine geçerek yüksek katma değerli ürün ihracatına odaklanmamız şart. Esasında burada da son 21 yılda ciddi mesafe aldık. 2022’de yüzde 37 olan orta yüksek ve yüksek teknolojili ürün ihracatının imalat içindeki payı bu yılın ilk 10 ayında yüzde 40,3’e yükseldi. Artış eğiliminin devam etmesini son derece değerli buluyorum. Ama buna rağmen ortalama 1,2 veya 1,3 dolar civarında seyreden kilogram başına ihracatı açıkçası Türk ekonomisine yakıştıramıyorum” dedi.

Sadece yükte değil, pahada da ağır ürünlerle yelpazenin çeşitlendirilmesi ve geliştirilmesi gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun yolu da kuşkusuz ihracatımızdaki yüksek teknolojili ürünlerin payını arttırmaktan geçmektedir. Savunma sanayi alanında hamdolsun bunu başardık. Kilogram başına ortalama 57,5 doların üstünü yakaladık. İHA’larda bu rakam yaklaşık bin dolardır. İHA ve SİHA’larda elde ettiğimiz başarıları şimdi füze, gemi, zırhlı araç, kamera, hava savunma sistemleri ve elektronik harp sistemlerine teşmil etmek istiyoruz” diye konuştu.

“YENİ PROJELERLE İHRACATIMIZI ARTTIRACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, meramını daha iyi anlatmak için çarpıcı örnekler paylaşmak istediğini belirterek, şöyle devam etti: “Biliyorsunuz, insansız hava araçlarında kullandığımız optik kameraları Kanada’dan tedarik ediyorduk. Suriye’nin kuzeyindeki terör yuvalarına yönelik sınır ötesi harekâtlarımız sebebiyle Kanadalı firma ayak diremeye, çeşitli bahanelerle teslimatlarını yapmamaya başladı. Ardından Kanada hükûmetinin ambargo kararı geldi. Güya NATO’da beraber olduğumuz, terörle mücadelede köstek değil destek olmasını beklediğimiz müttefikimizin bu yaklaşımı karşısında biz de hemen ASELSAN’ı talimatlandırdık. ASELSAN o dönemde CATS kamerasından ayda 2-3 tane üretebiliyordu. Arkadaşlarımız tam bir seferberlik ruhuyla gece gündüz çalıştılar. Ayda 15-20 adet CATS kamerası üretip yerli İHA’larımıza sunmayı başardılar. Üretimiyle, tasarımıyla, yazılımıyla, sistem ve program mühendisliğiyle yerli ve millî kamera sistemini böylece ülkemize kazandırdık.”

Bugüne kadar 160 adet CATS sisteminden 60 tanesini yerli SİHA platformları ile birlikte yurt dışına ihraç ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi bununla kalmıyor, kameraların bir üst versiyonunu geliştiriyoruz. 80 kilometre mesafeden tank tespiti yapabilen bu kameramız şu an teknik özellikleri açısından dünyanın en iyi performansına sahip. ASELFLIR-500 adını verdiğimiz bu kamera sistemimizin Şubat 2024’ten itibaren seri üretimine geçmeyi planlıyoruz. Burada sadece kendi ihtiyacımızı karşılamakla kalmadık, aynı zamanda kilogram başına ihracat değeri 20 bin doları bulan bir ürüne sahip olduk. Şimdi geliyorum bir söze, ‘Kötü komşu hacet sahibi eder’ İşte bu hikmeti bir kez daha yaşayarak gördük.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin ilk elektrikli aracı TOGG’un da benzer bir başarı hikâyesi olduğunu kaydederek, “TOGG’un fikir aşamasından üretimine ve satışına kadar tüm safhalarında bu sefer dışarıdan değil, içimizdeki muhalefetin çelmeleriyle karşılaştık. 60 yıl önce ‘Devrim Otomobili’ projesini boğmak için ne dedilerse, hangi bahaneleri uydurdularsa aynı sözler, aynı tezler, aynı yalanlarla TOGG’u hedef tahtasına koydular. ‘Türkler otomobil yapamaz’ dediler. ‘Bunun fabrikası yok’ iftirası attılar. Hatta işçilerimizin, mühendislerimizin, girişimcilerimizin emeğinin ürünü olan otomobillerin yurt dışından getirildiğini iddia edecek kadar kontrolü kaybettiler. Amerika’sından Avrupa’sına güya ileri teknoloji için ülke ülke dolaşırken zahmet edip, şöyle bir günlerini ayırıp hemen yanı başlarındaki TOGG Üretim Tesisini ziyaret dahi etmediler. Yollarımızı süsleyen 12 binden fazla araca rağmen TOGG’la ilgili yalanlarını ısrarla devam ettiriyorlar” dedi.

