Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “İhracatta her ay yeni bir rekora imza atarak ilerliyoruz. İlk altı ayda, geçtiğimiz yıla göre yüzde 40’lık bir ihracat artışı gerçekleşti. Bu gidişle yıl sonunda tarihimizde ilk defa 200 milyar doların üzerinde bir ihracata imza atacağız. Güçlü ihracat performansı, düşen altın ithalatı ve turizmdeki toparlanmayla birlikte, cari açığın da gerilemesini bekliyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara dair açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Aziz milletim, değerli basın mensupları; sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum.
Kabine Toplantımızda küresel bir sağlık krizine dönüşen koronavirüs salgını başta olmak üzere gündemimizdeki dış politika, güvenlik ve diğer başlıklara ilişkin değerlendirmelerimizi yaptık.
“TOPLUMSAL BAĞIŞIKLIK ELDE EDİLENE KADAR TEDBİRLERE UYMAYA DEVAM ETMELİYİZ”
Türkiye, dünyada salgın sürecini tüm boyutlarıyla başarıyla yürüten tüm ülkelerin ilk sıralarında yer almaktadır. Aldığımız etkili ve yerinde tedbirler sayesinde pek çok ülkeden olumlu yönde ayrıştık. Dünyanın pek çok yerinde testler ücrete tabi iken, biz salgının başından beri vatandaşlarımıza ücretsiz test hizmeti sunduk.
Aynı şekilde aşı hizmetlerini de diğer ülkeler gibi ücretsiz olarak vatandaşımıza veriyoruz. Buradan tüm vatandaşlarımıza artık 18 yaşın üzerindeki herkese açılmış olan aşı randevularını bir an önce alarak kendilerini ve sevdiklerini bu musibetten korumaları çağrısında bulunuyorum. Çünkü şu anda dünyada bu hastalığa karşı aşı dışında kullanılabilecek işe yaradığı bilinen başka bir tedbir yoktur. Aşı konusunda yürütülen olumsuz kampanyaların hiçbirinin de ilmi ve akli temele dayanmadığının altını tekrar çizmek istiyorum.
Sağlık Bakanlığımızın hazırladığı salgın yönetimi ve çalışma rehberlerine uygun çalışma ortamının sağlanmasına yönelik denetimler sürecektir. Toplumsal bağışıklık elde edilene kadar hep birlikte temizlik, maske, mesafe başta olmak üzere tedbirlere uymaya devam etmeliyiz.
“MİLLETİMİZİN HER KESİMİNE DESTEK OLDUK”
Sağlık tedbirleri yanında salgın döneminde çeşitli başlıklar altında hayata geçirdiğimiz uygulamalarla milletimizin her kesimine destek olduk. Bu çerçevede bütçeden ve çeşitli fonlardan sunduğumuz doğrudan desteklerin tutarı 150 milyar lirayı aşmış durumdadır. Yıl sonuna kadar bu tutarın 196 milyar liraya, yani millî gelirimizin yüzde 3,5’una ulaşmasını bekliyoruz. Kullandırılan ve tüm ertelenen krediler ile vergi ve sosyal güvenlik primleri yoluyla da 524 milyar liralık, yani millî gelirin yüzde 9,3’ü kadar bir kaynağı harekete geçirdik. Bu sayede ihtiyaç sahibi vatandaşımızdan çalışanımıza, üreticimize, yatırımcımıza kadar kimseyi yalnız bırakmadık.
Tarım desteklerinde de bu yıl toplam desteğin yüzde 63’ünü, yani 15 milyar lirasını en fazla finansmana ihtiyaç duyulan ilk 6 ayda üreticilerimizin hesaplarına yatırdık. Uyguladığımız etkin müdahale alımlarıyla hem alım yaptığımız ürünlerin kapsamını genişlettik, hem de çiftçimizin yüzünü güldürecek fiyatları açıkladık.
Tarımda yaşanan kuraklık sebebiyle ortaya çıkacak muhtemel sıkıntılara karşı tedbirlerimizi aldık, alıyoruz. Toprak Mahsulleri Ofisi hasat nedeniyle Haziran ayında ara verdiği uygun fiyatlı arpa ve buğday gibi yem ham maddesi satışına Temmuz’da devam edecektir. Gelecek yılki hasat dönemine kadar sürecek bu uygulamadan yetiştirici, besici ve yem üreticilerinin tamamı faydalanacaktır. Besicilerimiz yem ham maddesi almak için hayvan kayıt sistemine kayıtlı hayvan sayısı kadar Toprak Mahsulleri Ofisi’ne başvurabilir.
Yine hayvancılık sektörünün kaba yem ihtiyacını karşılamak amacıyla yem bitkileri desteğimiz de devam ediyor. Sadece bu yılın ilk altı ayında yem bitkisi üretimi için 821 milyon lira destek ödemesi yaptık. Bu destekler sayesinde ülkemizde yem bitkileri ekim alanı 758 bin hektardan 2,5 milyon hektara yükseldi.
Salgın ve kuraklık nedeniyle ortaya çıkan durumu istismar ederek hububat ile et, süt, yem fiyatlarını aşırı şekilde yükseltmeye çalışanlara da izin vermeyeceğiz.
Kuraklığa karşı en büyük kozumuz, son 19 yılda hayata geçirdiğimiz 227 milyar liralık yatırımla 45 milyar metreküp suyun depolanmasını sağlamış olmamızdır. Bugün de Kabine Toplantımız öncesi Ankara için çok önemli olan arıtma ve atık su toplama kolektörleriyle birlikte Gerede sistemi ile Kırıkkale-Sulakyurt Sulaması ve Çankırı Dereçatı Barajı’nı hizmete açtık. Yaklaşık 1,5 milyar liralık bu yatırımların ülkemize ve şehirlerimize hayırlı olmasını diliyorum.
Her alanda aynı tutarlı ve kararlı yaklaşımı sergiliyoruz. Sahip olduğumuz bu bütüncül yaklaşım sayesinde dünya küçülürken, Avrupa Birliği ülkeleri küçülürken, biz 2020 yılını büyüme ile kapattık. Aynı şeklide sanayi üretiminde de olumlu gelişmeler yaşanıyor. Açıklanan son verilerde bir önceki yılın aynı döneminde üretiminde yüzde 66, ciroda yüzde 97’lik bir artış gözüküyordu.
Hamdolsun 2021’de de oldukça iyi başladık, ilk çeyrekte yüzde 7’lik bir büyüme performansı yakaladık. Bu tablonun bizleri sevindiren tarafı, büyümeye yatırımların, özellikle makine-teçhizat yatırımlarının katkısının artıyor olmasıdır. Ayrıca, büyümede dış talep ile iç talep arasında arzuladığımız dengeleme de başlamıştır. İkinci çeyreğe ilişkin öncü göstergeler baz etkisinin de devreye girmesiyle yüzde 20 civarında bir büyümeye işaret ediyor.
“İHRACATTA HER AY YENİ BİR REKORA İMZA ATARAK İLERLİYORUZ”
Yılın tamamını ise orta vadeli program hedefimiz olan yüzde 5,8’in üzerinde bir büyümeyle kapatacağımız anlaşılıyor. İhracatta her ay yeni bir rekora imza atarak ilerliyoruz. İlk 6 ayda geçtiğimiz yıla göre yüzde 40’lık bir ihracat artışı gerçekleşti. Bu gidişle yıl sonunda tarihimizde ilk defa 200 milyar doların üzerinde bir ihracata imza atacağız.
Güçlü ihracat performansı, düşen altın ithalatı ve turizmdeki toparlanmayla birlikte cari açığın da gerilemesini bekliyoruz. Böylelikle dış finansman cephesinde elimiz rahatlamış olacak.
