Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Vatandaşlarımızın ve şirketlerimizin, vergi ve prim yükümlülükleri başta olmak üzere, kamu kurum ve kuruluşlarımıza olan borçlarının cezalarını kaldırıyoruz. Yapacağımız düzenlemeyle, tüm bu borçları belirli bir oranla güncelleme ve taksitle ödeme imkânı getiriyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“Sözlerimin hemen başında bugün girdiğimiz mübarek üç ayların milletimiz ve tüm İslam âlemine hayırlar getirmesini diliyorum.
Her sene olduğu gibi bu yılın mübarek üç aylarının da hepimiz için bir sorgulama, arınma, yenilenme, manevi zenginleşme fırsatı olmasını Allah’tan temenni ediyorum. Üç aylar boyunca yapacağımız tüm ibadetlerin, duaların, hayır ve hasenatın Rabbimizin katında kabulünü niyaz ediyorum.
Ramazan-ı Şerif’e yaklaştığımızın da müjdesi olan üç aylarda idrak edeceğimiz tövbe ve istiğfar vesilesi olan Regaip, Miraç, Berat ve Kadir gecelerini şimdiden tebrik ediyorum. İnşallah bugün Recep ayına, 21 Şubat’ta Şaban ayına ve 23 Mart’ta Ramazan ayına kavuşuyor, 21 Nisan’da da Ramazan Bayramı’na, 28 Haziran’da Kurban Bayramı’na vasıl oluyoruz.
SEÇİM TARİHİ
Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinin normal tarihi 18 Haziran’dı. Ancak bu tarihi hem Kurban Bayramı arifesine ve dolayısıyla hac dönemine, hem üniversiteye hazırlanan çocuklarımızın sınav takvimine, hem de ilk ve ortaöğretim okullarımızın tatiline denk gelmesi sebebiyle güncelleme ihtiyacı duyduk. Siyaset kurumu olarak milletin taleplerini karşılama yanında, millî iradenin en yüksek katılımla ve en ideal şartlarda tecellisini sağlamakla sorumluyuz. Bu anlayışla yaptığımız kapsamlı değerlendirmeler sonunda 14 Mayıs 2023 Pazar gününün her bakımdan seçim için en uygun tarih olduğunu gördük. Anayasa’da belirtilen usullere mütenasip şekilde ülkemizi bu tarihte seçime götürmek istiyoruz. Bu tarih güncellemesini Anayasamıza göre beşte üç çoğunlukla Meclis’imiz yaparsa memnuniyet duyarız. Meclis’te gereken çoğunluğun sağlanamaması hâlinde Cumhurbaşkanı olarak biz seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılabilmesini temin edebilecek bir takvimle kararımızı alıp inşallah süreci başlatacağız.
“TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONUMUZLA MİLLETİMİZİ EN MÜREFFEH TOPLUMLAR SEVİYESİNE ÇIKARMAYI HEDEFLİYORUZ”
Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıldönümünün sevinci ve coşkuyla bütünleşen 2023 seçimlerinin tarihinde yapmayı planladığımız güncellemenin milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu seçim yürütmenin temsilcisi Cumhurbaşkanı ve yasamanın temsilcileri milletvekillerinin aynı gün belirlenmesini sağlayan yeni yönetim sistemimizin ikinci seçimi olacaktır. Uzunca bir süredir hayata geçirme mücadelesi verdiğimiz 2023 hedeflerimizle bütünleşen bu seçim dönemini, ülkemizin ve milletimizin geleceği için yeni bir fırsata dönüştürmenin peşindeyiz. Cumhuriyetimizin kuruluşunun üzerinden geçen yaklaşık bir asır içindeki her kazanıma sahip çıkıyoruz.
Vatan toprakları üzerindeki son devletimiz Cumhuriyetimizin ilk asrında yapılan her şeyi, bundan sonrasının bir hazırlığı, bir girizgâhı olarak kabul ediyoruz. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzla Cumhuriyetimizin yeni yüzyılını sahip olduğumuz altyapı üzerinde ülkemizi dünyanın en güçlü devletleri, milletimizi en müreffeh toplumlar seviyesine çıkarmayı hedefliyoruz. Yeni yönetim sistemimizin ilk döneminde elde ettiğimiz tecrübelerin bize işaret ettiği iyileştirmeleri de yaparak ülkemizin bu tarihî fırsatı değerlendirebilmesi için var gücümüzle çalışacağız.
Küresel siyaset ve ekonomi düzeninin her gün bir yenisi zuhur eden krizlerle derinden sarsıldığı bir dönemden geçiyoruz. Bu kritik süreçte ülkemizin her alanda kendi vizyonuna sahip olması, kendi programlarını uygulamaya koyması, kendi hedefleri doğrultusunda yol yürümesi hayati öneme sahiptir. Geçmişte başlattığı her kalkınma atılımının önü darbeden teröre nice engellerle kesilen Türkiye, artık kendi özgün politikaları ve eylemleriyle geleceğe yürüme dirayetine kavuşmuştur. Güven ve istikrar ikliminin ülkemize sadece 20 yılda nasıl asırlık kazanımlar sağladığını hep birlikte yaşadık, gördük.
Elbette Türkiye’nin bu güçlü ve kararlı duruşunu kabul etmek istemeyenler vardır, olacaktır. Yıllarca bu ülkenin ve milletin adeta iliğini sömürerek kendi refahı ve güvenlik düzenlerini sürdürenler kolay kolay pes etmeyecektir. Eser ve hizmet altyapısı sağlam, siyasi iradesi kendi elinde, askerî ve teknolojik imkânları artan Türkiye’yi kabullenmeye yanaşmayanlar sonuna kadar direnecektir. Ama biz bugüne kadar verdiğimiz mücadeleyle kimsenin ne dediğine, ne istediğine, neyi dayattığına bakmadan istiklalimize ve istikbalimize sahip çıkabileceğimizi cümle âleme ispatladık. Allah’ın yardımı ve milletimizin desteği sayesinde üstesinden geldiğimiz her mücadeleyle geleceğimize daha bir başka güvenle bakmayı başardık. Geçmişte kendi krizleri içinde boğulup kalan Türkiye’den küresel krizleri fırsata dönüştürebilen Türkiye günlerine geldik. Bizi kendi sorunlarımızın altında ezmek için kullanılan araçları ya tamamen etkisiz hâle getirdik, ya sınırlarımızın dışına attık. Siyasetimiz bizi de rahatsız eden kimi arızi tartışmalara rağmen geçmişle mukayese edilemeyecek bir olgunluk seviyesine ulaştı.
Güvenliğimiz, terör örgütlerinin tehditlerini bertaraf ederek, bölgesel çatışmalara karşı korunaklı hâle gelerek istikrarımıza destek olacak seviyeye yükseldi.
Ekonomimiz, küresel emperyalistlerin hırslarının ürünü operasyonlara rağmen yatırımı, istihdamı, üretimi ve ihracatıyla dünyanın takdirini kazanan bir yere geldi.
Altyapımız eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, tarımdan sanayiye her alanda vizyonlarımızı destekleyecek yaygınlığa ve etkinliğe kavuştu.
Diplomasimiz, bölgemizde ve dünyada yaşanan her türlü gerilimi, çatışmayı, insani krizi hakkaniyet ve barış zemininde yönetecek bir itibara sahip oldu.