“Şimdi aynı hezeyanları beşinci nesil muharip savaş uçağımız Kaan için de dillendiriyorlar” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Varsın onlar kendi kin ve haset çukurlarında debelenmeyi sürdürsün. Biz bunların hiçbirini nazarıdikkate almıyoruz. Biz işimize odaklanıyor, yeni projelerle ihracatımızı arttırmaya hem de ülkemizdeki inovasyon kültürünü güçlendirmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE YERİNDE SAYMAKLA YETİNECEK BİR ÜLKE DEĞİLDİR VE OLAMAZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin kilogram başına ihracat ortalamasında savunmayla birlikte hazır giyim, deri ve makine gibi sektörlerde de fena gitmediğini belirterek, şöyle devam etti: “Ama önümüzde hâlen yürümemiz gereken uzun bir yol, aşmamız gereken engeller olduğunun da farkındayız. Çünkü Türkiye yerinde saymakla yetinecek bir ülke değildir ve olamaz. Bizim gibi varlığını mücadeleye borçlu bir ülke için yerinde saymak demek, geriye gitmek, kan kaybetmek demektir. Biz kan kaybeder miyiz? Ekonomide sürekli hedef büyütmemizin, savunmada sürekli çıtayı yükseltmemizin, ihracatta başkalarıyla değil kendimizle yarışmamızın, turizmde daha büyük hedeflere yelken açmamızın, diplomaside etkinliğimizi arttırmanın yollarını aramamızın, ezcümle her alanda hep daha güçlü, daha iyi, daha gelişmiş, daha bağımsız olma idealiyle hareket etmemizin yegâne sebebi işte budur.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimi alanlarda kendilerini henüz yeterli görmeseler de ihracatta elde ettikleri bu başarıların hiçbirinin tesadüf olmadığını söyledi.

“İNOVASYON MESELESİNE ÖNEM VERDİK”

2002’den beri her adımı belli bir plan ve vizyon doğrultusunda attıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hükûmet olarak ilk günden itibaren inovasyon meselesine çok büyük önem verdik. Zira inovasyon olmadan, özgün, kendi alanında çığır açan ürünler geliştirmeden ne yaparsak yapalım, hangi desteği verirsek verelim hedeflerimize tam manasıyla ulaşamayacağımızı biliyoruz” dedi.

Bu anlayışla teknoparkları yaygınlaştırdıklarını, üniversite-sanayi iş birliğini desteklediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, araştırma-geliştirme çalışmalarını, bilimsel faaliyetleri, genç girişimcileri teşvik ederek Türkiye’de güçlü bir yenilikçilik ekosistemi kurduklarının altını çizdi.

Araştırma-geliştirme merkezi sayısını sıfırdan bin 298’e, tasarım merkezi sayısını yine sıfırdan 326’ya, Teknopark sayısını da ikiden 100’e çıkartarak yenilikçilik iddialarının temelsiz olmadığını gösterdiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yenilikçiliğin mimarı ve taşıyıcısı olan TEKNOFEST gençliğinin yetişmesi için tüm imkânlarımızı seferber etmiş durumdayız. Artık nitelikli, başarılı ve donanımlı gençlerimiz geleceklerini yurt dışında değil bu topraklarda görüyor, Türkiye’de arıyor” diye konuştu.

Küresel ölçekte faaliyet gösteren şirketlerin sayısı arttıkça Türkiye’nin, dünyanın birçok bölgesinden nitelikli insan kaynağını da cezbettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaret ettikleri birçok firmada personel çeşitliliğine şahit olduklarını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gönül ve kültür coğrafyamızdan gelen bilim adamlarını, araştırmacıları, iyi yetişmiş mühendisleri gördükçe ülkemizin inovasyon ekosistemi adına memnuniyet duyuyoruz” dedi.

“TÜRKİYE’Yİ İÇİNE KAPATMAYI AMAÇLAYAN SÖYLEMLERİ İYİ NİYETLİ BULMUYORUZ”

Bu durumun ne kendileri ne de gelişmiş ülkeler için yeni olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bilimde, kültürde, sanatta, ticarette, eğitimde, hâsılı hayatın her alanında ilerlemek ancak beşeri zenginlik ve çeşitlilikle mümkündür” ifadesini kullandı.

Tarih boyunca İstanbul’dan Bağdat’a, Kahire’den Şam’a, Buhara’dan Kurtuba’ya kadar İslam medeniyetinin gözde şehirlerinin hep bu şekilde geliştiğini ve kalkındığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Batı’daki bilim merkezleri, kendi sakinlerinin yanı sıra dünyadan bilim ve sanat insanlarını cezbederek büyümüşlerdir. Dünyanın en başarılı üniversiteleri, en başarılı AR-GE merkezleri, üretim ve araştırma merkezleri, küresel ağa sahip uluslararası şirketleri, yerel insan kaynağı yanında başka membalardan beslenmektedir” dedi.

