A Haber-ATV-A Para-ANews ortak yayınına konuk olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çankaya Köşkü’nde gerçekleştirilen canlı yayında Türkiye ve dünya gündemine dair gelişmeleri değerlendirdi.
Türkiye’de yaşanan sel ve orman yangınlarına ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet, yakınlarına da başsağlığı diledi.
Selin ardından Rize’ye ve Artvin’in Arhavi ilçesine gittiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada vatandaşlarla bir araya geldiklerini ifade etti.
Bölgedeki durumu yerinde gördüklerini ve valilere zarar tespiti noktasında gerekli talimatları verdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Süratle zarar tespitlerini yapalım ki hem ayni hem nakdi ne yapacağımızı bilelim. Bunun için de kendilerinden şöyle birkaç gün içinde neticeyi almayı istedik. Valilerimizin çok daha seri hareket etmelerini, gerek Rize’de gerek Artvin’de bunu istedik” diye konuştu.
“DÜNYANIN BİRÇOK YERİNDE OLDUĞU GİBİ ÜLKEMİZDE DE ORMAN YANGINLARINDA BÜYÜK ARTIŞ YAŞANDI”
Bölgedeki incelemeleri sırasında Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun da yanında bulunduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tespitler yapıldı, yapılıyor ama bir taraftan da hemen ödemelere başlanması talimatını verdik. Ödemelere de bir diğer taraftan başlanmış oldu. Tabii anında konut yapım işine de başlayalım istedik, bir yıl içerisinde de TOKİ olarak bu konutları bitirip Rize ve Artvin’de, Artvin’den kastım Arhavi, buradaki konutların sahiplerine inşallah konutlarını da teslim edeceğiz. Burada da yoğun bir çalışma var” değerlendirmesinde bulundu.
Orman yangınlarının sekizinci gününde bulunulduğunu ve bütün şiddetiyle devam ettiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu vilayetlerdeki yangının bu şekilde devam edişi ve yangından birçok otellerde kalanlar var, bu otellerde kalanların tahliye edilmesi çalışmalarımız oldu, bu çalışmaları gerçekleştirdik ve burada Silahlı Kuvvetlerimiz, Kıyı Emniyeti hepsi devreye girdiler. Denizden olsun, karadan olsun bu boşaltma çalışmalarını yaptık, gerçekleştirdik. Tabii dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ülkemizde de bu yıl orman yangınlarında gerçekten büyük artış yaşandı ve burada siyasete yer olmamalı. Yani düşünün ki sekiz gün içinde 187 yangın çıktı. Bu 187 yangından şu anda 15 yangın devam ediyor ve bunların bir kısmı kontrol altında. Bütün bunlarla beraber 15 noktada devam eden yangınları kontrol altına alma çalışmaları da sürüyor.”
Bölgedeki bir termik santralin de yanma tehdidi ile karşı karşıya olduğunu, gün boyu uçak ve helikopterlerin söndürme çalışması yaptığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siz bu mücadeleyi sürdürürken bir taraftan da tabii rüzgâr tehdidiyle karşı karşıyasınız” dedi.
Rüzgârın kozalaklarla beraber tehdidini genişleterek, yayarak devam ettirdiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama biz sadece bunlarla savaşmıyoruz, sadece bunlarla mücadele etmiyoruz. Ama bakıyorsunuz ki bu ülkede muhalefet ayrı türlü bir sizinle beraber mücadelenin içerisinde. İşte ‘burada niye uçak yok, niye helikopterler yok’ filan gibi böyle bir yalan terörü estiriliyor. Şu anda burada 16 uçak var, bugün gelenlerle bu 20’ye çıktı. Bunun yanında 51 helikopter var, hep bunlar devrede, çalışıyor. Dokuz insansız hava aracı var, bunlar devrede, çalışıyor. Bir diğer tarafta yine 850 arazöz var, bunlar da çalışıyor” bilgisini paylaştı.
“Burada bir şeyi açıklamak istiyorum. Devlet olarak bizim görevimiz nedir?” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devlet olarak bizim görevimiz, birinci derecede tarım, orman, hayvancılık, yani bütün bu ormanların bakımı, ormanların bu noktadaki ıslahı ve Allah göstermesin işte bu tür yangınlar olduğu zaman ormanların bu noktada söndürülmesi vesaire bunlar birinci derecede bizim sorumluluğumuz. Ama yerleşim bölgelerine geldiğimiz zaman yerleşim bölgelerindeki bu tür yangın vesairelerin sorumluluğu kimin? O da oradaki büyükşehir belediyelerinin sorumluluğundadır” görüşünü dile getirdi.
Kendisinin de belediye başkanlığı yaptığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Yangın vesaire olduğu zaman bunun sorumluluğu benim başkanlığımda olan itfaiye müdürlüğünde. En geniş çapta itfaiye teşkilatımız vardı. Şimdi burada da bakıyorsunuz bir tarafta Antalya, Antalya Büyükşehir Belediyesi Antalya’daki birinci derecede şehir merkezinde bu işin sorumlusudur. Muğla, Muğla Büyükşehir Belediyesi birinci derecede, Muğla şehri, büyükşehir olarak söylüyorum, onun sorumluluğundadır, yani ‘ben buradan sorumlu değilim’ diyemez. İzmir, aynı şekilde sorumluluğundadır. Aydın, aynı şekilde Aydın Belediyesi’nin sorumluluğundadır. Denizli, Denizli Belediyesi’nin sorumluluğundadır. Bunlar ‘hayır, bizim burada sorumluluğumuz yok’ diyemezler. Açsınlar yerel yönetimlerle ilgili yasayı iyice incelesinler ve onlar burada acaba ne tür bir imkân seferber ettiler, ne yaptılar, şu an itibarıyla ne yapıyorlar?”
Devlet olarak ormanda mücadelelerini sürdürdüklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sekiz şehidimiz var ve bu sekiz şehidimiz bu orman teşkilatımızda olan şehitlerimizdir. Ama hiçbir yerden biz kaçma noktasına gitmedik, gerçek neyse bu gerçeği söyledik. Bakın ‘arazöz’ diyoruz, arazöz noktasında devletin elindeki arazöz sayısı 2002 yılında 637 adetti, 2021’de biz bu sayıyı 1078’e çıkardık. Geliyoruz, devam ediyoruz, yine aynı şekilde su ikmal aracı 2002’de hiç yoktu, 2021’e geliyoruz 2 bin 81 adet aynı şekilde su ikmal aracı var” açıklamasında bulundu.
Yangına müdahalede kullanılan diğer araçlarla ilgili rakamlardaki değişimi de paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bütün bunlarla beraber bu yangınla mücadeleyi sürdürüyoruz, kaçamak yapmak yok ve üzerine üzerine de gidiyoruz” ifadesini kullandı.
“DÜNYA YANGIN TEHDİDİ ALTINDA”
Dünyanın yangın tehdidi altında olduğunu ve bazı ülkelerde yangınların devam ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Amerika’nın Kaliforniya’sı yanıyor, Los Angeles’i yanıyor, her taraf yanıyor, Kanada yanıyor, Rusya hakeza öyle, yanıyor… Yani kimse kalkıp da ‘Rusya niye yanıyor’ demiyor, diyemez. Mesela Rusya yanarken ben Sayın Putin’le görüştüm, sağ olsun üç tane uçak bize o hâldeyken gönderdi ve dört tane de helikopter bu noktada yine gönderdi ve onlar da bizim şu andaki bu çalışmaların içerisinde yer alıyor. Bu bir dayanışmadır ve bu dayanışmayı en güzel şekilde ortaya koyuyor” dedi.
Dünyadaki orman yangınlarına ilişkin bilgi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Afrika’nın yarısı yanıyor, böyle bir durum var dünyada. Yani iklim koşullarının tahrik ettiği, ortaya koyduğu böyle bir durum söz konusu. Temenni ederim ki bundan tüm insanlık bir an önce kurtulmuş olsun. Bakın Kanada’da 4 bin 579 adet yangın çıkmış, böyle bir durum var. Tabii yanan ormanlara baktığımız zaman özellikle Kanada’da 750 bin hektar alan yanmış. Çok çok ilginç bir şey. İspanya’da 448 orman yangını çıkmış ve orada da yine 57 bin 600 hektar alan zarar görmüş, İtalya’da 1085 yangın çıkmış, 42 bin hektar alan bundan etkilenmiş vaziyette. Bunların hepsini görüp ona göre de Türk siyasetinin bunu değerlendirmesi lazım.”
Van, Elazığ ve Malatya depremlerinin ardından yapılan çalışmalar ve Manavgat ile Marmaris’teki yangınlar sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bölgedeki ziyaretine ilişkin video gösterildi.
Afet bölgesindeki vatandaşların ihtiyaçlarının acilen giderilmesine ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan, “(Manavgat’taki afetzedeler) Oturanlardan biri bana dedi ki ‘Benim varım yoğum bir traktör, bana onu verin yeter. Benim ekmeğim o’ dedi. Başka bir vatandaş daha gelerek ‘Başkanım benim varım yoğum da o traktör’ dedi. ‘Tamam’ dedim. Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Mustafa Bey’e talimatı verdim. ‘Bunu hiç uzatmayacaksın. Çarşamba-perşembe bu traktörleri kendilerine ulaştıracaksın çünkü o traktörle tarlayı sürüyor ama onun hem ineği hem danası hem koyunu her şeyi o. Çok mutlu oldum, mesele bu. Lafla iş yürümüyor, icraat” diye konuştu.
“SON 19 YILDA AFETLERLE MÜCADELEDE PROFESYONEL BİR YAKLAŞIM SERGİLEDİK”
Afetzedeler için neler yapıldığı ve nelerin yapılacağı sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan; Van, Elazığ, Bingöl ve yıkılan yerleri adeta sıfırladıklarını ve onların yerine TOKİ ile yepyeni konutlar yaparak hak sahiplerine sahiplerini hatırlattı.
Hiçbir zaman afetzedeleri kimsesiz bırakmadıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii bu bir güven getiriyor. ‘Benim devletim var ve devletim beni asla açıkta bırakmaz’ diyor. Son 19 yılda afetlerle mücadelede profesyonel bir yaklaşım sergiledik. Bu güven, yangın ortamında bile bakıyorum, ‘Biz başkanımıza güveniyoruz’ diyorlar. Yalanlara inanmıyorlar, başkaları da oralara gidiyor, bir şeyler söylüyorlar. Depremden sele, yangından maden kazalarına kadar pek çok hadisede olanları tecrübe ettik. Bu tecrübenin sonucu olarak da afet bölgelerimizde çok yönlü çalışmaları hızlı şekilde yürütüyoruz ve bundan sonra da bunu yürüteceğiz” ifadelerini kullandı.
Sahada yangın söndürme faaliyetleri devam ederken bir taraftan da ilgili birimlerin hasar tespit çalışmalarını sürdürdüğünü anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Çünkü zaman kaybına tahammülümüz yok. Vatandaş bunu görecek ki rahatlayacak. Çünkü bu arada bir şey daha yapıyoruz. Ne bu? Hemen evini bul, o eve yerleş, kiranı da biz ödeyeceğiz. Bunu yaparken de 50 bin liralık evin içinin donanımı için destek vereceğiz. Muhalefet konuşuyor da muhalefetin acaba belediyeleri buralarda böyle bir derdi var mı, böyle bir şey yapıyor mu? Hemen anında bu hafta içinde gerek talimatları verdim, evin içini bir defa donatacaksınız, bu ayni de olur nakdi de olur. Vatandaş, evinin içinin donandığını gördüğü zaman ‘Evim yandı gitti ama devlet benim yanımda yerin aldı ve bana hiç eskiyi aratmayacak ev donattı.’ ‘Ve 50 bin liraya kadar bu konuda her türlü desteği vereceğiz’ dedik. Şu anda valilerimiz, kaymakamlarımızı çalışmalarını yapıyorlar ve yapmaya da devam edecekler.”
Dünyanın değişik bölgelerindeki yangınların, siyasette yer verilmeyen bir şekilde ele alındığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim bir talihsizliğimiz var. Türk siyaseti maalesef muhalefetsiz bir siyasettir. Yani Türkiye’de muhalefetin terörü esiyor. Bunu bir kenara koymak mümkün değil. Amerika’da bu kadar yer yanar, Kanada’da bu kadar yer yanar, Rusya’da yanar. Onlarda inanın böyle bir şey olmaz tam aksine, ‘bize de ne düşer’ diye iktidarın yanında yer alır, böyle bir durumları var. Bizde ise maalesef bu yok, bizde tam aksine. Biz şu anda iktidar mıyız? İktidarız. Elimizden geleni ardına komadan yapmaya devam edeceğiz.”
Bugün gerçekleştirilen Yüksek Askerî Şûra Toplantısı’nda üye olan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yangın bölgesinde bulundukları için toplantıya katılmamalarını istediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dedim, ‘Siz gelmeyin Yüksek Askerî Şûra’ya diğer arkadaşlar devam ederiz. Yarın Millî Güvenlik var, gelmeyin, Bölgede kalın, oradaki çalışmalara devam edin.’ Bu arkadaşlarım sekiz gündür tamamen bölgedeler. Orada yattılar, orada kalktılar” diye konuştu.
“ORMAN YANGINLARI KONUSUNDA ELİMİZDEN NE GELİYORSA SONUNA KADAR YAPACAĞIZ”
Milletvekillerinin de bölgede olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunlar kalkıp da ‘eğlenelim, şunu yapalım, bunu yapalım’ derdinde değiller. Çünkü biz dertliyiz, bizim bir derdimiz var. Bu yerler yanıyorsa, ciğerimiz de yanıyor” dedi.
Orman yangınları konusunda ellerinden ne geliyorsa bunu sonuna kadar yapacaklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu yerler yanıyorsa bizim ciğerimiz de yanıyor. Elimizden ne geliyorsa bunu sonuna kadar yapacağız. Amerika ne yapmış, Yunanistan ne yapmış, orada nasıl tedbirler almışlar, İspanya’da nasıl tedbirler almış. Bunu bir iktidar olarak ben bilmeyeceksem kim bilecek? 19 yılda belli bir tecrübe edindik. Bizden öncekilerden edindiğimiz tecrübeler de var. Onların neler yaptığını da gördük. Bunların hepsini biliyoruz. Dolayısıyla yani kalkıp dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Bilim bizim kılavuzumuzdur ve bu konu ile ilgili dünyada neler oluyor neler bitiyor bunları da yakından takip ediyoruz.
