Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vesayetten Demokrasiye Millî İrade Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, “Bir daha bu ülkede, demokrasi ve millî irade ile darbe ve vesayet kesinlikle yan yana gelmeyecektir. Ülkemizin ve milletimizin kazanımlarına sıkı sıkıya sahip çıkacağız. Geleceğe ilişkin tüm planlarımızı, programlarımızı, hesaplarımızı millî iradenin üstünlüğüne olan teslimiyetimizle yapıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda düzenlenen Vesayetten Demokrasiye Millî İrade Sempozyumu’na katılarak bir konuşma yaptı.
İnsanlık tarihinde coğrafi ve kültürel zemini olan pek çok yönetim biçimi olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yönetim sistemleri içinde hangi uygulama biçimiyle hayata geçerse geçsin millî iradenin üstünlüğüne dayalı olanların ayrı bir yeri bulunduğunu belirterek, “Modern demokrasi de Avrupa’da yaşanan oldukça uzun ve kanlı arayışın ardından geliştirilmiş bir yönetim biçimidir. Özellikle son bir asra damgasını vuran demokrasi, oldukça geniş yelpazede, farklılıkları da içeren zengin bir uygulama alanına sahiptir” diye konuştu.
“HİÇBİR DARBE MEŞRU, MİLLÎ, MASUM, ONURLU DEĞİLDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin de bu sürece en erken katılan ülkeler arasında olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: “İstiklal Harbi’nin ardından nazari olarak millî iradeye dayalı bir yönetim biçimini benimsemiş olsak da gerçek demokrasiye ulaşmak için bir müddet daha beklememiz gerekmiştir. Ülkemizde demokrasi, çok partili siyasi hayata geçişle birlikte tüm kural ve kurumlarıyla işlemeye başlamıştır. Ancak bu süreç de oldukça zorlu ve sıkıntılı yürümüştür. Şöyle dönüp 1950’den bugüne kadarki yakın tarihimize baktığımızda ülkemizin demokrasi tecrübesinin darbeler, cuntalar, vesayet lekeleriyle dolu olduğunu görüyoruz. Milletimizin özgürlüğüne ve kalkınmasına engel olan siyaset mühendislikleri, toplum mühendislikleri, zorbalıklar, sinsi tuzaklar ve daha nice oyunlar yaşadık. Bedelini demokraside ve ekonomide geri kalmışlık olarak, evlatlarımızın darağaçlarında, terörle mücadelede, terör saldırılarında canlarını vermeleri olarak ödediğimiz bu süreci asla unutmayacağız. Milletimizin tarihine kültürüne, değerlerine, inancına karşı adeta savaş açanların amaçlarını ve yöntemlerini de asla unutmayacağız. Her şeyden önce şu gerçeği ülkemizdeki istisnasız herkesin kabul etmesi gerekir. Türkiye’de bugüne kadar yapılmış veya teşebbüs edilmiş hiçbir darbe, şunu bilmemiz lazım ki özellikle vesayetin hiçbir oyunu, meşru değildir, millî değildir, masum değildir, onurlu değildir.”
“MİLLETİMİZ 15 TEMMUZ’DA GÖSTERDİĞİ KAHRAMANLIKLA, KİRLİ VE KANLI SENARYOLARLA HESAPLAŞMIŞTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her darbenin bir önceki darbenin eksiklerini, yarım bıraktıklarını, başaramadıklarını tamamlamak amacıyla gerçekleştirildiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu: “Vesayet dediğimiz yapı da darbeciler tarafından kurulan nizamın çeşitli yol ve yöntemlerle bürokrasi ve sivil siyaset çatısı altında sürdürülmesinden ibarettir. Türkiye’yi kendi başına bırakılamayacak kadar önemli bir yer olarak tarif edenler, ülkemizi doğrudan ve dolaylı ama mutlaka vasiler eliyle yönetmek için her yolu denemişlerdir. Milletimiz 15 Temmuz’da gösterdiği cesaret ve kahramanlıkla ortaya koyduğu dirayetli duruşla geçmişteki işte bu kirli ve kanlı senaryolarla da hesaplaşmıştır. Yine o gece görülmüştür ki millet kıyama kalktığı zaman darbecilerin tankı da topu da silahı da medyası da uluslararası destekleri de hiçbir işe yaramıyor.”
“PEK ÇOK SANCILI MESELENİN KÖKÜNDE 12 EYLÜL’DE TOHUMLARI ATILAN SOSYAL ÇARPIKLIKLAR VARDIR”
12 Eylül’ün, Yunanistan’ın NATO’ya ve Avrupa Birliği’ne tam üyeliğinin yolunu karşılıksız açan kararlarının uluslararası etkilerinin, Doğu Akdeniz’de ve Ege’de bugün hâlâ tüm ağırlığıyla yaşandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunlar 12 Eylül projesinin ülkemize maliyetlerinden sadece bazılarıdır. Daha da ötesine geçerek söylüyorum; son dönemde sıkça gündeme getirilen pek çok sancılı meselenin kökünde yine 12 Eylül’de tohumları atılan sosyal çarpıklıklar ve sapkınlıklar vardır. Gençlerimizin tarihleriyle, kültürleriyle, siyasi ve sosyal meselelerle ilgilenmektense sapkın hayat biçimlerine, ahlaksızlığa, lümpenliğe teşvik edilmesi 12 Eylül’ün ülkemize bıraktığı kötü mirastan birisidir” değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe ve vesayet düzeninin, Türkiye’ye doğrudan müdahalenin ağır sonuçlarıyla karşılaşmak istemeyenlerin hep vazgeçilmez araçları olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu sadece Türkiye’nin sorunu mudur? Hayır. Ülkemizde her darbeden sonra yeniden inşa edilen yönetim sistemi de bu gayeyle düzenlenmiştir. Sistemin en kritik unsurları, milletin istiklalini ve istikbalini güvence altına almak değil, senaryonun daha sonraki adımlarını kolaylaştırmak amacıyla tesis edilmiştir. Üzerinde darbe veya vesayet gölgesi olmayan tek köklü değişim, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçişimizdir. Bu, ciddi manada bunları rahatsız etmiştir. Tarihimizde ilk defa yönetim sistemimizi doğrudan milletin tercihiyle böylesine kapsamlı bir şekilde değiştirme başarısını hamdolsun biz gösterdik. Elbette bu safhaya kolay gelmedik.”
“18 YILDA MİLLETİN DEMOKRASİ VE KALKINMA ÖZLEMİNİ DİNDİRECEK PEK ÇOK REFORMU HAYATA GEÇİRDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 18 yılda milletin demokrasi ve kalkınma özlemini dindirecek pek çok reformun hayata geçirildiğine değinerek, şöyle konuştu: “Darbe döneminin mirası pek çok kurumu, kuralı, uygulamayı halkımızın beklentileri doğrultusunda yeniden oluşturduk. Bir yandan ülkemizin 81 vilayetinin tüm altyapı ve hizmet ihtiyaçlarını karşılarken, diğer taraftan ileri demokrasiyi inşa ettik. Türkiye, bu iki güçlü motorun etkisiyle hızla toparlanıp Cumhuriyet döneminin tamamında yapılanların katbekat üstünde skorlara imza attı. Temel altyapı ve hizmetler alanında eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, adaletten güvenliğe her alanda ülkemizi gelişmiş devletler seviyesine çıkartan pek çok yatırımı hayata geçirdik. Ekonomide üretimden ihracata, büyümeden istihdama, finansmana kolay erişimden girişimciliğin desteklenmesine kadar pek çok kritik altyapı atılımını ardı ardına işte bu dönemde gerçekleştirdik. Kılık kıyafet, dil kültür, inanç alanında yasakları kaldırdık. Demokrasinin, hakların, özgürlüklerin, bütün bunların önündeki engelleri birer birer temizledik. Ülkemizin bu dengeli ve hızlı atılımlarını, çıtayı sürekli yükselterek iddialı bir vizyonun habercisi hâline dönüştürdük. Bütün bunları hamdolsun Cumhur İttifakı olarak Sayın Bahçeli ve arkadaşlarıyla el ele vererek gerçekleştirmeyi sağladık. Allah’a hamdolsun. Demek ki oluyor.”
Dayanışma olduktan sonra milletin yapamayacağı hiçbir şey olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Artık çok daha büyük hedeflere ihtiyacımız olduğunu görerek, milletimizin ortak hayallerinin ifadesi olan 2023 hedeflerini ortaya koyduk. Bu vizyonu 2011 seçim beyannamemizin merkezine yerleştirerek, milletimize artık günü değil, geleceği düşünen, çeyrek asır sonrasının projelerini, planlarını yapan bir yönetime sahip olduğu mesajını verdik. Tabii bu mesajı milletimizle birlikte Türkiye’yi darbe ve vesayet aracılığıyla dilediği gibi yöneten, yönlendiren, sömüren odaklar da aldı. Ülkemizin son 7 yılının kesintisiz bir saldırı dalgasıyla ve buna karşı verdiğimiz mücadeleyle geçmesinin sebebi işte budur. Bizi hedeflerimizden uzaklaştırmak, yeniden darbe ve vesayet kısır döngüsüne hapsetmek için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Gezi olaylarından 17-25 emniyet-yargı darbe girişimine, bölücü örgütün çukur eylemlerinden güney sınırlarımızı kuşatma gayretlerine, 15 Temmuz’dan Akdeniz’deki gelişmelere kadar hepsi de bu sürecin birer parçasıdır. Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle akamete uğrattığımız her saldırıyı, farklı alanlarda yenileri izledi. Tıpkı darbe öncesi hazırlık süreçleri ve darbe dönemlerindeki sindirme uygulamaları gibi milletimizin kanını dökme dâhil çok farklı boyutları olan bu senaryoların hepsini de boşa çıkartmakta kararlıyız.”
“TÜRKİYE, YERLİ VE MİLLÎ POLİTİKALARINI ÇOK DAHA BÜYÜK KARARLILIKLA HAYATA GEÇİRİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, güneyde koalisyon güçleriyle mücadele yürütüldüğüne işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bakıyorsunuz ki bir terör devleti oluşturulmaya çalışılıyor. Nerede? Suriye’de. Öbür tarafta bakıyorsunuz Libya’da karşımızda darbeci Hafter ve onun güçlerinin ne yazık ki Wagner diye paralı Abu Dabi yönetiminin desteklediği silahlı güçleri var. Bütün bunlarla beraber onların yanında bakıyorsunuz Fransa sürekli gündemde. İsim olarak anmak istemiyorum ama mecburum anmaya çünkü o, şahsımla çok uğraşıyor. Nedir o? Diyor ki ‘Türk Milleti’yle değil ama bizim Erdoğan’la sıkıntımız var.’ Sayın Macron, senin şahsımla daha çok sıkıntın olacak. Defalarca bunu zaten sana söyledim ama dinlemiyorsun. ‘Bak, senin tarih bilgin de yok’ dedim. Sen Fransa’nın tarihini de bilmiyorsun. Önce Türk Milleti’yle uğraşma, Türkiye’yle uğraşma. Afrika’nın tarihi adeta Fransa’nın tarihidir. Cezayir’de 1 milyon insanı öldüren sizsiniz. Ruanda’da 800 bin insanı öldüren sizsiniz. Siz bize insanlık dersi veremezsiniz, önce bunu öğren. Bunu, ben bizzat kendisine söyledim. ‘Bak, senin tarih bilgin yok. Önce bunları öğrenmen lazım’ dedim.