Aldığımız tedbirler ve ekonomik faaliyetlerdeki canlanma sayesinde istihdam kayıplarımızı telafi ederek 2020 Nisan’ından bu yana 2 milyon 887 bin istihdam artışı sağladık. Bizim gibi genç nüfusu yüksek olan bir ülke için bu rakam elbette yeterli değildir. Kadın ve genç istihdamı başta olmak üzere iş gücü piyasalarını canlandırmak en temel önceliğimiz olmayı sürdürecektir.
“EMEKLİ AYLIKLARI İLE BAYRAM İKRAMİYELERİNİ KURBAN BAYRAMI ÖNCESİNDE ÖDEYECEĞİZ”
Buradan emeklilerimize de bir müjde vermek istiyorum. Emeklilerimizin Temmuz ayı emekli aylıkları ile bayram ikramiyelerini Kurban Bayramı öncesinde ödeyeceğiz. Yine emeklilerimizin aylıklarında Ocak-Temmuz dönemi TÜFE oranını dikkate alarak yüzde 8,45 oranında artış yapıyoruz. Böylece 12,7 milyon vatandaşımıza 12,3 milyar lirası Kurban Bayramı ikramiyesi olmak üzere toplamda 38 milyar liralık bir ödeme gerçekleştireceğiz.
Diğer yandan İller Bankamız, Avrupa Birliği, Dünya Bankası ve Fransız Kalkınma Ajansı ile 15 belediyemizi kapsayan toplamı 5,8 milyar lirayı bulan bir hibe ve kredi anlaşması… Bu kaynakla 18 milyon vatandaşımıza ve 2,3 milyon sığınmacıya daha iyi altyapı hizmeti verilmesi sağlanacaktır.
Aziz milletim; Türkiye ekonomisinin en sağlam alanlarından birisi de kamu maliyesidir. Ocak-Mayıs döneminde son derece güçlü bir bütçe performansı gösterdik. Geçtiğimiz senenin ilk beş ayında bütçe açığı 90,1 milyar lira iken bu yılın aynı döneminde açık 7,5 milyar liraya geriledi. Biliyorsunuz 2021 yılı bütçe açığı hedefimizi aşağı yönlü revize ederek millî gelirin yüzde 3,5’una çektik. Bu şekilde oluşturacağımız mali alanı gerekmesi durumunda vatandaşlarımızın ihtiyaçları için kullanacağız.
Vergi politikalarında gelir ihtiyacı ile vergi yükleri arasındaki hassas dengeyi korumaya büyük özen gösteriyoruz. Ekonomik kararlara olumsuz etki edecek yatırımları ve girişimciliği engelleyebilecek mahiyette ağır bir vergi yükünün ortaya çıkmasını istemiyoruz. Bu anlayışla hükümetlerimiz döneminde giyimde, ilaç ve tedavi hizmetlerinde, eğitimde, yeme-içme ve turizm faaliyetlerinde, zirai faaliyetlerde ciddi KDV indirimleri yaptık. Ayrıca, eğitim kurumlarına kuruluşlarından itibaren 5 yıl süreyle Gelir ve Kurumlar Vergisi istisnası sağladık. Asgari geçim indirimi uygulamasını getirerek çalışanın vergi yükünü düşürdük. Hatta üç çocuklu asgari ücretlinin aylık vergi yükünü sıfıra kadar indirdik.
Son olarak, Ekonomi Reform Programımız kapsamında basit usulde vergilendirilen esnafımızın tüm kazançlarını vergi dışı bırakıyoruz. Vatandaşlarımızın kendi evlerinde el emekleriyle imal ettikleri ürünlerin internet üzerinden satışını esnaf muaflığı kapsamına aldık. İstihdamın desteklenmesi ve iş gücü maliyetlerinin azaltılması amacıyla çok önemli düzenlemeleri hayata geçirdik. Bu amaçla yılsonuna kadar işe alınacak her bir işçi için asgari ücret üzerinden ödenmesi gereken tüm SGK primleri ve vergileri 12 ay boyunca karşılıyoruz. Aynı şekilde istihdam maliyetinin yaklaşık yüzde 36’sına tekabül eden 1556 lirayı devlet olarak biz ödüyoruz. Bu desteği kadın, genç ve engelli istihdamında 18 ay olarak uyguluyoruz.
“GELİR POLİTİKALARIMIZI ENFLASYONLA MÜCADELEYE DESTEK OLACAK ŞEKİLDE UYGULADIK”
Organize sanayi bölgeleri, küçük sanayi siteleri, endüstri bölgeleri ve serbest bölgeler başta olmak üzere her alanda yatırımı, katma değerli üretimi, istihdamı, araştırma, geliştirmeyi tasarımı ve yenilikçiliği destekleyen pek çok düzenleme yaptık. Gelir politikalarımızı enflasyonla mücadeleye destek olacak şekilde uyguladık, uygulamaya da devam ediyoruz. Döviz kurunda yaşanan dalgalanmaların vatandaşlarımıza yansımasını en aza indirmek için gerekli tedbirleri aldık. Eşelmobil sistemiyle akaryakıt ürünleri üzerinden alınan maktu ÖTV tutarlarında indirimler yaparak fiyatların yükselmesini engelledik. Bugün mazotta 2 lira, benzinde 2,5 lira ÖTV almamız gerekirken, mazotta 71 kuruş, benzinde 83 kuruş ÖTV alıyoruz. Dolayısıyla, her bir akaryakıt alımında vatandaşlarımızı litrede en az 2 lira destekliyoruz. Evlerde ve sanayide kullanılan tüplerde ise yine eşelmobil uygulaması sayesinde hiç ÖTV almıyoruz. Aynı sistemle sadece bu yıl toplam 46 milyar liralık KDV ve ÖTV vergisi gelirinden feragat ediyoruz.
Şu anda Avrupa’da benzinin ve motorinin hem en ucuz olduğu hem de az vergilendirildiği ülke biziz. Eskiden yurt dışından gelenler arabalarının depolarını doldurup öyle sınırlarımızdan içeri girerlerdi. Şimdi iş tersine döndü depoları fulleyip sınır dışına çıkıyorlar. Tüm bunlara ek olarak beyaz eşya, mobilya, motorlu taşıtlar ve inşaat sektörlerine yönelik geçici veya kalıcı nitelikte ÖTV, KDV ve harç indirimleri yapmak suretiyle enflasyonla mücadeleyi ve ekonomide canlanmayı destekledik.
Vergisini düzenli olarak ödeyen mükelleflerimize yüzde 5 Gelir ve Kurumlar Vergisi indirimi getirdik. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi almak amacıyla Gelir Vergisi tarifesine yeni bir dilim ekledik. Vergi alanında vatandaşlarımıza, çiftçimize, esnafımıza, sanayicimize, ihracatçılarımıza, özetle A’da Z’ye her kesime yönelik yaptığımız düzenlemeleri burada saymakla bitiremeyiz. Böylesine büyük maliyetlere katlanmamızın tek gayesi vatandaşlarımızın, üreticilerimizin ve çiftçilerimizin yükünü azaltarak insanımızın refahını artırmaktır.
