Diplomat -Dünya

GÜNDEM

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün itibarıyla yeni kontrollü normalleşme sürecini başlatıyoruz”

Avatar

Published

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, “Dünyadaki ve özellikle de Avrupa coğrafyasındaki gelişmeleri yakından izleyerek salgınla mücadele stratejimizi sürekli güncelliyoruz. Bu çerçevede milletimize daha önce söz verdiğimiz şekilde, bugün itibarıyla yeni kontrollü normalleşme sürecini başlatıyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.

“28 ŞUBAT SÜRECİNİN ÜLKEMİZE AĞIR FATURALARI OLMUŞTUR”

Toplantıda ele alınan konulara dair açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Dün siyasi tarihimizin en karanlık dönemlerinden birinin sembolü olan 28 Şubat müdahalesinin 24. yıl dönümünü geride bıraktık. Hiç şüphe yok ki 28 Şubat hadisesi, tıpkı 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül gibi millî iradeyi, milletin değerlerini, milletin bizatihi kendisini hedef alan bir darbe girişimidir. Sandıkla iktidara gelmiş, Anayasa ve yasalar çerçevesinde ülkeyi idare eden meşru hükûmet, bir kısım medyanın, sermayenin, sivil toplum kuruluşlarının da içinde yer aldığı kirli senaryolarla istifaya zorlanmıştır. 28 Şubat sürecinin ülkemize hem hak ve özgürlükler alanında hem de ekonomiden siyasete uzanan geniş bir yelpazede ağır faturaları olmuştur. Sermayenin renklere bölünmesi, esnafından holdingine bu ülke için üreten, çalışan, ihracat yapan şirketlerin ötekileştirilmesi ekonomimizde derin yaralar açmıştır.

Türkiye, tarihinin en büyük soygunlarından birini bu dönemde yaşamıştır. Milletimizin milyarlarca dolar parası bankalar vasıtasıyla hortumlanmış, ülkemiz benzeri görülmemiş bir buhranın içerisine sürüklenmiştir. Anayasal suç işleyenlerle ilgili hiçbir işlem yapılmadığı gibi, darbecilerden brifing alan bir yargı tablosu adalet sistemimize olan güveni sarsmıştır.

Binlerce, on binlerce insanımız sırf inançlarından, fikirlerinden, siyasi görüşlerinden dolayı hukuksuzluğa ve zulme maruz kalmıştır. Ortaokullardan üniversitelere, Kur’an kurslarından camilere, yurtlardan derneklere, hatta vatandaşın kestiği kurbanların derilerine kadar hemen her alanda toplumumuz ağır bir kuşatmayla karşılaşmıştır. Kılık kıyafetinden dolayı okullarından atılanlar, dereceyle hak ettiği diplomasını almak için çıktığı sahneden ağzı kapatılarak indirilen genç kızlar, başındaki örtüsünden dolayı evladının yemin törenine katılamayan anneler, kimliğindeki fotoğraf sebebiyle kanser tedavisi göremeyen nineler 28 Şubat döneminde yaşanan garabetlerden sadece birkaçıdır. Üniversite kapılarına başörtülü kızlarımız için kurulan ikna odaları, bu dönemin alametifarikası olarak milletimizin hafızasına kazınmıştır.

“TÜRKİYE’NİN BİR DAHA BÖYLE UTANÇLAR YAŞAMAMASI İÇİN BUGÜNE KADAR ELİMİZDEN GELENİ YAPTIK”

Dün ikna odalarıyla üniversitelerimizi âdeta Nazi kamplarına çeviren kimi faşist üniversite yöneticilerinin, geçen hafta yayınladıkları bildiriyle özgürlükten bahsetmesi tam bir kara mizah örneğidir. Ne milletimiz ne de üniversite kapılarında gözyaşı döken evlatlarımız bu kirli zihniyetin yaptıklarını asla affetmemiştir, affetmeyecektir. Tarih her türlü baskıya rağmen iradesine sahip çıkanlar ile vesayete selam duranları elbette unutmamıştır, unutmayacaktır.

Attıkları manşetlerle, köşelerinde yazdıkları iğrenç yazılarla, sergiledikleri ilkesiz duruşla darbe şakşakçılığı yapanlar üzerinden değil 24 yıl bin yıl bile geçse alınlarındaki o kara lekeyi asla silemeyecektir. Tıpkı 27 Mayıs’ın, 12 Eylül’ün mimarları gibi bin yıl süreceği söylenen 28 Şubat’ın mimarları da aziz milletimiz tarafından âdeme mahkûm edilmiştir.

Milletimiz o derin ferasetiyle daha beşinci yılını bile doldurmadan 28 Şubat zihniyetini sandığa gömmüş, Türkiye’de yepyeni bir dönemi başlatmıştır. 3 Kasım 2002 seçimleriyle Türkiye’de vesayetin, cuntanın, millete rağmen iktidar olmanın kapısı bir daha açılmamak üzere kapanmıştır. Bu dönemde de 27 Mayıs, 27 Nisan bildirisinden Cumhuriyet mitinglerine, Gezi olaylarından 17-25 Aralık yargı-emniyet darbe teşebbüsüne millet iradesini hedef alan girişimlerin tamamı hezimete uğramıştır.

15 Temmuz gecesi yaşananlar ise, milletimizin istiklal ve istikbalini koruma kararlılığını dost-düşman herkese yazılan tarihî destanla göstermiştir. Milletin kurumlarıyla, değerleriyle, inancıyla kavga edenler, ekmeğini yedikleri vatana ihanet edenler dün olduğu, yarın da kendilerini bekleyen acı akıbetten kurtulamayacaktır. Gerektiğinde canı pahasına iradesine sahip çıkma kararlılığını gösteren milletimiz, bir daha asla yeni 27 Mayıs’ların, 12 Eylül’lerin, 28 Şubat’ların yaşanmasına müsaade etmeyecektir. Türkiye’nin bir daha böyle acılar ve utançlar yaşamaması için bugüne kadar elimizden geleni yaptık, inşallah bizden sonraki nesillere de bu mücadele mirasını devredeceğiz.

“TÜRKİYE’DE MİLLÎ İRADEYİ YENİDEN EGEMEN KILDIK”

Aziz milletim; Türkiye’yi hak ettiği demokratik ve ekonomik gelişmişlik seviyesine ulaştırmak için son 18 yılda attığımız adımlarla millî iradenin üzerine gölgesi düşen pek çok antidemokratik uygulamayı kaldırdık. Milletimizle sırt sırta vererek meydanı Türkiye’yi eski karanlık günlerine döndürmek isteyen darbe heveslilerine bırakmayacağımızı gösterdik. Sivil siyaseti güçlendirerek bürokratik oligarşiyi gerilerek hak ve özgürlükleri genişleterek Türkiye’de millî iradeyi yeniden egemen kıldık. Bu doğrultuda sadece 15 Temmuz sonrası attığımız adımlar dahi başlı başına birer devrimdir.

Cumhur İttifakı çatısı altında hayata geçirdiğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi ile tarihimizin en büyük yönetim reformunu milletimizle birlikte ülkemize kazandırdık. Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında hazırladığımız pek çok reform paketini yasama boyutuyla Meclis’te, idari boyutuyla Cumhurbaşkanlığımızda ve kurumlarımızda hayata geçirdik. Bu kazanımları daha güçlü, daha büyük bir atılımla perçinlemek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

“TÜRK DEMOKRASİSİNİN SIFIRDAN BİR ANAYASA YAPMA OLGUNLUĞUNA ERİŞTİĞİNE KİMSE İTİRAZ EDEMEZ”

Yarın İnsan Hakları Eylem Planımızı kamuoyuyla paylaşacağız. Bu eylem planında dokuz başlık altında yüzlerce faaliyet yer alıyor. Attığımız her adımda olduğu gibi İnsan Hakları Eylem Planı hazırlıklarında da hemen her konunun dönüp dolaşıp darbe Anayasası’nın yol açtığı sıkıntılara dayandığını gördük. Bir süre önce milletimizin takdirine sunduğumuz yeni hazırlama teklifimiz, bu eylem planının da âdeta çatısı, yani tacını oluşturuyor. Biz tüm samimiyetimizle siyaset kurumunun en önemli sorumluluklarından birinin Türkiye’yi ayağına vurulan darbe Anayasası prangasından kurtarmak olduğuna inanıyoruz. Cumhur İttifakı çatısı altında özellikle bu konuda vardığımız anlayış birliğinin ardından yeni ve sivil anayasa meselesini tüm platformlarda tartışmaya açarak herkesin katkısını almak üzere bir yola çıkıyoruz.

Esasen 10 yıldır bu konuyu ülkemizin gündemine müteaddit defalar getirdik. Maalesef bugüne kadar milletimize layık yeni ve sivil bir anayasa hayalimize kavuşamadık. İnşallah bu defa bunu başaracağız. Kendi hazırlık çalışmalarımıza şimdiden başladık. Korkularla, ön yargılarla, ideolojik at gözlükleriyle hareket edersek ne tarih ne de millet bizi affeder. Türk demokrasisinin sıfırdan bir anayasa yapma olgunluğuna eriştiğine kimse itiraz edemez. Yeni ve sivil anayasa çağrımızın bilhassa darbelerden mağdur olmuş farklı toplum kesimleri arasında oluşturduğu heyecanı memnuniyetle takip ediyoruz.

Siyasi yelpazedeki tüm partiler başta olmak üzere bu konuda söyleyecek sözü olan herkesi yeni ve sivil anayasa hazırlanması sürecinde yapıcı bir anlayışla yer almaya davet ediyoruz. Gelin, ülkemizi darbe anayasalarına mahkûmiyet utancından kurtaralım. Gelin, Türkiye’yi tarihinin en kuşatıcı anayasasıyla buluşturalım. Gelin, Cumhuriyetimizin 100. yılını sivil bir anayasa ile karşılayalım. Hiç kimse bu yolda bizimle birlikte yürümese bile Cumhur İttifakı olarak yeni ve sivil anayasa metnimizi tamamlayıp, inşallah milletimizin takdirine sunmakta kararlıyız.

“2020 YILI BÜYÜME ORANIMIZ İZLEDİĞİMİZ POLİTİKALARIN BAŞARISININ EN SOMUT ÖRNEĞİDİR”

Aziz milletim, küresel ekonomi çok zorlu bir dönemden geçiyor. Geçtiğimiz yıl küresel gelir yüzde 3,5 ve dünya ticaret hacmi yüzde 9,6 oranında daraldı. Tarih böyle büyük bir daralma, milyonlarca kişinin işsiz kalmasına, gelir dağılımında bozulmalara ve ülkeler arasındaki gelişmişlik farklılıklarının artmasına da sebep oldu. Dünyada sadece bir senede 90 milyondan fazla insanın aşırı yoksulluk sınırının altına düştüğü tahmin ediliyor. Bugün hâlâ aşıya ulaşamayan 100’ün üzerinde ülke bulunuyor. Türkiye işte böylesine zorlu bir süreci izlediğimiz planlı, kararlı ve esnek politikalar sayesinde başarıyla yürüttü, yürütmeye devam ediyor. Bugün açıklanan ve yüzde 1,8 olarak gerçekleşen 2020 yılı büyüme oranımız izlediğimiz politikaların başarısının en somut örneğidir. Türkiye büyürken, İngiltere yüzde 9,9 oranında, Hindistan yüzde 8 oranında, Almanya yüzde 4,9 oranında, Japonya yüzde 4,8 oranında ve Amerika yüzde 3,5 oranında küçüldü. Aynı şekilde 2021 yılına iyi bir başlangıç yapan ihracatımız Şubat ayında önceki yılın aynı ayına göre yüzde 9,6 artışla 16 milyar doları aşmıştır. Böylece yılın ilk iki ayı itibarıyla dış ticaret açığımız yüzde 15,3 azalmış ve ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 82,9’a çıkmıştır. Gelişmeler ihracattaki artışın önümüzdeki aylarda da süreceğine işaret ediyor. Tabii bunlar gerçekten dikkate değer, takdir edilmesi, hatta örnek gösterilmesi gereken başarılardır. Elbette ki biz bununla yetinmiyoruz, bizim için asıl önemli olan ekonomik büyümenin toplumun tüm kesimlerine ulaşması ve büyümeyle birlikte istihdamın da oluşmasıdır. Ancak böyle bir durumda kaliteli ve kalıcı bir büyümeden söz etmek mümkündür. İşte 2021 yılını bu açıdan çok önemli görüyoruz. Hedefimiz her bir vatandaşımıza dokunacak, refahı daha da artıracak, sağlıklı ve istikrarlı bir büyümenin, orta ve uzun vadede güçlenerek sürmesidir. Bu hedefe giden yol fiyat istikrarından geçiyor. Fiyat istikrarı içinde üretken, yatırımlara ve katma değeri yüksek rekabetçi üretime yönelmemiz gerekiyor. Burada da karşımıza verimlilik artışı ihtiyacı çıkıyor.

Bir ekonominin yapısal temelleri ne kadar güçlüyse şoklara karşı direnci de o kadar artar. Bilindiği gibi geçtiğimiz hafta ülkemiz piyasalarında yurt dışındaki gelişmelerden kaynaklanan dalgalanmalar görüldü. Amerika başta olmak üzere gelişmiş ülkelerin tahvil faizlerinde yaşanan artış pek çok gelişmekte olan ülkeyi etkiledi. Bu tip küresel dalgalanmalar ne ilktir ne de son olacaktır. Bizim için önemli olan bu gibi risklere karşı dirençli, sağlam, kendi mecrasında yürüme gücüne sahip bir ekonomik işleyişi tesis etmektir. Enflasyonu, faizleri ve kuru kontrol altına almış, büyümesini, ihracatını, istihdamını koruyan bir ekonomi bu şokları kolayca savuşturabilir Fakat istikrarının özellikle fiyat istikrarının sağlanmasına, üretken kapasitenin geliştirilmesine, cari açıkla mücadeleye ve mali disiplinin sürdürülmesine bunun için çok önem veriyoruz.