Biz ise bu Afrika’da bir insanın burnunu kanatmadık. Biz oralarda sadece acaba insanca nasıl destek, nasıl yardım veririz, bunları yaptık. Darbe ve vesayet güçlerinin örneği bunlar. Yıllarca besleyip büyüttükleri, günü gelince de sahaya sürdükleri kadrolar tasfiye oldukça Türkiye, yerli ve millî politikalarını çok daha büyük kararlılıkla hayata geçiriyor. Bunlar Libya’ya da çok çektirdiler. Libya’da bunlar 100 binlerce insanı öldürdüler. Bunu yaptılar. Bunlar bize insanlık dersi verebilir mi? Şimdi gelmiş Libya’ya niye girmek istiyor? Petrol için girmek istiyor. Afrika’nın diğer ülkelerine bunlar niye girmek istiyor? Elmas için girmek istiyor, altın için girmek istiyor, bakır için girmek istiyor, krom için girmek istiyor. Seyahatlerimde hep Afrikalı liderler bunu bana anlatmışlardı, bizzat kendileri. ‘Türkiye ise ecdadımız’. Biz, buralara gittiğimiz zaman sadece destek elimizi uzatırız.”
“BİZ BU DÜNYADA MİLLETİN GÜCÜNÜN ÜZERİNDE BİR GÜÇ GÖRMEDİK, TANIMADIK”
15 Temmuz gecesi televizyonlardan yaptığı konuşmada da söylediği gibi “Biz bu dünyada milletin gücünün üzerinde bir güç görmedik, tanımadık, tanımıyoruz.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son 200 yılda yaşadığı onca ağır kayıpların altında adeta beli bükülen Türk Milleti 15 Temmuz’da, zor şartlarda kurtarıp yeni devletini kurduğu vatan toprakları üzerinde istiklaline ve istikbaline bir kez daha sahip çıkmıştır” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her kesimden vatandaşı, kamu görevlisi, siyasetçisiyle 15 Temmuz gecesinde onurlu duruş sergileyen insanların bu ülkenin tarihindeki ve milletin kalbindeki mümtaz yerini aldığını dile getirerek, bu tür bilimsel toplantıların ülkenin ve milletin uzun serencamının incelenmesine, araştırılmasına, analizine ve geleceğe ışık tutacak mesajlara dönüştürülmesine vesile olması temennisinde bulundu.
Bugün 12 Eylül olduğunu, bu tarihin herkes için takvim yapraklarındaki 365 sayfadan biri olmasının çok ötesinde bir anlam taşıdığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Türkiye bundan tam 40 yıl önce bir 12 Eylül sabahı gözlerini silahların gölgesi altında açmıştır. Köşe başlarında mevzilenmiş tanklar, sokakları kapatmış askerler, bunlar bizim evlatlarımızdı. Tanıdık bir felaketin habercisi gibiydiler. Türkiye bir askerî darbeye daha maruz kalmıştı. Bizim çocukluğumuza denk gelen ama bizden önceki neslin hayatının tam merkezine yerleşen 1960 darbesi ve ardından gelen felaketler bugün hâlâ yürekleri dağlıyor. Bizim gençliğimizin henüz başında gerçekleşen 1971 muhtırası daha çok siyasi sonuçlarıyla hafızamızda yer etti. Gençliğimizin tam ortasına denk gelen 12 Eylül darbesi ise öncesi ve sonrasıyla öylesine kanlı, öylesine derin yaralara yol açmıştır ki nesiller boyunca unutulması mümkün değildir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe yıllarının ülkenin, gözaltına alınıp en ağır işkencelerden geçirilen insanların, her biri zulüm makinesi olarak çalıştırılan cezaevlerinin, darağaçlarına gönderilen gençlerin acısıyla kavrulduğu bir dönemi ifade ettiğini kaydetti. Bugün artık herkesin 12 Eylül darbesinden önce ülkenin siyasi kamplara bölünmesi her gün onlarca insanın öldürülmesi gibi hadiselerin hiçbirinin kendi dinamiği içinde ortaya çıkmadığını bildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu gelişmelerin hepsinin darbeye zemin hazırlamak ve toplumsal meşruiyet oluşturmak için yazılan bilinçli bir senaryonun ürünü olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde ‘ülke 70 sente muhtaç’ diye hafızalara kazınan ekonomik çöküntünün de darbeye giden yola özellikle döşenen taşlardan biri olduğunu belirterek, “Darbe haberi Washington’a ulaştığında birilerinin ‘Bizim çocuklar başardı’ demesi, 12 Eylül’ün gerisindeki karanlık yüzü ifade ediyordu. Hiç şüphe yok ki 15 Temmuz gecesi birileri yine aynı mekânlarda ‘Bizim çocuklar yine başardı’ demek için bekliyordu” dedi.
“EVİNİ GEÇİNDİRMEKTE ZORLANAN, GELECEĞİNDEN UMUDUNU KESEN BİR TOPLUM DARBEYE DİRENEMEZ”
İnsan hayatında çok uzun zaman olan 40 yılın ülke ve toplum hayatında kısa olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 Eylül darbesine güzellemeler dizenlerin her fırsatta öne sürdükleri anayasa referandumu sonucunun da bu perspektiften doğru şekilde okunması gerektiğini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, can güvenliği kalmayan, evini geçindirmekte zorlanan, geleceğinden umudunu kesen bir toplumun elbette darbeye direnemeyeceğini belirterek, böyle de olduğunu dile getirdi.
12 Eylül rejiminin anayasasının çok yüksek bir oy oranıyla kabul edilmesinin de darbenin meşruiyetinden ziyade milletin içine sürüklendiği umutsuzluk ikliminden bir an önce kurtulmak isteğinin tezahürü olarak görülmesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1983 seçimlerinin darbecilerin işaret ettiği siyasi parti yerine rahmetli Turgut Özal’ın kurduğu partinin zaferiyle sonuçlanmasının da bu çerçevede değerlendirilmesinin doğru olacağına işaret etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu dönem konusunda kimi çevrelerin özellikle kendilerine göre bir farklı yorum oluşturmaya çalıştığını dile getirerek, şöyle konuştu: “Bu tür bir resim ne olursa olsun tarih hükmünü, ülkemizin yaşadığı en ağır ve acı darbe olarak vermiştir. Türkiye’yi 12 Eylül darbesine hazırlayan karanlık odak, hiç şüphesiz darbe sonrasının planlamasını da yapmıştır. Darbecilerin bir sağdan, bir soldan diyerek idam sehpasına çıkardığı gençlerin temsil ettiği dinamik toplumsal fikri yapı yerine ülkemizin hâlâ çözmeye ulaştığı sorunların tohumları atıldı. Askeri rejimin sol grupları sert bir şekilde tasfiye etmesinin amacının yıllarca ülkemizin başına bela olan PKK’nın gelişip büyümesinin önündeki engelleri kaldırmak olduğu anlaşılıyor. Yine askeri rejimin bu ülkenin milli ve yerli tüm unsurlarının birikimlerini yok etme gayretinin de FETÖ’nün önünü açmak için olduğunu bugün daha iyi görebiliyoruz.”
“ÜLKEMİZİN FİKİR HAYATI 12 EYLÜL DARBESİNDEN SONRA HİÇBİR ZAMAN ESKİSİ KADAR CANLI OLAMADI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sahneye konulan senaryoyu somutlaştırmak bakımından vereceği örneğin çok daha açıklayıcı olacağını ifade ederek, Anadolu’nun küçük bir ilindeki Millî Türk Talebe şubesinin 12 Eylül darbecileri tarafından kapatıldığını, şehrin merkezindeki bir pasajın içinde yer alan şube binasının önce camlarının kırıldığını, mobilyalarının da odun niyetine sobada yakılıp tahrip edildiğini aktardı. Bununla kalınmayıp şube binasındaki yılların birikimi olan fikir kitapları ve dergilerin de sobada yakılarak ortadan kaldırıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yerli ve millî zihin yapısına sahip nesillerin yetişmesine katkı sağlamış nice eserler bilinçli bir şekilde ateşe atılıp imha ediliyor. Bu kitaplar ve dergileri yanmaktan kurtarmak isteyenler ise derhâl gözaltına alınıp hapse atılıyor. Bu sıradan bir kitap düşmanlığı veya vandallık eylemi değildir. Amaç milletimizin değerlerini oluşturan ve nesilden nesle aktarılan hafızanın, birikimin bilincin, maddi alt yapısını tümüyle yok etmektir. Nitekim ülkemizin fikir hayatı 12 Eylül darbesinden sonra hiçbir zaman eskisi kadar canlı olamadı” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun yerine gençlerin zihinlerinin neredeyse tamamının tercümeye dayalı ideolojik akımların istilasına maruz bırakıldığını vurgulayarak, PKK eliyle oluşturulan güvenlik kaygısının da uzun bir süre siyasi ve sosyal çatlakları genişletmenin zemini, topyekûn sistemi bloke etmenin gerekçesi olarak kullanıldığını anlattı.
“BİZ BİZE YETERİZ, BU ÜLKE KENDİNE YETER”
Milletin adeta hayat damarları olan dini hassasiyetlerinin, toplumsal dayanışma hasletlerinin, kültürel birikiminin, eğitim faaliyetlerinin, FETÖ ve benzeri sapkın yapılar öne çıkartılarak lekelenmeye çalışıldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ekonomi ardı ardına yaşatılan krizlerle sürekli zayıf tutularak IMF’ye muhtaç ve mahkûm hâlâ getirildi. Bunu bizzat şahsım yaşadı. Göreve geldiğimizde IMF’ye olan borç 23,5 milyar dolardı ve hamdolsun 2013’te IMF’ye olan bu borcu sıfırladık. IMF borcumuz falan kalmadı. Ama ana muhalefet ‘Bak ekonomik sıkıntılarımız var, durmayın, IMF’ye müracaat edin, oradan yine borç alın, bu ülke ayakta kalsın.’ Artık bizim IMF diye bir kapımız yok, biz bize yeteriz, bu ülke kendine yeter.”
Koronavirüs sürecinde 150’ye yakın Afrika ve dünya ülkesine destek verdiklerini hatırlatan, bu desteği insani ve vicdani görev olduğu için verdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz onlardan daha zengin değildik ama verdik ve bundan sonra da vereceğiz. Bizim ecdadımızdan aldığımız terbiye bu. Bundan sonra da yapacağımız bu. Ey Macron, sen ne yaptın? Şu anda dirsek teması içinde oldukların ne yaptı? Sen onu söyle” ifadelerini kullandı.