Hiç şüphesiz hâlâ çözmemiz gereken sıkıntılarımız, azaltmamız gereken yüklerimiz, aşmamız gereken handikaplarımız var. Ama hamdolsun, potansiyelimiz ve imkânlarımız hepsinin de üstesinden gelmeye yeterlidir.
Ülkemiz 2023 seçimlerine işte böyle bir fotoğrafla gitmektedir. Artık gençlerimizin, çocuklarımızın çağının misafirleri olduğumuzun bilinciyle ülkemize 20 yıldır verdiğimiz hizmetleri Türkiye Yüzyılı’nın inşasıyla taçlandırmak istiyoruz. Maziden atiye kurduğumuz köprünün kilit taşı olarak gördüğümüz bu atılımı da tamamladığımızda tarihe ve milletimize karşı sorumluluğumuzu hakkıyla yerine getirmiş olmanın huzuruna kavuşacağız. İşte bu anlayışla Türkiye yüzyılını herhangi bir siyasi program değil ülkemizin millî vizyonu olarak sizlerin takdirine sunuyoruz.
Son Kabine Toplantımızdan bugüne yine eserlerimiz ve hizmetlerimizle sizlerin huzurundaydık. Esnaf ve sanatkârlarımızla 10 Ocak’ta coşkulu bir buluşma gerçekleştirdik. Burada hem Ahilerimizle hasret giderdik, muhabbet ettik, hem de esnaf ve sanatkârlarımıza yönelik müjdelerimizi paylaştık.
Ertesi gün Uluslararası Ombudsmanlık Konferansı’nda dost ve kardeş ülkelerin kamu denetçileriyle insan haklarının geleceği üzerine değerlendirmelerde bulunduk.
Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulumuzun düzenlediği toplantıda bilim insanlarımız ve araştırmacılarımızla ülkemizin bu alandaki geleceği üzerine kapsamlı bir ufuk turu yaptık.
İstanbul’un en büyük kütüphanesini Rami Kışlası’nda açarak özellikle gençlerimize yeni bir kitap, kültür, sanat vahası kazandırdık.
Muğla’ya ve Fethiye’ye 14 Ocak Cumartesi günü yaptığımız ziyaret toplu açılış törenimizle, sivil toplum kuruluşlarıyla buluşmamızla, gençlerimizle kucaklaşmamızla her bakımdan dolu-dolu geçti. Buradan bizleri samimiyetle bağırlarına basan tüm Muğlalı vatandaşlarımıza, Fethiyeli kardeşlerimize şükranlarımı ifade ediyorum.
Geçtiğimiz Pazartesi günü yakın tarihimizin abide mücadele insanlarından merhum Şule Yüksel Şenler Hanımefendi adına kurulan vakfın hizmet binasını Eyüp Sultan’da hizmete açtık.
Aynı gün, Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin’le gündemimizdeki meseleleri değerlendirdiğimiz bir telefon görüşmesi de yaptık.
Salı günü Finlandiya Parlamento Başkanı ve İran Dışişleri Bakanını kabul ettik.
Çarşamba günü Meclis’teki Grup konuşmamızda savunma sanayimize yönelik saldırılar başta olmak üzere ülke gündemine ilişkin kanaatlerimizi kamuoyuyla paylaştık.
Perşembe günü Amasya Badal Tüneli ve bağlantı yollarının açılış törenine canlı bağlantıyla katıldık.
Cuma günü Esenyurt’ta bünyesinde beş ayrı Anadolu lisesi, fen lisesi, imam hatip lisesi, mesleki teknik Anadolu lisesi, anasınıfı, bilim-sanat merkezi, kız ve erkek yurtları, spor ve konferans salonu, laboratuvarı bulunan ülkemizin en büyük eğitim külliyesini, kampüsünü temelini attık.
Aynı günün akşamı da Roman kardeşlerimizle “Yüzyılın Romanını Birlikte Yazıyoruz” diyerek gerçekten çok coşkulu, çok renkli, çok hasbi bir buluşma gerçekleştirdik. Bayağı coşkuluydu, heyecan doluydu. Romanlarla yüzyılın romanını yazmak öyle herkesin kârı değil. Çocukluk yıllarımdan beri yakın dostluğumun bulunduğu Roman kardeşlerime, bizi her zamanki gibi samimiyetle bağırlarına bastıkları için teşekkür ediyorum.
Yine Cuma günü Ukrayna Devlet Başkanı Sayın Zelenski’yle bir telefon görüşmesi yaptık.
Cumartesi günü Bursa’daydık. Toplu açılış töreni, gençlik programı ve Ekonomiye Değer Katanlar Ödülleri ile Bursa’da her bakımdan verimli bir gün geçirdik. Bizleri muhabbetle, coşkuyla ağırlayan Bursalı kardeşlerime teşekkür ediyorum. Emniyetten resmî rakamı istedim ve katılanların sayısının 120 bini bulduğunu Emniyet Teşkilatı bizlere söyledi. Tabii ardından gençlerle çok çok heyecan dolu, coşku dolu bir akşam geçirdik.
Dün de, İstanbul’da şehrin ulaşım sistemine çok büyük katkı sağlayacak, özellikle şehir merkeziyle havalimanı, yani Kâğıthane’den havalimanına, İGA’ya ulaşımı fevkalade kolay, hızlı ve konforlu hâle getirecek bir projenin açılış törenine katıldık. Paris’te bile yok ha. Paris’teki metronun çatısı akıyor. Paris’e gitmeyenler tabii neyin nerede ne olduğundan haberleri yok. Bizim metromuzun durumu her şeyiyle dört dörtlük. Ya diyor, bunun kaptanı yok mu; bunu soruyor. Bilmiyor ki biz şu ana kadar 10 tane bu şekilde kaptansız metro yaptık, haberleri yok. Bizim fiilimizin ulaştığı yere bunların hayalleri bile ulaşamaz. Malum biz Boğazın altından metroyu geçirdiğimiz zaman kimin aklı eriyordu bu işe ya, Boğazın altından metro geçecek; bunu biz başardık. Aynı şekilde Avrasya Tünelini yine Boğazın altından geçirdiğimizde ‘olmaz ya’ diyorlardı, oldu.
Hepsini koyun bir tarafa, ya sizin geçmişinizden bu yana kaç tane yaptınız? Biz, elhamdülillah, Yavuz Sultan Selim Köprümüzü yaptık, Osman Gazi Köprümüzü yaptık, bütün bunlarla beraber, şimdi tabi o işin finali, yani 18 Mart Çanakkale Köprüsü bir finaldir ve dünyada ilk üç içerisinde yer alan bir köprü. Düşünün ki, artık bu köprüyle biz Çanakkale’de, yani Gelibolu-Eceabat arasında bazen 24 saat beklemek zorunda kalırdır. Deniz yapar geçemezsin, bekle bekle geçemezsin, ama şimdi 6 dakikada köprüden ne yapıyorsun, karşıdan karşıya geçiyorsun. İşte medeni olmak budur, modern olmak budur. AK Parti iktidarı, Cumhur İttifakı bunları başardı ya, bunu göreceksin. Belki onlar bu köprülerden geçmiyordur ha, o da olabilir, biz yaptığımız için geçmeyebilir de.
Düşünün Şanlıurfa-Adıyaman; Şanlıurfa-Adıyaman arasında Nissibi Köprüsü var Bay Kemal, biliyor musun? Oradan da bir geçiver. Mimarisi bambaşka, öyle bir güzellikte, ama bunları AK Parti iktidarı yapmıştır.
