Diplomat -Dünya

DÜNYA

“Milletimizin bu zor günlerde gösterdiği tarihî dayanışma geleceğimize daha güvenle bakmamızı sağlamıştır”

Avatar

Published

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Yardım ve destek personeliyle toplamda 271 bin kamu görevlimiz ve gönüllümüz deprem bölgesinde vazife üstlendi. Bireysel olarak gelenlerle yaklaşık yarım milyon insanın depremzedelerin imdadına koştuğu bir dönem yaşadık. Milletimizin bu zor günlerde gösterdiği tarihî dayanışma geleceğimize daha bir güvenle bakmamızı sağlamıştır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.

Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

“Cumhuriyet tarihinin en çok can kaybına, yıkıma, acıya yol açan 6 Şubat depremleri ve sonrasındaki artçı sarsıntılar sebebiyle milletimize bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. Depremde hayatını kaybeden 46 bin 104 vatandaşımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyoruz. Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi merkezli olarak 6 Şubat Saat 04.17’de yaşadığımız 7,7 büyüklüğündeki ilk deprem anından itibaren devlet ve millet olarak tüm imkânlarımızı seferber ettik. Bakanlıklarımızın, kurumlarımızın, kuruluşlarımızın tamamının sahip oldukları tüm arama kurtarma, yardım, destek kapasitelerini deprem bölgesine yönlendirdik.

Yaklaşık 9 saat sonra meydana gelen Elbistan merkezli 7,6 büyüklüğündeki ikinci deprem, felaketin sonuçlarını daha da ağırlaştırdı. Üst üste gelen bu iki deprem yakın tarihteki diğer afetlerden farklı olarak 11 ilimizdeki 62 ilçe ve 10 bin 190 köyümüzde birden yıkıma yol açtı. Depremin ülkemizde ve özellikle de bölgede ağır kış şartlarının hüküm sürdüğü günlerde yaşanması işleri daha da güçleştirdi. Yıkımın ulaşımdan iletişime ve enerjiye kadar temel altyapıda yol açtığı hasarlar da ayrıca bir sıkıntı olarak karşımıza çıktı. Şehirlerimizin afetlere acil müdahalede bulunacak kamu ve sivil toplum insan kaynağının önemli bir kısmının da deprem yıkıntıları altında kalması ise hem trajik hem pratik sonuçlarıyla zorlukları artırdı. Buna rağmen, deprem şehirlerindeki kamu personeli ile acil müdahale ekipleri süratle toparlanarak kendi acılarını bir kenara bırakıp milletimizin yardımına koştular.

“ÜLKEMİZİN 81 VİLAYETİNİN TAMAMINDAKİ KAMU GÜCÜNÜ SAATLER İÇİNDE DEPREM BÖLGESİ İÇİN HAREKETE GEÇİRDİK”

AFAD’ın koordinasyonunda ülkemizin 81 vilayetinin tamamındaki kamu gücünü saatler içinde, deprem bölgesi için harekete geçirdik. Depremin hemen ardından yola çıkan bakanlarımız, sabah 09.00’dan itibaren deprem sahasındaki şehirlere ulaşıp koordinasyonu üstlendiler. Her şehrimize en az bir, bazı illerimize daha fazla sayıda bakanımızı daimi olarak görevlendirdik. Ayrıca, tüm bakanlarımız deprem bölgesi şehirlerine defalarca giderek kendi sorumluluk alanlarıyla ilgili eksikleri tespit edip bunları hızla tamamlarken, milletimizin acılarını da paylaştılar.

Valiliklerimiz ve kaymakamlıklarımız başta olmak üzere tüm birimlerimizi, ülkemizin dört bir yanından görevlendirdiğimiz mülki idare personeliyle takviye ettik. Milletvekillerimizin her birini hemen deprem bölgesi illerinde görevlendirerek çalışmalara katkı vermelerini, depremzedelerimizin yanında olmalarını sağladık. Askerimiz, depremden dakikalar sonra harekete geçerek diğer bölgelerden gelen takviyelerle birlikte üzerine düşen görevi bihakkın yerine getirdi, getirmeye devam ediyor.

Polisimiz ve jandarmamız, hem güvenliğin ve düzenin sağlanması hem arama kurtarma çalışmalarındaki destekleri hem yardım faaliyetlerinin yürütülmesindeki hayati rolleriyle âdeta destan yazdı. Sağlık personelimiz, kimi yerlerdeki zarar gören hastanelerimize rağmen, yıkıntıların altından yaralı olarak kurtarılan insanlarımıza şifa dağıtmak için insanüstü bir gayretle çalıştı, çabaladı.

Belediyelerimiz, hem arama kurtarma hem yardım çalışmaları için başkanı, personeli, araç gereçleriyle deprem şehirlerine koştu. Tüm AFAD ekiplerinin yanı sıra, madencilerimizi, ormancılarımızı, DSİ ekiplerimizi, karayolları ekiplerimizi arama kurtarma çalışmalarına katılmak için hemen bölgeye gönderdik. Bölgede getirdiğimiz 18 bin iş makinası, 116 helikopter, 75 uçak, 38 gemi de çalışmalara katıldı. Gerekli eğitime ve donanıma sahip tüm sivil arama kurtarma potansiyelimizi değerlendirdik.

Uluslararası yardım çağrımıza cevap veren NATO ve Avrupa Birliği dâhil 90 ülkeden 11 bin 500’e yakın personele sahip profesyonel arama kurtarma ekiplerini hızla sahaya dağıttık. Böylece, toplamda 35 bin kişiyle dünyada eşi benzeri görülmemiş bir arama kurtarma gücünü bir araya getirdik.

Yardım ve destek personeliyle toplamda 271 bin kamu görevlimiz ve gönüllümüz deprem bölgesinde vazife üstlendi. Bireysel olarak gelenlerle yaklaşık yarım milyon insanın depremzedelerin imdadına koştuğu bir dönem yaşadık. Milletimizin bu zor günlerde gösterdiği tarihî dayanışma geleceğimize daha bir güvenle bakmamızı sağlamıştır.

“ŞARTLARIN ÖNÜMÜZE ÇIKARDIĞI ENGELLERE TESLİM OLMADIK”

Ancak yıkım öylesine çok, yıkım alanı öylesine büyük, iklim ve saha şartları öylesine zorluydu ki yine de çalışmaların ilk anlarında arzu ettiğimiz hıza ve etkinliğe ulaşamadık. Şartların önümüze çıkardığı engellere elbette teslim olmadık. Kapanan yolları süratle açarak, yıkılan altyapıyı hızla kullanılabilir hâle getirerek, kamunun ve özel sektörün elindeki tüm araç ve insan gücünü devreye alarak kısa sürede düzeni sağladık.

Önceliğimizi arama kurtarma çalışmalarına verdik. İdeal bir arama kurtarma ekibinin 80 kişiden, en az da 20 kişiden oluşması gerekiyor. Bir başka ifadeyle asgari personel sayısıyla bile aynı bin 750 binaya müdahale imkânı vardı. Yıkılan ve dolayısıyla arama kurtarma yapılması gereken bina sayısı ise, bırakın ekip sayısını toplam arama kurtarma personeli sayısı kadardı.

Buna rağmen ekiplerimiz yıkıntılar altındaki son canlı insanımızı da oradan sağ salim çıkartabilmek için günlerce durup dinlenmeden çalıştı, çabaladı. Sonuçta belki de bu çapta bir felakette dünyada örneği olmayan bir şekilde, neredeyse depremin 10. gününde arama kurtarma çalışmalarının çoğunu tamamlamayı başardık. Yıkıntıların altından çıkan her canlı insanımızla 85 milyon hep birlikte sevinç gözyaşlarına boğulduk. Hayatını kaybeden her bir insanımızla da yüreklerimiz dağlandı, üzüntümüz gözyaşı olup yanaklarımızdan süzüldü.

Bugün depremin dördüncü haftasını geride bırakırken geriye dönüp baktığımızda yaşadığımız afetin büyüklüğünü daha iyi görüyor, kayıplarımızın acısını daha derinden hissediyoruz. Rabbim ülkemizi ve milletimizi her türlü afetten, kazadan, beladan muhafaza etsin diye duada bulunuyoruz.

“KONTEYNER ŞEHİRLERİN KURULUMUNA HIZ VERDİK”

Depremin yol açtığı geniş yıkım, geride kalan insanlarımızın hayatını da fevkalade zorlaştırdı. Deprem bölgesindeki 11 ilimizde yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı, yani artık kullanılamaz hâle gelmiş bina sayısı 230 bini, buralardaki bağımsız bölüm sayısı da 645 bini buluyor. Evi hasarsız veya az hasarlı olan vatandaşlarımızın bir kısmı da devam eden artçı sarsıntılar sebebiyle yaşadıkları kaygıyla evlerine giremiyor.

Hâlihazırda 3 milyon 320 bin insanımız deprem bölgesinden tahliye edilerek diğer illerimize gitti. Bölgedeki 800 bin insanımız ise şehirlerden ayrılarak köylerine sığındı. Deprem bölgesinde kalan 1,5 milyonu aşkın insanımız çadırlarda, 53 bin insanımız konteynerlerde, 123 bin insanımız Millî Eğitim kurumları başta olmak üzere kamu tesislerinde hayatını sürdürüyor. Ülke genelinde Gençlik Spor Bakanlığı yurtlarımızda 160 bine, otellerde 137 bine yakın depremzedeyi misafir ediyoruz. Bölgede faaliyet yürüten kamu ve sivil yardım kuruluşlarımız her gün 5 milyon 800 bin insanımıza hizmet veriyor.

Çadırlarda barınmanın zorluğu ile diğer şehirlerimize giden insanlarımızın bir an önce evlerine geri dönmek istediklerini bildiğimiz için konteyner şehirlerin kurulumuna hız verdik. Konteyner kentleri elektriğiyle, suyuyla, kanalizasyonuyla, yoluyla, sosyal tesisleriyle âdeta yeni bir yerleşim yeri altyapısıyla kuruyoruz. Tabii bu da biraz vakit alıyor. Amacımız, 2 aya kadar 100 bin konteyner kurarak yarım milyon depremzedeyi daha iyi şartlarda barınabilecekleri bu alanlara taşımaktır. Gerekirse konteyner sayısını daha da artırabiliriz. Ülkemizdeki üretimi ve yurt dışından gelen hibeleri bu doğrultuda seferber ettik.

“ŞEHİRLERİMİZİ İNŞA ÇALIŞMALARIMIZI YENİ ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ İLE BİRLİKTE PLANLIYORUZ”

Ve bu noktada barınma sorunu yanında şehirlerimizin günlük hayatlarının ayrılmaz bir parçası olan ticari faaliyetlerin ayağa kaldırılması konusuna da önem veriyoruz. Esnafımız hasarsız iş yerlerini açmaya, fabrikalarımız üretime başladı. Yıkılan veya kullanılamaz hâle gelen iş yerleri için de mobil çözümler geliştiriyoruz.

Bugüne kadar 6 bin geçici ticarethane kurarak esnafımızın hizmetine verdik. Ayrıca, Teskomb’un sponsorluğunda 3 bin konteynerden oluşan çarşılar kuruyoruz. Bölgenin ayağa kaldırılmasında kritik öneme sahip sanayi tesisleri, fabrikalar, işletmeler ve diğer istihdam alanları için gereken tüm destekleri sağlayacağız. Şehirlerimizi inşa ve ihya çalışmalarımızı yeni organize sanayi bölgeleri, sanayi siteleri, ticaret merkezleriyle birlikte planlıyoruz.

Deprem bölgesindeki işletmelerin KOSGEB’e olan 2023 borçlarını felakette hayatını kaybeden işletmecilerimizin ise tüm borçlarını siliyoruz. Cazibe merkezleri destekleme programını tüm deprem bölgesi ilçelerimize teşmil ederek hepsinin de altıncı bölge desteklerinden yararlanabilmesini temin ediyoruz. Kalkınma ajanslarımızın tüm kaynaklarını afet bölgesi şehirlerine aktararak projelerin finansmanındaki devlet katkısını en üst seviyeye çıkartıyoruz.

Bireysel ve KOBİ kredilerinin ödemelerindeki ertelemeler yanında, daha önce açıkladığımız 250 milyar liralık KGF destekli kredi paketine 100 milyar lira daha ilave ettik.

Depremde ağır hasara uğrayan yerlerde dükkânlarını hemen faaliyete geçirmek isteyen esnaf ve sanatkârlarımıza 250 bin liraya kadar 12 ayı ödemesiz 60 ay vadeli, yarısını da Hazine’nin ödeyeceği yüzde 7,5 faizli kredi veriyoruz.

Kısa çalışma ödeneği ve nakdi ücret desteği uygulamalarını da bölgedeki istihdamı güçlendirmek için devreye alıyoruz. Toplum yararına çalışma programıyla bölgeye sağladığımız istihdamı özellikle ihtiyaç sahibi ailelere öncelik vererek 50 bin kişiye çıkartıyoruz.

“ÇOCUKLARIMIZIN EĞİTİMİNİN AKSAMAMASI İÇİN GAYRET GÖSTERİYORUZ”

Aynı şekilde çocuklarımızın eğitiminin aksamaması için de gayret gösteriyoruz. Çadırlarda, konteynerlerde kurduğumuz eğitim yuvalarında evlatlarımızı hem yeniden okula hazırlıyor hem depremin ruh dünyalarında yol açtığı tahribatı gidermeye çalışıyoruz.

İllerin okulların binalarının durumlarına göre kademeli olarak ilk ve orta dereceli eğitim kurumlarımızı açmaya başladık. İlk etapta 3 ilimizde 1 Mart’ta başlayan eğitim-öğretim, 3 ilimizde 13 Mart’ta, 4 ilimizde ise 27 Mart’ta devreye girecek.

Depremzede vatandaşlarımıza psikososyal destek vermek için 8 bin personelimiz sahada görev yapıyor.

Sağlık hizmetlerini, hastaneler yanında ihtiyaç duyulan yerlerde kurulan mobil sağlık merkezlerinde eksiksiz olarak sunmanın gayreti içindeyiz.

Çiftçilerimizin üretime devam edebilmelerini temin amacıyla, kendilerine destek ödemelerinin peşin yapılmasından yem ve gübre katkısına kadar her türlü kolaylığı gösteriyoruz.

“1 MİLYON 61 BİNDEN FAZLA DEPREMZEDEYE HANE BAŞINA 10 BİN LİRA ACİL YARDIM ÖDEMESİ YAPTIK”

İnsanlarımızın barınma taleplerini karşılarken, diğer ihtiyaçlarını da ihmal etmiyoruz. Bugüne kadar 1 milyon 61 binden fazla depremzedeye hane başına 10 bin lira acil yardım ödemesi yaptık. Evleri kullanılamaz hâle gelen depremzedelerimize hane başı 15’er bin lira taşınma yardımı ödemesine başladık. Kiraya çıkan depremzedelere 3 bin lira ile 5 bin lira arasında destek veriyoruz. Yakınları vefat eden depremzedelerimize de 100’er bin lira ödüyoruz.