“ÜLKEMİZİN VE MİLLETİMİZİN KAZANIMLARINA SIKI SIKIYA SAHİP ÇIKACAĞIZ”
Türkiye’nin Meclisiyle, Cumhurbaşkanlığıyla, yargısıyla, bakanlıklarıyla, kurumlarıyla, özellikle ordusu ve diplomasisi ile kendi oyun planlarını uyguladıkça, hedeflerine çok daha hızlı bir şekilde ilerlemeye başladığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “İşte şu anda burada adalarda, vesaire, Yunanistan’ın yaptıklarına bakın. Neye güvenerek yapıyor bunları? İşte bazı kendisine destekler vereceğini vaat edenlere güveniyor onlarla beraber adaların etrafında korvetlerle dolaşıp duruyorlar, zodyaklarla dolaşıp duruyorlar. Yanlış iş yapıyorsunuz, bu yollara girmeyin. Hepten yalnız kalırsınız. Yeri geldiği zaman ‘komşu, komşu, komşu…’ diyorsun, o zaman komşuluğun hakkını ver, yanlış yollara girme. Hamdolsun biz kendi kararımızı kendimiz veriyoruz. Bunları da dirayetle hayata geçiriyoruz. Gerektiğinde her türlü mücadeleye girebilen bir Türkiye var artık. Her ne kadar hâlâ ülkemizde azımsanamayacak sayıda darbe ve vesayet özlemcisi varsa da milletimizin bunlara fırsat vermeyeceğine inanıyoruz. Bir daha bu ülkede, demokrasi ve millî irade ile darbe ve vesayet kesinlikle yan yana gelmeyecektir. Ülkemizin ve milletimizin kazanımlarına sıkı sıkıya sahip çıkacağız. Geleceğe ilişkin tüm planlarımızı, programlarımızı, hesaplarımızı, millî iradenin üstünlüğüne olan teslimiyetimizle yapıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin hak, hukuk, özgürlük, demokrasi, kalkınma mücadelesinde emeği geçen, katkısı olan, canı pahasına bu yoldan dönmeyen tüm siyasetçilere, fikir adamlarına, toplum önderlerine, milletin her bir ferdine şükranlarını sundu.
Cumhuriyetin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal’den, şehit Başbakan Menderes’e, merhum Özal’dan, Erbakan ve Türkeş’e kadar milletin istiklali ve istikbali için çalışmış büyükleri rahmetle yâd eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabbimden, bizleri de hayırla yâd edilenler arasına katmasını diliyorum. İçinde bulunduğumuz Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nın tüm bu hakikatlerin inşallah mücadelelerin ve değerlerin sembolü olarak asırlar boyunca misyonunu yerine getireceğine inanıyorum. Ülkemizin Yassı Ada duruşmalarında tutuklulara ‘Sizi buraya tıkan idare böyle istiyor’ diyen bir yargı anlayışından, 15 Temmuz’da darbecilere karşı derhâl harekete geçen bir yargı anlayışına ulaşmış olması gerçekten çok büyük bir ilerlemedir. Bu vesileyle 15 Temmuz sonrası darbe yargılamalarını titizlikle yürüten yargı mensuplarımızın tamamını tebrik ediyorum. Bu davalarda fedakârca görev üstlenen avukatlarımıza da teşekkürlerimi sunuyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, baro tartışmaları ve teröre verilen destekler sebebiyle son günlerde sıkça tartışma konusu olan avukatların kahir ekseriyetinin ülkesine, milletine, hakka, hukuka, samimiyetle bağlı olduğunu bildiğini, bu anlayıştaki avukatların barolarda ve diğer sivil toplum faaliyetlerinde çok daha aktif hâle gelmeleriyle yargının tüm unsurlarının millet nezdindeki itibarı ve güvenilirliğinin daha da artacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto ile düzenlediği ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Gazze huzura ermeden, Filistinliler huzura kavuşmadan bölgedeki diğer ülkelerin de istikrara kavuşması mümkün değildir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmî temaslarda bulunmak üzere ziyaret ettiği Endonezya’nın Bogor şehrinde, Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto ile baş başa, heyetler arası görüşmeleri ve anlaşmaların imza töreninin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Endonezya’yı G20 Liderler Zirvesi vesilesiyle 2022’de ziyaret ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün de Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin 1’inci Toplantısı vesilesiyle ülkede bulunduğunu belirtti.
“ENDONEZYA’YLA TARİHÎ VE BEŞERÎ BAĞLARIMIZ BUNDAN 400 YIL ÖNCESİNE KADAR UZANIYOR”
Subianto ve Endonezya makamlarına samimi misafirperverlikleri için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu sene diplomatik ilişkilerimizin tesisinin 75’inci yıl dönümünü idrak ediyoruz. Ancak, Endonezya’yla tarihî ve beşerî bağlarımız bundan 400 yıl öncesine kadar uzanıyor. İşte bu güçlü yakınlıktan ilham alan ilişkilerimizi, 2011’de ilan ettiğimiz Stratejik Ortaklığımızla taçlandırmıştık. Bugünkü konsey toplantımızla münasebetlerimizi daha da kurumsallaştırmış olduk” dedi.
Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto ile görüşmelerinde ve heyetler arası istişarelerde, iki ülke ilişkilerini kapsamlı şekilde ele aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ayrıca, Filistin ve Suriye başta olmak üzere güncel bölgesel ve küresel meseleler hakkında fikir teatisinde bulunduk” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çerçevede enerji, tarım, ticaret, savunma sanayisi, iletişim, eğitim gibi çeşitli alanlarda 13 mutabakat metni imzalandığını ifade etti.
“EKONOMİK İLİŞKİLERİMİZİN ÇEŞİTLENDİRİLMESİNE ÖNEM VERİYORUZ”
İki ülke ilişkilerinin geleceğine yön veren kapsamlı bir ortak bildiriyi Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto ile kabul ettiklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Savunma sanayiinde mevcut projeleri ve ilave iş birliği imkânlarını gözden geçirdik. Görüşmelerimizde ticaretimizin 10 milyar dolar seviyesine yükseltilmesine ve dengeli hâle getirilmesine yönelik yapabileceğimiz çalışmaları ele aldık. Ekonomik ilişkilerimizin sağlık, inşaat, enerji, gıda ve helal ürünler alanlarında çeşitlendirilmesine önem veriyoruz. Bilhassa, Endonezya’nın yeni başkenti Nusantara’nın inşa sürecinde, dünya çapında başarılı projelere imza atmış inşaat firmalarımızın yer almasını arzu ediyoruz.”
İki turizm ülkesi olan Türkiye ve Endonezya arasındaki beşerî temasların sıklaştırılmasının önemine de değindiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bayrak taşıyıcı hava yollarımızın sefer sayılarının artırılması gereğine vurgu yaptık. Geçtiğimiz yıl Endonezya’dan ülkemizi 203 bin, ülkemizden Endonezya’yı ise yaklaşık 50 bin turist ziyaret etti. Bu rakamlar sevindirici olmakla birlikte potansiyelimizin altındadır” ifadelerini kullandı.
Endonezyalı gençlerin Türkiye burslarına artan ilgisini memnuniyetle müşahede ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizde eğitim almış yaklaşık 5 bin Endonezyalı kardeşimizin her birini kültür elçileri olarak görüyoruz. Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfı ve TİKA bu alanlardaki iş birliğimize katkıda bulunmaya devam edecektir” dedi.
ASEAN ve üyeleriyle münasebetleri geliştirmekte kararlı olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ASEAN Sekretaryasına ev sahipliği yapan Endonezya’nın, Türkiye’nin ASEAN’la iş birliğinin güçlenmesinde vereceği desteğe güvendiklerini ifade etti.
Görüşmelerinde ayrıca, Birleşmiş Milletler, G20, MIKTA, D-8 ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi çok taraflı platformlardaki münasebetleri artırma hususunda mutabık kaldıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Endonezya’nın Filistin meselesindeki duruşunu takdirle karşılıyoruz. Önümüzdeki dönemde Gazze’nin yeniden inşasında ve Filistin davasının savunulmasında Endonezya ile birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Altını çizerek tekrar ifade etmek istiyorum, 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, egemen, toprak bütünlüğünü haiz bir Filistin Devleti’nin kurulması daha fazla geciktirilemez. Bunu aşındıracak her türlü adım, her türlü teklif ve proje bizim nazarımızda gayrimeşrudur, daha fazla çatışma, daha fazla kan ve istikrarsızlık demektir. Gazze huzura ermeden, Filistinliler huzura kavuşmadan bölgedeki diğer ülkelerin de istikrara kavuşması mümkün değildir. İsrail’in 15 ay süren saldırıları neticesinde oluşan zararın toplamı 100 milyar dolara yaklaşıyor. Şunu unutmayalım, hukukta prensip, zararın müsebbibinden tahsil edilmesidir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, istişarelerinin ve aldıkları kararların hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.
ENDONEZYA CUMHURBAŞKANI SUBİANTO: “ENDONEZYA VE TÜRKİYE ARASINDA ORTAKLIĞI GÜÇLENDİRME KONUSUNDA KARARLIYIZ”
Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto da konuşmasında, “Endonezya ve Türkiye’nin yüzyıllardır ilişkileri var ve Osmanlı’dan beri bağımız çok güçlü şekilde devam ediyor” diyerek Türkiye-Endonezya Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısı’nın düzenlendiğini hatırlattı.
“Endonezya ve Türkiye arasında ortaklığı güçlendirme konusunda kararlıyız” ifadesini kullanan Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto, iki ülke halkının refahı ve düzenleri için birçok konunun ele alındığını söyledi.
İki ülkenin ticaret ve ekonomi sektöründe belirlenen hedefe ulaşmak için kararlı olduğunu belirten Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto, Türkiye ve Endonezya’nın dengeli bir ilişkiye sahip olduğunu söyleyerek, “Endonezya ve Türkiye arasında savunma sanayisi iş birliği çabalarına daha çok destek vermek istiyoruz” diye konuştu.
Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto, Filistin konusunda da iş birliğinin devam edeceğini ve iki devletli çözümün desteklendiğini vurguladı.
İKİ ÜLKE ARASINDA İMZALANAN ANLAŞMALAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto huzurunda, iki ülke arasında ortak anlaşmalar imzalandı.
Bu kapsamda, iki ülke arasındaki “Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Endonezya Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında İşbirliği Anlaşması”nı Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Endonezya Dışişleri Bakanı Sugiono imzaladı.
“Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Endonezya Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Enerji ve Doğal Kaynaklar Alanında Mutabakat Zaptı”, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ile Endonezya Enerji ve Maden Kaynakları Bakanı Bahlil Lahadalia tarafından imza altına alındı.
“Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Endonezya Hükûmeti Arasında Yatırımların Teşviki ve Kolaylaştırılmasına Dair Niyet Mektubu”na, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ile Endonezya Yatırım ve Ham Madde İşleme Bakanı Rosan Perkasa Roeslani imza attı.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır ile Endonezya Sanayi Bakanı Agus Gumiwang Kartasasmita, “Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Endonezya Cumhuriyeti Endonezya Sanayi Bakanlığı Arasında Sanayi İşbirliği Ortak Komitesi Kurulmasına Dair Mutabakat Zaptı”nı imzaladı.
“Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Endonezya Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Tarımsal İşbirliği Konulu Mutabakat Zaptı”, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ile Endonezya Tarım Bakanı Andi Amran Sulaiman tarafından imza altına alındı.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat ve Endonezya Ticaret Bakanı Budi Santoso, “Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığı ile Endonezya Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığı Arasında Ticaret Alanında İşbirliğinin Geliştirilmesine İlişkin Mutabakat Zaptı”na imza attı.
“Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Öğretim Kurulu ile Endonezya Cumhuriyeti Yüksek Öğretim, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı Arasında Yüksek Öğretim Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı”, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar ve Endonezya Yüksek Öğretim, Bilim ve Teknoloji Bakanı Satryo Soemantri Brodjonegoro tarafından imzalandı.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve Endonezya Din İşleri Bakanı Nasaruddin Umar, “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı ile Endonezya Cumhuriyeti Din İşleri Bakanlığı Arasında Din Hizmetleri ve Din Eğitimi Alanlarında İşbirliği Mutabakat Zaptı”nı imzaladı.
“Türkiye Cumhuriyeti Savunma Sanayii Başkanlığı ile Endonezya Savunma Bakanlığı Arasında Savunma Sanayii İşbirliği Anlaşması”na, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün ve Endonezya Savunma Bakanı Sjafrie Shamsuddin imza attı.
BAYKAR Genel Müdürü Haluk Bayraktar ile Republikorp Kurucusu Norman Joesoef arasında “Bayraktar TB3 ve Bayraktar AKINCI İhracatına Yönelik Ortak Üretim Anlaşması” imzalandı.
Ayrıca “Anadolu Ajansı (AA) ve Endonezya Haber Ajansı (ANTARA) Arasında İşbirliği Anlaşması”nı, AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz ile ANTARA Başkanı Akhmad Munir imzaladı.
“Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) ile Endonezya Cumhuriyeti Kamu Hizmeti Yayıncılığı Radyosu (LPP RRI) Arasında Radyo Alanında Mutabakat Zaptı”, TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı ile LPP RRI Yönetim Kurulu Başkanı I Hendrasmo tarafından imza altına alındı.
TRT Genel Müdürü Sobacı ve Endonezya Kamusal Televizyon Ağı (TVRI) Yönetim Kurulu Başkanı Iman Brotoseno, “Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) İle Endonezya Kamusal Televizyon Ağı (tvrı) Arasında İşbirliği Protokolü”ne imza attı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto’ya, Türkiye’nin yerli elektrikli otomobili Togg’u hediye etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto’ya “Pamukkale beyazı” renginde Türkiye’nin yerli elektrikli otomobili Togg armağan etti. İki lider, Togg’un önünde fotoğraf çektirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto tarafından Bogor Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda onuruna verilen resmî öğle yemeğine iştirak etti.
Yemekte yaptığı konuşmada, sıcak ve nazik ev sahipliği için Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto’ya teşekkürlerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto ile bu yıl çeşitli vesilelerle birçok kez bir araya geldiklerini, gerek ikili gerekse dünyayı ilgilendiren birçok konuda iki dost ve kardeş olarak görüş alışverişlerinde bulunduklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “G20 Liderler Zirvesi’ne katılmak üzere son olarak 2022’nin kasım ayında ziyaret ettiğim Endonezya’nın her defasında gelişip, büyüdüğünü görmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum” ifadelerini kullandı.
ANTALYA DİPLOMASI FORUMU’NA DAVET Cumhurbaşkanı Erdoğan, Endonezya’nın, Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto liderliğinde 10 yıl içinde dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına gireceğine inandığını vurgulayarak, “Az önce Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyimizin ilk toplantısını tamamlamış bulunuyoruz. İnşallah sizleri de 11-13 Nisan’da düzenleyeceğimiz 4. Antalya Diploması Forumu’na bekliyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk sanayisinin ulaştığı seviyeyi temsil eden yerli elektrikli otomobil Togg’u Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto’ya hediye etmesine ilişkin de, “Togg’u ülkelerimiz arasındaki dostluk ve kardeşlik bağlarının nişanesi olarak kabul etmeniz bizleri sevindirecektir. Rabb’im aramızdaki dayanışmayı ve muhabbeti daim eylesin diyorum, 1 Mart’ta kavuşacağımız özellikle Ramazan-ı Şerifinizi şimdiden tebrik ediyorum” dedi.
Resmî temaslarda bulunmak üzere Endonezya’nın başkenti Cakarta’da bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a eşlik eden eşi Emine Erdoğan, Yunus Emre Enstitüsüne (YEE) ziyarette bulundu.
Emine Erdoğan’ı enstitüye gelişinde, YEE Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Aliy ve YEE Endonezya Müdürü Cemal Şahin ile ellerinde Türk ve Endonezya bayrakları taşıyan çok sayıda öğrenci karşıladı.
Öğrencilerle yakından ilgilenen Emine Erdoğan, enstitüyü gezerek, Aliy ve Şahin’den yürütülen çalışmalar hakkında bilgi aldı.
Emine Erdoğan, 1567-1920 yıllarına ait Osmanlı-Endonezya ilişkilerini gözler önüne seren Arşiv Belgeleri Sergisi’ni gezdi.
Sergideki belgeler arasında, “Endonezyalı Müslümanların hac yaparken masrafların azaltılması noktasında Osmanlı’dan yardım istemesine ilişkin yazı”, “Osmanlı’nın, İngilizlerin Uzak Doğu Asya’ya yönelik kirli planlarını bozması ve buna mukabil Endonezya’dan teşekkür mektubu”, “Açe’de bulunan Müslüman topluluğuna yönelik Hollandalıların zulümlerine karşı Osmanlı’nın yardımları neticesinde gösterilen başarıya ilişkin rapor”, “Cava bölgesinin bütünüyle düşmanlardan kurtarılması noktasında Osmanlı’nın yardımları ve rolü noktasında Cava Padişahı Şerif Ali tarafından Sultan Abdülhamit’e gönderilen teşekkür mektubu” yer aldı.
Serginin ardından Türkçe dersinin verildiği sınıfları ve kütüphaneyi ziyaret eden Emine Erdoğan, Endonezyalı öğrencilerle sohbet etti. “Türkiye’deki Hayalim” konusunun işlendiği derste öğrenciler, Türkiye’ye dair hayallerini kaleme aldıkları metinleri okudu. Öğrencilerden biri, daha önce iki kez gittiği Türkiye’nin çok sayıda tarihî güzelliklere sahip olduğunu belirterek, Türkiye’den doktora derecesi almak istediğini ve Türk yemeklerini çok özlediğini söyledi. Emine Erdoğan, enstitüde eğitim gören öğrencilerin Türkiye’ye dair çizdikleri resimleri de inceledi, öğrencilerle yaptıkları resimlere ve Türkiye’ye ilişkin sohbet etti.
“TÜRKİYE VE ENDONEZYA KARDEŞLİĞİ, BUGÜNKÜ GİBİ NİCE YILLAR BOYU SÜRSÜN”
Emine Erdoğan, YEE’yi ziyaretine ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, şu ifadeleri kullandı: “Resmî ziyaretimiz kapsamında Endonezya’nın başkenti Cakarta’da Yunus Emre Enstitüsünü ziyaret ettim. Bu yıl Türkiye ve Endonezya arasındaki diplomatik ilişkilerin tesisinin 75. yılını kutlarken, aslında 16. yüzyıldan günümüze uzanan bir dostluğun mirasına tanıklık ediyoruz. Bu mirası geleceğe taşıyan en önemli köprülerden biri olan Yunus Emre Enstitüsünde Türkçe eğitimi alan gençlerle buluşmaktan mutluluk duydum. Öğrenme heyecanları ve Türkiye’ye duydukları sevgi, halklarımız arasındaki güçlü bağın en güzel yansıması. Osmanlı-Endonezya İlişkileri Arşiv Belgeleri Sergisi’nde ise iki ülkenin köklü dostluğunun ne denli kuvvetli olduğunu hatırlatan belgeleri inceledim. Dilerim ki Türkiye ve Endonezya kardeşliği, bugünkü gibi yıllar boyu sürsün.”
Resmî ziyaretini gerçekleştirmek üzere Endonezya’da bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto ile Bogor Cumhurbaşkanlığı Sarayında bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Endonezya’nın Bogor şehrinde Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto tarafından resmî törenle karşılandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın makam aracını, Bogor Cumhurbaşkanlığı Sarayı girişinde karşılayan süvariler, bina girişine kadar araca eşlik etti. Endonezyalı çocuklar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı makam aracından indiğinde Türk ve Endonezya bayraklarıyla selamladı.
Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı giriş kapısında karşıladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto’nun tören alanındaki yerlerini almasının ardından, askerî bando iki ülkenin millî marşlarını çaldı ve top atışı yapıldı.
Bogor Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki karşılama töreninde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto, heyetlerini birbirlerine takdim etti, bina girişinde Türkiye ve Endonezya bayrakları önünde tokalaşarak basın mensuplarına poz verdi.
Bogor Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda şeref defterini de imzalayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto ile baş başa görüşmeye geçti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmî temaslarda bulunmak üzere gittiği Endonezya’nın başkenti Cakarta’ya ulaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, Halim Perdanakusuma Askerî Havalimanı’nda, Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto, Türkiye’nin Cakarta Büyükelçisi Talip Küçükcan ve diğer yetkililer karşıladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Endonezya ziyaretinde, eşi Emine Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ile Ticaret Bakanı Ömer Bolat eşlik ediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, konaklayacakları otele gelişlerinde, ellerinde Türk ve Endonezya bayraklarıyla kendilerini karşılayan Endonezyalı çocuklarla hatıra fotoğrafı çektirdi ve çocuklarla sohbet etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye-Malezya İş Forumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye ekonomisi, bölgemizdeki çatışmalara, savaşlara ve 2023 yılında yaşadığımız asrın felaketi olan büyük depreme rağmen büyümesini sürdürüyor. Son 20 senede yıllık ortalama yüzde 5 dolaylarındaki büyüme oranını yakalayabilen az sayıda ülkelerden biriyiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmî temaslarda bulunmak üzere ziyaret ettiği Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’daki programı kapsamında, Putrajaya Uluslararası Kongre Merkezi’nde düzenlenen, Türkiye-Malezya İş Forumu kapanış oturumuna katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıda yaptığı konuşmada, geçen yıl Malezya ile Türkiye’nin diplomatik ilişkilerinin 60. yıl dönümünün idrak edildiğini anımsatarak, iki ülke arasındaki dostluk ve kardeşlik bağlarının 500 yıllık köklü tarihinin bulunduğuna dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ecdattan yadigâr bu sağlam temel üzerinde bugün iki ülkenin her alanda mükemmel ilişkiler tesis ettiğini, iş birliğini kapsamlı stratejik ortaklık düzeyine çıkardığını belirterek, Malezya Başbakanı Enver İbrahim ile ülkeler arasında yüksek düzeyli stratejik iş birliği konseyi kurulmasını kararlaştırdıklarını bildirdi.