“TÜRKİYE, SALGIN SONRASI DÖNEMİN DÜNYADA YÜKSELEN YILDIZI OLACAKTIR”

Aziz milletim, biraz önce ifade ettiğim insan hakları eylem planımızla eşzamanlı ve eşgüdümlü olarak ekonomi alanında hayata geçireceğimiz reformların da hazırlıklarını yürüttük. Ekonomideki reform önceliklerimizi belirlerken arkadaşlarımız sahaya indi, tüm taraflarla bir araya geldi ve iletilen tüm talepleri dikkatle dinledi. Buna göre çözüm odaklı bir yaklaşımla üzerine gideceğimiz alanları öncelikli hâle getirdik. Her reform gibi bu çalışmalardan da rahatsız olanlar elbette çıkabilir. Biliyorsunuz her zaman söylüyorum, biz kısa mesafe koşucusu değil, maraton koşucusuyuz, farklılığımız bu. Hiçbir mücadeleden kaçmadığımız gibi her defasında kendi sınırlarımızı biraz daha zorlarız. Bu anlayışla hazırladığımız ve önümüzdeki hafta açıklayacağımız reformları kararlılıkla uygulayacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Bu reformların devamının geleceğini de belirtmek istiyorum. Üçüncü ayına girdiğimiz 2021’i salgınla mücadelenin kazanıldığı ve aynı zamanda orta vadede nitelikli bir büyüme dönemine girişin başladığı yıl olarak görüyoruz. Türkiye, inşallah salgın sonrası dönemin dünyada yükselen yıldızı olacaktır. Atacağımız adımlarla hem mevcut riskleri en aza indirecek hem karşımıza çıkan fırsatları en iyi şekilde değerlendireceğiz.

Ekonomik reform gündemimizin merkezinde makroekonomik istikrar politikaları ve yapısal politikalar yer alıyor. Makroekonomik istikrar kapsamında kamu maliyesi, enflasyonla mücadele, finansal sektör ve cari açıkla mücadele gibi alanlara öncelik verdik. Yapısal politikalar tarafında ise kurumsal yapının güçlendirilmesi, yatırımların çok daha güçlü şekilde teşvik edilmesi ve rekabet politikalarını sayabiliriz. Mali disiplin her dönemde olduğu gibi bugün de bizim olmazsa olmazımızdır. Gelir ve harcama tarafında aldığımız tedbirlere uygun şekilde 2021 bütçe açığı hedefimizi yüzde 4,3’ten, yüzde 3,5’a indirdik. Bütçe açığı ve borç stokunda Türkiye çoğu ülkeye göre oldukça iyi durumdadır. Avrupa Birliği ortalaması yüzde 90’na yakın olan borçluluk oranları Yunanistan’da yüzde 200, İtalya’da yüzde 153, Fransa’da yüzde 117, İngiltere’de yüzde 101 gibi seviyeleri bulurken, bizde sadece yüzde 42. İşte Türkiye bu, mali disiplin işte tam olarak bu demektir. Reform paketimizde mali disiplini daha da güçlendirecek kapsamlı kamu maliyesi politikalarına da yer veriyoruz. Kamu harcamalarında israfa tahammülümüz olmadığı için harcamaların takibi ve izlenmesine özel ehemmiyet gösteriyoruz. Bakanlıklarımızdan zorunlu olmadıkça kendilerine tahsis edilen ödeneğin üstünde harcama yapmamalarını, hatta bu ödeneklerden tasarruf etmelerini istiyoruz. Reform paketi çerçevesinde kamu alım ihalelerinde yeni bir sisteme geçiyoruz. Kamu iktisadi teşebbüslerini gerekiyorsa yeniden yapılandırarak daha verimli ve rekabetçi hâle getiriyoruz. Enflasyon mücadelenin bel kemiği olan fiyat istikrarını temin için kalıcı tedbirler geliştiriyoruz. Sermaye piyasalarının güçlendirilmesi ve finansal kapsayıcılığın arttırılması hususunda da yeni politikaları hayata geçiriyoruz.

Cari açıkla mücadelemizi başarıya ulaştırmak için üretimde yapısal dönüşümü teşvik edecek yeni adımlar atıyoruz. Kamudaki kurumsal yapıyı güçlendirerek reformlarımızın kalıcılığını öyle veya böyle sağlayacağız. Özetle ifade etiğim tüm bu başlıkların detaylarını önümüzdeki hafta kamuoyuyla paylaşacağız. Milletimizin her şeyin en iyisine, en güzeline layık olduğunu biliyor ve bunu sağlamak için gecemizi gündüzümüze katarak çalışıyoruz.

“AVRUPA’DAKİ HİÇBİR VATANDAŞIMIZI IRKÇILAR KARŞISINDA YALNIZ BIRAKMADIK”

Aziz milletim; koronavirüs salgını sağlık krizi olmanın ötesinde, bilhassa Batı’da sosyal hastalıkların da artmasına sebep oluyor. Hemen her gün Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızı hedef alan ırkçı faşist bir saldırının haberini alıyoruz. Protesto kılıfı altında Kur’an-ı yakmalar, mescitlerimizin kapılarına affedersiniz domuz başı bırakmalar, Müslümanlara ait iş yerlerini, dernekleri, kuruluşları fişlemeler artık sıradan vakalar hâline geldi. Her ne kadar Avrupalı yöneticiler yüzleşmekten kaçsa da, istatistikler tehdidin ulaştığı seviyeyi açıkça ortaya koymaktadır.

Geçtiğimiz yıl önceki senelere göre nefret suçları iki kat artmıştır. Avrupa’da en çok vatandaşımızın yaşadığı üç ülkede göçmenlere yönelik saldırıların sayısı 3 bini aşmıştır. Sadece 2020 yılında Almanya’da 400’ü bizim insanlarımıza yönelik olmak üzere toplam 900’ün üzerinde saldırı kayıtlara geçmiştir. Yine geçen yıl salgının getirdiği kısıtlamalara rağmen cami ve cami derneklerimize yönelik 121 eylem yapılmıştır. Bu rakamlar esasen buzdağının yalnızca görünen kısmını teşkil ediyor, çünkü nefret suçlarının sadece 5’te biri kayıt altına alınıyor, rapor edilmeyen saldırılarının mevcut istatistiklerin en az 4-5 katı olduğunu tahmin ediyoruz. Rapor edilen saldırılarda ise resmî kurumlar suçlularının peşine düşmek yerine maalesef mağdurlara baskı uyguluyor.

Bugün kültürel ırkçılık Fransa başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde artık kurumsal ırkçılığa dönüşmüştür. Daha beş, on sene öncesine kadar marjinal görülün fikirler Avrupa’daki ana akım siyasi partilerin söylemi hâline gelmiştir. Son birkaç yıldır Avrupa seçimlerinin temasını mültecilere, yabancılara ve Müslümanlara, özellikle de Türkiye’ye ve şahsıma yönelik husumet politikaları oluşturuyor. Batılı politikacılar kendi basiretsizliklerinin faturasını göçmenlere veya Müslümanlara keserek toplumsal huzursuzlukları perdelemeye çalışıyor. Geçtiğimiz haftalarda bir Fransız televizyonunda Fransız İçişleri Bakanının ırkçı bir partinin Genel Başkanıyla kim daha fazla İslam düşmanı yarışına girmesi insanlık ve sözde Avrupa değerleri adına utanç vericidir. Benzer tartışmaların farklı düzeylerde diğer Avrupa ülkelerinde de yaşandığını biliyoruz, aynı şekilde Hollanda’da.

İkinci Dünya Savaşı öncesini andıran nefret atmosferi siyasetten sosyal hayata Avrupa genelinde yeniden yükseliyor. Solingen’de vatandaşlarını ırkçı teröre kurban vermiş bir ülke olarak bu tablodan çok ciddi rahatsızlık duyuyoruz. Batılı kurumların İslam düşmanlığı karşısında üç maymunu oynaması endişelerimizi daha da artırıyor. Batı medyası ırkçı teröristleri psikolojisi bozuk bireyler, saldırıları da adi suç olarak yansıtıyor, böylece bu suçlar önemsizleştirilerek ırkçılığın önü açılıyor. NSU örgütünün işlediği cinayetlere dönerci cinayetleri yaftası vurulması bunun en bariz örneğidir. Sırf kimliklerinden dolayı sekizi Türk 10 yabancıyı katleden bu ırkçı örgüt mensupları maalesef hak ettikleri cezaları almamıştır. Aynı şekilde geçen sene 19 Şubat’ta Almanya’nın Hanau şehrinde dördü Türk dokuz kişi katleden caninin bağlantıları da karanlıkta bırakılmıştır. Hâlbuki bu tür olaylarda anma merasimleri günah çıkarmadan ziyade toplumu saran ırkçılık virüsüyle hesaplaşma zeminine dönüşmelidir. Avrupa devletleri DEAŞ’a karşı gösterdiği hassasiyeti Neonazi örgütlerle mücadelede göstermedikçe benzer saldırıların önüne geçemez. Bu vesileyle bir kez daha ırkçı teröre kurban verdiğimiz vatandaşlarımıza Allah rahmet, ailelerine sabrı cemil niyaz ediyorum.

Avrupalı devletler bu tehdidi önemsizleştirmeye çalışsa da Türkiye olarak bu konuda artık daha aktif rol oynamakta kararlıyız, Gerek Dışişleri Bakanlığımız, gerek Yurtdışı Türkler Başkanlığımız, gerekse konsolosluklarımız aracılığıyla bu tür hadiseleri yakından takip ediyoruz. İnşallah, Avrupa’daki hiçbir vatandaşımızı ırkçılar karşısında hiçbir zaman yalnız bırakmadık, bırakmayacağız.

“SALGININ SEYRİNE GÖRE İHTİYAÇ DUYULAN HER ALANDA HALKIMIZIN YANINDA YER ALMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”

Aziz milletim; koronavirüs salgınının ülkemize sirayet etmesi ve buna karşı tedbirleri almaya başlamamızın üzerinden yaklaşık bir yıl geçti. Bilindiği gibi 18 Mart 2020’de bilim insanlarımız, iş dünyamız ve ilgili tüm kesimlerle birlikte yaptığımız toplantının ardından ortak akıl ve karar ürünü olarak ortaya çıkan kapsamlı tedbirleri milletimizle paylaştık. Salgının yayıldığı dönemlerde tedbirleri sıkılaştırırken, salgının seyrinin aşağı yönlü olduğu dönemlerde de normalleşme adımlarını atmıştık.

Süreç içinde aldığımız tedbirlerden etkilenen tüm kesimler için ilave destek paketleri oluşturmuş ve uygulama geçirmiştik. Elbette her şeye rağmen salgın tedbirleri sebebiyle işi bozulan, geliri azalan vatandaşlarımız olmuştur. Bunları yakından takip ederek pek çok farklı yol ve yöntemle kendilerini desteklemeye çalıştık, çalışıyoruz. Kimi ülkelerde sağlık hizmetlerindeki eksiklikler ve ekonomik sıkıntılar sebebiyle ortaya çıkan kaos ikliminin Türkiye’de oluşmasına fırsat vermedik.

Dünyada ve ülkemizde salgının bir yıllık seyrinin sonuçlarına baktığımızda gördüğümüz şudur: Türkiye hem sağlık hizmetleri hem önleyici tedbirler hem ekonomik destekler bakımından herkesin takdirle takip ettiği bir yerde durmaktadır. Hastanelerimizin hizmet kapasitesinden aşılama hızına, ekonomik desteklerden üretimin devamı konusundaki kararlığımıza kadar her konuda örnek alınan bir ülke durumundayız. Bugün 9 milyonu bulan aşılama sayısıyla nüfusunun yüzde 10’undan fazlasına ulaşan Türkiye dünyada ilk 5 ülke arasında yer almaktadır. Hem hiçbir vatandaşımızı doktorsuz, ilaçsız, maskesiz bırakmadık hem de finansal dalgalanmalara karşı devletimizin tüm imkânlarını seferber ettik. Birilerinin sürekli sorup durduğu Merkez Bankası rezervlerindeki hareketlilik aslında bu dönemde verilen mücadelenin ne kadar zor ve meşakkatli olduğunun işaretidir. Milletimiz devletin kasasındaki her kuruşun, bütçesindeki her kalemin 84 milyonun ortak geleceğini güvence altına almak için kullanıldığından emin olsun. Salgının seyrine göre ihtiyaç duyulan her zaman ve her alanda halkımızın her bir ferdinin yanında yer almayı sürdüreceğiz.

“ADIMLARIMIZI KADEMELİ ŞEKİLDE ATMAMIZ GEREKİYOR”

Dünyadaki ve özellikle de Avrupa coğrafyasındaki gelişmeleri yakından izleyerek salgınla mücadele stratejimizi sürekli güncelliyoruz. Bu çerçevede milletimize daha önce söz verdiğimiz şekilde bugün itibarıyla yeni kontrollü normalleşme sürecini başlatıyoruz.

Kontrollü normalleşme adımlarını ifade etmeden önce şu hususların altını özellikle tekrar tekrar çizmek istiyorum: Tedbirlerin sıkılaştırılması da gevşetilmesi de tamamen salgının seyriyle ilgilidir. Salgının yayıldığı bir ortamda normalleşme adımlarını atmak veya sürdürmek mümkün değildir. Türkiye, pek çok devlete nazaran coğrafi alan ve nüfus itibarıyla büyük bir ülke olduğu için adımlarımızı kademeli şekilde atmamız gerekiyor.

Sağlık Bakanlığımız ve onun bünyesinde faaliyet gösteren Bilim Kurulu 100 bin nüfusa düşen vaka sayısı başta olmak üzere çeşitli kriterlere göre illerimizi sınıflandırdı. Bu değerlendirmeye göre de 81 vilayetimiz düşük riskli mavi, orta riskli sarı, yüksek riskli turuncu ve çok yüksek riskli kırmızı olarak renlere ayrıldı. Her hafta risk durumuna göre illerimizin renkleri yeniden tespit edilecek. Ayrıca, her iki haftada bir de normalleşme uygulaması güncellenecek. Valiliklerimiz başkanlığındaki İl Hıfzıssıhha Kurullarımız bu güncellemeye göre uygulamayı gözden geçirecek ve yeni düzenlemelere gidecektir. Tedbirlerin sıkılaştırılması veya gevşetilmesi kararı, salgının her bir ilimizdeki iyileşme veya kötüleşme durumuna göre verilecektir. Vatandaşlarımız günlük hayatlarının her anında temizlik, maske ve mesafe diye özetlediğimiz salgın tedbirlerine ne kadar riayet ederlerse, illerinin normalleşmeye o kadar hızlı geçebilmesini sağlayacaklar. Aksi bir durumda, yani salgın artış eğilimine girdiği yerlerde kısıtlamalar tekrar genişletilebilecek.

Bir başka ifadeyle her ilimiz salgın tedbirlerinin orada ne düzeyde uygulanacağını kendisi belirleyecek. Bugünkü Kabine Toplantımızda normalleşme adımlarının prensipte nasıl atılacağı hususunu kapsamlı şekilde görüştük.

“HEDEFİMİZ, MÜMKÜN OLAN EN KISA SÜREDE ÜLKEMİZİN TAMAMINDA KONTROLLÜ NORMALLEŞME SÜRECİNİ TAMAMLAMAK”

Buna göre, hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması düşük ve orta riskli illerde tamamen kalkarken, yüksek ve çok yüksek riskli illerde bir müddet daha Pazar günü devam edecek.

