Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, A Haber-Atv-A Para-A News-A2-A Haber Radyo ortak yayınıyla ekrana getirilen “Gündem Özel” programına konuk oldu.
Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nden gerçekleştirilen ortak yayında, Cem Öğretir, Nihan Günay ve Salih Nayman’ın sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya Ulusal Mutabakat Hükûmet Bakanlık Konseyi Başkanı Fayez Al Sarraj ile bugün gerçekleştirdiği görüşmenin içeriğinin sorulması üzerine Sarraj ve Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar ile üçlü bir görüşme gerçekleştirdiklerini söyledi.
Görüşmede, Libya’daki mevcut gelişmeleri değerlendirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sarraj oranın meşru bir Başbakanı ama onun karşısındaki Hafter denilen zat kesinlikle böyle meşru bir başkan veya başbakan filan değil, sadece illegal bir yapısı, görüntüsü olan bir kişi. Ve uluslararası zaten üzerinde mutabakatın olduğu bir isim de değil. Uluslararası bu noktada karşılığı olan kişi Sarraj’ın kendisidir” dedi.
“DOĞU AKDENİZ’DEKİ PLANLARI BOŞA ÇIKARTTIK”
Libya ile kısa bir süre önce deniz yetki alanı sınırlandırması, güvenlik ve askerî iş birliği içeren mutabakat muhtıraları imzaladıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, deniz yetki alanlarıyla ilgili imzalanan mutabakat muhtırasının Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylandığını ve Birleşmiş Milletler’e de tescil edilmesi için bildirimde bulunduklarını kaydetti.
Bu anlaşmalarla Akdeniz’de hem Libya’nın hem de Türkiye’nin hakkının korunmuş olacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Türkiye aleyhine tek taraflı adımlar atılmasına izin vermeyeceğimizi açıkça ortaya koyduk. Ve bunu son NATO Zirvesinde de Miçotakis’le heyetiyle şahsım ve heyetim olmak üzere yaptığımız görüşmede kendilerine de söyledik, onlar hâlâ belli beklentiler içerisinde. Dedik ki, burada biz her şeyi uluslararası hukuka dayalı olarak yapıyoruz ve bundan sonra da uluslararası hukuka göre buradaki attığımız adımları atmaya devam edeceğiz. Doğu Akdeniz’i uluslararası hukuku ve Türkiye’nin haklarını hiçe sayarak paylaşıma gidenler attığımız adımdan tabi ki rahatsızlık duyuyorlar. Dayatılmaya çalışılan planlar var burada. Haklı bir adımla biz bunun ne yaptık, boşa çıkarttık. Ve daha da ileri gideceğim, burada Sevr’in aslında ters düz edilmesi var, böyle bir adım atılmış durumda.”
“LİBYA’YA HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERMEYE HAZIRIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya’nın asker talebinde bulunması hâlinde de Libya’ya her türlü desteği vermeye hazır olunduğunu, uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli adımları atacaklarını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin iki sondaj ve iki sismik araştırma gemisiyle Akdeniz’de faaliyetlerini yürüttüğünü, üçüncü bir sondaj gemisinin da alınacağını ve Karadeniz’de yapılması gereken çalışmalar olduğunu ifade etti.
Türkiye’nin Libya ile olan anlaşmasından Yunanistan’ın rahatsız olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz onlar rahatsız olsun diye bir çalışma yapmıyoruz. Sadece bu sularda Libya ve Türkiye’nin hakları var, bu hakkın korunması gerekir diyoruz. Fakat şu talihsizliğe bakın ki, maalesef ülkemizin içinden ve dışından birileri bu konuda çok rahatsız oluyor ve bu rahatsızlık sebebiyle de işte bu ileride çok farklı bazı sıkıntılara neden olabilir gibi laflar ediyorlar. Ya siz kimden yanasınız ya? Siz Türkiye’den, Türk milletinden yana mısınız, yoksa değil misiniz? Bunu çıkın açıkça söyleyin. Öyle de olsa, böyle de olsa biz şu anda buralarda bu çalışmalarımızı milletimizin ve ülkemizin ali menfaatleri için sürdüreceğiz. Son yaptığımız Libya anlaşması bu konuda hukuken de ülkemizin elini güçlendirmiş ve bu bölgede Türkiye’siz bir çözümün olmadığını da tüm dünyaya göstermiştir” değerlendirmesinde bulundu.
ABD Senatosunun 1915 Ermeni olaylarını “soykırım” olarak tanıyan karar tasarısını kabul ettiğinin hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD iç siyasetindeki kamplaşmanın Türkiye aleyhine sonuçlar doğurduğunu, bazı çevrelerin ABD Başkanı Donald Trump’ı zayıflatmak amacıyla Türkiye ile ilgili gelişmeleri kendi çıkarları için suiistimal ettiklerini söyledi.
“ABD’Yİ MÜTTEFİKLİK VE ORTAKLIK İLİŞKİLERİMİZE YAKIŞIR ŞEKİLDE HAREKET ETMEYE DAVET EDİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu eylemler müttefiklik ilişkilerimizin ruhuyla bağdaşmadığı gibi, Amerika Birleşik Devletleri yönetimiyle 17 Ekim tarihinde Suriye konusunda varılan mutabakata da aykırıdır. ABD Kongresi’nin ilişkilerimizin özüyle ilgili olmayan meseleleri iç siyaset malzemesi yapmaya son vermeye, müttefiklik ve ortaklık ilişkilerimize yakışır şekilde hareket etmeye davet ediyoruz. Yönetimden beklentimiz ise ilişkilerimize daha fazla zarar verebilecek adımların önlenmesi için gerekli tedbirlerin bir an önce alınmasıdır” dedi.
Türkiye’nin arşivlerini açtığını ve tarihçilerin, hukukçuların incelemesine sunduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuya ilişkin kararın siyasilerin vereceği bir karar olmadığını vurguladı.
ABD Senatosu’nun aldığı kararın siyasi olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu kararlarınızın hukuka uygun hiçbir yanı yok. Hukuka uygun olmayan yanı olmadığına göre, bunları bizim zaten kabul etmemiz de mümkün değil. Ve şu anda kendileri de zaten bize söylüyorlar aslıda, diyorlar ki, bu alınan kararın kıymeti harbiyesi yok, bizzat kendileri söylüyor, isimlerini vermeme gerek yok” diye konuştu.
“ABD’NİN İLİŞKİLERİMİZDE TAMİRİ MÜMKÜN OLMAYAN ADIMLAR ATMAMASI ÖNEMLİ”
“Sizin kabul etmeniz, bizim de sizin karşınızda çok daha farklı bazı Parlamento kararlarıyla çıkmamızı getirir” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Kızılderililerin tarihi Amerika’nın yüzkarasıdır. Buna benzer Afrika’da yaşanan birçok şeyler var. Şimdi 60 kadar ülke buna benzer karalar almışlar. Şimdi Ruanda’da Fransızların yaptığı katliamları bir kenara koymak mümkün mü? Cezayir’de Fransızların yaptığı katliamları bir kenara koymak mümkün mü? Senegal’de adadan köle ticareti yaparak ta Amerika’ya kadar hücrelerde günlerce beklettikten sonra köle ticareti yaptılar bunlar, aynı insanlar. Biz de ne yapacağız? Bütün bunların hepsini dünya kamuoyuna açıklayacağız, çünkü bunların elimizde belgeleri var, arşivlerde belgeleri var. Bunlarla beraber biz savunmada değil taarruzda olacağız ve Batının o tarihi ırkçılık ve sömürgecilik tarihi olduğunu ortaya koyacağız. Bunca katliam ve soykırım ortada duruyorken, bizim gibi övünülesi bir tarihî olan millete bunlar ses çıkaramazlar.”
ABD Senatosu’ndan çıkan karara karşı Kürecik ve İncirlik üslerinin kapatılıp kapatılmayacağı sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeri geldiği zaman otururuz bütün heyetlerimizle beraber, kapatılması gerekiyorsa İncirlik’i de kapatırız, kapatılması gerekiyorsa Kürecik’i de kapatırız. Bütün mesele, eğer karşımıza bizim yaptırımlar gibi tedbirlerin hayata geçirilmesi durumunda biz de bunlara mütekabiliyet çerçevesinde gereken cevabı veririz. ABD’nin ilişkilerimizde tamiri mümkün olmayan adımlar atmaması her iki taraf için de çok önemlidir” cevabını verdi. Türkiye’nin bir kabile devleti olmadığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, mütekabiliyet esasına dayalı olarak adımlar atılacağını söyledi.
“SURİYE’DE DERDİMİZ PETROL DEĞİL, HUZUR”
Soru üzerine Barış Pınarı Harekâtı’na ilişkin bilgi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ve Rusya’nın varılan mutabakatlara rağmen bölgeden terör örgütü YPG, PYD’yi çıkartamadıklarını, bunun üzerine Türkiye’nin gerekenleri yaptığını bildirdi.
Terör örgütünün Deyrizor’daki petrolü ABD ile hareket ederek Suriye rejimine sattığını, Kamışlı’da petrolün Rusya ile Suriye rejiminin kontrolünde bulunduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye olarak biz derdimiz petrol filan değil. Derdimiz burada yaşayan insanların biz huzurunu nasıl sağlayacağız?” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Suriye’den kaynaklanan terörle mücadeledeki kararlılığın tam olduğunu belirterek, “İnşallah bu Barış Pınarı noktasında kararlılıkla mücadelemizi sürdürürüz. Ve çok uzun bir süre olmasa dahi burada eninde, sonunda bir neticeye varırız” şeklinde konuştu.
Batılı muhataplarına terör örgütü YPG-PYD’nin Kürt olarak ifade edilmesinin Kürtlere yapılan saygısızlık olduğunu defaten söylediğini ancak onların buna ikna olmadıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Biz gerek vatandaşlarımız olan Kürt kardeşlerimizi, gerekse Suriye’nin kuzeyinde olan Kürt kardeşlerimizi terörist olarak kabul etmiyoruz ki. Onların içerisinden terörist çıkabilir, onların içinden terörist çıktığı gibi, daha farklı etnik unsurların içerisinden de teröristler çıkıyor, dini gruplar içerisinden de teröristler çıkıyor bunları da görmemiz lazım. Ama bunlar ne dense yatıyorlar, kalkıyorlar PYD, YPG diyemiyor bunu söylüyor. En sonunda bunu da kamufle etmek için ne yaptılar? SDG dediler, yani Suriye Demokratik Güçleri adını da böyle demokratik güçleri olarak kamufle ettiler. Bugüne kadar neredeydi SDG var mıydı SDG diye bir şey? Yok. Ama son zamanlarda bir kamuflaj SDG bunu uydurdular. Bütün işleri maalesef alavere dalavere yaptıkları iş bu. Biz de tabi bunlar karşısında diyoruz ki, bakın PKK’nın bunlar yan kuruluşlarıdır. Belge mi? Buyurun size belge, hepsini gösteriyoruz. Çünkü bu YPG, PYD bunlar PKK’nın yan kuruluşlarıdır. Abdi Şahin denilen kişi adeta bölücü başının biliyorsunuz. Yani manevi oğlu diyebilirsin, beslemesi diyebilirsin ne dersen de böyle bir konumda. Ee bununla Amerika’nın en üst kademesi görüşme yapıyor, aynı şekilde Rusya görüşme yapıyor. Şimdi böyle olduğu zaman bir netice alınamaz ki. Kaldı ki, bu biri de kırmızı bültenle aranıyor. Böyle olduğuna göre biz eğer ortaksak, bir dayanışma içinde olacaksak, NATO’da berabersek, terörizme karşı bir mücadele vereceksek ki bu NATO toplantısında bunların hepsini konuştum. O zaman siz nasıl oluyor da bu tür terörist başlarıyla bir terör sevici konumuna düşüyorsunuz? Bunları bir düzeltmemiz lazım. İnanın hiç umurlarında değil.”
“PKK’YA AĞIR DARBELER İNDİRDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir soru üzerine terör örgütü PKK’ya yönelik olarak Kandil’e sürekli harekâtlar yapıldığını dile getirerek, son dönemde PKK’ya ağır darbeler indirdiklerini, eylem yapamaz hâle getirilen terör örgütünün eleman devşirme ve Türkiye’ye sızma noktasında artık tıkanma aşamasında olduğunu söyledi.
