Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmir’de Deprem Konutları Teslim Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Hamdolsun ülkemiz, dünyanın en hızlı, en etkin, en pratik afet müdahale sistemine sahiptir. Avrupa ve Amerika gibi gelişmiş ülkeler başta olmak üzere pek çok yerde yaşanan afetlerin ardından aylarca kendilerine uzanacak yardım eli bekleyen insanların bulunduğunu biliyoruz. Biz ise dakikalar içinde arama kurtarma, saatler içinde yardım, günler içinde enkaz kaldırma faaliyetlerini başlatabiliyor, yılı dolmadan da yıkılanların yerine yenisini inşa edebiliyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İzmir’de Deprem Konutları Teslim Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Sözlerinin başında İzmir depreminde hayatını kaybeden 117 vatandaşı rahmetle yâd eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ailelerine başsağlığı diledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabbim ülkemizi ve milletimizi bu tür afetlerden muhafaza eylesin” dedi.
“DEPREMİN İLK ANINDAN İTİBAREN AFETZEDE VATANDAŞLARIMIZIN YANINDA OLDUK”
Depremin ilk anından itibaren devlet ve hükûmet olarak afetzede vatandaşların yanında olduklarını, arama ve kurtarmadan enkaz kaldırmaya kadar yürütülen her çalışmayı yakından takip ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bakanlar ile AFAD, UMKE, Kızılay başta olmak üzere tüm ilgili kurumlarla, STK’larla sadece İzmir’in acısını paylaşmakla kalmadıklarını, dertleri çözecek adımları da attıklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hamdolsun ülkemiz, dünyanın en hızlı, en etkin, en pratik afet müdahale sistemine sahiptir. Avrupa ve Amerika gibi gelişmiş ülkeler başta olmak üzere pek çok yerde yaşanan afetlerin ardından aylarca kendilerine uzanacak yardım eli bekleyen insanların bulunduğunu biliyoruz. Biz ise dakikalar içinde arama kurtarma, saatler içinde yardım, günler içinde enkaz kaldırma faaliyetlerini başlatabiliyor, yılı dolmadan da yıkılanların yerine yenisini inşa edebiliyoruz” diye konuştu.
“DEPREMZEDELERİN YARALARINI SARMAK İÇİN GECE GÜNDÜZ ÇALIŞTIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İzmir’de de bu mekanizmayı işlettik. Depremzedelerin yaralarını sarmak için gece gündüz çalıştık, çabaladık, hiç kimseyi aç bırakmadık, açıkta bırakmadık, korunaksız, sahipsiz, çaresiz bırakmadık. Kaybettikleri canların ve yıkılan evlerinin acısını yaşayan vatandaşlarımızı iaşe ve ibate peşinde ilave sıkıntılara sokmadan her meselelerini çözdük. Daha önce nasıl Elazığ ve Malatya’da bir yıl gibi kısa bir sürede yıkılanların yerine daha iyisini inşa ettiysek İzmir’de de aynısını yaptık.”
Elazığ’da 23 bin 677 konut ve 2 bin 515 köy evi, Malatya’da 6 bin 287 konut ve bin 555 köy evi inşa ederek vatandaşlara teslim ettiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “İzmir depreminin ardından da Bayraklı’da yerinde bin 391 konut ve 302 dükkân, rezerv alanda ise 3 bin 649 konut ve 511 dükkân inşa etmek için hemen harekete geçtik. Böylece Bornova Eğridere’deki 34 köy eviyle birlikte İzmir depreminin ardından toplam 5 bin 74 konut ve 353 dükkân yapma kararı aldık. Bu evleri de bir yıl içinde teslim etmeye başlama sözü verdik. İşte bugün sözümüzü tutuyor ve ilk etap konut ve dükkânları depremzedelere teslim ediyoruz. Kardeşlerim, bizler AK Parti’yiz. Bizler söz veririz, sözümüzü tutarız. Adalet, Manavkuyu ve Mansuroğlu mahallelerimize yayılan projelerimizdeki 546 konut ve 145 dükkân biraz sonra sahipleriyle buluşacak.”
“KİRA BEDELİNDEN BİLE DÜŞÜK ÖDEME TUTARLARIYLA VATANDAŞLARIMIZ YENİ EVLERİNE KAVUŞACAKLAR”
Bu bölgedeki inşaatlardan kalan 741 konut ve dükkânı da çok yakında hak sahiplerine teslim edeceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece bu üç mahalledeki inşaatların yatırım tutarının 750 milyon lira olduğunu, rezerv alanda ise 1,5 milyar lira yatırım bedeli olan 3 bin 649 konut ve 51 dükkân yapıldığını anlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu alandaki projenin ilk etabını oluşturan 397 konutun yıl başına kadar tamamlanıp sahiplerine teslim edilmiş olacağını bildirdi.
Son Kabine Toplantısı’nın ardından İzmir’de yapılan deprem konutlarının ödeme tutarları ve vadeleriyle ilgili bilgileri kamuoyuyla paylaştıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, buna göre 2+1 konutları 160 bin ile 180 bin lira, 3+1 konutları da 220 bin lira ile 260 bin lira arasında bedelle sahiplerine vereceklerini, ilk iki yılı ödemesiz toplam 20 yıl vadeli ödeme planına göre 2+1 konutların taksitlerinin aylık 740 liradan, 3+1 konutların taksitlerinin ise aylık bin 20 liradan başlayacağını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir başka ifadeyle kira bedelinden bile düşük ödeme tutarlarıyla vatandaşlarımız yeni, konforlu, güvenli evlerine kavuşacaklar” dedi.
Yeni konutların ve dükkânların vatandaşlara hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile TOKİ ve AFAD başta olmak üzere bu projelerin hayata geçirilmesinde emeği geçen tüm kurumları, yüklenici firmaları, mühendisinden işçisine herkesi tebrik etti.
“81 İLİMİZİN TAMAMINDA RİSKLİ BİNALARI BELİRLİYOR VE DÖNÜŞÜME TABİ TUTUYORUZ”
Depremin ardından sadece bu felaketin yol açtığı yaraları sarmakla kalmadıklarını, aynı zamanda İzmir’de zaten sürmekte olan kentsel dönüşüm çalışmalarını da hızlandırdıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son dokuz yıldır İzmir’de riskli yapı olarak belirlediğimiz 20 bine yakın binayı yıkmış ve dönüşüm projelerini başlatmıştık. Kentsel dönüşüm projelerini mümkün olduğu kadar rıza ve yerindelik esasına göre yürütüyoruz. Yine afetlere hazırlık amacıyla TOKİ ve Emlak Konut vasıtasıyla şehrimizde bugüne kadar 30 bin 456 konutun inşasını başlattık ve önemli bir kısmını da tamamladık. 2023 projelerimiz arasında Bayraklı ve Bergama’ya iki millet bahçesi kazandırma sözümüz var. Bunlarla ilgili çalışmaları da hızla sürdürüyoruz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen 19 yılda İzmir’e sadece çevre ve şehircilik alanında toplam 23 milyar lira yatırım, teşvik ve destek sağladıklarını, hâlen 5 milyar liralık yatırımın inşasının devam ettiğini söyledi.
Özellikle depreme hazırlık için çok önemli adımlar attıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin son 120 yılda 80 bin insanını depremlerde kaybetmiş bir ülke olduğuna dikkati çekti.
Türkiye’nin her yıl 20, 25 defa, büyüklüğü beşten fazla deprem yaşadığına ve bu depremlerin çok büyük bir kısmının da eskiden beri bilinen fay hatları üzerinde gerçekleştiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her fırsatta tekrarladığımız ‘Deprem öldürmez, bina öldürür’ gerçeğine uygun şekilde 81 ilimizin tamamında riskli binaları belirliyor ve dönüşüme tabi tutuyoruz” dedi.
Afetlere hazırlık kapsamında 81 ilde ‘il risk azaltma planlarını’ bitirdiklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugüne kadar yaklaşık 3 milyon konutun dönüşümünü tamamladık. Hâlen yatırım değeri 110 milyar lirayı bulan 330 bin dönüşüm projesinin inşasına devam ediyoruz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, planlı kentleşme ve konut üretim seferberliğiyle ülkeye kazandırılan 1 milyon 100 bin konutun da deprem afetine karşı en önemli güç olduğunu vurguladı.
Vatandaşları sadece başlarını sokabilecekleri bir ev sahibi yapmadıklarını, aynı zamanda depreme dayanıklı konutlara kavuşturduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kapsamda son 19 yılda 95 bin 650 afet konutunu tamamlayıp hak sahiplerine teslim ettiklerini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son iki yılda 38 bin 600 konutun yapım çalışmalarını başlattıklarını belirterek, “Afetlerin ne zaman yaşanacağı bilinmediği için buradan bir kez daha tüm vatandaşlarımıza, riskli yapılarını süratle dönüşüme sokmaları çağrısında bulunuyorum” dedi.
İZMİR’E YAPILAN YATIRIMLAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmir’e son 19 yılda 85 milyar lira tutarında yatırım yaptıklarını, kentte 11 bin 65 adet yeni derslik inşa ettiklerini, üçü devlet olmak üzere dört yeni üniversite kurduklarını, 7 bin 100 kişi kapasiteli yüksek öğrenim yurtları açtıklarını, şehir genelinde 115 adet spor tesisi inşa ettiklerini söyledi.
Bugün Alsancak’taki 14 bin kişilik tribüne sahip, 101 milyon lira yatırım bedeli olan ve adını “Alsancak Mustafa Denizli Stadı” olarak belirledikleri yeni stadı hizmete açacaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, tesisin İzmir’e hayırlı olmasını diledi.
Sosyal yardımlar alanında İzmirli ihtiyaç sahibi vatandaşlara 8,5 milyar lira tutarında kaynak aktardıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlık alanında ise toplamda 2 bin 285 yataklı 42 hastaneyle birlikte 122 sağlık tesisi kazandırdıklarını ifade etti. Yatak kapasitesi 2 bin 60 olan Bayraklı Şehir Hastanesi ile birlikte altı hastanenin yapımının devam ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bayraklı Şehir Hastanesi’ni gelecek yılın Haziran ayında hizmete sunacaklarını bildirdi.