Ülkemizin tamamında süren akşam 21 ile sabah 5 arasındaki sokağa çıkma sınırlaması ise sürecek. Okullar, Türkiye genelindeki tüm okul öncesi eğitim kurumlarında, ilkokullarda, 8’inci ve 12’nci sınıflarda eğitim öğretime açılacaktır. Düşük ve orta riskli illerde ilaveten ortaokullar ve liseler dâhil diğer kademelerde de eğitim-öğretime başlanacaktır. Yüksek ve çok yüksek riskli illerimizde ise genel uygulamanın dışında sadece liselerdeki yüz yüze sınavlar yapılacaktır.

Restoran, lokanta, kafeterya, tatlıcı, pastane, kıraathane, çay bahçesi gibi yerler çok yüksek riskli iller dışında Türkiye genelinde faaliyetlerini sabah 7 ile akşam 19 saatleri arasında yüzde 50 kapasiteyle sürdürebileceklerdir.

Halı saha, yüzme havuzu ve benzeri tesisler, düşük ve orta riskli illerimizde sabah 9 ila akşam 19 arasında faaliyet gösterebileceklerdir.

Kamunun çalışma saatleri tüm Türkiye’de normale döndürülecek ihtiyaç hâlinde valilikler farklı düzenlemeler yapabilecektir.

Sokağa çıkma saatleri sınırlı olan 65 yaş üstü ve 20 yaş altı grubundaki vatandaşlarımızla ilgili düzenleme düşük ve orta riskli illerimizde kaldırılırken, yüksek ve çok yüksek riskli sınıftaki illerde ise sokağa çıkma süresi artırılacaktır.

Nikâh ve nikâh merasimi şeklindeki düğünler düşük ve orta riskli illerimizde 100 kişiyi, yüksek ve çok riskli bölgelerde 50 kişiyi geçmemek ve bir saati aşmamak kaydıyla yapılabilecektir.

Sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, kooperatifler ve benzeri kuruluşların genel kurulları düşük, orta ve yüksek riskli illerde katılımı 300 kişiyi geçmeyecek şekilde yapılabilecektir.

Diğer hususlardaki uygulamaların nasıl olacağı daha önce de belirttiğim gibi Valiliklerimizin başkanlığındaki İl Hıfzıssıhha Kurullarımız tarafından belirlenecektir.

Hedefimiz, mümkün olan en kısa sürede ülkemizin tamamında kontrollü normalleşme sürecini tamamlamak. Tedbirlerin uygulanmasıyla ilgili denetimler de bu çerçevede daha sıkı ve kararlı şekilde yürütülecektir.

Salgın boyunca her konuda öncü ve örnek olan Türkiye’nin kısıtlamaların gevşetilmesi ve inşallah tamamen kaldırılması hususunda da aynı başarıyı göstereceğine yürekten inanıyorum. Aldığımız kararların ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”

DİPLOMAT

Senegal Cumhurbaşkanı Faye Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde

Türkiye’ye hoş geldiniz

Avatar

Published

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Senegal Cumhurbaşkanı Bassirou Diomaye Diakhar Faye’yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde törenle karşıladı.

Senegal Cumhurbaşkanı Faye, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gelişinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından resmî törenle karşılandı. İki ülke millî marşlarının çalınmasının ardından Senegal Cumhurbaşkanı Faye, tören kıtasını selamladı.

Türkiye ve Senegal bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren iki lider, daha sonra baş başa görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti

Genç Gazeteciler Ankara

Okumaya Devam edin

DİPLOMAT

Dünden Bugüne Yarından Geleceğe Tarkan Oğuz Yaşaroğlu

Dünden Bugüne Yarından Geleceğe

Avatar

Published

on

Bu görselin Alt özniteliği boş. Dosya adı: Tarkan-Oguz-YasarogluTarkan-Oguz-Yasaroglu-Kimdir-6-865x1024.jpg

Türk İş dünyası Haber gazetemizde İyi ki varsın isimli yazı dizimizin konuğu olan;
Teknoloji, bilişim, sanayi, ticaret ve ülke ekonomisinde girişimci ruhunun ötesinde, bir o kadar başarılarını anlatılmakla bitiremeyeceğimiz, Enerji Sektöründe sayısız başarılara imza atan Tarkan Oğuz Yaşaroğlu’ nu “Dünden Bugüne Yarından Geleceği ‘nde ağırlamak bizler adına onur kaynağı oldu.

Yaşadığımız sürece bize pek çok imkan sunulur. Hayat, “işte fırsat sana. Düşün, aklını kullan ve girişimde bulun. Çalış, çabala yeni imkanların yolunu bul,” der. Biz bu imkanların farkına varıp, üzerinde düşünüp, ilk adımı atmaz isek, fırsat uçup gider.
“Dün” tecrübedir ve “Bugün” dünün öğrencisidir. Eğer dünden doğru ders almışsak, bugün yeni bir bilgi ve tecrübe edinmiş oluruz. Dünü silemezsin, yarını yazabilirsin, bugün ise fırsattır, kullan!..

Unutmamalıyız, dünya üç gündür; dün, bugün, yarın…Bu Cenabın bizlere lütfu olup, istinasız bizlere sunulan bir hediyedir. Çoğunlukla bunun değerini bilmeyiz. Aldığımız nefesin, içtiğimiz suyun, yaşadığımız doğanın değerini bilmediğimiz, unuttuğumuz gibi…
Her bir dakika, her bir saat bizim için, insanlık için, dünya için iyi, doğru ve yararlı işler yapma, üretme, yenilikler bulma fırsatıdır. İnsanlık için ter döken hem kendi geleceğini hem insanlığın geleceğini aydınlatır.

Yaşaroğlu ailesinin hayat hikayesinde, en büyük kardeş olan amcasının 1945 yılında Rize’den İstanbul’a gelmesi ile dönüm noktası yaşandı. Amca Şaban Ali Yaşaroğlu, tüm kardeşlerini sırayla getirerek eğitim hayatlarını İstanbul’da sürdürmesini sağladı. Hatta o dönemin en popüler yayınlarından Hayat Dergisi’nde Başyazar olan Şevket Rado, 1959 yılında büyük amca Şaban Ali Yaşaroğlu ve ailenin başarı hikayesi hakkında iki makale yayımladı.
Rize’de başlayan bu hikaye, sürekli kendini ve aileyi ileriye taşımaya çalışan aile büyüklerinin rol model olduğu büyük bir aile yapısına dönüştü. Şevket Rado’nun Hayat Dergisi’nde “Herkesin Şaban Ali gibi bir hikayesi olmalı ki, Milli Kalkınma hikayemiz dillere destan olsun” diye bitirdiği yazısı Yaşaroğlu ailesinin başarı hikayelerinin de bir anlamda başlangıcı oldu.
Tarkan Oğuz Yaşaroğlu, babasının memuriyet sebebi ile kısa bir süreliğine görev aldığı memleketleri Rize‘de 1970 yılında dünyaya geldi, bir yaşındayken tekrar İstanbul’a gelerek, eğitim ve tüm okul ve çalışma yaşamımı burada sürdürdü. İlk, orta ve lise eğitimini takdirnameler alarak başarılı mezuniyetlerle tamamlayan Yaşaroğlu, lisans eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi SMF’de Makina Mühendisliği’nde tamamladı ve Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi dalında Sivil Toplum Örgütleri üzerine yüksek lisans yaptı.

İlk iş hayatına Finansman ve Kredi Risk alanında üç yıllık tecrübe kazanarak yöneticilik yapan Tarkan Oğuz Yaşaroğlu, daha sonra kariyerini enerji sektörüne çevirdi. Yaşaroğlu, 1997 yılında işe başladığı enerji devi İpragaz’da 28 yıldan bu yana başarılı çalışma hayatını sürdürüyor.
İpragaz’daki kariyerinde LPG’nin farklı segmentlerinde Bölge Müdürlüğü görevini yapan Tarkan Oğuz Yaşaroğlu, 2019 yılında Genel Müdürlük bünyesinde Kamusal İlişkiler ve Kurumsal İletişim Müdürü oldu ve halen bu görevini yürütüyor.

İş hayatı dışında sivil toplum örgütlerinde çeşitli görevler yapan Tarkan Oğuz Yaşaroğlu, üç dönem – dokuz yıl boyunca Yeşilay Şube Başkanlığı ve sonrasında da 13 ilçeden sorumlu Bölge Koordinatörlüğü görevini üstlendi. Bir önceki dönem İstanbul Ticaret Odası Meclis Üyeliği ve Komite Başkanlığı görevini de yapan Yaşaroğlu, halen TOBB LPG Meclisi’nde Meclis Üyeliği ve Tüplügaz Komite Başkanlığı, Türkiye LPG Derneği Denetim Kurulu Üyeliği ve BJK Kongre Üyeliği gibi görevleri ile gerek STK ve gerekse spora desteklerini aralıksız sürdürüyor.
Eğitim hayatını hiç ara vermeden sürdürmeyi ilke edinen Tarkan Oğuz Yaşaroğlu, 20 yıldır çok farklı danışmandan koçluk ve mentorluk eğitimleri aldı ve bu alana ağırlık verdi. Önce TPC’den mentorluk eğitimini, sonrasında ise Adler profesyonel koçluk eğitimini tamamladı. Yaşaroğlu bu alanda ileri düzey ünvanlama için eğitim ve çalışmalarına halen devam ediyor. Yaşaroğlu profesyonel koçlukta, bürokrasi ve siyaset üzerine uzmanlaşarak çalışmalarını bu yönde sürdürüyor.

Danışmanlarının Tarkan Oğuz Yaşaroğlu’nu tanımlamak için kullandığı “Hayallerine giden basamaklarda, en ince ayrıntısına kadar yolunu çizmişsin” sözü ise bir anlamda biyografisinin de özeti niteliğinde.
Evli ve üç çocuk babası olan Yaşaroğlu, iş ve sosyal hayattaki başarısında, ailedeki siyasetçi, bürokrat, İletişimci ve sanatçı genlerinin etkili olduğuna inanıyor.
Yaşaroğlu, örnek bir öğretmen olan anne Ayten Yaşaroğlu’ndan aldığı disiplin ve azimle, baba Osman Yaşaroğlu’ndan aldığı iletişim yeteneği için çok şanslı olduğunu belirterek; onlar sayesinde hayat maratonuna çok önde başlamış olduğunu vurguluyor.
Tarkan Oğuz Yaşaroğlu’nun uzmanlaştığı özel ilgi alanları arasında kamu diplomasisi, iletişim, sosyal medya, strateji, itibar yönetimi, algı yönetimi başlıkları öne çıkıyor. Yaşaroğlu, Algı Yönetimi üzerine kitap çalışmasını sürdürüyor.

Sosyal sorumluluk çalışmalarına özel hassasiyeti olan Yaşaroğlu, İzmir, Elazığ ve Kahramanmaraş depremlerinde de bizzat giderek sahada gönüllü çalışmalar yapmıştır.
Spora ilgisi hiç bitmeyen, hep sporla iç içe olmaya gayret eden Yaşaroğlu, gençlik yıllarında kick boksun yanı sıra futbolla da uğraştı. Yaşaroğlu, geçirdiği önemli bir kaza sonrası spora bir süre ara verse de, halen özellikle yüzme başta olmak üzere aktif spor hayatını sürdürüyor. Yaşaroğlu, ilk kez çocukluğunda, Fenerbahçe Orduevi’nde tanıştığı bilardo ile ise bağlarını hiç koparmayarak, bu spor dalındaki iddiasını da 40 yıldır aralıksız sürdürüyor.
İşte tamda bu noktada aklımıza şu geliyor.

Doğup büyüdüğü memleketi Rize başta olmak üzere , Bölgesinde sürdürülebilir hizmetleri arasında “ Global Firmalar başta olmak üzere Enerji ,Ekonomi ve daha bir çok alanda sürdürdüğü projeler ile insanlara dokunan yaklaşım ve hizmetleri bunun en açık göstergesi.
Tarkan Oğuz Yaşaroğlu’nun Gelecek ile palanlarını inceleme imkânı bulduğumuz vakit, “Yarın yaparım, yarın yaparım deme! Bugün de dünün yarınıydı, ne yapabildin?” sözü ile adeta yazı dizimizin “Gelecek” ile alakalı temasına ışık tutuyor.

İPRAGAZ -Kamusal İlişkiler ve Kurumsal İletişim Müdürü Tarkan Oğuz Yaşaroğlu ,bu engin deneyim, bilgi, beceri ve başarılarının devam etmesinin, ülkemiz adına Enerji ,Bilişim teknoloji alanında, katacağı pozitif değerlerin bilinci ile saygılarımızı sunuyoruz.

Levent Kandemir

Okumaya Devam edin

DİPLOMAT

“Bu millet maruz kaldığı tüm saldırıların üstesinden gelerek, küllerinden yeniden doğmayı başarmış asil bir millettir”

Genç Gazeteciler Ankara

Avatar

Published

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 29 Ekim Özel Programı’nda yaptığı konuşmada, “Bu millet tarihin her döneminde maruz kaldığı tüm saldırıların üstesinden gelmeyi başararak küllerinden yeniden doğmayı başarmış asil bir millettir. Bugün küllerimizin değil, sahip olduğumuz imkânların ve azmin üzerinde yükseldiğimiz bir döneme giriyoruz. Allah’ın izniyle yokluklar içinde yürüttüğümüz Millî Mücadele’yi nasıl zaferle taçlandırdıysak, bu mücadeleyi de başarıya ulaştıracağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan eşi Emine Erdoğan ile birlikte, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu’nda düzenlenen 29 Ekim Özel Programı’na katıldı.

Konuşmasına Cumhuriyet’in ilanının 101. yılını kutlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Mücadele’nin Başkomutanı, Cumhuriyet’in banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere istiklalin ve istikbalin inşasında emeği, katkısı olan kahramanların her birini saygıyla andı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bin yıldır bu toprakları vatanımız olarak tescillemek için canlarını feda etmekten çekinmeyen tüm şehit ve gazileri rahmetle anıyorum. Bugün de ister üniformalı ister TUSAŞ’ta olduğu gibi üniformasız olsun milletimizin huzuru ve devletimizin bekası uğrunda hayatları pahasına mücadele eden kahramanlarımıza şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu.