Bunun en somut örneğinin Silikon Vadisi olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Silikon Vadisi’nde Amerikalılarla birlikte dünyanın yüzlerce ülkesinden başarılı araştırmacılar, girişimciler, bilim insanları çalışıyor. Kullandığımız telefonların kim bilir kaç milletten insanın emeğinin ürünü olduğunu tahmin bile edemeyiz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı durumun arabadan bilgisayara, telefon uygulamalarından kol saatlerine kadar hemen her şey için geçerli olduğunu vurguladı.

Şirketlerin, üniversitelerin ve araştırma merkezlerinin dışa açılmaktan ve uluslararası bir zemin oluşturmaktan asla korkmaması gerektiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’yi içine kapatmayı, sınırlarına hapsetmeyi amaçlayan söylemleri kesinlikle iyi niyetli bulmuyoruz. Son dönemde beşinci kol elemanları tarafından körüklenen lümpen faşizm, büyük ve güçlü Türkiye yolundaki en büyük engellerden biridir çünkü faşizm sadece insanın ve insani hasletlerin değil aynı zamanda bilimin, sanatın, yenilikçiliğin, özgün ve özgür düşüncenin de hasmıdır” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi dışında herkesi düşman gören bu hastalıklı zihniyetin toplumu ifsat etmesine, özellikle gençleri zehirlemesine fırsat vermeyeceklerinin altını çizerek, Türkiye’ye yatırım yapan, istihdam sağlayan, Türk ekonomisinin gelişmesi, güçlenmesi, hak ettiği düzeye gelmesi için katma değer üreten herkesi bağırlarına basmaya devam edeceklerini vurguladı.

Tıpkı tarihte ve bugün dünyanın gelişmiş ülkelerinde olduğu gibi renkliliği, farklılığı, çeşitliliği, kaliteyi, dünyanın neresinde olursa olsun bilgiyi bir zenginlik olarak görmenin ve bunu ekonomik anlamda kazanca dönüştürmenin kendileri için zorunluluk olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Diğer türlü yerimizde sayar, rakiplerimiz ileri giderken biz irtifa kaybederiz. Türkiye’de bilim insanı, yatırımcı, turist ve öğrenci hareketliliğinin artması, ülkemizin ihracatı açısından da olumlu sonuçlar doğuracaktır. Ülkemizin son yıllarda yurt dışında üstlendiği projelerin hem değer hem de miktar olarak yükselmesinin altında yatan sebeplerden biri de budur. Buna zarar verecek, ülkemizin imajını, yurt dışındaki algısını zedeleyecek provokasyonlara sizlerin de müsaade etmeyeceğine inanıyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu milletin en büyük ilham ve güç kaynağının birliği, beraberliği ve kardeşliği olduğunu ifade ederek, “Türkiye Yüzyılı hedefiyle çıktığımız bu kutlu yolculukta menzile ulaşmak için daha fazla çalışmaktan başka bir seçeneğimiz bulunmuyor. Bugüne kadar ‘İman vardır, iman varsa imkân da vardır’ dedik” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nicelerinin üstesinden bu anlayışla geldik, nice badireler atlattık, nice saldırıyı püskürttük. Nice bize ‘Yapamazsınız’ diyenleri, bize sürekli karamsarlık aşılayanları, ‘Bu ülkeden bir şey olmaz’ diyenleri başarılarımızla sürekli hüsrana uğrattık. Ülkemizi yurt dışında kötüleyerek siyasi rant peşinde koşan muhterislerin heveslerini vatanımıza sahip çıkarak kursaklarında bıraktık. Bundan sonra da aynısını yapacağız” diye konuştu.

“MAZLUM VE MAĞDUR COĞRAFYALARA SIRTIMIZI DÖNMEYECEĞİZ”

6 Şubat’ta yaşanan deprem felaketinin yaralarını süratle sararken hedeflerinden de asla kopmadıklarını ve kopmayacaklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elbette bu dönemde millet olarak mazlum ve mağdur coğrafyalara sırtımızı dönmeyeceğiz. Balkanlar’a, Kafkaslar’a, Türk dünyasındaki soydaşlarımıza sahip çıkıyorsak 7 Ekim’den bu yana İsrail’in vahşi saldırıları altında can veren Gazzeli kardeşlerimizin derdiyle de aynı şekilde dertleneceğiz” dedi.