“KURUMLAR VERGİSİNİ BU YIL YÜZDE 25, GELECEK YIL YÜZDE 23 OLARAK UYGULAYACAĞIZ”
Aziz milletim, birileri ülkemizde Gelir Vergileri yüksek, sigorta primleri yüksek, dolaylı vergilerde dünya şampiyonuz diyor. Tabi bunların her söyledikleri gibi bu da yalan. Türkiye’de mahalli idare gelirleri ve Sosyal Güvenlik Primleri dahil dolaysız vergi gelirlerinin toplam vergi gelirlerine oranını yüzde 53’den yüzde 61’e çıkarttık. Aynı dönemde dolaylı vergilerin payını yüzde 47’den, yüzde 39’a düşürdük. Yunanistan, Macaristan, Portekiz, Estonya ve Şili gibi ülkelerde dolaylı vergi geliri oranları çok daha yüksektir. Yine dünyanın en yüksek vergilerini uyguladığımız ve buna rağmen vergi geliri üretemediğimiz eleştirileri yapılıyor. Ülkemizde uygulanan vergi oranları ile OECD ülkelerindeki vergi oranlarına bakıldığında bunun da yalan olduğu görülecektir. Daha önce Gelir Vergisine ilişkin en düşük vergi oranı yüzde 22 olarak uygulanıyordu. Biz bu oranı yüzde 15’e düşürdük. Gelir Vergisine ilişkin en yüksek vergi oranını da yüzde 49,5’dan, yüzde 40’a indirdik. Böylece Gelir Vergileri açısından OECD ortalamalarına epeyce yaklaştık. Salgının etkilerini azaltmak amacıyla aldığımız önlemler kapsamında Kurumlar Vergisini bu yıl yüzde 25, gelecek yıl yüzde 23 olarak uygulayacağız. Bu oranlarda OECD ortalamalarına yakındır. Kurumlar Vergisi oranını 2023’den itibaren de yüzde 20 seviyesine indiriyoruz. Hatırlayın, bu ülkede Kurumlar Vergisi oranı biz geldiğimizde yüzde 33’tü. Kaldı ki, bugün ülkemizdeki belli bölgelerde üretimi desteklemek amacıyla yatırımcılarımızın Kurumlar Vergisi oranı yüzde 2’ye, imalat faaliyetlerinde ise sıfıra kadar iniyor.
Katma Değer Vergisi oranlarına da değinmek istiyorum. Tüm işlemlerde KDV oranının yüzde 18 olduğunu varsaydığımızda OECD ülkeleri arasında KDV oranı en düşük ikinci ülkeyiz. Hepinizin de bildiği gibi biz sosyal amaçlarla yüzde 8 ve yüzde 1 şeklinde iki indirimli oran daha uyguluyoruz. Bunları da dikkate alırsak ortalama KDV oranımız yüzde 14’e geriliyor. Bu durumda KDV oranları açısından OECD ülkeleri arasında en düşük orana sahip ülke oluyoruz. Vergi geliri de üretemediğimizi söylüyorlar, bu ülkede kamu gelirlerinin yaklaşık yüzde 84’e vergi gelirlerinden toplanıyor. Bütçeyi 2021 yılında 922 milyar lira vergi toplamak üzere hazırladık. Hazine ve Maliye Bakanlığımız yılsonunda vergi gelirlerinin 1 trilyon 51 milyona çıkacağını hesaplıyor. Bütçe harcamalarımızın yüzde 72’sini vergi gelirlerinden karşılıyoruz. Gördüğünüz gibi ülkemiz çalışıyor, üretiyor, istihdam ediyor, ihracat yapıyor ve büyüyor. Sağladığımız istisna ve muafiyetlere rağmen vergi gelirlerimizi de sürekli artırıyoruz.
“KAYIT DIŞILIĞIN AZALTILMASI İÇİN ÇOK ÖNEMLİ REFORMLARI HAYATA GEÇİRDİK”
Kayıt dışılığın azaltılması ve vatandaşlarımıza vergiyle ilgili hizmetlerin daha hızlı ulaştırılabilmesi için çok önemli reformları hayata geçirdik. Bu kapsamda Gelir İdaresi Başkanlığımızı 2005 yılında yeniden yapılandırdık. Bugün 81 ilde 1050 Vergi Dairesinde hizmet sunan Gelir İdaresi Başkanlığı işlemlerinin neredeyse tamamını elektronik ortamda yapıyor. Kurduğumuz elektronik beyanname sistemi sayesinde yılda 150 milyon beyanname elektronik ortamda işlem görüyor. Birçok gelişmiş ülkenin vergi idarelerinde dahi böyle bir performans yoktur. Bakanlıklar, bankalar ve Sosyal Güvenlik Kurumu gibi sayısı 100’ü aşan farklı kaynaktan bilgi alan Gelir İdaremiz bu verileri işleyerek vergi inceleme çalışmalarında kullanıyor. Reform programımız bu kapsamda elektronik tebligat, elektronik inceleme, elektronik tutanak ve elektronik raporu da içeren dijital vergi denetimi sistemini geliştirerek vergi inceleme sürelerini kısaltacağız.
Mükellef memnuniyeti ve hizmet kalitemizi artırmak adına yapay zeka kullanımını içiren dijital vergi asistanı sistemini de devreye alıyoruz.
Görüldüğü gibi, bir yandan vatandaşımıza her türlü avantajı sunarken, diğer yandan kamu gelirlerini de sağlıklı ve sürdürülebilir bir zemine oturtuyoruz.
Sevgili milletim; önümüzdeki en önemli sorunlardan biri yüksek enflasyondur. Geçmişte hem enflasyonu aşağıya çekmeyi, hem de büyümeyi aynı anda gerçekleştirme başarısını gösterdik, şimdi çok daha iyisini yapacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Yüksek enflasyonla mücadele takım oyununu gerektiriyor. Merkez Bankamız bu sorunu çözmekte kararlı bir yaklaşıma sahiptir. Tabi sadece Merkez Bankasının gayretiyle bu mücadele kazanılamaz, enflasyona yol açan yapısal sorunların çözümüne de güçlü bir şekilde odaklanmamız gerekiyor. Bu anlayışla enflasyon ataletini ortadan kaldırmak ve arz şoklarını daha etkili yönetmek için Fiyat İstikrarı Komitesini hayata geçirdik. Salgın dönemi de göstermiştir ki, bir anda ortaya çıkabilen arz sıkıntılarına hızlı bir şekilde müdahale edilmesi şarttır. Aksi takdirde, ülkede yaşayan her bir insanın mağduriyetine yol açan tablolarla karşılaşmamız kaçınılmaz hâle gelmektedir. Bu komite vasıtasıyla fiyat istikrarını etkileyen yapısal sorunlara hızlı, etkin ve sonuç odaklı çözümler geliştirmeyi planlıyoruz.
Ülkemizin bir diğer önemli avantajı, bankacılık sektörünün güçlü ve sağlam görünümünü korumaya devam etmesidir. Türk Lirasını desteklemek amacıyla ilgili kurumlarımız gerekli adımları atıyor, reel sektörümüz de döviz açık pozisyonunu azaltıyor. Geçtiğimiz yıl döviz tevdiat hesaplarında görülen artış trendi yılbaşından itibaren çözülme yönlü değişti. Bu süreci desteklemek için Türk Lirası cinsi varlıkların cazibesini artıracak uygulamalar geliştiriyoruz.
Şu gerçeğin unutulmaması şarttır: Güçlü bir ekonomi için bankacılık sektörü kaynakları doğru projelere yatırım olarak aktarılmalıdır. Bu da ancak kredi tahsis süreçlerinin yatırım odaklı hâle getirilmesiyle mümkündür. Finansman sağlarken üretilecek katma değer, kazanılacak rekabet avantajı ve oluşacak istihdam kapasitesi mutlaka dikkate alınmalıdır. Yalnızca teminata bakılarak verilen kredilerin ekonomimize istenen katkı sağlamadığını görüyoruz. Tüketimi teşvik eden, cari açığı artıran ve tasarruf düzeyini düşüren finansman faaliyetlerinin azaltılması gerekiyor. Biz bu kapsamda gereken önlemleri aldık, almaya devam ediyoruz.
Banka kredilerinin yanı sıra, sermaye piyasası araçlarının da şirketlerimiz tarafından tercih edilmeleri gerekli altyapıyı bununla ilgili olarak hazırlıyoruz.
Şirketlerimizin bilançolarını öz kaynak finansmanıyla güçlendirmesine önem veriyoruz. Bu yılın ilk 6 ayında 23 şirket halka arz oldu. Şirketlerin bu yöndeki ilgisi halka arzların devam edeceğine de işaret ediyor. Halkımızın, halka arz yoluyla finansmanlarını güçlendirmeye yönelen bu şirketlerimize sahip çıkacağına inanıyoruz.