Terör örgütü PKK’nın elebaşlarının, örgüt için kaçırılan genç kızları taciz ettiğini, örgütün ahlaki olarak da tükendiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu terör örgütü ve terör örgütünün şu anda dışarıdaki sevicileri bu tabloları değerlendirmeye almıyor. Parlamentoda bunların temsilcileri yok mu? Var. Peki, Parlamentodaki temsilcileri bu tablolar karşısında ya bunlar ne yapıyor dediklerini hiç duyduk mu? Hayır, duymadık. Ve hâlâ utanmadan sıkılmadan bunları savunmaya kalkıyorlar. Neyi savunuyorsunuz ya?” şeklinde konuştu.
Yapılan operasyonlarla Kuzey Irak’ta da hareket edemez hâle gelen terör örgütünün Sincar, Mahmur ve Kerkük’te faaliyetlerini yoğunlaştırdığını, Sincar’ın ikinci Kandil olma yolunda ilerlediğini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz PKK ile mücadelenin DEAŞ ile olduğu gibi kararlı ve ortak şekilde yapılması gerektiği görüşündeyiz. Bugün terör örgütleri arasında ayrım yapanlar, gelecekteki felaketlerin de tohumlarını ekmektedirler. Bu nedenle Irak Hükûmeti’ne çağrıda bulunuyorum gerek Merkezî, gerek Kuzey Irak; komşuluk hukukumuzun gereği olarak kendi topraklarından bize yönelik saldırılarda bulunan terör örgütlerini tasfiye etmelerini beklediğimizi söyledim” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mahmur’un Birleşmiş Milletler koordinesinde bir önemi bulunduğuna işaret ederek, “Kendilerine bizim ulusal güvenliğimizi, sizin de egemenliğinizi tehdit eden bu terör örgütüne karşı gerekli önlemleri almanız gerekir dedik. Kendilerine bu konuda askerî ve güvenlik iş birliği anlaşması imzalamayı önerdim. Arkadaşlarım taslağımızı kendilerine ilettiler. Şimdi Irak tarafının yanıtını bekliyoruz. Ve bu arada Silahlı Kuvvetlerimiz ve İstihbarat Teşkilatımız bir köşede terör odaklarına karşı tabii ki sessizce bekleyecek değildir. Biz Sincar’da olsun, diğer yerlerde olsun, isterse Mahmur olsun, bu teröristleri nerede tespit edersek tepelerine bineceğiz ve PKK tamamen tasfiye edilene kadar bu mücadelemizi de sürdüreceğiz” dedi.
ABD ve Batılı ülkelerin FETÖ ile mücadelede Türkiye ile olan ilişkilerinin sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ mensuplarına başta ABD olmak üzere Almanya, Fransa, Belçika barınma imkânı verdiğini, Yunanistan’ın da iltica hakkı vermeye başladığını ifade etti.
Bu ülkelere “Eğer siz bu adamları bize teslim ederseniz karşılığını görürsünüz, ama etmezseniz bundan sonra bunun karşılığını da bulamazsınız” dediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın Almanya Başbakanı Angela Merkel ile bir telefon görüşmesi yapacağını, bu konuları tekrar dile getireceğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yarınki görüşmenin zannediyorum önemli ağırlık noktasını Libya’yla ilgili şu anda Berlin Zirvesi oluşturacak diye düşünüyorum, ama ben tabii bu konuyu da gündeme getireceğim” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine doğru asgari sapma oranlarıyla ilerlemeyi amaçladıklarını belirterek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yapılan hizmetleri, Avrasya Tüneli, Marmaray, Yavuz Sultan Selim Köprüsü gibi eserleri, Birleşmiş Milletler’de Filistin için yaptığı konuşmayı görmeden eleştiride bulunduğunu anlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Acaba Filistin’le ilgili Kılıçdaroğlu’nun söylediği bir laf var mı? Yok. Ne diyordu? Suriye’den buraya gelenleri biz ne yapacağız dedi? Tekrar Suriye’ye geri göndereceğiz diyen adam bu değil mi? Bu adam. Sen hiçbir zaman bir defa mülteciler noktasında bu tür gerçekten topraklarından ötelenen, itilen, kakılan bu insanlar noktasında kapıları açmadın, tam aksine kapıların kapatılmasından yana oldun” değerlendirmesinde bulundu.
Muhalefet partisinin iktidara istikamet vermesi gerektiğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ana muhalefet partisi CHP’nin ise şahsına ve ailesine hakaret etmekten başka bir faaliyeti bulunmadığını kaydetti. “Külliye’ye giden CHP’li meselesi”nin hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hiçbir CHP’li kalkıp da Külliye’ye gelmiş değil. Sadece Sayın İnce, partimizin Genel Merkezine cumhurbaşkanı adayı olduğu zaman oraya geldi. Benim yanımda arkadaşlarım, onun yanında da yine arkadaşları vardı bir nezaket ziyaretinde bulundu görüşmemiz odur ve nezaket çerçevesinde bu görüşmemizi yaptık, o da yine saraya gelmiş değil onların diliyle konuşuyorum, Külliye’ye gelmiş değil” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine bir CHP milletvekili gelirse bunu gizlemek gibi bir derdinin de olmayacağını ifade etti.
“SEÇİM 2023 HAZİRAN’INDA YAPILACAK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, erken seçim iddialarıyla ilgili “Bizim seçimimiz 2023 Haziran’dır, yani buradan bizim bir sapmamız söz konusu değildir. Şimdi bu tür bazı yalan yanlış tarih açıklayanlar kendilerini buğday ambarında sananlardır. Varsın onlar kendilerini buğday ambarından sansınlar ama biz bu ülkede açıklanan tarihlerde seçim yapmasını birilerine öğreteceğiz, bunu öğrenecekler. Ve şu anda biz bütün hazırlıklarımızı 2023 Haziran’ına yapıyoruz. Ve bütün kongrelerimiz vesaire buna yönelik şu anda yürüyor” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehir hastaneleri projelerinin birer birer hayata geçtiğini, faaliyetteki şehir hastanelerinden vatandaşların çok memnun olduğunu, yapımı devam eden şehir hastanelerinin de hızlı şekilde tamamlanacağını açıklayarak, “Yapılacak olan hastanelerle beraber Türkiye çok daha farklı bir yere gidiyor. Amerika bu işi başaramadı, Avrupa başaramadı ve biz bugün birçok ilaçları ücretsiz verir noktaya geldik” bilgisini paylaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kafaları birbirine yapışık kardeşlerin ameliyatı için talimat verdiklerini, İngiltere’de bu tarz ameliyatlara giren Hintli Müslüman doktorla irtibat kurulduğunu, ailenin çok mutlu olduğunu ve daha önce İngiltere’de yapılan bir ameliyata da maddi destek veren armatör bir kişinin desteğiyle tıbbi operasyonun ilk etabının yapıldığını anlatarak, ayrıca SMA hastalarının ilaçlarının ücretsiz hâle getirildiğini, devlet olarak ilaçlar konusunda her şeyi yapmaya gayret ettiklerini kaydetti.
“KANAL İSTANBUL’U YAPACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kanal İstanbul kurulup faaliyete geçtiğinde Boğazlar kapatılacak mı efendim? Kanal İstanbul Montrö’yü aşma projesi midir?” sorusunu da şöyle cevaplandı: “Bu projeyi başlattığımız zaman, tabi attığımız adımda dünyadaki bütün kanalları incelettik, Süveyş’ti, Cebelitarık’tı vesaire, hepsinin incelemelerini yaptırdık. Şimdi Boğaz bizim için bir defa hukuki haklarımızı bile rahat kullanamadığımız yerdir. Bir hattır. Ve Boğaz’da çevre noktasında her an her türlü bir sıkıntı yaşayabilir miyiz? Selimiye’nin önünde biliyorsunuz o Independenta olayını yaşadık ve yedi ay, sekiz ay o orada ne yaptı? Tankerdi, yandı. Ve aynı şeyi zaman zaman yalılarımıza çarpan biliyorsunuz büyük tankerler, gemiler oluyor. Şimdi bir defa bizim Boğaz’ı bundan kurtarmamız lazım. İki; öyle bir kanal yapalım ki, bu kanal bizi bir defa birçok sıkıntılardan kurtardığı gibi, İstanbul’umuza yeni bir güzellik katsın, farklı bir güzellik katsın, çevreci bir kanal olsun, çevreci bir kanal olmanın ötesinde de burası bizim kontrolümüz altında olan bir kanal olsun. Yani bizi bağlayıcı herhangi bir şey burada söz konusu olmasın. İşte şu güzellik İstanbul’umuza ayrı bir zenginliği katacaktır ve bunun için de bu adımı attık. Ve şu anda bu tabi birilerini ciddi manada rahatsız ediyor. Niye rahatsız ediyor? Çünkü bunların zaten bu ülkede bir dikili ağaçları bile yok. Böyle güzellikler olduğu zaman da dayanamıyorlar buna ve dayanamazlar. Dayansalar da, dayanmasalar da biz inşallah burayı yapacağız. Eğer yap-işlet-devret’le müşteri bulduk bulduk, aksi takdirde biz burayı millî bütçemizle yapacağız. Şu anda hazırlıklar son safhada, hemen ihaleyi yapıp adımı atacağız. Görüşmeler var farklı ülkelerle, onları da yapıyoruz, ona göre de adımı atacağız.”
Kadın cinayetlerinin ve şiddet olaylarının önüne geçebilmek için hukuki bir çalışma olup olmadığı sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, yargı reformu kapsamında hazırlanan ilk yargı paketinin kanunlaştığını, bunu takip edecek mevzuat değişikliklerinin gündeme geleceğini, nerede eksik varsa onun üzerine gidileceğini söyledi.
Kadın haklarının güçlendirilmesi konusunda 17 yılda çok önemli mevzuat düzenlemeleri yaptıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sorunların sadece mevzuat değişikliğiyle çözülmesi de mümkün değil, yani bu da bir vaka. Kurumlarımızın ortak faaliyetlerle yürütecekleri çalışmalar da bulunmaktadır. Bu konuda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın koordinasyonunda önemli çalışmalar şu anda yapılmaktadır. Aile Bakanlığımız, Adalet, İçişleri, Millî Eğitim ve Sağlık Bakanlıklarını da bir araya getirerek 2020 ve 2021 yıllarında yürütülecek çalışmaları acil faaliyet planı adı altında belirlemiştir” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadına şiddet olaylarında önemli olanın olayın hiç vuku bulmadan önlenmesi olduğunun altını çizerek, “Kadına yönelik şiddetle mücadelede önleyici politikalar üzerinde hassasiyetle durulması gerekiyor. Kadınların, eşlerin, annelerin, kızların zalimliğe maruz kalmadan birtakım önlemlerin alınması gerekir. Onların şiddete maruz kalmadıkları bir ortam sağlamak şart. Bu konuda bütün toplumun 7’den 70’e eğitilmesi ve bilinçlenmesi gerekiyor. Medyanın bu şiddet olaylarını ele alış tarzından örgün eğitime varıncaya kadar birçok alanda insanımızın da tabi bilinçlendirilmesi gerekiyor. Bütün kurumlarımızın hep birlikte risk unsurunu tespit edip ortak çabayla hareket etmesi gerekiyor” sözlerine yer verdi.
Kadına yönelik şiddet olayının ardından zanlının adli kontrolle serbest bırakılmasını eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir şeye ben mesela tahammül edemiyorum, olmaz bir şey, bunun bedelini ödemesi lazım. Girsin cezasını çeksin, çünkü o adli kontrolle serbest bırakıldığı zaman o kadıncağıza tekrar aynı şeyi yapmayacağının garantisi var mı?” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kadınlara yapılan şiddetin her türlüsünü bir defa şiddetle kınıyorum. Bu feryadın dinmesi için de ne gerekiyorsa ben Cumhurbaşkanı olarak elimden geleni sonuna kadar yapacağım ve arkadaşlarımla da bunların hep müzakerelerini yapıyoruz ve arkadaşlar buradan asla taviz veremeyiz diyorlar” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, soru üzerine basketbolcu Shane Larkin’i Millî Takım’da görmek istediğini, vatandaşlık konusunda gerekeni yapmaya hazır olduklarını söyledi.