Siyasetin içinde sadece benim 40 yıl tecrübelerim var, arkadaşlarımın içerisinde bunula yoğrulan nice yetişmiş kişiler var. Hep birlikte bu çalışmayı yürüttük, yürütüyoruz. İşte orman yangınları da şu an tüm dünyanın mücadele ettiği adeta Kovid-19 salgını gibi uluslararası bir tehdittir. Hatta bir de terör tehdididir. Bir şey daha söyledim, ‘yalan terörü’ dedim. Şimdi Türkiye’de yalan terörü var mı? Var. Kim yapıyor bu işi? Muhalefet yapıyor, acayip bir şekilde. Adına bir de ‘algı operasyonu’ diyorlar. Bunun adı aslında yalan tehdididir ve yalan terördür. Dürüst ol, samimi ol. Bir tespitin varsa bunu dürüst yap, dürüst yap da adam sansınlar. Biz de oradan bir şeyler kapalım ama böyle bir şey maalesef yok.”
“Diğer ülkelerde çıkan yangınların siyasete yer verilmeyen bir şekilde tartışıldığı ancak Türkiye’de siyasete malzeme edildiği”ne ilişkin değerlendirmeleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim de ciğerimiz yanıyor. Şimdi televizyonlarda konuşuyorlar, dinliyorum. ‘Canlılar şöyle yandı böyle yandı.’ Eyvallah, ormanda yangın olur da canlılar yanmaz mı? Tamam da ondan sonra ne yapacağız? Hemen tedbirlerimizi aldık, dedik, ‘Bütün bu canlıların hemen defnini yapın ardından da bütün bu canlıların sahiplerine bu canlılar kadar hemen ödemelerini yapacağız” dedi.
Telef olan canlılar konusunda valilere talimat verildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Hepsinin ödemelerini yapacağız. Bunun çalışmaları konusunda talimatını valilerimize verdik, anında bu işi de bitireceğiz. Çünkü Yörük kardeşlerimizin o yaylalarda geçim kaynağı ne? O olmadığı zaman peynirini, çökeleğini nereden yapacak? O olacak ki bu yapsın. İşte bunun için de onlara dedim ki hiç üzülmeyeceksiniz. Manavgat’ın Kalemli köyüne gittik, orada vatandaşlarla konuşurken dedik ki ‘Hiç üzülmeyin, kısa zaman içerisinde bu hayvanlarınıza, nasıl ki traktörler sahiplerine gelecekse sizin hayvanlarınız da size gelecek. Bakan arkadaşlarım da milletvekili arkadaşlarım da hepsi şu anda bunun çalışması içerisindeler. Süratle de kendilerini bu hayvanların, traktörlerine ve diğer araçlarına inşallah kavuşturacağız.”
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun sosyal medya hesabından, yanan alanların imara açılması konusunda Kültür ve Turizm Bakanı’na yetki verildiğine ilişkin iddialarının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öncelikli Bay Kemal’e benim vereceğim bir cümlelik cevap var. O da şu, benim Kültür ve Turizm Bakanıma vermiş olduğum böyle bir yetki yok. Bu bir. Kesinlikle yok. Eğer bunda kendisi müddei olarak dürüstse bunu ispat etmesi lazım” dedi.
Hukuktaki “müddei iddiasını ispatla mükelleftir” kaidesini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne Başbakanlığım döneminde böyle bir yetkiyi o dönem Kültür Bakanlığıma verdim ne de Cumhurbaşkanlığım döneminde böyle bir yetkiyi şimdiki Kültür Turizm Bakanıma verdim. Böyle bir şey yok. Bir diğer konu ‘Ormanlar yansın, buralarda biz beton yığını binalar inşa edelim’… Haşa. Benim her zaman belediye başkanlığımdan bu yana biliyorsunuz ben dikey mimariye karşı olduğunu söyleyen, bunu savunan bir insanım. Betona nasıl olur da ben sahip çıkarım? Böyle bir şey kesinlikle bir defa söz konusu değil. Yine bunlar ispatı gerektiren bir şey, ispat etsin, söylesin. Nerede, nasıl?” diye konuştu.
İddia konusu yerlerde CHP’li belediyeler olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “CHP’li belediyeler olarak, eğer buralarda imar planlamalarını yaparken bunlar, buraları ormandan, maki gruplarından yerler vermek suretiyle eğer buralarda inşaatlar yapılmışsa, bunun sorumlusu zaten sensin, senin belediyelerin. Bu konuyla ilgili olarak da biz AK Parti olarak her türlü müdahaleye varız” ifadelerini kullandı.
Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın, CHP’li belediyelerin bulunduğu Marmaris ve Bodrum gibi birçok yerde orman alanlarındaki kaçak yapıları yıktığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bay Kemal, bu yıkılan yerlerden senin haberin yok mu?” diye sordu. “Bunlar maki” denilerek bahane uydurulduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, buraların “yeşil” olduğunu ve buralarda yapılaşmaya müsaade etmediklerini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 yıl içerisinde beş milyar ağaç diktiklerini, hâlâ dikmeye devam ettiklerini kaydetti. “Şimdi bu yanan yerler böyle kel mi kalacak?” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ” Şimdi bu noktada tabii belli bir süre var. Yani o süre dolmadan bu dikimi yapamıyorsunuz” diye konuştu.
Birçok yerde fidan ve ağaç dikildiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben birçok yerde de daha çok ağaç dikimini teşvik ediyorum. Niye? Bir an önce oralar yetişmiş ağaçlarla şöyle hakikaten görülmeye değer hâle gelsin” ifadelerini kullandı.
Bazen de öğrencilerle seferberlik ilan edip fidan dikimi yapıldığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşimiz gücümüz bizim bu ve bundan sonra bunu yapmaya devam edeceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yangınla mücadele konusunda yeni bir organizasyon düşünüyor musunuz?” şeklindeki soruyu da “Arkadaşlarımızla, tüm heyetimizle bütün ziraat mühendisi arkadaşlarımızla vesaire yeni bir değerlendirme yapmak suretiyle ‘daha ne gibi bir çalışmaya gireriz, ne gibi bir çalışma yapabiliriz de bu tür şeylerde mücadelede daha başarılı oluruz’, bunları da tabii konuşmanın faydasına inanıyorum. İnşallah şu belayı defettikten sonra tabii atacağımız adımlar daha çok bunun üzerine olacaktır. Gerek Tarım Komisyonu olsun gerek Orman bu konularda çalışmamızı yapıp inşallah bunun adımlarını da atacağız” şeklinde yanıtladı.
“SÜRMEKTE OLAN SORUŞTURMALARIN NETİCELERİNİ KAMUOYUYLA DA PAYLAŞACAĞIZ”
Yangınlarla ilgili “sabotaj ihtimali ve terör saldırısı”ndan söz edildiği belirtilerek bu konuda yeni bir bilginin olup olmadığına ilişkin soruya ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu yanıtı verdi: “Burada böyle bir endişe, başından itibaren hep taşıdık ve bu endişenin arkasından da tabii bir şeyler çıktı. Şu anda önce gözaltına alınanlar vardı, sonra tutuklananlar oldu ve bu tutuklananların da ailesinde PKK’ya iltisaklı olanların olduğunu da tespit ettik. Bunlar da önümüze geldi. Biliyorsunuz geçen yıl Hatay’daki orman yangınlarında bu işi çok açık, net yaşadık. Şimdi bunları geçen yıl böyle yaşadıktan sonra, ‘bu yıl yaşamadık’ dememizin anlamı yok. Yani Müslüman bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz. Yani bu gerçekleri de bileceğiz. Dolayısıyla da yani böyle bir şey var mı, yok mu bütün polis teşkilatımız, istihbarat örgütümüz bunun incelemesini yapıyor. Varsa tabii ki üzerine üzerine gideceğiz. Ciğerlerimiz yanıyor, ciğerimizi yakanın tabii ki ciğerini yakacağız. Böyle bedavaya bakış yok. Çünkü bütün buralarda bu kadar canlı yandı. Bu canlı telefatı biz, bir yere mi atacağız, onu hiç değerlendirmeyecek miyiz?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, arıların ve arı kovanlarının da yandığına işaret ederek “Bunları görmeyecek miyiz? ‘Arıdır bırak gitsin’, öyle mi diyeceğiz. O birçok insanın, vatandaşlarımızın ekmek teknesiydi, bunlar gitti. Şimdi biz bunlara yönelik de çalışmalarımızı yapacağız. Biz bütün o vatandaşlarımızın arı kovanlarını, her şeylerini alıp kendilerine teslim edeceğiz, onları biz yolda bırakmayız. Bunların hepsini yapacağız ama ortada bir cinayet var. Bir taraftan telefat var, bir taraftan işte arılarımızdaki o olan olaylar var” ifadelerini kullandı.
Ormanların arılar için önemine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Marmaris, oradaki çamlar bu konularıyla meşhurdur. Bunları bir kenara koymamız mümkün değil. Onun için de tabii bu yılki yangınlarla ilgili her türlü ihbar, belge, bilgi, bunlar savcılıklarımız, emniyet ve jandarma teşkilatlarımız, istihbaratımız tarafından çok etraflıca takip ediliyor. Bunları kovalıyoruz. Terör örgütünün, ülkemizin ve milletimizin tüm değerleri gibi özellikle ormanlarımıza yönelik alçakça saldırı planlarını, eskiden olduğu gibi şu anda da yakından takip ediyoruz. Tabii geçtiğimiz yıl PKK yöneticilerinin talimatı üzerine artan hadiseler, orman yangınlarında ortalamanın neredeyse üç katı üzerinde zarar görmemize maalesef yol açmıştır, bunları da bilmemiz lazım. Yani Marmaris’te de ifade ettiğim gibi ciğerlerimizi yakanlarını ciğerlerini de sökmek boynumuzun borcudur. Hâlen sürmekte olan soruşturmaların neticelerini kamuoyuyla da paylaşacağız.”
Muhalefetin söylemlerine ilişkin videonun gösterilmesinin ardından, sosyal medyada yangınlara ilişkin FETÖ, PKK’ya müzahir ve sahte hesaplar üzerinden yürütülen kampanya olduğuna ve muhalefet partilerinin söylemleri üzerinden kamuoyunda algı oluşturulduğuna dair soruya ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan, “En sağlamını ekranda gördük, değil mi? Ne diyor ‘Bir helikopter gördüysem, bir uçak gördüysem namerdim’ diyor. Hiç şüphen olmasın, öylesin zaten. Niye? Sen bunları konuşurken arkandan uçak geçiyor, helikopter geçiyor” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 20’ye yakın uçak ve 50’ye yakın helikopterin bölgede çalıştığını anlatarak uçak ve helikopterin sadece gece saatlerinde, hava karardığında çalışamadığını dile getirdi.
Uçakların özelliklerine ilişkin bilgi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Azami 10 saniyede depoyu dolduruyor, ondan sonra nereye dökecekse suyunu oraya geçiyor, hemen suyunu oraya döküyor ve tekrar gidip depoyu doldurup geliyor. Bunlar amfibik uçaklardır. Hakikaten çok çok da tesirli” dedi.
Bir de tanker uçaklar bulunduğunu, bunların da depolarının çok daha büyük olduğunu, ancak havalimanında depoyu doldurup ondan sonra yangına müdahale ettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bunların hepsi ayrı ayrı bir çalışmanın içerisinde. Helikopterlerin içerisinde yine farklı helikopterlerimiz var. Mesela bu farklı helikopterler de özellikle bizim yangın göletleri diye hazırladığımız göller var, oradan rahatlıkla o suyu alabiliyor. Uçağın mesela oradan böyle bir suyu alması mümkün değil. Bunları durup dururken bu hâle getirmedik. Bu iş bir CHP zihniyetinin işi değildir. Bunlar bizim şu 19-20 yıllık sürecin içerisinde inşa ettiğimiz bir süreçtir. Bu inşa süreci içerisinde de bunlar başarıldı ve buralara, bugünlere gelindi.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl yaşanan yangının tarihte yaşanmadığını ve en büyük olduğunun bilinmesi gerektiğini dile getirerek şunları söyledi: “Hatay geçen yıl böyle olmadı, çok daha kısa zamanda bu işi bitirdik ama biz şu anda sekizinci gündeyiz. Amerika’da iki ay sürüyor. Kanada’da, Rusya’da hakeza böyle. Bu kadar uzun süre süren yangınlar var ve biz şu anda sekizinci günde bu çalışmaları sürdürürken bugün işte mesela bir termik santral yangınıyla karşı karşıyayız. İnşallah oraya tam manasıyla sirayet etmeden bu işi de atlatırız. Şu anda bu toplantıya girerken dediler ki ‘neredeyse santrale girmek üzere’. Bizi bunlar ciddi manada… Bir Yatağan Termik Santrali sıradan bir yer değil, Kemerköy öyle. Burada bunların birisi bakıyorsun yani 400 megavat birisi 600 megavat. Bunlar bütün o bölgenin enerji ihtiyacını karşılıyor, rastgele değil ama burada bizler ‘Bırakın muhalefet ne yapacaksa yapsın.’ veyahut da muhalefet ‘iktidar söyle başını bir duvara vursun.’ bunun arayışı içerisindeler. Böyle bir şey olabilir mi?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya genelinde çıkan yangınları tabloda gösterip, Kanada’da 2 milyon 750 bin hektarın, ABD’de neredeyse 1,5 milyon hektarın yandığına işaret ederek, “Bütün bunlar bu denli ortadayken bunların bu kadar böyle neşelenmesini anlamak mümkün değil ama biz bu işi başaracağız inşallah” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “yangın söndürme uçağı olmadığı ama devletin envanterinde resmî kullanıma tahsis edilen uçaklar olduğu” yönünde bir algı yönetildiğinin belirtilmesi üzerine, Türk Hava Kurumu’nun, 1985’ten itibaren orman idaresine bedeli karşılığında uçakla havadan yangın söndürme hizmeti verdiğini söyledi.