Tarihin hiçbir döneminde zulme rıza göstermediklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün İsrail’in vahşetine ses çıkarmayanlar gibi soykırıma ve sömürüye bulaşmadık. İnsanımızın başını öne eğecek, utanacak, çekinecek, birileri tarafından önümüze konacak hiçbir bagajımız olmadı. Biz, bunların hiçbirine borçlu değiliz. Tam aksine alacaklıyız ve alnımız ak, başımız dik yürüdük. Gittiğimiz her ülkede şu hakikate her defasında şahit oluyoruz: Türkiye, zor zamanlarda sığınılacak güvenli yuva demektir. Türk ise özlenen, yolu gözlenendir. Ayak izinin olduğu her yerde hayırla, hasretle yâd edilendir” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihin kendilerine yüklediği sorumluluk bilinciyle ya bir yol bulacaklarını ya da bir yol açacaklarını belirterek, “Ama ne suretle olursa olsun yolda kalanlardan olmayacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: “Görüşleriyle, değerlendirmeleriyle, teklifleriyle, tenkitleriyle ve tecrübeleriyle Türkiye İnovasyon Haftası’nı zenginleştiren, bu etkinliğe katkı sağlayan herkese şükranlarımı sunuyorum. Ödül verdiğimiz ve vereceğimiz firmaları tebrik ediyor, Ticaret Bakanlığımızı ve Türkiye İhracatçılar Meclisini kutluyor, sizleri bir kez daha saygıyla selamlıyorum.”

Okumaya Devam edin

DİPLOMAT

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aybüke; Öğretmen Oldum Ben!” filminin galasına katıldı

Avatar

Published

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, Batman’ın Kozluk ilçesinde 2017’de teröristlerin saldırısı sonucu 22 yaşında şehit olan öğretmen Şenay Aybüke Yalçın’ın hayatını ve öğretmenlik azmini beyazperdeye taşıyan, “Aybüke; Öğretmen Oldum Ben!” filminin galasına katıldı.

24 Kasım Öğretmenler Günü’nde sinemaseverlerle buluşacak “Aybüke; Öğretmen Oldum Ben!” filminin galası, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, filmi, eşi Emine Erdoğan, şehit öğretmen Aybüke Yalçın’ın annesi Zehra, babası Sadık, kardeşi Aybars Yalçın ve filmin oyuncularıyla birlikte izledi.

Filmin bitiminde eşi Emine Erdoğan ile sahneye çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, şehit öğretmenin ailesi tarafından Aybüke Yalçın’ın kullandığı bağlama hediye edildi.

TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı da Emine Erdoğan’a Aybüke Yalçın’ın simge fotoğrafında kullandığı sembolik kırmızı yazmayı ve minyatür bağlamayı takdim etti.

Okumaya Devam edin

DİPLOMAT

Birleşik Arap Emirlikleri Milli Günü Ankara’da Kutlandı

Birleşik Arap Emirlikleri’nin “52’inci BİRLİK GÜNÜ” yıl dönümü Resepsiyonu, iki ülkenin milli marşlarının seslendirilmesi ile başladı.

Avatar

Published

on

Ankara’da Marriott Oteldeki Resepsiyona Türkiye’yi temsilen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK katıldı.

Birleşik Arap Emirlikleri Ankara Büyükelçisi Ekselansları Saeed Thani Hareb Al Dhaheri ev sahipliğinde Ankara’da düzenlenen resepsiyonda Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Adalet ve Kalkınma Partisi Bursa Milletvekili Mustafa Varank, Ankara’da Büyükelçilikleri bulunan ülkelerin Büyükelçileri, Askeri Ataşeleri, Elçilik görevlileri ve seçkin bir davetli topluluğu da hazır bulundu.

Birleşik Arap Emirlikleri’nin “52’inci BİRLİK GÜNÜ” yıl dönümü Resepsiyonu, iki ülkenin milli marşlarının seslendirilmesi ile başladı.

Resepsiyonda, ilk konuşmacı olarak kürsüye Birleşik Arap Emirlikleri Büyükelçisi Ekselansları Saeed Thani Hareb Al DHAHERI geldi.