Sermaye piyasalarımız kendi açısından iki önemli çalışmayı hayata geçiriyoruz. Birincisi, tüm dünyada büyük ilgi gören ve her geçen gün büyüyen yeşil borçlanma aracı ihraçlarının ülkemizde de yaygınlaşması için yeşil tahvil ve SUKUK rehberini hazırlaması ve buna hazırlanmasıdır.
İkincisi de, tahvil garanti fonu kurulmasıdır. Oluşturacağımız garanti mekanizmasıyla reel sektörün tahvil piyasasından daha çok faydalanmasını ve sermaye piyasalarının banka kredilerine önemli bir alternatif hâline gelmesini hedefliyoruz.
Özellikle kamuoyuyla 12 Mart’ta paylaştığımız ekonomi reform programını tüm paydaşların sıkı bir iş birliği içerisinde çalışmasıyla hayata geçiriyoruz. Programda yer alan 154 eylemin yüzde 78’i bu sene tamamlanıyor. Haziran ayı sonuna kadar tamamlanma süresi koyduğumuz 35 eylem başlığından 31’i bitmiş durumdadır, geriye kalan 4 eylemden 2’sinin teknik çalışmalarına nihai hâline verirken, kanunla hayata geçirilecek 2 eylem için de Meclisimizin takdiri bekleniyor. Dolayısıyla ilk yarı için öngördüğümüz eylemleri başarıyla tamamladık.
Bu çerçevede bütçe ve kamu mali yönetiminde şeffaflık ilkelerimizden taviz vermediğimizi bir kez daha göstererek kamu maliyesi raporunun ilkini yayınladık. Ayrıca, 200’den fazla korumun hesaplarını tek hazine kurumlar hesabına aktardık.
Kamuda taşıt alımı ve kiralanması, temsil ve ağırlama gibi harcama alanlarına katı sınırlamalar getiren tasarruf genelgemizi yayınladık. Cumhurbaşkanlığı yürütmenin tüm iş ve işlemleri gibi zaten bu konunun da asli sahibidir.
“SEBZE VE MEYVE ZAYİATININ AZALTILMASI İÇİN SOĞUK ZİNCİR VE SOĞUK HAVA ÜNİTESİ DESTEK MEKANİZMASINI OLUŞTURDUK”
Kredi Garanti Fonu teminatıyla beşinci ve altıncı bölgelerde imalata dayalı ve ihracatı önceleyen yatırımlara uzun vadeli kredi desteği sağlanmasını mümkün kıldık. Mikro ve küçük ölçekli firmalarımıza sağladıkları ilave istidam için finansman giderlerine kolaylık sağlamaya başlıyoruz. Yeşil üretim için gerekli teknolojilerin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması amacıyla ar-ge çalışmalarını destekliyoruz.
Sebze ve meyve zayiatının azaltılması için soğuk zincir ve soğuk hava ünitesi destek mekanizmasını oluşturduk.
Nüfusumuzun yüzde 25’ini oluşturan 18 yaş altındaki çocuklarımızın bireysel emeklilik sistemine girebilmesinin önündeki engelleri kaldırdık. Kamu yönetimini güçlendirmek için Ekonomi Koordinasyon Kurulunu, Finansal İstikrar Komitesini ve Fiyat İstikrarı Komitesini kurduk. Türkiye İstikrar Kurumunu ilişkili kuruluş yapısına dönüştürdük.
Görüldüğü gibi, durmak yok yola devam diyerek ülkemizi hedeflerine adım adım yaklaştırmak için kesintisiz çalışıyoruz.
Aziz milletim; salgınla uğraşırken yatırımları, ekonomiyi, reformları, dış politikayı ihmal etmediğimiz gibi, ülkemizin ve milletimizin bekasını tehdit eden güvenlik sorunlarıyla da mücadelemizi kesintisiz sürdürüyoruz.
Özellikle terör örgütlerine karşı tarihimizin en başarılı mücadelelerini vererek neticelerini elde ettiğimiz bir dönemden geçiyoruz.
Bu vesileyle, öncelikle 28 yıl önce bugün Başbağlar’da teröristler tarafından alçakça katledilen kardeşlerimizi rahmetle yad ediyorum. Başbağlar’daki vatandaşlarımız başta olmak üzere tüm şehitlerimizin kanlarını yerde bırakmadık, bırakmıyoruz ve bırakmayacağız.
“PKK, FETÖ, DEAŞ GİBİ TERÖR ÖRGÜTLERİNE GÖZ AÇTIRMIYORUZ”
PKK, FETÖ, DEAŞ gibi terör örgütlerine devletimizin tüm imkânlarını kullanarak adeta göz açtırmıyoruz. Tehdidi kaynağında yok etme ilkesiyle millî güvenliğimizi tehdit eden yapıların tepesine sınırlarımız içinde olduğu gibi faaliyet gösterdikleri coğrafyalarda da biniyoruz. Millî Savunma Bakanlığımızla, İçişleri Bakanlığımızla, Millî İstihbarat Teşkilatımızla bu mücadeleyi azim ve kararlılıkla yürütüyoruz. Genişleyen istihbarat imkanlarımızla terör eylemlerini engellerken, bu yapıları besleyen ana omurgaların yönetim kademelerini, mali ve lojistik damarlarını da felç ediyoruz.
Suriye’deki Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Balkan Kalkanı operasyonları ile Kuzey Irak Bölgesinde gerçekleştirilen Pençe Harekâtları terörü kaynağında bertaraf etme stratejimizin ürünleridir. Yurt içinde de polisimizle, jandarmamızla, askerlerimizle, güvenlik korucularımızla, istihbaratımızla terör örgütlerini her geçen gün biraz daha geriletiyoruz.
Millî İstihbarat Teşkilatımız terör örgütleriyle mücadeleyi sınırlarımızın ötesine de taşımıştır. Yapılan operasyonlar neticesinde PKK’nın üst kadrosu tarihinde ilk kez Kuzey Irak’ta hareket edemez, toplanamaz ve örgütü yönetemez hâle gelmiştir. Teşkilatımızın ordumuz ile birlikte gerçekleştirdiği operasyonlar PKK için sınır ötesinde hiçbir yerin artık güvenli olmadığını göstermiştir.
Daha önce İsmail Özden, Filiz Duman, Diyar Garip Muhammet, Hacı Kurhan, İsmail Nazlıkul, Ezer Irmak, Saliha Kaytar gibi örgütün önemli yöneticileri etkisiz hâle getirilmişti. Son 6 ayda ise PKK’nın en üst kademesindeki isimler birer birer aynı akıbete duçar olmuştur.
Suriye genel sorumlusu olan ve terörist Murat Karayılan ile birlikte örgüt karargahının 5’li yürütmesinde yer alan Sofi Nurettin kod adlı Halef El Muhammet bunlardan biridir. İnterpol tarafından kırmızı bülten ile aranan KCK yürütme konseyi üyesi Sinan Mirhan kod adlı Dalokay Şanlı da etkisiz hâle getirilmiştir.
Örgütün en önemli eleman kaynağı olan Mahmur Kampı genel sorumlusu Doktor Hüseyin kod adlı Selman Bozkır ve Mahmur Kampı KCK sorumlusu Salih Cizre kod adlı Hasan Adır da aynı akıbeti paylaşmışlardır.
Millî İstihbarat Teşkilatımız DEAŞ ile mücadelede de örgüte ait gizli ve hassas dokümanlara ulaşarak çok sayıda örgüt mensubunun yakalanmasını sağlamıştır. Bunlar arasında 2016 İstanbul Sultanahmet saldırısıyla bağlantılı DEAŞ mensubu Azzo Halaf DEAŞ’ın sözde Irak istihbarat divanı üyesi Usame Recep Hamid, sözde tarım emiri Muvaffak Mustafa ve sözde Türkiye sorumlusu Kasım Güler de yer almaktadır.