547 kilometre ilave bölünmüş yol yaparak İzmir’in bölünmüş yol uzunluğunu 952 kilometreye ulaştırdıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul-İzmir ve Menemen-Aliağa-Çandarlı otoyollarını İzmir-Manisa yolu üzerindeki Sabuncubeli Tüneli ve bağlantı yollarını, Konak Tüneli’ni, İzmir Çevre Yolu ile Koyundere Kavşağı Otoyolu’nu tamamlayarak trafiğe açtıklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Torbalı-Ödemiş-Kiraz yolunu, Belevi-Tire bölünmüş yolunu, İzmir-Seferihisar-Selçuk-Kuşadası ayrım yolunu, otoyol kavşağı Torbalı-Belevi yolunu, İzmir-Çeşme ayrımı Karaburun yolunu seneye, Selçuk-Ortaklar- Aydın yolunu ve İzmir-Turgutlu ayrımı Kemalpaşa-Torbalı yolunu ise 2023 yılında tamamlayacaklarını bildirdi.
Demir yolu alanında da kente Aliağa-Selçuk arasındaki İzban’ı kazandırdıklarını, Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi’ne demir yolu bağlantı hattı inşa ettiklerini ve buranın bitişiğinde yer alan Kemalpaşa Lojistik Merkezinin altyapı inşaatlarını tamamladıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, inşası süren İzmir-Ankara Yüksek Hızlı Tren Hattı’nın ilk etabını 2023’te hizmete sunacaklarını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adnan Menderes Havalimanı’nı yenilediklerini, Çeşme yat limanını hizmete sunduklarını, Yeni Foça yat limanının yapımının sürdüğünü dile getirdi.
Doğu Akdeniz’deki ana konteyner taşımacılığının merkezi olacak Çandarlı Limanı’nın altyapı inşaatının geçici kabulünün yapıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, limanın geri sahasında da alternatif bir sanayi tesisi kurulmasına yönelik değerlendirmelerin sürdüğünü ifade etti.
İzmir’e 31 baraj ve sekiz gölet yaptıklarını, 10 baraj daha inşa ettiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca yapılan üç adet tesisle 1 milyon kişinin ihtiyacını karşılayacak olan yıllık 59 milyon metreküp içme suyunun temin edildiğini, dört adet içme suyu tesisinin de inşasının sürdüğünü kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, toprakların verimini artırmak için inşa ettikleri 42 adet sulama tesisiyle 549 bin dekar araziyi sulamaya açtıklarını, İzmir’in en önemli problemlerinden biri olan sel ve taşkınlara karşı 100 adet taşkın koruma tesisi inşa ettiklerini bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmirli çiftçilere son 19 yılda 6,5 milyar lira tutarında tarımsal destek verdiklerini söyledi.
İzmir’de üç yeni organize sanayi bölgesi, iki endüstri bölgesi, dört yeni TEKNOPARK, 95 Ar-Ge merkezi ve 28 tasarım merkezi kurduklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmirli iş verenlere son 19 yılda toplam 13,5 milyar lira tutarında prim teşvik desteği yaptıklarını kaydetti.
“BUGÜNE KADAR ÜLKEMİZE VE VATANDAŞLARIMIZA NE SÖZ VERDİYSEK YAPTIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmir ve 28 ilçesine doğal gaz arzı sağladıklarını bildirerek, şöyle devam etti: “Bugüne kadar ülkemize ve vatandaşlarımıza ne söz verdiysek yaptık. İzmir’de de verdiğimiz tüm sözleri yerine getirdik. Depremin ardından inşasına başlayıp bugün teslim ettiğimiz konutlar da sözümüzün eri olduğumuzun son örneğidir. Bu güzel manzaranın kimi kifayetsiz siyasetçiler tarafından gölgelenmesine izin vermeyeceğinize inanıyorum. Bakanlarımıza ve milletvekillerimize yürekten dile getirdiğiniz teşekkür ifadeleri doğru olanı yaptığımızın en büyük ispatıdır.”
Cumhuriyetin bu güzel şehri için ellerinden geleni yapmaya devam edeceklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bununla birlikte şehrin yerel yönetimlerdeki çeyrek asırlık ihmalini de içimiz acıyarak takip ediyoruz. İzmir’in altyapısının yetersizliği yağan her yağmurda, yaşanan her yoğunlukta kendini belli ediyor. Son sel felaketinde ortaya çıkan tabloyu en iyi sizler biliyorsunuz. Bu şehri turist gibi ziyaret eden muhalefet partisinin Genel Başkanı acaba kendi belediye başkanlarına İzmir’in hangi derdine derman olacak talimatı vermişti? Belediyelerin sorumluluğunda olan ve yıllardır en küçük çözüm üretilmeyen hususların suçunu hükümete atma cinliği dışında yaptıkları bir iş var mıdır? Tüm İzmirlilerden rica ediyorum. Seçimlerde verdikleri sözleri şöyle alt alta yazın, bunlardan hangilerinin ne oranda hayata geçirildiğine lütfen bir bakın. Size şimdiden karşılaşacağınız durumu söyleyeyim, neredeyse sıfıra yakın bir vaat gerçekleştirme tablosu göreceksiniz. Amacım kesinlikle siyasi polemik değildir. Sadece İzmir adına duyduğum samimi üzüntüyü sizlerle paylaşıyorum. Hiçbir hizmet yapmadan, eser ortaya koymadan İzmir’e kendi ideolojik saplantılarının gömleğini giydirmeye çalışanların gerçek yüzlerini artık sizlerin de gördüğüne inanıyorum. Daha kendi hizmet binaları ile ilgili meseleleri çözemeyenlerin İzmir’i 2023’e, 2053’e taşıyacak bir vizyon ortaya koyması mümkün değildir.”
“HER KESİMDEN İNSANIMIZIN TÜM İHTİYAÇLARINI KARŞILAYACAK YATIRIMLARI HAYATA GEÇİRDİK”
“Depremin ardından buraya geldiklerinde kendilerinden güvenli evlere sahip olmak için yardım isteyen vatandaşları, ‘devlet yapsın’ diyerek tersleyenlerden İzmir’e hayır gelmez” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmir Körfezi’ndeki kirliliğin önüne geçecek yatırımları yapmak yerine felaketin büyümesini seyredenlerin şehrin geleceğini aydınlatamayacağının altını çizdi.
İzmir Körfezi’nin kirliliğinin giderilmesinin belediyenin görevi olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı: “Türkiye’de İzmir dışında hiçbir yerde kanalizasyon ve yağmur suyu ayrıştırması yapmayan belediye bulunmuyor. Körfez’deki konunun ve sellerin en önemli sebebi de budur. Biz şehirlerimize eser ve hizmet getirirken asla ayrımcılık yapmadık. Tek kriterimiz, ülkemizin ve insanımızın neye ihtiyacı olduğudur. Bu anlayışla içme suyundan yol, köprü, metro gibi ulaşım projelerine kadar aslında yerel yönetimlerin sorumluluğunda olan nice işleri ilgili bakanlıklarımız vasıtasıyla ve merkezi yönetim bütçesiyle yürüttük. Aynı şekilde engellilerden gençlerimize kadar her kesimden insanımızın tüm ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılayacak yatırımları, asıl sorumlusunun kim olduğuna bakmaksızın hayata geçirdik. Çünkü bizim ilkemiz ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ şiarıdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin değerleri, hayat tarzı ve kaygıları üzerinden istismar siyaseti yapanların ne millete ne de ülkeye küçük bir faydasının olmadığını vurgulayarak, “Tam tersine kendileri sürekli gerilimden beslendiği için hep yalan, yanlış ve iftira ile sizleri oyalama yoluna gitmişlerdir. Hâlbuki ülkenin de milletin de ihtiyacı bizim yaptığımız gibi eser ve hizmet siyasetidir. Bay Kemal’in, CHP’nin ortaklarına bakın, notunuzu da verin. Önünüze koyacağı herhangi bir eseri ve hizmeti olmayanlara, yarın karşınıza geldiklerinde hak ettikleri cevabı vermeye hazır mıyız? Ben vereceğinize inanıyorum” dedi.
Bugün İzmir’de vatandaşların hayatlarını kolaylaştıran hangi hizmet varsa altında imzalarının olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, eser ve hizmet siyasetlerine en küçük ara vermeden, hız kesmeden devam edeceklerini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmir’in diğer tüm sorunlarını da sorumluluklarını yerine getirmeyenlere rağmen birer birer çözeceklerini dile getirerek şunları kaydetti: “Bu vesileyle gençlerimize bir de müjde vermek istiyorum. Geçtiğimiz haftalarda gençlerimizle bir araya geldiğimizde gençlik merkezlerimizdeki kütüphanelerin 24 saat açık olmasını sağlayacağımızı söylemiştim. İzmir’deki durumu sorduğumda maalesef gençlerimizin ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde bir kütüphane bulunmadığını öğrendim. Şehrimizin tarihinde önemli bir yeri olan TEKEL fabrikasını içinde kütüphanesi ve müzesi de olan bir kültür sanat merkezine dönüştürmeyi planlıyoruz. İnşallah bu hizmeti en kısa sürede sizlere kazandıracağız.”
İzmir’i çamur deryasından kurtarıp modern yollara kavuşturan, verdiği her sözü tutan “Asfalt Osman” gibi efsane isimlerin İzmir’ini bugünkü acıklı hâline getirenleri de vatandaşların takdirine havale ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Deprem konutlarımızın hak sahiplerine hayırlı olmasını diliyorum. Bu güzel projelerin gerçekleştirilmesinde emeği geçenleri tebrik ediyorum. Allah evlerinizde ağız tadıyla, güvenle, huzurla oturmayı nasip etsin” açıklamasını yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, terör örgütünün silah bırakmasıyla ilgili olarak, “Bugün Malazgirt ruhu, Kudüs İttifakı, Kurtuluş Savaşı’nın nüvesi yeniden şekilleniyor. Bugün büyük ve güçlü Türkiye’nin şafağı söküyor”
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam’da gerçekleştirilen AK Parti 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’na katıldı.
İstişare toplantısının ülke, millet ve demokrasi için hayırlara vesile olmasını Allah’tan niyaz eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 81 vilayet ve 922 ilçenin her birinde AK Parti’nin büyümesi, güçlenmesi, zirvedeki yerini koruması için aşkla koşturan tüm dava ve yol arkadaşlarına selamlarını gönderdi.