Diğer şehirlere giden depremzedelerimize hem valilik ve kaymakamlıklarımız hem belediyelerimiz hem sivil toplum kuruluşlarımız hem vatandaşlarımız sahip çıkıyor. Bu insanlarımızın barınmadan gıda ve giyime kadar tüm ihtiyaçlarının el birliği ile karşılandığı dünyaya örnek olacak bir dayanışma görüyoruz.

Hiç şüphesiz, gerek depremin ilk günlerinde gerek daha sonraki süreçte canımızı acıtan istisnai örneklere de şahit olduk. Aldığımız tedbirler, hayata geçirdiğimiz uygulamalar ve gösterdiğimiz kararlı duruşla bunları kısa sürede aştık. Devletimizin gücü ve milletimizin alicenaplığı öylesine büyüktü ki, bu kötü emsaller önemsiz birer teferruat olarak kaldı.

“AMACIMIZ, ÖNÜMÜZDEKİ 2 AY İÇİNDE 244 BİN KONUTUN VE 75 BİN KÖY EVİNİN İNŞASINA BAŞLAMAKTIR”

Hamdolsun, 4 haftanın sonunda arama kurtarma çalışmalarını tamamladığımız, barınma ve gıda sorunlarını çözdüğümüz, enkaz kaldırma çalışmalarına hızla devam ettiğimiz bir yere geldik. Sadece yıkık ve acil yıkılacak olarak hızla enkazını kaldırmamız gereken 50 bin bina var. Bir yandan da insanlarımızı en kısa sürede yeni evlerine taşımak istiyoruz. Bunun için en önemli gündemimiz, insanlarımızı bir an evvel güvenle ve huzurla yaşayacakları yeni evlerine kavuşturmaktır.

Amacımız, önümüzdeki 2 ay içinde 244 bin konutun ve 75 bin köy evinin inşasına başlamaktır. Bugün itibarıyla bunlardan yaklaşık 22 bininin inşasına geçilmiştir. Mevcut planlamaya göre 405 bini konut ve 83 bini köy evi olmak üzere toplamda 488 bin yeni hane yaparak vatandaşlarımıza teslim edeceğiz. Hatta bu sayıya yaklaşık 40 bin binadaki 164 bin orta hasarlı bağımsız bölümü ekleyecek çalışmayı da başlatıyoruz. Kamu binalarını da öncelik sırasına göre yine TOKİ eliyle yapacağız. Hasar tespit çalışmaları tamamlandığında bu sayı kesinleşecektir.

Yeni yerleşim yerlerini yüksekliği 3 veya 4 katı geçmeyecek binalarda 3 oda 1 salon olarak yerel mimariye uygun şekilde altyapısıyla, okuluyla, sağlık merkeziyle, camisiyle, çarşısıyla, parkıyla başlı başına bir yaşam alanı olarak tasarlıyoruz. Yıkılan binaların olduğu yerlerdeki ihya çalışmalarını zemini uygunsa seyreltilmiş yoğunluğa göre yürüteceğiz. Hak sahiplerine konutlarını 1 yıl içinde teslim etmeyi hedefliyoruz.

“TOKİ, TEKNİK YETERLİLİĞİ VE UYGULAMA KABİLİYETİYLE DEPREMDEN ALNININ AKIYLA ÇIKTI”

Deprem bölgelerindeki şehirlerimizin yeniden inşası ve ihyası sürecini, son 20 yıldaki tecrübelerimiz ışığında hamdolsun hızla ve etkin şekilde yürütebilecek bir birikime sahibiz. Bugüne kadar 1 milyon 180 bin insanımızı ev sahibi yapan TOKİ, teknik yeterliliği ve uygulama kabiliyetiyle depremden alnının akıyla çıktı. Son olarak TOKİ vasıtasıyla 500 bin konut, 1 milyon altyapılı arsa ve 50 bin iş yeri projesiyle milletimizin huzuruna çıkmıştık. Depremde yıkılan şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırma sürecini de TOKİ vasıtasıyla yaparak ülkemizin elindeki bu imkânı en iyi şekilde değerlendireceğiz.

Hayatını kaybeden vatandaşlarımızı geri getiremeyiz ama bunun dışındaki tüm yıkımları, tüm zararları, tüm kayıpları telafi etme kararlılığına sahibiz. Deprem bölgesindeki şehirlerimizde hayat tamamen normale dönmeden bize durmak, dinlenmek haramdır.

Hükûmet olarak bugüne kadar ülkemizi depreme ve diğer afetlere hazırlamak için kapsamlı çalışmalar yaptık. Deprem yanında sel, yangın, heyelan, kuraklık gibi tabiat olaylarıyla çevremizdeki siyasi ve sosyal krizlerin ülkemize muhtemel etkilerine karşı alacağımız tedbirleri sonraki müdahale adımlarıyla detaylıca planlıyoruz.

KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİ

Nitekim bizi şuradan hatırlamanız lazım: Van, Elazığ, Malatya, İzmir depremlerinde, Antalya, Muğla yangınlarında, Kastamonu, Bartın, Giresun sel afetlerinde bu konularda hükûmetimiz çok ciddi ve başarılı sınavlar verdi. İlkini tam da deprem günü Kahramanmaraş’ta uygulamaya koyacağımız afete hazırlık planlarıyla ülkemizin tamamını kuşatan yeni hazırlıklar içindeydik. Yaklaşık 10 yıldır mücadelesini yürüttüğümüz kentsel dönüşüm projeleri de Türkiye’nin afet hazırlık çalışmalarından biriydi. Ancak, 6 Şubat’ta bir kez daha gördük ki felaketler bizim hazırlıklarımızı beklemiyor. Dolayısıyla artık her ne yapacaksak daha hızlı, daha kararlı, daha etkin şekilde hayata geçirmemiz gerekiyor.

Tek başına kentsel dönüşüm projelerinde yaşadığımız sıkıntılar bile afetlerle mücadelede yeni bir anlayışı ve yöntemi hayata geçirmemizin şart olduğunu gösteriyor. Milletimiz şahittir, kentsel dönüşüm projelerinin bir an önce tamamlanması, bu adımlara engel olunmaması için âdeta yalvardık. Bu konunun siyasetin malzemesi olamayacak kadar hayati öneme sahip bulunduğunu, kaybedilen her anının bizi göz göre göre gelen büyük yıkımlara ve kayıplara biraz daha yaklaştırdığını söyledik.

Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı sonrası yaşadığı kontrolsüz köyden kente göç akını şehirlerimizin sadece çevresinde sağlıksız yapılaşmaya yol açmakla kalmamış, merkezlerini de felç etmiştir. Bu şekilde ortaya çıkan kalitesiz yapı stokumuz bir süre sonra en büyük baş ağrımız hâline dönüşmüştür. Tek çözüm şehirlerimizi mümkün olan yerlerde mahallinde, mümkün olmayan yerlerde ise çevredeki uygun alanlarda tekrar inşa etmektir.

Kentsel dönüşüm projeleriyle bugüne kadar yenilediğimiz 3,3 milyon konut elbette önemlidir. Biz sürekli 15 yıldır kentsel dönüşüm dedik Başta ana muhalefet olmak üzere yavru muhalefet onlar ise biz kentsel dönüşüme karşıyız dediler. Bununla ilgili çeşitli kalkıp mitingler yaptılar, vatandaşı topladılar. Ve şimdi de o vatandaş bizim önümüzü kesiyor, ‘Ne olur gelin bizim de binalarımızı artık yıkın.’ Ama bak biz 10 sene önce, 15 sene önce size kentsel dönüşüm dedik, eğer o zaman bizim bu talebimize uysaydınız bugün bu binalar bitmiş olacaktı. İşte benim oturduğum yer, Üsküdar Burhaniye’de oturuyordum, yalvardım, ama kabul ettiremedim. Şimdi ise o çevrede dört dörtlük binalar yapıldı, binaların her biri birbirinden güzel, zemin artı 3, bu güzellikteki binalarla, caddeler ağaçlandırmasıyla, yeşiliyle, bütün peyzajıyla çok çok farklı bir görüntü ortaya koyuyor.

Bu hafta yine Vahdettin Köşkü’ne giderken vatandaş önümü kesti, ‘Ne olur işte bizim buraya da başlayın.’ Ama bak sonra vazgeçmeyin. ‘Hayır, kime bizi havale ediyorsan et, Sayın Başkan, ne olur bizim buraya da başlayın.’ Tabii arkadaşlarımıza talimatı verdik, tamam dedik. İnşallah buraya da başlayacağız.

Yani zaman su gibi akıp gidiyor, öbür tarafta bakıyorsun bay bay Kemal gidiyor mitingler yapıyor, ‘Sakın ha’ diyor. ‘Burada denize nazır evler yapılacakmış.’ diyor. Tabii ki denize nazır evler de yapılacak, ama kime yapılacak? Biz bunu kendimize yapmıyoruz ki, burada oturan vatandaşımıza yapacağız. Diyoruz ki; ne olur gelin şu anda oturduğunuz imara aykırı olan bu evlerden kurtulun ve size gerçekten yakışan evleri bir an önce yapalım. Basın mensuplarına da tavsiye ederim, Üsküdar Küplüce’ye gidin, Çamlıca Camii’nin altındaki yeni yapılan yerlere bir gidin, oraları görmenizde fayda var.

Şu anda hâlen 81 ilimizde 250 bin konutun yenilenmesi, ayrıca TOKİ’nin sosyal projelerinizde de ilave 250 bin konutun inşası sürüyor. Yıllarca önümüzü kestiler. Fikirtepe, bir kısmı Kadıköy’de, bir kısmı Üsküdar’da; yaptırmadılar, ama şimdi yapılıyor. Eğer önümüz kesilmemiş olsaydı, oralar da bitmiş olacaktı. Öyle mi Sayın Bakanım? Ama hep önümüzü kestiler.

Son depremlerde yıkılan binaların yüzde 98’nin 2000 yılı öncesi inşaatlar olması, son dönemde özel sektörümüzün de bu konuda mesafe katettiğine işaret ediyor. Bunun istisnası olan her hadiseyi yakından takip ediyor ve gereğinin yapılmasını sağlıyoruz. Ama şu gerçeğin altını bir kez daha çizmemiz de şarttır: Kimi muhalefet partilerinin, kimi belediyelerin, kimi sivil toplum kuruluşu görünümlü ideolojik yapıların, hatta kimi de tahriklere kapılan vatandaşımızın kurbanı kentsel dönüşüm projelerindeki kayıplar bizi büyük bir tehditle karşı karşıya bıraktı.

İstanbul başta olmak üzere ülkemizde 6,5 milyon yapının acilen dönüşmesi gerçeği karşımızda dururken, siyasi hesaplar ve bireysel hırslarla süreci geciktirmenin vebali çok ağırdır. Buradan bir kez daha tüm vatandaşlarıma 6 Şubat acılarını tekrar yaşamamak için eski ve riskli binalarını en kısa vakitte kentsel dönüşüme sokmaları çağrısında bulunuyorum. Özellikle de hep İstanbul konuşuluyor, ama ben buradan şimdi ana muhalefetin başındaki zata da konuşuyorum; İzmir, İzmir’in Karabağlar semti. Karabağlar’ın süratle bir kentsel dönüşüm ve değişime ihtiyacı var. Hadi bakalım İzmir’in belediyesi zat-ı şahanelerinde, niye burayla ilgili bir çalışma yapmadınız? Hadi yapın çalışmayı. Karabağlar’ı şöyle bir değiştirin, dönüştürün, bir adım atın be; yok yok. Orada yaşayan insanlar insan değil mi? Onlar için ideal konutlara kavuşma ve bunların içinde yaşama hakları yok mu?

Oranın aynı zamanda milletvekilisin ve şu anda da ana muhalefet olarak baştasın, hadi bakalım. büyükşehir belediye başkanına söyle ne yapacaksa yapsın görelim, biz de alkışlayalım. Yapamazsınız, sizin öyle bir derdiniz yok, öyle bir aşkınız yok. Aynı şey Ankara için de geçerli, hadi yapın. Ankara Büyükşehir sizde, atın adımları. İstanbul’da KİPTAŞ’ın kurucusu benim, Belediye Başkanlığımda kurdum. Şimdi KİPTAŞ onlarda yapın bir şey ya, yok yapamazlar. Dertli olmak lazım dertli, eğer derdiniz yoksa hiçbir şey yapamazsınız.

TÜRKİYE ULUSAL RİSK KALKANI TOPLANTISI

Kentsel dönüşüm projelerini hızlandırmak için uzun vadeli, sübvansiyonlu bir finans yönetimini de önümüzdeki günlerde hayata geçiriyoruz. Geçtiğimiz cuma günü İstanbul’da Dolmabahçe’de farklı ihtisas alanlarından 110 bilim insanımız ve uzmanımızla yaptığımız toplantıda tüm bu hususları enine boyuna değerlendirdik. Bu afetlere karşı nasıl tedbirler alacağız, tüm ilim adamlarıyla bunu değerlendirdik. Ve yaptığımız bu görüşmeleri hepsini kayda aldık. Bu vesileyle de Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli Toplantısı’na iştirak ederek katkı veren tüm bilim insanlarımıza ve uzmanlarımıza bir kez daha şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum.

Bu toplantıda afetler konusunda tespit ve tekliflerde büyük ölçüde fikir birliği olduğunu gördük. Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu risklerin bütüncül bir anlayışla öncesi, afet anı ve sonrasıyla beraber değerlendirilerek hukuki altyapısı ve uygulama yöntemlerinin buna göre belirlenmesi gerekiyor. Biz de bu tabloya bakarak Cumhurbaşkanlığı Politika Kurullarına risk ve afet konularıyla ilgili çalışmaları takip edecek yeni bir kurul ekleyeceğimizi oradaki hazirunla paylaştık. Yeni bir kurul, Dolmabahçe’deki Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli Toplantısı’ndaki her tespiti ve teklifi dikkate alarak yol haritamızı sürekli geliştirmek suretiyle çalışmalarımıza devam edeceğiz.

Afet yasasından afet yönetiminin, özellikle de kurumsal yapısının güçlendirilmesine kadar pek çok alanda yapacağımız çalışmalar için şimdiden hazırlıkları başladık.

Sadece şehirlerimizi değil toplumumuza da afetlere karşı dirençli hâle getirmek istiyoruz. Bu da ancak hükûmeti, bakanlıkları, kurumları, belediyeleri, sivil toplumu, vatandaşı dâhil tüm unsurlarıyla ülkemizde topyekûn anlayış birliği, uygulama bilinci, denetleme kararlılığı sağlamamızla mümkündür. İnşallah yeni dönümde bunu mutlaka başaracağız.

Tarih bize bir ülkenin her şeyi yerle bir olsa bile medeniyet ve kültür bilincine sahip tek bir ocaktan milletin yeniden dirilebileceğini, aksi bir durumda ise milyonluk yığınların anlam ifade etmeyeceğini gösteriyor. Deprem bölgelerimizin yeniden inşası ve ihyasını planlarken maddi telafiyle birlikte ruhlarımızda açılan yaraların tedavisini, yani manevi gücümüzü tahkim etmeye de önem veriyoruz.