“FETÖ’YÜ KÖKÜNDEN KAZIMA ÇALIŞMALARINA DA KARARLILIKLA DEVAM EDİYORUZ”
Ülkemize yönelik 15 Temmuz darbe girişimi başta olmak üzere pek çok ihanetin sorumlusu olan FETÖ’yü kökünden kazıma çalışmalarına da kararlılıkla devam ediyoruz. İstihbaratımızın ve güvenlik güçlerimizin yoğun çalışmaları sayesinde yurt içinde saklanan kripto FETÖ’cülerin önemli bir kısmını belirleyerek kamudan ve toplum bünyesinden temizledik.
Örgütün stratejik kurumlardaki tüm mahrem yapılanmalarını ve arşivlerini tek tek ortaya çıkardık. Bu mücadelenin uzun soluklu olduğunun bilinciyle FETÖ’yü çözme ve ortadan kaldırma çalışmalarına devam edeceğiz.
FETÖ’nün yurt dışındaki faaliyetlerinin akamete uğratılması için de yoğun gayret içindeyiz. Bu operasyonlardan alınan neticelerin çoğunu işin tabiatı gereği kamuoyu ile paylaşamıyoruz.
Ancak yurt dışındaki örgüt mensuplarına yönelik çalışmalar kapsamında bugüne kadar pek çok ülkeden 100’ün üzerinde kişinin Türkiye’ye getirildiğini söyleyebiliriz. Sadece bu yıl içerisinde örgüt elebaşısının yeğeni Selahattin Gülen, örgütün Emniyet personelinden sorumlu mahrem imamlarından Ahmet Yiğit, Türk Silahlı Kuvvetleri mahrem yapılanmasından İsmail Okkalı, FETÖ’nün PKK ile ilişkisini sağlayan Gürbüz Sevilay ülkemize getirilen isimlerden bazılarıdır.
Millî İstihbarat Teşkilatımız son olarak yürüttüğü özgün ve sabırlı çalışmalar neticesinde FETÖ’nün Orta Asya Genel Sorumlusu Orhan İnandı’yı ülkemize getirerek adalete teslim etmiştir. Bu kişi, Türkiye’de bulunduğu dönemde örgütün gizli yapılanması içerisinde yer almıştı. Daha sonra örgütün en üst yöneticileri arasına katılan bu şahıs, yürüttüğü faaliyetlerle FETÖ’nün kirli parasını Orta Asya’da işletmiş, zehirlediği beyinleri örgütün karanlık ajandasına alet etmiştir.
Son dönemde üst üste yakalanan isimler FETÖ’ye dünyada hiçbir yerin kendisi için güvenli olmadığı gerçeğini bir kez daha göstermiştir. Örgüt mensupları arasındaki panik havasını yatıştırmak için yurt dışındaki destek arayışlarını ve ülkemiz aleyhtarı kampanyaları artırmıştır. Diğer tüm terör örgütleri gibi FETÖ ile mücadelemiz de kesintisiz sürecektir. Bu devlete ve bu millete ihanet eden, pusu kuran, kan döken, maddi-manevi herhangi bir zarar veren hiçbir yapının varlığını sürdürmesine izin vermeyeceğiz.
Terörle mücadele yanında en az onun kadar tehlikeli gördüğümüz uyuşturucuyla mücadelede de Emniyet ve Gümrük Teşkilatlarımızın yoğun gayretleri sayesinde çok önemli başarılara şu son iki hafta, üç hafta içerisinde adım attık. Sadece son 6 ayda dün Gürbulak’ta ele geçirilen 462 kilogramlık likit eroinle birlikte gümrüklerimizde yakalanan uyuşturucu miktarı 7 tonu aşmıştır. Bu tablo, Türkiye’nin kendi vatandaşlarıyla birlikte Avrupa başta olmak üzere bölgesindeki tüm ülkelerin gençlerinin uyuşturucudan korunmasında da önemli bir misyon üstlendiğini göstermektedir.
Diğer yandan Gençlik ve Spor Bakanlığımızın ülkemizdeki gençlerimiz için 40 yerde düzenlediği spordan bilime kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan kamplara başvuru yaşını 22’den 25’e yükseltiyoruz. Gençlerimizi hayata hazırladığımız bu kamplarımızı yılın 12 ayına inşallah yayıyoruz. Başvuruların hâlen devam ettiğini ifade etmek isterim. Kamplarımıza tüm gençlerimizi bekliyoruz.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Bu duygularla bir kez daha hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Kalın sağlıcakla.”
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında bulunduğu Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Dubai şehrinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Şeyh Muhammed Bin Zayed Al Nahyan ile bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında bulunduğu Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai şehrinde, Japonya Başbakanı Kishida Fumio ile bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dünya İklim Eylemi Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, “Sera gazı emisyonunda tarihî sorumluluğumuz yüzde 1’in altında olmasına rağmen, kendi imkânlarımızı kullanarak çok önemli adımlar atıyoruz. 2053 yılı itibarıyla net sıfır emisyon hedefini gerçekleştirmeyi öngörüyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dubai’de Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında düzenlenen Dünya İklim Eylemi Zirvesi’nde bir konuşma gerçekleştirdi.
Zirvenin hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, gösterdiği samimi misafirperverlikleri için Emirlik makamlarına teşekkür etti.
Dünyanın, koronavirüs salgını ve Ukrayna-Rusya savaşının ardından şimdi de Gazze’deki katliamların acı sonuçlarıyla karşı karşıya olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, tüm bu krizlerde barışın yanında olmuş, adalet ve hakkaniyet temelinde çözüm için çalışmıştır” diye konuştu.
“JEOTERMAL KURULU GÜCÜNDE AVRUPA’DA 1’İNCİ, DÜNYADA 4’ÜNCÜYÜZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin iklim değişikliğine de bu perspektiften yaklaştığını anlatarak, şunları söyledi: “Sera gazı emisyonunda tarihî sorumluluğumuz yüzde 1’in altında olmasına rağmen, kendi imkânlarımızı kullanarak çok önemli adımlar atıyoruz. 2053 yılı itibarıyla net sıfır emisyon hedefini gerçekleştirmeyi öngörüyoruz. 2030 senesine kadar emisyon azaltımı hedefimizi iki katına çıkardık. Bu kapsamda, yıl sonu itibarıyla 66,6 milyon ton karbondioksit emisyon azaltımı bekliyoruz. Toplam kurulu güç içerisinde yenilenebilir enerji kaynaklarının payını yüzde 55’e yükselttik. Bu oranla Avrupa’da 5’inci, dünyada ise 12’nci sırada yer alıyoruz. Jeotermal kurulu gücünde Avrupa’da 1’inci, dünyada 4’üncüyüz. Hidroelektrik santrali kurulu gücünde ise Avrupa’da 2’nci, dünyada 9’uncu sıradayız. Hidrojen Teknolojileri Stratejimizi uygulamaya aldık. Ayrıca net sıfır emisyon hedefi bağlamında çelik, alüminyum, çimento ve gübre sektörleri karbonsuzlaşma yol haritalarımızı tamamladık. 2053’te yenilenebilir enerjinin payını yüzde 69’a çıkarmayı planlıyoruz. Eşimin himayesinde başlatılan ‘Sıfır Atık’ projesiyle atıkların geri kazanım oranını 2035 yılında yüzde 60’a taşıyacağız.”
Tüm bu çalışmaların maliyetinin yüksekliğinin herkesin malumu olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İklim finansmanı kaynaklarına ve teknoloji transferi imkânlarına daha adil şekilde erişebilmemiz, bu bakımdan büyük önem arz ediyor” değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli deprem felaketine rağmen Türkiye’nin ne ekonomideki ne de iklim değişikliğiyle mücadeledeki hedeflerinden koptuğunu belirterek, “14 milyon insanımızı ve 11 ilimizi olumsuz etkileyen depremlerin yol açtığı yaraları hamdolsun hızla sarıyoruz. Şehirlerimizin yeniden inşasında da çevreyi korumak, iklim ve çevre dostu yapılar inşa etmek, önceliklerimizin başında yer almaktadır” dedi.