Yurt dışında hareketlerini gururla temsil eden mensup ve gönüldaşlarına saygılarını gönderen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye Yüzyılı’nı kutlu bir şafak bilen tüm kardeşlerimi, partimizin emektarlarını, kadın ve gençlik kollarımızı, genel merkezinden mahalle temsilcisine kadar her kademede fedakârca görev yapan tüm yol ve dava arkadaşlarımı buradan hürmetle selamlıyor, bu davaya gönül vermiş, bu dava için yüreğini ortaya koymuş her bir kardeşime şükranlarımı sunuyorum. Rabbim, muhabbetimizi daim eylesin.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dava ve yol arkadaşı, aynı zamanda danışmanı Yiğit Bulut’u dün Hakka uğurladıklarını anımsattı. Bulut’un, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde ikindi namazını müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’na defnedileceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Kızılcahamam’daki bu istişare toplantımız vesilesiyle merasime katılamıyoruz ama teşkilatımız orada bu merasime katılacaklar. Ağır bir rahatsızlık geçirdi. O rahatsızlık sebebiyle kendisini hastanede ziyaret ettiğimde gerçekten çok çok ağır durumdaydı ama biz hep şunu söylüyoruz: Kaderin üstünde bir kader var. Temkinli olduğunu, teslimiyet içerisinde olduğunu gördüm. Rabbim taksiratını hasenata tebdil eylesin, mekânı cennet olsun inşallah.”
Hizmeti yolculukları esnasında aralarından ayrılanlara Allah’tan rahmet dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Malumunuz, altı gün önce 12 vatan evladını, 12 kahramanı şehit verdik. Milletçe yüreğimiz dağlandı. Pençe-Kilit bölgesindeki arama faaliyetleri esnasında metan gazına maruz kalarak şehit olan Mehmetçiklerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize sabrıcemil diliyorum. Onlar Rabbimiz indinde nübüvvetten sonra en büyük paye olan şehitlik makamıyla şereflendiler. Ebedi dirlik müjdesine inşallah nail olurlar. Hepsinden Allah razı olsun. Mevla rahmetiyle onları kuşatsın. Mekânları inşallah cennet olsun.”
SREBRENİTSA SOYKIRIMI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönem insanlık tarihinin en utanç verici hadiselerinden biri olan Srebrenitsa Soykırımı’nın 30. yıl dönümü olduğunu anımsattı.
“Boşnak kardeşlerimizin 30 yıl önce yaşadığı o tarifsiz acıyı milletçe dün olduğu gibi bugün de paylaşıyor, yüreğimizde hissediyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı: “Ortaya çıkarılan her toplu mezar, ebedi istirahatgâhına uğurladığımız her şehit, 30 yıl öncesinin şehitleri olarak o kara günleri bizlere tekrar hatırlatıyor. Türkiye olarak bir daha benzer acıların yaşanmaması için her şart altında, ihtiyaç duydukları her anda Bosna Hersek’in ve Boşnak kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Vefatından önce merhum Aliya’ya verdiğimiz söze bugüne kadar sadık kaldık, inşallah bundan sonra da emanetine halel getirmeyeceğiz.
Ziyaret ettiğimde ‘Bu topraklar size emanet. Burası Evlad-ı Fatihan. Evlad-ı Fatihan olarak bu insanlara siz sahip çıkacaksınız’ demişti. O gün, bugün bu görevimizi yerine getiriyoruz. Partimizin bu anlamlı toplantısı vesilesiyle Batı’nın gözleri önünde alçakça katledilen 8 bin 372 şehidimizi bir kez daha rahmetle anıyorum. Yine buradan, tıpkı Boşnak kardeşlerimiz gibi medeni dünyanın gözleri önünde tam 22 aydır soykırıma uğrayan mazlum Gazze halkına da dualarımızı gönderiyor, zulme ve işgale karşı yürüttükleri onurlu mücadelelerinde yanlarında olduğumuzu ve olacağımızı tekrar ifade ediyoruz.”
Türk siyasetinde bir marka hâline gelen istişare toplantılarının 32’ncisini gerçekleştirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıyı, “Milletin Gücüyle Sınırları Aşan Liderlik” temasıyla yaptıklarını söyledi.
Bugün ve yarın düzenleyecekleri oturumlarda güvenlikten kalkınmaya, ekonomiden siyasete farklı başlıklarda istişareler yapılacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkenin, milletin ve dünyanın gündemini meşgul eden konuların yanı sıra partimiz ve geleceğimiz açısından önemi haiz hususları da iki gün boyunca mütalaa edeceğiz. İstişare toplantılarımızın ayırt edici özelliği, ortak akla vesile olmasıdır. Katılımcı tüm arkadaşlarımız, samimiyetin ve muhabbetin egemen olduğu demokratik bir ortamda görüşlerini sunacak, fikirlerini dile getirecek, tenkit ve tekliflerini hazirunla paylaşacak, böylece hakikatin ışığı doğacak” ifadelerini kullandı.
AK Parti’nin istişare kültürünün kurumsallaştığı bir siyasi hareket olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kuruluşundan itibaren işlerin hep ortak akılla, meşveretle, milletin sözüne kulak vererek, millete danışarak yürütüldüğünü dile getirdi.
“MİLLETE EN GÜZEL ŞEKİLDE HİZMET ETMENİN GAYRETİNDE OLDUK”
Erdoğan, “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin” emrini kendilerine rehber edindiklerine işaret ederek, şunları kaydetti: “Her zaman daha iyinin, daha etkin ve verimli çalışmanın, millete en güzel şekilde hizmet etmenin gayretinde olduk. Farklı fikirleri zenginlik bildik. Yapıcı eleştiriyi, yolumuzu aydınlatan bir fener olarak gördük. Şurası bir gerçek ki istişare sadece ortak akla vesile olmaz. Aynı zamanda bereketi artırır, basireti derinleştirir, feraseti kuvvetlendirir, ufku genişletir, kadrolar arasındaki uhuvvet ve dayanışmayı daha da güçlendirir. 32’nci toplantımızı da yine bu anlayışla icra ediyoruz. İstişare toplantımız, daha öncekiler gibi yine partimize ayna tuttuğumuz, kendimizi sigaya çektiğimiz, ülke siyasetine dair tüm meselelerin hassas ayarda fotoğrafını çektiğimiz bir zemin işlevi görecektir. Sizlerden gönlünüzden ve zihninizden geçenleri bizimle açık yüreklilikle paylaşmanızı özellikle rica ediyorum. Şimdiden bütün katılımcı kardeşlerime değerli fikirleri, önerileri ve yapıcı eleştirileri için teşekkür ediyorum.”
“ŞEHİTLERİMİZ, HER ZAMAN BAŞIMIZIN TACI OLACAK”
Bundan 41 yıl önce 14 Ağustos 1984’te Siirt’in Eruh ve Hakkâri’nin Şemdinli ilçelerinde bölücü terör örgütünün ilk eylemini yaptığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu terör saldırısında iki askerimizi şehit verdik, dodkuz sivil vatandaşımız da yaralandı. Bu tarihten itibaren bölücü örgüt, güvenlik güçlerimize ve sivillere yönelik saldırılar düzenledi. 10 bine yakın güvenlik görevlimizi terörle mücadelede şehit verdik. 50 bine yakın vatandaşımız yine terör olaylarında hayatını kaybetti. Öncelikle şehitlerimize, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Onları unutmadık, unutmayacağız. Vatanımız inşallah ebediyen var olacak, ay yıldızlı bayrağımız inşallah ebediyen semalarımızda özgürce dalgalanacak. Vatan toprağını kanıyla sulayan, ay yıldızlı bayrağımızı al kanlarıyla boyayan şehitlerimiz, her zaman başımızın tacı olacak.”
“HUKUK VE MEŞRUİYET DIŞI MÜCADELE YÖNTEMLER, TERÖRÜ KÖRÜKLEDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1984’teki ilk eyleminden sonra terörün Türkiye’de her geçen gün tırmandığına dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı: “O günden sonra nice hükûmetler geldi. Her biri ‘terörün kökünü’ kazıyacağını söyledi ama terör ne topraklarımızda ne de üs edindiği başka ülke topraklarında bitirilemedi. Bunda elbette devletin bazı yanlış uygulamalarının da payı vardı. Beyaz Toroslar, faili meçhuller, Diyarbakır Cezaevi bunlardan biriydi. Yakılan köyler, bir gecede göçe zorlanan insanlar, evladıyla cezaevinde Kürtçe konuşamayan analar işte bu yanlış uygulamalardan biriydi. Hukuk ve meşruiyet dışı mücadele yöntemleri, terörü bitirmek yerine tam tersine körükledi, büyüttü, terör örgütüne istismar edeceği elverişli bir zemin sundu.”
Hataların bedelinin hep beraber ödendiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sadece güvenlik güçlerimizi şehit vermekle kalmadık, sadece siviller hayatını kaybetmedi, Türkiye bu terör saldırılarıyla istikrarsız hâle geldi. Ekonomide 2 trilyon doları bulan bir faturayla karşılaştık. Her şeyden önemlisi terör örgütü ülkemizin huzuruna, dirliğine, birliğine, bütünlüğüne, kardeşliğine çok ağır hasarlar verdi” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra göreve geldiklerinde terör meselesini çok boyutlu ele aldıklarını belirterek, şunları kaydetti: “Bir yandan terörle mücadele ederken bir yandan da teröre bahane oluşturan bataklığı kurutmanın mücadelesini verdik. Terör örgütünün, Kürt kardeşlerimizi tuzağa düşürmesini, devletten ve milletten uzaklaştırmasını önlemek için tedbirler aldık. Birlikte yaşamanın, kardeşliğin hukukunu yerine getirmek için tarihi nitelikte adımlar attık. İçeride demokrasi ve insan hakları konusunda ‘sessiz devrim’ niteliğinde reformlar yaparken, dışarıda çok yoğun diplomasi trafiği yürüttük. Bütün bunlarla birlikte savunma sanayimizi geliştirdik, dışa bağımlı kalmadan terörle mücadele silahlarımızı ürettik. Sınır ötesi operasyonlarla sınırlarımızı tam kontrol altına aldık. 15 Temmuz o hain darbe girişiminin ardından FETÖ’yü başta silahlı kuvvetlerimiz ve emniyetimiz olmak üzere tüm kurumlarımızdan temizledik. Böylece terörle mücadeledeki ihaneti ortadan kaldırdık. Son yıllarda terör örgütünün eylem kabiliyetini hemen, tamamen kırdık. Terör eylemlerinin resmi ya da sivillere zarar vermesinin önüne geçtik. Irak sahasındaki harekâtlarımız ve Suriye’de gerçekleşen 8 Aralık devrimi, terörle mücadelede elimizi daha da güçlendirdi.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ittifak ortakları, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin tarihî çağrısıyla “Terörsüz Türkiye” projesini gerçekleştirmek için bir dizi adım attıklarını söyledi.