“BÖLGESEL VE KÜRESEL DÜZEYDE PEK ÇOK AVANTAJA SAHİBİZ”

Türkiye 1999 depremini yaşadığında kişi başına, bakın burası çok önemli, kişi başına bizim millî gelirimiz neydi biliyor musunuz? 2 bin 800 dolar. Şimdi elhamdülillah 10 bin doları aştık; nereden nereye. Bu neyle oldu? İstikrar ve güvenle oldu. Kendimize inandık, azmettik. Peki, bu yeter mi? Hayır, bu da yetmez. Bizim bunu bir defa 15-20 buralara çıkarmamız gerekiyor ve bunu da inşallah önümüzdeki dönem de çıkaracağız, ama bunu istikrar ve güven ikliminden aldığımız güçle yapacağız.

Ve değerli kardeşlerim; 20 yılda asırlık eksiklerini tamamladığımız sağlam bir altyapıya, bölgesel ve küresel düzeyde pek çok avantaja sahibiz. Böyle bir Türkiye sadece depremin yol açtığı sıkıntıları kısa sürede aşmakla kalmayacaktır. Milletçe yaşadığımız bu büyük felaketi çıkardığımız dersler ve geleceğimize olan güvenimizin verdiği motivasyonla daha büyük bir atılımın vesilesi hâline getirebiliriz. Şehirlerimizi yeniden kurarken sadece beton ve demir yığınlarından oluşan binalar yapmayacak, maziden atiye uzatacağımız köprülerle onları ruh verecek, anlam katacak kimlikler de kazandıracağız.

Bu akşam arkadaşlarımızla onu konuştum, bütün kamu binalarında lütfen şuna dikkat edeceğiz: Ne olursa olsun, nasıl bazı hastanelerimizde bizim şu anda ne var? Sismik izolatörler var. Bunu kamu binalarımızda, özellikle de hastanelerimizde, okullarımızda bunu yaygınlaştırmamız lazım. Yaygınlaştıralım ki huzur bulalım. Bizlere bu toprakları vatan olarak bırakan ecdadın ve deprem yıkıntıları altında hayatlarını kaybeden insanlarımızın emanetine ancak bu şekilde sahip çıkabileceğimize inanıyorum.

“TARİHÎ VE KÜLTÜRÜ FANUS İÇİNE SIKIŞTIRILAMAYACAK KADAR ZENGİN BİR COĞRAFYAYA SAHİBİZ”

Biz tarihin her döneminde olduğu gibi bugün de bir medeniyet tasavvuru, kültür ve sanat zevki olan bir milletiz. Şair öyle diyor: ‘Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz / Gelmişiz, dünyaya millet, milliyet nedir öğretmişiz.’

Biz böyle bir milletiz, bizi kimse öyle sağda, solda, sokakta bulmadı. Küllerinden ayağa kalkan bir milletiz. Evet, son 70 yılda siyasi, ekonomik, sosyal şartların getirdiği bir fetret dönemi yaşadık, ama bu ara dönem artık geride kaldı. Depremde yıkılanla birlikte tüm şehirlerimizi sadece maddi unsurları ve altyapısıyla değil medeniyet ve kültür değerleriyle de, dünüyle, bugünüyle, yarınıyla bir bütün olarak ayağa kaldırmak boynumuz borcudur.

Tarihî ve kültürü fanus içine sıkıştırılamayacak kadar zengin bir coğrafyaya sahibiz. İşte Hatay, Antakya düşünün tamamen orası bir kültürler coğrafyası. Müslüman var, Musevi var, öbür tarafta Hristiyan da var hepsi bir arada, ibadethaneleri bir arada. Bu zenginliği yeni yerleşim yerlerimizde de yaşatacağız. Öncelikle depremin zarar verdiği tüm tarihî ve kültürel varlıklarımıza hassasiyetle sahip çıkacağız. İnsanımızın kimliğini biçimlendiren hiçbir maddi ve manevi kültür varlığımızı ihmal etmeyeceğiz. Yeni yerleşim yerlerini de kültür merkezleriyle, kütüphaneleriyle, müzeleriyle, camileriyle velhasıl tüm donanımlarıyla medeniyet tasavvurumuzu hayatın her alanında gerçekleştirebileceğimiz şekilde kuracağız. Kentsel dönüşüm projelerinin de bu esaslar dahilinde yürütülmesini sağlayacağız.

Fay hatlarına, dere yataklarına, heyelan bölgelerine bina yapıldığı dönem artık bitmiştir. Bu konuda sorumluluğu yerine getirmeyen kurumlardan hesap sormayı en önemli vazifemiz olarak kabul ediyoruz. Milyonların yüreğine ateş düşürmektense, kimliğine bakmaksızın istismar peşinde olan bir avuç muhterisin ve ihmali ile bu duruma sebebiyet verenlerin canını yakmaktan asla kaçınmayacağız. Tarihi tekerrür ettirmemek için yaşadıklarımızdan, kayıplarımızdan, acılarımızdan ibret alacağız.

“BİZİM TEK GÜNDEMİMİZ DEPREMDİR, DEPREM YARALARINI SARMAKTIR”

Diğer yandan şu gerçeği de unutmamamız gerekiyor: Ülkemizin 6 Şubat’ta yaşadığı depremler 11 şehrimizde yol açtığı yıkım yanında, insani ve ekonomik sonuçlarıyla diğer 70 vilayetimizde de etkisi hissedilen genel bir afete dönüşmüştür. Türkiye’nin asrın felaketi olarak tanımlanan bu afetlerinin yaralarını sarması, doğrudan ve dolaylı etkilerini toparlaması için güçlü bir yönetime, güçlü bir siyasi iradeye ihtiyacı vardır. Yıkım alanı ve etkisi itibariyle dünyada eşi benzeri görülmemiş böyle bir felaketin üstesinden gelmek, devletimizle birlikte vatandaşımızın bekasını güvence altına almak, şehirlerimizi ve toplumumuzu afetlere karşı dirençli hâle getirmek, tüm bunlar ancak siyasi istikrar ikliminin tahkimiyle mümkündür. Görüldüğü gibi, bizim tek gündemimiz depremdir, deprem yaralarını sarmaktır, ülkemizi ve şehirlerimizi afetlere hazırlamaktır.

Seçim süreci, beraberinde getirdiği yıpratıcı siyasi gerilimler ve gündemi uzunca bir süre kilitlemesi sebebiyle ister istemez bu çabaları gölgeme riski taşıyor. Hâlbuki Türkiye’nin ihtiyacı, deprem bölgesindeki yaraları saracak ve ülkenin tüm kayıplarını hızla telafi edecek bir odaklanmadır. Bunun için de gündem sapmasına yol açacak seçim sürecinin bir an önce geride bırakılması, ülkenin seçim gerilimi ve tartışmalarından hızla çıkması şarttır. Seçimlerin daha önce açıkladığımız 14 Mayıs tarihinde yapılmasının bize bu imkânı vereceğine inanıyoruz. Bizim seçim sürecindeki gündemimiz yine deprem olacaktır, yine depremin yol açtığı maddi ve manevi kayıpların telafisi olacaktır. Ülkemizin bir bölümü yıkılmış, 10 milyon insanımız evinden, işinden, huzurundan olmuşken, siyasi çekişmelerle, polemiklerle, kavgalarla örülü bir seçim kampanyası yapmayı içimize sindiremeyiz.

Biliyorsunuz, depremin ilk gününden itibaren asla siyasi tartışmalara girmedik. Söylenen her şeyi, sergilenen her tutumu not ettiğimizi belirtmekle yetindik. Milletimizi devletine karşı tahrik edenleri de, yalan ve iftiralarla çalışmaları tehlikeye atanları da, kamu görevlilerimiz ve vatandaşlarımız bölgede mücadele ederken rahat koltuklarında ahkâm kesenleri de, insanımız can derdindeyken mal bölüşümü derdine düşenleri de, kısacası gördüğümüz, duyduğumuz her şeyi not ettik.

“TÜRKİYE’NİN VAKİT KAYBINA, ENERJİ İSRAFINA TAHAMMÜLÜ YOKTUR”

Depremzedelerimizin yaralarını sarıp yüzlerini güldürene kadar bu notları tutmayı sürdüreceğiz. Ülkemiz bu felaketin izlerini silip yeniden normal gündemine döndükten sonra ise herkese hak ettiği cevabı verecek, herkes hak ettiği muameleye tabi tutacağız. O güne kadar milletimize ve özellikle de depremzede vatandaşlarımıza olan hürmetimiz gereği başka bir gündemle, başka bir tartışmayla meşgul olmayacağız. Esasen Türkiye’nin böyle bir vakit kaybına, enerji israfına, dikkat dağınıklığına tahammülü de yoktur.

Bunun için, Türkiye için hemen şimdi diyoruz. Kahramanmaraş için hemen şimdi diyoruz. Hatay için hemen şimdi diyoruz. Adıyaman için hemen şimdi diyoruz. Malatya için hemen şimdi diyoruz. Gaziantep için hemen şimdi diyoruz. Osmaniye için hemen şimdi diyoruz. Kilis için hemen şimdi diyoruz. Adana için hemen şimdi diyoruz. Şanlıurfa için hemen şimdi diyoruz. Diyarbakır için hemen şimdi diyoruz. Elazığ için hemen şimdi diyoruz. Bunlarla birlikte ülkemizin diğer 70 vilayetinin her bir içi hemen şimdi diyoruz.

İnşallah 10 Mart Cuma günü anayasanın bize verdiği yetkiye dayanarak alacağımız seçim kararının ertesi gün Resmî Gazete’de yayımlanmasıyla süreci başlatıyoruz. Tabi kararın yayımlandığı 11 Mart itibarıyla seçim takvimiyle ilgili hususlar Yüksek Seçim Kurulunun yetki alanına girmektedir. Bu süreçte başka ile taşınan, başka ildeki yurt ve misafirhane gibi yerlerde konaklayan, çocuğunun kaydını başka ile alan, sağlık nedeniyle başka ile giden, seçmen kütüğünü yaşadığı yere nakleden, velhasıl hangi sebeple olursa olsun 6 Şubat felaketinden sonra ikametgâhını veya seçmen kaydını değiştiren depremzedelerimizin kendilerine sağlanan hak ve imkânlardan mahrum kalmamalarını sağlayacak bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesini de yayınlıyoruz.

Depremle ilgili çalışmalarımızın ve seçim sürecinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Sözlerime son verirken milletimizin ve tüm İslam âleminin bu gece idrak edeceğimiz Ramazan-ı Şerif’in müjdecisi Leyle-i Berat’ını tebrik ediyorum.

İnşallah Leyle-i Berat bütün bu afetlerden kurtuluşumuzun da bir vesilesi olsun. Bu mübarek gecenin ülkemize, milletimize ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini Rabbim niyaz ediyorum.”

DİPLOMAT

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Maldivler Cumhurbaşkanı Muizzu ile görüştü

Maldivler Cumhurbaşkanı Muhammed Muizzu

Avatar

Published

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye ziyarette bulunan Maldivler Cumhurbaşkanı Muhammed Muizzu ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi.

Görüşmenin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Maldivler Cumhurbaşkanı Muizzu huzurunda iki ülke arasında anlaşmalar imzalandı. Türkiye adına anlaşmaya Ticaret Bakanı Ömer Bolat imza attı.

Okumaya Devam edin

DİPLOMAT

Emine Erdoğan, Maldivler Cumhurbaşkanı Muizzu’nun eşi Sajidha Mohamed ile bir araya geldi

Avatar

Published

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Türkiye’ye ziyarette bulunan Maldivler Cumhurbaşkanı Muhammed Muizzu’nun eşi Sajidha Mohamed ile Devlet Konukevi’nde görüştü.

Görüşmede Emine Erdoğan, Sajidha Mohamed’e, Maldivler Cumhurbaşkanı Muizzu’nun 17 Kasım’da göreve başlamasından dolayı tebriklerini iletti.

Sajidha Mohamed de Emine Erdoğan’a sıcak misafirperverliği için teşekkür etti. Emine Erdoğan’ın kadınların güçlendirilmesi konusunda ilham verici çalışmalarının olduğunu belirten Sajidha Mohamed, bu konuda birlikte çalışılabileceklerini ifade etti.

Emine Erdoğan ve Sajidha Mohamed, Filistin’e yönelik insanlık dışı saldırılar konusunda ortak üzüntülerini dile getirdi. Görüşmede, bu çerçevede gerek rehinelerin serbest bırakılması ve saldırıların sona ermesi gerek Gazze’deki yaralıların transferi konusunda Türkiye’nin çabalarının çok kıymetli olduğu vurgulandı.

Emine Erdoğan ve Sajidha Mohamed ayrıca, iklim değişikliği sorununun bilhassa ada ülkelerini orantısız biçimde etkilediğini, bu konuda ortak çalışma yapılması gerektiğini kaydetti.

Görüşme sonunda Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı imzalandı.

Okumaya Devam edin

DİPLOMAT

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lübnan Başbakanı Mikati ile görüştü

Avatar

Published

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lübnan Başbakanı Necip Mikati’yi Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde kabul etti.

Okumaya Devam edin

DİPLOMAT

“Kadına yönelik şiddetle mücadeleyi temel politikamız hâline getirdik”

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü

Avatar

Published

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü Programı’nda yaptığı konuşmada, “Devlet olarak kadına yönelik şiddetle mücadeleyi temel politikamız hâline getirdik. Bu amaçla, 2011 yılında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızı kurduk. Bakanlığımızın her çalışmasını yakından takip ederek, destekleyerek, samimiyetle sahiplenerek hatta gerektiğinde mücadeleye bilfiil katılarak kadınların yanında yer aldığımızı gösterdik” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile Haliç Üniversitesi’nde düzenlenen Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Birleşmiş Milletler tarafından 24 yıl önce kabul edilen, ‘25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde gerçekleştirdikleri programın hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de de her 25 Kasım gününün bu çerçevede düzenlenen çok sayıda etkinlikle idrak edildiğini kaydetti.

“Amacımız, erkeği ve kadınıyla milletimizin her bir ferdinin, kendi hayatında ve toplumda kadına yönelik şiddet konusunda bilinç sahibi olmasıdır” açıklamasında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hamdolsun, Türkiye bu hususta eskisiyle mukayese edilemeyecek derecede ileri bir seviyeye ulaşmıştır. Her ne kadar, yaygınlaşan medya ve sosyal medya üzerinden yürütülen kasıtlı kampanyalarla bu başarıyı gölgelemek isteyenler varsa da bilhassa hanım kardeşlerimiz hakikati gayet iyi biliyor” diye ekledi.

“KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEYİ, AİLEYİ GÜÇLENDİRME MÜCADELEMİZİN AYRILMAZ BİR PARÇASI OLARAK GÖRÜYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ne kadar medya ve sosyal medya üzerinden yürütülen kasıtlı kampanyalarla bu başarıyı gölgelemek isteyenler varsa da bilhassa kadınların hakikati gayet iyi bildiğini belirterek, şöyle devam etti: “Devlet olarak kadına yönelik şiddetle mücadeleyi temel politikamız hâline getirdik. Bu amaçla 2011 yılında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızı kurduk. Bakanlığımızın her çalışmasını yakından takip ederek, destekleyerek, samimiyetle sahiplenerek, hatta gerektiğinde mücadeleye bilfiil katılarak kadınların yanında yer aldığımızı gösterdik. Bazıları bakanlığımızın adındaki aile kavramını öne sürerek, kadınlar için yaptığımız hizmetleri unutturmaya ve gölgelemeye çalışıyor.”