Milletçe birlik ve beraberliğe sahip çıkarak iç cepheyi sağlam tuttukça terör örgütlerinin de onları besleyip ülkenin üzerine salan şer güçlerinin de emellerine ulaşamayacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Nevzuhur devletlerin, köksüz toplumların, kendi çıkarları dışında hiçbir insani değeri önemsemeyen küresel tröstlerin anlamadıkları bir hakikat var. Bu hakikat, Türkiye Cumhuriyeti’nin, bizim binlerce yıllık devletler silsilemizin son temsilcisi olduğudur. Onlar sanıyorlar ki bu milletin devleti sadece 101 yıllık geçmişe sahiptir. Hâlbuki Cumhuriyetimiz 101 yıl önce yeni bir devlet olarak değil, yeniden başlangıcın sembolü bir rejim olarak kurulmuştur. Ordumuz başta olmak üzere devletimizin omurgasını oluşturan kurumlarımızın kuruluş yıllarının yüzlerce, hatta binlerce yıl öteye uzanması bu hakikatin en açık ifadesidir.”

“SAHİP OLDUĞUMUZ İMKÂNLARIN VE AZMİN ÜZERİNDE YÜKSELDİĞİMİZ BİR DÖNEME GİRİYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kuruluşundan itibaren Cumhuriyetimizin elbette kimi eksikleri olmuştur, kimi zaafları olmuştur, hatta kimi hatalı tercihleri de olmuştur ama bunların hiçbiri tevarüs ettiğimiz köklü tarihi, zengin medeniyeti, tüm dünyaya örnek teşkil eden insani değerleri gölgelemeye yetmez. Tam tersi, bu millet, tarihin her döneminde maruz kaldığı tüm saldırıların üstesinden gelmeyi başararak küllerinden yeniden doğmayı başarmış asil bir millettir” diye ekledi.

“Bugün küllerimizin değil, sahip olduğumuz imkânların ve azmin üzerinde yükseldiğimiz bir döneme giriyoruz. Bir başka ifadeyle, yeniden ve daha güçlü bir başlangıcın arifesindeyiz” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yokluklar içinde yürütülen Millî Mücadele nasıl zaferle taçlandırıldıysa Allah’ın izniyle bu mücadeleyi de başarıya ulaştıracaklarını söyledi.

Her milletin devlet mefhumuna bakışının farklı olduğunu ancak Türk milleti kadar kaderini devletiyle beraber görmüş başka bir millet olmadığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Ezelden beri her şeyin fani olduğuna inanan milletimiz sadece devletini ebed müddet tahayyül etmiştir. Bu düşünce Orhun Kitabelerinde, ‘Ey Türk milleti üstte gök çökmedikçe altta yer delinmedikçe senin ilini ve töreni kim bozabilir.’ diye ifade ediliyor. İstiklal Marşımızda da ‘Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal’ seslenişiyle bu hakikat tekrar vücut buluyor. Türkistan’dan Avrupa’ya, Güney Asya’dan Kuzey Afrika’ya kadar uzanan geniş coğrafyada kurduğumuz her devletimizin varoluş kodları bu anlayışla yoğrulmuştur. Bizim için Asya Hun Devleti’nden Göktürklere, Uygurlardan Karahanlılara, Selçuklulardan Osmanlılara uzanan, şanla şerefle dolu koskoca bir tarihin istisnasız tamamı birdir, bütündür ve milletimize aittir. Anadolu’ya geldiğimizde de burada yaşayan insanların tamamını şefkatle ve adaletle kucaklayarak kendimizden ayrı görmedik, cihan devletimizin ayrılmaz bir parçası olarak bağrımıza bastık.”

“HEP BİRLİKTE YÖNÜMÜZÜ TÜRKİYE YÜZYILI’NA ÇEVİRMEMİZ GEREKTİĞİNE İNANIYORUM”

Geride kalan yüzyılın başlarında yaşanan acı hadiselerin hiçbirinin sebebinin Türk milleti olmadığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, emperyalistlerin vaatlerine, yalanlarına, tahriklerine kapılan bin yıllık komşuların, kendi hırslarının ve hatalarının bedelini ödediklerini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhuriyetimizi kurduktan sonra, devletimizin sınırları içindeki her bir insanımızı adil ve eşit vatandaşlar olarak kabul etme sürecimiz biraz sancılı geçmiş olabilir. Ama nihayetinde bunu da başardığımızı düşünüyorum. Geldiğimiz noktada artık, geçmiş bir asırdaki acıları yarıştırma, yanlışlarla hesaplaştırma anlayışını geride bırakıp, hep birlikte yönümüzü Türkiye Yüzyılı’na çevirmemiz gerektiğine inanıyorum” değerlendirmesini yaptı.

“MİLLÎ MÜCADELE TEK BAŞINA, BU HALKIN EN ZOR ŞARTLARDA BİLE NELER YAPABİLECEĞİNİN EN GÜZEL TİMSALİDİR”

Dünyada ve bölgede tarihî gelişmelerin yaşandığı, siyasi ve ekonomik yeniden yapılanma sürecinin kapılarının aralandığı bir dönemde olunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Böyle bir dönemde 85 milyon hep birlikte Türkiye Yüzyılı vizyonu etrafında bütünleşmemiz çok daha önemli ve hayati hâle gelmiştir. Bunun için de ülke ve millet olarak önümüzdeki siyasi, sosyal, ekonomik sorunları hızla çözmemiz şarttır. Cumhur İttifakı ortağımızın öncülüğünde son dönemde ortaya konan yaklaşımların, bu geniş arka plan ışığında ön yargısız olarak değerlendirilmesinin daha faydalı olacağı kanaatindeyiz. Bu yaklaşım, kadim devlet aklının, milletimizin binlerce yıllık tecrübesinden süzülüp gelen irfanının gereğidir. Hazreti Mevlana’nın ifadesiyle, yeni şeyler söylememiz gereken, sorunları görmezden gelen değil, kararlı irade ortaya koyup çözmemiz gereken bir iklime girdik. Aksi hâlde nevzuhur devletlerden ve toplumlardan bir farkımız kalmaz. Hiç uzağa gitmeye gerek yok, Millî Mücadele tek başına, bu halkın en zor şartlarda bile neler yapabileceğinin en güzel timsalidir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Mücadele’de asker sayısı, ekonomik güç, silah, teçhizat, ulaşım ve istihbarat imkânları bakımından üstün tarafın işgalciler olmasına rağmen, Allah’ın nusret ve inayetiyle zafer kazananın Tükler olduğunu belirtti.

“KARANLIK SENARYOLARA TESLİM OLMAYACAK, SİNSİ OYUNLARA YENİLMEYECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü ‘Kuva-yı Milliye’yi amil, İrade-i Milliye’yi hakim kılmak’ hedefiyle el ele verdik, kenetlendik, yekvücut olduk. ‘Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır’ emri gereğince, Millî Mücadele’de hiç kimse yan yana yürüdüğü arkadaşına Türk mü, Kürt mü, Alevi mi, Sünni mi olduğunu sormadı. Ülkenin dört bir yanındaki illerimizin temsilcileri Ankara’da buluşup Büyük Millet Meclisi’nde omuz omuza verdi, birlik oldu” diye konuştu.

Sakarya’da, Dumlupınar’da, Maraş’ın, Urfa’nın, Antep’in, İzmir’in işgalden kurtuluşunda hep bu ruhla düşmanın mağlup edildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Mücadele dönemine ait bir hatırayı paylaşarak, şöyle devam etti: “Yunan işgal kuvvetlerinin ilerleyişinden dolayı ordumuzun Sakarya’nın doğusuna çekilmesi gündeme gelmişti. Birçok kişide endişelere sebep olan bu fikri tartışmak üzere Meclis gizli oturumla toplandı. Fevzi Paşa, ordunun rahatça manevra yapmasını sağlamak için Meclis’in Kayseri’ye taşınmasını teklif ediyordu. Meclis açıldığından beri hiç söz alıp konuşmamış, yemin merasiminden başka kürsüye çıkmamış olan Dersim Mebusu Diyap Ağa elini kaldırdı. Oturum başkanının davetiyle kürsüye gelen Diyap Ağa, Meclisi süzdü ve ‘Lafım kısadır’ dedi. ‘Biz buraya kaçmaya mı geldik, yoksa kavga ederek ölmeye mi?’ Meclis alkıştan yıkılırken, tartışma o cümleyle hitama erdi. İşte böyle çelikten bir iradeyle kazandığımız Millî Mücadele dünyada pek çok toplumun istiklal umudunu da yeşertmiştir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet’i kurarak çıkılan yeni yolun, zaman içinde mazlum milletlerin bağımsızlıklarını kazanmalarına giden kapıları açtığını vurgulayarak, şunları söyledi: “Bugün de bir asır önce Meclis kürsüsünde yaşanan iklimi yeniden hissediyor, aynı şeye inanıyor, aynı şeyi söylüyoruz. Yine bir asır önce olduğu gibi, dünyanın dört bir yanındaki kardeşlerimizin umudunu yaşatacak, azmini bileyecek, inancını kökleştirecek tarihî bir duruş sergiliyoruz. Şunun bilinmesini isterim, hiçbir zorluk bizi yolumuzdan alıkoyamayacak. Milletçe ve devletçe, dünyada ve bölgemizde oynanan oyunlar karşısında kaçmayacak, geri adım atmayacak, karanlık senaryolara teslim olmayacak, sinsi oyunlara yenilmeyeceğiz.

“TÜRKİYE YÜZYILI’NI MUTLAKA HAYATA GEÇİRECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tam tersine, onurlu ve dirayetli duruşumuzdan taviz vermeden, kendimize yakışır şekilde mücadeleye devam edeceğiz. Sınırlarımızın güvenliğiyle yetinmeyecek, bölgemizin ve dünyanın huzuru, mazlumların felahı için çalışmaktan vazgeçmeyeceğiz. Siyasi, sosyal ve ekonomik tüm hedefleriyle Türkiye Yüzyılı’nı mutlaka ama mutlaka hayata geçireceğiz” diye ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet’in 101. yıl dönümünde bu ahde 85 milyon vatandaşın her birinin canıgönülden katıldığına inandığını dile getirdi.

“BİN YILLIK KARDEŞLİĞİMİZİ BÜYÜTELİM, GÜÇLENDİRELİM”

Köken, inanç, mezhep, meşrep, siyasi ve ideolojik farklılık ayrıt etmeksizin, yüreği bu ülke ve bu millet sevgisiyle çarpan herkese, tüm vatandaşlara samimiyetle seslendiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Gelin, Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa edelim. Gelin, son iki asırdır dünyada yaşanan büyük dönüşümleri kaçırmamıza yol açan farklılıklarımızı, Türkiye Yüzyılı’nın inşasının harcı, tuğlası, demiri hâline getirelim. Gelin, Hünkar Hacı Bektaş’tan aldığımız ilhamla bir olalım, iri olalım, diri olalım, kardeş olalım, hep birlikte Türkiye olalım. Gelin, ayrık otlarını değil, bin yıllık kardeşliğimizi büyütelim, güçlendirelim. Bu hasbi çağrımıza kulak verecek, gönül açacak, yoldaşlık edecek herkes, tarihin şanlı sayfalarında hak ettiği yeri muhakkak alacaktır. Vatan topraklarındaki bin yıllık varlığımızı şanla, şerefle taçlandıracak yeni başarıları hayata geçirene kadar bize durmak, duraksamak yoktur. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum. Cumhuriyetimizin 101. yıl dönümü bir kez daha kutlu olsun. Yurt içinde ve dışında bulunan vatandaşlarımızla birlikte, kendilerini bizden ayrı görmeyen, kardeş ve soydaş bütün halkların da Cumhuriyet Bayramı’nı tebrik ediyorum.”

Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere, istiklal ve istikbal mücadelesinin tüm önderlerini, emektarlarını saygıyla yâd eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bin yıldır bu toprakların vatan olması için, canlarını vermek dâhil hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan şehitlere ve gazilere Allah’tan rahmet diledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından 2024 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne layık görülen isimleri açıkladı. Buna göre, Bilim Kültür alanında Gönül Tekin, Günay Kut, edebiyat alanında Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, müzik alanında Ahmet Özhan, sinema alanında Göksel Arsoy, tiyatro alanında Turan Oflazoğlu, kütüphanecilik alanında Ramazan Minder, zanaatlar alanında Salih Balakbabalar büyük ödüle layık görüldü. Vefa ödülünün sahibi ise Halit Refiğ oldu.

Genç Gazeteciler Ankara

Okumaya Devam edin

DİPLOMAT

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde tebrikleri kabul etti

Avatar

Published

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 101. yıl dönümü kutlamaları çerçevesinde, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde tebrikleri kabul etti.

Törende; TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, AK Parti TBMM Grup Başkanı Abdullah Güler, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Sayıştay Başkanı Metin Yener, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi üyeleri, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak ve kuvvet komutanları, TBMM üyeleri, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Hakkı Susmaz, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Ankara Valisi Vasip Şahin, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, kamu kurumlarının yöneticileri, Ankara’da görevli büyükelçiler, yabancı misyon şefleri, uluslararası kuruluşların temsilcileri Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bayram tebriklerini sundu.

Törende, başkentte görevli çeşitli rütbelerden askerî personel de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tebriklerini iletti.

Genç Gazeteciler Ankara

Okumaya Devam edin

DİPLOMAT

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anıtkabir’de düzenlenen törene katıldı

Avatar

Published

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 101. yıl dönümü kutlamaları çerçevesinde Anıtkabir’de düzenlenen törene katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Aslanlı Yol’un başındaki yerini almasının ardından başlayan törende, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi üyeleri, yüksek yargı organlarının başkanları, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, kuvvet komutanları, siyasi partilerin temsilcileri ve diğer devlet erkânı da Aslanlı Yol’dan geçerek mozoleye çıktı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Atatürk’ün mozolesine üzerinde ay yıldız bulunan çelengi bırakmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu.

Daha sonra Misak-ı Millî Kulesi’ne geçerek Anıtkabir Özel Defteri’ni imzalayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, deftere yazdığı metni okudu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, özel deftere yazdığı metinde şu ifadelere yer verdi:

“Aziz Atatürk, bugün bizlere emanetiniz olan, milletimizin en büyük eseri aynı zamanda iftihar kaynağı olan Cumhuriyetimizin 101. yıl dönümüne ulaşmanın haklı sevincini yaşıyoruz.

Bu gurur günümüzde, ülkemizde ve dünyanın dört bir yanında yaşayan tüm vatandaşlarımızın, kalbi bizimle çarpan tüm soydaşlarımızın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı tebrik ediyorum. Bu vesileyle Zat-ı Alinizi, silah arkadaşlarınızı ve aziz şehitlerimizi bir kez daha şükranla yâd ediyorum.

Bölgemizde sınırların bir asır evvel olduğu gibi yine kan ve gözyaşıyla çizilmek istendiği bir dönemde vatanımızın bekasını, milletimizin güvenliğini korumak için her türlü tedbiri alıyoruz.