Ve şimdi tabi dünkü olay bambaşka bir olaydı. Niye? Kâğıthane-Göktürk-İstanbul Havalimanı metro hattı 34 kilometre uzunluğa sahip, her bakımdan yerli ve millî, böyle bir teknoloji ürünü, İstanbul’umuza yakışan bir eser. Hepsinden tabi öte, bu eserimizle artık otobüstü, şuydu-buydu beklemeye gerek yok, Kâğıthane’den İGA’ya, İstanbul Havalimanına 24 dakikada ne yapıyorsunuz, ulaşıyorsunuz; böyle bir güzelliğe de İstanbul’umuz kavuştu.
Bu metro hattının İstanbul’a ve ülkemize hayırlı olmasını diliyor, Ulaştırma Bakanlığımızı ve emeği geçenleri tebrik ediyorum.
Yarın Kültür Bakanlığımızın ödül törenine katılacak, Çarşamba günü Millî Güvenlik Kurulumuzun toplantısına başkanlık edecek, Cuma günü Bilecik’teyiz, Cumartesi günü de inşallah Denizli’ye gideceğiz. Tabi bu arada pek çok yurt içi ve yurt dışı gündemle ilgili toplantılarımız, görüşmelerimiz, temaslarımız olacak.
Bu çerçevede yakından takip ettiğimiz hususlardan biri, buraya hassasiyetle girmem lazım, tabi bütün bu toplantılarımızın en önemli yanı gençlerimizle yaptığımız görüşmeler ve hanım kardeşlerimizle yaptığımız görüşmeler.
İSVEÇ’TEKİ ÇİRKİN SALDIRI
Ama şu anda üzerinde hassasiyetle durmam gereken konu, İsveç’in NATO üyeliği başvurusuyla başlayan ve bir esfel-i sâfilînin mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim Mushafını yakmasına kadar varan hadiselerdir. İslam dini Peygamber Efendimiz Aleyhissalatü Vesselam’ın vasıtasıyla ilk müjdelendiği günden beri Ebu Cehil’in sembolü olduğu pek çok husumetin, saldırının, alçaklığın hedefi olmuştur. Buna karşılık Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’i kendisinin indirdiğini ve kendisinin koruyacağını kitabında açıkça hüküm altına almıştır. Müslümanlar olarak bize düşen görev, Rabbimizin koruması altındaki bu kutsal kitabımıza layık olduğu hürmeti göstermek, onun emirlerine uygun bir hayat sürmeye gayret etmektir. Her şey gibi İslam’la müşerref olarak Kur’an-ı Kerim’in aydınlığına kavuşmak da bir nasip işidir.
Öte yandan, modern demokrasilerde insan hak ve özgürlüklerinin çok basit bir tanımı vardır. Demokrasinin bel kemiğini teşkil eden bireyin hak ve özgürlüklerinin sınırı, diğer insanların hak ve özgürlüklerinin başladığı yere kadardır. Bu anlayışa göre, hiçbir birey ne Müslümanların, ne de diğer din ve inanç mensuplarının kutsallarını aşağılama veya taciz etme hakkına, hele hele bu yönde eylemde bulunma özgürlüğüne sahip değildir. Nefret ve ayrımcılık suçu olarak ağır yaptırımlara tabi bu ilke, bizce de yerinde bir yaklaşımdır. Dolayısıyla İsveç’teki çirkin eylem en başta Müslümanlar olmak üzere insanların temel hak ve özgürlüklerine saygı duyan herkese yapılmış bir hakarettir. Kur’an-ı Kerim’e yönelik bu alçak saldırının Türkiye Büyükelçiliği önünde gerçekleşmesi ise konuyu bizim açımızdan hem dini, hem millî bir mesele hâline dönüştürüyor.
Haçlı seferlerinden biri Avrupa’da İslam ile Türk kavramının eş tutulduğunu biliyor, bundan da milletçe iftihar ediyoruz. Üstelik bu zihniyet uzunca bir süredir eli kanlı terör örgütlerine kucak açmayı da demokrasi kılıfıyla meşrulaştırmaya çalışıyor.
Milyarlarca Müslümanın inancıyla birlikte 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının manevi şahsiyetine de saldıran bu zihniyetin son eylemi, asırlardır bir arpa boyu yol alınamadığının işaretidir.
“BİRİLERİ BİZE ALÇAKLIK YAPTIĞI ZAMAN ONLARA HADDİNİ BİLDİRİRİZ”
Rabbimizin koruması altındaki Kur’an-ı Kerim bir Haçlı artığının onun nüshasını yakmasıyla asla zarar görmez. Ama bu sapkınlığı teşvik edenler veya göz yumanlar, hiç şüphesiz sonuçlarını da hesap etmişlerdir. Kalkacaksın senin güvenlik güçlerin, polisin vesaire onların koruması altında bu ihaneti, bu edepsizliği, bu alçaklığı, bu adiliği, bu namussuzluğu yapacak, onların korumasıyla da orada bak işte biz Müslümanlara ne yaptık diyecekler. Ülkemizin Büyükelçiliği önünde böyle bir kepazeliğin yaşanmasına sebebiyet verenlerin NATO’ya üyelik başvuruları konusunda artık bizden herhangi bir hayırhahlık beklemeyecekleri açıktır. Kusura bakmasınlar, başta söyledik, terör örgütlerine caddelerinizde, sokaklarınızda, her yerde cirit attıracaksınız, ondan sonra da bizden NATO’ya girme konusunda destek bekleyeceksiniz; yok böyle bir şey, böyle bir desteği bizden beklemeyin. Madem terör örgütleri mensuplarını ve İslam düşmanlarını bu kadar seviyorsunuz, savunuyorsunuz, koruyorsunuz, öyleyse kendilerine ülkelerinin savunmalarını da onlara havale etmeleri tavsiyesinde bulunuyoruz.
Biz bir şeyi söylediğimiz zaman dürüst söyleriz. Birileri de bize namussuzluk yaptığı zaman, alçaklık yaptığı zaman, onlara da haddini bildiririz. İsveç yönetimi bizlere kalkıp hak ve özgürlükten hiç bahsetmesine gerek yok. Eğer hak ve özgürlüklere bu kadar saygılıysanız, önce Türkiye Cumhuriyeti’nin veyahut Müslümanların dini inancına saygı göstereceksiniz. Eğer bu saygıyı göstermiyorsanız, kusura bakmayın, bizden de NATO konusunda herhangi bir destek göremeyeceksiniz.
“ENFLASYONU YÜZDE 64’E DÜŞÜRDÜK”
Ülkemizin 2023 yılına girdiği şu dönemde önceliklerimizin en başında tüm unsurlarıyla ekonomimizi Türkiye Yüzyılı’na hazırlama gayretlerimiz vardır. Geçtiğimiz yılı, şehirlerimizin tamamına ve sektörün tümüne yayılan yatırımlarıyla, iş gücüne katılımdaki fevkalade artışa rağmen 31,6 milyonu bulan istihdamıyla, yılın ilk üççeyreğinde yakaladığımız yüzde 6,2 oranındaki büyümeyle, tarihi bir rekor olan 254,2 milyar dolara ulaşan ihracatıyla, orta vadeli programda yüzde 3,4 olarak öngörülen bütçe açığının millî gelire oranının yüzde 1’e kadar gerilemesiyle, yıllar sonra tekrar fazla veren faiz dışı bütçe gerçekleşmesiyle, velhasıl hemen tüm başlıklardaki başarı hikâyeleriyle tamamladık. En büyük sıkıntımız olan enflasyonu yüzde 64’e düşürdük. İnşallah enflasyonun önümüzdeki ayla hızla yüzde 50’li, yüzde 40’lı, yüzde 30’lu oranlara indiğini de göreceğiz.
Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere, dünyanın ciddi sıkıntılarla boğuştuğu bir dönemde Türk ekonomisinin dengeli ve başarılı bir seyir izlemesi çok önemlidir. Her en kadar ülkemizde kendi devletini, kendi halkını, kendi hükûmetini kötülemeyi varlık sebebi hâline getirmiş bir kesim aksi yönde kampanya yürütse de, 2023’ten ümitvar olmak için sebebimiz çoktur, çünkü iyi bir hazırlık yaptık, iyi bir altyapı kurduk.
Mesela geçtiğimiz yıl yaşanan fevkalade gelişmelerin ülkemiz üzerindeki olumsuz etkilerini bertaraf etmek için milletimizin her bir kesimine ayrı destek programları hazırlayıp uyguladık. Sadece yaptığımız düzenlemelerle vazgeçtiğimiz 290 milyar liranın üzerindedir. Bir başka ifadeyle, bu yöntemle 290 milyar liralık bir kaynağı evinde kullandığı elektrikten marketinde yaptığı alışverişine kadar günlük hayatının pek çok safhasında vatandaşımızın cebinde bıraktık.
“HANELERDE KULLANILAN DOĞAL GAZIN YÜZDE 80’İNİ, ELEKTRİĞİN YÜZDE 60’INI SÜBVANSE ETTİK”
Hanelerde kullanılan doğal gazın yüzde 80’ini, elektriğin yüzde 60’ını sübvanse ederek dünyayı kasıp kavuran enerji krizinin insanımıza etkisini en aza indirmeyi başardık. Bugün evinde kullandığı doğal gaza bin lira fatura ödeyen bir vatandaşımız, devletinin de Hazinesinden de üste 4 bin lira daha vererek asıl maliyeti karşıladığını biliyor.
Temmuz ayında başlattığımız aile destek programının bütçesini 15 milyar liradan 40 milyar liraya çıkartıp kapsamını da genişleterek insanlarımızı zor günlerinde yalnız bırakmadık.
Bu ay itibarıyla sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarımızın aylık barınma yardımı bütçesini de artırarak 2 milyar 250 milyon liraya çıkardık.
Ocak ayında yeniden düzenlediğimiz hâliyle yaşlı aylığını 1537 liradan yaklaşık 2000 liraya, yüzde 40-60 engelli aylığını 1223 liradan yaklaşık 1600 lira, yüzde 70 üzeri engelli aylığını 1840 liradan yaklaşık 2400 liraya yükselttik.
Sadece bu ay 3,5 milyon haneye 740 milyon lira elektrik tüketim desteği ödemesi yaptık.
İhtiyaç sahibi 8 milyon 897 bin kişinin sağlık sigortası için 3,2 milyar lira ödemede bulunduk.
Ücretli çalışanlarımıza işverenlerin yapacağı gıda ve yakacak yardımlarını Gelir Vergisinden istisna tuttuk.
Kamu görevlilerimize mutat maaş zamları yanında ek göstergeyle ve gelir vergisi tarife dilimleri güncellemesiyle memur ve emeklilerimize de refah payı artışıyla ilave imkân sağladık.
Asgari ücreti enflasyon öngörüsünün çok üzerinde bir artışla 8 bin 507 liraya, en düşük emekli aylığını 5500 liraya çıkardık.
Bunu yaparken asgari ücret desteğini de 100 liradan 400 liraya çıkartarak işverenlerimizin üzerindeki yükü azalttık.
Aynı şekilde Gelir ve Damga Vergisi kesintisini tüm maaşların asgari ücret kadarki kısmından kaldırdık.
Temel ihtiyaç ürünleri başta olmak üzere pek çok üründe KDV indirimine gittik.
Sözleşmeli kamu görevlilerini kadroya geçirdik.
Uzun yıllardır tartışma konusu olan emeklilikteki yaş sınırını çözecek düzenlemeyi hazırladık, Meclis sürecini takip ediyoruz.
Kendi alanında Cumhuriyet tarihimizin en büyük kampanyasını 500 bin konut, 1 milyon altyapılı arsa ve 50 bin iş yeriyle başlattık.
Tabi bunları yaparken üretimin ve istihdamın kaynağı olan reel sektörü ihmal etmedik. İş dünyamızın tüm kesimleriyle finansmana erişimini en uygun şartlarla sağlayacak paketleri devreye aldık.
Kullanılan kredilerin üretken alanlara yönlendirilmesini sağlayacak mekanizmalar kurduk. Amacımız, ülkemizin sınırlı kaynaklarından ayırdığımız finansmanın döviz gibi, tüketim gibi gereksiz yerlere değil, sürdürülebilir ve dengeli büyümeye gitmesini sağlamaktır. Hazine ve Maliye Bakanlığımızın 200 milyar liralık kefaleti karşılığında reel sektöre kullandırılacak 250 milyar liralık kredi paketinde bu kritere özellikle önem veriyoruz.
Hâlihazırda 14 farklı alanda faaliyet gösteren firmalarımızı selektif kredi politikamızla destekliyoruz.
Şimdi sizlerle Hazine ve Maliye Bakanlığımızca hayata geçirilecek yeni müjdelerimizi paylaşmak istiyorum.
Vergi daireleri, gümrük müdürlükleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, belediyeler, il özel idareleri, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıkları gibi kurumlarımızın kamu alacaklarını yeniden yapılandıran bir kanun teklifi hazırlıyoruz. Bu teklifle vatandaşlarımızın ve şirketlerimizin vergi ve prim yükümlülükleri başta olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarımıza olan borçlarının cezalarını kaldırıyoruz.
Yapacağımız düzenlemeyle tüm bu borçları belirli bir oranla güncelleme ve taksitle ödeme imkânı getiriyoruz.
Davalı vergi ve prim dosyaları da bu kapsamda olacağı için, taraflara ihtilafları sonlandırma fırsatı veriyoruz.
Teklifle matrah artırımını ve işletme kayıtlarının düzeltilmesini de sağlıyoruz.
Bilindiği gibi yükseköğrenim kredi borçlarının endekse bağlı olarak artışına son vermiştik. Artık gençlerimiz ne kadar kredi aldılarsa sadece o rakamı geri ödüyor. Geçmişte endeksle oluşmuş borçları da silmiştik. Bu düzenlemeyle endeks dışındaki borcun da yeniden yapılandırılarak taksitle ödenmesini mümkün hâle getiriyoruz.
Kapsamlı bir uygulama yapılandırma teklifimizin tüm hak sahiplerine hayırlı olmasını diliyorum.
Bir müjde de icralık borcu olan vatandaşlarımıza vermek istiyorum. Malum olduğu üzere, 2 bin lirayı aşmayan icralık borçları tasfiye edecek ve takiplerini sonlandıracak bir düzenlemeyi zaten yapmıştık. Şimdi de aynı uygulamayı vergi dairelerimizi vergi, ceza, faiz gibi tüm başlıklarda 2 bin lirayı aşmayan borcu olan vatandaşlarımız için hayata geçiriyoruz. Bir defaya mahsus olmak üzere vergi dairelerine olan ve 31 Aralık 2022 tarihinden önceye ait 2 bin lirayı aşmayan borçların cezalarının tahsilinden vazgeçiyoruz. Detaylarını Hazine ve Maliye Bakanlığımızın açıklayacağı bu uygulamanın, vergi dairesine olan borcundan dolayı takibe maruz kalmayacak vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum.