İş dünyasının bu güçlü ortaklığın lokomotifi konumunda olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, üç kıtanın kesiştiği noktada yer alan Türkiye olarak, bölgede ve dünyada etkili iktisadi ve ticari ortaklıklar kurmaya büyük önem atfettiklerini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye ekonomisi, bölgemizdeki çatışmalara, savaşlara ve 2023 yılında yaşadığımız ‘asrın felaketi’ olan büyük depreme rağmen büyümesini sürdürüyor. Son 20 senede yıllık ortalama yüzde 5 dolaylarındaki büyüme oranını yakalayabilen az sayıda ülkelerden biriyiz. Son 20 yılda altyapıya 300 milyar dolara yakın yatırım yaptık. İhracatımız 20 yılda 20 kattan fazla arttı. Dünya ihracatından aldığımız payı ikiye katladık. Şeffaf, öngörülebilir ve yatırımcı dostu politikalarımız sayesinde son 20 yılda 270 milyar dolara yakın uluslararası doğrudan yatırım çektik” diye konuştu.
Türkiye’deki yabancı sermayeli şirket sayısının 6 binden 80 binin üzerine çıktığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, güçlü şekilde destekledikleri ve son 1,5 yıldır uygulanan ekonomi programının meyvelerini toplamaya başladıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi küresel güç merkezi yapana ve Türkiye Yüzyılı’nı inşa edene kadar durmadan, dinlenmeden sabırla çalışmayı sürdüreceklerini kaydetti.
Bölgedeki merkezi konumu, 25 yılı aşkın süredir kaydettiği dış ticaret fazlası ve özellikle son dönemde artan doğrudan yabancı yatırımlarıyla Malezya’nın tüm dünyanın dikkatini çektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin bu geniş potansiyelinden istifade etmek amacıyla ticaret ve yatırım alanlarında son yıllarda önemli yol kat ettiklerini söyledi.
Malezya ile 2015’te yürürlüğe giren serbest ticaret anlaşmasının tüm ASEAN bölgesinde bu türden ilk anlaşma olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlaşmanın kapsamının hizmetler, yatırımlar ve elektronik ticaret sektörlerini içerecek şekilde genişletildiğini, Malezya’nın ASEAN üyesi ülkeler arasında Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı hâline geldiğini ifade etti.
“MALEZYA, 2023 YILINDA ASEAN ÜLKELERİ ARASINDA TÜRKİYE’YE EN FAZLA YATIRIM YAPAN İKİNCİ ÜLKE OLMUŞTUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2015’te 1,7 milyar dolar olan ikili ticaret hacmini 2024’te 5 milyar doların üzerine çıkardıklarına işaret ederek, şöyle konuştu: “Yeni hedefimizi bu ziyaretimizde ticaret dengesini de dikkate almak suretiyle 10 milyar dolar olarak tespit ettik. İkili iktisadi ve ticari ilişkilerin bir diğer önemli boyutu, şüphesiz karşılıklı yatırımlardır. Şunu memnuniyetle ifade etmek isterim; Malezya, 2023 yılında ASEAN ülkeleri arasında Türkiye’ye en fazla yatırım yapan ikinci ülke olmuştur. Malezya’nın ülkemizdeki yatırımlarının önemli kısmını, Khazanah Nasional bünyesindeki firmaların sağlık, ulaştırma ve enerji sektörlerimizdeki girişimleri teşkil ediyor. Ayrıca, gıda ve perakende sektörlerinde de çeşitli yatırımlar yapıldı. Müteahhitlik, otomotiv, gıda, elektrik ve elektronik ürünler ve helal sektörleri başta olmak üzere birçok alanda iş birliği potansiyelimizin geniş olduğuna inanıyorum. Büyük atılım içine giren yerli ve millî savunma sanayimiz, bugün ihtiyacımızın önemli kısmını karşılar hâle geldi. Bu kapasiteyi teknoloji transferi ve ortak üretim dâhil dost ve kardeş ülkelerle paylaşmaktan geri durmuyoruz.”
Malezya’nın, Türkiye’nin özel önem ve öncelik verdiği ülkeler arasında olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, savunma sektöründe iş birliğinin meyvelerini toplamaya başladıklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün ASELSAN, HAVELSAN ve 100’ü aşkın personeli ile TUSAŞ başta olmak üzere savunma sanayi firmalarımız, Malezya’da başarılı işlere imza atıyor. Özellikle STM firmamızın Malezya Kraliyet Donanması için üç korvet gemisi inşasını üstlenmesi, denizcilik alanındaki iş birliğimizin parlak geleceğini müjdeliyor” dedi.
İki ülke arasındaki iktisadi ve ticari iş birliğinin gelişmesinde doğrudan iletişim ve karşılıklı seyahatlerin çok etkili olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, iş konseyleri mekanizmasından azami fayda sağlanması gerektiğini söyledi.
Geçen yıl 62 milyonun üzerinde turistin ziyaret ettiği Türkiye’ye Malezyalıların artan ilgisinin daha da teşvik edilmesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Geçtiğimiz yıl 100 bine yakın Malezyalı kardeşimizi ülkemizde ağırlamamıza imkân veren Türk Hava Yolları ve Malezya Hava Yolları’nın katkılarına özellikle değinmek isterim. Önümüzdeki dönemde karşılıklı uçuş sayılarının artırılmasının, beşeri ilişkilerde çarpan etkisi yapacağına eminim. Burada şunu özellikle vurgulamak durumundayım; Türkiye, stratejik coğrafi konumu, elverişli demografisi, dinamik ekonomisi, güçlü altyapısı, destekleyici iş ortamı ve avantajlı teşvik uygulamalarıyla Malezyalı yatırımcılar için önemli fırsatlar sunmaktadır. Bilhassa komşumuz Suriye’de 13,5 yıldır süren istikrarsızlığın ve çatışmaların son bulmasıyla burada da ciddi yatırım fırsatları bulunduğunu görüyoruz. İki ülke el ele vererek inşallah bu fırsatları değerlendireceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malezyalı iş insanlarını Avrupa, Orta Doğu ve Afrika pazarlarına erişimde Türkiye’yi bir üretim merkezi olarak değerlendirmeleri için ülkesine davet ederek, “Türkiye’ye güvenen, inanan, ülkemizin potansiyeline yatırım yapan girişimciler, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da pişman olmayacaklardır” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle yenilenebilir enerji, katılım finans ve helal turizm sektörlerinin Malezya iş dünyasının dikkatini çekeceğini düşündüğünü söyledi.
İslam İşbirliği Teşkilatı ülkeleri başta olmak üzere dünya genelinde İslami finansın gelişiminde iki ülkenin öncü rol oynayabileceğine inandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malezya finans sektörü kuruluşlarının, 2023’te açılışı yapılan İstanbul Finans Merkezi’nde yerlerini almaları temennisinde bulundu.
İkili ticarette millî para birimlerinin kullanılmasının, üzerinde önemle durulması gereken bir başka konu olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kapsamlı stratejik ortağımız Malezya’yı, Asya Pasifik Bölgesi’ne yönelik açılımımızın anahtar ülkeler arasında gördüğümüzü özellikle vurgulamak isterim. Malezya’nın 2025 ASEAN dönem başkanlığı sırasında ASEAN ile ilişkilerimizin daha üst seviyelere taşınacağına inancım tamdır. İş Forumu’muzun iki kardeş ülke iş dünyalarının birbirlerini daha yakından tanımalarına ve yeni ortaklıklar geliştirmelerine vesile olmasını ümit ediyorum. Aziz kardeşim, Başbakan Enver İbrahim’e samimi ev sahipliği için tekrar en kalbi şükranlarımı sunuyorum. İnşallah 1 Mart’ta müşerref olacağımız mübarek Ramazan-ı Şerif’inizi şimdiden tebrik ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye-Malezya İş Forumu’nun gerçekleştirilmesinde emeği geçenlere, iş insanlarına ve Malezya makamlarına teşekkürlerini iletti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kuala Lumpur’da Malezya Başbakanı İbrahim ile düzenlediği ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “5 milyar dolar olarak belirlediğimiz ikili ticaret hacmini 10 milyar dolara çıkarma kararını verdik. ASEAN bölgesindeki en büyük ticaret ortağımız olan Malezya ile artık 10 milyar dolarlık sürdürülebilir ve dengeli bir ticaret hacmini hedefliyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmî temaslarda bulunmak üzere ziyaret ettiği Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da, Malezya Başbakanı Enver İbrahim ile baş başa, heyetler arası görüşme ve anlaşmaların imza töreninin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanlık Ofisi’nde, Malezya Başbakanı İbrahim ile düzenlediği ortak basın toplantısında, en son 2019 yılında ziyaret ettiği Malezya’da tekrar bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi, şahsına ve heyetine gösterilen hüsnü kabulden dolayı Malezya Başbakanı İbrahim’e teşekkür etti.
Geçen yıl Türkiye ve Malezya arasındaki diplomatik ilişkilerin 60. yıl dönümünü idrak ettiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk ve Malay halkları arasındaki dostluk ve kardeşlik bağlarının asırlar öncesine dayandığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kapsamlı stratejik ortaklık tesis eden iki ülke olarak kadim ortak tarihten güç aldıklarını, ecdadın ayak izlerini takip ettiklerini ifade etti.
“TİCARET VE YATIRIM ALANLARINDAKİ HAREKETLİLİĞİ ARTIRMA KONUSUNDA FİKİR BİRLİĞİ İÇİNDEYİZ”
Gelecek dönem, kapsamlı stratejik ortaklığın ruhuna uygun olarak iki ülke arasındaki münasebetleri yüksek düzeyli stratejik iş birliği konseyi tesis etmek suretiyle ilerletmeye devam edeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün yaptığımız görüşmelerde, aziz kardeşimle, münasebetlerimizi perçinleyecek adımları değerlendirdik. Farklı alanlarda, sizlerin huzurunda 11 anlaşmayı imzaladık. Ayrıca irademizi ortaya koyan ortak açıklama da kabul edildi. Türkiye ve Malezya olarak ticaret ve yatırım alanlarındaki hareketlilik ve çeşitliliği, kazan-kazan anlayışıyla artırma konusunda fikir birliği içindeyiz. Evvelce 5 milyar dolar olarak belirlediğimiz ikili ticaret hacmini şimdi 10 milyar dolara çıkarma kararını verdik. ASEAN bölgesindeki en büyük ticaret ortağımız olan Malezya ile artık 10 milyar dolarlık sürdürülebilir ve dengeli bir ticaret hacmi hedefliyoruz. Bugün düzenlenecek iş forumunun yeni iş birliği modellerine ve yatırım projelerine vesile olmasını diliyorum.”
“TURİZM ALANINDAKİ GİRİŞİMLERİ TEŞVİK HUSUSUNDA ORTAK İRADEMİZİ TEYİT ETTİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, savunma sanayii alanında yakaladıkları ivmeyi, teknoloji transferi ve ortak üretim öngören projelerde sürdüreceklerini dile getirdi.