Birleşik Arap Emirlikleri Büyükelçisi Ekselansları Saeed Thani Hareb Al DHAHERI konuşmasında,
Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri ilişkilerine yönelik,
“Birleşik Arap Emirlikleri, dünyamızın karşı karşıya olduğu riskleri kontrol altına almak amacıyla dünya liderlerini ve uzmanlarını bir araya getirecek olan COP 28’inci oturumuna ev sahipliği yapmakta. Bu küresel konferans aracılığıyla Bİrleşik Arap Emşrlikleri, anlaşmaları somut gerçekliğe ve başarılara dönüştürerek sadece taahhütler değil, bu küresel etkinliğin sonucunun uygulanabilir mekanizmalar olmasına odaklanarak sürdürülebilir kalkınma hedeflerini hızlandırmaya ve enerji alanındaki dönüşümlerin kapsamını genişletmeye öncelik vermekte. Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye aralarındaki toplam petrol dışı ticaret, 2021’e göre yüzde 40 artışla 2022’de yaklaşık 19 milyar dolara ulaşmış ve Türkiye Cumhuriyeti, Birleşik Arap Emirlikleri’nin en büyük 10 ticaret ortağı arasında en hızlı büyüyen partneri haline gelmiştir. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Birleşik Arap Emirlikleri’ne gerçekleştirdiği son ziyarette, “Birleşik Arap Emirlikleti ile dost Türkiye arasında Yüksek Stratejik Komite’nin kurulmasının yanı sıra, 50 virgül 7 milyar dolar değerinde bir dizi mutabakat zaptı ve anlaşma da imzalanmıştır. Birleşik Arap Emirlikleri olarak biz, iki ülkenin liderliğinin istekleri doğrultusunda ikili ilişkileri geliştirmek ve iki dost halkın çıkarlarına hizmet etmek için çalışan tüm sektörlerde Türkiye Cumhuriyeti ile işbirliğini geliştirmeyi ve deneyim alışverişinde bulunmayı dört gözle bekliyoruz.”şeklinde konuştu.

Birleşik Arap Emirlikleri Ankara Büyükelçisi Saeed Thani Hareb Al DHAHERI’nin konuşmasından sonra kürsüye Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK geldi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye-Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki ilişkilerle ilgili şunları söyledi; “Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde temmuzdaki ziyaretimizde Yüksek Düzeyli Stratejik Konseyi oluşturuldu. Çeşitli sektörlerde imzaladığımız 13 anlaşma ile yaklaşık 51 milyar dolarlık etkileyici bir işbirliği vizyonunu hayata geçirdik. Önümüzdeki dönemde enerji, savunma, yeşil ve dijital dönüşüm projeleri ile birlikte ortak geleceğimizi güçlü bir şekilde inşa edeceğimiz Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması ile de ticaret hacmimizi 5 yılda 25 milyar doların üzerine çıkartmayı hedefliyoruz. Birleşik Arap Emirlikleri’nin “2050 NET SIFIR EMİSYON GİRİŞİMİNİ” ve Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı’nın (COP) 28’incisine ev sahipliği yapma kararını geleceğe yönelik vizyoner adımlar olarak takdirle karşılıyoruz. Yenilenebilir enerjiye geçiş, karbon emisyonunun azaltımı, enerji kaynaklarını arttırma hedeflerimize ulaşmak için kararlılık göstermeliyiz. Bu bağlamda müteahhitlerimizin yenilenebilir enerji projelerinde iş birliği isteğini ortak hedeflerimizi desteklemede kritik bir adım olarak görüyoruz.”

Bakan Şimşek konuşmasında, İsrail ile Hamas arasındaki çatışmalara 4 günlük insani ara verilme kararına da değinerek “Bu insani aranın çatışmaların sona ermesi, adil kalıcı bir barış için, iki devletli çözüm sürecinin başlamasına katkıda bulunmasını umuyoruz” şeklinde konuştu.

Ekselansları Saeed Thani Hareb Al DHAHERI ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK’in konuşmalarının hemen akabinde, Birleşik Arap Emirlikleri Folklor ekibi bir gösteri sundu.

Folklor ekibinin gösterisini takiben resepsiyonda KUM SANATI gösterisi vardı.

Folklor ekibi ve KUM SANATI gösterisinin akabinde Birleşik Arap Emirlikleri resepsiyonu için hazırlanmış pastanın kesimi yapıldı.

Resepsiyonda BİRLİK GÜNÜ pastasını Ekselansları Saeed Thani Hateb Al DHAHERI İle Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK birlikte kesti.

Pasta kesiminden sonra davetlilere, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türk mutfağından yemeklerin ikramı yapıldı.

Birleşik Arab Emirlikleri Abu Dabi, Dubai, Sharjah, Fujairah, Umm Al Quwain ve Ajman Emirliklerinden oluşan 6 Emirliğin bir araya gelmesiyle 1971 yılında kurulmuştur.

Metin ASLIM

Okumaya Devam edin

DİPLOMAT

Tanzanya büyükelçisinden güven mektubu

Avatar

Published

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tanzanya Büyükelçisi Iddi Seif Bakari’yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti. Kabulde Büyükelçi Bakari, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güven mektubunu sundu.