“DEVLETİN GELİRLERİ ARTTIKÇA, ORTAYA ÇIKAN İMKÂNI 85 MİLYONUN TAMAMININ REFAHI İÇİN KULLANMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Yaptığımız düzenlemelerin temel amacı; devletle vatandaşının küçük meblağlı meseleler için karşı karşıya gelmesinin önüne geçmektir. Türkiye’nin kaynakları, milletin zenginliği, devletin gelirleri arttıkça, ortaya çıkan imkânı 85 milyonun tamamının huzuru ve refahı için kullanmaya devam edeceğiz.
Sözlerime son vermeden önce, trafik ceza puanlarıyla ilgili bir müjdeyi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Bilindiği gibi ülkemizin kara yolu altyapısını yaptığımız bölünmüş yollar, otoyollar, köprüler ve tünellerle hızlı, konforlu, güvenli yolculuğa uygun hâle getirdik. Bu sayede bilhassa ölümlü trafik kazalarında sadece son 5 yılda neredeyse yarı yarıya azalma sağladık. Salgın döneminde artan ihracatımız ve iç piyasadaki canlılık sebebiyle kara yollarındaki ticari seferlerde daha büyük bir hareketlilik yaşandı. Bireysel ve ticari kara yolu kullanımındaki artış, aldığımız tüm tedbirlere rağmen kural ihlalleri sebebiyle sürücülerimizin ceza puanlarında ciddi yükselmelere sebebiyet verdi. Her konuda olduğu gibi bu hususta da vatandaşlarımızın gönüllerini rahatlatmayı boynumuzun borcu olarak görüyoruz. Yapacağımız düzenlemeyle sürücülerimizin alkol, uyuşturucu, ölümlü ve yaralanmalı kaza, drift ve aday sürücülük hâlleri dışındaki ihlallerden kaynaklanan ceza puanlarını siliyoruz. Yaklaşık 2,5 milyon sürücümüzün ceza puanının silinmesini ve bu sebeple geri alınan 10 bine yakın ehliyetin iadesini sağlayacak düzenlemenin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.”
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında bulunduğu Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Dubai şehrinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Şeyh Muhammed Bin Zayed Al Nahyan ile bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında bulunduğu Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai şehrinde, Japonya Başbakanı Kishida Fumio ile bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dünya İklim Eylemi Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, “Sera gazı emisyonunda tarihî sorumluluğumuz yüzde 1’in altında olmasına rağmen, kendi imkânlarımızı kullanarak çok önemli adımlar atıyoruz. 2053 yılı itibarıyla net sıfır emisyon hedefini gerçekleştirmeyi öngörüyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dubai’de Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında düzenlenen Dünya İklim Eylemi Zirvesi’nde bir konuşma gerçekleştirdi.
Zirvenin hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, gösterdiği samimi misafirperverlikleri için Emirlik makamlarına teşekkür etti.
Dünyanın, koronavirüs salgını ve Ukrayna-Rusya savaşının ardından şimdi de Gazze’deki katliamların acı sonuçlarıyla karşı karşıya olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, tüm bu krizlerde barışın yanında olmuş, adalet ve hakkaniyet temelinde çözüm için çalışmıştır” diye konuştu.
“JEOTERMAL KURULU GÜCÜNDE AVRUPA’DA 1’İNCİ, DÜNYADA 4’ÜNCÜYÜZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin iklim değişikliğine de bu perspektiften yaklaştığını anlatarak, şunları söyledi: “Sera gazı emisyonunda tarihî sorumluluğumuz yüzde 1’in altında olmasına rağmen, kendi imkânlarımızı kullanarak çok önemli adımlar atıyoruz. 2053 yılı itibarıyla net sıfır emisyon hedefini gerçekleştirmeyi öngörüyoruz. 2030 senesine kadar emisyon azaltımı hedefimizi iki katına çıkardık. Bu kapsamda, yıl sonu itibarıyla 66,6 milyon ton karbondioksit emisyon azaltımı bekliyoruz. Toplam kurulu güç içerisinde yenilenebilir enerji kaynaklarının payını yüzde 55’e yükselttik. Bu oranla Avrupa’da 5’inci, dünyada ise 12’nci sırada yer alıyoruz. Jeotermal kurulu gücünde Avrupa’da 1’inci, dünyada 4’üncüyüz. Hidroelektrik santrali kurulu gücünde ise Avrupa’da 2’nci, dünyada 9’uncu sıradayız. Hidrojen Teknolojileri Stratejimizi uygulamaya aldık. Ayrıca net sıfır emisyon hedefi bağlamında çelik, alüminyum, çimento ve gübre sektörleri karbonsuzlaşma yol haritalarımızı tamamladık. 2053’te yenilenebilir enerjinin payını yüzde 69’a çıkarmayı planlıyoruz. Eşimin himayesinde başlatılan ‘Sıfır Atık’ projesiyle atıkların geri kazanım oranını 2035 yılında yüzde 60’a taşıyacağız.”
Tüm bu çalışmaların maliyetinin yüksekliğinin herkesin malumu olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İklim finansmanı kaynaklarına ve teknoloji transferi imkânlarına daha adil şekilde erişebilmemiz, bu bakımdan büyük önem arz ediyor” değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli deprem felaketine rağmen Türkiye’nin ne ekonomideki ne de iklim değişikliğiyle mücadeledeki hedeflerinden koptuğunu belirterek, “14 milyon insanımızı ve 11 ilimizi olumsuz etkileyen depremlerin yol açtığı yaraları hamdolsun hızla sarıyoruz. Şehirlerimizin yeniden inşasında da çevreyi korumak, iklim ve çevre dostu yapılar inşa etmek, önceliklerimizin başında yer almaktadır” dedi.
“GAZZE’DE YAŞANANLAR İNSANLIK SUÇUDUR, SAVAŞ SUÇUDUR”
Filistin topraklarında yaşanan insani krize değinmeden geçemeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi: “İsrail saldırıları sonucu, çoğunluğu çocuk ve kadın 16 bini aşkın Filistinli masum sivilin hayatını kaybetmesi, hiçbir şekilde meşru gösterilemez. Gazze’de yaşananlar insanlık suçudur, savaş suçudur ve bu suçu işleyenlerden uluslararası hukuk önünde mutlaka hesap sorulmalıdır. Son gelişmelerle birlikte 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve toprak bütünlüğünü haiz bir Filistin Devleti’nin kurulmasının ehemmiyetini hep birlikte tekrar gördük. Türkiye olarak bunun tesis ve temini noktasında her türlü sorumluluğu almaya hazırız. ‘Dünya 5’ten büyüktür’ ve ‘Daha adil bir dünya mümkündür’ şiarımızı burada tekrar vurgulamak istiyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid Al Nahyan ve Devlet Başkanı Yardımcısı, Dubai Emiri Muhammed Al Maktum başta olmak üzere zirvenin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.
Hükûmetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin 60’ıncı Oturumu’nun ocak ayında İstanbul’da gerçekleştireceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin ayrıca 2026’da düzenlenecek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 31’inci Taraflar Konferansı’na ev sahipliği için adaylığını açıkladığını hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siz değerli dostlarımın bu kapsamda gereken desteği vereceğinden şüphe duymuyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında bulunduğu Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai şehrinde, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev ile görüştü.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) için bulunduğu Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai şehrinde, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ile bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında düzenlenen Dünya İklim Eylemi Zirvesi için bulunduğu Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai şehrinde İskoçya Bölgesel Başbakanı Hamza Yusuf’u kabul etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dubai’de Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında düzenlenen Dünya İklim Eylemi Zirvesi’ne katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin yapılacağı Expo City Dubai’ye gelişinde, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid Al Nahyan ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından karşılandı.
Liderler, aile fotoğrafının ardından açılış programına katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında düzenlenecek Dünya İklim Eylemi Zirvesi nedeniyle gittiği Birleşik Arap Emirlikleri’ne ulaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı; Dubai El-Maktum Uluslararası Havalimanı’nda, BAE Devlet Başkan Yardımcısı Şeyh Mansur bin Zayid Al Nahyan, Abu Dabi Büyükelçisi Tugay Tunçer, Dubai Başkonsolosu Onur Şaylan ve ilgililer karşıladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte eşi Emine Erdoğan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu da Birleşik Arap Emirlikleri’ne ulaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Ekonomide dengeleri tekrar kurmanın vakit aldığı bir gerçektir. Bunun için, sabırla ve kararlılıkla, istihdam ve yatırım odağını kaybetmeden, ekonomimizi enflasyon belasından kurtaracak programları uyguluyoruz. Türkiye’nin kazanımlarını korumak, kayıplarını telafi etmek, hedeflerinden kopmamasını sağlamak, önceliklerimizin en başında yer almaktadır” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Sözlerine, “Üstad’ın, ‘Bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava büyük’ dediği kutlu davamıza omuz veren, gönül veren, sahip çıkan tüm yol arkadaşlarımızı yürekten selamlıyorum” diyerek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, son Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısını 24 Ağustos’ta büyük kongreden önce gerçekleştirdiklerini anımsattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aradan geçen süre zarfında ülke, millet, demokrasi ve partileri açısından önemi haiz pek çok kritik gelişmeyi geride bıraktıklarını söyledi.
AK Parti’nin 4. Olağanüstü Büyük Kongresi’ni, 7 Ekim’de partiye ve temsil ettiği değerlere yakışır şekilde alınlarının akıyla icra ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kongremiz bir AK Parti klasiği olan süreklilik içinde değişim yönümüzün ne kadar güçlü, hâlen ne kadar diri olduğunu tekrar göstermiştir. Ak saçlılarımızın tecrübesiyle, gençlerimizin heyecanını birleştirdiğimiz kongremizde partimizin yönetim organlarını da belirledik. Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyelerimizden 49 arkadaşımız bayrağı yeni yol arkadaşlarımıza teslim etti. Görevi devreden arkadaşlarımıza, partimize ve davamıza yaptıkları üstün hizmetler dolayısıyla bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Parti kurullarımıza asil ve yedek olarak seçilen tüm arkadaşlarımızı da gönülden tebrik ediyorum. Kongre sürecimizin öncesinde üç kademe il başkanlıklarımızın bazılarında çeşitli değişiklikler yaşandı. Bu arkadaşlarımıza da emekleri için teşekkür ediyorum. Yeni görevleriyle, toplantılarımıza ilk defa katılan arkadaşlarımıza Rabbimden başarılar niyaz ediyorum.”
“KAMPANYA EKİBİMİZLE ÇALIŞMALARA BAŞLADIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kongrenin ardından 31 Mart seçimleriyle ilgili hazırlıkları çok daha yoğun bir şekilde başlattıklarını ifade etti.
Partinin öncelikleri çerçevesinde seçim takviminin ilerlediğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Temayül yoklamalarımızı, Türk siyasetine örnek olacak bir demokrasi ikliminde sizlerin de desteğiyle tamamladık. Yarın kamu görevlilerinin istifa süreci doluyor. Meclis üyeliği için başvuruları 3 Aralık’a kadar alacağız. Süreç kendi mecrasında ilerlerken biz de gündemimizi işletiyoruz. Milletimizin huzuruna en doğru, en isabetli, en gayretli isimlerle çıkmanın çabasındayız. Temayül yoklamalarıyla, saha araştırmalarıyla, istişarelerle, görüşmelerle, partimize mahsus diğer yöntemlerle adaylarımızı belirleyeceğiz. Kampanya ekibimizle çalışmalara başladık. Cumhur İttifakı ortağımız MHP ile görüşmelerimiz olumlu bir mecrada karşılıklı anlayış ve saygı ekseninde devam ediyor. Görevlendirdiğimiz arkadaşlarımız muhataplarıyla sürekli temas hâlinde. Biz de dün MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’yi Külliyemizde ağırladık. Kendisiyle oldukça verimli bir görüşme gerçekleştirdik. Millî irade düşmanlarına karşı 15 Temmuz gecesi meydanlarda kurulan ittifakımızı daha da güçlendirerek geleceğe taşıma azmindeyiz. Gayemiz, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere 5 yıldır hizmetsizlik girdabında boğulan şehirlerimizi gerçek belediyecilikle tekrar buluşturmaktır.”
“İSTANBUL ESKİ GÜNLERİNİ MUMLA ARAR HÂLE GELDİ”
Grup toplantısında ilan ettikleri “Yeniden İstanbul”un bu mücadelenin parolalarından biri olacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “İşte sizler de görüyorsunuz. Dünyanın göz bebeği olan İstanbul, CHP zihniyetinin elinde eski günlerini mumla arar hâle geldi. Ortaya bir eser koyamadıkları gibi bizim başlattığımız ve belli bir aşamaya getirdiğimiz projeleri bile devam ettiremediler. Eskiyen reklam panolarını yenilemekten başka bir icraatları yok. AK Parti döneminde, sakinlerinin yaşamaktan huzur duyduğu aziz İstanbul, ne yazık ki CHP’li iş bilmezlerin yönetimi altında İstanbulluları yoran bir şehir hâline dönüştü. Hepimizin bildiği Kara Tren türküsünü şimdi İstanbul halkı her gün söylüyor. Ne diyordu o meşhur türküde… ‘Kara tren gecikir belki hiç gelmez, dağlarda salınır da derdimi bilmez, dumanın savurur, hâlimi görmez, kan dolar yüreğim gözyaşım dinmez’ Bugün de İstanbullu kardeşlerimiz gözü yolda otobüs, metrobüs, metro bekliyor. Ama bunların hiçbiri vaktinde gelmiyor. Hadi geç de olsa geldi diyelim, bu sefer de bakımsızlıktan dolayı yolda kalıyor. Aynı vahim tablo diğer tüm CHP’li belediyeler için de geçerlidir.”