“TERÖRSÜZ TÜRKİYE PROJESİ; BİR MÜZAKERENİN, BİR PAZARLIĞIN, BİR AL VER SÜRECİNİN NETİCESİ DEĞİL”
Güvenlik birimlerinin, tam bir koordinasyon içinde çalıştığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin önünde açılan bu fırsat penceresini değerlendirmek için çok hassas, çok temkinli bir süreç yönettiklerini belirtti.
Terör örgütü PKK’nın, İmralı’nın çağrısıyla kongresini topladığını ve kendisini feshettiğini açıkladığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dün de örgüt aldığı kararı hayata geçirdiğini, özellikle de bir merasim yaparak silahlarını bıraktı. Dün itibarıyla 47 yıllık terör belası inşallah sona erme sürecine girmiştir. Türkiye uzun, acılı, sancılı, gözyaşlarıyla dolu bir sayfayı dün itibarıyla kapatmaya başlamıştır. Bugün unutmayalım, yeni bir gündür. Bugün tarihte yeni bir sayfa açılmıştır. Bugün büyük Türkiye’nin, güçlü Türkiye’nin, Türkiye Yüzyılı’nın kapılarını ardına kadar aralanmıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütünün 1984’teki ilk eylemi sonrasında, Türkiye’nin terörü bitirmek için her yola ve yönteme başvurduğunu belirterek şunları kaydetti: “Dünyadaki örneklerine bakılarak terörü bitirmek için silahlı mücadelenin ötesinde formüller denenmiştir. Ancak hiçbirinde başarı sağlanamamıştır. Son dönemde takip ettiğimiz Terörsüz Türkiye Projesi; bir müzakerenin, bir pazarlığın, bir al ver sürecinin neticesi değildir. Onun için başından beri çok dikkatliydik. Bugün daha da dikkatliyiz. Kanı durduracak, annelerin gözyaşını dindirecek, acıları hafifletecek, kardeşliği güçlendirecek her türlü girişimi yakından takip ediyoruz. Ancak herkes şundan emin olsun; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin onurunu gururunu çiğnetmeyiz. Türkiye’nin başını öne asla eğdirmeyiz. ‘Terörsüz Türkiye’ projemizi de işte bu anlayışla izliyoruz. En başta bütün Türkiye’nin şunu bilmesini isterim; İttifak ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve kadrosunun milliyetçiliğini, vatanseverliğini, Türkiye aşkını sorgulamak, takdir edersiniz ki, hiç kimsenin haddi değildir. Aynı şekilde şahsımın ve burada olanlarla ve olmayanlarla birlikte AK kadronun milliyetçiliğini, vatanseverliğini ve Türkiye aşkını da hiç kimse sorgulayamaz. Bu kimsenin haddi de değildir, hakkı da değildir.”
“NE YAPIYORSAK TÜRKİYE İÇİN YAPIYORUZ”
MHP Genel Başkanı Bahçeli ve kadrosu ile beraber “Terörsüz Türkiye” için canlarını, kanlarını, bütün tecrübelerini, hayatlarını ortaya koyduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin hayrına olmayan hiçbir işin içinde olmadıklarını söyledi.
Bugün de anlayışlarının, politikalarının, istikametlerinin ve çabalarının sadece Türkiye’nin hayrına olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin hayrına olan her girişimde bizi en önde göreceksiniz. Türkiye’nin hayrına olmayan her girişimde de bizi o girişimin tam karşısında yine en önde görürsünüz. Biz ne yaptığımızı çok iyi biliyoruz. Hiç kimse korkmasın, tedirgin olmasın, endişeye kapılmasın. Kimsenin zihninde soru işareti oluşmasın. Ne yapıyorsak Türkiye için yapıyoruz. Ne yapıyorsak milletimiz için yapıyoruz. İstiklalimiz için yapıyoruz. İstikbalimiz için yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
Bugün bazı gerçekleri açıkça konuşmak mecburiyetinde olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörün daha en başından itibaren karşıtlarıyla bir sektör, bir ekosistem oluşturduğunu söyledi.
Terör eylemlerinden, terör tarafındakilerin nemalandığı kadar, terör karşıtı gibi görünenlerin de nemalandığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Milleti istismar ettiler, istikrarsızlığı körüklediler. Terör saldırılarından kendi kirli emellerine rant devşirmeye yeltendiler. İşte onlar bugünlerde kendilerini belli ediyorlar. Terörün bitiyor olması en çok onları rahatsız ediyor. Çünkü rant kapıları kapanıyor. Çünkü çıkarları zedeleniyor. Çünkü tezgâhları bozuluyor. Çünkü ellerindeki oyuncağı kaybediyorlar. Ortalığı bulandırmak için, zihinleri karartmak için yoğun bir gayret içindeler. Milletim işte bunları görsün, milletim bunları gördükçe çok daha güçleneceğimizi unutmasınlar. ‘Milliyetçiyiz’ diyorlar değil mi?. ‘Vatanseveriz’ diyorlar. Terör bitiyor, sevinsenize ama sevinemiyorlar. Niyet okuyarak, hayaller kurarak, komplo teorileri üreterek, korku yayarak, açıkça yalan söyleyerek, milletin sevincini gölgelemeye, yeşeren umutlarını kırmaya çalışıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar terör bitecek, göreceksiniz hepsi işsiz kalacak.”
“TÜRKİYE KAZANMIŞTIR, MİLLETİM KAZANMIŞTIR”
Terör biterken terör istismarının da bittiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimin bu sahte kahramanları görmesi de bugün artık en büyük arzumuzdur. Kimsenin zihninde soru işareti olmasın. Hükûmet olarak, AK Parti kadroları olarak son 23 yıldaki mücadelemiz, içerideki ve dışarıdaki baskılarımız, gayretlerimiz neticelenme yoluna girmiştir. Türkiye kazanmıştır, milletim kazanmıştır. Türk, Kürt, Arap 86 milyon her bir vatandaşımız kazanmıştır” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Birliğimize, bütünlüğümüze, vatanımıza, devletimize, milletimize, huzurumuza, devletimizin onur ve gururuna kasteden, kastedecek hiçbir girişimin içinde olmayız, böyle girişimlere asla ve asla müsaade etmeyiz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti dimdik ayaktadır ve hatta Türkiye Cumhuriyeti Devleti bugün, düne göre çok daha kudretlidir, azametlidir, gururludur, onurludur ve en önemlisi istikbali için düne göre çok daha umutludur. Hamdolsun 41 yıllık parantez kapanmaktadır. Milletimizin fertleri arasına örülen terör duvarı yıkılmaktadır. Bırakınız tedirgin olmayı, aziz milletimizin her bir ferdi bu tablodan dolayı sevinmeli, bayram etmeli, Türkiye’nin her sokağı, caddesi, her hanesi ay yıldızlı bayrağımızla donatılmalıdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türklerin tarih sahnesine dün çıkmış bir millet olmadığına, İskitler ve Sakalar isimleriyle milattan önce 8. yüzyıldan bugüne tarih sahnesinde var olduklarına dikkati çekti.
Türklerin, 751 yılında Talas Savaşı’nda kitleler hâlinde İslam’la tanıştığını, Müslümanlıkla müşerref olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “O günden itibaren Türk deyince Müslüman, Müslüman deyince de en çok Türk akla gelir. Mekke-i Mükerreme’den, Medine-i Münevvere’den sonra Semerkant, Buhara, Rey, Merv, İsfahan, Tebriz, Herat, Diyarbakır, Konya, Bursa, İstanbul, Ankara ve daha nicesi Türklerin ve Müslümanların medeniyet, ilim, sanat, devlet merkezi oldular” diye konuştu.
Selçuklu ordularının Bağdat, Şam ve Malazgirt’e ulaşırken orada Kürt ve Arap kardeşleriyle kaynaştıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Malazgirt Zaferi, Kudüs’ün Fethi, İstanbul’un Fethi, Çanakkale savunması, İstiklal Savaşı, Türk, Kürt, Arap ve daha nice Müslüman halkın ortak savaşları, zaferleridir. Binbir Gece Masalları’nın Bağdat’ını Türk, Kürt ve Arap inşa etmiştir. Kudüs’ü Selahaddin Eyyubi’nin komutasında Türk, Kürt, Arap fethetmiştir. Şam bizim ortak şehrimizdir. Diyarbakır bizim ortak şehrimizdir. Mardin, Musul, Kerkük, Süleymaniye, Erbil, Halep, Hatay, İstanbul, Ankara bizim ortak şehrimizdir” ifadelerini kullandı.
Türkler, Kürtler ve Arapların ittifak yaptığında atlarının rüzgârının Çin denizinden Adriyatik’e serin esintiler yaydığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Atlarımızın şahlanışından coğrafyaya huzur yayıldı. Kılıç şakırtıları bu bölgeye barış getirdi. Kılıçlarımızı gerektiğinde kınından çıkarıp omuz omuza savaştık. Gerektiğinde hançerlerimizle bir dilim ekmeği üçe böldük. Gerektiğinde kılıçlarımızı, hançerlerimizi kınına koyduk. Kalemlerimizi çıkardık. Yeryüzüne, gökyüzüne birbirimizin yüreğine La İlahe İllallah Muhammedün Resulullah hattını hep beraber kazıdık. İttifak yaptığımızda atlarımızın, kılıçlarımızın, kalkanlarımızın, naralarımızın, tekbirlerimizin önünde hiç kimse duramadı. İttifak yaptığımızda medeniyetimizle, sanatımızla, ilmimizle, refah seviyemizde hiç kimse yarışamadı. Türk, Kürt, Arap eğer bir aradaysa, birse, beraberse işte o zaman Türk vardır, Kürt vardır, Arap vardır. Ayrıştıklarında, bölündüklerinde, uzaklaştıklarında ise mağlubiyet, hezimet, hüzün vardır. Moğol orduları acımasızca İslam beldelerini yıktı. Çünkü Türk, Kürt, Arap ayrışmıştı. Haçlılar İslam beldelerine saldırdı. Çünkü Türk, Kürt, Arap birbirinden kopmuştu. Birinci Dünya Savaş’ını kaybettik, aramıza sınırlar çizildi, duvarlar örüldü. Kudüs’ü yitirdik çünkü tefrika vardı. Ne zaman ayrıldık, kaybettik, yenildik. Ne zaman ittifak yaptık, o zaman tarihe istikamet çizdik. Bugün Gazze’de, Filistin’de tarihin en acımasız, en vahşi, en barbar soykırımı icra ediliyor. Neden? Çünkü Türk, Kürt, Arap tarih boyunca olduğu gibi bir araya gelip ittifak kuramıyor.”