Yine orman idaresi ile yapılan sözleşmelere göre bedeli karşılığında bu uçakların kullanıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Peki, bu uçakların şu anda durumu nedir? Kurum, 2014-2018 yılından itibaren değerlendirmesini yaparsak, bu arada yapılan sözleşmeyle altı uçakla oradan hizmet alımı yapıyor. Mesela üç tane uçak daha var ki tamamen adeta pert olmuş vaziyette. 2019 yılında orman idaresiyle bu anlaşma artık sağlanamıyor. Zira uçakların durumu iş görür olmaktan çıkmış vaziyette ve teknik şartnameye uymadığından kurum tarafından da teklif verilmiyor. Böyle bir durum söz konusu. Bu yıl THK helikopterle yangın söndürme ihalesine katılır inşallah. Ancak ihaleyi daha uygun fiyat teklif eden özel bir şirket almış vaziyette. 2021 yılı orman yangın söndürme ihalesinde 13 adet helikopterlik kısmı THK tarafından o zaman kazanılmış. Böyle bir durum da söz konusu.”
Bu sene daha farklı bir adım atarak, Rusya’dan üç tane BE-200 tipi uçak kiralandığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda o uçaklarla bu hizmeti sürdürüyoruz ve bu sayıyı tabii belki daha da artırma durumumuz olacak” diye konuştu.
Çok amaçlı uçaklardan alma durumunun da söz konusu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elimizde Sikorsky, Cougar var. Bunların tabii gece görüşü olanları yoksa onlara da gece görüşü imkânını getirme çalışmalarımız var. Onlara da sepet takmak suretiyle Sikorsky ve Cougarları bu söndürme işleminde kullanma düşüncemiz de var” ifadesini kullandı.
Sosyal medya kanalıyla Türkiye’nin artan özgüvenini yıpratacak birtakım dezenformasyon girişimlerinin ve “Help Turkey” gibi kampanyaların yapıldığı anımsatılarak, “Bunu neye bağlıyorsunuz?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güçlü olduğumuza bağlıyorum. Demek ki bu kadar rahatsız oluyorlar. O zaman güçlüyüz. Onun karşılığında da ne yaptılar? ‘Güçlü Türkiye’ olarak hesap açtılar. Yalancının mumu yatsıya kadar yanıyor. Bu yatsıya kadar bile yanmadı, hemen sönüverdi. Öbürü ‘güçlü Türkiye’ çok daha fazlasıyla karşılık buldu. Şimdi biz bunlardan öte bir adım atalım diyoruz” yanıtını verdi.
“DİMDİK AYAKTA DURUYORUZ, YOLUMUZA DA DEVAM EDİYORUZ”
Türkiye’nin özellikle savunma sanayisinde çok farklı bir yere geldiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Daha Başbakan olmamıştım, seçim kazanmıştık. Oğul Bush, Amerika’da işbaşındaydı. Amerika ziyaretinde kendisine ‘Biz ortağız ama bize terörle mücadelede bir İHA bile vermiyorsunuz’ dedim. Dışişleri Bakanını çağırdı, ’48 saat içerisinde İHA’lardan Türkiye’ye vereceksiniz’ dedi. Bize geçici bir süre de olsa İHA’lardan verdiler. Bu bize daha sonra Baykar’ın Türkiye’de İHA’yı yapmasını getirdi. Onunla da kalmadılar, Baykar ardından SİHA’yı yaptı. Onunla da kalmadılar üçüncü bir hamle. Bu hamleyle de şu anda dünyada en üst segmentte olanlarla yarışır hâle geldiler. Yakında onu göreceğiz.
Şimdi kötü komşular bizi ev sahibi yaptı. Bu böyle gidiyor, gidecek. Bunlara da kafayı pek takmanıza gerek yok. Biz bu sahtekârlarla savaşa savaşa buraya geldik. Ne olacak? Hashtag atacakmış, bilmem ne yapacakmış. Ne yaparsanız yapın. Biz dimdik ayakta duruyoruz. Yolumuza da devam ediyoruz. Yani bu konuda yalanla bizi yıkacaklarını mı zannediyorlar. Türkiye şu anda imkânsız Türkiye değil, artık güçlü bir Türkiye var. Nitekim o güvendikleri dağlara da kar yağdı. Çünkü birçok sanatçı bakıyorum ‘Ben katılmıyorum’ diyor. Hakikati görenler de hemen elinin tersiyle atıyor. Niye? Ortada güçlü bir Türkiye var.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgın döneminde üç ayda İstanbul’da biri Avrupa diğeri Anadolu yakasında olmak üzere 18’er ameliyathanesi olan iki hastane yaptıklarını hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunların planlamasını, projelendirmesini öyle yaptık ki Atatürk Havalimanı’na dışarıdan bir hasta geldiği zaman hemen beş dakikada hastaneye ulaşabilsin. Anadolu yakasında yine aynı şekilde 5-10 dakikada hemen hastaneye ulaşabilsin. Şimdi bütün bunlar bir kabiliyettir ve bir azmin, enerjinin neticesidir. Bunları gerçekleştirdiğimize göre onlar ne derse desin biz yolumuza emin adımlarla yürüyeceğiz. Türkiye artık öyle sıradan, rastgele değil. Güçlü bir Türkiye var” değerlendirmesinde bulundu.
ORMAN YANGINLARINA MÜDAHALEDE YARDIMLAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, orman yangınlarıyla mücadelede hangi ülkelerden ve organizasyonlardan ne kadar yardım geldiğine yönelik soruyu ise şöyle yanıtladı: “50’nin üzerinde. Birçok yerden 73’ü filan zaten buldu. Gerek devlet gerek kuruluş hepsi bu desteklerini bize bildirdiler. Hepsine bir kez daha şahsım, milletim adına çok teşekkür ediyorum. Burada en önemlisi Azerbaycan. Azerbaycan şu anda 200’e yakın itfaiyecisini bize gönderdi. Onlar da yangın söndürme faaliyetlerinde bulunuyorlar. Bir yangın söndürme helikopteri ve çok sayıda askeriyle burada mücadele ediyorlar.”
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in, bakımdan çıkacak bir amfibi uçağı göndereceğini söylediğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onun da gelmesiyle beraber uçak noktasındaki durumumuz çok daha farklı konuma gelmiş olacak. Rusya’dan beş uçak ve üç helikopterle yangın söndürme çalışmalarımız devam ediyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran’ın bir uçak ve iki helikopter, Ukrayna’nın üç, İspanya’nın iki, Hırvatistan’ın da bir uçak gönderdiğini ifade ederek, bu şekilde çalışmaların devam ettiğini bildirdi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ziyaretine ilişkin bir soru üzerine, KKTC’yi ziyaretinde sinyali verdiklerini ve ondan sonra da malum ülkelerin, kuruluşların tehditlere başladığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu arada da bir Cenevre buluşması oldu. Bu buluşmada da sağ olsun Ersin Bey dik durdu, sağlam durdu ve orada mesajımızı aynen oradaki ilgililere iletti. Nedir? İki eşit egemen devlet. Buradan taviz artık yok, bitti. Biz bir 50 yıl daha bekleyemeyiz, o da bitti. Ne yapılacaksa artık yapılmalıdır” ifadelerini kullandı.
Burgenstock sürecini ve ardından KKTC ve Güney Kıbrıs’ta yapılan referandumu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “O günden bugüne kuzeyi Avrupa Birliği hep maalesef yalanla oyalamıştır, yalanla… Taahhütlerini yerine getirmemiştir. Ne oldu? İdari ve mali birçok destekler vermesi gerekiyordu. Hiçbirini vermedi. Bakın şu anda hâlâ Kıbrıs’ı oyalıyorlar. Kıbrıs’ı şu anda tanıyan kim var? Sadece biz varız. Niye tanımıyorsunuz? Avrupa Birliği’nden ilgililer güneye geldiğiniz zaman niye kuzeye de çıkmıyorsunuz? Çıksanıza. Kimler korkutuyor sizi? Ama biz rahatlıkla, huzur içinde gittik. Bundan sonraki süreçte ne olur? Onu da zaman içerisinde göstereceğiz ama şu anda Kapalı Maraş açıldı mı? Açıldı. Şimdi orayla ilgili de ne gibi adımlar atılacağını, uluslararası hukuk neyi gerektiriyorsa biz o hukuka göre o adımlarımızı da atarız. Buradan da herhangi bir çekincemiz yoktur. Bu konuda da yetişmiş çok güçlü insanlarımız var. Sonbahar gibi bir uluslararası toplantıyı düşünüyoruz. Bunu da bir üniversitemiz vasıtasıyla, bu uluslararası toplantıyı yapacağız, orayı da kapsayacak şekilde. Bu uluslararası toplantıyla beraber inşallah işin performansını daha da artırmayı düşünüyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantının kapsamının Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve ağırlıklı olarak Kapalı Maraş’la ilgili olacağını aktardı.
“AŞILAMA, SALGINA KARŞI EN ETKİLİ VE YAYGIN KORUMA YÖNTEMİ”
Artan Kovid-19 vakalarına karşı izlenecek yol, aşı olmayanlara karşı kısıtlama getirilmesi ve yerli aşıda son duruma ilişkin soruları da yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kontrollü normalleşme sürecinde vaka sayılarında bir artış olduğunu, virüsün yeni varyantlarının tüm dünya için bir tehdit oluşturduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tehdide karşı, bazı ülkelerin zorlaştırma yoluna giderek tedbirler aldığını, bazı ülkelerin ise akışına bıraktığını belirtti.
Türkiye’nin sağlık sisteminin gücü ve aşılamada iyi bir noktaya geldiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Toplam yapılan aşı sayımız şu an itibariyle 75 milyonu bulmuş vaziyette. Aşılama, salgına karşı en etkili ve yaygın koruma yöntemi. Elimizdeki bu imkânı çok daha etkin kullanmamız gerekiyor. Buradan tüm vatandaşlarıma kendilerinin ve sevdiklerinin sağlığı için aşı olmaları çağrımı tekrar ediyorum. Tedbirlere aynı hassasiyet ve dikkatle devam edelim. Bunun yanında temizlik, maske ve mesafe kuralına tavizsiz şekilde uyalım” diye konuştu.
“TURKOVAC’IN FAZ 1 VE FAZ 2 AŞAMALARI BAŞARIYLA TAMAMLANDI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BioNTech aşısıyla ilgili bir sıkıntının olmadığını da bildirdi.
Yerli aşı çalışmalarına ilişkin ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yerli aşımız TURKOVAC’ın faz 1 ve faz 2 aşamaları başarıyla tamamlandı. Şimdi haziranda da son aşama olan klinik, araştırma aşamasına geçildi. Bu da hızla devam ediyor. Bu safha da dünyada ve ülkemizde aşı çalışmaları için belirlenmiş evrensel standartlarda yürütülüyor” dedi.
Vatandaşların, TURKOVAC faz 3 çalışmasına e-Nabız uygulaması aracılığıyla gönüllü olarak katılım sağlamaya devam ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aşımızın seri üretime yönelik hazırlıkları da eş zamanlı olarak sürüyor. En kısa sürede TURKOVAC aşımız için acil kullanım onayı almayı ve yurt çapında bununla yaygın aşılamaya geçmeyi hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aşı olmak istemeyenlere karşı bir kısıtlama getirilip getirilmeyeceği sorusu üzerine, “Zorlamadan yana değilim. Burada Bilim Kurulu herhâlde bunlarla ilgili onlar da bir çalışma yapacaktır. Gönüllülük esasına dayalı olarak bu süreci işletmek en isabetli olanıdır. Gönüllülük esasına göre bunu yaparsak inanıyorum ki neticesi de hayır olacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomiye ilişkin sorulara karşılık da zamanında aldıkları tedbirlerle Türkiye ekonomisinin geçen yıl yüzde 1,8 oranında büyüdüğünü söyledi.
“AĞUSTOS AYI İLE BERABER DÜŞÜK ENFLASYONA GEÇECEĞİZ”
Bu büyüme ile Türkiye’nin G-20 ülkeleri arasında Çin ile birlikte pozitif büyüme kaydeden iki ülkeden biri olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “2021 yılının ilk çeyreğinde güçlü yatırımlar, özel tüketim ve dış talebin desteğiyle büyüme yıllık yüzde 7 seviyesine ulaştı. Böyle bir şeyi de yakaladık. Salgın döneminde imalat sanayimizi ayakta tutmak için verdiğimiz destekler şu anda neticelerini veriyor. Sanayimiz, ihracatta bizi rekorlarla özellikle koşarak daha da büyümeye teşvik ediyor. Beklenenin çok daha üstünde bir büyümeyi yakalayacağımızı görüyoruz.”
Türkiye’nin ihracatının 200 milyar doların üzerine çıktığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu senenin ilk çeyreğinde yüzde 7 büyüyen ekonomimize net dış talebin katkısı 2019 yılı üçüncü çeyreğinden bu yana ilk defa pozitif döndü ve bu katkı 1,1 puan olarak gerçekleşti. Ekonomideki öncü göstergelere baktığımızda büyüme eğiliminin sürdüğünü görüyoruz ve ben şu anda çok açık ve net söylüyorum, yüzde 7’nin üzerinde bir büyümeyi yakalayacağız, şu anda bu kendini gösteriyor.
Enflasyon noktasında da Ağustos ayını geride bıraktığımızda, biz Ağustos ile birlikte enflasyonda da düşüşü göreceğiz ama bunun oranı ne olur? Şu anda bulunduğumuzun bir defa çok çok altında olur. Bunun sinyalini ben de belli yerlere herhâlde vermiş oluyorum. Çünkü bundan böyle enflasyonun daha yukarı çıkması mümkün değil. Zira faiz oranlarında da bir defa düşüşe geçiyoruz ve yüksek faiz yok. Çünkü yüksek faiz bize yüksek enflasyonu getirecektir ama düşük faiz de düşük enflasyonu getirecektir. Ağustos ayı kırılma noktasıdır ve Ağustos ayı ile beraber de artık düşük enflasyona inşallah geçeceğiz.”