“ŞEHİRLERİNE HİZMET ETME GEREĞİ BİLE DUYMUYORLAR”
“Büyükşehri, ili, ilçesi ve beldesiyle CHP’li belediyelerin alametifarikasının, vatandaşa nasıl hizmet edilir bilmemek olduğunu” söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Niye? Çünkü umurlarında değil. Bunların gündeminde emanetini taşıdıkları insanlara hizmet etmek, eser kazandırmak, milletin sıkıntılarına çözüm üretmek gibi bir dertleri yok. Çok daha kötüsü, bunu öğrenmek gibi bir niyetleri de yok. Alışmışlar, istismar ve korku siyasetine. Alışmışlar ‘Tıpış tıpış bize oy vereceksiniz” demeye, şehirlerine hizmet etme gereği bile duymuyorlar. Bir de bunu utanmadan, sıkılmadan kameralar önünde söylüyorlar. CHP’li belediye başkanlarının olduğu yerlerde vatandaşımız öyle bir hâle gelmiş ki en küçük bir hizmet görse halay çekiyor, davul zurna çalıyor. Ne hâle düştük. Yani, vatandaş neredeyse asfalt döküldü, çöpü toplandı, parkı yapıldı, yoldaki çukur kapatıldı diye kurban kesecek. Hâle bakın. Hatta kimi yerlerde oy verip seçtikleri belediye başkanlarının şehirlerine geldiğini duyunca 40 yıldır görmediği dostunu görmüş kadar seviniyor. Milletimizi inşallah bu cendereden Mart ayının sonunda hep birlikte kurtaracağız. Şehirlerimizin bir beş sene daha kaybetmesine müsaade etmeyeceğiz. AK Parti ve Cumhur İttifakı yönetiminde olan tüm belediyelerimizi korumakla kalmayacak, Allah’ın izniyle çok daha yüksek oy oranlarıyla tekrar kazanacağız.”
“AFETİN YIKTIĞI ŞEHİRLERİMİZİ AYAĞA KALDIRANA KADAR DURMAYACAĞIZ”
“Kazanmak, hem de ezici bir oranla kazanmak dışında hiçbir seçeneğimizin olmadığı bir seçime daha hazırlanıyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, genel merkez ve Meclis grubuyla gelecek dört aylık zamanın hazırlıklarını tüm boyutlarıyla en ince ayrıntılarıyla yürüttüklerini söyledi.
Kabinenin, eser ve hizmet siyasetini kesintisiz şekilde sürdürdüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Partili belediyelerin birçok yerde çeyrek asrı aşan tecrübeleriyle yerel yönetimler alanında bir destan yazdığını ifade etti.
Her bir belediyenin saymaya kalkılsa saatler sürecek eserleri ve doğrudan vatandaşın hayatına dokunan hizmetleri bulunduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, çevrenin korunmasından dezavantajlı grupların desteklenmesine kadar Birleşmiş Milletlerin sürdürülebilir kalkınma hedeflerini titizlikle gerçekleştiren yerel yönetimlerin kendi belediyeleri olduğunu kaydetti.
AK Partili belediyelerin iyi uygulama örnekleriyle uluslararası alanda diğer yerel yönetimlere de emsal teşkil ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Deprem bölgesinden elimizi zaten hiç çekmedik. Kardeş belediyeler uygulamamız başarılı bir şekilde yürüyor. Afetin yıktığı şehirlerimizi ayağa kaldırana kadar durmayacağız. Kurumlarımızın tamamıyla olduğu gibi belediyelerimizle de deprem bölgesindeki vatandaşlarımızın yanında olmayı sürdüreceğiz. Aralık ayı boyunca bölge genelinde 46 bin konutun ve köy evinin hak sahiplerine teslimini yapacağız. Böylece ahde vefamızı, verdiğimiz sözlerin arkasında olduğumuzu bir kez daha göstereceğiz.”
“BU ÜLKENİN HER KARIŞ TOPRAĞINI AYNI STANDARTTA ESER VE HİZMETLERLE DONATAN BİZİZ”
Muhalefet cenahının hizmet yarışında kendileriyle boy ölçüşemeyeceğini bildiği için her zamanki gibi yalan ve iftira silahına sarıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Sadece bu kadarla kalsalar, hem söylemimizle hem hukuk önünde ağızlarının payını verir, Allah’ın izniyle yerlerine oturturuz. Ancak siyasi ihtirasları uğruna ülkemizin 1970 ve 1990’lı yıllarda yaşadığı sıkıntıların sebebi olan sosyal fay hatlarını kaşımaktan da çekinmemeleri, bizi milletimizin geleceği adına endişelendiriyor. İnsanımızı sınıflara bölmeye ve bunların arasında astlık üstlük ilişkisi kurmaya kalkan zihniyet ancak tek parti faşizmi özentisi olabilir. Çünkü bu ülkenin insanları, sadece o dönemde böyle bir zillete maruz kalmıştır. Milletimiz, Demokrat Partiyi ve Menderes’i, işte bu faşist zihniyeti yerle yeksan eden devrimi başlattığı için hâlâ kalbinin en mutena köşesinde yaşatıyor. Aynı şekilde Özal’ı da bu yolu takip ettiği için adı her geçtiğinde hayırla yâd ediyor.”
AK Parti’nin belediyelerde 30 yıla yaklaşan, hükûmette 21 yılı geride bırakan iktidarının gerisindeki sırrı arayanların ilk bakacağı yerin de burası olması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu ülkenin, bırakın aynı şehirde yaşayan insanları arasında ayrımcılık yapmayı, doğusuyla batısıyla kuzeyiyle güneyiyle her karış toprağını aynı standartta eser ve hizmetlerle donatan biziz” dedi.
Eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaştırmadan enerjiye, tarımdan şehirciliğe kadar her alanda yaptıkları tüm eser ve hizmetleri sundukları insanların hiçbirinin kimliğine bakmadıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaş, bölge ve şehirler arasında asla ve asla ayrımcılık yapmadıklarını vurguladı.
“HER BİR İNSANIMIZI BU ÜLKENİN BİRİNCİ SINIF VATANDAŞI OLARAK GÖRDÜK”
Her bir insanı bu devletin ve ülkenin birinci sınıf vatandaşı olarak gördüklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aksini söyleyen sadece bize değil, bu ülkeye de bühtan ediyor ve yalan söylüyor demektir” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 20-30 yıl öncesiyle mukayese edildiğinde, vatandaşların artık hükûmetten de belediyelerden de beklenti seviyelerinin çok değiştiğine dikkati çekti ve şunları kaydetti: “Sadece iş, sadece aş, sadece eğitim, sadece sağlık, sadece altyapı hizmeti sunmak kimseye yeterli gelmiyor. İstihdamı 32 milyonun üzerine çıkarmış, eğitimi ana sınıfından üniversitesine, her aşamasına, herkes için erişilebilir kılmış, sağlıkta, dünya çapında bir sistem kurmuş, ulaşım başta olmak üzere altyapısını baştan sona yenilemiş bir ülkede insanların böyle bir hissiyata kapılmasını elbette tabii karşılamamız lazım. Bunlar hükûmetin zaten yapması gereken asgari hizmetler olarak görülüyor. Sorduğunuz zaman ‘Göreviniz, tabii ki yapacaksınız?’ Bunu söylüyorlar. Peki, bundan önce gelenler, bizden önce gelenler bunları niye yapmadı? Gençler başta olmak üzere vatandaşımızın hükûmetimizden beklentisi daha yüksek standartlarda bir hayat seviyesini kendisine sağlamasıdır.”
Türkiye Yüzyılı’nın bu hedefin adı, aynı durumun belediye hizmetleri için de geçerli olduğunu bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her ne kadar CHP’li belediyeler henüz klasik belediyecilik hizmetlerini vermeyi beceremese de AK Parti olarak bizim vizyonumuz çok ama çok farklıdır. Hem partimizin genel merkez birimlerinin hem ilgili bakanlıklarımızın bu doğrultuda çok önemli hazırlıkları var. İnşallah 31 Mart seçimleri kampanyası sürecinde bu hazırlıkları milletimizle paylaşarak, AK Parti’nin farkını bir kez daha göstereceğiz” şeklinde konuştu.