“BUGÜN TÜRK İLE KÜRT ARALARINDA ENGEL OLMAKSIZIN TEKRAR MUHABBETLE KUCAKLAŞIYOR”
Terörün nihai amacının Türkiye’yi bölmek olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’yi bölmeye kimsenin gücü yetmez. Ama bizi oyaladılar, bize zaman kaybettirdiler, ekonomik kayıp verdirdiler, enerjimizi harcadılar. En çok da Türk ile Kürt’ün arasına nifak sokmaya çalıştılar. 41 yılda kim kazandı? Terör baronları, terör sektörü, kandan beslenenler kazandı. Türk, Kürt, Arap üzerine kirli hesapları olanlar kazandı. İşte bugün bu kirli oyunu, bu kirli tezgâhı, bu nifak hareketini bozuyor, alt üst ediyoruz. Tarih tekerrür ediyor. Bugün Türk ile Kürt aralarında engel olmaksızın tekrar muhabbetle kucaklaşıyor. Bugün Malazgirt ruhu, Kudüs İttifakı, İstiklal Savaşı’nın nüvesi yeniden şekilleniyor. Bugün büyük ve güçlü Türkiye’nin şafağı söküyor. Şimdi oturup konuşacağız. Silahlarla, şiddetle değil, kavga için değil, muhabbet, kardeşlik için, aradaki terör engelini kaldırarak yüz yüze, gönül gönüle konuşacağız.” dedi.
Her meseleyi konuşarak çözeceklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bu ülkenin her bir vatandaşı ister Türk, ister Kürt, ister Arap, ister Sünni, ister Alevi, sağcı, solcu, zengin, fakir her bir vatandaşı devlet karşısında birinci sınıf vatandaştır. Türkiye Cumhuriyeti hepimizin ortak yuvası, çatısıdır. 86 milyon biriz, beraberiz, ezelden ebediyete kadar kardeşiz. Tüm farklılıklarımıza rağmen hep birlikte Türkiye’yiz. 23 yıldır bunun mücadelesini veriyoruz. Ve inşallah Türkiye bu mücadeleyi taçlandırıyor. Kürt kardeşim meselen mi var? Arada silah, şiddet, terör olmadan oturup konuşacağız. Alevi kardeşim sorunun mu var? Diyalogla çözeceğiz. İnanın soframıza bereket gelecek. Geniş Türkiye hanemize huzur gelecek. O bereketle, huzurla her engeli aşacak, geleceğe yürüyeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Unutmayalım gönüller bir olunca sınırlar ortadan kalkar. İşte ilk adım olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir komisyon kuracak, sürecin yasal ihtiyaçlarını Meclis çatısı altında konuşmaya başlayacağız. Altını çizerek söylüyorum, Cumhur İttifakı olarak AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve DEM heyetiyle de birlikte bu süreci evelallah pişirerek geleceğe taşıyacağız” ifadelerini kullandı.
DEM Parti heyetinin dün TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’la görüştüğünü anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazi Meclisimizin sürece sunacağı güçlü katkının yürütülen çalışmalar açısından kritik önemde olduğu kanaatindeyiz. İşte bu süreçte rahmetli Sırrı Süreyya kardeşimizle, ardından Pervin Buldan Hanımefendi’yle ve Mithat Sancar’la bu hafta bir araya geldik, oturduk, konuştuk. Beraber, birlikte bu yürüyüş için neler yapabiliriz bunları konuştuk. Demek oluyormuş, daha güzel şeyler olacak” değerlendirmesinde bulundu.
“SURİYE’DEKİ KÜRT KARDEŞİMİN DE HUZUR, EMNİYET İÇİNDE YAŞAMASI OLMAZSA OLMAZIMIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mümkün olan en geniş katılımla, yapıcı ve kolaylaştırıcı bir yaklaşımla Meclis’in de bu hayırlı süreci desteklemesini temenni ettiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: “Burada şunu da tüm samimiyetimle ifade etmek istiyorum; sadece Kürt vatandaşlarımızın değil, Irak ve Suriye’deki Kürt kardeşimin meselesi de unutmayın bizim meselemizdir. Onlarla da bu süreci görüşüyoruz, konuşuyoruz ve onlar da çok mutlu. Türkiye’deki bu gelişmeler, hele hele dünkü atılan adımlar Irak’ta çok farklı sesler meydana getirdi. Suriye’deki Kürt kardeşimin de huzur, barış ve emniyet içinde yaşaması bizim olmazsa olmazımızdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’ın aynı zamanda Suriye Özel Temsilcisi de olduğuna dikkati çekerek, “Onlar da Suriye’de görüşmeler, toplantılar yaptılar ve oradan verilen mesajlar da gerçekten çok çok olumluydu, bizler için de sevindiriciydi” dedi.
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ, ESKİSİNDEN ÇOK DAHA GÜÇLÜ OLACAK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, böyle bir iklimin süratle oluşması için yeni Suriye hükûmeti ile ve uluslararası ortaklarıyla çalışmayı sürdürdüklerini bildirdi.
Orada da terör defterinin kapanacağına, kardeşliğin, birlik, beraberlik ve bütünlüğün kazanacağına yürekten inandıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, DEM, biz en azından üçlü olarak bu yola beraber yürümeye kararı verdik. Derdimiz var, dertliyiz, derdimiz olduğuna göre, dertli olduğumuza göre, el ele verdiğimize göre Allah’ın izniyle biz bu engelleri aşarız. Şunu herkes bilsin ki artık yumrukları sıkmaya gerek yok. Musaffa edeceğiz, kucaklaşacağız, konuşacağız, birbirimize karşı adım atarak yürüyeceğiz” diye konuştu.
El ele, gönül gönüle Türkiye Yüzyılı’nı birlikte inşa edeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Terörün bitmesiyle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, unutmayın eskisinden çok daha güçlü, çok daha özgüvenli olacaktır. Enerjimizi artık asli işimize vereceğiz. Kaynaklarımızı terörle mücadele için değil, kalkınma için refah için müreffeh ve muzaffer bir Türkiye için seferber edeceğiz. Türkiye kardeşlikle büyüyecek, Türkiye demokrasiyle güçlenecek, Türkiye istikrar ve güven içinde geleceğe yürüyecek. Göreceksiniz çok farklı bir Türkiye’ye en yakın zamanda kavuşacağız. Şunun altını çizerek tekrar söylüyorum; biz bir adım atana her türlü kolaylığı sağlarız. Unutmayın çıkış yolu arayana kapıyı ardına kadar açarız ama sular tersine akarsa da gereğini yaparız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimsenin tedirgin olmaması gerektiğinin altını çizerek, “Türk düne göre çok daha güvendedir, çok daha güçlüdür. Kürt, Arap düne göre çok daha güvendedir, çok daha güçlüdür. Acıları aşmak biliyorum kolay olmayacak, acı hatıraları geride bırakmak elbette kolay olmayacak. Kayıplarımız şüphesiz geri gelmeyecek ama gençlerimiz hayatlarının baharında aramızdan Allah’ın izniyle bir daha ayrılmayacak. İnşallah annelerimiz gözyaşı dökmeyecek, evlat acısı yaşamayacak” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, badireler atlattıklarına, tuzakları aşıp bugünlere geldiklerini belirterek, şunları kaydetti: “Yaralarımızı sarar, yolumuza çok daha güçlü, çok daha kararlı devam ederiz. Ülke ve millet olarak bu özgüvene, bu iradeye ziyadesiyle sahibiz. Hiç kimseyi incitmeden, üzmeden, kırmadan sürecin hassasiyetine uygun şekilde işin süratle nihayete ermesi için kolaylaştırıcı olacağız, silah teslimini kurulan mekanizma vasıtasıyla titizlikle takip edeceğiz. Şehit anaları, şehit babaları ellerinizden öpüyorum, hiç kimse şehitlerimizin aziz hatırasına el uzatamaz onların mirasına leke süremez. Evet, müsterih olun, gelinen nokta ile şehitlerimizin gayesi menzilini bulmuş olacak. Gazi kardeşlerim müsterih olun, gelinen nokta ile fedakârlığınız taçlanacak. Türkiye’yi buraya şehitlerimiz taşıdı, gazilerimiz taşıdı, her birine minnettarız ve onların hatırasını asla çiğnetmeyeceğiz.”
Bugün söylenmesi gerekeni Mehmet Akif Ersoy’un 104 yıl önce müjdelediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstiklal Marşı’nın “Dalgalan sende şafaklar gibi ey şanlı hilal, olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal. Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal. Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet, hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal” dizelerini okudu.
“Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: “Bugünleri görmemize vesile olan kahraman ordumuzun kahraman mensuplarına, polis, jandarma, sahil güvenlik birimlerimize, teröre karşı en ön safta mücadele eden güvenlik korucularımıza, Millî İstihbarat Teşkilatımızın isimsiz kahramanlarına, muhterem gazilerimize ve şehitlerimizin değerli yakınlarına, yarım asırdır yaşadığı onca acıya rağmen bu topraklardaki ebedi kardeşliğine leke sürdürmeyen aziz milletime bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.
İttifak ortağımız Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye, sağduyulu bir üslupla süreci sahiplenen DEM Parti heyetine ve özellikle merhum Sırrı Süreyya Önder’e, farklı kulvarda olsak da millî meselelerde millî duruş sergileme basiretini gösteren siyasi partilere ve aktörlere, sorumlu yayıncılık çizgisiyle sürece destek olan basın kuruluşlarımıza ve gazetecilere, ayrıca isimleri bizde mahfuz diğer arkadaşlarımıza bugün bir kere daha kalpten teşekkür ediyorum. Güvenlik birimlerimizin çalışmalarına destek olan Irak merkezi hükûmeti ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne de buradan teşekkürlerimi iletiyorum.”
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, genç avukatlara kendi bürolarını kurabilmeleri için 6 ay ödemesiz, sabit ve değişken faizli alternatifleri içeren kredi desteği sağlanacağını dile getirerek, “Son 23 yılda tabii avukatlarımızla ilgili olarak yapılan savunma hakkını güçlendirmeye yönelik çok önemli çalışmaları gerçekleştirdik.” dedi.
Bakan Yılmaz Tunç, Ankara Hakimevi’nde, Türkiye Barolar Birliği, Vakıfbank ve Kredi Garanti Fonu desteğiyle düzenlenen “Avukatların Büro Kurma Giderlerinin Karşılanması İçin Finansman Desteği Sağlanmasına Dair İşbirliği Protokolü İmza Töreni”nde konuştu. Yargının üç sac ayağından birinin avukatlar olduğunu dile getiren Bakan Tunç, avukatların olmaması durumunda savunma hakkından, bağımsız ve tarafsız yargıdan bahsedilemeyeceğini söyledi.