Doğal gaz alanındaki keşiflere ilişkin bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl ağustos ayında Sakarya sahasındaki doğal gaz keşfinin ilk müjdesinin verildiğini hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fatih Sondaj Gemisi’nin 320 milyar metreküplük keşfinin, ülkede ve dünyada büyük yankı uyandırdığını, bunu geçen yıl ekim ayındaki 85 milyar metreküplük keşfin izlediğini söyledi.
Bu yıl Haziranda 135 milyar metreküplük üçüncü keşfin duyurulduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplamda 540 milyar metreküplük doğalgaz rezervi keşfine ulaşılmış olunduğunu kaydetti.
Son bir yılda Karadeniz’de 6 kuyu açıldığını, bunların Tuna-1, Türkali-1, Türkali-2, Türkali-3, Türkali-4 ve Amasra-1 olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Yeni doğal gaz keşifleri için arama çalışmalarımız devam edecek. Bu arama faaliyetlerini kendi gemilerimiz ve kendi insan kaynağımızı kullanarak yapıyor olmamız bizim için en büyük avantaj.
Keşfedilen doğal gaz karaya inşallah üç aşamada çıkarılacak. Bir, deniz tabanı doğal gaz üretim sistemleri kurulacak. İki, karadaki doğal gaz işleme tesisi inşa edilecek. Üç, iki üniteyi birbirine bağlayacak boru hattının inşası yapılacak. Deniz tabanı, üretim sistemleri ve kara gaz işleme tesislerinin süreçleri şu anda eş zamanlı olarak yürütülüyor. Haziran ayında karadaki doğal gaz işleme tesisinin temelini attık. Deniz tabanı doğal gaz üretim sistemlerinin tasarımı da tamamlandı. İlk etapta, 10 kuyu için hazırlıklara başlandı. 2022 yılında 169 kilometre boru deniz yüzeyine serilecek. Bu dünyanın en uzun derin deniz bağlantısı olacak. Deniz tabanında kullanılacak boruların imalatına da başlandı. 2023 yılına gazın ilk faz üretimi gerçekleştirilecek. Yerli sanayi sürecin önemli bir parçası olacak. Amasra-1 kuyusundaki keşif, Batı Sakarya sahasında yeni keşiflerin olabileceğinin de habercisi olmuş vaziyette.”
Burada edinilen tecrübelerle ilerleyen dönemlerde Türkiye’nin arama, sondaj ve üretim konularında yurt dışına hizmet veren bir ülke konumuna da geleceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, çalışmaların heyecanla ve gayretle bölgede devam ettiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu imkânı yakaladığımız andan itibaren benim vatandaşım şu andaki fiyatla doğal gazı kullanmayacak. İnşallah daha düşük fiyatlarla doğal gazını kullanır hâle gelecek” dedi.
DİYARBAKIR ANNELERİ
Diyarbakır annelerinin dağa kaçırılan evlatlarına kavuşmak için başlattığı oturma eylemine ilişkin bir soruya karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan, annelerin başlattığı sürecin çok anlamlı olduğunu belirtti.
Diyarbakır annelerinden Ayşegül Biçer ve Hacire Akar’ın evladıyla kavuştuğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ramazanda beraber iftar yaptık. O iftarda da duruşlarını gördüm. Beni en çok duygulandıran şuydu; bir defa bunların gözünde ümitsizlik yok. Hep ‘geldi, geliyor’ böyle bakıyorlardı. Orada, o çadırın içerisinde yaz, kış demeden durdular ve o bekleyişlerini kararlı şekilde sürdürdüler” diye konuştu.
Annelerin bekleyişleri sırasında yapılan bazı gösterilere karşı dimdik durduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabbim de teker teker kapıları açtı ve şimdi taşlar yerinden oynadı, söküldü ve artık evlatlarına kavuşmaya başladılar. Diğer evlatlarını bekleyen annelere de kavuşmalarını nasip etsin, sabırlarını artırsın. Onlarda sabır da ileri seviyede. Sabreden zafere ulaşır” değerlendirmesini yaptı.
“FİLENİN SULTANLARI BİZE BÜYÜK GURUR YAŞATTI”
2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda Türkiye’ye ilk altın madalyayı kazandıran millî okçu Mete Gazoz ile yaptığı telefon konuşması hatırlatılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Mete’ninki şu yönüyle bizi çok duygulandırdı. Biz bir tarihi akışın içerisinde geliyoruz, Osmanlı. Yüz yıl şöyle geriye gittiğiniz zaman, Osmanlının bütün o savaşlarında tabii yay ve ok çok anlamlı. Mete bununla dünyada 1 numara oldu. Bu, tabii bizi ciddi manada hakikaten duygulandırdı. Bu başarısının devamını özellikle temenni ediyorum. Şuraya baksana 10 çekiyor. Çok da sempatik. Öyle de özelliği var maşallah. Allah annesine babasına bağışlasın.”
Oğlu Bilal Erdoğan’ın da okçuluk alanında çok gayreti ve emeği bulunduğunu, Dünya Etnospor Konfederasyonu Başkanı olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendisine (Mete) ayrı muhabbeti onun da var. Ailece bu bizi çok mutlu etti. Mete’yi gözlerinden öpüyorum, tebrik ediyorum. Bir Mete değil, inşallah birçok Meteler olsun. Bu altınların sayısı daha da artsın” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, boksta Buse Naz Çakıroğlu ve Busenaz Sürmeneli’nin finale çıkmasının çok anlamlı olduğunu, altın madalyayı getirmeleri hâlinde Türkiye’nin klasmanda iyi bir yere geleceğini söyledi.
Güreşte beklentinin daha farklı olduğunu ve üzüntü yaşandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, cimnastikte de beklentinin dışında gelişme olduğunu, gelecek süreçte bunun aşılması temennisinde bulundu.
Cimnastikte istenilen ve beklenilen neticelerin alınamadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece Ferhat Arıcan’ın bronz madalya aldığını anımsattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Filenin Sultanları bize büyük gurur yaşattı. Ancak son anda bitirdik, düşürdük, öyle bir nokta oldu. Biraz da Güney Kore’yi acaba diyorum küçümsedik mi? Ne oldu? Çünkü öndeydik, başa baş oldu falan. Son anda elimizden kapıp götürdüler ama yine de Filenin Sultanları gerçekten sultanlık yaptılar. Başardılar. İnanıyorum ki bundan sonra başta hoca da olmak üzere, bu hocayı inşallah bırakmayacağız, damat da olduğu için herhâlde kızımızı bırakıp bir yerlere gitmez” diye konuştu.
Türkiye’nin spor ülkesi olma yolunda ilerlediğine yönelik yorum üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, olimpiyatların, bireysel spor dallarının öne çıktığı bir buluşma olması dolayısıyla Türkiye’nin bu alana büyük önem vermesi gerektiğini belirtti.
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu ve antrenörlerle konuyla ilgili görüşmelerin yapılacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir de bir şey dikkatimi çekti, çok devşirme var. Fransa’sında, İngiltere’sinde, Hollanda’sında var. Hepsinde bakıyorsun dünya kadar devşirme var. Onlarla hava atıyorlar. Biraz çalışmamız lazım” diye konuştu.
Gençlerle ilgili “Z” kuşağı tanımlaması yapıldığı ve yangın söndürme ekiplerine su taşırken hayatını kaybeden Şahin Akdemir’in de “Z” kuşağı olduğu hatırlatılarak, gelecek döneme ilişkin gençlere yönelik mesajları sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şahin, bizim bir diğer Eren’imiz oldu. Şahin’in geride bıraktığı bir yavrusu var, o da ayrı bir üzücü durum” dedi.
Türkiye’de seçilme yaşının kendi iktidarları döneminde 18’e indiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Yani aslında ‘Z’ kuşağını tepeden tırnağa ören AK Parti iktidarı olmuştur. 18’e kadar indirmek… Bunu hiçbir siyasi parti yapmadı, yapamadı, biz yaptık bunu. Çünkü biz gençliğimize güvendik, inandık. Dedik ki ‘bu gençlik bu işi yapar’. Örneğin benim partimden milletvekilleri içerisinde bu grubun içerisinde olanlar var. Mesela bizim bir Rümeysa’mız var. Yaşı itibarıyla filan öyle ve maşallah çok cevval, çok üretken. Aynen onun gibi Parti Grubu içerisinde kızlarda da erkeklerde de bu türleri var. Niye? Güveniyoruz, inanıyoruz. Eğer biz ‘Z’ kuşağına güvenmezsek zaten bu beklenen neticeleri alamayız. Hem onlara güveneceğiz, bir de onlara iş yükleyeceğiz. Yani sadece güvenmek yetmez. Ne yükledin ona? Ne işi verdin? Hadi şu neticeyi al gel. Bunu veriyor musun? Yok. Vermeden bu iş olmaz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl yapılan Yükseköğretim Kurumları Sınavı ile ilgili bazı sıkıntıların yaşandığını ifade ederek, “170-180 filan gibi böyle bir durum. YÖK Başkanımız ile de konuyu görüştüm. Onlar da bir çalışma yaptılar ve şimdi olayı çok daha fazla sayıda gencin mağdur olmayacağı bir duruma getirdiler. Ben de açıklamamı yaptım. Özellikle bu Koronavirüs salgını sebebiyle biz bu süreci uzatmayı karar altına aldık. Şu anda işin detaylarını YÖK hâlledecek ve bu işi inşallah gençlerimizin lehine bitirmiş olacağız. Gençlerimizi mümkün olduğunca sahiplenerek, bu kuşağı diri tutmamız lazım. Bu kuşağı çok daha istifade edilir hâle getirmemiz lazım” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, soruların ardından, ülke genelindeki orman yangınlarına yeniden değinerek, şu ifadeleri kullandı: “Ağaç işi bizim işimiz. Şu ana kadar yaklaşık beş buçuk milyar ağacı diken bir iktidarız. Şimdi beş buçuk milyar ağacı diken bir iktidar kalkıp da bu yangınlara ‘eyvallah’ der mi? Yok. Biz bundan sonra da aynı kararlılıkla buna devam edeceğiz. İnşallah yanan bütün yerleri yemyeşil hâle getireceğiz ama fidanlarla getireceğiz, ama ağaçlarla getireceğiz. Yani bu konuda bir defa kararlıyız. Nasıl ki beş buçuk milyar ağaç dikildi, vatandaşlarımız müsterih olsun, yanan ormanlarımız inşallah hani diyoruz ya ‘küllerinden yeniden doğmak’, onların da inşallah yeniden doğduğu günleri hep beraber göreceğiz. Yeter ki vatandaşlarımız da bir ağaç veya bir fidan dikmek noktasında kararlı olsunlar. Hep beraberce bu alanları inşallah ayağa kaldıralım.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Japonya-Türkiye ilişkilerinin 100. yılı dolayısıyla resmî ziyaret için Türkiye’de bulunan Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito’nun eşi Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile bir araya geldi.
Emine Erdoğan, Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ni ziyaret etti.
Lider eşleri önce İstanbul’un fethedilişinin 571. yıl dönümünde Fatih Sultan Mehmet’i anmak için açılan “Fatih Sultan Mehmet” sergisini gezdi.
Burada Fatih Sultan Mehmet’in Çocukluk Dönemi, Padişahlık Dönemleri, İlim Hayatı ve O Dönemde Yaşayan Âlimler, İstanbul’un Fethi ve Askerî Hayatı, Siyasi Hayatı ile Fatih Döneminde Mutfak, Şair Fatih: Avni, Vakıf Eserleri ve Ölümü bölümleri hakkında bilgi alan Akishino sergide sunulan Fatih Sultan Mehmet’in kaftan, kılıç, zırh gömlek gibi kişisel eşyaları ve o dönemin tarihine ışık tutacak çok sayıda esere hayranlığını dile getirdi.
Emine Erdoğan ve Akishino, sergi ziyaretinin ardından, Cihannüma Salonu’na geçerek hatıra fotoğrafı çektirdi. Lider eşleri, daha sonra, 600 Japonca eserin bulunduğu Japon Kitaplığı bölümüne geçtiler.
Emine Erdoğan, burada bulunan kitapları inceleyen konuğuna, Mevlana’nın “Mesnevi” eserinin Japonca baskısını ve serginin içeriğini de anlatan “Fatih Sultan Mehmet” kataloğu ile İletişim Başkanlığı tarafından yayınlanan “Türkiye” kitabını hediye etti.
ÇOCUKLARDAN KÜRESEL ISINMA SUNUMU
Daha sonra Nasreddin Hoca Kütüphanesi’ne geçen Emine Erdoğan ve Akishino’yu çocuklar sevgiyle karşıladı. Burada çocukların yaptığı resimleri inceleyen lider eşlerine, bir anaokulu çocuğu kendi yaptığı üzerinde lale motifi olan tabağı hediye etti.
Anaokulu çağındaki bir başka çocuk ise Emine Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensesi Akishino’ya küresel ısınma ile ilgili bir sunum yaptı.
“TEMENNİMİZ İŞ BİRLİĞİNİN DAHA DA İLERİYE TAŞINMASI”
Emine Erdoğan, Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile gerçekleştirdikleri programa ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında şu ifadelere yer verdi: “Türkiye-Japonya diplomatik ilişkilerinin tesisinin 100. yıl dönümü kapsamında ülkemizi ziyaret eden Japonya Veliaht Prensesi Akishino ile bir araya gelmekten memnuniyet duydum.
Ülkemizin kültür hazinesine ev sahipliği yapan Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ni ve Japonya kitaplığı bölümünü ziyaret ettik. Farklı medeniyetlerin birikimlerini aynı çatı altında buluşturan kütüphanemizde muhafaza edilen özel ve nadir eserleri tanıtma fırsatı bulduk.