UEFA’nın Türkiye Millî Futbol Takımı’nın asker selamına karşı verdiği kınama cezasını beklemediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben Macron’un kendisine dedim ki; bak dedim, Griezmann sana benzer bir selam yaptı, size ceza yok. Bizimkiler şu anda UEFA’da, bu iştir dedim filan, gülmeye başladı. Yani siyaseti her yere maalesef tabii bulaştırıyorlar. Şurada bizim bu gençlerimizin bu sevdasından daha doğal ne olabilir? Hem tribünleri selamlıyorlar, hem de tribünlerin şahsında kimi selamlıyor? Askerimizi selamlıyor. Yeri geldi, ben de selamladım, nasıl selamlamayayım? Bu Mehmetçiğimizi selamlamayacağız da nereyi selamlayacağız?” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Futbol Şampiyonasında Türk Millî Takımı’nın Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de oynayacağı maçlara gitme durumunun olabileceğini belirterek, İtalya-Türkiye maçının da Roma’da oynanacak olmasını enteresan bulduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsviçre’nin Cenevre kentinde mültecilerle ilgili geniş bir toplantıya katılacağını ardından da Malezya’ya geçeceğini belirterek, orada da Türkiye, Malezya, Endonezya, Pakistan ve Katar’ın liderlerinin katılacağı bir beşli zirve gerçekleştirileceği açıkladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye ziyarette bulunan Maldivler Cumhurbaşkanı Muhammed Muizzu ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.
Görüşmenin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Maldivler Cumhurbaşkanı Muizzu huzurunda iki ülke arasında anlaşmalar imzalandı. Türkiye adına anlaşmaya Ticaret Bakanı Ömer Bolat imza attı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Türkiye’ye ziyarette bulunan Maldivler Cumhurbaşkanı Muhammed Muizzu’nun eşi Sajidha Mohamed ile Devlet Konukevi’nde görüştü.
Görüşmede Emine Erdoğan, Sajidha Mohamed’e, Maldivler Cumhurbaşkanı Muizzu’nun 17 Kasım’da göreve başlamasından dolayı tebriklerini iletti.
Sajidha Mohamed de Emine Erdoğan’a sıcak misafirperverliği için teşekkür etti. Emine Erdoğan’ın kadınların güçlendirilmesi konusunda ilham verici çalışmalarının olduğunu belirten Sajidha Mohamed, bu konuda birlikte çalışılabileceklerini ifade etti.
Emine Erdoğan ve Sajidha Mohamed, Filistin’e yönelik insanlık dışı saldırılar konusunda ortak üzüntülerini dile getirdi. Görüşmede, bu çerçevede gerek rehinelerin serbest bırakılması ve saldırıların sona ermesi gerek Gazze’deki yaralıların transferi konusunda Türkiye’nin çabalarının çok kıymetli olduğu vurgulandı.
Emine Erdoğan ve Sajidha Mohamed ayrıca, iklim değişikliği sorununun bilhassa ada ülkelerini orantısız biçimde etkilediğini, bu konuda ortak çalışma yapılması gerektiğini kaydetti.
Görüşme sonunda Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı imzalandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü Programı’nda yaptığı konuşmada, “Devlet olarak kadına yönelik şiddetle mücadeleyi temel politikamız hâline getirdik. Bu amaçla, 2011 yılında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızı kurduk. Bakanlığımızın her çalışmasını yakından takip ederek, destekleyerek, samimiyetle sahiplenerek hatta gerektiğinde mücadeleye bilfiil katılarak kadınların yanında yer aldığımızı gösterdik” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile Haliç Üniversitesi’nde düzenlenen Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Birleşmiş Milletler tarafından 24 yıl önce kabul edilen, ‘25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde gerçekleştirdikleri programın hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de de her 25 Kasım gününün bu çerçevede düzenlenen çok sayıda etkinlikle idrak edildiğini kaydetti.
“Amacımız, erkeği ve kadınıyla milletimizin her bir ferdinin, kendi hayatında ve toplumda kadına yönelik şiddet konusunda bilinç sahibi olmasıdır” açıklamasında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hamdolsun, Türkiye bu hususta eskisiyle mukayese edilemeyecek derecede ileri bir seviyeye ulaşmıştır. Her ne kadar, yaygınlaşan medya ve sosyal medya üzerinden yürütülen kasıtlı kampanyalarla bu başarıyı gölgelemek isteyenler varsa da bilhassa hanım kardeşlerimiz hakikati gayet iyi biliyor” diye ekledi.
“KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEYİ, AİLEYİ GÜÇLENDİRME MÜCADELEMİZİN AYRILMAZ BİR PARÇASI OLARAK GÖRÜYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ne kadar medya ve sosyal medya üzerinden yürütülen kasıtlı kampanyalarla bu başarıyı gölgelemek isteyenler varsa da bilhassa kadınların hakikati gayet iyi bildiğini belirterek, şöyle devam etti: “Devlet olarak kadına yönelik şiddetle mücadeleyi temel politikamız hâline getirdik. Bu amaçla 2011 yılında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızı kurduk. Bakanlığımızın her çalışmasını yakından takip ederek, destekleyerek, samimiyetle sahiplenerek, hatta gerektiğinde mücadeleye bilfiil katılarak kadınların yanında yer aldığımızı gösterdik. Bazıları bakanlığımızın adındaki aile kavramını öne sürerek, kadınlar için yaptığımız hizmetleri unutturmaya ve gölgelemeye çalışıyor.”
Ailenin kadınıyla, erkeğiyle, çocuğuyla, yaşlısıyla, toplumu oluşturan o devasa yapının kilit taşı olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aile olmadan sadece birey olarak insanın varlığı eksik kalır. Ülkemizde aile kurumumuza yönelik saldırıların, kadınların haklarını savunmakla hiçbir ilgisinin olmadığının hepimiz farkındayız. Bu tür saldırıların gerisinde aileden başlayarak millî bünyemizi çökerterek, milletimizi var eden hasletleri ortadan kaldırma gayesi vardır. Huzurlu, güvenli, üyelerinin birbirine saygı duyduğu bir aile aynı zamanda kadına yönelik şiddete karşı en muhkem kalemizdir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadına veya çocuğa yönelik şiddetin olduğu bir birlikteliğin her şeyden önce aile kavramının ruhuna ve özüne ters olduğunun ortada olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Soruyorum sizlere; kadının şiddet gördüğü bir beraberliği temelinde karşılıklı şefkatin, merhametin ve hürmetin olduğu aile kavramıyla tanımlayabilir miyiz? Çocuğun fiziki veya psikolojik şiddete maruz kaldığı bir yapının sağlıklı bir aile olduğunu kim iddia edebilir? Bunu kim söyleyebilir? Biz kadına yönelik şiddetle mücadeleyi aileyi yüceltme ve güçlendirme mücadelemizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Yani aileye sahip çıkarak şiddet meselesi başta olmak üzere kadınların tüm haklarının da korunmasını sağlamayı amaçlıyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımızdan başlayarak, Başbakanlığımız ve Cumhurbaşkanlığımız dönemindeki icraatlarımızla bu doğrultuda önemli bir dönüşümü gerçekleştirdiğimize inanıyorum.”
Bugünkü toplantının konusu olan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 2024 Yılı Faaliyet Planı’nın bu dönüşümlerin sadece bir örneği olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 21 yıl içinde sayması saatler alacak nice reformu ve düzenlemeyi kararlılıkla hayata geçirdiklerini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkede kadına yönelik şiddetle mücadelede en büyük devrimi 2012 yılında çıkarılan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu’yla yaptıklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, marjinal grupların ve sapkın akımların istismar malzemesi hâline gelen İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin, kadınların hakları ve onlara yönelik şiddetle mücadeleye en küçük bir olumsuz etkisinin olmadığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda belli çevreler tarafından yürütülen tezviratın hiçbir temelinin ve dayanağının olmadığını vurgulayarak, “Çünkü mücadelenin asıl somut araçları, 6284 sayılı Kanun başta olmak üzere hukukumuza derç ettiğimiz mevzuat ile zihinlerde gerçekleştirdiğimiz dönüşümdür. Bu kanun, kadın hakları ve ailenin korunması açısından spekülasyonlara kurban edilemeyecek kadar mühim bir kazanımdır. Bu kazanımların örselenmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz” ifadesini kullandı.
Kanunun mahiyetinde ve uygulanmasında sorunlar varsa çözecek, eksikler varsa giderecek, daha da güçlendirilmesi gereken unsurlar varsa gereğini mutlaka yapacaklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu amaçla mevzuatı sürekli geliştirip yenilediklerini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu çerçevede 2006 yılında yayımladığımız çocuk ve kadınlara yönelik şiddete ve cinayetlere karşı alınacak tedbirlerle ilgili genelgeyi, bugün yayımladığımız yeni bir genelgeyle güncelledik. Yeni genelgemizle kurduğumuz Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Koordinasyon Kurulu’nun, Türkiye Yüzyılı’na yakışır faaliyetler yürüteceğine inanıyoruz” diye konuştu.
“2024 YILI FAALİYET PLANI, KADINA YÖNELİK ŞİDDET KONUSUNDAKİ GÜÇLÜ İRADEMİZİN SOMUT BİR İFADESİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün kamuoyuyla paylaştıkları 2024 Yılı Faaliyet Planı’nın, ilgili bakanlıkların ve kurumların katkılarıyla hazırlandığını aktardı.
Son faaliyet planının, adalete erişim ve mevzuat, politika ve koordinasyon, koruyucu ve önleyici hizmetler, toplumsal farkındalık, veri ve istatistik başlıklarında beş ana hedef üzerine inşa edildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu plan, 66 alt hedefi ve 218 faaliyet başlığıyla kadına yönelik şiddet konusundaki güçlü irademizin somut bir ifadesidir” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, planın detayları ve yapılacak faaliyetler hakkında salonda izlenen videoyu anımsatarak, “İnşallah planda belirlenen hususların etkin ve kuşatıcı bir şekilde hayata geçirilmesini sağlayacağız. Ülkemizin 81 vilayetinin tamamında faaliyet gösteren kadın konukevleri, ŞÖNİM’ler ve Sosyal Hizmet Merkezleriyle, şiddete maruz kalan kadınları devlet güvencesi altına alıyoruz” bilgisini paylaştı.
Kamu görevlileri ve vatandaşlardan oluşan 4 milyonun üzerinde kişiye verilen eğitimler ve seminerlerle “kadına yönelik şiddete karşı sıfır tolerans” ilkesinin altyapısını oluşturduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şiddetsiz bir Türkiye Yüzyılı için yürüttükleri çalışmaları kesintisiz bir şekilde sürdürdüklerini kaydetti.
Siyaset yolculuğunun her safhasını kadınlarla birlikte yürüyen bir kardeşleri olarak bugünlere siyaset mühendislikleriyle değil, onların hayır dualarıyla geldiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin ve milletimizin hayrına hangi mücadeleye girdiysek kadınların desteğini daima yanımızda bulduk. Hayatımıza kastetmeye varan hain saldırıları siz kadınların desteğiyle püskürttük. Biliyorsunuz, 15 Temmuz menfur darbe girişiminde hayatları pahasına darbecilere direnen, tanklara, uçaklara, ölüm kusan silahlara meydan okuyan milyonların en ön safında kadınlar vardı” sözlerini sarf etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk demokrasisini 28 Şubat karanlığından çıkartıp, önce 2023 hedefleri, şimdi de Türkiye Yüzyılı aydınlığına çıkartanlar yine kadınlardır, Aybüke öğretmenlerdir” dedi.
“DİYARBAKIR ANNELERİ’Nİ YÜREKTEN SELAMLIYORUM”
Kıyafetleri yüzünden okul kapılarından, üniversite amfilerinden, iş hayatından, kamudan dışlanmaya çalışılan kadınların mücadelesinin, Türk demokrasi tarihinin en önemli sayfalarından biri olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Diyarbakır’da tuttukları evlat nöbetiyle terör örgütüne kâbuslar yaşatan kadınların hakkını asla ödeyemeyiz. Buradan bir kez daha bölücü terör örgütünün kanlı, kirli ve kalleş yüzünü direnişleriyle deşifre eden Diyarbakır Anneleri’ni yürekten selamlıyorum” diye konuştu.