Ailenin kadınıyla, erkeğiyle, çocuğuyla, yaşlısıyla, toplumu oluşturan o devasa yapının kilit taşı olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aile olmadan sadece birey olarak insanın varlığı eksik kalır. Ülkemizde aile kurumumuza yönelik saldırıların, kadınların haklarını savunmakla hiçbir ilgisinin olmadığının hepimiz farkındayız. Bu tür saldırıların gerisinde aileden başlayarak millî bünyemizi çökerterek, milletimizi var eden hasletleri ortadan kaldırma gayesi vardır. Huzurlu, güvenli, üyelerinin birbirine saygı duyduğu bir aile aynı zamanda kadına yönelik şiddete karşı en muhkem kalemizdir” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadına veya çocuğa yönelik şiddetin olduğu bir birlikteliğin her şeyden önce aile kavramının ruhuna ve özüne ters olduğunun ortada olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Soruyorum sizlere; kadının şiddet gördüğü bir beraberliği temelinde karşılıklı şefkatin, merhametin ve hürmetin olduğu aile kavramıyla tanımlayabilir miyiz? Çocuğun fiziki veya psikolojik şiddete maruz kaldığı bir yapının sağlıklı bir aile olduğunu kim iddia edebilir? Bunu kim söyleyebilir? Biz kadına yönelik şiddetle mücadeleyi aileyi yüceltme ve güçlendirme mücadelemizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Yani aileye sahip çıkarak şiddet meselesi başta olmak üzere kadınların tüm haklarının da korunmasını sağlamayı amaçlıyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımızdan başlayarak, Başbakanlığımız ve Cumhurbaşkanlığımız dönemindeki icraatlarımızla bu doğrultuda önemli bir dönüşümü gerçekleştirdiğimize inanıyorum.”

Bugünkü toplantının konusu olan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 2024 Yılı Faaliyet Planı’nın bu dönüşümlerin sadece bir örneği olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 21 yıl içinde sayması saatler alacak nice reformu ve düzenlemeyi kararlılıkla hayata geçirdiklerini aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkede kadına yönelik şiddetle mücadelede en büyük devrimi 2012 yılında çıkarılan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu’yla yaptıklarını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, marjinal grupların ve sapkın akımların istismar malzemesi hâline gelen İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin, kadınların hakları ve onlara yönelik şiddetle mücadeleye en küçük bir olumsuz etkisinin olmadığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda belli çevreler tarafından yürütülen tezviratın hiçbir temelinin ve dayanağının olmadığını vurgulayarak, “Çünkü mücadelenin asıl somut araçları, 6284 sayılı Kanun başta olmak üzere hukukumuza derç ettiğimiz mevzuat ile zihinlerde gerçekleştirdiğimiz dönüşümdür. Bu kanun, kadın hakları ve ailenin korunması açısından spekülasyonlara kurban edilemeyecek kadar mühim bir kazanımdır. Bu kazanımların örselenmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz” ifadesini kullandı.

Kanunun mahiyetinde ve uygulanmasında sorunlar varsa çözecek, eksikler varsa giderecek, daha da güçlendirilmesi gereken unsurlar varsa gereğini mutlaka yapacaklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu amaçla mevzuatı sürekli geliştirip yenilediklerini anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu çerçevede 2006 yılında yayımladığımız çocuk ve kadınlara yönelik şiddete ve cinayetlere karşı alınacak tedbirlerle ilgili genelgeyi, bugün yayımladığımız yeni bir genelgeyle güncelledik. Yeni genelgemizle kurduğumuz Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Koordinasyon Kurulu’nun, Türkiye Yüzyılı’na yakışır faaliyetler yürüteceğine inanıyoruz” diye konuştu.

“2024 YILI FAALİYET PLANI, KADINA YÖNELİK ŞİDDET KONUSUNDAKİ GÜÇLÜ İRADEMİZİN SOMUT BİR İFADESİDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün kamuoyuyla paylaştıkları 2024 Yılı Faaliyet Planı’nın, ilgili bakanlıkların ve kurumların katkılarıyla hazırlandığını aktardı.

Son faaliyet planının, adalete erişim ve mevzuat, politika ve koordinasyon, koruyucu ve önleyici hizmetler, toplumsal farkındalık, veri ve istatistik başlıklarında beş ana hedef üzerine inşa edildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu plan, 66 alt hedefi ve 218 faaliyet başlığıyla kadına yönelik şiddet konusundaki güçlü irademizin somut bir ifadesidir” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, planın detayları ve yapılacak faaliyetler hakkında salonda izlenen videoyu anımsatarak, “İnşallah planda belirlenen hususların etkin ve kuşatıcı bir şekilde hayata geçirilmesini sağlayacağız. Ülkemizin 81 vilayetinin tamamında faaliyet gösteren kadın konukevleri, ŞÖNİM’ler ve Sosyal Hizmet Merkezleriyle, şiddete maruz kalan kadınları devlet güvencesi altına alıyoruz” bilgisini paylaştı.

Kamu görevlileri ve vatandaşlardan oluşan 4 milyonun üzerinde kişiye verilen eğitimler ve seminerlerle “kadına yönelik şiddete karşı sıfır tolerans” ilkesinin altyapısını oluşturduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şiddetsiz bir Türkiye Yüzyılı için yürüttükleri çalışmaları kesintisiz bir şekilde sürdürdüklerini kaydetti.

“ÜLKEMİZİN HAYRINA HANGİ MÜCADELEYE GİRDİYSEK KADINLARIN DESTEĞİNİ DAİMA YANIMIZDA BULDUK”

Siyaset yolculuğunun her safhasını kadınlarla birlikte yürüyen bir kardeşleri olarak bugünlere siyaset mühendislikleriyle değil, onların hayır dualarıyla geldiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin ve milletimizin hayrına hangi mücadeleye girdiysek kadınların desteğini daima yanımızda bulduk. Hayatımıza kastetmeye varan hain saldırıları siz kadınların desteğiyle püskürttük. Biliyorsunuz, 15 Temmuz menfur darbe girişiminde hayatları pahasına darbecilere direnen, tanklara, uçaklara, ölüm kusan silahlara meydan okuyan milyonların en ön safında kadınlar vardı” sözlerini sarf etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk demokrasisini 28 Şubat karanlığından çıkartıp, önce 2023 hedefleri, şimdi de Türkiye Yüzyılı aydınlığına çıkartanlar yine kadınlardır, Aybüke öğretmenlerdir” dedi.

“DİYARBAKIR ANNELERİ’Nİ YÜREKTEN SELAMLIYORUM”

Kıyafetleri yüzünden okul kapılarından, üniversite amfilerinden, iş hayatından, kamudan dışlanmaya çalışılan kadınların mücadelesinin, Türk demokrasi tarihinin en önemli sayfalarından biri olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Diyarbakır’da tuttukları evlat nöbetiyle terör örgütüne kâbuslar yaşatan kadınların hakkını asla ödeyemeyiz. Buradan bir kez daha bölücü terör örgütünün kanlı, kirli ve kalleş yüzünü direnişleriyle deşifre eden Diyarbakır Anneleri’ni yürekten selamlıyorum” diye konuştu.

Evinde, fabrikada, tarlada, kendi işinin başında, alın teriyle, emeğiyle fedakârca destan yazan kadınların başarılarıyla gurur duyduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Maruz kaldıkları tüm ayrımcılıkların üstesinden gelerek hayatın her alanında isimlerini tarihe altın harflerle yazdıran kadınların her birini huzurlarınızda tebrik ediyorum” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların bireysel özgürlüklerinden siyasi ve sosyal alandaki varlıklarına kadar her konuda gösterdikleri gayreti, bir lütuf veya imtiyaz değil, “hak mücadelesi” olarak gördüklerinin altını çizerek, şöyle devam etti: “Bizim gönül ve fikir dünyamızda kadın ve erkek, Allah’ın kulu olmakla da vatandaş olmakla da eşittir, biri diğerinden üstün değildir. Üstünlük gayrettedir, üretkenliktedir, ilimdedir, ahlaktadır, takvadadır, merhamettedir, erdemli olmaktadır. Bu anlayışla cinsiyetinin ötesinde insan sıfatıyla sahip olduğu hakları için çile çeken, mücadele veren, adeta canını dişine takan kadınların hep yanında yer aldık, almayı da sürdürüyoruz.”

Her konuda olduğu gibi bu hususta da eksiklikler ve aksaklıklar olabileceğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunların hepsi zaman içinde çözülebilir, düzeltilebilir, telafi edilebilir meselelerdir. Önemli olan hak mücadelesindeki samimiyettir. Kadınların hak taleplerinde onlara verdiğimiz destekte samimi olduğumuz için bugünlere geldik” düşüncesini dile getirdi.

“ANADOLU İHTİLALİNİ KADINLARLA BİRLİKTE BAŞLATTIK”

3 Kasım seçimleriyle “Anadolu ihtilalini” kadınlarla birlikte başlattıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınlara hitaben sözlerini şöyle sürdürdü: “Türk demokrasisini vesayetin karanlığından sizlerle birlikte çıkardık. Milletimizin iradesine vurulan prangaları sizlerle birlikte parçaladık. Terör örgütlerinin hain emellerini birlikte hüsrana uğrattık. Önümüze konan irili ufaklı bütün engelleri sizlerle birlikte aştık. Ne kadar çetin olursa olsun tüm zorlukların üstesinden sizlerle birlikte geldik. Hak ve hürriyetlerimize yönelik saldırıları birlikte savuşturduk. Türkiye’nin hedefleri doğrultusunda yürümesini sizlerle birlikte sağladık. Türkiye’nin son 21 yılda her alanda yazdığı başarı hikâyesinin kahramanı, toplumumuzun diğer kesimleriyle birlikte hiç şüphesiz kadınlardır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin başarılarının üzerini örtmek, insanların umutlarını söndürmek, gençlerin hayallerine ket vurmak isteyen ve siyasetteki tek gayesi bu olan kötümser bir zihniyet olduğunu söyledi.

“Bu kafanın her konu gibi kadınların kazanımları hususunda da gerçeği ters yüz etmenin, pireyi deve yapmanın” peşinde olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin 21 yılda nereden nereye geldiğini kabul etmek istemeyenlerin iflahının mümkün olmadığını, pek çok hadisede yakinen tecrübe ettik. Eski Türkiye özlemiyle yanıp tutuşan bu kesimin amacı, demokratik yarışla ülke yönetimine gelmek değil, darbe ve vesayet yoluyla sorumsuz yetkili olarak keyiflerince hareket etmektir” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu uğurda şimdiye kadar her şeyi yaptılar, her yolu denediler, her türlü omurgasızlığı, ilkesizliği sergilediler. Hatta ellerinde, yine söylüyorum, şehit öğretmenimiz Aybüke Yalçın’ın, merhum Ayşenur Kalkan’ın, evlatlarını korumak için bombaların üzerine atlayan Hatice Belgin’in ve daha nice kadın kahramanımızın kanı onların ellerinde, ciğerlerinde kalmıştır. Oysa bu ülkede eli öpülecek kadın aranıyorsa, böyle bir saygıya layık olanlar herkesten önce vatanımız için canlarını ortaya koyan şehitlerimizin yiğit analarıdır, eşleridir, başımızın tacı öğretmenlerimizdir. 15 Temmuz gecesi ellerinde bayraklarıyla darbecilere direnen demokrasi neferleridir.”

“KADINLAR DA HAKİKATLERİN FARKINDA OLDUĞU İÇİN YÜRÜTÜLEN İSTİSMAR FAALİYETLERİ ARTIK TABAN TUTAMIYOR”

“Bizim insanımız, basiret ve ferasetiyle temayüz etmiş bir millettir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin kimin samimi olduğunu, kimin de meseleleri istismar ettiğini çok iyi gördüğünü söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin vicdan ve fikir terazisinde bunun değerlendirmesini çok iyi yaptığını belirterek, “Hamdolsun, milletimizin her bir ferdi gibi kadınlar da hakikatlerin farkında olduğu için yürütülen istismar faaliyetleri artık taban tutamıyor. Tüm hayatları kendileri gibi düşünmeyenleri ve davranmayanları yaşam biçimleri üzerinden tahkir etmekle geçenlerin yaşam tarzı yaygaraları komiktir. Hatta daha ötesi trajikomiktir” dedi.

Hiç uzağa gitmeden, Gazze’deki insani dramın bunun en çarpıcı örneği olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Farklı siyasi görüşten, inançtan, kökenden vatandaşlarımızın neredeyse tamamının ortaklaştığı bir meselede dahi bunlar sınıfta kaldılar. İstisnaları bir tarafa bırakırsak, bu çevrelerin haftalardır Gazze’de alçakça katledilen binlerce çocuk ve kadın için tek kelime ettikleri vaki değildir. Buna karşılık doğruluğu şüpheli kimi örnekler üzerinden zalimleri ve onların aparatlarını desteklemeyi maharet sayıyorlar” ifadelerini kullandı.

“HER ALANDA ÜLKEMİZİ HAK ETTİĞİ YERE GETİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin demokrasisine, hukukuna, kalkınmasına, istiklal ve istikbal mücadelesine bu kadar büyük darbeler vuran bu zihniyetin yol açtığı ağır maliyeti senelerce geri kalmışlık, faşist baskılar, zulüm olarak ödediklerini ifade ederek, şöyle konuştu: “Kalkınma ve demokrasi yolculuğuna beraber başladığımız ülkeler ilerlerken, sırf birilerinin ideolojik bağnazlıklarından dolayı Türkiye on yıllar boyunca kılık kıyafetle, okumak isteyen kadınların başörtüsüyle uğraştı. Lafa gelince kültürden, sanattan, ilerlemeden, bilimden bahsedenler, kızlarımızı kazandıkları üniversitelerin kapısından içeriye dahi sokmadılar. Kılık kıyafet özgürlüğünün iptali için Anayasa Mahkemesine koşanlar, başörtüsüne ‘bir metrekarelik bez parçası’ diyerek hareket edenler yine bu faşist zihniyetin mensuplarıydı.”