Firmaların, tecrübelerini ve ürünlerini her iki ülkenin de faydasına olacak şekilde Malezya ile paylaşmaya hazır olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Biraz önce tamamladığımız görüşmelerde sanayi ve teknoloji, enerji, turizm, kültür ve eğitim gibi çeşitli alanlardaki ilişkilerimizi de etraflıca ele alıp, somut iş birliği imkânlarını değerlendirdik. Turizm alanındaki girişimleri teşvik etme hususunda ortak irademizi teyit ettik. Malezya’nın ülkemize yönelik artan ilgisini memnuniyetle karşılıyor, daha fazla kardeşimizi Türkiye’de ağırlamak istiyoruz. Ayrıca beşerî bağlarımızın ilerletilmesinde de bayrak taşıyıcısı hava yollarımızın oynadığı kritik role dikkat çektik. Sabiha Gökçen Havalimanı ile ilgili yaptığımız dar kapsamlı görüşmede, malum pist sayımızı ikiye çıkardık ama şimdi terminali de süratle yapmak suretiyle Sabiha Gökçen’in aynen İGA gibi çok daha fazla uçak sayısıyla inşallah farklı bir zemini oluşturmasını istiyoruz. Bu sektörde de özellikle iş birliği imkânlarını oluşturmanın gayreti içerisindeyiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimde YÖK ile Malezya Yükseköğretim Bakanlığı arasında kurulmaya çalışılan ortak komitenin en kısa sürede faal hâle getirilmesi konusunda fikir birliğine vardıklarını belirtti.
Bölgedeki en büyük Yunus Emre Türk Kültür Merkezi ve Türkiye Maarif Vakfı vasıtasıyla Malezyalılarla bağları güçlendirmekte kararlı olduklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2019 yılında ilan ettiğimiz Yeniden Asya Girişimi’nde ASEAN merkezi konuma sahip. Malezya’nın 2025 yılı ASEAN dönem başkanlığını da tebrik ediyor, bu görevi en iyi şekilde yürüteceğine inanıyorum. Bu dönem zarfında ülkemizin ASEAN ile mevcut iş birliğinin daha üst seviyelere taşınmasını arzu ediyor, Malezya’nın bu yöndeki desteğine güveniyorum” diye konuştu.
“GAZZE VE FİLİSTİN KONUSUNDA MALEZYA’NIN DURUŞUNU TAKDİRLE TAKİP EDİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünkü görüşmelerinde Filistin davası başta olmak üzere uluslararası meseleleri de etraflıca mütalaa ettiklerini söyledi.
Ayni yardımlar konusunda, Türkiye’nin şu ana kadar 100 gemiyi aşkın ayni yardımı Filistin’e gönderdiğini ve bu çalışmaların aynen devam ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ayni yardımlarımızı göndermeye devam ediyoruz. Gazze ve Filistin konusunda Malezya’nın duruşunu takdirle takip ediyoruz. Sorunun özünde, İsrail’in işgal, istila ve katliam politikasında ısrar etmesi var. Daha öncekiler gibi son ateşkes mutabakatında da İsrail’in verdiği sözleri yine tutmadığını gördük. İsrail, Filistin topraklarında sürdürdüğü işgale son vermeli ve sebep olduğu zararları da tazmin etmelidir. Bu itibarla, 1967 sınırları esas alınarak, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devletinin vücut bulması şarttır. Türkiye ve Malezya bu noktadaki çabalarını hız kesmeden sürdürecektir. Bu düşüncelerle Enver kardeşime biraz evvel teslim ettiğimiz Togg’un Türkiye ve Malezya ortaklığının nişanelerinden biri olmasını ümit ediyorum. Sayın Başbakan’a ve kıymetli Malezyalı kardeşlerime içten misafirperverlikleri için teşekkür ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının basın mensuplarının sorularını cevapladı.
GAZZE’YE YARDIMLAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) ülkeleri ile ilişkilerini güçlendirmesi noktasında ne gibi bir rolü olacağına yönündeki soru üzerine, “ASEAN üyesi ülkelerle birlikte bizler Filistin noktasında oradaki mağduriyeti hep beraber nasıl giderebiliriz? Ayni, nakdi ne gibi desteklerde bulunabiliriz? Bu sadece ne Malezya’nın ne de Türkiye’nin tek başına yapabileceği bir şey değil ama ASEAN üyeleri hep birlikte el ele verirsek, bunun altından kalkarız diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ASEAN’la ilişkilerin gelişimi noktasında ne gibi adımlar atılacağına yönelik sorusu üzerine de şu değerlendirmelerde bulundu: “Bu işin iki boyutu var. Hem ayni hem nakdi. Burada her iki ülkede ayni ve nakdi olarak her türlü desteği verebileceğimize inanıyorum. Bu konuda, bunları aramızda görüştük. Özellikle tabii bugün sadece Filistin ve yine bir diğer tarafta Suriye’de alt yapı, üst yapı diye bir şey kalmadı. Her taraf yerle yeksan oldu. Burada atacağımız adımlarla gerek üst yapıda gerek alt yapıda neler yapabiliriz, bunu ilgili arkadaşlarımız beraber çalışacaklar. Buna göre de bu adımları atmanın kararını vereceğiz.”
MALEZYA BAŞBAKANI İBRAHİM: “GAZZE’NİN YENİDEN İNŞA ÇALIŞMALARINA GEREKEN DESTEĞİ SAĞLAYABİLİRİZ”
Malezya Başbakanı İbrahim, basın toplantısında yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çok zenginleştirici ve anlamlı bir ziyaret olması nedeniyle teşekkür ederek, “Aile olarak da dostumuzsunuz ve pek çok Malezyalı biliyorum ki sizi tanıyor, biliyor. Ve sizin yaptıklarınızı, sizin hikâyenizi de izliyoruz. Söylediklerinizi de ciddiye alıyoruz. Son derece kararlısınız, güçlüsünüz. Bunu görüyoruz. Kendinizi net ifade ediyorsunuz. Dünyada adalet ve barış istediğiniz mesajınızı çok net veren bir lidersiniz” ifadelerini kullandı.
Malezya Başbakanı İbrahim, Güneydoğu Asya Uluslar Birliği’nin (ASEAN) Gazze’de ateşkesi öncelediğini ve Gazze’de ateşkes ilan edildikten sonra yeniden inşa çalışmaları başladığında yeterli yardımın sağlanacağından emin olmak istediklerini kaydetti.
Geçen ay düzenlenen ASEAN dışişleri bakanları toplantısında pozisyonlarını yeniden teyit ettiklerini belirten Malezya Başbakanı İbrahim, “Biz bütün liderlerle angajmanımızı sürdüreceğiz. Böylelikle Gazze’nin yeniden inşa çalışmalarına gereken desteği sağlayabiliriz. Malezya’nın dönem başkanlığında ASEAN ülkelerini bu noktada seferber edeceğimizden emin olabilirsiniz” dedi.
Malezya Başbakanı İbrahim, ASEAN-Türkiye ilişkileri noktasında iş birliğinin geliştirilmesi ve güçlendirilmesinin hedeflendiğine işaret ederek, “Asya’nın dışında da Kanada gibi, Avrupa Birliği gibi ortaklarımız var. Dolayısıyla bu diyalog ortaklıklarını geliştirme noktasında ASEAN’ın beklentileri karşılayacağını tahmin ediyorum” diye konuştu.
TÜRKİYE VE MALEZYA ARASINDA İMZALANAN ANLAŞMALAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Malezya Başbakanı İbrahim’in huzurunda iki ülke arasında 11 anlaşma imzalandı. İmzalanan anlaşmalar şunlar:
Türkiye Cumhuriyeti ile Malezya arasında enerji dönüşümü alanında iş birliğine ilişkin mektup teatisi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ve Malezya Başbakan Yardımcısı, Enerji ve Su Dönüşümü Bakanı Fadillah Yusuf tarafından imzalandı.
Türkiye Cumhuriyeti ile Malezya arasında afet ve acil durum yönetimi alanında mutabakat zaptı ile Türkiye Cumhuriyeti ve Malezya diplomasi akademileri arasında iş birliğine ilişkin nota teatisine Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Malezya Dışişleri Bakanı Muhammed Hasan imza attı.
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Marmara Araştırma Merkezi ile Sultan Mizan Antarctic Research Foundation arasında, deniz ve kutup alanında iş birliği mutabakat zaptı, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ile Malezya Dışişleri Bakanı Muhammed Hasan tarafından imzalandı.
Türkiye Cumhuriyeti ve Malezya arasında savunma ürünleri tedariki ortak komitesi uygulama kurallarını, Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün ile Malezya Savunma Bakanı Mohamed Khaled Nordin imza altına aldı.
Türkiye Cumhuriyeti Savunma Sanayii Başkanlığı ve Malezya Ulusal Güvenlik Konseyi arasında iletişim sistemleri alanında stratejik iş birliğine ilişkin nota teatisi, Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün ile Malezya Ulusal Güvenlik Konseyi Genel Müdürü Raja Nushirwan Zainal Abidin tarafından imzalandı.
Türkiye Cumhuriyeti Savunma Sanayii Başkanlığı ve Selangor Havacılık ve Teknoloji İnovasyon Sdn Bhd arasında akıllı şehir, trafik ve güvenlik sistemi çözümleri alanında iş birliği mutabakat zaptını, Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün ile Selangor Eyalet Hükûmeti Başbakanı Amirudin Bin Shari imza altına aldı.
Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığı ile Malezya İç Ticaret ve Geçim Bakanlığı arasında tüketicinin korunması, piyasa gözetimi ve denetimi alanlarında iş birliğine ilişkin mutabakat muhtırası, Ticaret Bakanı Ömer Bolat ile Malezya İç Ticaret ve Geçim Bakanı Armizan Bin Mohd Ali tarafından imzalandı.
Desan Tersanesi ile Malezya İçişleri Bakanlığı arasında çok amaçlı görev gemisi tedariği için ön kabul mektubunu, Desan Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı Cenk İsmail Kaptanoğlu ile Malezya İçişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Awang Alik Bin Jeman imzaladı.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ile Malezya İletişim ve Multimedya Komisyonu arasında görsel-işitsel medya hizmetleri alanındaki niyet mektubu, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin ile MCMC Başkanı Tan Sri Mohamad Salim Bin Fateh Din tarafından imza altına alındı.
Anadolu Ajansı (AA) ile Malezya Ulusal Haber Ajansı arasındaki mutabakat zaptını da AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz ile Malezya Ulusal Haber Ajansı İcra Kurulu Başkanı Nur-ul Afida Kamaludin imzaladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ortak basın toplantısı öncesi Malezya Başbakanı İbrahim’e, Türkiye’nin yerli elektrikli otomobili Togg’u hediye etti.
Başbakanlık Ofisi bahçesinde bir süre “Pamukkale beyazı” rengindeki otomobili inceleyen ve sohbet eden Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Malezya Başbakanı İbrahim, Togg önünde fotoğraf çektirdi.
Resmî temaslarda bulunmak üzere Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a eşlik eden eşi Emine Erdoğan, Kuala Lumpur Perdana Botanik Bahçesi’ni ziyaret etti.
Emine Erdoğan’ı bahçeye gelişinde Malezya Başbakanı Enver İbrahim’in eşi Dr. Wan Azizah İsmail, Devlet Bakanı Zaliha binti Mustafa ve Kuala Lumpur Belediye Başkanı Maimunah Mohd Sharif samimiyetle karşıladı.
Kuala Lumpur Belediyesi ve Malezya Yeşil Teknoloji ve İklim Değişikliği Kurumunun da aralarında olduğu çeşitli kamu kurumlarının stantlarını ziyaret eden Emine Erdoğan, atık malzemenin geri dönüştürülme süreçleri hakkında yetkililerden bilgi aldı.