Millî Mücadele’nin, Cumhuriyetin ilanıyla taçlanmasını sağlayan birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhu bu süreçte bizlere rehberlik etmekte, yolumuzu bir fener misali aydınlatmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti emin ve ehil kadroların riyasetinde maziden atiye uzanan muazzez yolculuğunu her zamankinden çok daha kararlı bir şekilde sürdürmektedir.

Ruhun şad olsun.”

Genç Gazeteciler Ankara

Okumaya Devam edin

DİPLOMAT

“Savunma sanayimiz, Türkiye ekonomisine en yüksek katkıyı veren sektörler arasında yer alıyor”

Avatar

Published

on

Bu görselin Alt özniteliği boş. Dosya adı: Genc-gazeteciler-TUSAS-ANKARA-31.jpg

Cumhurbaşkanı Erdoğan, T625 GÖKBEY Helikopter Teslimat Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Savunma sanayimiz, 3 bin 500’ü aşkın firması ve 90 bini aşkın çalışanıyla Türkiye ekonomisine en yüksek katkıyı veren sektörler arasında yer alıyor. İnsansız hava aracı pazarında, dünyanın açık ara en büyük üreticisiyiz. 2018’den bu yana dünya genelindeki silahlı İHA satışlarının yüzde 65’ini TUSAŞ’ın da aralarında olduğu Türk şirketleri gerçekleştirdi” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Anonim Şirketi (TUSAŞ) tesislerinde T625 G-GÖKBEY Helikopter Teslimat Töreni’ne katıldı.

Jandarma Genel Komutanlığının ihtiyacını karşılamak üzere geliştirilen GÖKBEY’in teslimatı için TUSAŞ’ta olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet’in 101. yıl dönümünde, bu anlamlı törende bulunmaktan büyük memnuniyet duyduğunu söyledi.

Vatandaşların 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 23 Ekim’de TUSAŞ’a yönelik düzenlenen hain terör saldırısında şehit olan beş kişiye Allah’tan rahmet diledi.

İsimleri tarihe ve milletin kalbine tek tek nakşedilen mühendis Zahide Güçlü Ekici, teknisyen Cengiz Coşkun ve Hasan Hüseyin Canbaz’ı, güvenlik görevlisi Atakan Şahin Erdoğan ve taksi şoförü Murat Arslan’ı şükranla yad eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabb’im şehitlerimizin ruhlarını şad, mekanlarını cennet eylesin diyorum” dedi.

“TUSAŞ ÇALIŞANLARIMIZIN DİK VE DİRAYETLİ DURUŞU HER TÜRLÜ TAKDİRİN ÜZERİNDEDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör eyleminde yaralanan 22 kişinin çoğunun taburcu edildiğini belirterek, tedavileri süren 3 kişiye Allah’tan acil şifalar diledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz, ilahi mesajda buyrulduğu üzere, şehitlerin ölüler olmadığına, onların diri olduğuna tüm kalbimizle inanıyoruz. Aziz şehitlerimizin yüzü suyu hürmetine, onların fedakarlıklarıyla, onların hatıralarıyla vatanımızda huzur ve güven içinde yaşıyoruz. Burada şunu büyük bir iftiharla söylemek isterim, şehitlerimizin yakınlarının vakar, sabır ve metanetini gördükçe, nasıl asil bir milletin ferdi olduğumuzu çok daha iyi anlıyoruz. Aynı şekilde TUSAŞ çalışanlarımızın, yaşadıkları terör saldırısına rağmen dik ve dirayetli duruşu, her türlü takdirin üzerindedir. ‘Hainlere inat, daha fazla çalışacağız, daha fazla üreteceğiz’ diyerek bu milletin yiğitliğini, cesaretini ve korkusuzluğunu tüm dünyaya bir daha gösteren TUSAŞ’ın siz kahramanlarına, Türkiye Cumhurbaşkanı olarak, ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum.”

“TERÖRİSTLERE NEFES ALDIRMIYORUZ”

TUSAŞ’taki herkesin, şehitlerden devraldığı emaneti layıkıyla taşıdıktan sonra gelecek nesillere çok daha güçlü bir şekilde devredeceğinden şüphe duymadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Şunun da bilinmesinde fayda görüyorum, bu tür hain saldırılar, bizim terörle mücadeledeki azim ve kararlılığımızı asla kıramaz, geriletemez, bizi yolumuzdan geri çeviremez. Ülkemize yönelik terör tehdidini kaynağında bertaraf etme noktasında asla rehavet içine girmeyiz. İster sınırlarımız dahilinde ister sınırlarımız ötesinde olsun, nerede ülkemize yönelik bir tehdit unsuru tespit edersek, onu ortadan kaldırmaktan bizi kimse alıkoyamaz. Bunun için uhdemizde bulunan tüm imkânlardan, tüm araçlardan, terörü sona erdirecek her türlü vasıtayı devreye almaktan da çekinmeyiz.”

Son yıllarda yeni terörle mücadele konsepti sayesinde bölücü terör örgütüne çok ağır darbeler indirildiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sınırlarımız ötesinde yuvalanan teröristlere nefes aldırmıyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pençe-Kilit Harekatı’yla Irak sınırının güvenliğini tahkim ettiklerini belirterek, Suriye’ye gerçekleştirilen operasyonlarla da güneydeki terör yapılanmasını sınır şehirlerinden uzaklaştırdıklarını söyledi.

“DEVLETİMİZ, KATİL SÜRÜLERİNDEN DE BUNLARIN TASMASINI ELİNDE TUTAN AĞABABALARINDAN DA DAHA GÜÇLÜDÜR”

“Terörün olmadığı bir ülke ve bölge hedefimize ulaşana kadar, inşallah, bu mücadeleyi sabırla devam ettireceğiz. Elbette bunu yaparken, terör baronlarının ve onları taşeron olarak kullanan patronlarının oyununa gelmeyeceğiz” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “40 yıllık tecrübemiz bize terörün asıl gayesinin milletimizin ezeli ve ebedi kardeşliğini dinamitlemek olduğunu öğretmiştir. Bunun önüne ancak, iç cephemizin mukavemetini artırarak geçebiliriz. 85 milyon birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde asırlardır olduğu gibi inşallah daha nice yüzyıllar boyunca bu topraklarda yan yana barış ve huzur içinde yaşayacağız. TUSAŞ çalışanlarımızın bir konuda gönüllerini ferah tutmalarını istiyorum, bu tür kalleş ve hain eylemler, bölücü örgütün son çırpınışlarıdır. Ne bölgemizin ne de ülkemizin geleceğinde teröre, şiddete asla yer yoktur ve olmayacaktır. Devletimiz, katil sürülerinden de bunların tasmasını elinde tutan ağababalarından da daha güçlüdür, hepsinin hakkından gelecek, hepsini tepeleyecek kudret ve kuvvete Allah’ın izniyle ziyadesiyle sahiptir. Suriye ve Irak’taki terör yuvalarını bölücü alçakların başlarına geçirerek, şehitlerimizin kanını yerde koymadık.”

“KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI’NDA DIŞA BAĞIMLI OLMANIN SAKINCALARINI, HEM DE ACI BİR ŞEKİLDE TECRÜBE ETTİK”

TUSAŞ’ın, Türk savunma sanayinin nasıl badireler atlattığının, hangi zorluklarla, hangi engellerle karşılaştığının en canlı şahitlerinden biri olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet’in ilk yıllarında Gazi Mustafa Kemal’in başlattığı sanayi hamlesinde savunma sanayisinin de bulunduğunu hatırlattı.

Vecihi Hürkuş, Şakir Zümre, Nuri Demirağ ve Nuri Killigil gibi müteşebbislerin gayretlerinin bugün bile hayranlıkla hatırlandığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Ancak bu vizyoner çabaların, içeriden ve dışarıdan birileri tarafından nasıl akamete uğratıldığını da hepimiz çok iyi biliyoruz. Türkiye, çok erken başladığı, ilk etapta çok önemli mesafe de aldığı bu yarıştan maalesef kopartılmıştır. Savunma sanayi alanında ülkemiz neredeyse tamamen dışa bağımlı hâle gelmiştir. Kıbrıs Barış Harekâtı’nda dışa bağımlı olmanın sakıncalarını, hem de acı bir şekilde tecrübe ettik. Önce tehditle başlayan ardından ambargoyla devam eden süreç, ülkemiz için kendine yeten bir savunma sanayinin önemini göstermişti. Halkımızın desteğiyle kurulan silahlı kuvvetlerimizi güçlendirme vakıfları eliyle hayata geçen Aselsan, TUSAŞ, Havelsan, sonrasında Roketsan gibi kurumlar bu sürecin ürünleridir. Merhum Erbakan Hocamızın bu kurumların ülkemize kazandırılmasında gerçekten emsalsiz katkıları olmuştur. 1985’te rahmetli Turgut Özal’ın başbakanlığı döneminde Savunma Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı kuruldu. 2004’teki Savunma Sanayii İcra Komitesi toplantısı, millî savunma sanayimiz açısından bir dönüm noktası teşkil etti.”

“SAVUNMA SANAYİ YERLİLİK ORANI YÜZDE 80’LERİ GEÇTİ” Bundan sonra dışarıdan hazır alımlar yerine ülkenin ihtiyacı olan ürünleri yerli ve millî imkânlarla geliştirmeye, yerelden temin etmeye ağırlık verdiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun müspet sonuçlarını da gördük ve görüyoruz. Uyguladığımız politikalarla yüzde 20’lerde olan savunma sanayi yerlilik oranı, bugün yüzde 80’leri aştı. Bini aşkın yerli savunma sanayi projesi ve 100 milyar dolarlık proje portföyü ile bu alanda kendi kendine yeten bir ülke konumuna geldik” dedi.

Savunma sanayinin 3 bin 500’ü aşkın firma ve 90 bini aşkın çalışanıyla Türkiye ekonomisine en yüksek katkıyı veren sektörler arasında yer aldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsansız Hava Aracı pazarında dünyanın açık ara en büyük üreticisiyiz. 2018’den bu yana dünya genelindeki silahlı İHA satışlarının yüzde 65’ini TUSAŞ’ın aralarında olduğu Türk şirketleri gerçekleştirdi. Bakınız, daha önce bize silah verenler, attığımız kurşunların çetelesini tutar, kimi zaman da bunun hesabını sorardı. Toplu iğne yapamıyorduk. Nerelerden nerelere?” ifadelerini kullandı.

Teröre karşı yürütülen mücadelede sürekli engellerle karşılaşıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hamdolsun artık kendi geliştirdiğimiz silahları kullanarak tüm bu sorunları aştık, aşıyoruz. Artık İHA’mız var mı? Var. SİHA’mız var mı? Var. AKINCI’mız var mı? Var. KIZILELMA’mız var mı? Var oğlu var” dedi.

“ÇELİK KUBBE’Yİ YAPACAĞIZ”

Türkiye’nin millî güvenliğine dair konularda adım atarken artık kimsenin icazetini aramadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Tabii bununla yetinmeyeceğiz. Önümüzdeki dönemde İHA ve SİHA’ların yanı sıra, insansız ve otonom deniz araçlarından denizaltı platformlarına ve uçak gemilerine kadar çeşitli muharip deniz platformlarının geliştirilmesine ağırlık vereceğiz. Katmanlı hava savunma sistemlerimizin güvenliğimiz açısından ne kadar hayati önemde olduğu bugün çok daha iyi anlaşılıyor. Terörist sızmaların engellenmesinden hasım unsurlardan gelebilecek taarruzların önlenmesine birçok asimetrik tehdidin bertaraf edilmesinde katmanlı hava savunma sistemlerimizin güçlendirilmesine ihtiyacımız var. Sistemler Sistemi, adamın nesi var? ‘Kubbe’ de ‘Kubbe’ diyor. Onların Demir Kubbe’si varsa biz de dedik ‘Bizim Çelik Kubbe’miz olacak.’ Çelik Kubbe’yi yapacak mıyız? Yapacağız. Onlara bakarak, ‘Bizde neden yok?’ demeyeceğiz. Bu süreçte uzun menzilli füze kabiliyetlerimizi de arttıracağız. Dosta güven aşılayan, düşmanlara korku salan bir caydırıcılığa ulaşıncaya kadar hiçbir alanı ihmal etmeden hep birlikte çalışacağız.”

Türkiye’nin havacılık ve uzay sanayii çalışmalarındaki öncü kuruluşu olan TUSAŞ’ın son yıllarda geliştirdiği ürünlerle sadece güvenlik birimlerinin değil, dost ve kardeş ülkelerin de kapasitesini güçlendirdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TUSAŞ’ımızın göğsümüzü kabartan projelerinin sırrı, kurumlarımız arasında giderek artan yakın iş birliği ve koordinasyondur. Kurumlarımız arası eşgüdüm ve anlayış birliği güçlendikçe, işte bugün burada olduğu gibi oyun değiştiren projeler ortaya çıkıyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2013 yılında tasarım, geliştirme ve test faaliyetleri başlayan GÖKBEY helikopteriyle ne kadar iftihar etseler az olacağını ifade ederek, şunları söyledi: “Tabii GÖKBEY’in hikayesini bizim için daha anlamlı ve özel kılan, Şehit Mühendis Zahide Güçlü Ekici’nin bu projede yer almasıdır. Merhume Zahide kardeşimiz, 2021 yılından itibaren Helikopter Alt Sistem Yerlileştirme ve Tedarik birimlerinde lider mühendis olarak çalışmıştır. Bugün, Jandarma Genel Komutanlığımıza teslim edeceğimiz GÖKBEY helikopterimizle inşallah Zahide kardeşimizle birlikte diğer şehitlerimizin de ruhlarını şad edeceğimize inanıyorum.”

“20 ADET GÖKBEY’İN TESLİMATI 2026 İÇİNDE TAMAMLANACAK”

GÖKBEY helikopterlerinin Jandarma Genel Komutanlığında personel taşıma, kargo, hava ambulans, arama-kurtarma ve eğitim faaliyetlerinde kullanılacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “GÖKBEY helikopterimizin ilk teslimatını gerçekleştiriyoruz. Seri üretim sözleşmesi kapsamındaki 2 adet helikopterin teslimatları da yıl sonuna kadar yapılacak. Buna ilave olarak, Kara Kuvvetleri Komutanlığımıza 7, Hava Kuvvetleri Komutanlığımıza 4, Jandarma Genel Komutanlığımıza 3, Emniyet Genel Müdürlüğümüze 3, Sahil Güvenlik Komutanlığımıza 3 olmak üzere toplamda 20 adet GÖKBEY helikopterinin teslimatı 2026 yılı içinde tamamlanacak. Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın ihtiyaçları için ilave 57 adet GÖKBEY helikopterinin seri üretimine yönelik planlamalar devam ediyor. Bununla birlikte, 2026 yılı başından sonra hâlihazırda Sağlık Bakanlığı için üretimi devam eden ambulans helikopterler de teslim edilecek. Önümüzdeki dönemde 100’den fazla GÖKBEY ihtiyacına yönelik tedarik planlaması sürüyor. Öte yandan, TEI firmamız tarafından geliştirilen TS1400 motoru ile GÖKBEY helikopterimizin ilk uçuşu 2023’te gerçekleştirildi. 2028 yılından itibaren GÖKBEY helikopterlerimizin teslimatlarını inşallah bu motorumuzla yapacağız.”