Evinde, fabrikada, tarlada, kendi işinin başında, alın teriyle, emeğiyle fedakârca destan yazan kadınların başarılarıyla gurur duyduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Maruz kaldıkları tüm ayrımcılıkların üstesinden gelerek hayatın her alanında isimlerini tarihe altın harflerle yazdıran kadınların her birini huzurlarınızda tebrik ediyorum” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların bireysel özgürlüklerinden siyasi ve sosyal alandaki varlıklarına kadar her konuda gösterdikleri gayreti, bir lütuf veya imtiyaz değil, “hak mücadelesi” olarak gördüklerinin altını çizerek, şöyle devam etti: “Bizim gönül ve fikir dünyamızda kadın ve erkek, Allah’ın kulu olmakla da vatandaş olmakla da eşittir, biri diğerinden üstün değildir. Üstünlük gayrettedir, üretkenliktedir, ilimdedir, ahlaktadır, takvadadır, merhamettedir, erdemli olmaktadır. Bu anlayışla cinsiyetinin ötesinde insan sıfatıyla sahip olduğu hakları için çile çeken, mücadele veren, adeta canını dişine takan kadınların hep yanında yer aldık, almayı da sürdürüyoruz.”
Her konuda olduğu gibi bu hususta da eksiklikler ve aksaklıklar olabileceğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunların hepsi zaman içinde çözülebilir, düzeltilebilir, telafi edilebilir meselelerdir. Önemli olan hak mücadelesindeki samimiyettir. Kadınların hak taleplerinde onlara verdiğimiz destekte samimi olduğumuz için bugünlere geldik” düşüncesini dile getirdi.
3 Kasım seçimleriyle “Anadolu ihtilalini” kadınlarla birlikte başlattıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınlara hitaben sözlerini şöyle sürdürdü: “Türk demokrasisini vesayetin karanlığından sizlerle birlikte çıkardık. Milletimizin iradesine vurulan prangaları sizlerle birlikte parçaladık. Terör örgütlerinin hain emellerini birlikte hüsrana uğrattık. Önümüze konan irili ufaklı bütün engelleri sizlerle birlikte aştık. Ne kadar çetin olursa olsun tüm zorlukların üstesinden sizlerle birlikte geldik. Hak ve hürriyetlerimize yönelik saldırıları birlikte savuşturduk. Türkiye’nin hedefleri doğrultusunda yürümesini sizlerle birlikte sağladık. Türkiye’nin son 21 yılda her alanda yazdığı başarı hikâyesinin kahramanı, toplumumuzun diğer kesimleriyle birlikte hiç şüphesiz kadınlardır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin başarılarının üzerini örtmek, insanların umutlarını söndürmek, gençlerin hayallerine ket vurmak isteyen ve siyasetteki tek gayesi bu olan kötümser bir zihniyet olduğunu söyledi.
“Bu kafanın her konu gibi kadınların kazanımları hususunda da gerçeği ters yüz etmenin, pireyi deve yapmanın” peşinde olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin 21 yılda nereden nereye geldiğini kabul etmek istemeyenlerin iflahının mümkün olmadığını, pek çok hadisede yakinen tecrübe ettik. Eski Türkiye özlemiyle yanıp tutuşan bu kesimin amacı, demokratik yarışla ülke yönetimine gelmek değil, darbe ve vesayet yoluyla sorumsuz yetkili olarak keyiflerince hareket etmektir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu uğurda şimdiye kadar her şeyi yaptılar, her yolu denediler, her türlü omurgasızlığı, ilkesizliği sergilediler. Hatta ellerinde, yine söylüyorum, şehit öğretmenimiz Aybüke Yalçın’ın, merhum Ayşenur Kalkan’ın, evlatlarını korumak için bombaların üzerine atlayan Hatice Belgin’in ve daha nice kadın kahramanımızın kanı onların ellerinde, ciğerlerinde kalmıştır. Oysa bu ülkede eli öpülecek kadın aranıyorsa, böyle bir saygıya layık olanlar herkesten önce vatanımız için canlarını ortaya koyan şehitlerimizin yiğit analarıdır, eşleridir, başımızın tacı öğretmenlerimizdir. 15 Temmuz gecesi ellerinde bayraklarıyla darbecilere direnen demokrasi neferleridir.”
“KADINLAR DA HAKİKATLERİN FARKINDA OLDUĞU İÇİN YÜRÜTÜLEN İSTİSMAR FAALİYETLERİ ARTIK TABAN TUTAMIYOR”
“Bizim insanımız, basiret ve ferasetiyle temayüz etmiş bir millettir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin kimin samimi olduğunu, kimin de meseleleri istismar ettiğini çok iyi gördüğünü söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin vicdan ve fikir terazisinde bunun değerlendirmesini çok iyi yaptığını belirterek, “Hamdolsun, milletimizin her bir ferdi gibi kadınlar da hakikatlerin farkında olduğu için yürütülen istismar faaliyetleri artık taban tutamıyor. Tüm hayatları kendileri gibi düşünmeyenleri ve davranmayanları yaşam biçimleri üzerinden tahkir etmekle geçenlerin yaşam tarzı yaygaraları komiktir. Hatta daha ötesi trajikomiktir” dedi.
Hiç uzağa gitmeden, Gazze’deki insani dramın bunun en çarpıcı örneği olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Farklı siyasi görüşten, inançtan, kökenden vatandaşlarımızın neredeyse tamamının ortaklaştığı bir meselede dahi bunlar sınıfta kaldılar. İstisnaları bir tarafa bırakırsak, bu çevrelerin haftalardır Gazze’de alçakça katledilen binlerce çocuk ve kadın için tek kelime ettikleri vaki değildir. Buna karşılık doğruluğu şüpheli kimi örnekler üzerinden zalimleri ve onların aparatlarını desteklemeyi maharet sayıyorlar” ifadelerini kullandı.
“HER ALANDA ÜLKEMİZİ HAK ETTİĞİ YERE GETİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin demokrasisine, hukukuna, kalkınmasına, istiklal ve istikbal mücadelesine bu kadar büyük darbeler vuran bu zihniyetin yol açtığı ağır maliyeti senelerce geri kalmışlık, faşist baskılar, zulüm olarak ödediklerini ifade ederek, şöyle konuştu: “Kalkınma ve demokrasi yolculuğuna beraber başladığımız ülkeler ilerlerken, sırf birilerinin ideolojik bağnazlıklarından dolayı Türkiye on yıllar boyunca kılık kıyafetle, okumak isteyen kadınların başörtüsüyle uğraştı. Lafa gelince kültürden, sanattan, ilerlemeden, bilimden bahsedenler, kızlarımızı kazandıkları üniversitelerin kapısından içeriye dahi sokmadılar. Kılık kıyafet özgürlüğünün iptali için Anayasa Mahkemesine koşanlar, başörtüsüne ‘bir metrekarelik bez parçası’ diyerek hareket edenler yine bu faşist zihniyetin mensuplarıydı.”
“KADINLARI EZEN, ONLARI HOR HAKİR GÖREN TAASSUPLA KARARLI BİR MÜCADELE YÜRÜTTÜK”
İleri demokrasiyi, insan hak ve hürriyetlerini, her alanda güçlü ekonomiyi millete ve Türkiye’ye çok gördüklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Üreten, ihracat yapan, her alanda tam bağımsızlık yolunda emin adımlarla ilerleyen bir Türkiye gerçeğinden rahatsız oldular. Ülkemizin bir daha böyle felaketlerle karşılaşmaması için yönetim sistemi değişikliği dâhil demokratik bir sistem içinde yapılabilecek her şeyi yaptık. Aynı şekilde gelenek göreneklerimizin arkasına saklanarak kadınları ezen, onları hor hakir gören taassupla da kararlı bir mücadele yürüttük. Önümüzdeki dönemde de reformlarımızı sürdürerek, ihtiyaç duyulan her alanda ülkemizi hak ettiği yere getirmeye devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çerçevede kadınların taleplerine de önceliklerinin en başında yer verdiklerini dile getirerek, şöyle devam etti: “Kadını dışlayan bir ülke de bir siyaset de bir program da sahip olduğu insan zenginliğinin yarısından vazgeçmiş demektir. Ne tarihimiz, ne medeniyetimiz, ne kültürümüz, ne gelenek göreneklerimiz böyle bir savrukluğa ve adaletsizliğe cevap verir. Biz bu anlayışla ne diyoruz Türkiye Yüzyılı, kadınların yüzyılı olacaktır. İnşallah 21 yılda verdiğimiz her imtihan gibi ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonumuzu da hayata geçirecek, bu zaferin sevincini kadınlarla birlikte kutlayacağız. Kadını, erkeği, genci ve yaşlısıyla tam bir dayanışma içinde mücadele ederek, Allah’ın izniyle şiddetsiz bir Türkiye’yi sizlerle birlikte inşa edeceğiz.”
“Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 2024 Yılı Faaliyet Planı”nı, bu doğrultuda atılmış çok kıymetli bir adım olarak gördüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Planın titizlikle uygulanması noktasında, devletimizin tüm kurumlarıyla birlikte sivil toplum kuruluşlarımızın ve milletimizin her bir ferdinin gerekli hassasiyeti göstereceğine yürekten inanıyorum. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak biz de planın başarısı için her türlü desteği vermekten geri durmayacağız. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kadınların hak ve hukuk mücadelesinde yanlarında yer alacağız” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin kalkınmasında, güçlenmesinde, aydınlık yarınların müjdecisi olan Türkiye Yüzyılı’nın inşasına yaptıkları katkılar için kadınlara teşekkür ederek, faaliyet planının hayırlı olmasını diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla düzenlenen programda yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin ekonomik ve siyasi şartları ne olursa olsun, eğitim-öğretimin ikinci plana itilmesine müsaade etmedik. Hükûmetlerimiz döneminde hazırlanan tüm bütçelerde aslan payını daima eğitim-öğretimine ayırdık. 2002 yılında toplam eğitim-öğretim bütçemiz 10,3 milyar lirayken, bugün bu miktar 652 milyar liraya çıkmıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen “100 Yılı İnşa Edenler, 100 Yılı İnşa Edecekler” başlıklı 24 Kasım Öğretmenler Günü Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nün tüm öğretmenlere hayırlı olması temennisini dile getirerek, “Yurt içinde ve yurt dışında görev yapan öğretmenlerimize şahsım, ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyor, minnet duygularımı ifade ediyorum. Görevi esnasında şehit edilenler başta olmak üzere, ebedi âleme irtihal etmiş tüm öğretmenlerimize Cenab-ı Mevla’dan rahmet niyaz ediyor, bu güzel buluşma münasebetiyle her birini şükranla yâd ediyorum” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütü PKK tarafından altı yıl önce Batman’da şehit edilen öğretmen Şenay Aybüke Yalçın’a ithafen hazırlanan sinema filminin gala gösterimini şehit öğretmenin ailesiyle gözyaşları içerisinde seyrettiklerini kaydederek, “TRT’nin emeği ve gayretiyle hayat bulan ‘Aybüke; Öğretmen Oldum Ben’ filmi, şehidimizin aziz hatırasına hürmeten bugün ülkemiz genelinde gösterime girdi. Henüz 22 yaşındayken öğrencilerinden alçakça kopartılan şehit Aybüke öğretmenin hayatını, umutlarını, mücadelesini sinemaya taşıyan bu özel filmi öğretmenlerimizle birlikte tüm gençlerimizin izlemesini tavsiye ediyorum. Uzun yıllar ülkeye hizmet edip milletimize karşı vazifelerini başarıyla yerine getirdikten sonra bugün emekliliğini yaşayan öğretmenlerimize de sağlıklı, hayırlı ve uzun ömürler temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.