“GAZZE’DE YAŞANANLAR İNSANLIK SUÇUDUR, SAVAŞ SUÇUDUR”
Filistin topraklarında yaşanan insani krize değinmeden geçemeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi: “İsrail saldırıları sonucu, çoğunluğu çocuk ve kadın 16 bini aşkın Filistinli masum sivilin hayatını kaybetmesi, hiçbir şekilde meşru gösterilemez. Gazze’de yaşananlar insanlık suçudur, savaş suçudur ve bu suçu işleyenlerden uluslararası hukuk önünde mutlaka hesap sorulmalıdır. Son gelişmelerle birlikte 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve toprak bütünlüğünü haiz bir Filistin Devleti’nin kurulmasının ehemmiyetini hep birlikte tekrar gördük. Türkiye olarak bunun tesis ve temini noktasında her türlü sorumluluğu almaya hazırız. ‘Dünya 5’ten büyüktür’ ve ‘Daha adil bir dünya mümkündür’ şiarımızı burada tekrar vurgulamak istiyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid Al Nahyan ve Devlet Başkanı Yardımcısı, Dubai Emiri Muhammed Al Maktum başta olmak üzere zirvenin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.
Hükûmetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin 60’ıncı Oturumu’nun ocak ayında İstanbul’da gerçekleştireceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin ayrıca 2026’da düzenlenecek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 31’inci Taraflar Konferansı’na ev sahipliği için adaylığını açıkladığını hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siz değerli dostlarımın bu kapsamda gereken desteği vereceğinden şüphe duymuyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında bulunduğu Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai şehrinde, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev ile görüştü.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) için bulunduğu Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai şehrinde, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ile bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında düzenlenen Dünya İklim Eylemi Zirvesi için bulunduğu Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai şehrinde İskoçya Bölgesel Başbakanı Hamza Yusuf’u kabul etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dubai’de Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında düzenlenen Dünya İklim Eylemi Zirvesi’ne katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin yapılacağı Expo City Dubai’ye gelişinde, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid Al Nahyan ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından karşılandı.
Liderler, aile fotoğrafının ardından açılış programına katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında düzenlenecek Dünya İklim Eylemi Zirvesi nedeniyle gittiği Birleşik Arap Emirlikleri’ne ulaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı; Dubai El-Maktum Uluslararası Havalimanı’nda, BAE Devlet Başkan Yardımcısı Şeyh Mansur bin Zayid Al Nahyan, Abu Dabi Büyükelçisi Tugay Tunçer, Dubai Başkonsolosu Onur Şaylan ve ilgililer karşıladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte eşi Emine Erdoğan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu da Birleşik Arap Emirlikleri’ne ulaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Ekonomide dengeleri tekrar kurmanın vakit aldığı bir gerçektir. Bunun için, sabırla ve kararlılıkla, istihdam ve yatırım odağını kaybetmeden, ekonomimizi enflasyon belasından kurtaracak programları uyguluyoruz. Türkiye’nin kazanımlarını korumak, kayıplarını telafi etmek, hedeflerinden kopmamasını sağlamak, önceliklerimizin en başında yer almaktadır” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Sözlerine, “Üstad’ın, ‘Bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava büyük’ dediği kutlu davamıza omuz veren, gönül veren, sahip çıkan tüm yol arkadaşlarımızı yürekten selamlıyorum” diyerek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, son Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısını 24 Ağustos’ta büyük kongreden önce gerçekleştirdiklerini anımsattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aradan geçen süre zarfında ülke, millet, demokrasi ve partileri açısından önemi haiz pek çok kritik gelişmeyi geride bıraktıklarını söyledi.
AK Parti’nin 4. Olağanüstü Büyük Kongresi’ni, 7 Ekim’de partiye ve temsil ettiği değerlere yakışır şekilde alınlarının akıyla icra ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kongremiz bir AK Parti klasiği olan süreklilik içinde değişim yönümüzün ne kadar güçlü, hâlen ne kadar diri olduğunu tekrar göstermiştir. Ak saçlılarımızın tecrübesiyle, gençlerimizin heyecanını birleştirdiğimiz kongremizde partimizin yönetim organlarını da belirledik. Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyelerimizden 49 arkadaşımız bayrağı yeni yol arkadaşlarımıza teslim etti. Görevi devreden arkadaşlarımıza, partimize ve davamıza yaptıkları üstün hizmetler dolayısıyla bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Parti kurullarımıza asil ve yedek olarak seçilen tüm arkadaşlarımızı da gönülden tebrik ediyorum. Kongre sürecimizin öncesinde üç kademe il başkanlıklarımızın bazılarında çeşitli değişiklikler yaşandı. Bu arkadaşlarımıza da emekleri için teşekkür ediyorum. Yeni görevleriyle, toplantılarımıza ilk defa katılan arkadaşlarımıza Rabbimden başarılar niyaz ediyorum.”
“KAMPANYA EKİBİMİZLE ÇALIŞMALARA BAŞLADIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kongrenin ardından 31 Mart seçimleriyle ilgili hazırlıkları çok daha yoğun bir şekilde başlattıklarını ifade etti.
Partinin öncelikleri çerçevesinde seçim takviminin ilerlediğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Temayül yoklamalarımızı, Türk siyasetine örnek olacak bir demokrasi ikliminde sizlerin de desteğiyle tamamladık. Yarın kamu görevlilerinin istifa süreci doluyor. Meclis üyeliği için başvuruları 3 Aralık’a kadar alacağız. Süreç kendi mecrasında ilerlerken biz de gündemimizi işletiyoruz. Milletimizin huzuruna en doğru, en isabetli, en gayretli isimlerle çıkmanın çabasındayız. Temayül yoklamalarıyla, saha araştırmalarıyla, istişarelerle, görüşmelerle, partimize mahsus diğer yöntemlerle adaylarımızı belirleyeceğiz. Kampanya ekibimizle çalışmalara başladık. Cumhur İttifakı ortağımız MHP ile görüşmelerimiz olumlu bir mecrada karşılıklı anlayış ve saygı ekseninde devam ediyor. Görevlendirdiğimiz arkadaşlarımız muhataplarıyla sürekli temas hâlinde. Biz de dün MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’yi Külliyemizde ağırladık. Kendisiyle oldukça verimli bir görüşme gerçekleştirdik. Millî irade düşmanlarına karşı 15 Temmuz gecesi meydanlarda kurulan ittifakımızı daha da güçlendirerek geleceğe taşıma azmindeyiz. Gayemiz, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere 5 yıldır hizmetsizlik girdabında boğulan şehirlerimizi gerçek belediyecilikle tekrar buluşturmaktır.”
“İSTANBUL ESKİ GÜNLERİNİ MUMLA ARAR HÂLE GELDİ”
Grup toplantısında ilan ettikleri “Yeniden İstanbul”un bu mücadelenin parolalarından biri olacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “İşte sizler de görüyorsunuz. Dünyanın göz bebeği olan İstanbul, CHP zihniyetinin elinde eski günlerini mumla arar hâle geldi. Ortaya bir eser koyamadıkları gibi bizim başlattığımız ve belli bir aşamaya getirdiğimiz projeleri bile devam ettiremediler. Eskiyen reklam panolarını yenilemekten başka bir icraatları yok. AK Parti döneminde, sakinlerinin yaşamaktan huzur duyduğu aziz İstanbul, ne yazık ki CHP’li iş bilmezlerin yönetimi altında İstanbulluları yoran bir şehir hâline dönüştü. Hepimizin bildiği Kara Tren türküsünü şimdi İstanbul halkı her gün söylüyor. Ne diyordu o meşhur türküde… ‘Kara tren gecikir belki hiç gelmez, dağlarda salınır da derdimi bilmez, dumanın savurur, hâlimi görmez, kan dolar yüreğim gözyaşım dinmez’ Bugün de İstanbullu kardeşlerimiz gözü yolda otobüs, metrobüs, metro bekliyor. Ama bunların hiçbiri vaktinde gelmiyor. Hadi geç de olsa geldi diyelim, bu sefer de bakımsızlıktan dolayı yolda kalıyor. Aynı vahim tablo diğer tüm CHP’li belediyeler için de geçerlidir.”