Fatih Sultan Mehmet Sergisi’ni gezerek tarihimizin büyük liderlerinden birinin vizyonunu, sanata ve bilgiye olan bağlılığını yakından inceledik. Japonya Kitaplığı, iki ülkenin ortak mirasına ışık tutan ve dostluk bağlarını güçlendiren bir sembol niteliğinde. Temennimiz bu anlamlı ziyaretin ülkelerimiz arasındaki iş birliğini daha da ileriye taşımasıdır.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan Japonya Veliaht Prensi Akishino Fumihito ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Japonya Veliaht Prensi Akishino’yu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne gelişinde giriş kapısında karşıladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensi Akishino, Türkiye ve Japonya bayrakları önünde tokalaşarak poz verdi.
Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Japonya Veliaht Prensi Akishino heyetleri eşliğinde görüşmeye geçti.
Görüşmede, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Japonya Veliaht Prensi Akishino’ya, Osmanlı Generali Pertev Paşa’nın İmparator Mutsuhito tarafından ödüllendirildiğini gösteren belge hediye edildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, resmî ziyarette bulunmak üzere Türkiye’ye gelen Japonya Veliaht Prensi Akishino ve Prenses Kiko ile aile fotoğrafı da çektirdi.
“İyi ki Varsın” yazı dizimizde başarıdan başarıya koşan, her başarısının altında “Hayalleri olan hayatımda, umutları olan kadınlarla birlikte” … her şeye, herkese rağmen içindeki kadını kaybetmeden güçlü durabilmek adına felsefesi olan, ayrıca ; Ankara Kocatepe Mimar Kemal Lisesi ardı sıra, Ankara Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya Bölümü’nde okuyup, İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü yüksek onur derecesiyle ve birincilikle bitirmiş, 1972 yılında Anadolu’nun en köklü yerleşim merkezi Osmanlı’nın Başkenti İstanbul’da, Üsküdar’da dünyaya gelen, Hande Dengim Bağcıoğulları’ na yer verdim.
Hakkında sayısız yazılar yazıldı… O zaman, üzerinde durmamız gereken temel soru şu: Dün hakkında değişmekte olan dünya ve yeni kuşak insanlar mı yoksa belli bir yaşa gelen muhafazakar eğilimli insanların dünya algısı mı? “Bir bugün iki yarına bedeldir. İki günü eşit olanın bir günü kayıptır” deyişi, yalın bir gerçeği yansıtır. ‘Bugün’ halen elimizde mevcut zaman dilimidir. ‘Yarın’ ise hayal edilerek tasarlanan bir şimdidir. Zihnimizin geleceğe ait projeksiyonudur. Bugün dünden iyisini yapmak ve yarın daha da iyisini yapmak en önemli insani sorumluluğumuzdur.”
Hande Dengim Bağcıoğulları “Yapmamız gereken şeyler arasında en başta olması gereken; ‘özsevgi ve özdeğer’ tam olarak nedir bunu anlamak ve içsellestirebilmek. Kendinizi sevmeniz, kendinize her şeyden ve herkesten çok DEĞER vermeniz, bunu dengeli ve sağlıklı bir şekilde hayata geçirebilmeniz çok önemli,” diyerek; “Dün, Bugün, Yarın, hata yapacağım bir gün değil. Zaten, hata yok, öğrenmek, ders almak ve ilerlemek var.” diyerek işe başlamanın önemine vurgu yapıyor. Enerji Petrol Medya Grup olarak şu parantezi açarak yazı dizimize devam ediyorum: Kendisinin profesyonel çalışma hayatına ‘Merhaba’ demesi 1996 yılında İstanbul’da, bilişim sektöründe başlamasıdır. Sektörde sıfırdan başlayarak üst düzey yöneticiliğe kadar ivmelenen bir kariyer çizgisinde kamu ihale, proje satış pazarlama, kurumsal iş geliştirme, teknik koordinasyon ve altyapı konularında uzmanlaşmıştır. 2006 yılından itibaren, uluslararası bilişim ve yazılım firmalarının İngilizce-Türkçe çeviri projelerini yürütmüştür.
2013 yılından bu yana, toplumların ve bireylerin sağlıklı, kaliteli ve dengeli yaşamına katkı sunan ruhsal, bedensel ve zihinsel bütüncül terapiler konusunda çalışmaktadır. Alana yönelik yenilikçi yöntemleri, metodolojik yaklaşımla geliştirmekte ve kullanmaktadır. Bioenerji Uzmanı, Aile Danışmanı, Profesyonel Eğitmen Koç, NLP Uzmanı, Hipnotist ve Flash EMDR / Mindfulness / Kabul ve Kararlılık / Bilişsel Davranışçı / Şema / Duygu Odaklı Terapist olmasının yanı sıra, farklı psikoloji ekolleri, sufi şifacılığı, kadim sırlar ve nefes teknikleri gibi konularında değerli birçok üstattan ve hocadan eğitimler almış olup, İstanbul başta olmak üzere tüm Türkiye’de, uzaktan/yüz yüze bireysel/grup/çift/aile danışmanlığı ve terapi seanslarına devam etmektedir. Mesleki eğitim, duyuru, seminer, atölye ve kamp çalışmaları düzenlemektedir.
“Zaman, kıymetini bilmeden harcadığımız, fazlasını hayal edip elimizdekini kaybettiğimiz ‘zaman’. Her şeyin ilacı sandığımız, her şeye kadir zaman. Mucizeleri barındıran, üzüntüleri unutturan. Ömrümüz, geçmişimiz ve geleceğimiz. Yaşadıklarımız ve yaşayacaklarımız. Kayıplarımız ve umutlarımız. Önümüz ve arkamız.” diyen, tüm mesleki unvanlarının da ötesinde, insanın derin içselliğini çok iyi kavramış ve bunu hayatına mesleki çalışmaları ile yansıtan zamansız ve gerçek bir “Halkla İlişkiler Uzmanı” Hande Dengim Bağcıoğulları ‘nın sözleri ile yazı dizimizin ana temasına katkı sağlıyor.
Hande Dengim Bağcıoğulları “Sevgi ve samimiyet, hem meslek yaşamımda hem de yaşamımın tümünde en güçlü değerlerim oldu.” diyerek adeta İnsanoğlunun Dünü Bugünü ve Yarını hakkında anekdot veriyor: “Zira, samimi insanlar her zaman çok korkutucudur, gölgeleri yok, silah kullanmıyorlar. İşte tam olarak da bu yüzden durdurulamazlar. Samimiyet, insanın en saf ve güçlü yanıdır çünkü maskesizdir, gölgesizdir. Kendine dürüst olanlar, korkularıyla yüzleşir, karanlıklarını kucaklar ve içlerindeki gerçek ışığı ortaya çıkarırlar. Samimi insanlar silaha ihtiyaç duymazlar; onların savunması, başkalarının zayıflık dediği şeyleri birer mücevher gibi taşımaktır; nihayetinde de onları faydaya ve başarıya dönüştürebilmektir. Samimiyet, gölgeleri olmayan bir dünyaya açılan kapıdır ve bu kapı, yalnızca kendine sadık olanlara aralanır.” dedikten sonra ekliyor: “Ve sevgi…’Herşeyin bir güzelliği vardır ama herkes bunu göremez.’ derken Konfüçyüs neler gördü kim bilir? Bakmadan görebilmek, işitmeden duyabilmek, hareket etmeden koşabilmek… Sevgi, bazen görünmeyeni görüp, kalbin derinliklerinde yankılanan o sessiz izlerde eminlikle yürüyebilme cesaret ve kararlılığını gerektiriyor. Çünkü gerçek görmede, göz kapaklarının ardındaki sonsuz evrenler görünür olma potansiyeli ile her an keşfedilmeyi bekliyor. Ve duyulan, kulaktan değil ruhun yankılarından geliyor. Ve koşmak bazen, hiçbir yere gitmeden kendini bulmak anlamına geliyor. Sevgi, insanın sadece dış dünyayı değil, kendi içindeki evreni de fethetmesini kolaylaştıran en güzel yol arkadaşı… Ve bazen çıkış yolu aradığım, kolay olmadığını ya da yorulduğumu hisettiğim her durakta o anımsatıcı soruyla bana ‘Ben’i ve yolumu hep hatırlattı, hatırlatmaya devam ediyor:
Eğer koluma alıp bir başlangıcı çıkıp gitsem senden, dökülür müsün yollara ‘Biz’i bulmaya?” İyi ki varsın yazı dizimde de yer verdiğim Hande Dengim Bağcıoğulları’nı “Dünden Bugüne Yarından Geleceğe” isimli yukarıda yazı dizimin tamamında başarılı çalışmalarını saymakla bitiremiyoruz.
Hande Dengim Bağcıoğulları, Hz Mevlana’nın ‘ Dert yol gösterir.’ sözüne atıfta bulunarak şu ifadelere yer veriyor. “Aslında sağlık sorunlarıyla gelen danışanlarım terapilerinde neler farkettiklerini ve neler anladıklarını bana şu şekilde söylüyorlar. ‘Enerji olduklarını ve bizleri negatif düşüncelerin hasta ettiğini’ ifade ediyorlar.
Enerjimiz yükseldiğinde bireysel ilişkilerimiz düzelir, kendine güven artar, yüksek enerjimizi çevremize de yayarız. Kariyerde başarılı olacak motivasyonu ve gücü içinde buluyor danışanlar. En güzeli de içsel huzur ve mutluluğa kavuşmuş oluyorlar.”
Hz. Mevlana’nın , Dünü, Bugünü ve Yarını anlatırken güzel bir sözünü hatırlatarak . “Yarın yaparım, yarın yaparım deme! Bugün de dünün yarınıydı, ne yapabildin?” sözü ile adeta yazı dizimizin ana temasına vurgu yapıyor. Bu engin deneyim, derin bilgi, özgün beceri ve başarılarının devam etmesinin, ülkemiz adına sosyal yaşam ve dayanışma alanında katacağı yüksek değerlerin bilinci ile saygılarımızı sunuyoruz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye ziyarette bulunan Karadağ Cumhurbaşkanı Jakov Milatoviç’i Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.
Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gelişinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından resmî törenle karşılandı. İki ülke millî marşlarının çalınmasının ardından Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, tören kıtasını selamladı.
Türkiye ve Karadağ bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren iki lider, daha sonra baş başa görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Engelsiz Türkiye Programı’nda yaptığı konuşmada, “Milletimizin farklı kesimlerine yönelik ayrımcı uygulamalara son vermeyi nasıl görev biliyorsak, engelli vatandaşlarımıza yönelik adaletsizliklerin ortadan kaldırılmasını da devletimizin asli vazifesi olarak görüyoruz. Bir yandan toplumun temeli olan, aile kurumunu güçlendirmeye çalıştık; diğer yandan yaşlılarımızın, bakıma muhtaç ve engelli kardeşlerimizin geniş bir sosyal hizmet havuzundan yararlanmalarını sağladık” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi’nde düzenlenen Engelsiz Türkiye Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Ülkenin ve dünyanın dört bir yanındaki tüm engellilerin 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler öncülüğünde tüm dünyada kabul görmüş bu günün engellilerin sorunlarıyla ilgili farkındalığın artmasına, engelli insanların hayatlarını kolaylaştıracak yeni adımların atılmasına vesile teşkil ettiğini belirtti.
“ENGELLİ KARDEŞLERİMİZİN GÜNDEMİNE SAHİP ÇIKMAMIZ, BU YÖNDE ATILAN ADIMLARA İŞTİRAK ETMEMİZ GEREKİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellilerin sorunlarının çözümü noktasında en önemli hususun bu konuyu her fırsatta gündeme taşımak suretiyle toplumsal hassasiyetin gerilemesine izin vermemek olduğunu ifade etti.
Engellilerle ilgili ne kadar farkındalık oluşturabilir, mesuliyet duygusu ne kadar yaygınlaştırabilirse bu süreçte o kadar fazla yol alınabileceğine, o derece başarılı olunabileceğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu bakımdan siyaset, sivil toplum ve hükûmet olarak sosyal aktivitelerle, kültürel projelerle, toplumsal bilinci artıran kampanyalarla hep beraber engelli kardeşlerimizin gündemine sahip çıkmamız, bu yönde atılan adımlara iştirak etmemiz, samimi destek vermemiz gerekiyor. 22 yıldır Türkiye’de değişimin ve dönüşümün öncülüğünü yapan AK Parti, toplumun her kesimini bu mücadeleye dahil etmek için öncü, örnek ve sürdürülebilir politikalar oluşturmaya devam ediyor. Partimizin düzenlediği bu programın da engelli kardeşlerimizin hayatlarını daha da kolaylaştırma ve toplumla bütünleşmelerini sağlama çabalarımıza katkı sunacağına inanıyorum. Bu anlamlı programı tertipleyen AK Parti Sosyal Politikalar Başkanlığımıza teşekkür ediyor, Rabbimden üstün başarılar temenni ediyorum.”
“UZAK COĞRAFYALARA İYİLİĞİ, MERHAMETİ VE ŞEFKATİ TAŞIDIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gölgesinde yaşamaktan bahtiyarlık duyulan medeniyet çınarının köklerinin yüzlerce yıl ötesine uzandığını ifade etti.
Merkezine insanı ve insanlık değerlerini alan medeniyet çınarıyla farklı coğrafyalara iyiliği, adaleti, şefkat ve merhameti taşıdıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: ‘İnsan insanın kurdudur’ yerine, ‘İnsan insanın yurdudur’ dedik ve ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ anlayışıyla hareket ettik. Bugün gönül coğrafyamızda hangi evi ziyaret etseniz orada mutlaka Türkiye’ye dua eden, bu millete selam gönderen, bizleri ve ecdadı hayırla yad eden insanlarla karşılaşırsınız. Türk beklenendir, Türk yolu gözlenendir tespitinin kuru bir hamaset değil tam aksine güçlü bir hakikat olduğuna pek çok yerde şahitlik edersiniz. Biz de buna yurt dışı ziyaretlerimizde defalarca şahitlik ettik. Bu elbette ki parayla, güçle, zorla elde edilebilecek bir paye değildir. Kalplerin kilidini açmak iyiliğe giden yolu bulmak ve tertemiz bir mazinin taşıyıcısı olmak, inanın ki her millete nasip olacak bir onur değildir. Türkiye adına, Türkiye’nin istiklal ve istikbal mücadelesi adına, Türkiye Yüzyılı’nın inşası adına çok büyük bir kazanımdır, önemli bir referanstır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ecdadın engelli konusuna yaklaşımını hatırlatarak, Selçuklu döneminde sultanların Darüşşifa kurumlarıyla, Ahi Teşkilatı’nın orta sandıklarıyla, vakıfların Hankah ve şifahanelerle engellilerin ve hastaların daima yanında olduğunu dile getirdi.