“KADINLARI EZEN, ONLARI HOR HAKİR GÖREN TAASSUPLA KARARLI BİR MÜCADELE YÜRÜTTÜK”

İleri demokrasiyi, insan hak ve hürriyetlerini, her alanda güçlü ekonomiyi millete ve Türkiye’ye çok gördüklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Üreten, ihracat yapan, her alanda tam bağımsızlık yolunda emin adımlarla ilerleyen bir Türkiye gerçeğinden rahatsız oldular. Ülkemizin bir daha böyle felaketlerle karşılaşmaması için yönetim sistemi değişikliği dâhil demokratik bir sistem içinde yapılabilecek her şeyi yaptık. Aynı şekilde gelenek göreneklerimizin arkasına saklanarak kadınları ezen, onları hor hakir gören taassupla da kararlı bir mücadele yürüttük. Önümüzdeki dönemde de reformlarımızı sürdürerek, ihtiyaç duyulan her alanda ülkemizi hak ettiği yere getirmeye devam edeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çerçevede kadınların taleplerine de önceliklerinin en başında yer verdiklerini dile getirerek, şöyle devam etti: “Kadını dışlayan bir ülke de bir siyaset de bir program da sahip olduğu insan zenginliğinin yarısından vazgeçmiş demektir. Ne tarihimiz, ne medeniyetimiz, ne kültürümüz, ne gelenek göreneklerimiz böyle bir savrukluğa ve adaletsizliğe cevap verir. Biz bu anlayışla ne diyoruz Türkiye Yüzyılı, kadınların yüzyılı olacaktır. İnşallah 21 yılda verdiğimiz her imtihan gibi ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonumuzu da hayata geçirecek, bu zaferin sevincini kadınlarla birlikte kutlayacağız. Kadını, erkeği, genci ve yaşlısıyla tam bir dayanışma içinde mücadele ederek, Allah’ın izniyle şiddetsiz bir Türkiye’yi sizlerle birlikte inşa edeceğiz.”

“Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 2024 Yılı Faaliyet Planı”nı, bu doğrultuda atılmış çok kıymetli bir adım olarak gördüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Planın titizlikle uygulanması noktasında, devletimizin tüm kurumlarıyla birlikte sivil toplum kuruluşlarımızın ve milletimizin her bir ferdinin gerekli hassasiyeti göstereceğine yürekten inanıyorum. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak biz de planın başarısı için her türlü desteği vermekten geri durmayacağız. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kadınların hak ve hukuk mücadelesinde yanlarında yer alacağız” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin kalkınmasında, güçlenmesinde, aydınlık yarınların müjdecisi olan Türkiye Yüzyılı’nın inşasına yaptıkları katkılar için kadınlara teşekkür ederek, faaliyet planının hayırlı olmasını diledi.

Okumaya Devam edin

DİPLOMAT

“Türkiye’nin ekonomik ve siyasi şartları ne olursa olsun, eğitim-öğretimin ikinci plana itilmesine müsaade etmedik”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Kasım Öğretmenler Günü

Avatar

Published

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla düzenlenen programda yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin ekonomik ve siyasi şartları ne olursa olsun, eğitim-öğretimin ikinci plana itilmesine müsaade etmedik. Hükûmetlerimiz döneminde hazırlanan tüm bütçelerde aslan payını daima eğitim-öğretimine ayırdık. 2002 yılında toplam eğitim-öğretim bütçemiz 10,3 milyar lirayken, bugün bu miktar 652 milyar liraya çıkmıştır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen “100 Yılı İnşa Edenler, 100 Yılı İnşa Edecekler” başlıklı 24 Kasım Öğretmenler Günü Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nün tüm öğretmenlere hayırlı olması temennisini dile getirerek, “Yurt içinde ve yurt dışında görev yapan öğretmenlerimize şahsım, ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyor, minnet duygularımı ifade ediyorum. Görevi esnasında şehit edilenler başta olmak üzere, ebedi âleme irtihal etmiş tüm öğretmenlerimize Cenab-ı Mevla’dan rahmet niyaz ediyor, bu güzel buluşma münasebetiyle her birini şükranla yâd ediyorum” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütü PKK tarafından altı yıl önce Batman’da şehit edilen öğretmen Şenay Aybüke Yalçın’a ithafen hazırlanan sinema filminin gala gösterimini şehit öğretmenin ailesiyle gözyaşları içerisinde seyrettiklerini kaydederek, “TRT’nin emeği ve gayretiyle hayat bulan ‘Aybüke; Öğretmen Oldum Ben’ filmi, şehidimizin aziz hatırasına hürmeten bugün ülkemiz genelinde gösterime girdi. Henüz 22 yaşındayken öğrencilerinden alçakça kopartılan şehit Aybüke öğretmenin hayatını, umutlarını, mücadelesini sinemaya taşıyan bu özel filmi öğretmenlerimizle birlikte tüm gençlerimizin izlemesini tavsiye ediyorum. Uzun yıllar ülkeye hizmet edip milletimize karşı vazifelerini başarıyla yerine getirdikten sonra bugün emekliliğini yaşayan öğretmenlerimize de sağlıklı, hayırlı ve uzun ömürler temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.

“4 MİLYON 689 BİN EMEKLİMİZ DE 5 BİN TL İMKÂNINDAN FAYDALANACAK”

Emeklilerin yükünün hafifletilmesine yönelik geçen ay bir defaya mahsus beş bin lira ödeme kararı aldıklarını ve bu kapsamda Meclis’ten geçen kanun teklifiyle 10 milyon 430 bin çalışmayan emeklinin hesabına ödemelerinin yapıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Açıkçası emeklilerimizin bir kısmının dışarıda bırakılması şahsen bizim de içimize sinmeyen, bizim de hakkaniyetli bulmadığımız bir durumdu. Dahası bunun çiftçi ve esnaf emeklilerimizin içinde yer aldığı diğer emeklilerimizde bir gönül kırgınlığına sebep olduğunu üzüntüyle müşahede ettik. Pazartesi günkü kabine toplantımızda Çalışma ve Maliye Bakanlarımıza gerekli düzenleme ve düzeltmelerin süratle yapılması talimatını verdim. Bakanlarımız hazırlıklarını bugün itibarıyla tamamladılar. İnşallah önümüzdeki hafta ilgili kanun teklifini Meclisimize sunacağız. İlk düzenlemeden yararlanamayan çiftçi ve Bağkur’lu esnaf emeklilerimiz başta olmak üzere 4 milyon 689 bin emeklimizin de tek seferlik beş bin lira ödeme imkânından faydalanmalarını sağlayacağız. Böylece 15 milyon 120 bin emeklimizin tamamına bir defaya mahsus beş bin liralık ödeme gerçekleştirmiş olacağız.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, alınan kararın tüm emekliler için hayırlı olması temennisini dile getirerek, emeklilerin yanında olmayı sürdüreceklerini söyledi.

“CUMHURİYETİN 100. YIL DÖNÜMÜNÜ MUHTEŞEM BİR COŞKU VE GURURLA KUTLADIK”

Bu sene millet olarak tarihlerinin en önemli eşiklerinden birini daha aşmanın bahtiyarlığını yaşadıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyetin ilanının 100. yıl dönümünü hep birlikte muhteşem bir coşku, gurur ve heyecanla kutladıklarını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün de “100 Yılı İnşa Edenler, 100 Yılı İnşa Edecekler” teması altında 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü idrak ettiklerini anımsatarak, ülke genelinde bu tema çerçevesinde gerçekleştirilen çeşitli etkinlikleri maziyi hatırlama, istikbale yön verme açısından çok anlamlı bulduklarını belirtti.

“Nasıl bir ağaç toprağın derinliklerine uzanan kökleriyle yaşarsa, unutmayalım ki bir toplum da geçmişiyle kurduğu köprülerle ayakta kalır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cemil Meriç’in bu gerçeği “Ağaç kökleriyle yaşar. İnsanlar da” ifadesiyle dile getirdiğini aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, çağın getirdiği sıkıntıları, problemleri, meydan okumaları ve yozlaşma tehditlerini milletlerin ancak kökleriyle bağlarını sağlam tutarak aşabileceklerini, diğer türlü rüzgârın önündeki kuru yaprak misali sağa sola savrulmaktan kurtulamayacaklarını ifade etti.

“Bir toplumu köklerine bağlayan ana damar, hiç şüphesiz eğitim öğretimdir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Maarif davamızın öncülerinden rahmetli Nurettin Topçu, milletimizin beka mücadelesinde eğitimin oynadığı rolü bakınız nasıl anlatıyor; Millet ruhunu yapan maariftir. Maarifin düşmesi millet ruhunu yerlere serer. Maarife değer vermeyiş, millet ruhunun yıkılışını hazırlar. Maarif hangi yönde yürürse millet ruhu da onun arkasından gider. Şu hâlde millet, maarif demektir.”

“BÜTÇEDE ASLAN PAYINI DAİMA EĞİTİM ÖĞRETİME AYIRDIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla 21 sene önce aziz milletin takdiriyle ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiklerinde önceliklerinin en başına eğitim öğretimi koyduklarını aktardı.

Türkiye’nin ekonomik ve siyasi şartları ne olursa olsun, eğitim öğretimin ikinci plana itilmesine müsaade etmediklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu bilgileri verdi: “Hükûmetlerimiz döneminde hazırlanan tüm bütçelerde aslan payını daima eğitim öğretime ayırdık. 2002 yılında toplam eğitim öğretim bütçemiz 10,3 milyar lirayken, bugün ne oldu biliyor musunuz? Bugün bu miktar, 652 milyar liraya çıkmıştır. Şu an Meclis’te görüşmeleri devam eden 2024 yılı bütçemizde, eğitim öğretime tahsis edilen tutar ise 1 trilyon 620 milyar liradır. Derslik sayımız, 343 binden aldık, 619 bine, okul sayımızı 50 binden 95 bine yükselttik. Öğretmen kadromuzu, yaptığımız 800 bin yeni atamayla tahkim ettik. 2023-2024 eğitim öğretim yılında, resmî-özel toplam 1 milyon 203 bin öğretmenimizle 19 milyon öğrencimize şu anda eğitim öğretim hizmeti sağlıyoruz.”

“OKULLAŞMA ORANLARIMIZ, TÜM KADEMELERDE CUMHURİYET TARİHİNİN ZİRVESİNE ULAŞTI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimin altyapısına yaptıkları devasa yatırımların olumlu sonuçlarını çok geniş bir yelpazede gördüklerini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’de derslik başına ilköğretimde 36, ortaöğretimde ise 30 öğrencinin düştüğüne dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Benim öğrencilik yıllarımda bizim sınıflardaki öğrenci sayısı 75’ti. Hele hele Anadolu’da bu rakam 100’lere ulaşıyordu. 80, 90,100, böyleydi. Ama şimdi biz bunu ne yaptık, işte görüldüğü gibi 30, 25, hele hele bazı yerlerde 15’e düşürdük. Çünkü kaliteli bir eğitim öğretimi başarmak kararındayız. Hamdolsun şu anda bunu da başardık, başarıyoruz. Bunu ilköğretimde 23’e, ortaöğretimde 22’ye indirdik. Öğretmen başına düşen öğrenci sayımız da aynı şekilde ilköğretimde 28’den 18’e, ortaöğretimde 28’den 12’ye geriledi. Bu oranlarla derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısında OECD ortalamasına yaklaştık. Bu Türkiye’nin geldiği konumu göstermesi bakımından çok önemli.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, okullaşma oranlarıyla ilgili verdiği bilgide, “Yine bu dönemde okullaşma oranlarımız eğitimin tüm kademelerinde Cumhuriyet tarihinin zirvesine ulaşmıştır. Farklı sebeplerle okula gidemeyen kız çocuklarımızın önündeki engelleri kaldıran biz olduk. Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak için şartlı eğitim yardımından pansiyon kapasitesinin ve bursların artırılmasına kadar birçok adım attık” diye konuştu.

“EĞİTİMDE DEMOKRATİK DÖNÜŞÜME İMZA ATTIK”

“Gençlerimiz hatırlamaz, öğretmenlerimizin ciddi bir kısmı biliyorum ki hatırlar. Yaşı 35 ve üstü olan kardeşlerimiz çok iyi hatırlayacaktır” diyerek, 20 sene önce okullar açılınca ailelerin en büyük sıkıntı kaynağının ders kitaplarını temin etmek olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kırtasiye kırtasiye dolaşır, okul kitaplarını tedarik etmeye çalışırdık. Bazı kırtasiyeciler de bir hafta 10 gün sonraya bize randevu verirlerdi. Bunları yaşadık. Göreve geldiğimizin ilk senesinde biz dedik ki ‘Bu eziyete son vereceğiz’ Ders kitaplarını ücretsiz bir şekilde dağıtmaya başladık. Bugüne kadar yaklaşık 4 milyar ders kitabının dağıtımını gerçekleştirdik. 2023-24 eğitim öğretim yılında 171 milyon ders kitabını öğrencilerimize ücretsiz olarak ulaştırdık. Bitmedi, okullarımızda 560 bin etkileşimli tahta kurduk. 2023 yılı sonuna kadar bu sayı inşallah 620 bine ulaşacak.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunlarla birlikte katsayı adaletsizliğini kaldırarak, kesintisiz eğitim dayatmasını sonlandırarak, meslek liselerinin önünü açarak, imam hatip okullarının kapısına vurulan zincirleri kırarak, kılık kıyafetle ilgili yasaklara son vererek, Kur’an-ı Kerim ve Siyer-i Nebi derslerini yaygınlaştırarak, yaşayan diller ve lehçeler dersleriyle beşeri zenginliğimizin farkına vararak eğitimde çok kapsamlı bir demokratik dönüşüme imza attık.”

“HER YIL ORTALAMA 40 BİN ÖĞRETMEN ATAMASI GERÇEKLEŞTİRDİK”

Bilhassa 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde muhalefet tarafından sürekli istismar edilen bir hususu açıklığa kavuşturmak istediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükûmet olarak sadece bütçede değil, atamalarda da önceliği hep eğitim öğretime verdiklerini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu an kamuda görev yapan öğretmenlerin yüzde 80’i bizim iktidarlarımız döneminde atanmıştır. Her yıl ortalama 40 bin öğretmen ataması gerçekleştirdik. Mayıs ayında 45 bin öğretmenimizi daha öğrencileriyle buluşturduk. Bundan sonra da ihtiyaçlar ve imkânlar dâhilinde gerekeni yapacağız” diye konuştu.

Çocukların eğitiminden hiçbir şekilde taviz vermeyeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz eğitim öğretim konusunu doğrudan bekamızı ilgilendiren millî bir mesele olarak görüyor, her türlü siyasi hesabın üstünde tutuyoruz” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda her türlü ufuk açıcı tenkide ve yol gösterici teklife de açık olduklarının altını çizerek, atamalar yanında üzerinde hassasiyetle durdukları bir diğer hususun öğretmenlerin maaşları ve özlük haklarıyla ilgili iyileştirmeler olduğunu belirtti.

Bu konuda da zaman zaman gerçek olmayan çeşitli iddialara ve ithamlara rastladıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Oysaki hükûmetlerimizin üstün niyeti ve karnesi apaçık ortadadır. 2002 yılında en düşük öğretmen maaşı ek dersler hariç 470 lirayken, bugün bu rakam 23 bin 900 liraya çıktı. Nereden nereye… Dolar bazında 2002 yılında kasım ayı itibarıyla bir öğretmen ek ders hariç 290 dolar kazanırken, bugün dolar bazında bunun yaklaşık üç katı maaş alıyor. Yani hem Türk Lirası hem de dolar olarak reel artış söz konusu” diye konuştu.

“HAYAT PAHALILIĞININ FARKINDAYIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunları söylerken her şeyin mükemmel olduğu iddiasında olmadığını ifade ederek, “Tüm dünyada enflasyonun son 70 yılın zirvelerini zorladığı bir ekonomik atmosferden bizim etkilenmememiz düşünülemez. Hayat pahalılığı ve büyük şehirlerimizdeki fahiş kira artışlarının ücretli çalışanlarımız üzerinde oluşturduğu baskının farkındayız” dedi.