“EMPERYALİSTLERE İNAT DAHA FAZLA GELİŞTİRECEĞİZ”

“Savunma sanayinde tam bağımsız Türkiye hayalimizi gerçeğe dönüştürünceye kadar bize durmak, dinlenmek, nefeslenmek yok” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Hainlere inat daha fazla çalışacağız. Alçaklara inat daha fazla üreteceğiz. Emperyalistlere inat daha fazla geliştireceğiz. İçerdeki ve dışardaki bedhahlara inat çok daha ileri konumlara geleceğiz. Türkiye Yüzyılı’nı inşa edene kadar azimle, sabırla ve kararlılıkla mücadelemizi sürdüreceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Bu düşüncelerle teslimatı gerçekleşen ilk GÖKBEY helikopterimizin Jandarma Genel Komutanlığımız başta olmak üzere, ülkemize ve savunma sanayimize tekrar hayırlı olmasını diliyorum.”

Proje kapsamında görev alan Savunma Sanayii Başkanlığı’nı ve TUSAŞ çalışanlarını tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kalleş terör eyleminde şehit olanlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diledi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve şehitler ile TUSAŞ’taki terör saldırısında şehit olanlar için saygı duruşunda bulunulan törende, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, dua edip Kuran’ı Kerim tilaveti gerçekleştirdi.

GÖKBEY’in anlatıldığı video gösteriminin yapıldığı törende, TUSAŞ’a yönelik terör saldırısında şehit olanların fotoğrafları ile “Daha çok çalışacağız, daha çok üreteceğiz” pankartı da yer aldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından, helikopteri yakından inceledi, helikopterin gövdesine imza attı ve TUSAŞ’a yönelik terör saldırısında hayatını kaybeden mühendis Zahide Güçlü Ekici’nin ismini yazdı.

Anı defterini de imzalayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kokpite geçti ve yetkililerden helikoptere ilişkin bilgi aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra, Jandarma Genel Komutanlığı envanterine alınan GÖKBEY helikopterinin uğurlama törenine katıldı.

Törende, HÜRKUŞ, HÜRJET ve ANKA 3 de gösteri geçişi yaptı, ardından GÖKBEY helikopterleri havalandı. GÖKBEY’in jandarma pilotu, tören alanındakilere telsizden seslenerek, “GÖKBEY sadece bir helikopter olmanın ötesinde bir ulusun hayallerini gerçekleştirmek için attığı cesur bir adımdır. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz” ifadelerini kullandı. Geçiş sırasında GÖKBEY’lere ATAK helikopterleri eşlik etti.

Genç Gazeteciler Ankara TUSAŞ

Okumaya Devam edin

DİPLOMAT

“Bağımsız, güçlü, onurlu ve müreffeh Türkiye’yi ilelebet payidar kılmakta kararlıyız”

Avatar

Published

on

Cumhuriyetin kuruluşunun 101. yıl dönümü nedeniyle bir mesaj yayımlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Anadolu topraklarında Selçuklu’dan Osmanlı’ya ve nihayet Cumhuriyet’e uzanan devletlerimizin mirası olan bağımsız, güçlü, onurlu ve müreffeh Türkiye’yi ilelebet payidar kılmakta kararlıyız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyetin kuruluşunun 101. yıl dönümü dolayısıyla bir mesaj yayımladı.

Türkiye’de ve dünyanın dört bir yanında yaşayan vatandaşların 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları kaydetti: “Ülkemizde ve dünyanın farklı coğrafyalarında bayram sevincimizi paylaşan dostlarımızın, misafirlerimizin tamamına ülkem ve milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum.

Bugün, Cumhuriyetimizin yeni asrının ilk yıl dönümüne erişmenin mutluluğunu ve haklı gururunu yaşıyoruz. Cumhuriyetimizin 101. kuruluş yıl dönümü kutlu olsun. Binlerce yıllık devletler silsilemizin son ve ebedî halkası olan Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, devletimizin kurucu kadrolarını şükranla yâd ediyorum. Malazgirt’ten bugüne, istiklalimiz ve istikbalimiz için vatan topraklarını kanlarıyla sulayan şehitlerimize ve gazilerimize Allah’tan rahmet diliyorum.

Savunma sanayimizin lider kuruluşu TUSAŞ’a yönelik saldırıda verdiğimiz şehitlerimiz başta olmak üzere, istiklalimiz uğrunda bir gül bahçesine girer gibi toprağa düşen her bir kardeşimiz kalbimizde daima yaşayacaktır.

“BARIŞ, GÜVENLİK VE ADALETİN HÂKİM KILINMASI İÇİN MEDENİYET DEĞERLERİMİZE DAHA SIKI SARILACAĞIZ”

‘İnsan büyür beşikte, mezarda yatmak için ve kahramanlar can verir yurdu yaşatmak için’ diyen şairin işaret ettiği gibi, gönül coğrafyamızın geniş sınırlarında hüküm sürmüş devletlerimizin kurulmasında, yaşatılmasında, tarihe silinmez izler bırakmasında rol almış kahramanlarımızın her birini kemali edeple anıyorum.

Anadolu topraklarında Selçuklu’dan Osmanlı’ya ve nihayet Cumhuriyet’e uzanan devletlerimizin mirası olan bağımsız, güçlü, onurlu, müreffeh Türkiye’yi ilelebet payidar kılmakta kararlıyız. Millet olarak Cumhurbaşkanlığı Forsumuzdaki 16 yıldızda manasını bulan 2 bin 200 yılı aşan köklü bir devlet geleneğine sahibiz. Bu birikimi, soydaşlarımızın ve dostlarımızın da iştirakiyle insanlığın ortak mirasına en büyük katkıyı sunacak şekilde kullanmayı, geliştirmeyi, güçlendirmeyi hedefliyoruz.

Hem ülke sınırlarımız içinde hem bölgemizde hem dünyada barışın, huzurun, güvenliğin ve adaletin hâkim kılınması için milletimizin bu kadim tarihî perspektifine ve medeniyet değerlerimize daha sıkı sarılacağız. Verdiğimiz mücadelenin gayesine ulaşmasını ne terör örgütleri ne yayılmacı heveslerle bölgemizi kana ve ateşe bulamaya çalışanlar ne de onları destekleyip şımartan emperyalistler engelleyebilir. Bu amaçla, nerede eksiğimiz varsa hepsini birer birer tamamlayarak ülkemizi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarmak için gece gündüz çalıştık, çalışıyoruz.

“TERÖR BELASINI, TÜM İMKÂNLARIMIZI KULLANARAK TARİHE GÖMMEMİZ GEREKTİĞİNİ BİLİYORUZ”

Milletimizin desteğiyle geride bıraktığımız bu dönemde, çok büyük fedakârlıklar yaparak nice sinsi oyunları ve tuzakları bozarak, nice hain saldırıları boşa çıkartarak gerçekten çok önemli kazanımlar elde ettik. Artık güvenlikten teknolojiye, diplomasiden ekonomiye her alanda yaptığımız fedakârlıkların karşılığını alacağımız bir sürecin arifesindeyiz. ‘Türkiye Yüzyılı’ olarak adlandırdığımız aydınlık yarınlara kavuşmak için önümüzde aşmamız gereken az sayıda engel, çözmemiz gereken az sayıda sorun kaldı.

Ülkemizi, güvenlik tehditleri başta olmak üzere diğer alanlarla birlikte ekonomide de çökertme girişimlerinin son altı yılda milletimizin hayatında yol açtığı zorlukların farkındayız. Aynı şekilde, 40 yıldır enerjimizi sömüren, kardeşliğimizi kemiren, bizi hedeflerimizden uzaklaştıran terör belasını tüm imkânlarımızı kullanarak artık tarihe gömmemiz gerektiğini de biliyoruz.

“KARAMSARLIĞI DEĞİL UMUTLARIMIZI FİLİZLENDİRECEĞİMİZ BİR TÜRKİYE’NİN KAPILARINI SONUNA KADAR AÇMAK İSTİYORUZ”

Acıları değil sevinçlerimizi yarıştıracağımız, yoklukları değil zenginliklerimizi paylaşacağımız, karamsarlığı değil umutlarımızı filizlendireceğimiz bir Türkiye’nin kapılarını sonuna kadar açmak istiyoruz. Geçtiğimiz yılki Cumhuriyet Bayramı mesajımızda da ifade ettiğimiz gibi, her ne yapıyorsak harici ve dâhili bedhahlara aldırmadan büyük ve güçlü Türkiye ülküsünü yüceltmek niyetiyle yapıyoruz.

Allah’ın yardımı, milletimizin feraseti ve desteği, ülkemizin siyasi ve askerî gücü sayesinde girdiğimiz yeni dönemden Cumhuriyetimizi daha da güçlenmiş olarak çıkartmak azmindeyiz. Hangi kökenden, meşrepten, siyasi görüşten olursa olsun milletimizin tüm fertlerinin, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın tüm dostlarımızın bu tarihî mücadelemizde yanımızda olacağına yürekten inanıyoruz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.

Bu duygularla, Türkiye’de ve yurt dışında yaşayan tüm vatandaşlarımızın Cumhuriyet Bayramı’nı gönülden tebrik ediyorum. Şehitlerimizin ruhları şad, mekânları ali, hatıraları baki olsun. Cumhuriyetimizin 101. yıl dönümü kutlu olsun.”

Okumaya Devam edin

DİPLOMAT

Oruç Reis Somali’de

Genç Gazeteciler Somali Mogadişu

Avatar

Published

on

Mavi Vatan’da, sismik araştırma ve derin deniz sondajı yapan Türk enerji filosu, ilk kıtalar arası görevine başladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 5 Ekim’de Dolmabahçe’den uğurlanan Oruç Reis Araştırma Gemisi, 20 günlük bir yolculuğun ardından Somali’ye ulaştı.

Mogadişu Limanı’ndaki karşılama töreninde konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Somali kara alanlarında da petrol ve doğal gaz arama faaliyetleri yürüteceğiz. Böylece deniz alanlarındaki iş birliğimizi daha da genişletmiş olacağız.” dedi.

Filyos’tan Mogadişu’ya

Türkiye’nin yerli ve milli imkanlarla geliştirdiği Oruç Reis Araştırma Gemisi, Filyos Limanı’ndan başladığı ilk kıtalar arası yolculuğunu tamamladı. Akdeniz, Süveyş Kanalı ve Kızıldeniz rotası üzerinden Somali’ye ulaşan Oruç Reis’e donanma gemilerinin yanı sıra Zağanos Paşa Destek Gemisi, Sancar Platform Destek Gemisi ve Ataman Takip Gemisi refakat etti.

Türk Heyeti Somali’de

Oruç Reis’in Mogadişu Limanı’na ulaşması nedeniyle Türkiye’den bir heyet, Somali’ye gitti. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar’ın başkanlığındaki heyette, Türkiye-Somali Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı, AK Parti Erzurum Milletvekili Abdurrahim Fırat, Dışişleri Bakan Yardımcısı Burhanettin Duran, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Ahmet Berat Çonkar, Milli Savunma Bakan Yardımcısı Musa Heybet ile Donanma Komutan Yardımcısı Koramiral İbrahim Özdem Koçer yer aldı.

Gemi Ziyareti

Heyet, Başbakan Hamza Abdi Barre ve Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ile ayrı ayrı görüştü. Ardından da Mogadişu Limanı’na demirleyen Oruç Reis Araştırma Gemisi ziyaret edildi. Burada Somali Cumhurbaşkanı Mahmud’a geminin özellikleri ve üstleneceği görev hakkında bilgi verildi.

Tarihi Bir An

Ziyaretin ardından karşılama törenine geçildi. Törende Somali Cumhurbaşkanı Mahmud ile Somali Petrol ve Maden Kaynakları Bakanı Abdirizak Omar Mohamed birer konuşma yaparken kürsüye gelen Bakan Bayraktar, tarihi bir ana tanıklık etmekten dolayı memnuniyet duyduğunu ifade ederek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Türk halkının selamlarını iletti.

Dönüm Noktası

Bakan Bayraktar, Somali’nin güvenliği ve istikrarı, halkının huzur ve refahı için samimi bir gayret gösterdiklerini belirterek “Türkiye olarak Somali’yi Afrika kıtasında en önemli ortaklarımızdan biri olarak gördüğümüzü ve petrol ve doğal gaz başta olmak üzere enerjinin tüm alanlarında iş birliklerimizi önümüzdeki süreçte daha da geliştirmek istediğimizi vurgulamak isterim. Oruç Reis’in, Somali’de gerçekleştireceği faaliyetler, bu iş birliğinin adeta bir dönüm noktasıdır.” dedi.

İş Birliğini Genişleteceğiz

Bugün ayrıca TPAO ile Somali Petrol İdaresi arasında yeni bir anlaşmanın da imzalandığını açıklayan Bayraktar, “Bu anlaşma ile Somali kara alanlarında da petrol ve doğal gaz arama faaliyetleri yürüteceğiz. Böylece deniz alanlarındaki iş birliğimizi daha da genişletmiş olacağız. Somali’de hem deniz alanlarında hem kara alanlarında elde edilecek başarılar, ülkelerimizin enerji güvenliğine ve halklarımızın refahına katkıda bulunacak.” diye konuştu.

Rahatsız Olanlar Olabilir

Bayraktar, iki ülke iş birliğinin bölgesel istikrara da katkı sağlayacağını vurgulayarak “Elbette Somali’nin gelişmesini, büyümesini istemeyenler bizlere engel olmaya çalışabilir. Bizim burada olmamızdan rahatsız olanlar olabilir. Ancak saygıdeğer cumhurbaşkanı sizlerin, hükümetinizin ve Somali halkının destekleriyle, önümüze çıkarılabilecek tüm engelleri aşacağımıza yürekten inanıyorum.” dedi.

Somalice Jesti

Bakan Bayraktar’ın konuşmasının selamlama bölümünü ve kapanış kısmını Somalice yaptı. Bayraktar’ın bu jesti, Somaliler tarafından alkışlarla karşılandı.