İşbirliği protokolü için paydaşlarla kapsamlı istişareler gerçekleştirdiklerini belirten Bakan Tunç, şöyle devam etti:
“Bugün imzalanacak protokolle 6 ay ödemesiz dönemli kredi seçeneklerinden, sabit ve değişken faizli alternatiflerden, piyasadaki faiz oranlarının altında ve teminatsız kredi koşullarından yararlanabilme imkanını bulacak genç meslektaşlarımız. İlk 5 yıl için bunlar belirlendi. 5 yıllık kıdeme sahip avukatlarımız yararlanabilecek. Ancak deprem bölgesinde böyle bir yaş sınırlaması yok. Deprem bölgesinden başvuran tüm meslektaşlarımız bundan faydalanabilecekler. Dolayısıyla orada herhangi bir sınırlama yok. Onlara pozitif ayrımcılık yapmak durumundayız.”
Bakan Tunç, destek paketinin ilk başta 3 milyar lira olarak belirlendiğini, talep doğrultusunda miktarın 5 milyar liraya yükseltildiğini bildirdi. Bakan Yılmaz Tunç, “Son 23 yılda tabii avukatlarımızla ilgili olarak yapılan savunma hakkını güçlendirmeye yönelik çok önemli çalışmaları gerçekleştirdik.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kamuoyuyla paylaşılan Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde önemli hedeflerin bulunduğunu belirten Bakan Yılmaz Tunç, “Ceza adaleti sisteminin etkinliğinin artırılmasına, adalete erişimi kolaylaştırmaya yönelik önemli hedefler var. Hukuk ve idari yargı süreçlerinin etkinliğinin artırılması ve insan kaynakları kapasitesinin güçlendirilmesiyle ilgili hedefler var.” dedi.
Avukatlık Kanunu’nun günün ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi gerektiğini dile getiren Adalet Bakanı Tunç, savunma makamını güçlendirecek adımları atacaklarını söyledi.
Bakan Tunç, kamu avukatlarının çalışma esaslarına ve özlük haklarına yönelik talepleri de değerlendireceklerine işaret ederek, “Zorunlu müdafilik ve vekillik ile diğer avukatlık hizmetlerinden alınan vergilerin azaltılmasıyla ilgili Hazine ve Maliye Bakanlığı’mız ile görüşmelerimiz devam edecek. Zorunlu müdafi ve vekillere yapılacak ödemelere ilişkin ilgili yönetmelik ve tarifede yer alan hükümlerin, verilen hizmetin niteliği gözetilerek yeniden ele alınması lazım. Bağlı çalışan avukatlar için mesleğin niteliğine uygun bir ücret rejiminin oluşturulması gibi önemli hususlar Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde yer aldı.” diye konuştu.
PROTOKOL İMZALANDI
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan da protokolle genç avukatların büro kurarken finansal olarak desteklenmesini, bu yolla vatandaşların adalete erişiminin kolaylaştırılmasını amaçladıklarını bildirdi. Büro kuracak avukatlara destek sağlanmasına ilişkin yasal düzenlemenin 2023’te yürürlüğe girdiğini anımsatan Sağkan, protokolle deprem bölgesindeki avukatlara da destek sağlanacağını ifade etti.
Konuşmaların ardından Bakan Tunç, TBB Başkanı Sağkan, Vakıfbank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih ile Kredi Garanti Fonu Yönetim Kurulu ve İcra Kurulu Başkanı Erdoğan Özegen işbirliği protokolünü imzaladı.
“Pençe-Kilit Harekatı bölgesinden gelen acı haberler yüreğimizi dağladı. Görev sırasında metan gazından etkilenerek şehit olan kahraman evlatlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve silah arkadaşlarına sabır diliyorum. Tedavisi devam eden askerlerimize acil şifa temenni ediyorum. Aziz milletimizin başı sağ olsun.” MEKANLARI CENNET OLSUN
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan’ın Hankendi şehrinde gerçekleştirilen Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın 17. Zirvesi’ne katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hankedi Kongre Merkezi’ne gelişinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından karşılandı.
Aile fotoğrafı çekiminin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve diğer liderler, “Sürdürülebilir ve İklim Değişikliğine Dayanıklı bir Gelecek için Yeni Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Vizyonu” temalı Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın 17. Zirvesi’ne geçti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın (EİT) 17. Zirvesi’ne katılmak üzere gittiği Azerbaycan’ın Fuzuli şehrine ulaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Fuzuli Havalimanı’nda, Azerbaycan Bilim ve Eğitim Bakanı Emin Amrullayev, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Agdam, Fuzuli ve Hocavend Özel Temsilcisi Emin Hüseyinov, Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçisi Reşad Memmedov, Türkiye’nin Bakü Büyükelçisi Birol Akgün ve büyükelçilik personeli karşıladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ziyaretinde, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım eşlik ediyor.
Havalimanındaki karşılamanın ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, beraberindeki heyetle birlikte Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 17. Zirvesi’nin gerçekleştirileceği Hankendi şehrine hareket etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Papalık Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde gerçekleşecek “Kardeşlik Temelli Ekonomi: Etik Çoktaraflılık” başlıklı etkinlikte konuşmak üzere bulunduğu Vatikan’da Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa 14. Leo ile görüştü.
Vatikan Apostolik Sarayı’nda gerçekleştirilen görüşmede, Gazze’de yaşanan insanlık dramı, iklim değişikliğine karşı mücadele çabaları, İslamofobi ve ırkçılığa karşı mücadele ile ailenin toplumdaki varlığının önemi konuları ele alındı.
Kısa süre önce göreve seçilen Papa 14. Leo’yu tebrik eden Emine Erdoğan, bunun Hristiyan âlemi için hayırlara vesile olmasını temenni etti.
GAZZE’DEKİ İNSANLIK DRAMI
Görüşmede, İsrail saldırısı ve ablukası altındaki Gazze’de yaşanan insanlık dramının üzerinde durulurken, Emine Erdoğan, kalıcı ateşkes ve insani yardımların ulaştırılması için Papa’ya “Gazze konusunda Hristiyan dünyası daha gür sesle destek çıkmalı” çağrısı yaptı.
Emine Erdoğan, Filistin’de kalıcı ve sürdürülebilir barış için iki devletli çözümün bir an önce hayata geçirilmesinin ve Filistin Devleti’ni resmen tanıyan ülkelerin sayısının artmasının önemini aktardı.
Emine Erdoğan, söz konusu bölgede yaşayan, kiliseleri ve cemaatleri sürekli tehdit altında bulunan Hristiyanların da artık huzur bulması gerektiğini de Papa’ya iletti.
Papa 14. Leo’nun ise Emine Erdoğan’a, Vatikan’ın uzun yıllardır Ortadoğu’daki çözümün bir parçası olma ilkesine göre hareket ettiğini söylerken ve Vatikan’ın da Filistin’de iki devletli çözümü ve barışı desteklediğini belirtti.
PAPA’YA “SIFIR ATIK” HAREKETİNE DESTEK DAVETİ
Emine Erdoğan, uluslararası toplumun bugün pek çok hayati sınamayla karşı karşıya olduğunu belirterek, bunlardan birinin de iklim değişikliğiyle mücadele olduğuna işaret etti.
Emine Erdoğan, kendisinin de kişisel olarak öncelik verdiği iklim değişikliği konusunda Türkiye’de başlattıkları “Sıfır Atık” hareketinden de Papa’ya bahsetti.
İklim değişikliğiyle mücadele meselesinin, Vatikan’la Türkiye arasında güçlü iş birliği potansiyeli taşıdığına inandığını aktaran Emine Erdoğan, Papa 14. Leo’ya, bugün Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde kurumsallaşan “Sıfır Atık” hareketine destek vermesinin önemli olduğunu söyledi.
İSLAM DÜŞMANLIĞI, IRKÇILIK VE HOŞGÖRÜSÜZLÜĞE KARŞI ÇABALARIN ORTAK İRADE ETRAFINDA BİRLEŞTİRİLMESİ ÇAĞRISI
İslam düşmanlığı, ırkçılık ve hoşgörüsüzlüğün endişe verici derecede artış gösterdiğine de dikkati çeken Emine Erdoğan, bu eğilimlerin sadece yöneldikleri hedef grup bakımından değil, toplumun tüm kesimleri için tehlike oluşturduğunu vurguladı.
Emine Erdoğan, bu konudaki çabaların ortak irade etrafında birleştirilmesi gerektiğini de ifade etti.
Türkiye’nin farklı inanç ve kültürlerin yüzyıllardır bir arada, barış içinde yaşadığı coğrafya olduğuna değinen Emine Erdoğan, Hristiyan toplulukların Türkiye’nin zengin mozaiğinin ayrılmaz parçası olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dini azınlık gruplarının sorunlarına özel hassasiyetle yaklaştığını da aktaran Emine Erdoğan, azınlık vakıflarının taşınmaz mülkleri konusunda yaşanan sorunların, mevzuat değişikliği yapılarak azınlıkların lehine çözüme kavuşturulduğunu belirtti.
Papa 14. Leo ise Emine Erdoğan’a, Orta Doğu’da çok fazla grubun Hristiyanların haklarına saygı duymadığını, Türkiye’de Hristiyanların ve başka azınlıkların haklarının korunmasının bir model oluşturduğunu belirtti. “Türkiye, bu açıdan Orta Doğu’da barış için önemli ses” ifadesini kullanan Papa, ilk yurt dışı ziyaretlerinden birini Türkiye’ye gerçekleştirmek isteğini aktarırken, Türkiye ile Vatikan’dan yetkililerin bunun üzerine çalıştığını ve kasım sonu için planlama yapıldığını söyledi.
Papa, bu yılın İznik Konsili’nin 1700. yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, “Türkiye, Hristiyanlar için önemli bir ülke ama aynı zamanda barışı inşa etme açısından önemli bir özgün köprü vazifesi görüyor ve önemli rol oynuyor” ifadelerini de kullandı.
Görüşmede ayrıca, Emine Erdoğan ve Papa, aile konularının da önemini ele aldı. Ailenin toplumsal huzurun anahtarı olduğu ve aslında bugün öne çıkan bireycilik, yalnızlık gibi birçok sorunda çözüm olabileceği üzerinde duruldu. İki inançta da ailenin önemli bir değer ve yere sahip olduğunun altı çizilirken, aile değerlerini ifsat etmek isteyen küresel tehditlere karşı tüm semavi dinlerin ortak duruş sergilemesi gerektiği vurgulandı.