Okumaya Devam edin

DİPLOMAT

Kamboçya büyükelçisinden güven mektubu

Avatar

Published

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kamboçya Büyükelçisi Chea Sok’u Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti. Kabulde Büyükelçi Sok, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güven mektubunu sundu.

Okumaya Devam edin

DİPLOMAT

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi toplantısında konuştu

G20 Liderler Zirvesi toplantısı

Avatar

Published

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, çevrim içi katıldığı G20 Liderler Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, “Gazze başta olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarında yaşanan trajedi, artık insanlığın tahammül sınırlarını aşmıştır. Bakınız iki gün önce, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları günüydü. Yedi bine yakın masum Filistinli çocuk maalesef bugünü göremedi” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi’ne çevrim içi katılarak bir konuşma gerçekleştirdi.

Yeni Delhi zirvesinin ardından liderleri tekrar bir araya getiren Hindistan Başbakanı Modi’ye teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, son zirvenin, G20’nin küresel meselelerin çözümündeki öncü rolünü bir kez daha teyit ettiğini kaydetti.

Hindistan’ın Uttarakhand Eyaleti’nde yaşanan tünel kazası dolayısıyla üzüntülerini de dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmiş olsun dileklerinde bulundu.

Türkiye’nin de güçlü destek verdiği Afrika Birliği’nin daimi üyeliğe kabulü ile G20’nin nüfuz alanın daha da arttığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kutsal kitapları hedef alan saldırıların da G20 Bildirgesi’nde kınanmasını son derece isabetli bulduklarını belirtti.

Yeni Delhi sonrasında takibini yapacakları unsurlardan birinin de çok taraflı kalkınma bankalarının geliştirilmesi olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Küresel büyüme, finansman koşullarındaki daralma, jeopolitik gerilimler, uluslararası ticarette artan korumacı eğilimler, iklim değişikliği ve çevre sorunları gibi bir dizi faktörün etkisiyle yavaşlamaya başlamıştır. G20’nin, bu alanda lokomotif rol üstlenmesi gerektiğine inanıyorum. Kalkınmanın temel unsurlarından biri de, toplumun tüm bireylerinin, bu mücadelenin parçası hâline getirilmesidir. Bu anlayışla, biliyorsunuz 2015 dönem başkanlığımız sırasında Kadın 20 Grubu’nun kurulmasına liderlik ettik. Yeni tesis ettiğimiz Kadının Güçlendirilmesi Çalışma Grubu’yla Antalya’da attığımız bu adımı daha da güçlendirmiş oluyoruz.”

“GAZZE’DE AÇIKÇA SAVAŞ SUÇU VE İNSANLIĞA KARŞI SUÇ İŞLENMEKTEDİR”

Yeni Delhi zirvesinden sonra bu yana karşılaşılan küresel meydan okumaların, çeşitlendiği ve çetrefilleştiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, çok taraflı sistemin etkinliği her geçen gün daha çok sorgulandığını belirterek, sözlerine şöyle devam etti: “Ukrayna’daki savaş devam ederken, 7 Ekim’de bir başka krize uyandık. Gazze başta olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarında yaşanan trajedi, artık insanlığın tahammül sınırlarını aşmıştır. Bakınız iki gün önce, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları günüydü. Yedi bine yakın masum Filistinli çocuk maalesef bugünü göremedi. Çünkü İsrail yönetimi, bu çocukların en temel hakkı olan yaşama hakkını onların elinden aldı. Sularını, elektriklerini, gıdalarını, yakıtlarını keserek onları ölüme mahkûm etti. Filistinlileri kendi yurtlarından göçe zorladı; ölümden kaçmak için son bir umutla sığındıkları hastaneleri, okulları, kampları, ibadethaneleri, kiliseleri acımasızca bombaladı. Hatta bugüne kadar varlığını hep inkâr ettikleri nükleer bomba kullanma tehdidinde bulundu. Elini vicdanına koyan herkesin kabul edeceği gibi; bu yaşananların hiçbiri kendini savunma hakkıyla açıklanamaz. Burada açıkça savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlenmektedir. Bu suçları işleyenler, insanlığın vicdanıyla birlikte uluslararası hukuka da muhakkak hesap vermelidir.”

Kendilerinin hiçbir şekilde sivillere yönelik eylemleri mazur ve meşru görmediklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, çevrim içi zirveye katılan tüm liderleri İsrailli-Filistinli, Yahudi-Müslüman-Hristiyan diye ayırmadan sivil ölümlerine karşı aynı tepkiyi vermeye davet etti. Dört günlük insani fasıla ilanı ve sınırlı sayıda da olsa rehine ve tutukluların takası konusunda mutabakata varılmasını, olumlu bir gelişme olarak niteleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu adımın, önceliğimiz olan ve bir an evvel tesis edilmesini beklediğimiz kalıcı ateşkese ve barışa vesile olmasını temenni ediyorum” ifadesini kullandı.