Perdana Botanik Bahçesi anı defterini imzalayan Emine Erdoğan ve Dr. Wan Azizah İsmail, ziyaret anısına bahçeye, gücü ve dayanıklılığı temsil etmesi ve derin kültürel öneme sahip olmasından dolayı “Malezya’nın Ulusal Ağacı” olarak nitelendirilen “merbau” ağacını dikti.
Kuala Lumpur Belediye Başkanı Maimunah Mohd Sharif, Emine Erdoğan’a sıfır atık konusundaki vizyoner liderliği için teşekkür etti. Ziyaret kapsamında, Sıfır Atık Vakfı ve Kuala Lumpur Belediyesi arasında, “Stratejik İşbirliği Anlaşması” imzalandı. Anlaşmayı, Sıfır Atık Vakfı Başkanı Samed Ağırbaş ile Kuala Lumpur Belediye Başkanı Maimunah Mohd Sharif imzaladı.
Sıfır atık uygulamalarının güçlendirilmesi amacıyla imzalanan anlaşmayla, iki tarafın sürdürülebilir şehir yönetimi, atık azaltımı ve geri dönüşüm konularında ortak projeler geliştirmesi hedefleniyor.
Ayrıca Sıfır Atık Vakfı Başkanı Samed Ağırbaş ile Malezya Yeşil Teknoloji ve İklim Değişikliği Kurumu Başkanı Shareen Shariza Dato’ Abdul Ghani tarafından da “Değişim Mektubu” imzalandı.
Çevresel sürdürülebilirliği desteklemek ve sıfır atık uygulamalarını teşvik etmek amacıyla imzalanan “Değişim Mektubu”, tarafların sıfır atık politikaları, atık azaltımı, geri dönüşüm ve kapasite geliştirme alanlarında karşılıklı bilgi paylaşımını içeriyor.
Emine Erdoğan, bahçeyi ziyaretine ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı: “Dünyamız, üzerimize emanet edilen en kıymetli miras. Onu korumak, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek ancak bilgi ve deneyimlerimizi paylaşarak, ortak akılla hareket ederek mümkün. Bugün Malezya’da, dostluğun ve iş birliğinin gücüne inancımızla, sıfır atık bilincinin küresel ölçekte yaygınlaşması için iki önemli adım attık. Perdana Botanik Bahçesi’ni Malezya Başbakanı’nın değerli eşi Wan Azizah Wan İsmail ve Kuala Lumpur Belediye Başkanı, kıymetli dostum Maimunah Mohd Sharif ile ziyaret ettik. Kuala Lumpur Belediyesinin ilham verici sıfır atık çalışmalarını inceleme fırsatı buldum. Bu anlamlı buluşma vesilesiyle Sıfır Atık Vakfımız ve Kuala Lumpur Belediyesi ile Malezya Yeşil Teknoloji ve İklim Değişikliği Kurumu arasında imzalanan iş birliği anlaşmalarının hayırlı olmasını diliyorum. Ortak evimiz dünya için önemli bir dönüşümün habercisi olan anlaşmaların, bugün toprağa bıraktığımız fidan gibi geleceğe kök salmasını diliyorum.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmî temaslarda bulunmak üzere ziyaret ettiği Malezya’da Başbakan Enver İbrahim tarafından resmî törenle karşılandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, Başbakanlık Ofisi’ne gelişinde Malezya Başbakanı İbrahim resmî törenle karşıladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Malezya Başbakanı İbrahim’in tören alanındaki yerlerini almasının ardından bando, iki ülkenin millî marşlarını çaldı. Tören kıtasını denetleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, askerleri selamladı.
Ülke heyetlerinin takdiminin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Malezya Başbakanı İbrahim, ikili ve heyetler arası görüşmeye geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da düzenlenen, “Yeni Yüzyılda Türkiye-Malezya Stratejik İşbirliği Toplantısı”nda yaptığı konuşmada, “Ekonomiden diplomasiye, ticaretten güvenliğe, sorunların çözümü için yeni bir anlayışa, yeni bir küresel düzene ihtiyacımız var. Herkesi kucaklayan adil, paylaşımcı, farklılıkları zenginlik olarak gören ve güven esasına dayalı bir sistemin inşası tercihten öte zorunluluktur” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile birlikte Malezya Putrajaya Uluslararası Kongre Merkezi’nde düzenlenen, “Yeni Yüzyılda Türkiye-Malezya Stratejik İşbirliği Toplantısı”na katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantı kapsamında kamu çalışanları ve üniversite öğrencilerine hitap etti.
Konuşmasında, Türkiye’deki 85 milyonun en içten selam ve sevgilerini ileterek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dost ve kardeş Malezya’yı her ziyaretinde ayrı bir heyecan ve bahtiyarlık duyduğunu belirtti.
Malezya Başbakanı Enver İbrahim’e ve tüm Malezya halkına sıcak misafirperverlikleri için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk ve Malay halkları arasındaki münasebetlerin köklerinin 16’ncı yüzyıla kadar uzandığını gerek tarihî gerekse kültürel anlamda müşterek bir değerler manzumesinin paylaşıldığını söyledi.
Türkiye ile Malezya’nın geçen yıl diplomatik ilişkilerin tesisinin 60’ıncı yıl dönümü olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkeler arasındaki bu yakın ve dostane ilişkilerin gelecekte de her alanda ivme kazanarak çok daha güçlü bir şekilde sürmesini temenni etti.
Malezya ziyaretini bölgesel ve küresel gelişmeler bağlamında önemli değişimlerin yaşandığı bir dönemde gerçekleştirdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, üretim-tüketim-dağıtım alışkanlıkları kökten değişirken, eş zamanlı olarak dünyanın yeni bir paylaşım kavgasına doğru sürüklendiğine dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu değişimin fırtınasının, küresel ölçekte siyasi, sosyal ve ekonomik birtakım kırılmaları da beraberinde getirdiğini vurguladı.
Bu süreçte ülkeler arasındaki rekabetin daha yıkıcı hâle geldiğini, kutuplaşmanın daha da arttığını, korumacı ve tek taraflı yaklaşımların rutinleştiğini müşahede ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir hususun tespitinin iyi yapılması gerektiğini belirtti.
Küresel sistemin banilerinin İkinci Dünya Savaşı’nın galipleri olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, beynelmilel münasebetlerden ekonomi, finans ve ticarete kadar birçok alanda oyunun kurallarını belirleyenlerin de aynı ülkeler olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Son 80 yıldır doğudan batıya aktarılan yer altı ve yer üstü kaynaklarının önemli bir kısmı yine bu ülkelerin ekonomik, siyasi ve askerî gücünü desteklemek, halklarının refahını finanse etmek için kullanılmıştır. Elimizi vicdanımıza koyup lütfen şu sorulara cevap verelim. 1960’larda başlayan bağımsızlık hareketlerinin önünün bir müddet sonra askerî darbelerle kesilmesi tesadüf müdür? Soğuk Savaş’ın iki ana aktörü arasındaki bilek güreşinin kurbanlarının genellikle mazlum milletler olması sadece rastlantı mıdır? Büyük güçlerle ticari ilişkilerini daha dengeli, daha adil bir noktaya çekmek isteyen liderlerin alaşağı edilmesini masum görebilir miyiz? Bugün dünya nüfusunun yüzde 55’inin toplam gelirden aldığı pay yalnızca yüzde 1,3 ise bunda sistemden kaynaklanan bir sorun yok mudur? Hasbelkader Kuzey Amerika’da doğan bir çocuğun, Afrika’da yaşayan 70 çocuktan daha fazla imkâna sahip olmasını normal karşılayabilir miyiz? Karşılaştırmaları ve örnekleri çoğaltabiliriz. Haklıyı, mazlumu, zayıfı değil, güçlüyü, zorbayı, seçkini, zengini koruyan bu yapının aynı şekilde devam etmesi doğru da mümkün de değildir. Çünkü adaletin olmadığı, adaletin vahşi çıkarlar uğruna rafa kaldırıldığı bir yerde insanlık adına barış, huzur ve kalkınma olmaz.”
“ADALETSİZ DÜZENE İTİRAZIMIZI HER ZEMİNDE AÇIKÇA DİLE GETİRİYORUZ”
Bundan 80 yıl öncesinin olağanüstü şartlarında insanlığa biçilen bu elbisenin, dünyaya artık çok dar geldiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun da işaretlerini geniş bir yelpazede herkesin gördüğünü kaydetti.
Son dönemde giderek artan dayatmaları, imtiyazlarını kaybetmek istemeyenlerin çırpınışları olarak değerlendirdiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Haklı olanın güçlü değil, gücü elinde bulunduranın her zaman haklı çıktığı bu adaletsiz düzene itirazımızı her zeminde açıkça dile getiriyoruz. Türkiye olarak biz şuna inanıyoruz, her şeyden önce nüfusu yaklaşık 2 milyarı aşan İslam aleminin temsil edilmediği bir yapının kendisi adil olmadığı için adalet de dağıtamaz. Dünya nüfusunun dörtte birinin dışlandığı bir yapının güvenlik dağıtması, küresel istikrar ve barışa hizmet etmesi elbette beklenemez” diye konuştu.
Aynı durumun küresel yönetim sisteminde temsil imkânı bulamayan diğer gruplar için de geçerli olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dolayısıyla ekonomiden diplomasiye, ticaretten güvenliğe sorunların çözümü için yeni bir anlayışa, yeni bir küresel düzene ihtiyacımız var. Herkesi kucaklayan, adil, paylaşımcı, farklılıkları zenginlik olarak gören ve güven esasına dayalı bir sistemin inşası tercihten öte zorunluluktur” dedi.
“EKONOMİK, SOSYAL VE ULUSLARARASI TEMSİL BAKIMINDAN DAHA ADİL BİR DÜNYA MÜMKÜN”
“Dünya beşten büyüktür” şiarının, işte bu yeni düzen arayışlarının sembollerinden biri hâline geldiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu idealin kuvveden fiile çıkmasının öncelikle zihinlere vurulan prangaların parçalanmasıyla olacağına işaret etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çatışmaların değil barışın, korkunun değil güvenin, terör ve şiddetin değil huzurun, yokluğun değil refahın egemen olduğu bir dünyanın inşa edilebilirliğine evvelemirde bizim inanmamız gerekiyor. ‘Daha adil bir dünya mümkün’ derken esas itibarıyla buna dikkat çekiyoruz. Mevcut sistemden çıkar sağlayan ‘imtiyazlılar kulübü’ bunu istemese de ekonomik, ticari, sosyal ve uluslararası temsil bakımından daha adil bir dünya mümkündür. Gerçek manada bir değişimin yaşanabilmesi için sadece kendi maruz kaldığımız adaletsizliklere itiraz etmemiz yetmez. Kendi hakkımızı savunurken başkalarının yaşadığı haksızlık ve acılara da gönlümüzü açma cesaretini gösterebilmeliyiz. Unutmayalım ki, altta kalanın canının çıktığı bir yerde yalnızca keder olur, gözyaşı ve acı olur. Biz Türkiye olarak işte böyle bir bakış açısıyla hareket ediyoruz. Üzerimizdeki sorumluluğun farkındayız ve bu sorumluluğu hakkıyla yerine getirmenin mücadelesini veriyoruz.”