Engellilerin askerî ve idari görevlere getirildiklerine, titizlikle himaye edildiklerine, sosyal hayata katılımlarının teşvik edildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bir vakıf medeniyeti olan Osmanlı’da, engellilere dönük hizmet ve faaliyetler devletin siyasetinde önemli bir yer tutmuştur. Padişah müşavirliği dahil engellilerin Osmanlı Devleti’nin farklı kademelerinde büyük vazifeler üstlendiği çoğu zaman göz ardı edilen bir gerçektir. Hırka-i Saadet Dairesi’nde görev alan Darul-Huffaz gibi kurumlarda yetişip hafızlık yapan, farklı din hizmetlerinde bulunan nice engellinin hayatın her alanında güçlü bir şekilde var olduğunu biliyoruz. Ecdat, vakıflar, eğitim ve sağlık kurumları, bimarhaneleriyle engellilerin topluma kazandırılmasına müthiş bir hassasiyet göstermiştir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de kimi marjinal çevrelerin bitmeyen bir kinle özellikle hedef aldığı Sultan 2. Abdülhamit Han’ın, 1889’da açtırdığı bir mekteple işitme ve konuşma engelli kişilerin çağın üzerinde bir eğitim almalarını sağladığını söyledi.
Bu okulun öğrencilerinin, at arabalarının ve diğer araçların kendilerini fark etmeleri için kırmızı renkli bir kıyafet giydiklerini, Sultan Abdülhamit Han’ın bu öğrencilere özel bir ihtimam gösterdiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bir gün dönemin Maarif Vekaleti bu talebeler için bir talimatname hazırlamış ve mahallî idarelere göndermiştir. Bu talimatnamede kırmızı renkli elbise giyen öğrencilere dikkat etmeyen tüm arabacıların amirleri tarafından uyarılmaları, gerekirse cezai işleme tabi tutulmaları emredilmiştir. Yine o günlerde işitme ve görme engelliler okulu talebeleri Abdülhamid Han’a bir mektup yazarak kendilerine yönelik hizmetlerinden ötürü Sultan’a şükranlarını ifade etmişlerdir. İşte biz böyle bir geçmişten, böyle bir devlet geleneğinden, hamdolsun böyle erdemli ve kapsamlı bir sosyal politika tecrübesinden geliyoruz. Bundan da iftihar etmemiz, gururlanmamız gerekiyor. Başkaları gibi devletimizin ve milletimizin tarihini bir asır öncesinden başlatıp, geçmişi reddetmek yerine, tarihimizi bir bütün olarak kucaklıyor, maziden bugüne ve geleceğe güçlü köprüler kurmaya gayret ediyoruz.”
Ecdattan miras kalan ne kadar değer ve ne kadar uygulama varsa hepsini muhafaza etmenin, daha ileri seviyelere taşımanın çabasında olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal adaleti güçlendirmeyi, eşitsizliği gidermeyi hedefleyen, kuşatıcı insan odaklı yaklaşımların gerisinde işte bu tasavvurun bulunduğunu söyledi.
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NDE HANGİ SEBEPLE OLURSA OLSUN KİMSE DIŞLANAMAZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Biz her zaman şunu savunduk. Bugün de aynı hassasiyeti taşıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sahibi millettir. 85 milyonun tamamıdır. İnanç, mezhep, meşrep ayırmaksızın milletimizin tüm fertleri, devletimizin nazarında aynı derecede hizmete ve hürmete layıktır. Tek parti faşizmi ve darbe dönemlerindeki gibi makbul olan ve olmayan vatandaş ayrımını asla tasvip etmiyoruz. Sırf inancından, başörtüsünden, sakalından dolayı insanların kamusal hayatın dışına atıldığı o kara günler artık geride kalmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nde hangi sebeple olursa olsun kimse dışlanamaz, ikinci sınıf vatandaş olarak görülemez, sosyal, siyasal ve iktisadi noktada kesinlikle geri görülemez. Bunların en başında da engelli vatandaşlarımız yer almaktadır. Biz engelli vatandaşlarımızla güçlüyüz ve 21. yüzyılı Türkiye Yüzyılı yapma hedefine giden yolda engellilerimizle kol kolayız, omuz omuzayız. Milletimizin farklı kesimlerine yönelik ayrımcı uygulamalara son vermeyi nasıl görev biliyorsak, engelli vatandaşlarımıza yönelik adaletsizliklerin ortadan kaldırılmasını da devletimizin asli vazifesi olarak görüyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’den beri aile ve sosyal hizmetler sahasının bu konuda titizlikle eğildikleri alanların başında geldiğini, bir yandan toplumun temeli olan aile kurumunu güçlendirmeye çalıştıklarını, diğer yandan yaşlıların bakıma muhtaç ve engellilerin geniş bir sosyal hizmet havuzundan yararlanmalarını sağladıklarını anlattı.
Engellilere dönük hizmetleri, lütfeden, bahşeden, üstenci bir tarzda değil, geç kalmış hakların teslimi yaklaşımıyla hayata geçirdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2005’te çıkardıkları ve temel politikayı ortaya koydukları Engelliler Hakkında Kanun’un, bunun en açık göstergelerinden biri olduğunu ifade etti.
“WEB SİTELERİ VE MOBİL UYGULAMALARIN ERİŞİLEBİLİRLİĞİ GENELGESİNİ YAKINDA YAYINLAYACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 2008’de Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmeyi (EHS) imzalayan ilk ülkelerden biri olduğunu anımsatarak, engellilerin hak ve hizmetlere doğrudan ulaşabilmeleri adına erişilebilirlik ilkesini kendilerine rehber edindiklerini vurguladı.
Bu kapsamda kamu kullanımına açık binaların, kaldırım, yaya geçidi ve park gibi açık alanların, toplu ulaşım araçları ile bilgi ve iletişim sistemlerinin erişilebilir olmasını zorunlu hâle getirdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellilerin yoğun şekilde kullandıkları 3 bin 500’ün üzerinde bina, açık alan ve toplu taşıma aracına, erişilebilirlik belgesi verdiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2020 yılını “Erişilebilirlik Yılı” ilan ederek bu alandaki çalışmalara daha da hız kazandırdıklarını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Erişilebilirlik yalnızca fiziki yapılarla sınırlı değil, teknolojinin tüm unsurlarıyla hayatımızı hem de doğrudan etkilediği bugünlerde çoğu ürün ve hizmete erişim dijital yollarla sağlanıyor. Buradan bir müjdeyi tüm engellilerimizle paylaşmak istiyorum. Engelli kardeşlerimizin dijital temelli hizmetlere daha kolay ulaşabilmeleri amacıyla web siteleri ve mobil uygulamaların erişilebilirliği genelgesini inşallah yakın zamanda yayınlayacağız. Genelgemiz tüm engelli kardeşlerimiz için şimdiden hayırlı, uğurlu olsun.”
“ENGELLİ ÖĞRENCİLERİMİZ, EV, OKUL ARASI ULAŞIMLARINI HİÇBİR ÜCRET ÖDEMEDEN YAPABİLİYORLAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “İşitme engelli kardeşlerimizin, tüm işaret dili tercümesinden yararlanabilecekleri engelsiz iletişim merkezimizi 2022 yılında kurduk. 2013 yılında hayata geçirdiğimiz ücretsiz seyahat uygulamasına devam ediyoruz. Bu çerçevede engelli bireyler ve refakatçileri için belediyeciler aracılığı ile yaptığımız gelir desteği ödemelerimizi sürdürüyoruz. Bugüne kadar yaklaşık 1,5 milyar liralık ücretsiz seyahat gelir desteği ödemesi gerçekleştirdik. Engelli öğrencilerimiz, ev, okul arası ulaşımlarını hiçbir ücret ödemeden yapabiliyorlar.”
Erişilebilirlik bilincinin toplumun tüm kesimlerinde yaygınlaşması adına 2011’den beri bilgilendirme ve farkındalık çalışmaları yürüttüklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar 28 bini aşkın kamu personelinin erişilebilirlik eğitimlerine katıldığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellilerin çalışmak ve üretmek için istekli ve azimli olduğuna yıllardır bizzat şahitlik ettiğini vurgulayarak, “İş yerlerine engelli personel çalıştırma zorunluluğu getiren kota sistemini devreye aldık. Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı ile kamuda engelli memur atamalarının önünü yine biz açtık. Böylece son yıllarda kamudaki engelli memur sayısında önemli artış sağladık. 2002 yılında 5 bin 772 olan engelli memur sayımız şu an 71 bine yaklaşmış durumda” diye konuştu.
Kamuda çalışan engelli memurların verimliliğinin artırılmasına büyük önem verdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellilerin özel sektörde istihdam edilmelerini de güçlü şekilde desteklediklerini vurguladı.
Bu kişilerin becerilerinin dikkate alınarak istihdam edilmeleri için iş koçluğu uygulamasını 2014’te başlattıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu uygulamayı iş ve meslek danışmanlığı sistemi olarak yaygınlaştırmaya ve güçlendirmeye devam ediyoruz. İş bulmakta zorlanan zihinsel engelli vatandaşlarımızı ücret desteği, vergi indirimleri ve çeşitli muafiyetler sağladığımız korumalı iş yerlerinde istihdam ediyoruz. Hâlihazırda bu yardımdan 17 korumalı iş yerinde 333 engelli kardeşimiz çalışmaya, üretmeye devam ediyor” dedi.
“2002’DE 21 OLAN ENGELLİ BAKIM MERKEZLERİMİZİN SAYISINI 106’YA ÇIKARDIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, erken teşhis ve müdahalenin birçok alanda olduğu gibi engellilikle mücadelede de önemli bir yer tuttuğunu belirterek, “0-8 yaş aralığındaki özel gereksinimli evlatlarımızın ihtiyaç duydukları hizmetleri etkili bir şekilde alabilmeleri için aile temelli, ulusal erken müdahale sistemimizi yıl bitmeden pilot olarak hayata geçireceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda 2 ilde uygulanan otizmli bireylerin ailelerine yönelik Bireysel Sosyal Hizmet Danışmanlığı’nı da yakın zamanda 16 ile daha taşıyacaklarını bildirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üzerinde önemle durduğumuz bir diğer konu ise engelli vatandaşlarımızın ailelerinin yanında sosyal çevrelerinden kopmadan bağımsız bir biçimde yaşamlarını sürdürebilmeleridir. Bunun için Evde Bakım Yardımı, Gündüzlü Bakım Hizmetleri ve Umut Evleri gibi toplum temelli bakım hizmetlerini önceliyor ve yaygınlaştırıyoruz. 2007 yılında yaklaşık 29 bin vatandaşımız evde bakım yardımı alıyordu. Hâlihazırda bu yardımdan yaklaşık 547 bin vatandaşımız yararlanıyor. Engellilerimizin kültürel ve sportif faaliyetlere katılabildiği gündüz bakım evlerimizin sayısını 137’ye yükselttik. Ülkemizin dört bir yanındaki 145 Umut Evi’nde engelli vatandaşlarımıza ev ortamında hizmet sunmaya devam ediyoruz. 2002 yılında 21 olan engelli bakım merkezlerimizin sayısını 106’ya çıkardık. Bu merkezlerdeki 6 bin 832 vatandaşımızın her türlü ihtiyacı ücretsiz karşılanıyor. 2024 yılı Ekim ayı itibarıyla farklı şehirlerdeki 317 özel bakım merkezinde hizmet alan 30 bin 165 engelli vatandaşımızın yüzde 94’ünün bakım maliyetlerini devlet olarak biz karşılıyoruz.”
“ENGELSİZ BİR TÜRKİYE İSTİYORSAK TÜM KURUMLARIMIZIN UYUM VE İŞ BİRLİĞİ İÇİNDE BUNA KATKI SAĞLAMASI ŞARTTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, otizm alanında ihtisaslaşmış, gündüzlü ve yatılı bakım merkezlerinin de yaygınlaştırılmasının önceliklerinin arasında yer aldığını belirtti.
Otizm spektrum bozukluğu olan bireylere İkinci Ulusal Eylem Planı’nın uygulanmaya başladığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Engelli kardeşlerimizin hiçbir zorlukla karşılaşmadan hayatın her alanında güçlü şekilde var olabildiği bir ülke Türkiye Yüzyılı’nda ulaşmak istediğimiz hedeflerden biridir. Türkiye Yüzyılı sadece barışın, huzurun, kardeşliğin değil, engellilerin de yüzyılı olacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2030 Engelsiz Vizyon Belgesi’ni 3 yıl önce yine Dünya Engelliler Günü’nde ilan ettiklerini, vizyon belgesinin 3 yıllık uygulama aracı olan Engelli Hakları Ulusal Eylem Planı’nın ilk 2 yılının geride kaldığını söyledi.
Eylem planının hedeflerine tam anlamıyla ulaşabilmesi için herkesin daha gayretli, hevesli ve özverili çalışması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Engelsiz bir Türkiye istiyorsak tüm kurumlarımızın uyum ve iş birliği içinde buna katkı sağlaması şarttır. Bu noktada sorumluluk üstlenen tüm birimlerimizin gereken özeni, titizliği, hassasiyeti göstereceğine yürekten inanıyorum. Burada şu gerçeği tekrar hatırlatmak durumundayım. Gerçek manada engellilik hâli, azmini ve idealini kaybetmişler içindir. Azmini ve idealini kaybetmemiş olanlar için engel yoktur. Azim varsa, hedef varsa, inanç varsa, ülkü varsa başarı vardır, zafer vardır, galibiyet vardır, hedeflere ulaşmak vardır. Bir başka engellilik hâli de zihinlerde ve yüreklerde olandır. Yani asıl engellilik kendine engel olmaktır. Kendini sınırlamak, hayatın içerisinden geri çekmektir. Davası, hedefi, gayesi ve azmi olan parmağıyla mermeri deler, tırnağıyla kale surlarında gedik açar.”