Emine Erdoğan, Papa 14. Leo ile görüşmesine ilişkin sosyal medya platformlarındaki hesaplarından yaptığı paylaşımda, “Papalık Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde gerçekleşecek ‘Kardeşlik Temelli Ekonomi: Etik Çoktaraflılık’ programına katılmak üzere ziyaret ettiğim Vatikan’da, Katolik Dünyasının Ruhani Lideri, Vatikan Devlet Başkanı Papa 14. Leo ile bir araya gelmekten memnuniyet duydum” ifadelerini kullandı.
Paylaşımda, görüşmede gündeme gelen konulara da değinen Emine Erdoğan, şunları kaydetti: “Görüşmemizde önceliğimiz, Gazze’de süregelen insanlık dramı oldu. Kalıcı bir ateşkesin sağlanması ve insani yardımların eksiksiz ulaştırılabilmesi adına, Hristiyan dünyasının daha güçlü bir duruş sergilemesinin taşıdığı hayati öneme dair görüş paylaşımında bulunduk. Vatikan’ın, Filistin’de adil ve sürdürülebilir barışın temeli olan iki devletli çözümü desteklemesini memnuniyetle karşıladığımı ifade ettim. Sayın Papa 14. Leo ile ayrıca küresel çevre hareketimizin temel taşlarından biri olan ‘Sıfır Atık’ yaklaşımını ele aldık. İklim krizinin, inanç ve coğrafya fark etmeksizin tüm insanlığın ortak meselesi olduğunda hemfikiriz. Bu çerçevede Türkiye ve Vatikan arasında iklim değişikliğiyle mücadelede güçlü bir iş birliği potansiyeli olduğunu belirttim. Ortak çalışma alanlarımızı değerlendirdik. Nazik ev sahipliği için saygıdeğer Papa 14. Leo’ya şükranlarımı sunuyor, üstlendiği bu tarihi sorumluluğun Katolik âlemi ve tüm insanlık için hayırlı sonuçlar doğurmasını diliyorum.”
“Kuzey komşumuz, enerjide en büyük ortağımız ve tedarikçimiz olması sebebiyle, Türkiye-Rusya ekonomik ilişkileri büyük önem taşıyor” – “Ülkemiz açısından önem taşıyan, kültür ve turizm alanındaki yakınlaşmamızın en önemli göstergesi, Türkiye’ye yılda 7 milyona yakın Rus turistin gelmesidir”
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Rusya’nın Türkiye için ticaret ve enerjide kilit öneme sahip olduğunu belirterek, “Damarlarımızdaki kan gibi ekonominin adeta hayat damarı olan enerji konusunda Türkiye-Rusya ilişkileri büyük önem taşıyor.” dedi.
Bakan Bolat, başkent Moskova’da düzenlenen Türk-Rus Ticari ve Ekonomik İşbirliğine Dair Hükümetlerarası Karma Komisyonu (KEK) 19. Dönem Toplantısı’nın ardından açıklamalarda bulundu.
Dünyanın pandemi, Rusya-Ukrayna savaşı, enerji krizleri, gıda fiyatlarındaki artışlar, yüksek enflasyon ve Türkiye’de yaşanan iki yıkıcı depremle birlikte zorlu bir dönemden geçtiğini anlatan Bolat, “Bölgemizde de İsrail’in Filistin’e yönelik soykırımı, Hindistan-Pakistan savaşı ve ardından İsrail’in İran’a yönelik saldırganlığı yaşandı.” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin, tam merkezinde yer aldığı söz konusu krizlerden, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğiyle istikrarı korumayı başardığını belirten Bakan Bolat, “Böyle bir ortamda, Türkiye-Rusya ilişkileri de ilerlemeye devam etmekte.” dedi.
Ticaret Bakanı Bolat, Rusya’nın Ukrayna savaşı nedeniyle ağır bir ticari ve mali ambargo altında bulunduğunu vurgulayarak, “Bizim açımızdan, kuzey komşumuz, enerjide en büyük ortağımız ve tedarikçimiz olması sebebiyle, Türkiye-Rusya ekonomik ilişkileri büyük önem taşıyor.” diye konuştu.
KEK toplantılarının ve bu toplantıların ardından varılan anlaşmaların, iki ülke ekonomik ilişkileri açısından temel oluşturduğunu anlatan Bakan Bolat, Moskova’da gerçekleştirilen KEK toplantısının ardından bir mutabakat zaptının da karşılıklı olarak imzalandığını kaydetti.
Mutabakat zaptının, ticaret, sanayi, tarım, hizmet sektörü, turizm, inşaat ve ulaşım gibi çok sayıda alanda önemli hükümler içerdiğini vurgulayan Ticaret Bakanı Bolat, “Artık biz hükümetlere ve çalışma ekiplerimize düşen görev de iş dünyası ile birlikte, Türkiye-Rusya ekonomik ilişkilerinde yeni ufuklar açmak ve mevcut sorunlar konusunda çözümler bulmaktır.” mesajını verdi.
Bakan Bolat, Türkiye’nin ihracat ve ithalat toplamında Rusya’nın ana ticaret ortağı konumunda bulunduğunu belirterek, “Enerjide toplam ithalatımızın yüzde 49’unu Rusya’dan yapıyoruz. Rusya’nın da Türkiye’ye yaptığı ihracatın yaklaşık yüzde 73’ünü enerji ürünleri oluşturuyor. Bu nedenle, damarlarımızdaki kan gibi ekonominin adeta hayat damarı olan enerji konusunda Türkiye-Rusya ilişkileri büyük önem taşıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Mavi Akım ve TürkAkım boru hatları ve Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) gibi projelerin enerji alanındaki işbirliğinin en önemli unsurları olduğunu anlatan Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Akkuyu NGS’de ilk ünitenin bir yıl içinde tamamlanması için çalışmaların sürdüğünü kaydetti.
Akkuyu NGS’deki dört ünite tamamlandığında, Türkiye’nin enerji üretiminin yüzde 14’ünü karşılayacağına dikkati çeken Bakan Bolat, Rusya’nın projenin tamamlanması için gerekli çalışmaları yaptığını söyledi.
Türkiye’nin müteahhitlik alanında dünyadaki en büyük ortağının Rusya olduğunu vurgulayan Bakan Bolat, “Türk müteahhitler, dünyada yaptığı müteahhitlik işlerinin 103 milyar dolar ve 2 bin 200 projeyle beşte birini Rusya’da yaptı. Yine ortak yatırımlar ve karşılıklı yatırımlar söz konusu. Türk iş insanlarının Rusya’da 3,5 milyar dolarlık, Rus iş insanlarının Türkiye’de 7 milyar dolarlık yatırımları var.” bilgisini paylaştı.
Akkuyu NGS tamamlandığında, Rus yatırımlarının 37 milyar dolara ulaşacağının altını çizen Ticaret Bakanı Bolat, “Ülkemiz açısından önem taşıyan, kültür ve turizm alanındaki yakınlaşmamızın en önemli göstergesi, Türkiye’ye yılda 7 milyona yakın Rus turistin gelmesidir.” diye konuştu.
Ulaştırma ve Türkiye’nin sebze ile meyve ihracatı alanlarında geçmişe kıyasla çok sayıda sorunun çözüldüğünü vurgulayan Bakan Bolat, şunları kaydetti:
“İki tarafın ticaret, gümrükler konusunda bazı istekleri oldu. Biz bu konuları zaten karşılıklı olarak çalışacağız. Türkiye-Rusya ekonomik ilişkilerinin daha da gelişmesi için iki ülke de ve hükümetler de kararlı tutumunu devam ettirmektedir. Bu konuda, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de bizlere ısrarla talimat verdiği gibi ticareti 100 milyar dolara çıkarma hedefine azim ve kararlılıkla çalışacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Küresel Ulaştırma Koridorları Forumu”nda yaptığı konuşmada, “Kalkınma Yolu’nun 10 yıllık projeksiyonla üretime etkisi 50 milyar doları aşacak. İstihdama etkisinin ise yıllık ortalama 63 bin kişiyi bulması hesaplanıyor. Kalkınma Yolu’yla jeopolitik imkânlarımızı tüm bölgemizin faydalanacağı kapsamlı bir ekonomik avantaja dönüştüreceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Küresel Ulaştırma Koridorları Forumu”na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel ticaretin yönünün yeniden şekillendiği kritik bir dönemde tarihî bir organizasyona ev sahipliği yaptıklarını ve forum kapsamında 70 ülkeden temsilciyi Türkiye’de misafir etmenin bahtiyarlığını yaşadıklarını söyledi.
İki gün boyunca yapacakları istişarelerin, alacakları kararların ve kuracakları dostlukların şimdiden hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah forum kapsamında sınır ötesi iş birliği imkânları, dijitalleşme adımları, altyapı yatırımları ve transit taşınma süreçlerinin uyumlaştırılması gibi pek çok konuyu görüşme fırsatı bulacaksınız. Şu anda yalnızca 4 saatlik uçuş mesafesiyle 67 ülkeye ve yaklaşık 1,5 milyar insana doğrudan erişim sağlayan bir ülkenin misafirisiniz. Ekonomik bakımdan toplam 51 trilyon doları aşan gayrisafi yurt içi hasılaya sahip bir coğrafyanın tam merkezinde yer alıyorsunuz” diye konuştu.
Forumun, uluslararası toplantıdan öte Türkiye’nin ulaştırma vizyonunu ve liderlik kapasitesini tüm dünyaya gösteren önemli bir platform olacağına yürekten inandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ulaştırma Bakanlığımız başta olmak üzere forumun düzenlenmesinde emeği geçenlere dünyanın dört bir yanından gelerek foruma katkı verecek siz değerli dostlarımıza şimdiden teşekkür ediyorum” dedi.
“ULAŞTIRMA YATIRIMLARI EKONOMİMİZİN İTİCİ GÜCÜ HÂLİNE GELDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel ekonomide insan ve mal dolaşımını sağlayan lojistik hatların öneminin her geçen gün daha da arttığına vurgu yaparak, “Bunun en açık örneğini Kovid salgını döneminde hep beraber yaşadık. Bölgemizde son dönemde yaşanan gerilimler, Hürmüz Boğazı’nda, hava sahalarında ortaya çıkan belirsizlikler, yeni ve güvenli ulaştırma güzergâhlarının ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha hatırlattı” ifadesini kullandı.