Ev sahiplerinin insaf dışı uygulamalarını bir kenara koyamayacaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün bir vatandaşla olan diyaloğunu “Dedi ki ‘Kiracıyım’ ‘Ne ödüyorsun?’ dedim ‘Başkanım’ dedi, ‘Şu anda ev sahibi beni ciddi manada sıkıştırıyor. 2 bin 500 lira veriyordum. Şimdi kiramı 7 bin 500 liraya çıkardı. Ya verirsin ya evden çıkarsın’ diyor” sözleriyle anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, evin kirasını 2 bin 500’den 7 bin 500’e çıkarmanın insafa sığmadığını belirterek, şöyle devam etti: “Mecburen o ilçedeki belediye başkanımızı aradım. Ondan ricada bulunduk. Dedim ki ‘Ya uygun bir kiralık yer bul. Veyahut da bizim TOKİ’nin evleri varsa oradan kendisine bir imkân sağla’ Bu vicdan… Her şeyi devletten beklemek herhalde olacak bir şey değil. El ele vereceğiz, dayanışma hâlinde olacağız. Ama ben o ev sahibine, herhalde o da şimdi dinliyordur beni, ‘Sende vicdan var mı?’ diye sormak durumundayım. Bu kadar biz konut yapıyoruz. Bu yaptığımız konutlarla çözüm geliştirmeye çalışıyoruz. Ama insaf ya 2 bin 500’den 7 bin 500’e. Bu ne vicdandır?”

Fahiş fiyat balonunu söndürecek tedbirleri artık hayata geçireceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Otomobil piyasasında alınan önlemlerin sonuçlarını gördük. Konut fiyatları ve kiralarda da dengelenme başladı. Yakında her ikisinin de piyasa gerçekleriyle uyumlu rakamlara geleceğine inanıyorum” diye konuştu.

“ÖĞRETMENLERİMİZE NE YAPSAK YETERSİZ KALACAKTIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öte yandan evlatlarımızı, dolayısıyla parlak yarınlarımızı emanet ettiğimiz öğretmenlerimize ne yapsak yetersiz kalacaktır. Bunu laf olsun diye değil, tüm kalbimle ifade ediyorum” dedi.

Öğretmenlere haklarının verilmesi noktasında hassasiyetlerinin en üst seviyede olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugüne kadar öğretmenlerimizle aramıza kimseyi sokmadık. İnşallah bundan sonra da muhabbetimizin sarsılmasına müsaade etmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

60 yıllık bir hayalin ürünü olan Öğretmenlik Meslek Kanunu’yla ilgili, Anayasa Mahkemesinin verdiği kararı da göz önünde bulundurarak gerekli düzenlemeleri yapacaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, mesleğin niteliğini ve toplumsal statüsünü güçlendirecek şekilde kanun tekliflerini yakında tüm paydaşların dikkatine sunacaklarını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğretmenlerin daha mutlu, huzurlu ve başarılı olmaları için mesleki gelişimlerinde ve özlük haklarında gerekli destekleri sağlayacaklarını kaydederek, şöyle devam etti: “Lisans programlarından mesleki gelişime kadar tüm aşamaları Türkiye Yüzyılı’na uygun şekilde gözden geçirip yeni istihdam sistemini hayata geçireceğiz. Bu doğrultuda yükseköğretim programlarında öğrencilerin yetiştirilmesi, mesleğe kabul, adaylık, kariyer gelişimi ve mesleki gelişim ile öğretmenlik mesleği genel yeterlilikleri ilişkisini tesis edeceğiz.”

“ÖĞRETMENLERİMİZE YÖNELİK ŞİDDETİ ASLA MAZUR GÖREMEYİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, en hassas oldukları konunun şiddet meselesi olduğunu vurgulayarak, “Bizim kültürümüzde öğretmene el kalkmaz. Öğretmenin eli öpülür” dedi.

Öğretmenlere yönelik şiddet eylemlerini asla mazur göremeyeceklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şayet bu konuda mevzuatla ilgili sıkıntı varsa çözecek, eğitimle ilgili bir sorun varsa üzerine kararlılıkla gideceğiz. Hükûmet olarak yapılması gereken her şeyi yapmak suretiyle zaman zaman medyaya da yansıyan üzüntü verici görüntülerin önüne geçeceğiz.”

6 Şubat’taki depremlere değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kaybettiklerimizin acısı kor bir ateş gibi içimizde yanmaya devam ediyor. Daha 8 ay önce 50 bini aşkın canını toprağa vermiş bir millet olarak depremzede kardeşlerimiz bizimle aynı standarda kavuşmadan hiçbirimiz kendimizi huzurlu hissedemeyiz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem bölgesinin yeniden ayağa kaldırılmasının hükûmetlerinin birinci önceliği olduğunu vurguladı. Dün Malatya’da meydana gelen 5,2 ve 4,7 büyüklüğündeki depremlerin herkese deprem gerçeğini tekrar hatırlattığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan tüm Malatyalı kardeşlerimize ‘geçmiş olsun’ dileklerimi iletiyorum. Rabbim ülkemizi her türlü afetten muhafaza buyursun diyorum” dedi.

“2024-2025 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞINDA 19 BİN 468 DERSLİĞİ DAHA HİZMETE AÇACAĞIZ”

Depremin şehirlerde açtığı yaraları sarmak amacıyla ilk günden beri yoğun çaba harcadıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Deprem öncesi 10 bin 977 okul, 119 bin 200 derslikle eğitim hizmetlerimizi sürdürdüğümüz bölgede depremde 969 okul, 12 bin 120 dersliğimiz hasar alarak kullanılamaz hâle geldi” bilgisini paylaştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitim kurumlarının fiziki altyapısını iyileştirmek için planladıkları okul ve derslik sayısına ilaveten deprem sonrası acil ihtiyaç duyulan yeni 2 bin 571 derslik açtıklarını kaydederek, “6 Şubat’tan bugüne bölgedeki 45 bin dersliğimizin bakım, onarım çalışmalarını tamamlayarak yavrularımızın hizmetine sunduk. 2024-2025 eğitim öğretim yılı başında inşallah 19 bin 468 dersliği daha hizmete açacağız” dedi.

Deprem konutları ve köy evlerinin yapımına devam ettiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, inşası tamamlanan toplam 46 bin konut ve köy evini yılbaşından önce hak sahiplerine teslim edeceklerini duyurdu.

Deprem bölgesinde öğrencilerin eğitimleri eksik kalmasın diye fedakârca çalışan öğretmenlere teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah omuz omuza, gönül gönüle vererek bu zor günlerin üstesinden hep birlikte geleceğimize inanıyorum. Sizlerden, istikbalimizin teminatı olan evlatlarımıza en güzel şekilde sahip çıkmanızı özellikle istirham ediyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğretmenlere çağrısını şu sözlerle sürdürdü: “Anaokulundan itibaren her bir öğrencimizin tarihiyle, medeniyetiyle, ecdadıyla, ezanı, vatanı, bayrağıyla barışık olarak yetişmesi, ebeveynlerle birlikte sizlerin de sorumluluğudur. Öğrencilerimize öz güven aşılayan, kendi kültürlerinin, kimliklerinin, kadim değerlerinin farkına varmalarını sağlayacak olan siz saygıdeğer hocalarımızsınız. Siz kıymetli öğretmenlerimizden, gençlerimize tarihiyle, vicdanıyla, mazlum ve mağdurlara kucak açmasıyla, mücadelesi ve zaferleriyle gerçekten büyük bir milletin mensupları olduklarını anlatmanızı bekliyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gittiği okullarda öğrencilere hep “Oku, düşün, uygula, neticelendir” tavsiyesinde bulunduğunu ifade ederek, “Bununla geleceği kucaklayacaksınız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğretmenlere, “Bu düşüncelerle, nesillerimizi bugünlere taşıyan rehberliğiniz, müreffeh bir gelecek için gösterdiğiniz gayretiniz, milletimizi büyüten ve geliştiren o yılmaz azminiz, yurdumuzu sevgiyle sarıp sarmalayan şefkat dolu kalbiniz için her birinize şahsım, evlatlarım, ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum” sözleriyle tekrar teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: “Üzerimde emeği olan kendi öğretmenlerimi de ebediyete irtihal etmiş olanları rahmetle, hayatta olanları saygıyla anıyor, ellerinden öpüyor ve şükranla yâd ediyorum. Sizlerin aracılığıyla yurt dışında gerek Millî Eğitim Bakanlığımızda gerek özel okullarımızda gerekse Türkiye Maarif Vakfımıza bağlı okullarda görev yapan öğretmenlerimize selamlarımı gönderiyorum. Millî Eğitim Bakanımıza ve ekibine bu güzel buluşmaya vesile oldukları için ayrıca şahsım, ailem, milletim adına teşekkür ediyorum. Bu duygularla bir kez daha 24 Kasım Öğretmenler Günü’nüzü tebrik ediyorum. ‘Türkiye Yüzyılı’nın inşasında görev alan siz kıymetli öğretmenlerimizi sevgiyle, saygıyla selamlıyor, Allah’a emanet ediyorum.”

PROGRAMA 81 İLDEN ÖĞRETMENLER KATILDI

Programa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ile 81 ilden gelen öğretmenler katıldı.

Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Yücel Arzen Hacıoğulları yönetiminde 100 öğretmenden oluşan koro müzik dinletisi sunuldu.

Babasıyla koroyu yöneten 2. sınıf öğrencisi Ocak Hacıoğulları’nı Cumhurbaşkanı Erdoğan tebrik etti.

Programda “Türkiye’de Millî Eğitim’in dünü, bugünü ve yarını” konulu belgesel de izletildi.

Okumaya Devam edin

DİPLOMAT

“Ekim ayı itibarıyla son 12 aylık ihracatımız 254,8 milyar doları buldu”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İnovaLİG Şampiyonları Ödül Töreni

Avatar

Published

on

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İnovaLİG Şampiyonları Ödül Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Küresel ölçekte yaşanan tüm zorluklara ve sorunlara rağmen ihracatımız, yükseliş trendini hâlen devam ettiriyor. Son olarak ekim ayında yeni bir rekora daha imza attık. Ekim ayı ihracatımız bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7,4 oranında artarak 22,9 milyar dolara çıktı. Böylece en yüksek ekim ayı ihracat değerine ulaşmanın sevincini yaşadık. Ekim ayı itibarıyla son 12 aylık ihracatımız ise 254,8 milyar doları buldu” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen Türkiye İnovasyon Haftası İnovaLİG Şampiyonları Ödül Töreni’ne katılarak bir konuşma gerçekleştirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında hafta kapsamındaki etkinliklerin ülke, millet ve iş dünyası için hayırlara vesile olmasını diledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilkini 2014 yılında takdim ettikleri İnovaLİG ödüllerini kazanan kişileri, kuruluşları ve firmaları canıgönülden tebrik ettiğini, İnovaLİG şampiyonları başta olmak üzere Türkiye’nin üretimine istihdamına ve ihracatına katkı yapan tüm şirketlerle gurur duyduğunu dile getirdi.

“İNOVALİG’DE 64 FARKLI ŞEHİRDEN İKİ BİN ÜÇ FİRMA SAYISINA ULAŞTIK”

İnovasyon geliştirme programına başvuran firmaların sayısının her yıl düzenli olarak artmasının İnovasyon kültürünün, iş dünyasında kök salmaya başladığını gösterdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2014 yılında 460 başvuruyla başladığımız İnovaLİG’de bu sene 64 farklı şehirden 2 bin 3 firma sayısına ulaştık. Bugüne kadar 89 farklı firmamıza ödül verdik. Geçen yıl ödül alan firmalarımızın toplam ihracatı 19 milyar dolara yaklaştı. Bu rakamın daha da artacağına inanıyorum” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk günden beri sahip çıktıkları Türkiye İnovasyon Haftası etkinliklerine ve İnovaLİG projesine bundan sonra da gereken desteği vereceklerini belirterek, “Her zaman söyledim, bugün tekrar vurgulamak istiyorum. Yeter ki siz çalışın, üretin, istihdam oluşturun, yeter ki siz bu ülkenin ürünlerini dünyanın dört bir yanına ulaştırın, yeter ki siz Türkiye’nin potansiyeline güvenmeye, inanmaya devam edin. Allah’ın izniyle sizi asla yalnız bırakmayız. Bugüne kadar hep bu anlayışla hareket ettik. Bu sene 30. yaşını kutlayan Türkiye İhracatçılar Meclisimizin çalışmalarına ve projelerine her zaman destek sağladık” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2012’den beri salgın dönemi hariç Türkiye İnovasyon Haftası etkinliklerine bizzat katıldığını belirterek, fikirlere kulak verdiklerini, sorunlara çözüm aradıklarını, sevinçleri paylaştıklarını, başarılarla gurur duyduklarını kaydetti.

“İHRACATÇILARIMIZIN BEKLENTİLERİNİ İMKÂNLAR DÂHİLİNDE KARŞILADIK”

İhracatçıların neye ihtiyacı varsa gidermenin, beklentileri imkânlar dâhilinde karşılamanın, yurt içinde ve yurt dışında önünü açmanın gayreti içerisinde olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek ülkeye gelen devlet ve hükûmet başkanlarıyla yaptıkları görüşmelerde, gerekse yurt dışına gerçekleştirdikleri seyahatlerde öncelikli gündemin ihracatçıların meselesi olduğunu vurguladı.

Geçen haftaki Almanya ziyaretinde olduğu gibi salı günü Cezayir seyahatinde de ihracatçıların kendilerine ilettiği konuların ele alındığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, serbest ticaret anlaşmalarından tercihli ticaret anlaşmalarına, yatırımların karşılıklı teşvikinden çifte vergilendirmenin önlenmesine kadar teşvik edici her türlü hukuki altyapıyı kurduklarını anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gümrük işlemlerinin süratli, etkin, sorunsuz ve en az maliyetle yapılması noktasında sürekli gelişim sağlandığını, bu alanda teknik kapasite bakımından dünyanın sayılı gümrük idareleri arasında yer alındığını söyledi.

İhracatçılara sağladıkları kolaylıkların başında hususi damgalı pasaport imkânının geldiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Sizlerin vize beklemeden müşterilerinizle hızlı şekilde irtibat kurabilmeniz için 2017 yılında bu düzenlemeyi hayata geçirdik. Bu kapsamda şimdiye kadar gerekli şartlara haiz 35 bin ihracatçımıza hususi damgalı pasaport verdik. Türk Eximbank’ın kayıtlı sermayesini 50 milyar liraya çıkartarak sizlere mali açıdan destek olduk. Eximbank 2022 sonu itibarıyla 19,6 milyar dolar kredi, 25,4 milyar dolar alacak sigortası olmak üzere toplam 45 milyar dolarlık destek sağladı. Ekim ayı sonu itibarıyla mal ve hizmet ihracatçısı firmalarımıza yaptığımız devlet yardımlarının toplam tutarı 8 milyar lirayı buldu.”