Emeklilerin yükünün hafifletilmesine yönelik geçen ay bir defaya mahsus beş bin lira ödeme kararı aldıklarını ve bu kapsamda Meclis’ten geçen kanun teklifiyle 10 milyon 430 bin çalışmayan emeklinin hesabına ödemelerinin yapıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Açıkçası emeklilerimizin bir kısmının dışarıda bırakılması şahsen bizim de içimize sinmeyen, bizim de hakkaniyetli bulmadığımız bir durumdu. Dahası bunun çiftçi ve esnaf emeklilerimizin içinde yer aldığı diğer emeklilerimizde bir gönül kırgınlığına sebep olduğunu üzüntüyle müşahede ettik. Pazartesi günkü kabine toplantımızda Çalışma ve Maliye Bakanlarımıza gerekli düzenleme ve düzeltmelerin süratle yapılması talimatını verdim. Bakanlarımız hazırlıklarını bugün itibarıyla tamamladılar. İnşallah önümüzdeki hafta ilgili kanun teklifini Meclisimize sunacağız. İlk düzenlemeden yararlanamayan çiftçi ve Bağkur’lu esnaf emeklilerimiz başta olmak üzere 4 milyon 689 bin emeklimizin de tek seferlik beş bin lira ödeme imkânından faydalanmalarını sağlayacağız. Böylece 15 milyon 120 bin emeklimizin tamamına bir defaya mahsus beş bin liralık ödeme gerçekleştirmiş olacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, alınan kararın tüm emekliler için hayırlı olması temennisini dile getirerek, emeklilerin yanında olmayı sürdüreceklerini söyledi.
“CUMHURİYETİN 100. YIL DÖNÜMÜNÜ MUHTEŞEM BİR COŞKU VE GURURLA KUTLADIK”
Bu sene millet olarak tarihlerinin en önemli eşiklerinden birini daha aşmanın bahtiyarlığını yaşadıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyetin ilanının 100. yıl dönümünü hep birlikte muhteşem bir coşku, gurur ve heyecanla kutladıklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün de “100 Yılı İnşa Edenler, 100 Yılı İnşa Edecekler” teması altında 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü idrak ettiklerini anımsatarak, ülke genelinde bu tema çerçevesinde gerçekleştirilen çeşitli etkinlikleri maziyi hatırlama, istikbale yön verme açısından çok anlamlı bulduklarını belirtti.
“Nasıl bir ağaç toprağın derinliklerine uzanan kökleriyle yaşarsa, unutmayalım ki bir toplum da geçmişiyle kurduğu köprülerle ayakta kalır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cemil Meriç’in bu gerçeği “Ağaç kökleriyle yaşar. İnsanlar da” ifadesiyle dile getirdiğini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çağın getirdiği sıkıntıları, problemleri, meydan okumaları ve yozlaşma tehditlerini milletlerin ancak kökleriyle bağlarını sağlam tutarak aşabileceklerini, diğer türlü rüzgârın önündeki kuru yaprak misali sağa sola savrulmaktan kurtulamayacaklarını ifade etti.
“Bir toplumu köklerine bağlayan ana damar, hiç şüphesiz eğitim öğretimdir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Maarif davamızın öncülerinden rahmetli Nurettin Topçu, milletimizin beka mücadelesinde eğitimin oynadığı rolü bakınız nasıl anlatıyor; Millet ruhunu yapan maariftir. Maarifin düşmesi millet ruhunu yerlere serer. Maarife değer vermeyiş, millet ruhunun yıkılışını hazırlar. Maarif hangi yönde yürürse millet ruhu da onun arkasından gider. Şu hâlde millet, maarif demektir.”
“BÜTÇEDE ASLAN PAYINI DAİMA EĞİTİM ÖĞRETİME AYIRDIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla 21 sene önce aziz milletin takdiriyle ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiklerinde önceliklerinin en başına eğitim öğretimi koyduklarını aktardı.
Türkiye’nin ekonomik ve siyasi şartları ne olursa olsun, eğitim öğretimin ikinci plana itilmesine müsaade etmediklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu bilgileri verdi: “Hükûmetlerimiz döneminde hazırlanan tüm bütçelerde aslan payını daima eğitim öğretime ayırdık. 2002 yılında toplam eğitim öğretim bütçemiz 10,3 milyar lirayken, bugün ne oldu biliyor musunuz? Bugün bu miktar, 652 milyar liraya çıkmıştır. Şu an Meclis’te görüşmeleri devam eden 2024 yılı bütçemizde, eğitim öğretime tahsis edilen tutar ise 1 trilyon 620 milyar liradır. Derslik sayımız, 343 binden aldık, 619 bine, okul sayımızı 50 binden 95 bine yükselttik. Öğretmen kadromuzu, yaptığımız 800 bin yeni atamayla tahkim ettik. 2023-2024 eğitim öğretim yılında, resmî-özel toplam 1 milyon 203 bin öğretmenimizle 19 milyon öğrencimize şu anda eğitim öğretim hizmeti sağlıyoruz.”
“OKULLAŞMA ORANLARIMIZ, TÜM KADEMELERDE CUMHURİYET TARİHİNİN ZİRVESİNE ULAŞTI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimin altyapısına yaptıkları devasa yatırımların olumlu sonuçlarını çok geniş bir yelpazede gördüklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’de derslik başına ilköğretimde 36, ortaöğretimde ise 30 öğrencinin düştüğüne dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Benim öğrencilik yıllarımda bizim sınıflardaki öğrenci sayısı 75’ti. Hele hele Anadolu’da bu rakam 100’lere ulaşıyordu. 80, 90,100, böyleydi. Ama şimdi biz bunu ne yaptık, işte görüldüğü gibi 30, 25, hele hele bazı yerlerde 15’e düşürdük. Çünkü kaliteli bir eğitim öğretimi başarmak kararındayız. Hamdolsun şu anda bunu da başardık, başarıyoruz. Bunu ilköğretimde 23’e, ortaöğretimde 22’ye indirdik. Öğretmen başına düşen öğrenci sayımız da aynı şekilde ilköğretimde 28’den 18’e, ortaöğretimde 28’den 12’ye geriledi. Bu oranlarla derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısında OECD ortalamasına yaklaştık. Bu Türkiye’nin geldiği konumu göstermesi bakımından çok önemli.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, okullaşma oranlarıyla ilgili verdiği bilgide, “Yine bu dönemde okullaşma oranlarımız eğitimin tüm kademelerinde Cumhuriyet tarihinin zirvesine ulaşmıştır. Farklı sebeplerle okula gidemeyen kız çocuklarımızın önündeki engelleri kaldıran biz olduk. Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak için şartlı eğitim yardımından pansiyon kapasitesinin ve bursların artırılmasına kadar birçok adım attık” diye konuştu.
“EĞİTİMDE DEMOKRATİK DÖNÜŞÜME İMZA ATTIK”
“Gençlerimiz hatırlamaz, öğretmenlerimizin ciddi bir kısmı biliyorum ki hatırlar. Yaşı 35 ve üstü olan kardeşlerimiz çok iyi hatırlayacaktır” diyerek, 20 sene önce okullar açılınca ailelerin en büyük sıkıntı kaynağının ders kitaplarını temin etmek olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kırtasiye kırtasiye dolaşır, okul kitaplarını tedarik etmeye çalışırdık. Bazı kırtasiyeciler de bir hafta 10 gün sonraya bize randevu verirlerdi. Bunları yaşadık. Göreve geldiğimizin ilk senesinde biz dedik ki ‘Bu eziyete son vereceğiz’ Ders kitaplarını ücretsiz bir şekilde dağıtmaya başladık. Bugüne kadar yaklaşık 4 milyar ders kitabının dağıtımını gerçekleştirdik. 2023-24 eğitim öğretim yılında 171 milyon ders kitabını öğrencilerimize ücretsiz olarak ulaştırdık. Bitmedi, okullarımızda 560 bin etkileşimli tahta kurduk. 2023 yılı sonuna kadar bu sayı inşallah 620 bine ulaşacak.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunlarla birlikte katsayı adaletsizliğini kaldırarak, kesintisiz eğitim dayatmasını sonlandırarak, meslek liselerinin önünü açarak, imam hatip okullarının kapısına vurulan zincirleri kırarak, kılık kıyafetle ilgili yasaklara son vererek, Kur’an-ı Kerim ve Siyer-i Nebi derslerini yaygınlaştırarak, yaşayan diller ve lehçeler dersleriyle beşeri zenginliğimizin farkına vararak eğitimde çok kapsamlı bir demokratik dönüşüme imza attık.”
“HER YIL ORTALAMA 40 BİN ÖĞRETMEN ATAMASI GERÇEKLEŞTİRDİK”
Bilhassa 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde muhalefet tarafından sürekli istismar edilen bir hususu açıklığa kavuşturmak istediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükûmet olarak sadece bütçede değil, atamalarda da önceliği hep eğitim öğretime verdiklerini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu an kamuda görev yapan öğretmenlerin yüzde 80’i bizim iktidarlarımız döneminde atanmıştır. Her yıl ortalama 40 bin öğretmen ataması gerçekleştirdik. Mayıs ayında 45 bin öğretmenimizi daha öğrencileriyle buluşturduk. Bundan sonra da ihtiyaçlar ve imkânlar dâhilinde gerekeni yapacağız” diye konuştu.
Çocukların eğitiminden hiçbir şekilde taviz vermeyeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz eğitim öğretim konusunu doğrudan bekamızı ilgilendiren millî bir mesele olarak görüyor, her türlü siyasi hesabın üstünde tutuyoruz” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda her türlü ufuk açıcı tenkide ve yol gösterici teklife de açık olduklarının altını çizerek, atamalar yanında üzerinde hassasiyetle durdukları bir diğer hususun öğretmenlerin maaşları ve özlük haklarıyla ilgili iyileştirmeler olduğunu belirtti.
Bu konuda da zaman zaman gerçek olmayan çeşitli iddialara ve ithamlara rastladıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Oysaki hükûmetlerimizin üstün niyeti ve karnesi apaçık ortadadır. 2002 yılında en düşük öğretmen maaşı ek dersler hariç 470 lirayken, bugün bu rakam 23 bin 900 liraya çıktı. Nereden nereye… Dolar bazında 2002 yılında kasım ayı itibarıyla bir öğretmen ek ders hariç 290 dolar kazanırken, bugün dolar bazında bunun yaklaşık üç katı maaş alıyor. Yani hem Türk Lirası hem de dolar olarak reel artış söz konusu” diye konuştu.
“HAYAT PAHALILIĞININ FARKINDAYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunları söylerken her şeyin mükemmel olduğu iddiasında olmadığını ifade ederek, “Tüm dünyada enflasyonun son 70 yılın zirvelerini zorladığı bir ekonomik atmosferden bizim etkilenmememiz düşünülemez. Hayat pahalılığı ve büyük şehirlerimizdeki fahiş kira artışlarının ücretli çalışanlarımız üzerinde oluşturduğu baskının farkındayız” dedi.
Ev sahiplerinin insaf dışı uygulamalarını bir kenara koyamayacaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün bir vatandaşla olan diyaloğunu “Dedi ki ‘Kiracıyım’ ‘Ne ödüyorsun?’ dedim ‘Başkanım’ dedi, ‘Şu anda ev sahibi beni ciddi manada sıkıştırıyor. 2 bin 500 lira veriyordum. Şimdi kiramı 7 bin 500 liraya çıkardı. Ya verirsin ya evden çıkarsın’ diyor” sözleriyle anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, evin kirasını 2 bin 500’den 7 bin 500’e çıkarmanın insafa sığmadığını belirterek, şöyle devam etti: “Mecburen o ilçedeki belediye başkanımızı aradım. Ondan ricada bulunduk. Dedim ki ‘Ya uygun bir kiralık yer bul. Veyahut da bizim TOKİ’nin evleri varsa oradan kendisine bir imkân sağla’ Bu vicdan… Her şeyi devletten beklemek herhalde olacak bir şey değil. El ele vereceğiz, dayanışma hâlinde olacağız. Ama ben o ev sahibine, herhalde o da şimdi dinliyordur beni, ‘Sende vicdan var mı?’ diye sormak durumundayım. Bu kadar biz konut yapıyoruz. Bu yaptığımız konutlarla çözüm geliştirmeye çalışıyoruz. Ama insaf ya 2 bin 500’den 7 bin 500’e. Bu ne vicdandır?”
Fahiş fiyat balonunu söndürecek tedbirleri artık hayata geçireceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Otomobil piyasasında alınan önlemlerin sonuçlarını gördük. Konut fiyatları ve kiralarda da dengelenme başladı. Yakında her ikisinin de piyasa gerçekleriyle uyumlu rakamlara geleceğine inanıyorum” diye konuştu.
“ÖĞRETMENLERİMİZE NE YAPSAK YETERSİZ KALACAKTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öte yandan evlatlarımızı, dolayısıyla parlak yarınlarımızı emanet ettiğimiz öğretmenlerimize ne yapsak yetersiz kalacaktır. Bunu laf olsun diye değil, tüm kalbimle ifade ediyorum” dedi.