Tarihte olduğu gibi günümüzde de ulaşım imkânlarını geliştiren ülkelerin sadece refahına katkıda bulunmadığını, aynı zamanda kültürel ve bilimsel gelişimlerini de ilerlettiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin özellikle son 22 yıldır kara, hava ve deniz yollarına ilave olarak iletişim ve enerji hatlarına yaptığı büyük yatırımların gerisindeki en temel motivasyon işte bu yaklaşımdır” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yol medeniyettir” diyerek bu alanda gerçekten büyük bir yatırım seferberliğini başlattıklarına dikkati çekerek, “İktidarlarımız döneminde ulaştırma ve haberleşme altyapısına yaklaşık 300 milyar dolarlık yatırım yaptık. Bu yatırımların 177 milyar dolarlık kısmı kara yollarına, 64 milyar doları demir yollarına, 25 milyar doları hava yollarına, 4 milyar doları denizciliğe, 25 milyar doları ise haberleşme altyapısına harcandı. Bu yatırımların üretime etkisi ise 1 trilyon 65 milyar dolara tekabül ediyor. Ulaştırma yatırımlarımız sayesinde istihdamda da ciddi artışlar sağladık. Sanayiden ihracata, turizmden lojistik hizmetlerine kadar birçok sektör bu yatırımlardan olumlu etkilendi. Ulaştırma yatırımları âdeta ekonomimizin itici gücü hâline geldi” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı rakamlar paylaşmak istediğini belirterek, “6 bin 101 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol mesafemiz, 29 bin 742 kilometreye çıktı. Sadece altı ilimiz bölünmüş yollarla birbirine bağlıyken bugün bu sayı 77’ye yükseldi. Bin 714 kilometre olan otoyol uzunluğumuz, 3 bin 796 kilometreyi buldu. Kara yolu tünel sayımız 83’ten 513’e, tünel uzunluğumuz 50 kilometreden 790 kilometreye ulaştı” diye konuştu.
Köprü ve viyadük uzunluğunu 311 kilometreden 799 kilometreye yükselttiklerini ve Osmangazi, Yavuz Sultan Selim, Adıyaman Nissibi, Elazığ Ağın, Tohma, Hasankeyf-2, 1915 Çanakkale köprülerini ülkeye kazandırdıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bolu Dağı, Avrasya, Ilgaz, 15 Temmuz, İstiklal, İzmir Konak, Erkenek, Cankurtaran, Sabuncubeli, Ovit, Sahara, Pirinkayalar, Hasankeyf, Madal, Zigana tünellerini aziz milletimizin hizmetine verdik. İstanbul-İzmir Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu, Menemen-Aliağa-Çandarlı Otoyolu, Ankara-Niğde Otoyolu, Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Savaştepe Otoyolu gibi devasa yol projelerini hayata geçirdik. Türkiye’yi hızlı trenle biz tanıştırdık. Toplam 2 bin 251 kilometre uzunluğunda hızlı tren ağı inşa ettik. 2002 yılında 10 bin 948 kilometre olan demir yolu ağımızı 13 bin 919 kilometreye, 2 bin 505 kilometre olan sinyalli hat uzunluğunu 8 bin 46 kilometreye, 2 bin 122 kilometre olan elektrikli hat uzunluğunu ise 7 bin 274 kilometreye çıkardık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11 bin 668 kilometre uzunluğundaki demir yollarını tamamen yenilediklerini belirtti.
“ULAŞTIRMAYA DAİR HER BAŞLIKTA DESTAN YAZDIK”
Hava yolunu halkın yolu hâline dönüştürdüklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 26’dan devraldıkları havalimanı sayısını 58’e, yurt dışı uçuş noktalarını ise 60’tan 353’e getirdiklerini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstanbul Havalimanımız, Türkiye’nin vizyon projesi olarak göz dolduruyor. Yılın ilk 5 ayında 32 milyona yaklaşan yolcu sayısıyla kendi rekorunu kırdı. Bir diğer çarpıcı rakam şudur. 2002 yılında ülkemizdeki toplam araç sayısı 8,5 milyon civarındayken şehirler arasındaki ortalama hızımız saatte 40 kilometreydi. Bugün ülkemizdeki araç sayısı 32 milyonu geçmesine rağmen ortalama seyahat hızımız 90 kilometreye çıkmış durumda yani ulaştırmaya dair her başlıkta kelimenin tam manasıyla destan yazdık” diye konuştu.
Acı bir gerçeği vurgulamak mecburiyetinde olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükûmet olarak bu yatırımları yaparken muhalefetin ve marjinal örgütlerin engelleme çabalarıyla da mücadele ettiklerini dile getirdi.
“ENGELLERE TAKILMADAN PROJELERİMİZİ KARARLILIKLA HAYATA GEÇİRDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Boğazı’na üçüncü bir gerdanlık olarak taktıkları Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü sabote etmek için sokak olayları dâhil her yolun denendiğini söyleyerek, “İstanbul Havalimanı’yla ilgili akla ziyan bir sürü iftira attılar. Gün oldu, ‘Yol mu yiyeceğiz?’ dediler, gün oldu ‘Bunlar külliyen israf’ dediler, ‘Yeni yol yaparak trafik sorunu çözülmez’ dediler. Gün oldu, projeleri durdurmak için mahkeme kapılarında nöbet tuttular” diye konuştu.
Hızlı tren projelerinin de “göçü hızlandıracağı” iddiasıyla eleştirildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Daha burada sayamayacağımız bir sürü iddia, iftira ve eleştiri ile ulaştırma yatırımlarımıza kara çaldılar. Hizmetlerimizi dinamitlemeye çalıştılar. Aslında ne iş yaptılar ne hizmet ürettiler ne de bizim iş yapmamızı, hizmet üretmemizi, vatandaşımızı hak ettiği eserlerle buluşturmamızı istediler. İdeolojik konfor alanlarının dışına çıkmaya hiçbir zaman yanaşmadılar ama biz bunlara aldırmadık. Muhalefetin takoz siyasetine hiçbir zaman teslim olmadık. Engellere takılmadan projelerimizi kararlılıkla hayata geçirdik. Hemen hepsi kıvanç kaynağımız pek çok eseri, yatırımı, vizyon projesini hamdolsun ülkemizin kazanç hanesine başarıyla yazdırdık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşlarla birlikte, ülke ve komşuları, bölgeleri birbirine bağlayacak barış ve iş birliği yolları, koridorları, rotaları tesis ettiklerini kaydetti.
Bu noktada iki büyük projenin stratejik anlam kazandığını gördüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunlardan ilki Orta Koridor’dur. Çin’den Avrupa’ya kadar uzanan ve 21 ülkeyi demir yolu ağıyla birbirine bağlayan Orta Koridor, deniz yoluna kıyasla 2 kat daha hızlı, hava yoluna göre ise yaklaşık 4 kat daha ekonomik taşıma imkânı sunuyor. Âdeta tarihî İpek Yolu’nu yeniden hizmete alıyoruz. Orta Koridor’un bel kemiğini teşkil eden Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı’nı da faaliyete geçirdik. Bu muazzam projenin daha da geliştirilmesini, gerek ikili, gerek Türk Devletleri Teşkilatı gibi platformlarda ele almaya devam ediyoruz. Tüm bu girişimlerimizin yanı sıra Orta Koridor’u Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuşak ve yol girişimiyle uyumlaştırmaya yönelik çalışmalarımız sürüyor” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu güzergâhın Avrupa ve Asya’yı güvenli bir şekilde birbirine bağlayacağını dile getirerek, “Süveyş üzerinden yapılan taşımalar ortalama 35 gün, Ümit Burnu’ndan yapılan taşımalar yaklaşık 45 gün sürerken Orta Koridor’da yatırımlarımız tamamlandığında bu süre 15 günün altına inecek. Orta Koridor’un demiryolu üzerinden ticaret hacmi potansiyeli 75 milyar dolar seviyesinde. Ülkemizdeki yıllık taşıma kapasitesi ise 6,5 milyon ton civarında. Mevcut yatırımlarımızla yıllık 6,5 milyon ton taşıma hacmi hedefliyoruz. Orta Koridor için yapımına devam ettiğimiz ve planladığımız projelerimizi hayata geçirdiğimizde toplam 114 milyar dolarlık üretim etkisi ve yıllık ortalama 144 bin kişiye istihdam sağlayacağımızı öngörüyoruz” diye konuştu.
“KALKINMA YOLU, BÖLGESEL İSTİKRAR VE REFAHIN ANAHTARIDIR”
Bir başka önem verdikleri projenin de “Kalkınma Yolu” olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ticari bir tasavvur olmanın ötesinde, bir barış projesi olan Kalkınma Yolu, kuzey-güney ekseninde coğrafyaları birbirine bağlarken, komşumuz Irak’ı merkez alan konumuyla bölgesel istikrar ve refahın anahtarıdır. Kalkınma Yolu, Basra Körfezi’nden başlayıp Ovaköy üzerinden ülkemize ve oradan Avrupa’ya uzanan çok modlu yapısıyla öne çıkıyor. Proje sayesinde Irak’ın Faw Limanı’na gelen yüklerin ülkemiz üzerinden Avrupa’ya açılması hedefleniyor. Kalkınma Yolu’nun 10 yıllık projeksiyonla üretime etkisi 50 milyar doları aşacak. İstihdama etkisinin ise yıllık ortalama 63 bin kişiyi bulması hesaplanıyor. Kalkınma Yolu’yla jeopolitik imkânlarımızı tüm bölgemizin faydalanacağı kapsamlı bir ekonomik avantaja dönüştüreceğiz. Projenin en büyük kazananı bizimle ve komşumuz Irak’la birlikte bölgemizdeki bütün kardeş ülkeler olacak.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çevredeki tüm ülkelerle ilişkileri kazan-kazan anlayışı temelinde ilerletirken, arada gönül köprüleri kurmaya da önem verdiklerini belirtti.
Barış ve huzurun tüm dünyaya egemen olmasının ancak insanlığın bir bütün hâlinde kalkınmasıyla mümkün olacağına inandıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte bu nedenle artık Türkiye’nin sadece jeopolitik konumundan değil, jeostratejik güven adası olma özelliğinden de söz ediyoruz. Bu iddiamızın altını ise ulaştırma yatırımlarımızla, insani yardımlarımızla, girişimci dış politikamızla dünyada takdir toplayan vicdanlı duruşumuzla ve bölge halklarının refahına yaptığımız katkılarla dolduruyoruz. Rabbim yolumuzu, bahtımızı, açık etsin diyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Küresel Ulaştırma Koridorları Forumu”nda katılımcılarla beraber olmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek forumun ulaştırma sektöründe yeni ufukların açılmasına, yeni iş birliklerinin kurulmasına vesile olmasını dilediğini söyledi.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.