“ÇABALARIMIZIN MEYVESİNİ, REKOR İHRACAT RAKAMLARINA ULAŞARAK TOPLADIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcıların da aralarında olduğu ihracatçıların kendilerine sunulan tüm bu desteklerin hakkını verdiğini görmekten memnuniyet duyduklarını belirtti.

Özellikle ihracat hacminde, hep birlikte tarihî bir başarı hikâyesi yazdıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Göreve geldiğimizde yılda sadece 36,1 milyar dolar ihracatı olan ülkemiz, geçen sene 254,2 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. Türkiye bu artış oranıyla OECD ülkeleri arasında ihracatını en hızlı arttıran üçüncü ülke oldu. Küresel ölçekte yaşanan tüm zorluklara ve sorunlara rağmen ihracatımız yükseliş trendini hâlâ devam ettiriyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son olarak ekim ayında yeni bir rekora daha imza atıldığını ifade ederek, “Ekim ayı ihracatımız bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7,4 oranında artarak 22,9 milyar dolara çıktı. Böylece en yüksek ekim ayı ihracat değerine ulaşmanın sevincini yaşadık. Ekim ayı itibarıyla son 12 aylık ihracatımız ise 254,8 milyar doları buldu. Ayrıca yıllık cari dengede son iki ayda 7,3 milyar dolar iyileşme sağlandı” diye konuştu.

”Bittik, battık, mahvolduk” diyenlere aldırmadan çalıştıklarını, ter döktüklerini ve gayret ettiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hamdolsun çabalarımızın meyvesini de rekor ihracat rakamlarına ulaşarak topladık. Bu başarıda emeği, alın teri ve katkısı olan siz ihracatçılarımızı bir kez daha yürekten tebrik ediyorum. Bunlar sadece birer başlangıç. İnşallah çok daha fazlasını başaracağız. Orta Vadeli Program’da ve On İkinci Kalkınma Planı’nda belirlediğimiz ihracat hedeflerini mutlaka gerçekleştireceğiz” ifadelerini kullandı.

“YÜKSEK KATMA DEĞERLİ ÜRÜN İHRACATINA ODAKLANMALIYIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu noktada bir hususa dikkatleri özellikle tekrar çekmek istediğini vurgulayarak, “İhracatın rakam olarak artışı şüphesiz önemlidir. Ancak bizim Türkiye olarak bundan sonra üzerinde asıl yoğunlaşmamız gereken ihracattaki nitelik artışıdır. Rakamsal artışla birlikte bunun da ötesine geçerek yüksek katma değerli ürün ihracatına odaklanmamız şart. Esasında burada da son 21 yılda ciddi mesafe aldık. 2022’de yüzde 37 olan orta yüksek ve yüksek teknolojili ürün ihracatının imalat içindeki payı bu yılın ilk 10 ayında yüzde 40,3’e yükseldi. Artış eğiliminin devam etmesini son derece değerli buluyorum. Ama buna rağmen ortalama 1,2 veya 1,3 dolar civarında seyreden kilogram başına ihracatı açıkçası Türk ekonomisine yakıştıramıyorum” dedi.

Sadece yükte değil, pahada da ağır ürünlerle yelpazenin çeşitlendirilmesi ve geliştirilmesi gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun yolu da kuşkusuz ihracatımızdaki yüksek teknolojili ürünlerin payını arttırmaktan geçmektedir. Savunma sanayi alanında hamdolsun bunu başardık. Kilogram başına ortalama 57,5 doların üstünü yakaladık. İHA’larda bu rakam yaklaşık bin dolardır. İHA ve SİHA’larda elde ettiğimiz başarıları şimdi füze, gemi, zırhlı araç, kamera, hava savunma sistemleri ve elektronik harp sistemlerine teşmil etmek istiyoruz” diye konuştu.

“YENİ PROJELERLE İHRACATIMIZI ARTTIRACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, meramını daha iyi anlatmak için çarpıcı örnekler paylaşmak istediğini belirterek, şöyle devam etti: “Biliyorsunuz, insansız hava araçlarında kullandığımız optik kameraları Kanada’dan tedarik ediyorduk. Suriye’nin kuzeyindeki terör yuvalarına yönelik sınır ötesi harekâtlarımız sebebiyle Kanadalı firma ayak diremeye, çeşitli bahanelerle teslimatlarını yapmamaya başladı. Ardından Kanada hükûmetinin ambargo kararı geldi. Güya NATO’da beraber olduğumuz, terörle mücadelede köstek değil destek olmasını beklediğimiz müttefikimizin bu yaklaşımı karşısında biz de hemen ASELSAN’ı talimatlandırdık. ASELSAN o dönemde CATS kamerasından ayda 2-3 tane üretebiliyordu. Arkadaşlarımız tam bir seferberlik ruhuyla gece gündüz çalıştılar. Ayda 15-20 adet CATS kamerası üretip yerli İHA’larımıza sunmayı başardılar. Üretimiyle, tasarımıyla, yazılımıyla, sistem ve program mühendisliğiyle yerli ve millî kamera sistemini böylece ülkemize kazandırdık.”

Bugüne kadar 160 adet CATS sisteminden 60 tanesini yerli SİHA platformları ile birlikte yurt dışına ihraç ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi bununla kalmıyor, kameraların bir üst versiyonunu geliştiriyoruz. 80 kilometre mesafeden tank tespiti yapabilen bu kameramız şu an teknik özellikleri açısından dünyanın en iyi performansına sahip. ASELFLIR-500 adını verdiğimiz bu kamera sistemimizin Şubat 2024’ten itibaren seri üretimine geçmeyi planlıyoruz. Burada sadece kendi ihtiyacımızı karşılamakla kalmadık, aynı zamanda kilogram başına ihracat değeri 20 bin doları bulan bir ürüne sahip olduk. Şimdi geliyorum bir söze, ‘Kötü komşu hacet sahibi eder’ İşte bu hikmeti bir kez daha yaşayarak gördük.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin ilk elektrikli aracı TOGG’un da benzer bir başarı hikâyesi olduğunu kaydederek, “TOGG’un fikir aşamasından üretimine ve satışına kadar tüm safhalarında bu sefer dışarıdan değil, içimizdeki muhalefetin çelmeleriyle karşılaştık. 60 yıl önce ‘Devrim Otomobili’ projesini boğmak için ne dedilerse, hangi bahaneleri uydurdularsa aynı sözler, aynı tezler, aynı yalanlarla TOGG’u hedef tahtasına koydular. ‘Türkler otomobil yapamaz’ dediler. ‘Bunun fabrikası yok’ iftirası attılar. Hatta işçilerimizin, mühendislerimizin, girişimcilerimizin emeğinin ürünü olan otomobillerin yurt dışından getirildiğini iddia edecek kadar kontrolü kaybettiler. Amerika’sından Avrupa’sına güya ileri teknoloji için ülke ülke dolaşırken zahmet edip, şöyle bir günlerini ayırıp hemen yanı başlarındaki TOGG Üretim Tesisini ziyaret dahi etmediler. Yollarımızı süsleyen 12 binden fazla araca rağmen TOGG’la ilgili yalanlarını ısrarla devam ettiriyorlar” dedi.

“Şimdi aynı hezeyanları beşinci nesil muharip savaş uçağımız Kaan için de dillendiriyorlar” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Varsın onlar kendi kin ve haset çukurlarında debelenmeyi sürdürsün. Biz bunların hiçbirini nazarıdikkate almıyoruz. Biz işimize odaklanıyor, yeni projelerle ihracatımızı arttırmaya hem de ülkemizdeki inovasyon kültürünü güçlendirmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE YERİNDE SAYMAKLA YETİNECEK BİR ÜLKE DEĞİLDİR VE OLAMAZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin kilogram başına ihracat ortalamasında savunmayla birlikte hazır giyim, deri ve makine gibi sektörlerde de fena gitmediğini belirterek, şöyle devam etti: “Ama önümüzde hâlen yürümemiz gereken uzun bir yol, aşmamız gereken engeller olduğunun da farkındayız. Çünkü Türkiye yerinde saymakla yetinecek bir ülke değildir ve olamaz. Bizim gibi varlığını mücadeleye borçlu bir ülke için yerinde saymak demek, geriye gitmek, kan kaybetmek demektir. Biz kan kaybeder miyiz? Ekonomide sürekli hedef büyütmemizin, savunmada sürekli çıtayı yükseltmemizin, ihracatta başkalarıyla değil kendimizle yarışmamızın, turizmde daha büyük hedeflere yelken açmamızın, diplomaside etkinliğimizi arttırmanın yollarını aramamızın, ezcümle her alanda hep daha güçlü, daha iyi, daha gelişmiş, daha bağımsız olma idealiyle hareket etmemizin yegâne sebebi işte budur.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimi alanlarda kendilerini henüz yeterli görmeseler de ihracatta elde ettikleri bu başarıların hiçbirinin tesadüf olmadığını söyledi.

“İNOVASYON MESELESİNE ÖNEM VERDİK”

2002’den beri her adımı belli bir plan ve vizyon doğrultusunda attıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hükûmet olarak ilk günden itibaren inovasyon meselesine çok büyük önem verdik. Zira inovasyon olmadan, özgün, kendi alanında çığır açan ürünler geliştirmeden ne yaparsak yapalım, hangi desteği verirsek verelim hedeflerimize tam manasıyla ulaşamayacağımızı biliyoruz” dedi.

Bu anlayışla teknoparkları yaygınlaştırdıklarını, üniversite-sanayi iş birliğini desteklediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, araştırma-geliştirme çalışmalarını, bilimsel faaliyetleri, genç girişimcileri teşvik ederek Türkiye’de güçlü bir yenilikçilik ekosistemi kurduklarının altını çizdi.

Araştırma-geliştirme merkezi sayısını sıfırdan bin 298’e, tasarım merkezi sayısını yine sıfırdan 326’ya, Teknopark sayısını da ikiden 100’e çıkartarak yenilikçilik iddialarının temelsiz olmadığını gösterdiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yenilikçiliğin mimarı ve taşıyıcısı olan TEKNOFEST gençliğinin yetişmesi için tüm imkânlarımızı seferber etmiş durumdayız. Artık nitelikli, başarılı ve donanımlı gençlerimiz geleceklerini yurt dışında değil bu topraklarda görüyor, Türkiye’de arıyor” diye konuştu.

Küresel ölçekte faaliyet gösteren şirketlerin sayısı arttıkça Türkiye’nin, dünyanın birçok bölgesinden nitelikli insan kaynağını da cezbettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaret ettikleri birçok firmada personel çeşitliliğine şahit olduklarını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gönül ve kültür coğrafyamızdan gelen bilim adamlarını, araştırmacıları, iyi yetişmiş mühendisleri gördükçe ülkemizin inovasyon ekosistemi adına memnuniyet duyuyoruz” dedi.

“TÜRKİYE’Yİ İÇİNE KAPATMAYI AMAÇLAYAN SÖYLEMLERİ İYİ NİYETLİ BULMUYORUZ”

Bu durumun ne kendileri ne de gelişmiş ülkeler için yeni olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bilimde, kültürde, sanatta, ticarette, eğitimde, hâsılı hayatın her alanında ilerlemek ancak beşeri zenginlik ve çeşitlilikle mümkündür” ifadesini kullandı.

Tarih boyunca İstanbul’dan Bağdat’a, Kahire’den Şam’a, Buhara’dan Kurtuba’ya kadar İslam medeniyetinin gözde şehirlerinin hep bu şekilde geliştiğini ve kalkındığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Batı’daki bilim merkezleri, kendi sakinlerinin yanı sıra dünyadan bilim ve sanat insanlarını cezbederek büyümüşlerdir. Dünyanın en başarılı üniversiteleri, en başarılı AR-GE merkezleri, üretim ve araştırma merkezleri, küresel ağa sahip uluslararası şirketleri, yerel insan kaynağı yanında başka membalardan beslenmektedir” dedi.

Bunun en somut örneğinin Silikon Vadisi olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Silikon Vadisi’nde Amerikalılarla birlikte dünyanın yüzlerce ülkesinden başarılı araştırmacılar, girişimciler, bilim insanları çalışıyor. Kullandığımız telefonların kim bilir kaç milletten insanın emeğinin ürünü olduğunu tahmin bile edemeyiz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı durumun arabadan bilgisayara, telefon uygulamalarından kol saatlerine kadar hemen her şey için geçerli olduğunu vurguladı.

Şirketlerin, üniversitelerin ve araştırma merkezlerinin dışa açılmaktan ve uluslararası bir zemin oluşturmaktan asla korkmaması gerektiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’yi içine kapatmayı, sınırlarına hapsetmeyi amaçlayan söylemleri kesinlikle iyi niyetli bulmuyoruz. Son dönemde beşinci kol elemanları tarafından körüklenen lümpen faşizm, büyük ve güçlü Türkiye yolundaki en büyük engellerden biridir çünkü faşizm sadece insanın ve insani hasletlerin değil aynı zamanda bilimin, sanatın, yenilikçiliğin, özgün ve özgür düşüncenin de hasmıdır” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi dışında herkesi düşman gören bu hastalıklı zihniyetin toplumu ifsat etmesine, özellikle gençleri zehirlemesine fırsat vermeyeceklerinin altını çizerek, Türkiye’ye yatırım yapan, istihdam sağlayan, Türk ekonomisinin gelişmesi, güçlenmesi, hak ettiği düzeye gelmesi için katma değer üreten herkesi bağırlarına basmaya devam edeceklerini vurguladı.

Tıpkı tarihte ve bugün dünyanın gelişmiş ülkelerinde olduğu gibi renkliliği, farklılığı, çeşitliliği, kaliteyi, dünyanın neresinde olursa olsun bilgiyi bir zenginlik olarak görmenin ve bunu ekonomik anlamda kazanca dönüştürmenin kendileri için zorunluluk olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Diğer türlü yerimizde sayar, rakiplerimiz ileri giderken biz irtifa kaybederiz. Türkiye’de bilim insanı, yatırımcı, turist ve öğrenci hareketliliğinin artması, ülkemizin ihracatı açısından da olumlu sonuçlar doğuracaktır. Ülkemizin son yıllarda yurt dışında üstlendiği projelerin hem değer hem de miktar olarak yükselmesinin altında yatan sebeplerden biri de budur. Buna zarar verecek, ülkemizin imajını, yurt dışındaki algısını zedeleyecek provokasyonlara sizlerin de müsaade etmeyeceğine inanıyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu milletin en büyük ilham ve güç kaynağının birliği, beraberliği ve kardeşliği olduğunu ifade ederek, “Türkiye Yüzyılı hedefiyle çıktığımız bu kutlu yolculukta menzile ulaşmak için daha fazla çalışmaktan başka bir seçeneğimiz bulunmuyor. Bugüne kadar ‘İman vardır, iman varsa imkân da vardır’ dedik” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nicelerinin üstesinden bu anlayışla geldik, nice badireler atlattık, nice saldırıyı püskürttük. Nice bize ‘Yapamazsınız’ diyenleri, bize sürekli karamsarlık aşılayanları, ‘Bu ülkeden bir şey olmaz’ diyenleri başarılarımızla sürekli hüsrana uğrattık. Ülkemizi yurt dışında kötüleyerek siyasi rant peşinde koşan muhterislerin heveslerini vatanımıza sahip çıkarak kursaklarında bıraktık. Bundan sonra da aynısını yapacağız” diye konuştu.