Öğretmenlere haklarının verilmesi noktasında hassasiyetlerinin en üst seviyede olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugüne kadar öğretmenlerimizle aramıza kimseyi sokmadık. İnşallah bundan sonra da muhabbetimizin sarsılmasına müsaade etmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
60 yıllık bir hayalin ürünü olan Öğretmenlik Meslek Kanunu’yla ilgili, Anayasa Mahkemesinin verdiği kararı da göz önünde bulundurarak gerekli düzenlemeleri yapacaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, mesleğin niteliğini ve toplumsal statüsünü güçlendirecek şekilde kanun tekliflerini yakında tüm paydaşların dikkatine sunacaklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğretmenlerin daha mutlu, huzurlu ve başarılı olmaları için mesleki gelişimlerinde ve özlük haklarında gerekli destekleri sağlayacaklarını kaydederek, şöyle devam etti: “Lisans programlarından mesleki gelişime kadar tüm aşamaları Türkiye Yüzyılı’na uygun şekilde gözden geçirip yeni istihdam sistemini hayata geçireceğiz. Bu doğrultuda yükseköğretim programlarında öğrencilerin yetiştirilmesi, mesleğe kabul, adaylık, kariyer gelişimi ve mesleki gelişim ile öğretmenlik mesleği genel yeterlilikleri ilişkisini tesis edeceğiz.”
“ÖĞRETMENLERİMİZE YÖNELİK ŞİDDETİ ASLA MAZUR GÖREMEYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, en hassas oldukları konunun şiddet meselesi olduğunu vurgulayarak, “Bizim kültürümüzde öğretmene el kalkmaz. Öğretmenin eli öpülür” dedi.
Öğretmenlere yönelik şiddet eylemlerini asla mazur göremeyeceklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şayet bu konuda mevzuatla ilgili sıkıntı varsa çözecek, eğitimle ilgili bir sorun varsa üzerine kararlılıkla gideceğiz. Hükûmet olarak yapılması gereken her şeyi yapmak suretiyle zaman zaman medyaya da yansıyan üzüntü verici görüntülerin önüne geçeceğiz.”
6 Şubat’taki depremlere değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kaybettiklerimizin acısı kor bir ateş gibi içimizde yanmaya devam ediyor. Daha 8 ay önce 50 bini aşkın canını toprağa vermiş bir millet olarak depremzede kardeşlerimiz bizimle aynı standarda kavuşmadan hiçbirimiz kendimizi huzurlu hissedemeyiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem bölgesinin yeniden ayağa kaldırılmasının hükûmetlerinin birinci önceliği olduğunu vurguladı. Dün Malatya’da meydana gelen 5,2 ve 4,7 büyüklüğündeki depremlerin herkese deprem gerçeğini tekrar hatırlattığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan tüm Malatyalı kardeşlerimize ‘geçmiş olsun’ dileklerimi iletiyorum. Rabbim ülkemizi her türlü afetten muhafaza buyursun diyorum” dedi.
“2024-2025 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞINDA 19 BİN 468 DERSLİĞİ DAHA HİZMETE AÇACAĞIZ”
Depremin şehirlerde açtığı yaraları sarmak amacıyla ilk günden beri yoğun çaba harcadıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Deprem öncesi 10 bin 977 okul, 119 bin 200 derslikle eğitim hizmetlerimizi sürdürdüğümüz bölgede depremde 969 okul, 12 bin 120 dersliğimiz hasar alarak kullanılamaz hâle geldi” bilgisini paylaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitim kurumlarının fiziki altyapısını iyileştirmek için planladıkları okul ve derslik sayısına ilaveten deprem sonrası acil ihtiyaç duyulan yeni 2 bin 571 derslik açtıklarını kaydederek, “6 Şubat’tan bugüne bölgedeki 45 bin dersliğimizin bakım, onarım çalışmalarını tamamlayarak yavrularımızın hizmetine sunduk. 2024-2025 eğitim öğretim yılı başında inşallah 19 bin 468 dersliği daha hizmete açacağız” dedi.
Deprem konutları ve köy evlerinin yapımına devam ettiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, inşası tamamlanan toplam 46 bin konut ve köy evini yılbaşından önce hak sahiplerine teslim edeceklerini duyurdu.
Deprem bölgesinde öğrencilerin eğitimleri eksik kalmasın diye fedakârca çalışan öğretmenlere teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah omuz omuza, gönül gönüle vererek bu zor günlerin üstesinden hep birlikte geleceğimize inanıyorum. Sizlerden, istikbalimizin teminatı olan evlatlarımıza en güzel şekilde sahip çıkmanızı özellikle istirham ediyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğretmenlere çağrısını şu sözlerle sürdürdü: “Anaokulundan itibaren her bir öğrencimizin tarihiyle, medeniyetiyle, ecdadıyla, ezanı, vatanı, bayrağıyla barışık olarak yetişmesi, ebeveynlerle birlikte sizlerin de sorumluluğudur. Öğrencilerimize öz güven aşılayan, kendi kültürlerinin, kimliklerinin, kadim değerlerinin farkına varmalarını sağlayacak olan siz saygıdeğer hocalarımızsınız. Siz kıymetli öğretmenlerimizden, gençlerimize tarihiyle, vicdanıyla, mazlum ve mağdurlara kucak açmasıyla, mücadelesi ve zaferleriyle gerçekten büyük bir milletin mensupları olduklarını anlatmanızı bekliyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gittiği okullarda öğrencilere hep “Oku, düşün, uygula, neticelendir” tavsiyesinde bulunduğunu ifade ederek, “Bununla geleceği kucaklayacaksınız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğretmenlere, “Bu düşüncelerle, nesillerimizi bugünlere taşıyan rehberliğiniz, müreffeh bir gelecek için gösterdiğiniz gayretiniz, milletimizi büyüten ve geliştiren o yılmaz azminiz, yurdumuzu sevgiyle sarıp sarmalayan şefkat dolu kalbiniz için her birinize şahsım, evlatlarım, ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum” sözleriyle tekrar teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: “Üzerimde emeği olan kendi öğretmenlerimi de ebediyete irtihal etmiş olanları rahmetle, hayatta olanları saygıyla anıyor, ellerinden öpüyor ve şükranla yâd ediyorum. Sizlerin aracılığıyla yurt dışında gerek Millî Eğitim Bakanlığımızda gerek özel okullarımızda gerekse Türkiye Maarif Vakfımıza bağlı okullarda görev yapan öğretmenlerimize selamlarımı gönderiyorum. Millî Eğitim Bakanımıza ve ekibine bu güzel buluşmaya vesile oldukları için ayrıca şahsım, ailem, milletim adına teşekkür ediyorum. Bu duygularla bir kez daha 24 Kasım Öğretmenler Günü’nüzü tebrik ediyorum. ‘Türkiye Yüzyılı’nın inşasında görev alan siz kıymetli öğretmenlerimizi sevgiyle, saygıyla selamlıyor, Allah’a emanet ediyorum.”
PROGRAMA 81 İLDEN ÖĞRETMENLER KATILDI
Programa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ile 81 ilden gelen öğretmenler katıldı.
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Yücel Arzen Hacıoğulları yönetiminde 100 öğretmenden oluşan koro müzik dinletisi sunuldu.
Babasıyla koroyu yöneten 2. sınıf öğrencisi Ocak Hacıoğulları’nı Cumhurbaşkanı Erdoğan tebrik etti.
Programda “Türkiye’de Millî Eğitim’in dünü, bugünü ve yarını” konulu belgesel de izletildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İnovaLİG Şampiyonları Ödül Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Küresel ölçekte yaşanan tüm zorluklara ve sorunlara rağmen ihracatımız, yükseliş trendini hâlen devam ettiriyor. Son olarak ekim ayında yeni bir rekora daha imza attık. Ekim ayı ihracatımız bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7,4 oranında artarak 22,9 milyar dolara çıktı. Böylece en yüksek ekim ayı ihracat değerine ulaşmanın sevincini yaşadık. Ekim ayı itibarıyla son 12 aylık ihracatımız ise 254,8 milyar doları buldu” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen Türkiye İnovasyon Haftası İnovaLİG Şampiyonları Ödül Töreni’ne katılarak bir konuşma gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında hafta kapsamındaki etkinliklerin ülke, millet ve iş dünyası için hayırlara vesile olmasını diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilkini 2014 yılında takdim ettikleri İnovaLİG ödüllerini kazanan kişileri, kuruluşları ve firmaları canıgönülden tebrik ettiğini, İnovaLİG şampiyonları başta olmak üzere Türkiye’nin üretimine istihdamına ve ihracatına katkı yapan tüm şirketlerle gurur duyduğunu dile getirdi.
“İNOVALİG’DE 64 FARKLI ŞEHİRDEN İKİ BİN ÜÇ FİRMA SAYISINA ULAŞTIK”
İnovasyon geliştirme programına başvuran firmaların sayısının her yıl düzenli olarak artmasının İnovasyon kültürünün, iş dünyasında kök salmaya başladığını gösterdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2014 yılında 460 başvuruyla başladığımız İnovaLİG’de bu sene 64 farklı şehirden 2 bin 3 firma sayısına ulaştık. Bugüne kadar 89 farklı firmamıza ödül verdik. Geçen yıl ödül alan firmalarımızın toplam ihracatı 19 milyar dolara yaklaştı. Bu rakamın daha da artacağına inanıyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk günden beri sahip çıktıkları Türkiye İnovasyon Haftası etkinliklerine ve İnovaLİG projesine bundan sonra da gereken desteği vereceklerini belirterek, “Her zaman söyledim, bugün tekrar vurgulamak istiyorum. Yeter ki siz çalışın, üretin, istihdam oluşturun, yeter ki siz bu ülkenin ürünlerini dünyanın dört bir yanına ulaştırın, yeter ki siz Türkiye’nin potansiyeline güvenmeye, inanmaya devam edin. Allah’ın izniyle sizi asla yalnız bırakmayız. Bugüne kadar hep bu anlayışla hareket ettik. Bu sene 30. yaşını kutlayan Türkiye İhracatçılar Meclisimizin çalışmalarına ve projelerine her zaman destek sağladık” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2012’den beri salgın dönemi hariç Türkiye İnovasyon Haftası etkinliklerine bizzat katıldığını belirterek, fikirlere kulak verdiklerini, sorunlara çözüm aradıklarını, sevinçleri paylaştıklarını, başarılarla gurur duyduklarını kaydetti.
İhracatçıların neye ihtiyacı varsa gidermenin, beklentileri imkânlar dâhilinde karşılamanın, yurt içinde ve yurt dışında önünü açmanın gayreti içerisinde olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek ülkeye gelen devlet ve hükûmet başkanlarıyla yaptıkları görüşmelerde, gerekse yurt dışına gerçekleştirdikleri seyahatlerde öncelikli gündemin ihracatçıların meselesi olduğunu vurguladı.
Geçen haftaki Almanya ziyaretinde olduğu gibi salı günü Cezayir seyahatinde de ihracatçıların kendilerine ilettiği konuların ele alındığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, serbest ticaret anlaşmalarından tercihli ticaret anlaşmalarına, yatırımların karşılıklı teşvikinden çifte vergilendirmenin önlenmesine kadar teşvik edici her türlü hukuki altyapıyı kurduklarını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gümrük işlemlerinin süratli, etkin, sorunsuz ve en az maliyetle yapılması noktasında sürekli gelişim sağlandığını, bu alanda teknik kapasite bakımından dünyanın sayılı gümrük idareleri arasında yer alındığını söyledi.
İhracatçılara sağladıkları kolaylıkların başında hususi damgalı pasaport imkânının geldiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Sizlerin vize beklemeden müşterilerinizle hızlı şekilde irtibat kurabilmeniz için 2017 yılında bu düzenlemeyi hayata geçirdik. Bu kapsamda şimdiye kadar gerekli şartlara haiz 35 bin ihracatçımıza hususi damgalı pasaport verdik. Türk Eximbank’ın kayıtlı sermayesini 50 milyar liraya çıkartarak sizlere mali açıdan destek olduk. Eximbank 2022 sonu itibarıyla 19,6 milyar dolar kredi, 25,4 milyar dolar alacak sigortası olmak üzere toplam 45 milyar dolarlık destek sağladı. Ekim ayı sonu itibarıyla mal ve hizmet ihracatçısı firmalarımıza yaptığımız devlet yardımlarının toplam tutarı 8 milyar lirayı buldu.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcıların da aralarında olduğu ihracatçıların kendilerine sunulan tüm bu desteklerin hakkını verdiğini görmekten memnuniyet duyduklarını belirtti.