Gerçek Dostluk Şarkısı

Tören öncesinde Oruç Reis’in karşılanmasına özel olarak bestelenen “Gerçek Dostluk” isimli şarkı seslendirildi. Katılımcıların büyük beğenisini toplayan şarkı, “Gerçek dostluk gizlenemez, Türkler Somali’nin derin tarihinin bir parçasıdır, kardeşlik sevgisiyle kök salmış, Somali halkının kalbine yazılmış ve asla silinmeyecek.” sözleriyle başlıyor.

Sırada Kara Sahaları Var

Bakan Bayraktar’ın Mogadişu temasları kapsamında Somali Petrol İdaresi ile TPAO arasında bir mutabakat zaptı imzalandı. Varılan anlaşma ile Somali’nin yaklaşık 5 bin kilometrekarelik kara alanını kapsayan toplam 3 blokta petrol ve doğal gaz bağlamında veri paylaşımı ve değerlendirmesi yapılacak. Ticari ve teknik analiz sonrasında yatırıma uygun görülen bloklar varsa bunlar özelinde üretim paylaşım anlaşmaları imzalanacak.

Oruç Reis Ne Yapacak?

Oruç Reis, Somali denizlerinde ruhsat alınan sahalara özel olarak bugüne kadar hiç yapılmamış olan yaklaşık 5 bin 750 kilometrekarelik alanda 3 boyutlu sismik çalışma icra edecek. Yolculuğu sırasında Oruç Reis’e refakat eden gemiler, yaklaşık 6 ay sürmesi beklenen görev süresi boyunca da bu görevlerine devam edecek. Öngörüler, sahaların petrol emareli olduğunu gösterse de Oruç Reis hem doğal gaz hem de petrol için veri toplayacak. Toplanan veriler, Ankara’da analiz edilecek. Sonrasında sonuçlara bağlı olarak belirlenen sahalarda sondaj çalışmaları başlayacak.

Genç Gazeteciler Somali Mogadişu

Okumaya Devam edin

DİPLOMAT

“Türkiye Cumhuriyeti bekasına yönelik tüm tehditleri kaynağında bertaraf etme gücü ve kararlılığına sahiptir”

Genç Gazeteciler İstanbul

Avatar

Published

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, SAHA EXPO 2024 Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayii Fuarı’nın açılışında yaptığı konuşmada, TUSAŞ’a yönelik terör saldırısına dikkat çekerek, “Bu tarz kalleşliklerle bize geri adım attıracaklarını zannedenlerin tepesine binmeye, inlerini başlarına geçirmeye devam edeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bekasına yönelik tüm tehditleri kaynağında bertaraf etme gücüne, kapasitesine ve kararlılığına sahiptir” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen SAHA EXPO 2024 Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayii Fuarı’nın açılışına katılarak bir konuşma yaptı.

Savunma, havacılık ve uzay sektörlerinin yıldızlarının buluştuğu SAHA EXPO 2024’te olmaktan dolayı büyük memnuniyet duyduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi alanında giderek marka hâline gelen SAHA EXPO’nun ülke, sektör ve katılımcı firmalar için hayırlara vesile olmasını diledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fuarın düzenlenmesinde emeği geçen tüm kurumlarımızı, firmalarımızı, sponsorlarımızı kutluyor, ürünleriyle fuarımızda yer alan tüm şirketlerimizi ayrı ayrı tebrik ediyorum. Yurt dışından güzel İstanbul’umuzu ve SAHA EXPO’yu ziyaret eden tüm misafirlerimize ‘Hoş geldiniz’ diyorum. Fuara katılan firmalara ve fuarda gerçekleştirilen etkinliklere destek veren herkese şükranlarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı.

Önceki gün TUSAŞ’ın Kahramankazan’daki yerleşkesine menfur bir terör saldırısı düzenlendiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öncelikle bu kalleş ve alçak terör saldırısında şehit olan kahramanlarımıza Cenabı Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Şehitlerimizin acılı ailelerine, sevenlerine ve TUSAŞ’ımızın mensuplarına baş sağlığı diliyorum. Şehitlerimizin fedakârlıklarını daima şükranla hatırlayacağız. İnancım ve duam odur ki, milletimiz de şehitlerimizin aziz hatıralarını sonsuza kadar yaşatacaktır. Aynı şekilde saldırıda yaralanan kardeşlerimize de Mevla’dan acil şifalar temenni ediyorum” diye konuştu.

“İSTİKLAL MARŞI’MIZDAKİ O ASİL RUHA BİR KEZ DAHA ŞAHİT OLDUK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada öncelikle bir hususun bilinmesini istediğini ifade ederek şöyle devam etti: “Her ne kadar şehitlerimiz sebebiyle acımız büyük olsa da Türkiye Yüzyılı ülkümüze kasteden alçaklarla mücadele azmimiz çok daha büyüktür. Bu tarz kalleşliklerle bize geri adım attıracaklarını zannedenlerin tepesine binmeye, inlerini başlarına geçirmeye devam edeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bekasına yönelik tüm tehditleri kaynağında bertaraf etme gücüne, kapasitesine ve kararlılığına sahiptir. Türkiye 85 milyon vatandaşının topyekûn kenetlenmesiyle her türlü tuzağı bozacak basireti de hamdolsun ziyadesiyle haizdir. Şu gerçeği herkes yakında görecektir; milletimizin huzur ve güvenliğini hedef alan her türlü saldırı, akim kalacak başarısız olacak, en sonunda dönüp kandan beslenen terör baronlarını vuracaktır.”

TUSAŞ’taki terör eylemini düzenleyen bölücü terör örgütü üyesi hainlerin 2’sinin de ölü olarak ele geçirildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hava Kuvvetlerimiz ve MİT Başkanlığımız bu alçak saldırıya cevabımızı, Suriye ve Irak’taki terör hedeflerini yok ederek katbekat fazlasıyla vermiş, şehitlerimizin mübarek kanlarını yerde bırakmamıştır” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, savunma sanayii çalışanlarının da saldırıdan hemen sonra “Hainlere inat daha fazla çalışacağız, daha fazla üreteceğiz” diyerek bu milletin nasıl yenilmez bir iradeye, nasıl sarsılmaz bir imana sahip olduğunu gösterdiğini vurguladı.

“İstiklal Marşı’mızdaki o asil ruha bir kez daha şahit olduk” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstiklal Marşı’nın “Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar/Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var/Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar/’Medeniyet’ dediğin tek dişi kalmış canavar?” dizelerini okudu.

“KİRALIK KATİL SÜRÜLERİNİN EMELLERİNİN NE OLDUĞUNUN GAYET FARKINDAYIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, teröre meydan okuyan TUSAŞ personelinin, bu milletin yenilmeyeceğini, yıkılmayacağını, alçakları yurduna asla uğratmayacağını, dost düşman herkese bir kez daha ilan ettiğini dile getirdi.

“Bakınız burada şu gerçeğin altını önemle çiziyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bu kalleşliklerin arkasındaki niyetin ne olduğunu çok net görebiliyoruz. Biz kiralık katil sürülerinin emellerinin ne olduğunun da gayet farkındayız. Aynı şekilde, basiret ve feraset sahibi milletimiz de bölücü canilerin kanlı eylemlerinin hangi amaca hizmet ettiğinin bilincindedir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünkü güvenlik toplantısında hain terör saldırısını ve atacakları adımları detaylıca ele aldıklarını belirterek, “85 milyonun kardeşçe, barış ve huzur içinde yaşadığı terörsüz Türkiye hedefimizle aramıza kimsenin girmesine müsaade etmeyeceğiz” diye konuştu.

“TUZAĞA DÜŞMEYECEĞİZ, HEDEFLERİMİZDEN KOPMAYACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hiçbir hasmane terör saldırısının bu milletin ezelî ve ebedî kardeşliğini bozamayacağını, Türkiye Yüzyılı’nın inşasına engel olamayacağını, büyük ve güçlü Türkiye idealinin önüne set çekemeyeceğini vurguladı.

Türkiye düşmanlarının ülkeyi karanlığa sürüklemesine izin vermeyeceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye Cumhuriyeti sadece tüm terör örgütlerinden değil, bu cinayet şebekelerini üzerimize salan emperyalist çetelerden de daha büyüktür, daha güçlüdür, daha dirayetlidir” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, oyun kuranların oyunlarını tek tek başlarına geçirecek köklü devlet tecrübesine sahip olduğunu ifade ederek, “Bugüne kadar terörle mücadeleyi daima çok katmanlı, elimizin altındaki tüm araçları, bütün imkânları kullanarak yürüttük. İnşallah bundan sonra aynı stratejik akılla mücadelemizi sürdüreceğiz. Tuzağa düşmeyeceğiz, hedeflerimizden kopmayacağız” ifadelerini kullandı.

Kardeşlikten, birlik ve beraberlikten taviz vermeyeceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ortada hiçbir sebep yokken aylar öncesinden Türkiye için iç karışıklık senaryoları yazan müstevlilerin heveslerini yine kursaklarına koyacağız. Terör eylemi akabinde milletimizin yanı sıra muhalefet dahil siyasi partilerimizin benimsediği müşterek duruşu takdirle karşılıyoruz. Çağrımıza uygun şekilde kardeşlik ekseninde birbirine kenetlenen tüm vatandaşlarıma teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

“SON DÖNEMDE MEDYAMIZ BU TÜR HADİSELERDE ÇOK KÖTÜ BİR SINAV VERİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada bir üzüntüsünü ifade etmek istediğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Terörün gayesi sadece kan dökmek, masumları katletmek değildir. Terörün asıl amacı toplumda tedhiş ve korku ortamı oluşturmak. Ülkemizde kimi çevreler maalesef bilerek veya bilmeyerek terörün bu hedefine ulaşmasına bir nevi aracılık yapmaktadır. Bakınız, hiçbir otokontrolün, hiçbir ahlaki değerin ve denetimin olmadığı sosyal medya mecralarını bir tarafa bırakıyoruz. Çünkü orası zaten söz konusu Türkiye olduğunda terör eyleminin eksik kalan yanlarını tamamlayan bir operasyon aygıtına dönüşmüş durumda. Batıda bir terör eylemi gerçekleştirildiğinde gösterdikleri hassasiyetin, ülkemize gelince esirgendiğini şimdiye kadar defalarca tecrübe ettik. Artık onlardan tutarlı, ahlaklı, ilkeli, vicdanlı bir duruş beklemiyoruz. Bizi asıl üzen böyle meselelerde çok daha sorumlu, çok daha titiz yayın yapmasını beklediğimiz yazılı ve görsel medyamızdır. Son dönemde medyamız bu tür hadiselerde çok kötü bir sınav veriyor.”

Herkesi yaralayan menfur cinayetlerde sergilenen sorumsuzluğun bir benzerinin TUSAŞ’taki terör eyleminde de tekrarlandığını gördüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun kabul edilebilir ve makul görülebilir hiçbir yanının olmadığını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Milletin, memleketin, devletimizin güzide kurumlarının hak ve çıkarlarının reyting yarışlarına feda edilmemesi gerekiyor. Tabii görüntüleri filtresiz bir şekilde milletin huzuruna boca edenler ne kadar büyük yanlışın içindeyse, bu görüntüleri servis edenler de devletimizin ve kurumlarımızın güvenliğine telafisi zor zararlar vermektedir. Bundan sonra bu tür sorumsuzlukların üzerine daha kararlı gideceğiz. Medyamızdan ve siyasetçilerimizden teröre karşı yürütülen mücadelenin topyekûn ve çok boyutlu bir mücadele olduğunu her zaman göz önünde bulundurarak hareket etmelerini bekliyoruz.”

“SAHA EXPO, TÜRK ŞİRKETLERİNİ KÜRESEL PAZARLA BULUŞTURAN BİR KÖPRÜ”

Şehitlere bir kez daha rahmet dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “SAHA İstanbul bundan 9 sene önce savunma ve havacılık sektörümüzün lokomotifi olma hedefiyle kuruldu. Yerlilik oranını arttırmayı kritik teknolojileri, ülkemize kazandırmayı, uluslararası rekabet gücümüzü yükseltmeyi amaçlayan Saha İstanbul, kuruluşundan bu yana geçen sürede çok büyük mesafe katettik. SAHA İstanbul bugün 52 farklı sektörden üyeye, bin 200’ü aşkın şirkete, 29 üniversite ve 45 şehre yayılmış geniş bir ağa özellikle ulaşmıştır” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kısa sürede ulaşılan bu geniş ve yaygın savunma ekosistemini çok kıymetli bulduklarını vurgulayarak, şunları söyledi: “Saha EXPO’nun ise Türk şirketlerinin küresel pazarla buluşturan bir köprü vazifesi üstlendiğine tanık oluyoruz. 2018’de ilki düzenlenen SAHA EXPO fuarıyla ülkemiz firmalarının iş geliştirme ve ihracat çabalarını samimiyetle destekliyoruz. Rakamlar SAHA EXPO’nun sektörde geldiği seviyeyi ortaya koymaktadır. 150 binden fazla ziyaretçi 300’ün üzerinde delegasyon, 150’den fazla alıcı delegasyonu, 120’yi aşkın ülkeden üst düzey katılım bin 400’den fazla şirket iştiraki ile SAHA EXPO, memnuniyetle belirtmek isterim ki savunma sektöründe önemli bir platform hâline gelmiştir.”

“TÜRKİYE GLOBAL SAVUNMA SANAYİİ SEKTÖRÜNDE GÜÇLÜ BİR OYUNCU OLMA YOLUNDA EMİN ADIMLARLA İLERLİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, fuar boyunca 4,6 milyar doları ihracat sözleşmesi olmak üzere toplam 6,2 milyar dolarlık anlaşmaların imzalanacak olmasının da dikkate değer olduğunu söyledi.

Geçen yıl savunma ve havacılık sektörünün toplam 5,6 milyar dolarlık ihracatı yakaladığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, SAHA EXPO’da da neredeyse bu tutara yakın ihracat sözleşmelerine imza atılacağını kaydetti.

Türkiye’ye önemli başarıları yaşatan SAHA EXPO ile tüm katılımcı firmaları tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Görüyoruz ki Türkiye global savunma sanayii sektöründe güçlü bir oyuncu olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Bu başarı, teknolojiyi tasarlama, geliştirme ve üretme yanında stratejik iş birlikleri ve uluslararası projelerle de perçinleniyor. Bununla ne kadar iftihar etsek inanın azdır” diye konuştu.