“ENGELLİ KARDEŞLERİMİZLE EL ELE, GÖNÜL GÖNLE VERDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Spordan siyasete, iş dünyasından hayatın diğer alanlarına kadar engelli kardeşlerimizin hepimizi gururlandıran, hepimize umut ve ilham veren başarılarının gerisinde zihinlerdeki engelleri yıkmaları vardır. Engelli kardeşlerimizle el ele, gönül gönle verdik. Hamdolsun bugün 22 sene önce hayal dahi edilemeyen seviyelere geldik ama önümüzde daha gitmemiz gereken çok ciddi mesafe olduğunun da farkındayız. Engelli kardeşlerimizin hayatın her safhasında daha fazla görünür olmaları, daha fazla yer almaları için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Başta mahallî idareler olmak üzere kamu yahut özel her kurum ve kuruluşun engellilerin hayatına olumlu manada dokunmak noktasında elini taşın altına koymasını özellikle beklediğimizi burada vurgulamak istiyorum” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm engellilerin 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü tebrik ederek, erişilebilirlik ödüllerine layık görülen kurumları ve temsilcileri kutladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kahramanmaraş’ta 155.000 Konut Anahtar Teslimi ve Kura Çekimi Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Hedefimiz deprem bölgesinde evine girmeyen, iş yerine kavuşmayan tek bir kardeşimizi dahi bırakmamaktır. Kahraman şehrimizin asli hüviyetine sadık kalarak, çok daha modern, çok daha güzel bir Maraş’ı el birliği ile yine biz inşa edeceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kahramanmaraş’ta Merkez Spor Kompleksi yanında düzenlenen “Yeniden Güçlü Anadolu” 155 Bininci Konut Kura Çekimi ve Anahtar Teslim Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Konuşmasına Kahramanmaraşlıları selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yiğitlik ve asaletin ruh bulduğu bereketli topraklarıyla, medeniyetlere beşiklik eden destanlar şehri Kahramanmaraş’ımızdayız. Siz edelerle beraber olmanın bahtiyarlığını yaşıyorum. Kahramanmaraş’a geldiğimiz andan itibaren bizleri yine samimiyetle bağrınıza bastığınız için her birinize teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
“KARDEŞLİĞİN, DAYANIŞMANIN EN GÜZEL ÖRNEKLERİNİ SERGİLEDİNİZ”
Törenin ardından AK Parti Kahramanmaraş İl Kongresi’ne katılacağını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Kongremizden önce hem sizlere bir teşekkür edelim dedim hem de yapımı tamamlanan deprem konutlarının açılışını yapalım istedik. Coşkunuzdan, heyecanınızdan, sevdanızdan dolayı sizlere şükranlarımı sunuyorum. Aynı şekilde 31 Mart seçimlerinde Cumhur İttifakı’na güvendiğiniz, inandığınız, bize sahip çıktığınız için siz edelere teşekkür ediyorum. 31 Mart’ta Maraşlı kardeşlerim bir kez daha AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın belediyecilik vizyonuyla ‘yola devam’ dedi. İlk günden beri bizi yalnız bırakmayan Kahramanmaraş 31 Mart’ta yine bize olan desteğini esirgemedi. Rabb’im sizlerden razı olsun. Rabb’im Kahramanmaraş’ta aramızdaki dayanışmayı daim eylesin.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Siz bize nasıl destek olduysanız biz de sizin için aşkla çalışmaya devam edeceğiz. Allah’ın izniyle Maraş’a ve Maraşlı kardeşlerimize mahcup olmayacağız. Bu kadim şehir, sadece toprağının bereketiyle değil milletimizin sarsılmaz iradesiyle her dönemde koca bir kale Anadolu’nun sağlam direği oldu. Deprem sonrası karşılaştığı büyük zorluklarda dahi başını yere eğmedi. Edelerimiz ‘Asrın felaketi’ni yaşamalarına rağmen asla vazgeçmedi, asla pes etmedi, umutsuzluğa kapılmadı. El ele vererek hayata yeniden sarıldınız. Kardeşliğin, dayanışmanın en güzel örneklerini sergilediniz.”
“ŞEHRİMİZİ ESKİSİNDEN DAHA GÜZEL, DAHA DAYANIKLI VE MODERN HÂLE GETİRMENİN GAYRETİNDEYİZ”
Türk edebiyatının usta isimlerinden şair ve yazar Erdem Beyazıt’ın Diriliş Saati şiirinden, “Ey her depremden sonra biraz daha doğrulan, herkesin veba girmiş bir şehrin hem halkı hem seyircisi olduğu bir günde ey düştüğü yerden kalkmaya hazırlanan ülke. Her damlası bir zafer müjdecisi, bir posta eri gibi yağmur yüzümüze değince çıkacağız yola” mısrasını okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte Kahramanmaraş, merhum şairimizin dediği gibi 6 Şubat depremlerinden sonra doğruluyor, devletimizin de desteğiyle düştüğü yerden ayağa kalkıyor” dedi.
“Asrın felaketi” olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023’deki depremlerinin yaralarını hızla sarmak için gece gündüz demeden çalıştıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dağlar ne kadar yüksek ise yol onun üstünden geçer’ inancıyla şehrimizi eskisinden daha güzel, daha dayanıklı ve modern hâle getirmenin gayretindeyiz. Yıkımın büyüklüğü karşısında asla yılgınlığa kapılmadan asrın inşasını başlattık. O günden bugüne dek bir an olsun elimizi deprem bölgesinden çekmedik” diye konuştu.
“155 BİNİNCİ YUVAMIZIN ANAHTARLARINI TESLİM ETMENİN HEYECANINI VE SEVİNCİNİ YAŞIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremzedeleri bir an önce kalıcı konutlarına kavuşturmak istediklerini vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı: “Bugün bu büyük seferberlikte yeni bir adım daha atıyoruz. Biliyorsunuz geçtiğimiz ay Hatay’daki törenimizde 130 bininci yuvamızın anahtarını hak sahiplerimize teslim etmiştik. Şimdi de Kahramanmaraş’ımızda 155 bininci yuvamızın anahtarlarını teslim etmenin heyecanını ve sevincini yaşıyoruz. İnşallah birazdan canlı bağlantıyla Hatay’ımızda 5 bin 900, Malatya’mızda 2 bin 313, Adıyaman’ımızda 6 bin 912, Gaziantep’imizde 257, Diyarbakır’ımızda 674, Adana’mızda 668, Şanlıurfa’mızda 2 bin 929, Elazığ’ımızda bin 407 ve Kahramanmaraş’ımızda 3 bin 499 olmak üzere toplamda 24 bin 559 yuvamızı daha hak sahibi kardeşlerimize teslim edeceğiz.”
Bugünkülerle birlikte Kahramanmaraş’ta il ve ilçelerde 22 bin 228 konut ile 5 bin 170 köy evinin kurasını çekmiş olacaklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2024 sonuna kadar 39 bin 136’sı Maraş’ta olmak üzere 11 ilimizde toplam 201 bin 688 bağımsız bölüm afetzede kardeşlerimize teslim edilecek” dedi.
Gelecek yıl Kahramanmaraş’ta 63 bin 300 konut ve 5 bin 846 iş yeri olmak üzere 68 bin 876 konut ve iş yerinin teslimatının yapılacağını da bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Deprem bölgemizin tamamında ise 452 bin 983 bağımsız bölümü inşa etmiş olacağız. Rabb’im bu hanelerimizi oturacak tüm ailelerimize huzur, güven ve ihsan eylesin diyorum. Bu konutların yapımında emeği, alın teri olan herkese tüm bakanlıklarımıza işçisinden mühendisine, bütün kardeşlerime bilhassa da yüklenici firmalara teşekkür ediyorum” ifadesini kullandı.
“GELDİĞİMİZ HER MAKAMI TÜRKİYE’YE ESER VE PROJE KAZANDIRMAK İÇİN BİR FIRSAT OLARAK GÖRDÜK”
Yaklaşık yarım asırdır siyasetin içerisinde olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Rabb’im bizlere çok farklı görevlerde ülkemize ve milletimize hizmet etmeyi nasip etti. Geldiğimiz her makamı bir zıplama tahtası olarak değil, Türkiye’ye eser ve proje kazandırmak için bir fırsat olarak gördük. Bakın 6 Şubat’ta Türkiye hem kendi tarihinin hem de insanlığın başına gelmiş en büyük doğal afetlerden birini yaşadı. Sadece Maraş’ta 7 bin 492 bina yıkıldı. Enkaz altında kalan 2 bin 788 Maraşlı kardeşimiz depremde vefat etti. Rabb’im hepsine rahmet etsin. Onları cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin. Depremden Maraş, Hatay, Adıyaman başta olmak üzere 11 ilimiz etkilendi. Tam 671 bin 826 konut ya yıkıldı ya da ağır hasar gördü. Dikkatinizi çekerim, bu sadece konut sayısı. İçinde iş yerleri yok. Bu ne demek biliyor musunuz? Değerli kardeşlerim neredeyse 2,5 milyonluk bir nüfusu barındıran tek bir şehrin tamamen yok olması demek.”
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ekonomide yol açtığı tahribatın 104 milyar dolardan fazla olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Toprağa verdiğimiz 53 bin 735 kardeşimizin kalbimizde bıraktığı yaralar belki de hiç iyileşmeyecek, hiç kapanmayacak” diye konuştu.
“Tüm bunlar ortadayken ana muhalefet genel başkanının bize sataşmasına ne demeli?” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Az çok bu işleri bilen herkesin takdir ettiği bir inşa ve ihya seferberliğinde, hükûmetimizi insafsızca eleştirmenin kime ne faydası var? Sayın Özel çıkmış, ‘deprem konutları 10 yılda bitmez’ diyor. Daha bunun gibi nereden tutsan elinde kalacak bir sürü tezviratı, iddiayı ve iftirayı grup kürsüsünden ortalığa boca ediyor. Ben buradan kendisine soruyorum; Sayın Özel, siyaset boş atıp dolu tutmasını beklemek midir? Güneşe, yağmura, fırtınaya aldırmadan afet konutlarını bitirmek için çalışan kurumlarımızın emeğini, gayretini hiçe saymak sana ne kazandıracak? Allah aşkına, 6 Şubat’tan beri deprem turistliği dışında ne yaptınız? Hangi işi bitirdiniz? Taahhüt ettiğiniz hangi projeyi teslim ettiniz, hangi yaraya merhem oldunuz? Bölücü terör örgütüne iltisakı sebebiyle görevden el çektirilen bir şahsın kapısında 24 saat nöbet tutmak dışında hangi icraatınız oldu?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kahramanmaraş’ta bugün, millete söz verdikleri üzere 155 bininci konutun kurasını çekip, anahtarını teslim edeceklerine dikkati çekti.
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde vatandaşlara “bedava konut” sözü verdiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Madem bedava konut verebiliyorsunuz belediyeler aracılığıyla yapsanız ya? Elinizi tutan mı var? Halep oradaysa arşın burada, hadi buyurun yapın. Bunlar yapamazlar, bunlar millete hizmet edemezler. Bunlar para balyalarını yığma dışında, taş üstüne taş koyamazlar” dedi.
Muhalefetin iş yapmak, hizmet üretmek gibi bir derdi olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bunların tek bildikleri algı ve reklam yapmak. Bir de fahiş fiyatlarla, şişirilmiş faturalarla konser düzenlemek. Çok açık söylüyorum, iş yolsuzluğa, hırsızlığa, milletin malını yandaşlara yağmalatmaya gelince CHP’den hünerlisini kimse bulamaz. Ama söz konusu hizmet, vatandaşın dertlerine çare üretmek olunca ara ki bulasın. Bunların devrik genel başkanı, ‘hükûmet bu enkazın altında kalır’ diyordu. Kaderin cilvesine bakın ki bu zat, önce seçim sandığının daha sonra da kurultay sandığının altında kaldı. ‘Oğlum’ diye bağrına bastığı kim varsa, ellerine geçen ilk fırsatta bunun böğrüne hançeri sapladı. Bunlardan ülkeye de millete de hayır gelmez.”
CHP ve CHP’li siyasetçilerin ne ülkeyi ne de milleti tanımadıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şehirlerimizde ne yapıldığından, hangi hizmetlerin olduğundan bile haberdar değiller. Depremden etkilenen il sayısını sorsan, inanın bilmezler. Nurhak’ta ‘yok’ dedikleri hastanenin 56 yataklı olduğunu ve hasta kabul ettiğini bilmezler” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkoğlu ilçesindeki 120 yataklı Acil Durum Hastanesini aralık ayı içinde tamamlayacaklarını, 400 yataklı Acil Durum Hastanesi Projesi kapsamında yapılan Kahramanmaraş Devlet Hastanesini de ocak ayı içinde hizmete açmayı hedeflediklerini söyledi.
Necip Fazıl Şehir Hastanesinin yanında yapımı süren 600 yataklı yeni hastaneyi de 2025’in ikinci yarısında bitireceklerini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “Yeni bir müjdeyi şehir hastanemizde veriyoruz. Kahramanmaraş’ımıza kazandıracağımız bin yataklı, 250 bin metrekare kapalı alana sahip şehir hastanemizin proje çalışmalarını tamamladık, 2025 Ocak ayı itibarıyla yapım ihalesi sürecini başlatacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan CHP Genel Başkanı Sayın Özel’e diyorum ki Ankara’da siyasetçilik oynamak yerine gel, eser ve hizmet siyaseti nasıl yapılırmış Kahramanmaraş’ta gör. Bizi kendinizle de karıştırmayın. Çünkü biz, söz verince unutan değil, gecesini gündüzüne katıp gerçekleştirmeye çalışan bir hükûmetiz. Seçim meydanlarında ne söylediysek hepsinin de arkasındayız. Hedefimiz, deprem bölgesinde evine girmeyen, iş yerine kavuşmayan tek bir kardeşimizi dahi bırakmamaktır” diye ekledi.