“ŞEHİRLERİNE HİZMET ETME GEREĞİ BİLE DUYMUYORLAR”
“Büyükşehri, ili, ilçesi ve beldesiyle CHP’li belediyelerin alametifarikasının, vatandaşa nasıl hizmet edilir bilmemek olduğunu” söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Niye? Çünkü umurlarında değil. Bunların gündeminde emanetini taşıdıkları insanlara hizmet etmek, eser kazandırmak, milletin sıkıntılarına çözüm üretmek gibi bir dertleri yok. Çok daha kötüsü, bunu öğrenmek gibi bir niyetleri de yok. Alışmışlar, istismar ve korku siyasetine. Alışmışlar ‘Tıpış tıpış bize oy vereceksiniz” demeye, şehirlerine hizmet etme gereği bile duymuyorlar. Bir de bunu utanmadan, sıkılmadan kameralar önünde söylüyorlar. CHP’li belediye başkanlarının olduğu yerlerde vatandaşımız öyle bir hâle gelmiş ki en küçük bir hizmet görse halay çekiyor, davul zurna çalıyor. Ne hâle düştük. Yani, vatandaş neredeyse asfalt döküldü, çöpü toplandı, parkı yapıldı, yoldaki çukur kapatıldı diye kurban kesecek. Hâle bakın. Hatta kimi yerlerde oy verip seçtikleri belediye başkanlarının şehirlerine geldiğini duyunca 40 yıldır görmediği dostunu görmüş kadar seviniyor. Milletimizi inşallah bu cendereden Mart ayının sonunda hep birlikte kurtaracağız. Şehirlerimizin bir beş sene daha kaybetmesine müsaade etmeyeceğiz. AK Parti ve Cumhur İttifakı yönetiminde olan tüm belediyelerimizi korumakla kalmayacak, Allah’ın izniyle çok daha yüksek oy oranlarıyla tekrar kazanacağız.”
“AFETİN YIKTIĞI ŞEHİRLERİMİZİ AYAĞA KALDIRANA KADAR DURMAYACAĞIZ”
“Kazanmak, hem de ezici bir oranla kazanmak dışında hiçbir seçeneğimizin olmadığı bir seçime daha hazırlanıyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, genel merkez ve Meclis grubuyla gelecek dört aylık zamanın hazırlıklarını tüm boyutlarıyla en ince ayrıntılarıyla yürüttüklerini söyledi.
Kabinenin, eser ve hizmet siyasetini kesintisiz şekilde sürdürdüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Partili belediyelerin birçok yerde çeyrek asrı aşan tecrübeleriyle yerel yönetimler alanında bir destan yazdığını ifade etti.
Her bir belediyenin saymaya kalkılsa saatler sürecek eserleri ve doğrudan vatandaşın hayatına dokunan hizmetleri bulunduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, çevrenin korunmasından dezavantajlı grupların desteklenmesine kadar Birleşmiş Milletlerin sürdürülebilir kalkınma hedeflerini titizlikle gerçekleştiren yerel yönetimlerin kendi belediyeleri olduğunu kaydetti.
AK Partili belediyelerin iyi uygulama örnekleriyle uluslararası alanda diğer yerel yönetimlere de emsal teşkil ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Deprem bölgesinden elimizi zaten hiç çekmedik. Kardeş belediyeler uygulamamız başarılı bir şekilde yürüyor. Afetin yıktığı şehirlerimizi ayağa kaldırana kadar durmayacağız. Kurumlarımızın tamamıyla olduğu gibi belediyelerimizle de deprem bölgesindeki vatandaşlarımızın yanında olmayı sürdüreceğiz. Aralık ayı boyunca bölge genelinde 46 bin konutun ve köy evinin hak sahiplerine teslimini yapacağız. Böylece ahde vefamızı, verdiğimiz sözlerin arkasında olduğumuzu bir kez daha göstereceğiz.”
“BU ÜLKENİN HER KARIŞ TOPRAĞINI AYNI STANDARTTA ESER VE HİZMETLERLE DONATAN BİZİZ”
Muhalefet cenahının hizmet yarışında kendileriyle boy ölçüşemeyeceğini bildiği için her zamanki gibi yalan ve iftira silahına sarıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Sadece bu kadarla kalsalar, hem söylemimizle hem hukuk önünde ağızlarının payını verir, Allah’ın izniyle yerlerine oturturuz. Ancak siyasi ihtirasları uğruna ülkemizin 1970 ve 1990’lı yıllarda yaşadığı sıkıntıların sebebi olan sosyal fay hatlarını kaşımaktan da çekinmemeleri, bizi milletimizin geleceği adına endişelendiriyor. İnsanımızı sınıflara bölmeye ve bunların arasında astlık üstlük ilişkisi kurmaya kalkan zihniyet ancak tek parti faşizmi özentisi olabilir. Çünkü bu ülkenin insanları, sadece o dönemde böyle bir zillete maruz kalmıştır. Milletimiz, Demokrat Partiyi ve Menderes’i, işte bu faşist zihniyeti yerle yeksan eden devrimi başlattığı için hâlâ kalbinin en mutena köşesinde yaşatıyor. Aynı şekilde Özal’ı da bu yolu takip ettiği için adı her geçtiğinde hayırla yâd ediyor.”
AK Parti’nin belediyelerde 30 yıla yaklaşan, hükûmette 21 yılı geride bırakan iktidarının gerisindeki sırrı arayanların ilk bakacağı yerin de burası olması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu ülkenin, bırakın aynı şehirde yaşayan insanları arasında ayrımcılık yapmayı, doğusuyla batısıyla kuzeyiyle güneyiyle her karış toprağını aynı standartta eser ve hizmetlerle donatan biziz” dedi.
Eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaştırmadan enerjiye, tarımdan şehirciliğe kadar her alanda yaptıkları tüm eser ve hizmetleri sundukları insanların hiçbirinin kimliğine bakmadıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaş, bölge ve şehirler arasında asla ve asla ayrımcılık yapmadıklarını vurguladı.
“HER BİR İNSANIMIZI BU ÜLKENİN BİRİNCİ SINIF VATANDAŞI OLARAK GÖRDÜK”
Her bir insanı bu devletin ve ülkenin birinci sınıf vatandaşı olarak gördüklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aksini söyleyen sadece bize değil, bu ülkeye de bühtan ediyor ve yalan söylüyor demektir” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 20-30 yıl öncesiyle mukayese edildiğinde, vatandaşların artık hükûmetten de belediyelerden de beklenti seviyelerinin çok değiştiğine dikkati çekti ve şunları kaydetti: “Sadece iş, sadece aş, sadece eğitim, sadece sağlık, sadece altyapı hizmeti sunmak kimseye yeterli gelmiyor. İstihdamı 32 milyonun üzerine çıkarmış, eğitimi ana sınıfından üniversitesine, her aşamasına, herkes için erişilebilir kılmış, sağlıkta, dünya çapında bir sistem kurmuş, ulaşım başta olmak üzere altyapısını baştan sona yenilemiş bir ülkede insanların böyle bir hissiyata kapılmasını elbette tabii karşılamamız lazım. Bunlar hükûmetin zaten yapması gereken asgari hizmetler olarak görülüyor. Sorduğunuz zaman ‘Göreviniz, tabii ki yapacaksınız?’ Bunu söylüyorlar. Peki, bundan önce gelenler, bizden önce gelenler bunları niye yapmadı? Gençler başta olmak üzere vatandaşımızın hükûmetimizden beklentisi daha yüksek standartlarda bir hayat seviyesini kendisine sağlamasıdır.”