“YENİ GÜVENLİK MİMARİSİNDE BAŞKA ÜLKELERLE BİRLİKTE SORUMLULUK ÜSTLENMEYE HAZIRIZ”

“Ateşkesin tesisi ve rehinelerin takasıyla ilgili görüşmeleri yakından takip ediyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son gelişmelerle birlikte, 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, İsrail’le yan yana barış içinde yaşayacak bağımsız bir Filistin Devleti’nin kurulmasının önemini hep birlikte tekrar gördük” dedi.

Liderleri, iki devletli çözümün en kısa sürede tesisi için de inisiyatif almaya çağıran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz Türkiye olarak, garantörlük dahil tesis edilmesi gereken yeni güvenlik mimarisinde başka ülkelerle birlikte sorumluluk üstlenmeye hazırız” ifadesini kullandı.

Bölgeye yönelik insani yardımlarını devam ettirdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugüne kadar, Mısırlı kardeşlerimizle iş birliği içinde, 11 uçak ve bir sivil gemi dolusu 666 bin ton yardım malzemesini El Ariş’e sevk ettik. Kanser hastaları ve çocuklar başta olmak üzere, yaralıların Türkiye’ye intikalini sağlayarak tedavilerini devam ettiriyoruz. Siz dostlarımı insani ve tıbbi yardımların kesintisiz temini ve Gazze’ye ulaştırılması konusunda da gereken adımları atmaya davet ediyorum” dedi.

Sözlerinin sonunda toplantıya ev sahipliği yapan Hindistan’a bir kez daha teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Aralık itibarıyla G20 Dönem Başkanlığı’nı devralacak Brezilya’ya da başarılar diledi.

Okumaya Devam edin
REKLAMLAR
Ağustos 2021
P S Ç P C C P
 1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
3031  

Genç Diplomat

REKLAMLAR
DİPLOMAT3 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lübnan Başbakanı Mikati ile görüştü

DİPLOMAT3 gün önce

“Kadına yönelik şiddetle mücadeleyi temel politikamız hâline getirdik”

DİPLOMAT3 gün önce

“Türkiye’nin ekonomik ve siyasi şartları ne olursa olsun, eğitim-öğretimin ikinci plana itilmesine müsaade etmedik”

DİPLOMAT3 gün önce

“Ekim ayı itibarıyla son 12 aylık ihracatımız 254,8 milyar doları buldu”

DİPLOMAT3 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aybüke; Öğretmen Oldum Ben!” filminin galasına katıldı

DİPLOMAT4 gün önce

Birleşik Arap Emirlikleri Milli Günü Ankara’da Kutlandı

DİPLOMAT5 gün önce

Tanzanya büyükelçisinden güven mektubu

DİPLOMAT5 gün önce

Kamboçya büyükelçisinden güven mektubu

DİPLOMAT6 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi toplantısında konuştu

DİPLOMAT6 gün önce

“Cezayirli kardeşlerimizin Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları için gerekli kolaylıkları sağlamayı sürdüreceğiz”

DİPLOMAT7 gün önce

“Türkiye ve Cezayir asırlara sâri dostluk ve kardeşlik bağlarına sahiptir”

DİPLOMAT7 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun ile bir araya geldi

DİPLOMAT7 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan Cezayir’de

DİPLOMAT1 hafta önce

Tiny House, Türkiye Tekerlekli Ev Üreticisi

DİPLOMAT1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sultan II. Abdülhamid Han’ın türbesini ziyaret etti.

DİPLOMAT1 hafta önce

“Millî Türk Talebe Birliği, ülkemiz gençliğinin önünde maziden atiye kurulan bir köprü olmayı sürdürmektedir”

GÜNDEM1 hafta önce

“Orta Doğu’da adil ve kalıcı barışın temini için herkesin elini taşın altına koyması gerekir”

DİPLOMAT2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier ile görüştü

DİPLOMAT2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan Almanya’da

DİPLOMAT2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’den getirilen hastaları ziyaret etti

DİPLOMAT2 hafta önce

“İsrail’in işlediği insanlık suçlarına ses çıkarmayanlar, en az failler kadar, bu suçlara ortaktır”

DİPLOMAT2 hafta önce

Emine Erdoğan ile “first lady”lerden Filistin için dünyaya ortak çağrı

DİPLOMAT2 hafta önce

Emine Erdoğan, Filistin İçin Tek Yürek Zirvesi’ne katıldı

DÜNYA2 hafta önce

Setencioğlu Tiny House, Türkiye Tekerlekli Ev Üreticisi

DİPLOMAT2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Darülaceze Sosyal Yaşam Şehri’nin Açılış Töreni’nde konuştu