Yeni ortaklıklar tesis etmenin, dış ilişkiler ve iş birliği ağını zenginleştirmenin çabasında olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Asya’nın artan öneminin de bilinciyle 2019’da ilan ettikleri “Yeniden Asya” vizyonu kapsamında kıtayla bağları ve iş birliğini kuvvetlendirmeyi amaçladıklarını söyledi.
Aradan geçen 5 yılda bu manada önemli gelişmeler kaydettiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu açılımımızda Malezya’nın her zaman müstesna bir yeri oldu. Malezya ile ilişkilerimizi 2014 yılında Stratejik Ortaklık seviyesine, 2022 yılında da Kapsamlı Stratejik Ortaklık düzeyine yükselttik. Halklarımız arasındaki köklü ve yakın ilişkilere yakışır şekilde iş birliğimizi somut adımlarla tahkim etmeye başladık. Bizim için Malezya 35 milyona yaklaşan nüfusu, dinamik ekonomisi ve yetişmiş insan kaynağıyla bölgesindeki öncü ülkelerin en başında yer alıyor. Münasebetlerimizi, teknolojik iş birliği ve ortak üretim vizyonuna dayalı bir yaklaşımla geliştirmeyi hedefliyoruz. Bu vizyonumuzun meyvelerini toplama aşamasına geldik. TUSAŞ Malezya, 100’den fazla Malezyalı genç mühendise çalışma imkânı sunan etkin bir tesis hâline dönüştü. Savunma sanayi firmalarımızın iş birliğiyle ikinci parti kıyı görev gemileri inşa edilmeye başlandı. ANKA İHA’lar konusunda önemli iş birliğimiz var.”
“TİCARETİ 10 MİLYAR DOLARA TAŞIMAYI HEDEFLİYORUZ”
Türkiye ile Malezya arasındaki ticaret hacminin de belirlenen hedeflere uygun şekilde 2024’te 5 milyar doları aştığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ticareti dengeli şekilde 10 milyar dolara taşımayı hedefliyoruz. Yarı iletken teknolojilerinden otomotive, uçak teknolojilerinden sivil amaçlı simülatöre her sektörde iş birliğimizi artırmak, farklı alanlarda Malezya ile yol almak istiyoruz. Ülkelerimizin, Asya ve Avrupa’ya açılan kapılar olma gibi müstesna bir özelliği var. Bu bakımdan, aramızdaki hava yolu bağlantılarının daha da güçlenmesini arzu ediyoruz. İkinci en büyük havalimanımız Malezya Havalimanları İdaresi tarafından işletiliyor” bilgisini verdi.
İki ülke arasında beşerî alanda atılacak adımları çok kıymetli gördüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bölgedeki en büyük Yunus Emre Türk Kültür Merkezi’nin katkılarıyla burada da kayda değer yol alıyoruz. Türkiye Maarif Vakfımızın okul kurma çalışmaları devam ediyor. İki ülkenin birbirine duyduğu bu derin muhabbeti yeni nesillere aktarmayı bir görev biliyor, bunun için gerekli altyapıyı ve imkânları oluşturmamız gerektiğini düşünüyorum. Bir dönem ülkemizdeki yasakçı ve baskıcı uygulamalardan mustarip olan gençlerimiz Malezya’ya gelmiş, buralarda yüksek tahsil görmüşlerdi.”
Hükûmetleri döneminde eğitime çok büyük yatırımlar yaptıklarını, Türkiye’de özellikle eğitim alanında ciddi imkânlar geliştirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyanın 190’ı aşkın ülkesinden 340 bine yakın uluslararası öğrenciyi, sayısı 208’e ulaşan Türk üniversitelerinde misafir ediyoruz. Burada genç öğrenci kardeşlerimi de ülkemizdeki bu eğitim imkânlarından yararlanmaya davet ediyorum” ifadesini kullandı.
“GAZZELİ VE FİLİSTİNLİ MAZLUMLARI SAHİPSİZ BIRAKMADIK”
Malezya’nın, diplomasiden üretim, finans ve ticarete yayılan başarılarıyla gururlandıklarını ve Malezya’ya ASEAN Dönem Başkanlığı’nda başarılar dilediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Malezya liderliğindeki bu yeni dönemin, ülkemiz ve ASEAN arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesine vesile olmasını yürekten temenni ediyorum. Malezya ile Müslüman dünyasını ilgilendiren konular başta olmak üzere birçok noktada tam bir dayanışma içinde hareket ediyoruz. Malezya’nın özellikle Gazze’ye ve Filistin davasına verdiği desteği takdirle takip ediyorum. Malezya’nın İslam düşmanlığıyla mücadelede sergilediği dirayetli tutumunu memnuniyetle karşılıyorum. Malezya ile D-8 kapsamındaki ilişkilerimizi ilerletme ve ekonomik kalkınma iş birliğini artırma konusunda da kararlıyız” diye konuştu.
İsrail’in soykırım uyguladığı Gazze’de, katliamların başladığı ilk günden itibaren çok yoğun bir diplomasi trafiği yürüttüklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “BM Genel Kurulu dahil tüm platformlarda, İsrail’in devlet terörüne dikkat çektik, zulmü lanetledik, Filistin’in haykıran sesi olduk. Gazze’ye gönderdiğimiz 100 bin tonu aşan insani yardımın yanı sıra İsrail ile ticari ilişkileri tamamen durdurarak tepkimizi çok net ortaya koyduk. Saldırıların sona ermesi ve sorumluların uluslararası hukuk önünde hesap vermesi için de her türlü gayreti gösterdik. Elbette, 15 ay boyunca aralıksız süren bu çabalarımızdan dolayı çok baskı gördük, tehdit edildik, Siyonist lobinin itibar suikastlarına maruz kaldık. Ama hiçbir zaman zulme ve zalime boyun eğmedik. Gazzeli ve Filistinli mazlumları bir an olsun sahipsiz bırakmadık. Bu süreç, bizlere uluslararası sistemin acizliğini de gösterdi. İsrail’in Gazze’de, çoğu çocuk ve kadın 61 bini aşkın Filistinlinin hayatına mal olan katliamlarına BM Güvenlik Konseyi, biraz önce dile getirdiğim sebeplerden ötürü, maalesef, ‘dur’ diyemedi. Bilhassa Batı dünyası, 471 gün süresinde çok kötü bir imtihan vermiştir. Yüzlerce gazetecinin katledilişini seyreden uluslararası basın kuruluşları ile insan hakları örgütleri de aynı şekilde Gazze sınavında sınıfta kalmıştır.”
“İSRAİL’DEN SEBEP OLDUĞU YIKIMIN BEDELİ TAHSİL EDİLMELİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın 471 gün boyunca insani değerler ve uluslararası hukuk adına büyük bir çöküşe şahitlik ettiğini vurgulayarak, şu görüşleri paylaştı: “360 kilometrekareye sıkıştırılan 2 milyon insan, son asrın en vahşi, en barbar soykırımlarından birini iliklerine kadar yaşadı. Buna rağmen, ‘izzet’ kelimesinin gencinden yaşlısına, erkeğinden kadınına her birinde ete kemiğe büründüğü Gazzeli kardeşlerimiz teslim olmadı, zalimler karşısında diz çökmedi, vatanlarını terk etmedi. Direniş güçlerinin kahramanca mücadelesi sayesinde, İsrail stratejik hedeflerine ulaşamadı. Neticede, bizim de katkı verdiğimiz bir süreç sonunda, 19 Ocak’ta Filistin Direniş Hareketi Hamas ve İsrail arasında ateşkes anlaşmasına varıldı. Ancak, İsrail’in hukuk tanımaz ve şımarık tavrını sürdürdüğünü görüyoruz. Filistinlileri, binlerce yıldır yaşadıkları topraklardan sürgün etmeye yönelik tekliflerin, bizce ciddiye alınır bir tarafı yoktur. Filistin halkına ikinci bir Nekbe yaşatmaya, Allah’ın izniyle kimsenin gücü yetmez, yetmeyecektir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi: “Burada asıl konuşulması gereken şudur, bakınız Gazze’de 61 binden fazla masum şehit oldu. Okullar, kiliseler, camiler, üniversiteler bombalandı. Gazze’deki binaların neredeyse yüzde 80’i yıkıldı. 50 milyon tonu aşkın devasa bir enkazdan bahsediliyor. Gazze’deki yıkımın mali faturasının 100 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Bu ağır faturanın müsebbibi de İsrail ve Netanyahu hükûmetidir. İsrail, kendi başına bu faturayı mutlaka ödemelidir. İsrail yönetiminden, öncelikle sebep oldukları yıkımın bedeli tahsil edilmeli, bununla da Gazze’deki yeniden inşa süreçleri başlatılmalıdır. Tazmin edilmeyen her zarar, faili daha da azgınlaştıracaktır. İsrail’in onca yıkıma, onca acıya, katliama sebep olduktan sonra, hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etmesine izin verilemez. Dolayısıyla Netanyahu, 15 ay süren katliamlarına rağmen topraklarından kopartamadığı Gazzelilere yer arayacağına, Gazze’de yol açtığı 100 milyar dolarlık zararı tedarik edeceği kaynak aramalıdır.”
“ÇOK KISA SÜREDE GAZZE’Yİ YENİDEN AYAĞA KALDIRABİLİRİZ”
Türkiye’nin 6 Şubat 2023 depremlerinde büyük bir yıkım yaşadığını, 53 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini, 311 bini aşkın binanın kullanılamaz hâle geldiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu vahim tabloya rağmen depremin üzerinden 2 yıl bile geçmeden enkazı kaldırdık, inşaatlara başladık ve şimdiye kadar 201 bin konutu teslim ettik. Bu yıl bitmeden 453 bin konut ve iş yerini teslim edeceğiz. Aynı inşa ve ihya başarısını Gazze’de de İslam dünyası olarak sergileyebiliriz. Evelallah çok kısa sürede Gazze’yi yeniden ayağa kaldırabiliriz. Yeter ki Gazzelilerin zaten hakkı olan bu para, İsrail’den tahsil edilsin. Aynı şekilde İsrail devleti ve haydut yerleşimciler tarafından gasbedilen evleri, arazileri, iş yerleri de hak sahibi Filistinlilere iade edilmelidir. Gazze’nin yeniden imarının yanı sıra, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz Filistin Devleti kurulması için de çabalarımızı artırmamız büyük önem arz ediyor. Tüm bunların, mazlum Filistin halkına hem bir kardeşlik vazifemiz hem de vicdan borcumuz olduğuna inanıyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye-Malezya dayanışmasını her alanda daha da güçlendirmenin, kendilerine miras kalan önemli bir görev olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ziyaretimizi, işte bu istikamette atılmış önemli bir adım ve kıymetli bir eşik olarak gördüğümü ifade etmek istiyorum. Bu düşüncelerle kıymetli kardeşim Sayın Enver İbrahim’e göstermiş oldukları misafirperverlikten dolayı bir kez daha teşekkür ediyorum. Bizleri samimiyetle bağrına basan tüm Malezyalı kardeşlerime selam ve muhabbetlerimi iletiyorum” diyerek sözlerini tamamladı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.