Şair ve yazar Erdem Beyazıt’ın sözlerini anımsatarak, yaraları hızlıca sarıp yola yeniden, yepyeni bir heyecanla çıkacaklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her damlası bir zafer müjdecisi olan yarınları, Maraşlı kardeşlerimizle birlikte yine biz karşılayacağız. Kahraman şehrimizin asli hüviyetine sadık kalarak, çok daha modern, çok daha güzel bir Maraş’ı el birliğiyle yine biz inşa edeceğiz. Gayret bizden tevfik Allah’tandır diyoruz” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 21 aylık sürede afetlere dirençli, çevre dostu, sıfır atıkla uyumlu, akıllı ve modern şehirleri inşa ve ihya ettiklerini dile getirerek şu değerlendirmede bulundu: “Dünya ölçeğinde böylesine büyük ve geniş bir projenin bu kadar kısa sürede hayata geçirilmesi çok nadir rastlanan bir başarıdır. İnanıyorum ki bugün teslim ettiğimiz her yuva, ayağa kaldırdığımız her eser, geçmişe saygımız ile geleceğe olan inancımızın bir ifadesidir. 2025 yılının sonunda, sadece yeni yuvalarımız bitmeyecek aynı zamanda tüm evlerimizin pencereleri de huzura açılacak. Depremzede illerimiz artık afetin değil, huzurun, umudun ve güvenin adresi olacak. Kahramanmaraş gibi eşsiz gayretin, emsalsiz şehirleri, Türkiye Yüzyılı’nın mührünü taşıyacak.”
“KAHRAMANMARAŞ’IMIZA BİR SPOR KOMPLEKSİ İNŞA EDECEĞİZ”
Bir müjde daha vermek istediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Gençlik ve Spor Bakanlığı’mız, Çevre Bakanlığı’mız ve Büyükşehir Belediyemizin ortaklığıyla muhteşem bir yatırımı şehrimize kazandırıyoruz. Kahramanmaraş’ımıza 17 bin 500 seyirci kapasiteli stadyumumuzun merkezinde olduğu bir spor kompleksi inşa edeceğiz. TOKİ’mizle, 121 bin 500 metrekarelik arazi üzerindeki projemizde, olimpik yüzme havuzundan kafeteryalara, kamp merkezinden uluslararası spor salonlarına kadar her şey olacak. Spor kompleksimizle şehrimizde hem uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapacağız hem de nice yıldızları yetiştireceğiz. Spor tesisimiz, gençlerimiz başta olmak üzere Maraş halkına şimdiden hayırlı, uğurlu olsun.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem konutlarının yapımında emeği geçen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, TOKİ ve AFAD, hayırseverler, işçiler ve mühendisleri tebrik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının ardından dua edildi. AFAD Başkanı Okay Memiş’in TOKİ ve Emlak Konut yetkililerinin başlattığı kura çekimiyle hak sahipleri belirlendi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremden etkilenen Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa’daki törenlere canlı bağlantıyla katılarak, bazı hak sahipleriyle sohbet etti. Daha sonra hak sahiplerine konutlarının anahtarları teslim edildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi’nde “Kırılma Noktasında Bir Dünya: Krizleri ve Dönüşümü Yönetmek” temasıyla düzenlenen TRT World Forum’a katılarak bir konuşma yaptı.
“BM’nin reforme edilmesi gerekmektedir, dünya 5 daimî üyenin eline bırakılamaz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT World Forum’da yaptığı konuşmada, “Birleşmiş Milletlerin reforme edilmesi gerekmektedir, dünya beş daimî üyenin eline, diline bırakılamaz. Süratle bu değişim gerekiyor; beş daimî üye, 15 geçici üye olmaz. Bu şekilde bu dünya yönetilemez” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, “Gazze’den Ukrayna’ya, Batı Afrika’dan Güney Asya’ya kadar pek çok coğrafyada süre gelen insani krizler, her seferinde çok daha keskin bir şekilde mevcut dünya düzeninin kırılganlığını gözler önüne sermektedir. Ancak bu krizlerin insanlığın ortak istikbali için daha güçlü bir dayanışma çağrısı olduğu da inkâr edilemez bir gerçektir. Hep söylediğim gibi, her kriz aynı zamanda bir imkandır. Adalete, barışa, huzura, güvenlik ve istikrara açılan bir fırsat penceresidir. Layıkıyla değerlendirebilenler için her kriz, yeni bir dönemin muştusu, yeni bir başlangıcın öncüsü olma potansiyeline ziyadesiyle sahiptir. İnsanlık tarihine baktığımızda bunun sayısız örneği ile karşılaşıyoruz. Milyonlarca insanın hayatını kaybettiği 2. Dünya Savaşı’nın en önemli çıktılarından biri, irili-ufaklı tüm ülkelerin bir araya gelebildiği en geniş zemin olan Birleşmiş Milletler sisteminin tesisi olmuştur. Peki şu anda, bu Birleşmiş Milletlerle devam edebilir miyiz? Hayır… Tamamıyla bu Birleşmiş Milletlerin reforme edilmesi gerekmektedir, dünya 5 daimî üyenin eline, diline bırakılamaz. Süratle bu değişim gerekiyor; beş daimî üye, 15 geçici üye olmaz… Bu şekilde bu dünya yönetilemez” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Umman Sultanı Heysem bin Tarık ile gerçekleştirdikleri ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Bu ziyaret Umman’dan ülkemize devlet başkanı düzeyinde yapılan ilk resmî ziyareti teşkil ediyor. Köklü tarihî ve kardeşlik bağlarına sahip olduğumuz Umman ile ilişkilerimiz her alanda gelişmeye devam ediyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Umman Sultanı Heysem bin Tarık bin Teymur Al Said, baş başa ve heyetler arası görüşmeleri ile anlaşmaların imza töreninin ardından, ortak basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu.
Umman Sultanı Heysem bin Tarık’ı Türkiye’de misafir etmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretin Umman’dan Türkiye’ye devlet başkanı düzeyinde yapılan ilk resmî ziyaret niteliğinde olduğunu söyledi.
“UMMAN İLE İLİŞKİLERİMİZİ ÇOK DAHA İLERİ NOKTALARA TAŞIMAK İSTİYORUZ”
Gelecek dönemde Umman’a iade-i ziyarette bulunmayı öngördüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Köklü tarihî ve kardeşlik bağlarına sahip olduğumuz Umman ile ilişkilerimiz her alanda gelişmeye devam ediyor. Değerli kardeşimle birlikte münasebetlerimizi her alanda çok daha ileri noktalara taşımak istiyoruz. Geçtiğimiz yıl ülkemizde yaşanan deprem felaketinin ardından sergilediği güçlü dayanışma için kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum. Burada şunu da büyük bir memnuniyetle ifade etmem lazım. Kıymetli dostumun Yemen ihtilafı başta olmak üzere, bölgemizi ilgilendiren birçok meselede elini taşın altına koymak suretiyle barışın tesisi için sarf ettiği çabalar takdire şayandır. Gerek Türkiye-Umman ilişkilerine, gerek bölgemizin barış ve istikrarına katkılarından ötürü Sultan Heysem bin Tarık’a Türkiye Cumhuriyeti Devlet Nişanı’nı biraz önce takdim ettim. Şahsımıza tevcih etmiş oldukları El Said Nişanı için de kendisine şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Rabb’im iki ülke kardeşliğini daim eylesin.”
“UMMAN İLE TİCARET HACMİMİZİ 5 MİLYAR DOLARA ÇIKARMAYI HEDEFLİYORUZ”
Görüşmelerinde, çeşitli alanlara yayılan ilişkilerin daha da güçlendirilmesi için atılabilecek adımları değerlendirdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu bilgileri paylaştı: “İlişkilerimize kurumsal çerçeve kazandırmak arzusundayız. Bu amaçla yüksek düzeyli stratejik iş birliği mekanizması dahil istifade edebileceğimiz seçenekleri ele aldık. Dış ilişkiler, ekonomi, sanayi, yatırım, sağlık, kültür, tarım ve hayvancılık gibi başlıklarda iş birliğimizi ilerletmeye yönelik 10 belge imzalandı. Ortak bildiri kabul edildi. Ekonomi ve ticari ilişkilerimizi mevcut potansiyelimizi yansıtacak şekilde ilk aşamada 5 milyar dolara çıkartmayı hedefliyoruz. Müteahhitlik firmalarımız, Umman’da bugüne kadar 7 milyar dolar değerindeki projeyi başarıyla tamamladı. Aziz kardeşimle, şirketlerimizin Umman 2040 vizyonuna yapabilecekleri katkılara da değindik. Bu vesileyle Umman heyetinin yarın Türk iş dünyasının temsilcileriyle yapacağı toplantıdan somut neticeler alınmasını temenni ediyorum. BOTAŞ ile Umman’lı muhatabı arasındaki anlaşma uyarınca 2025 yılından itibaren Umman’dan sıvılaştırılmış gaz tedarikine başlanacak olmasıyla enerji alanında iş birliğimizde yeni bir döneme girmiş olacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmede savunma sanayi alanındaki iş birliğinin de gündeme geldiğini belirterek, Umman’ın Türk ürünlerini tercih etmesinden iftihar ettiklerini söyledi.
Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve heyetiyle bölgedeki gelişmeleri de etraflıca gözden geçirdiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ummanlı kardeşlerimizin uluslararası ve bölgesel sorunların diyalog yoluyla aşılmasına yönelik çabalara verdiği desteği takdirle karşılıyoruz. Bu konularda Umman ile istişare ve iş birliğine önem veriyor, benzer görüşleri paylaşıyoruz. Bilhassa İsrail’in Filistin’deki katliamlarına ve bölge güvenliğini tehdit eden saldırılarına karşı İslam dünyasının daha somut ve kapsamlı iş birliği yapması gerektiğine vurgu yaptık” diye konuştu.
“GAZZE’DE KALICI ATEŞKES SAĞLANMADIKÇA BÖLGESEL VE KÜRESEL HUZURA ULAŞAMAYACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lübnan’da ateşkesin teminine yönelik müzakerelerin olumlu sonuçlanmasını memnuniyetle karşıladıklarına dikkati çekerek, şöyle devam etti: “Ülkemizin, Lübnan’da barışın ve istikrarın sağlanmasında her türlü desteği vermeye hazır olduğunu bir kez daha vurguluyorum. Ancak Gazze’de acil, adil ve kalıcı ateşkes sağlanmadıkça bölgesel ve küresel huzura ulaşamayacağımızın da altını çizmek istiyorum. Amerikan Başkanı Biden’ın, Gazze’de ateşkes için yeni bir girişim başlatacaklarını duyurması, çok geç kalmış ama önemli bir adımdır. Bu çatışmaların en başından bu yana kalıcı ateşkes sağlanması için gerek arabuluculuk olsun gerek garantörlük olsun, üzerimize düşeni fazlasıyla yapmaya hazır olduğumuzu defaatle ifade ettik. Bugün de aynı yerdeyiz. Gazze’de sükunetin ve barışın tesisi için üzerimize düşen ne varsa, elbette yapmaktan çekinmeyiz.”
Umman Sultanı Heysem bin Tarık, herkesin ortak arzusunun bölgede güvenlik ve istikrarın tesisi olduğunu ifade ederek, “Bölgesel iş birliğini güçlendirmek için el ele vererek çalışmalı, bu bağlamda bizler Umman olarak bölgemizi ilgilendiren uluslararası meselelerde Türkiye’nin pozisyonunu ve duruşunu desteklediğimizi ifade etmek isteriz” diye konuştu.
Filistin konusunda da iki devlet temelli çözümün hayat bulması için iş birliğine devam edilmesi gerektiğini dile getiren Umman Sultanı Heysem bin Tarık “Herkes için adalet ve barışın tesisi için bu amaç gerçekleştirilmelidir” ifadesini kullandı.
TÜRKİYE İLE UMMAN ARASINDA İMZALANAN ANLAŞMALAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Umman Sultanı Heysem bin Tarık’ın huzurunda, iki ülke arasında 10 anlaşma imzalandı. İmza altına alınan anlaşmalar şöyle:
“Ordu Yardımlaşma Kurumu ve Umman Yatırım Otoritesi Arasında Ortak Girişim Kurulması Anlaşması”
“Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ile Umman Sultanlığı Ticaret, Sanayi ve Yatırım Teşvik Bakanlığı Arasında Yatırım İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı”
“Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Umman Sultanlığı Hükümeti Arasında Tarım, Hayvancılık, Balıkçılık ve Su Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı”
“Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Umman Sultanlığı Küçük ve Ortak Ölçekli İşletmeleri Geliştirme Otoritesi Arasında Mutabakat Zaptı”
“Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Umman Sultanlığı Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında İşbirliği Anlaşması”
“Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile Umman Sultanlığı Merkez Bankası Arasında Mutabakat Zaptı”
“Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Umman Sultanlığı Hükümeti Arasında Çalışma ve İstihdam Alanlarında İşbirliğine Dair Mutabakat Zaptı”
“Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Umman Sultanlığı Kültür, Spor ve Gençlik Bakanlığı Arasında Kültür Alanında Mutabakat Zaptı”
“Diplomasi Akademisi tarafından temsil edilen Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ile Diplomasi Akademisi tarafından temsil edilen Umman Sultanlığı Dışişleri Bakanlığı Arasında Diplomatik Çalışmalar ve Eğitim Alanında Mutabakat Zaptı”
“Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ile Umman Sultanlığı Dışişleri Bakanlığı Arasında Siyasi İstişarelere İlişkin Mutabakat Zaptı”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye ziyarette bulunan Umman Sultanı Heysem bin Tarık bin Teymur Al Said’i Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.
Umman Sultanı Heysem bin Tarık, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gelişinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından resmî törenle karşılandı. İki ülke millî marşlarının çalınmasının ardından Umman Sultanı Heysem bin Tarık, tören kıtasını selamladı.
Türkiye ve Umman bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren iki lider, daha sonra baş başa ve heyetler arası görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.