DİPLOMAT2 hafta önce

“Batılı ülkelerin Filistin’de süregelen katliamlar karşısında sessizliğe bürünmeleri utanç vericidir”

DİPLOMAT2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi’ne katıldı

DİPLOMAT2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan Suudi Arabistan’da

DİPLOMAT3 hafta önce

Atatürk’ün ebediyete irtihalinin 85. yıl dönümü

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 16. Liderler Zirvesi’ne katıldı

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar ile bir araya geldi

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev ile görüştü

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan Özbekistan’da

DİPLOMAT3 hafta önce

Emine Erdoğan, Yüzyıllık Emanet Kızılay Esir Mektupları Sergisi açılışına katıldı

DÜNYA3 hafta önce

Dünden bugüne Yarından Geleceğe Serhat KABAN

DİPLOMAT4 gün önce

Birleşik Arap Emirlikleri Milli Günü Ankara’da Kutlandı

DİPLOMAT3 hafta önce

Dev yatırımlar | Cumhurbaşkanı Erdoğan Ford Otosan Yeniköy Fabrikası‘nın açılış töreninde konuştu

DİPLOMAT4 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Boğazı’nda düzenlenen Cumhuriyet Bayramı Kutlama Etkinlikleri’ne katıldı

DÜNYA3 hafta önce

Dünden bugüne Yarından Geleceğe Serhat KABAN

DİPLOMAT4 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Macaristan Başbakanı Orban ile görüştü

DİPLOMAT4 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde tebrikleri kabul etti

GENÇ4 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı 10. Zirvesi’ne katıldı

DİPLOMAT4 hafta önce

Emine Erdoğan, lider eşleri ve BM Habitat İcra Direktörü Sharif ile görüştü

DÜNYA2 hafta önce

Setencioğlu Tiny House, Türkiye Tekerlekli Ev Üreticisi

DİPLOMAT3 hafta önce

Emine Erdoğan, Yüzyıllık Emanet Kızılay Esir Mektupları Sergisi açılışına katıldı

GÜNDEM4 hafta önce

Avusturya Milli Günü Ankara’da Kutlandı

DİPLOMAT3 hafta önce

“Artık Türkiye Cumhuriyeti devleti, bir avuç siyasi ve ekonomik seçkinin değil, bizatihi milletin devletidir”

DİPLOMAT2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Darülaceze Sosyal Yaşam Şehri’nin Açılış Töreni’nde konuştu

DİPLOMAT3 hafta önce

Panama Milli Günü Ankara’da kutlandı

DİPLOMAT4 hafta önce

Lüksemburg büyükelçisinden güven mektubu

DİPLOMAT2 hafta önce

Emine Erdoğan, Filistin İçin Tek Yürek Zirvesi’ne katıldı

DİPLOMAT4 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kazakistan’da

DİPLOMAT4 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Caparov ile bir araya geldi

DİPLOMAT4 hafta önce

“Türkiye Cumhuriyeti; binlerce yıldır elden ele, gönülden gönüle ve nesilden nesile aktarılan muazzez bir hazinedir”

DİPLOMAT2 hafta önce

Emine Erdoğan ile “first lady”lerden Filistin için dünyaya ortak çağrı

DİPLOMAT4 hafta önce

Finlandiya büyükelçisinden güven mektubu

DİPLOMAT4 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile bir araya geldi

DİPLOMAT2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi’ne katıldı

DİPLOMAT3 hafta önce

Atatürk’ün ebediyete irtihalinin 85. yıl dönümü

DİPLOMAT4 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev ile görüştü

DİPLOMAT2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan Almanya’da

DİPLOMAT4 hafta önce

Slovenya büyükelçisinden güven mektubu

DİPLOMAT1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sultan II. Abdülhamid Han’ın türbesini ziyaret etti.

DİPLOMAT4 hafta önce

“Türk dünyasının barışı, refahı ve güvenliği yönünde adımlar atmayı sürdüreceğiz”

DİPLOMAT2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan Suudi Arabistan’da

DİPLOMAT3 hafta önce

“Türkiye’yi çok daha farklı bir yere taşıyacağız”

DİPLOMAT2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier ile görüştü

DİPLOMAT5 gün önce

Kamboçya büyükelçisinden güven mektubu

GÜNDEM1 hafta önce

“Orta Doğu’da adil ve kalıcı barışın temini için herkesin elini taşın altına koyması gerekir”

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 16. Liderler Zirvesi’ne katıldı

REKLAMLAR
REKLAMLAR

Genç Diplomat

seers cmp badge