Özellikle ihracat hacminde, hep birlikte tarihî bir başarı hikâyesi yazdıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Göreve geldiğimizde yılda sadece 36,1 milyar dolar ihracatı olan ülkemiz, geçen sene 254,2 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. Türkiye bu artış oranıyla OECD ülkeleri arasında ihracatını en hızlı arttıran üçüncü ülke oldu. Küresel ölçekte yaşanan tüm zorluklara ve sorunlara rağmen ihracatımız yükseliş trendini hâlâ devam ettiriyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son olarak ekim ayında yeni bir rekora daha imza atıldığını ifade ederek, “Ekim ayı ihracatımız bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7,4 oranında artarak 22,9 milyar dolara çıktı. Böylece en yüksek ekim ayı ihracat değerine ulaşmanın sevincini yaşadık. Ekim ayı itibarıyla son 12 aylık ihracatımız ise 254,8 milyar doları buldu. Ayrıca yıllık cari dengede son iki ayda 7,3 milyar dolar iyileşme sağlandı” diye konuştu.
”Bittik, battık, mahvolduk” diyenlere aldırmadan çalıştıklarını, ter döktüklerini ve gayret ettiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hamdolsun çabalarımızın meyvesini de rekor ihracat rakamlarına ulaşarak topladık. Bu başarıda emeği, alın teri ve katkısı olan siz ihracatçılarımızı bir kez daha yürekten tebrik ediyorum. Bunlar sadece birer başlangıç. İnşallah çok daha fazlasını başaracağız. Orta Vadeli Program’da ve On İkinci Kalkınma Planı’nda belirlediğimiz ihracat hedeflerini mutlaka gerçekleştireceğiz” ifadelerini kullandı.
“YÜKSEK KATMA DEĞERLİ ÜRÜN İHRACATINA ODAKLANMALIYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu noktada bir hususa dikkatleri özellikle tekrar çekmek istediğini vurgulayarak, “İhracatın rakam olarak artışı şüphesiz önemlidir. Ancak bizim Türkiye olarak bundan sonra üzerinde asıl yoğunlaşmamız gereken ihracattaki nitelik artışıdır. Rakamsal artışla birlikte bunun da ötesine geçerek yüksek katma değerli ürün ihracatına odaklanmamız şart. Esasında burada da son 21 yılda ciddi mesafe aldık. 2022’de yüzde 37 olan orta yüksek ve yüksek teknolojili ürün ihracatının imalat içindeki payı bu yılın ilk 10 ayında yüzde 40,3’e yükseldi. Artış eğiliminin devam etmesini son derece değerli buluyorum. Ama buna rağmen ortalama 1,2 veya 1,3 dolar civarında seyreden kilogram başına ihracatı açıkçası Türk ekonomisine yakıştıramıyorum” dedi.
Sadece yükte değil, pahada da ağır ürünlerle yelpazenin çeşitlendirilmesi ve geliştirilmesi gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun yolu da kuşkusuz ihracatımızdaki yüksek teknolojili ürünlerin payını arttırmaktan geçmektedir. Savunma sanayi alanında hamdolsun bunu başardık. Kilogram başına ortalama 57,5 doların üstünü yakaladık. İHA’larda bu rakam yaklaşık bin dolardır. İHA ve SİHA’larda elde ettiğimiz başarıları şimdi füze, gemi, zırhlı araç, kamera, hava savunma sistemleri ve elektronik harp sistemlerine teşmil etmek istiyoruz” diye konuştu.
“YENİ PROJELERLE İHRACATIMIZI ARTTIRACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, meramını daha iyi anlatmak için çarpıcı örnekler paylaşmak istediğini belirterek, şöyle devam etti: “Biliyorsunuz, insansız hava araçlarında kullandığımız optik kameraları Kanada’dan tedarik ediyorduk. Suriye’nin kuzeyindeki terör yuvalarına yönelik sınır ötesi harekâtlarımız sebebiyle Kanadalı firma ayak diremeye, çeşitli bahanelerle teslimatlarını yapmamaya başladı. Ardından Kanada hükûmetinin ambargo kararı geldi. Güya NATO’da beraber olduğumuz, terörle mücadelede köstek değil destek olmasını beklediğimiz müttefikimizin bu yaklaşımı karşısında biz de hemen ASELSAN’ı talimatlandırdık. ASELSAN o dönemde CATS kamerasından ayda 2-3 tane üretebiliyordu. Arkadaşlarımız tam bir seferberlik ruhuyla gece gündüz çalıştılar. Ayda 15-20 adet CATS kamerası üretip yerli İHA’larımıza sunmayı başardılar. Üretimiyle, tasarımıyla, yazılımıyla, sistem ve program mühendisliğiyle yerli ve millî kamera sistemini böylece ülkemize kazandırdık.”
Bugüne kadar 160 adet CATS sisteminden 60 tanesini yerli SİHA platformları ile birlikte yurt dışına ihraç ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi bununla kalmıyor, kameraların bir üst versiyonunu geliştiriyoruz. 80 kilometre mesafeden tank tespiti yapabilen bu kameramız şu an teknik özellikleri açısından dünyanın en iyi performansına sahip. ASELFLIR-500 adını verdiğimiz bu kamera sistemimizin Şubat 2024’ten itibaren seri üretimine geçmeyi planlıyoruz. Burada sadece kendi ihtiyacımızı karşılamakla kalmadık, aynı zamanda kilogram başına ihracat değeri 20 bin doları bulan bir ürüne sahip olduk. Şimdi geliyorum bir söze, ‘Kötü komşu hacet sahibi eder’ İşte bu hikmeti bir kez daha yaşayarak gördük.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin ilk elektrikli aracı TOGG’un da benzer bir başarı hikâyesi olduğunu kaydederek, “TOGG’un fikir aşamasından üretimine ve satışına kadar tüm safhalarında bu sefer dışarıdan değil, içimizdeki muhalefetin çelmeleriyle karşılaştık. 60 yıl önce ‘Devrim Otomobili’ projesini boğmak için ne dedilerse, hangi bahaneleri uydurdularsa aynı sözler, aynı tezler, aynı yalanlarla TOGG’u hedef tahtasına koydular. ‘Türkler otomobil yapamaz’ dediler. ‘Bunun fabrikası yok’ iftirası attılar. Hatta işçilerimizin, mühendislerimizin, girişimcilerimizin emeğinin ürünü olan otomobillerin yurt dışından getirildiğini iddia edecek kadar kontrolü kaybettiler. Amerika’sından Avrupa’sına güya ileri teknoloji için ülke ülke dolaşırken zahmet edip, şöyle bir günlerini ayırıp hemen yanı başlarındaki TOGG Üretim Tesisini ziyaret dahi etmediler. Yollarımızı süsleyen 12 binden fazla araca rağmen TOGG’la ilgili yalanlarını ısrarla devam ettiriyorlar” dedi.
“Şimdi aynı hezeyanları beşinci nesil muharip savaş uçağımız Kaan için de dillendiriyorlar” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Varsın onlar kendi kin ve haset çukurlarında debelenmeyi sürdürsün. Biz bunların hiçbirini nazarıdikkate almıyoruz. Biz işimize odaklanıyor, yeni projelerle ihracatımızı arttırmaya hem de ülkemizdeki inovasyon kültürünü güçlendirmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE YERİNDE SAYMAKLA YETİNECEK BİR ÜLKE DEĞİLDİR VE OLAMAZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin kilogram başına ihracat ortalamasında savunmayla birlikte hazır giyim, deri ve makine gibi sektörlerde de fena gitmediğini belirterek, şöyle devam etti: “Ama önümüzde hâlen yürümemiz gereken uzun bir yol, aşmamız gereken engeller olduğunun da farkındayız. Çünkü Türkiye yerinde saymakla yetinecek bir ülke değildir ve olamaz. Bizim gibi varlığını mücadeleye borçlu bir ülke için yerinde saymak demek, geriye gitmek, kan kaybetmek demektir. Biz kan kaybeder miyiz? Ekonomide sürekli hedef büyütmemizin, savunmada sürekli çıtayı yükseltmemizin, ihracatta başkalarıyla değil kendimizle yarışmamızın, turizmde daha büyük hedeflere yelken açmamızın, diplomaside etkinliğimizi arttırmanın yollarını aramamızın, ezcümle her alanda hep daha güçlü, daha iyi, daha gelişmiş, daha bağımsız olma idealiyle hareket etmemizin yegâne sebebi işte budur.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimi alanlarda kendilerini henüz yeterli görmeseler de ihracatta elde ettikleri bu başarıların hiçbirinin tesadüf olmadığını söyledi.
“İNOVASYON MESELESİNE ÖNEM VERDİK”
2002’den beri her adımı belli bir plan ve vizyon doğrultusunda attıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hükûmet olarak ilk günden itibaren inovasyon meselesine çok büyük önem verdik. Zira inovasyon olmadan, özgün, kendi alanında çığır açan ürünler geliştirmeden ne yaparsak yapalım, hangi desteği verirsek verelim hedeflerimize tam manasıyla ulaşamayacağımızı biliyoruz” dedi.
Bu anlayışla teknoparkları yaygınlaştırdıklarını, üniversite-sanayi iş birliğini desteklediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, araştırma-geliştirme çalışmalarını, bilimsel faaliyetleri, genç girişimcileri teşvik ederek Türkiye’de güçlü bir yenilikçilik ekosistemi kurduklarının altını çizdi.
Araştırma-geliştirme merkezi sayısını sıfırdan bin 298’e, tasarım merkezi sayısını yine sıfırdan 326’ya, Teknopark sayısını da ikiden 100’e çıkartarak yenilikçilik iddialarının temelsiz olmadığını gösterdiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yenilikçiliğin mimarı ve taşıyıcısı olan TEKNOFEST gençliğinin yetişmesi için tüm imkânlarımızı seferber etmiş durumdayız. Artık nitelikli, başarılı ve donanımlı gençlerimiz geleceklerini yurt dışında değil bu topraklarda görüyor, Türkiye’de arıyor” diye konuştu.
Küresel ölçekte faaliyet gösteren şirketlerin sayısı arttıkça Türkiye’nin, dünyanın birçok bölgesinden nitelikli insan kaynağını da cezbettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaret ettikleri birçok firmada personel çeşitliliğine şahit olduklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gönül ve kültür coğrafyamızdan gelen bilim adamlarını, araştırmacıları, iyi yetişmiş mühendisleri gördükçe ülkemizin inovasyon ekosistemi adına memnuniyet duyuyoruz” dedi.
Bu durumun ne kendileri ne de gelişmiş ülkeler için yeni olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bilimde, kültürde, sanatta, ticarette, eğitimde, hâsılı hayatın her alanında ilerlemek ancak beşeri zenginlik ve çeşitlilikle mümkündür” ifadesini kullandı.
Tarih boyunca İstanbul’dan Bağdat’a, Kahire’den Şam’a, Buhara’dan Kurtuba’ya kadar İslam medeniyetinin gözde şehirlerinin hep bu şekilde geliştiğini ve kalkındığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Batı’daki bilim merkezleri, kendi sakinlerinin yanı sıra dünyadan bilim ve sanat insanlarını cezbederek büyümüşlerdir. Dünyanın en başarılı üniversiteleri, en başarılı AR-GE merkezleri, üretim ve araştırma merkezleri, küresel ağa sahip uluslararası şirketleri, yerel insan kaynağı yanında başka membalardan beslenmektedir” dedi.
Bunun en somut örneğinin Silikon Vadisi olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Silikon Vadisi’nde Amerikalılarla birlikte dünyanın yüzlerce ülkesinden başarılı araştırmacılar, girişimciler, bilim insanları çalışıyor. Kullandığımız telefonların kim bilir kaç milletten insanın emeğinin ürünü olduğunu tahmin bile edemeyiz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı durumun arabadan bilgisayara, telefon uygulamalarından kol saatlerine kadar hemen her şey için geçerli olduğunu vurguladı.