Türkiye Yüzyılı’nın bu hedefin adı, aynı durumun belediye hizmetleri için de geçerli olduğunu bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her ne kadar CHP’li belediyeler henüz klasik belediyecilik hizmetlerini vermeyi beceremese de AK Parti olarak bizim vizyonumuz çok ama çok farklıdır. Hem partimizin genel merkez birimlerinin hem ilgili bakanlıklarımızın bu doğrultuda çok önemli hazırlıkları var. İnşallah 31 Mart seçimleri kampanyası sürecinde bu hazırlıkları milletimizle paylaşarak, AK Parti’nin farkını bir kez daha göstereceğiz” şeklinde konuştu.
“İNSANIMIZIN GÜNLÜK HAYATINDA YAŞADIĞI SIKINTILARI GÖRMEZDEN GELİYOR DEĞİLİZ”
“Tüm bunları söylerken insanımızın günlük hayatında yaşadığı sıkıntıları görmezden geliyor veya inkâr ediyor değiliz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları aktardı: “Türkiye’nin yaklaşık on yıldır siyasetten güvenliğe ve ekonomiye kadar her alanda sinsi ve kasıtlı bir saldırı altında olduğunu kimse reddedemez. Sokakları karıştırmaktan darbe girişimine, ekonomik tuzaklardan siyaset mühendisliklerine kadar yaşamadığımız hadise kalmadı. Hamdolsun, milletimizle birlikte bu badirelerin hepsini de göğüslemeyi ve yıkılmadan ayakta kalmayı başardık. Küresel düzeyde Kovid-19 salgınıyla başlayan ve Rusya-Ukrayna savaşıyla derinleşen bir krizin olumsuz etkileriyle boğuşuyoruz. Biliyorsunuz bu süreçte yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı bir yaklaşımla hareket ettik. Her kesimden insanımızın bu küresel tsunamiden en az düzeyde etkilenmesini teminen tüm kaynaklarımızı harekete geçirdik. Hayat pahalılığının bilhassa dar gelirli insanımızın refah seviyesinde yol açtığı gerilemeyi telafi etmek için pek çok mekanizma kurduk. Yeri geldiğinde kendimizi sollama pahasına, ne yapılması gerekiyorsa onu yerine getirmekten çekinmedik.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünkü grup toplantısında enerjiden emekli maaşlarına, aile ve gençlik fonundan ihracatçılara yönelik teşviklere kadar geniş bir yelpazede verdikleri desteklerin icmalini çıkardıklarını belirterek, “Ancak, ekonomide dengeleri tekrar kurmanın vakit aldığı bir gerçektir. Bunun için sabırla ve kararlılıkla istihdam ve yatırım odağını kaybetmeden, ekonomimizi enflasyon belasından kurtaracak programları uyguluyoruz” dedi.
Türkiye’nin kazanımlarını korumak, kayıplarını telafi etmek ve bu hedeflerden kopmamasını sağlamanın önceliklerinin en başında yer aldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgenin ve dünyanın güvenlikten ekonomiye her alanda adeta kaynadığı bir dönemde Türkiye’nin en büyük gücünün, güven ve istikrar iklimini muhafaza etmesi olduğunu vurguladı.
“İSTİSNASIZ HER BİR ARKADAŞIMIZ ÜLKEMİZE VERDİĞİ HİZMET ÖLÇÜSÜNDE DEĞER SAHİBİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mayıs ayındaki Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri’nde bu hakikati millete anlattıklarını, milleti ikna ettiklerini ve desteğini aldıklarını kaydederek, 28 Mayıs’tan beri yaşananların hem kendilerinin ne kadar haklı olduğunu hem de milletin ne kadar büyük bir badire atlattığını defalarca ispat ettiğini söyledi.
“Önümüzdeki belediye başkanlığı seçiminde de yapacağımız işte budur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Hükûmette sağladığımız istikrarı, muhalefetin elinde bizar olan belediyelere de teşmil ederek, şehirlerimizin kalkınmasını hızlandırmak istediğimizi herkese anlatacağız. Yolunu, kaldırımını, asfaltını, çöpünü, kanalizasyonunu, arıtmasını çözememiş muhalefet belediyelerinin karşısına Türkiye Yüzyılı belediyeciliği ile hep birlikte çıkacağız. Kendi belediyelerimizde de bu vizyona ayak uyduramayan arkadaşlarımız varsa bayrak yarışı yaklaşımıyla yeni isimlerle çıtayı yükselteceğiz. Hep söylediğimiz gibi bu partide şahsım dâhil hiç kimse layüsel değildir. İstisnasız her bir arkadaşımız ülkemize, milletimize, şehrine ve partimize verdiği hizmet ölçüsünde değer sahibidir. Belediye başkan adaylarımızı bu anlayışla belirlemek boynumuzun borcudur. Bireysel siyasi hesaplardan hatır ve gönül ilişkilerine kadar bu yaklaşıma aykırı hiçbir unsurun aday belirleme ve seçim kampanyası çalışmalarını zehirlemesine izin veremeyiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, genel merkezden, Meclis grubundan ve teşkilatlardan beklentisinin 31 Mart seçimleri sürecine bu ilkeler çerçevesinde yaklaşmaları olduğunu belirterek, şunları kaydetti: “Aksi takdirde milletimizin karşısında hep birlikte boynumuz eğik kalır. İnanın eğik kalır ve ‘Nasıl oldu da biz bu duruma düştük?’ deriz. Onun için kararlı olacağız. Böyle bir vebalin altından hiçbirimiz kalkamayız. Diğer partilerde kimi maddi kimi ahlaki kimi şahsi dalaverelerle ortaya çıkan rezillikler AK Parti’nin kapısından içeri giremez. Bunun için hep birlikte partimize ve partinin kuruluş ilkelerine dört elle sarılmamız gerekiyor. Belediyelerde ve hükûmette geçen uzun iktidar yıllarının bizi bozmadığını, tam tersine tecrübeyle olgunlaştırdığını milletimize göstereceğiz.”
“EN KÜÇÜK REHAVETE, FİTNEYE İZİN VERMEDEN NETİCEYE ULAŞACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, amaçlarının 31 Mart’ta 30’u büyükşehir, 51’i il, 922’si ilçe ve 390’ı belde olmak üzere Türkiye’deki 1393 belediyenin tamamına yakınını AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak kazanmak olduğunu belirterek, “Bu hedef doğrultusunda ‘sen, ben’ yok, ‘biz’ varız” dedi.
Salondaki partililere, “Seçim sonuçları belli olana kadar gece gündüz demeden çalışmaya var mıyız?” sorusunu yönelten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Evet” karşılığının ardından, “Eğer buna inanıyorsanız bu ses böyle çıkmaz” ifadesini kullandı.
Partililerin güçlü bir şekilde alkışlamasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her zaman, her an böyle bir duruş sergilemeliyiz. En küçük bir rehavete, aksaklığa, eksikliğe, dağınıklığa, zaafa, fitneye izin vermeden neticeye ulaşacağız. Men sabera zafera, hedef bu. Kim sabrederse zafere erişir” diye konuştu.
Sorumluluk alanları içinde hiçbir boşluk bırakmayacaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatandaş neredeyse orada olmak bizim boynumuzun borcudur. Sizlere güveniyorum, sizlere inanıyorum. Sizlerden şehirlerinize döndüğünüzde tüm vatandaşlarıma en kalbi muhabbetlerimi iletmenizi istiyorum” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, COP 28 Zirvesi’ne katılmak üzere Dubai’ye gideceğini, yarın Türkiye’ye döneceğini ve pazartesi günü de Katar’daki yüksek düzeyli zirveye katılacağını bildirerek, “Bu süreç içerisinde de çalışmalarımızı hep beraber takip edeceğiz. Durmak yok yola devam. Efkan Bey ile beraber çalışmaya devam ediyorsunuz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, program öncesinde, parti genel merkezinde Avrupa şampiyonu olan Down Sendromlu Futsal Millî Takımı oyuncuları ile bir araya geldi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.