Bazı güncel ve çarpıcı verileri paylaşmak istediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “2002’de savunma ihracatımız 248 milyon doları ancak buluyordu. Biz bunu aldık, biraz evvel de ifade ettiğim gibi 5,6 milyar dolara çıkardık. Sadece geçen yıl 185 ülkeye 230’dan fazla savunma ürünü ihraç ettik. Savunma ve havacılık ihracatımız bu yıl eylül ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 32 oranında yükseldi. İlk 9 aydaki ihracatımızda da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12,2’lik artış oldu. Son 12 ayda gerçekleşen ihracatımız ise yüzde 10,4’lük artışla 6 milyar 15 milyon dolara ulaştı. Sadece 2024 yılı içerisinde savunma sanayii şirketlerimiz 178 farklı ülkeye ürün ihraç ederek ciddi bir rekora imza attı.”

“SON 22 YILDA, SAVUNMA SANAYİİ ALANINDA DESTAN YAZDIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bayraktar TB2, Akıncı, ANKA, AKSUNGUR gibi insansız hava araçlarının dünyada büyük yankı uyandırdığını ve “oyun değiştirici” olarak nitelendirildiğini belirterek, “Önümüzdeki dönemde buna insansız savaş uçaklarımız KIZILELMA ve ANKA III’ü de eklemeyi planlıyoruz. Bu asimetrik savunma ürünlerimizin de envantere girmesiyle Türkiye bu alandaki hâkimiyetini daha da tahkim edecektir. Savunma sanayinde yerlilik oranımızı hamdolsun yüzde 80’in üzerine çıkarmış durumdayız” bilgisini verdi.

Artık sadece kendi ihtiyaçlarının ezici çoğunluğunu teminle kalmayıp, dost ve müttefik ülkelerin güvenliğine de güçlü destek sağladıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “Şunu bugün burada büyük bir gururla söylemek istiyorum. Önümüze çıkarılan tüm engellere, maruz kaldığımız gizli açık ambargolara, içimizdeki ihanet şebekelerinin sabotajlarına, müttefiklik hukukunu ayaklar altına alan kısıtlamalara rağmen son 22 yılda savunma sanayii alanında tam anlamıyla bir destan yazdık. Bu gerçeği muhalif-muvafık, dost düşman herkes görüyor. Kabul ediyor. Türkiye’nin başarılarını kendilerine örnek alıyor. Bilhassa 2002 öncesi yıllarda teröre karşı mücadele eden paşalarımız, askerlerimiz, güvenlik kuvvetlerimiz, Türk savunma sanayinin nasıl bir başarı hikâyesine imza attığını çok iyi biliyor.”

Askerin ve polisin ihtiyaç duyduğu en basit malzemelerin bile yurt dışından tedarik edildiği, kendilerine yakışmayan o eski Türkiye tablosuna son verdiklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terör örgütlerine karşı yürüttüğü meşru operasyonlarda dahi başka ülkelerin silahına, aracına, gerecine muhtaç olan bir ülkeyi savunma hamlelerimiz neticesinde dışa bağımlılıktan büyük oranda kurtardık. Sistemler sistemi Çelik Kubbe ile Çelik Kubbe’nin uzun menzil hava savunmadaki gücü SİPER ve diğer pek çok projemizle kendimizi sürekli geliştirmeye çalışıyoruz. Birilerinin Demir Kubbe’si olabilir, bizim de Çelik Kubbe’miz var” diye konuştu.

“İMECE İLE ARTIK DÜNYANIN HER YERİNDEN HERHANGİ BİR KISITLAMAYA TABİ OLMADAN GÖRÜNTÜ ALMA İMKÂNINA SAHİBİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzun menzilli füze yeteneklerini güçlendirdiklerini, bunlara yönelik adımları da kararlılıkla attıklarını kaydetti.

Uydu teknolojilerinde de devamlı atılım hâlinde olduklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm bunlarla birlikte uydu teknolojilerinde de devamlı bir atılım hâlindeyiz. Ülkemizi kendi uydularını geliştirebilen, üretebilen, test edebilen bir konuma çıkardık. Geçtiğimiz yıl uzaya fırlattığımız, Türkiye’nin ilk yerli ve millî gözetleme uydusu İMECE ile artık dünyanın her yerinden herhangi bir kısıtlamaya tabi olmadan görüntü alma imkânına sahibiz. TÜRKSAT 6A projesiyle de haberleşme uydularının üretimi alanında kendi uydusunu yapabilen sayılı ülkeler arasına girdik. TÜRKSAT 6A ve İMECE projelerinde edindiğimiz kabiliyetleri ay misyonumuzun hazırlık ve gerçekleştirme süreçlerinde de kullanacağız” ifadelerini kullandı.

Bölgede yaşanan kritik gelişmelerin kendilerine savunma, havacılık ve uzay teknolojilerinde hiçbir alanı ihmal etmemeleri gerektiğini hatırlattığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek Gazze’de 50 bin masumun acımasızca katledildiği soykırımda gerekse Lübnan’a yönelik saldırılarda Türk savunma sanayisinin her açıdan güçlü olmak zorunda olduğunu gördüklerini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Sadece kendi vatandaşlarımızın güvenliği için değil, bölgemizde huzur ve istikrarın temini için de caydırıcılığımızın zirvede olması zarurettir. Şayet bugün kimseden icazet almadan, kimseden çekinmeden, zalimlere en güçlü tepkiyi gösterebiliyorsak bunun arkasında savunma sanayimizin 22 yılda elde ettiği göz kamaştıran başarılar bulunuyor. İnşallah bu başarı grafiğimiz yükselmeye devam edecek. Şundan tüm milletimiz emin olsun. Türkiye’nin savunma sanayindeki bağımsızlık yürüyüşü sadece ülkemiz için değil, mazlumlarla birlikte tüm dünya için yeni bir dönemin habercisidir.”

“ÜLKEMİZİN KUTLU YÜRÜYÜŞÜNÜ ENGELLEYEMEYECEKLER”

Türkiye Yüzyılı’nın hem içeride hem de dışarıda barışın, huzurun, adaletin, refahın ve ekonomik kalkınmanın hâkim olduğu bir asır olacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne eli kanlı caniler ne de bu canileri üzerimize salanlar ülkemizin kutlu yürüyüşünü engelleyemeyeceklerdir. Tüm saldırılara, tüm provokasyonlara rağmen yürüyüşümüz hızlanarak devam edecek” değerlendirmesini yaptı.

SAHA EXPO’nun mücadelelerinde kendilerine destek olacağı ve Türk savunma sanayii ürünlerinin tanıtımına katkı sunacağından emin olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, fuarın başarılı geçmesini temenni edip, organizasyonda görev alan herkese teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, herkesi SAHA EXPO’daki ürünleri yakından görmeye davet etti.

Genç Gazeteciler İstanbul

Okumaya Devam edin

REKLAMLAR
Mart 2021
P S Ç P C C P
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
293031  

Genç Diplomat

REKLAMLAR
DİPLOMAT1 gün önce

Senegal Cumhurbaşkanı Faye Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde

DİPLOMAT2 gün önce

Dünden Bugüne Yarından Geleceğe Tarkan Oğuz Yaşaroğlu

DİPLOMAT3 gün önce

“Bu millet maruz kaldığı tüm saldırıların üstesinden gelerek, küllerinden yeniden doğmayı başarmış asil bir millettir”

DİPLOMAT3 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde tebrikleri kabul etti

DİPLOMAT3 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anıtkabir’de düzenlenen törene katıldı

DİPLOMAT3 gün önce

“Savunma sanayimiz, Türkiye ekonomisine en yüksek katkıyı veren sektörler arasında yer alıyor”

DİPLOMAT3 gün önce

“Bağımsız, güçlü, onurlu ve müreffeh Türkiye’yi ilelebet payidar kılmakta kararlıyız”

DİPLOMAT5 gün önce

Oruç Reis Somali’de

DİPLOMAT6 gün önce

“Türkiye Cumhuriyeti bekasına yönelik tüm tehditleri kaynağında bertaraf etme gücü ve kararlılığına sahiptir”

DİPLOMAT6 gün önce

“Deprem bölgesinde evine girmeyen hiçbir hak sahibimiz kalmayacak”

DİPLOMAT1 hafta önce

TUSAŞ Şehitleri Son Yolculuklarına Uğurlandı

DİPLOMAT1 hafta önce

“BRICS’in daha adil bir küresel düzenin inşasına eşsiz katkılar sunduğuna inanıyoruz”

DİPLOMAT1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BRICS Liderler Zirvesi’ne katıldı

DİPLOMAT1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Menfur terör saldırısını lanetliyorum”

DİPLOMAT1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çek Cumhuriyeti Büyükelçisi Petr Stepanek’i kabul etti.

DİPLOMAT1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB Delegasyonu Büyükelçisi Thomas Hans Ossowski’yi kabul etti.

DİPLOMAT1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İrlanda Büyükelçisi Clare Brosnan’ı kabul etti.

DİPLOMAT1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Belçika Büyükelçisi Hendrik Van de Velde’yi kabul etti.

DİPLOMAT1 hafta önce

“Hep beraber terörün ve şiddetin olmadığı bir Türkiye’yi inşa edelim”

DİPLOMAT1 hafta önce

“Vesayete, terör örgütlerine, statükonun bekçiliğine soyunan antidemokratik odaklara hiçbir zaman baş eğmedik”

DİPLOMAT2 hafta önce

“Almanya ile savunma sanayinde iş birliğimizi geliştirmeyi arzu ediyoruz”

DÜNYA2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Başbakanı Scholz ile görüştü

GÜNDEM2 hafta önce

“Merkez Bankası brüt rezervleri 156 milyar dolarla rekor seviyeye ulaştı”

DİPLOMAT2 hafta önce

İyi ki Varsın Eyüp ARATAY

DİPLOMAT2 hafta önce

“Devlet yönetiminde bizim rehberimiz, ‘İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın’ ilkesidir”

DİPLOMAT3 hafta önce

“Türk şirketlerinin Sırbistan’da istihdam oluşturan yatırımları her geçen gün artıyor”

DİPLOMAT3 hafta önce

“Sırbistan ile ikili iş birliğimizin lokomotifini, ekonomik ve ticari ilişkilerimiz oluşturuyor”

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sırbistan Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda

DİPLOMAT3 hafta önce

“Arnavutluk ile ticaret hacmimizi ilk aşamada 2 milyar dolar düzeyine çıkaracağız”

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arnavutluk Başbakanı Rama ile görüştü

DÜNYA3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arnavutluk Cumhurbaşkanı Begaj ile bir araya geldi

DİPLOMAT4 hafta önce

“Türkiye, 85 milyon vatandaşıyla bölgesinin istikrar ve güven kaynağıdır”

DİPLOMAT4 hafta önce

“Teknolojiyi, üreten ve ihraç eden ülke hedefimiz doğrultusunda ilerliyoruz”

DİPLOMAT1 ay önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb ile ortak basın toplantısında konuştu

DİPLOMAT1 ay önce

Finlandiya Cumhurbaşkanı Stubb Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde

DİPLOMAT2 hafta önce

İyi ki Varsın Eyüp ARATAY

DİPLOMAT2 hafta önce

“Devlet yönetiminde bizim rehberimiz, ‘İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın’ ilkesidir”

DİPLOMAT4 hafta önce

“Teknolojiyi, üreten ve ihraç eden ülke hedefimiz doğrultusunda ilerliyoruz”

DİPLOMAT1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İrlanda Büyükelçisi Clare Brosnan’ı kabul etti.

DİPLOMAT4 hafta önce

“Türkiye, 85 milyon vatandaşıyla bölgesinin istikrar ve güven kaynağıdır”

DÜNYA3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arnavutluk Cumhurbaşkanı Begaj ile bir araya geldi

DİPLOMAT1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çek Cumhuriyeti Büyükelçisi Petr Stepanek’i kabul etti.

DİPLOMAT3 hafta önce

“Türk şirketlerinin Sırbistan’da istihdam oluşturan yatırımları her geçen gün artıyor”

DİPLOMAT3 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anıtkabir’de düzenlenen törene katıldı

DİPLOMAT3 hafta önce

“Sırbistan ile ikili iş birliğimizin lokomotifini, ekonomik ve ticari ilişkilerimiz oluşturuyor”

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sırbistan Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda

DİPLOMAT3 hafta önce

“Arnavutluk ile ticaret hacmimizi ilk aşamada 2 milyar dolar düzeyine çıkaracağız”

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arnavutluk Başbakanı Rama ile görüştü

GÜNDEM2 hafta önce

“Merkez Bankası brüt rezervleri 156 milyar dolarla rekor seviyeye ulaştı”

DİPLOMAT2 gün önce

Dünden Bugüne Yarından Geleceğe Tarkan Oğuz Yaşaroğlu

DİPLOMAT1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Belçika Büyükelçisi Hendrik Van de Velde’yi kabul etti.

DİPLOMAT1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB Delegasyonu Büyükelçisi Thomas Hans Ossowski’yi kabul etti.

DİPLOMAT3 gün önce

“Bu millet maruz kaldığı tüm saldırıların üstesinden gelerek, küllerinden yeniden doğmayı başarmış asil bir millettir”

DİPLOMAT5 gün önce

Oruç Reis Somali’de

DÜNYA2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Başbakanı Scholz ile görüştü

DİPLOMAT1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Menfur terör saldırısını lanetliyorum”

DİPLOMAT1 hafta önce

TUSAŞ Şehitleri Son Yolculuklarına Uğurlandı

DİPLOMAT1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BRICS Liderler Zirvesi’ne katıldı

DİPLOMAT2 hafta önce

“Almanya ile savunma sanayinde iş birliğimizi geliştirmeyi arzu ediyoruz”

DİPLOMAT1 hafta önce

“Hep beraber terörün ve şiddetin olmadığı bir Türkiye’yi inşa edelim”

DİPLOMAT1 hafta önce

“Vesayete, terör örgütlerine, statükonun bekçiliğine soyunan antidemokratik odaklara hiçbir zaman baş eğmedik”

DİPLOMAT1 hafta önce

“BRICS’in daha adil bir küresel düzenin inşasına eşsiz katkılar sunduğuna inanıyoruz”

DİPLOMAT6 gün önce

“Türkiye Cumhuriyeti bekasına yönelik tüm tehditleri kaynağında bertaraf etme gücü ve kararlılığına sahiptir”

DİPLOMAT3 gün önce

“Savunma sanayimiz, Türkiye ekonomisine en yüksek katkıyı veren sektörler arasında yer alıyor”

DİPLOMAT3 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde tebrikleri kabul etti

DİPLOMAT6 gün önce

“Deprem bölgesinde evine girmeyen hiçbir hak sahibimiz kalmayacak”

DİPLOMAT1 gün önce

Senegal Cumhurbaşkanı Faye Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde

DİPLOMAT3 gün önce

“Bağımsız, güçlü, onurlu ve müreffeh Türkiye’yi ilelebet payidar kılmakta kararlıyız”

REKLAMLAR
REKLAMLAR

Genç Diplomat

seers cmp badge