Şirketlerin, üniversitelerin ve araştırma merkezlerinin dışa açılmaktan ve uluslararası bir zemin oluşturmaktan asla korkmaması gerektiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’yi içine kapatmayı, sınırlarına hapsetmeyi amaçlayan söylemleri kesinlikle iyi niyetli bulmuyoruz. Son dönemde beşinci kol elemanları tarafından körüklenen lümpen faşizm, büyük ve güçlü Türkiye yolundaki en büyük engellerden biridir çünkü faşizm sadece insanın ve insani hasletlerin değil aynı zamanda bilimin, sanatın, yenilikçiliğin, özgün ve özgür düşüncenin de hasmıdır” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi dışında herkesi düşman gören bu hastalıklı zihniyetin toplumu ifsat etmesine, özellikle gençleri zehirlemesine fırsat vermeyeceklerinin altını çizerek, Türkiye’ye yatırım yapan, istihdam sağlayan, Türk ekonomisinin gelişmesi, güçlenmesi, hak ettiği düzeye gelmesi için katma değer üreten herkesi bağırlarına basmaya devam edeceklerini vurguladı.
Tıpkı tarihte ve bugün dünyanın gelişmiş ülkelerinde olduğu gibi renkliliği, farklılığı, çeşitliliği, kaliteyi, dünyanın neresinde olursa olsun bilgiyi bir zenginlik olarak görmenin ve bunu ekonomik anlamda kazanca dönüştürmenin kendileri için zorunluluk olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Diğer türlü yerimizde sayar, rakiplerimiz ileri giderken biz irtifa kaybederiz. Türkiye’de bilim insanı, yatırımcı, turist ve öğrenci hareketliliğinin artması, ülkemizin ihracatı açısından da olumlu sonuçlar doğuracaktır. Ülkemizin son yıllarda yurt dışında üstlendiği projelerin hem değer hem de miktar olarak yükselmesinin altında yatan sebeplerden biri de budur. Buna zarar verecek, ülkemizin imajını, yurt dışındaki algısını zedeleyecek provokasyonlara sizlerin de müsaade etmeyeceğine inanıyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu milletin en büyük ilham ve güç kaynağının birliği, beraberliği ve kardeşliği olduğunu ifade ederek, “Türkiye Yüzyılı hedefiyle çıktığımız bu kutlu yolculukta menzile ulaşmak için daha fazla çalışmaktan başka bir seçeneğimiz bulunmuyor. Bugüne kadar ‘İman vardır, iman varsa imkân da vardır’ dedik” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nicelerinin üstesinden bu anlayışla geldik, nice badireler atlattık, nice saldırıyı püskürttük. Nice bize ‘Yapamazsınız’ diyenleri, bize sürekli karamsarlık aşılayanları, ‘Bu ülkeden bir şey olmaz’ diyenleri başarılarımızla sürekli hüsrana uğrattık. Ülkemizi yurt dışında kötüleyerek siyasi rant peşinde koşan muhterislerin heveslerini vatanımıza sahip çıkarak kursaklarında bıraktık. Bundan sonra da aynısını yapacağız” diye konuştu.
“MAZLUM VE MAĞDUR COĞRAFYALARA SIRTIMIZI DÖNMEYECEĞİZ”
6 Şubat’ta yaşanan deprem felaketinin yaralarını süratle sararken hedeflerinden de asla kopmadıklarını ve kopmayacaklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elbette bu dönemde millet olarak mazlum ve mağdur coğrafyalara sırtımızı dönmeyeceğiz. Balkanlar’a, Kafkaslar’a, Türk dünyasındaki soydaşlarımıza sahip çıkıyorsak 7 Ekim’den bu yana İsrail’in vahşi saldırıları altında can veren Gazzeli kardeşlerimizin derdiyle de aynı şekilde dertleneceğiz” dedi.
Tarihin hiçbir döneminde zulme rıza göstermediklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün İsrail’in vahşetine ses çıkarmayanlar gibi soykırıma ve sömürüye bulaşmadık. İnsanımızın başını öne eğecek, utanacak, çekinecek, birileri tarafından önümüze konacak hiçbir bagajımız olmadı. Biz, bunların hiçbirine borçlu değiliz. Tam aksine alacaklıyız ve alnımız ak, başımız dik yürüdük. Gittiğimiz her ülkede şu hakikate her defasında şahit oluyoruz: Türkiye, zor zamanlarda sığınılacak güvenli yuva demektir. Türk ise özlenen, yolu gözlenendir. Ayak izinin olduğu her yerde hayırla, hasretle yâd edilendir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihin kendilerine yüklediği sorumluluk bilinciyle ya bir yol bulacaklarını ya da bir yol açacaklarını belirterek, “Ama ne suretle olursa olsun yolda kalanlardan olmayacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: “Görüşleriyle, değerlendirmeleriyle, teklifleriyle, tenkitleriyle ve tecrübeleriyle Türkiye İnovasyon Haftası’nı zenginleştiren, bu etkinliğe katkı sağlayan herkese şükranlarımı sunuyorum. Ödül verdiğimiz ve vereceğimiz firmaları tebrik ediyor, Ticaret Bakanlığımızı ve Türkiye İhracatçılar Meclisini kutluyor, sizleri bir kez daha saygıyla selamlıyorum.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, Batman’ın Kozluk ilçesinde 2017’de teröristlerin saldırısı sonucu 22 yaşında şehit olan öğretmen Şenay Aybüke Yalçın’ın hayatını ve öğretmenlik azmini beyazperdeye taşıyan, “Aybüke; Öğretmen Oldum Ben!” filminin galasına katıldı.
24 Kasım Öğretmenler Günü’nde sinemaseverlerle buluşacak “Aybüke; Öğretmen Oldum Ben!” filminin galası, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, filmi, eşi Emine Erdoğan, şehit öğretmen Aybüke Yalçın’ın annesi Zehra, babası Sadık, kardeşi Aybars Yalçın ve filmin oyuncularıyla birlikte izledi.
Filmin bitiminde eşi Emine Erdoğan ile sahneye çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, şehit öğretmenin ailesi tarafından Aybüke Yalçın’ın kullandığı bağlama hediye edildi.
TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı da Emine Erdoğan’a Aybüke Yalçın’ın simge fotoğrafında kullandığı sembolik kırmızı yazmayı ve minyatür bağlamayı takdim etti.
Ankara’da Marriott Oteldeki Resepsiyona Türkiye’yi temsilen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK katıldı.
Birleşik Arap Emirlikleri Ankara Büyükelçisi Ekselansları Saeed Thani Hareb Al Dhaheri ev sahipliğinde Ankara’da düzenlenen resepsiyonda Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Adalet ve Kalkınma Partisi Bursa Milletvekili Mustafa Varank, Ankara’da Büyükelçilikleri bulunan ülkelerin Büyükelçileri, Askeri Ataşeleri, Elçilik görevlileri ve seçkin bir davetli topluluğu da hazır bulundu.
Birleşik Arap Emirlikleri’nin “52’inci BİRLİK GÜNÜ” yıl dönümü Resepsiyonu, iki ülkenin milli marşlarının seslendirilmesi ile başladı.
Resepsiyonda, ilk konuşmacı olarak kürsüye Birleşik Arap Emirlikleri Büyükelçisi Ekselansları Saeed Thani Hareb Al DHAHERI geldi.
Birleşik Arap Emirlikleri Büyükelçisi Ekselansları Saeed Thani Hareb Al DHAHERI konuşmasında, Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri ilişkilerine yönelik, “Birleşik Arap Emirlikleri, dünyamızın karşı karşıya olduğu riskleri kontrol altına almak amacıyla dünya liderlerini ve uzmanlarını bir araya getirecek olan COP 28’inci oturumuna ev sahipliği yapmakta. Bu küresel konferans aracılığıyla Bİrleşik Arap Emşrlikleri, anlaşmaları somut gerçekliğe ve başarılara dönüştürerek sadece taahhütler değil, bu küresel etkinliğin sonucunun uygulanabilir mekanizmalar olmasına odaklanarak sürdürülebilir kalkınma hedeflerini hızlandırmaya ve enerji alanındaki dönüşümlerin kapsamını genişletmeye öncelik vermekte. Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye aralarındaki toplam petrol dışı ticaret, 2021’e göre yüzde 40 artışla 2022’de yaklaşık 19 milyar dolara ulaşmış ve Türkiye Cumhuriyeti, Birleşik Arap Emirlikleri’nin en büyük 10 ticaret ortağı arasında en hızlı büyüyen partneri haline gelmiştir. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Birleşik Arap Emirlikleri’ne gerçekleştirdiği son ziyarette, “Birleşik Arap Emirlikleti ile dost Türkiye arasında Yüksek Stratejik Komite’nin kurulmasının yanı sıra, 50 virgül 7 milyar dolar değerinde bir dizi mutabakat zaptı ve anlaşma da imzalanmıştır. Birleşik Arap Emirlikleri olarak biz, iki ülkenin liderliğinin istekleri doğrultusunda ikili ilişkileri geliştirmek ve iki dost halkın çıkarlarına hizmet etmek için çalışan tüm sektörlerde Türkiye Cumhuriyeti ile işbirliğini geliştirmeyi ve deneyim alışverişinde bulunmayı dört gözle bekliyoruz.”şeklinde konuştu.
Birleşik Arap Emirlikleri Ankara Büyükelçisi Saeed Thani Hareb Al DHAHERI’nin konuşmasından sonra kürsüye Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK geldi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye-Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki ilişkilerle ilgili şunları söyledi; “Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde temmuzdaki ziyaretimizde Yüksek Düzeyli Stratejik Konseyi oluşturuldu. Çeşitli sektörlerde imzaladığımız 13 anlaşma ile yaklaşık 51 milyar dolarlık etkileyici bir işbirliği vizyonunu hayata geçirdik. Önümüzdeki dönemde enerji, savunma, yeşil ve dijital dönüşüm projeleri ile birlikte ortak geleceğimizi güçlü bir şekilde inşa edeceğimiz Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması ile de ticaret hacmimizi 5 yılda 25 milyar doların üzerine çıkartmayı hedefliyoruz. Birleşik Arap Emirlikleri’nin “2050 NET SIFIR EMİSYON GİRİŞİMİNİ” ve Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı’nın (COP) 28’incisine ev sahipliği yapma kararını geleceğe yönelik vizyoner adımlar olarak takdirle karşılıyoruz. Yenilenebilir enerjiye geçiş, karbon emisyonunun azaltımı, enerji kaynaklarını arttırma hedeflerimize ulaşmak için kararlılık göstermeliyiz. Bu bağlamda müteahhitlerimizin yenilenebilir enerji projelerinde iş birliği isteğini ortak hedeflerimizi desteklemede kritik bir adım olarak görüyoruz.”
Bakan Şimşek konuşmasında, İsrail ile Hamas arasındaki çatışmalara 4 günlük insani ara verilme kararına da değinerek “Bu insani aranın çatışmaların sona ermesi, adil kalıcı bir barış için, iki devletli çözüm sürecinin başlamasına katkıda bulunmasını umuyoruz” şeklinde konuştu.
Ekselansları Saeed Thani Hareb Al DHAHERI ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK’in konuşmalarının hemen akabinde, Birleşik Arap Emirlikleri Folklor ekibi bir gösteri sundu.
Folklor ekibinin gösterisini takiben resepsiyonda KUM SANATI gösterisi vardı.
Folklor ekibi ve KUM SANATI gösterisinin akabinde Birleşik Arap Emirlikleri resepsiyonu için hazırlanmış pastanın kesimi yapıldı.
Resepsiyonda BİRLİK GÜNÜ pastasını Ekselansları Saeed Thani Hateb Al DHAHERI İle Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK birlikte kesti.
Pasta kesiminden sonra davetlilere, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türk mutfağından yemeklerin ikramı yapıldı.
Birleşik Arab Emirlikleri Abu Dabi, Dubai, Sharjah, Fujairah, Umm Al Quwain ve Ajman Emirliklerinden oluşan 6 Emirliğin bir araya gelmesiyle 1971 yılında kurulmuştur.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tanzanya Büyükelçisi Iddi Seif Bakari’yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti. Kabulde Büyükelçi Bakari, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güven mektubunu sundu.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.