“İNSANIMIZIN GÜNLÜK HAYATINDA YAŞADIĞI SIKINTILARI GÖRMEZDEN GELİYOR DEĞİLİZ”
“Tüm bunları söylerken insanımızın günlük hayatında yaşadığı sıkıntıları görmezden geliyor veya inkâr ediyor değiliz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları aktardı: “Türkiye’nin yaklaşık on yıldır siyasetten güvenliğe ve ekonomiye kadar her alanda sinsi ve kasıtlı bir saldırı altında olduğunu kimse reddedemez. Sokakları karıştırmaktan darbe girişimine, ekonomik tuzaklardan siyaset mühendisliklerine kadar yaşamadığımız hadise kalmadı. Hamdolsun, milletimizle birlikte bu badirelerin hepsini de göğüslemeyi ve yıkılmadan ayakta kalmayı başardık. Küresel düzeyde Kovid-19 salgınıyla başlayan ve Rusya-Ukrayna savaşıyla derinleşen bir krizin olumsuz etkileriyle boğuşuyoruz. Biliyorsunuz bu süreçte yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı bir yaklaşımla hareket ettik. Her kesimden insanımızın bu küresel tsunamiden en az düzeyde etkilenmesini teminen tüm kaynaklarımızı harekete geçirdik. Hayat pahalılığının bilhassa dar gelirli insanımızın refah seviyesinde yol açtığı gerilemeyi telafi etmek için pek çok mekanizma kurduk. Yeri geldiğinde kendimizi sollama pahasına, ne yapılması gerekiyorsa onu yerine getirmekten çekinmedik.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünkü grup toplantısında enerjiden emekli maaşlarına, aile ve gençlik fonundan ihracatçılara yönelik teşviklere kadar geniş bir yelpazede verdikleri desteklerin icmalini çıkardıklarını belirterek, “Ancak, ekonomide dengeleri tekrar kurmanın vakit aldığı bir gerçektir. Bunun için sabırla ve kararlılıkla istihdam ve yatırım odağını kaybetmeden, ekonomimizi enflasyon belasından kurtaracak programları uyguluyoruz” dedi.
Türkiye’nin kazanımlarını korumak, kayıplarını telafi etmek ve bu hedeflerden kopmamasını sağlamanın önceliklerinin en başında yer aldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgenin ve dünyanın güvenlikten ekonomiye her alanda adeta kaynadığı bir dönemde Türkiye’nin en büyük gücünün, güven ve istikrar iklimini muhafaza etmesi olduğunu vurguladı.
“İSTİSNASIZ HER BİR ARKADAŞIMIZ ÜLKEMİZE VERDİĞİ HİZMET ÖLÇÜSÜNDE DEĞER SAHİBİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mayıs ayındaki Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri’nde bu hakikati millete anlattıklarını, milleti ikna ettiklerini ve desteğini aldıklarını kaydederek, 28 Mayıs’tan beri yaşananların hem kendilerinin ne kadar haklı olduğunu hem de milletin ne kadar büyük bir badire atlattığını defalarca ispat ettiğini söyledi.
“Önümüzdeki belediye başkanlığı seçiminde de yapacağımız işte budur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Hükûmette sağladığımız istikrarı, muhalefetin elinde bizar olan belediyelere de teşmil ederek, şehirlerimizin kalkınmasını hızlandırmak istediğimizi herkese anlatacağız. Yolunu, kaldırımını, asfaltını, çöpünü, kanalizasyonunu, arıtmasını çözememiş muhalefet belediyelerinin karşısına Türkiye Yüzyılı belediyeciliği ile hep birlikte çıkacağız. Kendi belediyelerimizde de bu vizyona ayak uyduramayan arkadaşlarımız varsa bayrak yarışı yaklaşımıyla yeni isimlerle çıtayı yükselteceğiz. Hep söylediğimiz gibi bu partide şahsım dâhil hiç kimse layüsel değildir. İstisnasız her bir arkadaşımız ülkemize, milletimize, şehrine ve partimize verdiği hizmet ölçüsünde değer sahibidir. Belediye başkan adaylarımızı bu anlayışla belirlemek boynumuzun borcudur. Bireysel siyasi hesaplardan hatır ve gönül ilişkilerine kadar bu yaklaşıma aykırı hiçbir unsurun aday belirleme ve seçim kampanyası çalışmalarını zehirlemesine izin veremeyiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, genel merkezden, Meclis grubundan ve teşkilatlardan beklentisinin 31 Mart seçimleri sürecine bu ilkeler çerçevesinde yaklaşmaları olduğunu belirterek, şunları kaydetti: “Aksi takdirde milletimizin karşısında hep birlikte boynumuz eğik kalır. İnanın eğik kalır ve ‘Nasıl oldu da biz bu duruma düştük?’ deriz. Onun için kararlı olacağız. Böyle bir vebalin altından hiçbirimiz kalkamayız. Diğer partilerde kimi maddi kimi ahlaki kimi şahsi dalaverelerle ortaya çıkan rezillikler AK Parti’nin kapısından içeri giremez. Bunun için hep birlikte partimize ve partinin kuruluş ilkelerine dört elle sarılmamız gerekiyor. Belediyelerde ve hükûmette geçen uzun iktidar yıllarının bizi bozmadığını, tam tersine tecrübeyle olgunlaştırdığını milletimize göstereceğiz.”
“EN KÜÇÜK REHAVETE, FİTNEYE İZİN VERMEDEN NETİCEYE ULAŞACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, amaçlarının 31 Mart’ta 30’u büyükşehir, 51’i il, 922’si ilçe ve 390’ı belde olmak üzere Türkiye’deki 1393 belediyenin tamamına yakınını AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak kazanmak olduğunu belirterek, “Bu hedef doğrultusunda ‘sen, ben’ yok, ‘biz’ varız” dedi.
Salondaki partililere, “Seçim sonuçları belli olana kadar gece gündüz demeden çalışmaya var mıyız?” sorusunu yönelten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Evet” karşılığının ardından, “Eğer buna inanıyorsanız bu ses böyle çıkmaz” ifadesini kullandı.
Partililerin güçlü bir şekilde alkışlamasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her zaman, her an böyle bir duruş sergilemeliyiz. En küçük bir rehavete, aksaklığa, eksikliğe, dağınıklığa, zaafa, fitneye izin vermeden neticeye ulaşacağız. Men sabera zafera, hedef bu. Kim sabrederse zafere erişir” diye konuştu.
Sorumluluk alanları içinde hiçbir boşluk bırakmayacaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatandaş neredeyse orada olmak bizim boynumuzun borcudur. Sizlere güveniyorum, sizlere inanıyorum. Sizlerden şehirlerinize döndüğünüzde tüm vatandaşlarıma en kalbi muhabbetlerimi iletmenizi istiyorum” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, COP 28 Zirvesi’ne katılmak üzere Dubai’ye gideceğini, yarın Türkiye’ye döneceğini ve pazartesi günü de Katar’daki yüksek düzeyli zirveye katılacağını bildirerek, “Bu süreç içerisinde de çalışmalarımızı hep beraber takip edeceğiz. Durmak yok yola devam. Efkan Bey ile beraber çalışmaya devam ediyorsunuz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, program öncesinde, parti genel merkezinde Avrupa şampiyonu olan Down Sendromlu Futsal Millî Takımı oyuncuları ile bir araya geldi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.