“MAZLUM VE MAĞDUR COĞRAFYALARA SIRTIMIZI DÖNMEYECEĞİZ”

6 Şubat’ta yaşanan deprem felaketinin yaralarını süratle sararken hedeflerinden de asla kopmadıklarını ve kopmayacaklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elbette bu dönemde millet olarak mazlum ve mağdur coğrafyalara sırtımızı dönmeyeceğiz. Balkanlar’a, Kafkaslar’a, Türk dünyasındaki soydaşlarımıza sahip çıkıyorsak 7 Ekim’den bu yana İsrail’in vahşi saldırıları altında can veren Gazzeli kardeşlerimizin derdiyle de aynı şekilde dertleneceğiz” dedi.

Tarihin hiçbir döneminde zulme rıza göstermediklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün İsrail’in vahşetine ses çıkarmayanlar gibi soykırıma ve sömürüye bulaşmadık. İnsanımızın başını öne eğecek, utanacak, çekinecek, birileri tarafından önümüze konacak hiçbir bagajımız olmadı. Biz, bunların hiçbirine borçlu değiliz. Tam aksine alacaklıyız ve alnımız ak, başımız dik yürüdük. Gittiğimiz her ülkede şu hakikate her defasında şahit oluyoruz: Türkiye, zor zamanlarda sığınılacak güvenli yuva demektir. Türk ise özlenen, yolu gözlenendir. Ayak izinin olduğu her yerde hayırla, hasretle yâd edilendir” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihin kendilerine yüklediği sorumluluk bilinciyle ya bir yol bulacaklarını ya da bir yol açacaklarını belirterek, “Ama ne suretle olursa olsun yolda kalanlardan olmayacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: “Görüşleriyle, değerlendirmeleriyle, teklifleriyle, tenkitleriyle ve tecrübeleriyle Türkiye İnovasyon Haftası’nı zenginleştiren, bu etkinliğe katkı sağlayan herkese şükranlarımı sunuyorum. Ödül verdiğimiz ve vereceğimiz firmaları tebrik ediyor, Ticaret Bakanlığımızı ve Türkiye İhracatçılar Meclisini kutluyor, sizleri bir kez daha saygıyla selamlıyorum.”

Okumaya Devam edin

DİPLOMAT

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aybüke; Öğretmen Oldum Ben!” filminin galasına katıldı

Avatar

Published

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, Batman’ın Kozluk ilçesinde 2017’de teröristlerin saldırısı sonucu 22 yaşında şehit olan öğretmen Şenay Aybüke Yalçın’ın hayatını ve öğretmenlik azmini beyazperdeye taşıyan, “Aybüke; Öğretmen Oldum Ben!” filminin galasına katıldı.

24 Kasım Öğretmenler Günü’nde sinemaseverlerle buluşacak “Aybüke; Öğretmen Oldum Ben!” filminin galası, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, filmi, eşi Emine Erdoğan, şehit öğretmen Aybüke Yalçın’ın annesi Zehra, babası Sadık, kardeşi Aybars Yalçın ve filmin oyuncularıyla birlikte izledi.

Filmin bitiminde eşi Emine Erdoğan ile sahneye çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, şehit öğretmenin ailesi tarafından Aybüke Yalçın’ın kullandığı bağlama hediye edildi.

TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı da Emine Erdoğan’a Aybüke Yalçın’ın simge fotoğrafında kullandığı sembolik kırmızı yazmayı ve minyatür bağlamayı takdim etti.

Okumaya Devam edin

DİPLOMAT

Birleşik Arap Emirlikleri Milli Günü Ankara’da Kutlandı

Birleşik Arap Emirlikleri’nin “52’inci BİRLİK GÜNÜ” yıl dönümü Resepsiyonu, iki ülkenin milli marşlarının seslendirilmesi ile başladı.

Avatar

Published

on

Ankara’da Marriott Oteldeki Resepsiyona Türkiye’yi temsilen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK katıldı.

Birleşik Arap Emirlikleri Ankara Büyükelçisi Ekselansları Saeed Thani Hareb Al Dhaheri ev sahipliğinde Ankara’da düzenlenen resepsiyonda Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Adalet ve Kalkınma Partisi Bursa Milletvekili Mustafa Varank, Ankara’da Büyükelçilikleri bulunan ülkelerin Büyükelçileri, Askeri Ataşeleri, Elçilik görevlileri ve seçkin bir davetli topluluğu da hazır bulundu.

Birleşik Arap Emirlikleri’nin “52’inci BİRLİK GÜNÜ” yıl dönümü Resepsiyonu, iki ülkenin milli marşlarının seslendirilmesi ile başladı.

Resepsiyonda, ilk konuşmacı olarak kürsüye Birleşik Arap Emirlikleri Büyükelçisi Ekselansları Saeed Thani Hareb Al DHAHERI geldi.

Birleşik Arap Emirlikleri Büyükelçisi Ekselansları Saeed Thani Hareb Al DHAHERI konuşmasında,
Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri ilişkilerine yönelik,
“Birleşik Arap Emirlikleri, dünyamızın karşı karşıya olduğu riskleri kontrol altına almak amacıyla dünya liderlerini ve uzmanlarını bir araya getirecek olan COP 28’inci oturumuna ev sahipliği yapmakta. Bu küresel konferans aracılığıyla Bİrleşik Arap Emşrlikleri, anlaşmaları somut gerçekliğe ve başarılara dönüştürerek sadece taahhütler değil, bu küresel etkinliğin sonucunun uygulanabilir mekanizmalar olmasına odaklanarak sürdürülebilir kalkınma hedeflerini hızlandırmaya ve enerji alanındaki dönüşümlerin kapsamını genişletmeye öncelik vermekte. Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye aralarındaki toplam petrol dışı ticaret, 2021’e göre yüzde 40 artışla 2022’de yaklaşık 19 milyar dolara ulaşmış ve Türkiye Cumhuriyeti, Birleşik Arap Emirlikleri’nin en büyük 10 ticaret ortağı arasında en hızlı büyüyen partneri haline gelmiştir. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Birleşik Arap Emirlikleri’ne gerçekleştirdiği son ziyarette, “Birleşik Arap Emirlikleti ile dost Türkiye arasında Yüksek Stratejik Komite’nin kurulmasının yanı sıra, 50 virgül 7 milyar dolar değerinde bir dizi mutabakat zaptı ve anlaşma da imzalanmıştır. Birleşik Arap Emirlikleri olarak biz, iki ülkenin liderliğinin istekleri doğrultusunda ikili ilişkileri geliştirmek ve iki dost halkın çıkarlarına hizmet etmek için çalışan tüm sektörlerde Türkiye Cumhuriyeti ile işbirliğini geliştirmeyi ve deneyim alışverişinde bulunmayı dört gözle bekliyoruz.”şeklinde konuştu.

Birleşik Arap Emirlikleri Ankara Büyükelçisi Saeed Thani Hareb Al DHAHERI’nin konuşmasından sonra kürsüye Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK geldi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye-Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki ilişkilerle ilgili şunları söyledi; “Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde temmuzdaki ziyaretimizde Yüksek Düzeyli Stratejik Konseyi oluşturuldu. Çeşitli sektörlerde imzaladığımız 13 anlaşma ile yaklaşık 51 milyar dolarlık etkileyici bir işbirliği vizyonunu hayata geçirdik. Önümüzdeki dönemde enerji, savunma, yeşil ve dijital dönüşüm projeleri ile birlikte ortak geleceğimizi güçlü bir şekilde inşa edeceğimiz Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması ile de ticaret hacmimizi 5 yılda 25 milyar doların üzerine çıkartmayı hedefliyoruz. Birleşik Arap Emirlikleri’nin “2050 NET SIFIR EMİSYON GİRİŞİMİNİ” ve Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı’nın (COP) 28’incisine ev sahipliği yapma kararını geleceğe yönelik vizyoner adımlar olarak takdirle karşılıyoruz. Yenilenebilir enerjiye geçiş, karbon emisyonunun azaltımı, enerji kaynaklarını arttırma hedeflerimize ulaşmak için kararlılık göstermeliyiz. Bu bağlamda müteahhitlerimizin yenilenebilir enerji projelerinde iş birliği isteğini ortak hedeflerimizi desteklemede kritik bir adım olarak görüyoruz.”

Bakan Şimşek konuşmasında, İsrail ile Hamas arasındaki çatışmalara 4 günlük insani ara verilme kararına da değinerek “Bu insani aranın çatışmaların sona ermesi, adil kalıcı bir barış için, iki devletli çözüm sürecinin başlamasına katkıda bulunmasını umuyoruz” şeklinde konuştu.

Ekselansları Saeed Thani Hareb Al DHAHERI ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK’in konuşmalarının hemen akabinde, Birleşik Arap Emirlikleri Folklor ekibi bir gösteri sundu.

Folklor ekibinin gösterisini takiben resepsiyonda KUM SANATI gösterisi vardı.

Folklor ekibi ve KUM SANATI gösterisinin akabinde Birleşik Arap Emirlikleri resepsiyonu için hazırlanmış pastanın kesimi yapıldı.

Resepsiyonda BİRLİK GÜNÜ pastasını Ekselansları Saeed Thani Hateb Al DHAHERI İle Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK birlikte kesti.

Pasta kesiminden sonra davetlilere, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türk mutfağından yemeklerin ikramı yapıldı.

Birleşik Arab Emirlikleri Abu Dabi, Dubai, Sharjah, Fujairah, Umm Al Quwain ve Ajman Emirliklerinden oluşan 6 Emirliğin bir araya gelmesiyle 1971 yılında kurulmuştur.

Metin ASLIM

Okumaya Devam edin

DİPLOMAT

Tanzanya büyükelçisinden güven mektubu

Avatar

Published

on

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tanzanya Büyükelçisi Iddi Seif Bakari’yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti. Kabulde Büyükelçi Bakari, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güven mektubunu sundu.

Okumaya Devam edin
REKLAMLAR
Mart 2023
P S Ç P C C P
 12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  

Genç Diplomat

REKLAMLAR
DİPLOMAT11 saat önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Maldivler Cumhurbaşkanı Muizzu ile görüştü

DİPLOMAT11 saat önce

Emine Erdoğan, Maldivler Cumhurbaşkanı Muizzu’nun eşi Sajidha Mohamed ile bir araya geldi

DİPLOMAT3 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lübnan Başbakanı Mikati ile görüştü

DİPLOMAT3 gün önce

“Kadına yönelik şiddetle mücadeleyi temel politikamız hâline getirdik”

DİPLOMAT3 gün önce

“Türkiye’nin ekonomik ve siyasi şartları ne olursa olsun, eğitim-öğretimin ikinci plana itilmesine müsaade etmedik”

DİPLOMAT3 gün önce

“Ekim ayı itibarıyla son 12 aylık ihracatımız 254,8 milyar doları buldu”

DİPLOMAT3 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aybüke; Öğretmen Oldum Ben!” filminin galasına katıldı

DİPLOMAT4 gün önce

Birleşik Arap Emirlikleri Milli Günü Ankara’da Kutlandı

DİPLOMAT5 gün önce

Tanzanya büyükelçisinden güven mektubu

DİPLOMAT5 gün önce

Kamboçya büyükelçisinden güven mektubu

DİPLOMAT6 gün önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi toplantısında konuştu

DİPLOMAT6 gün önce

“Cezayirli kardeşlerimizin Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları için gerekli kolaylıkları sağlamayı sürdüreceğiz”

DİPLOMAT1 hafta önce

“Türkiye ve Cezayir asırlara sâri dostluk ve kardeşlik bağlarına sahiptir”

DİPLOMAT1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun ile bir araya geldi

DİPLOMAT1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan Cezayir’de

DİPLOMAT1 hafta önce

Tiny House, Türkiye Tekerlekli Ev Üreticisi

DİPLOMAT1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sultan II. Abdülhamid Han’ın türbesini ziyaret etti.

DİPLOMAT1 hafta önce

“Millî Türk Talebe Birliği, ülkemiz gençliğinin önünde maziden atiye kurulan bir köprü olmayı sürdürmektedir”

GÜNDEM2 hafta önce

“Orta Doğu’da adil ve kalıcı barışın temini için herkesin elini taşın altına koyması gerekir”

DİPLOMAT2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier ile görüştü

DİPLOMAT2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan Almanya’da

DİPLOMAT2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’den getirilen hastaları ziyaret etti

DİPLOMAT2 hafta önce

“İsrail’in işlediği insanlık suçlarına ses çıkarmayanlar, en az failler kadar, bu suçlara ortaktır”

DİPLOMAT2 hafta önce

Emine Erdoğan ile “first lady”lerden Filistin için dünyaya ortak çağrı

DİPLOMAT2 hafta önce

Emine Erdoğan, Filistin İçin Tek Yürek Zirvesi’ne katıldı

DÜNYA2 hafta önce

Setencioğlu Tiny House, Türkiye Tekerlekli Ev Üreticisi

DİPLOMAT2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Darülaceze Sosyal Yaşam Şehri’nin Açılış Töreni’nde konuştu

DİPLOMAT2 hafta önce

“Batılı ülkelerin Filistin’de süregelen katliamlar karşısında sessizliğe bürünmeleri utanç vericidir”

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi’ne katıldı

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan Suudi Arabistan’da

DİPLOMAT3 hafta önce

Atatürk’ün ebediyete irtihalinin 85. yıl dönümü

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 16. Liderler Zirvesi’ne katıldı

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar ile bir araya geldi

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev ile görüştü

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan Özbekistan’da

DİPLOMAT4 gün önce

Birleşik Arap Emirlikleri Milli Günü Ankara’da Kutlandı

DİPLOMAT3 hafta önce

Dev yatırımlar | Cumhurbaşkanı Erdoğan Ford Otosan Yeniköy Fabrikası‘nın açılış töreninde konuştu

DÜNYA3 hafta önce

Dünden bugüne Yarından Geleceğe Serhat KABAN

DİPLOMAT4 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Macaristan Başbakanı Orban ile görüştü

DİPLOMAT4 hafta önce

Emine Erdoğan, lider eşleri ve BM Habitat İcra Direktörü Sharif ile görüştü

GENÇ4 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı 10. Zirvesi’ne katıldı

DÜNYA2 hafta önce

Setencioğlu Tiny House, Türkiye Tekerlekli Ev Üreticisi

DİPLOMAT3 hafta önce

Emine Erdoğan, Yüzyıllık Emanet Kızılay Esir Mektupları Sergisi açılışına katıldı

GÜNDEM4 hafta önce

Avusturya Milli Günü Ankara’da Kutlandı

DİPLOMAT3 hafta önce

“Artık Türkiye Cumhuriyeti devleti, bir avuç siyasi ve ekonomik seçkinin değil, bizatihi milletin devletidir”

DİPLOMAT2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Darülaceze Sosyal Yaşam Şehri’nin Açılış Töreni’nde konuştu

DİPLOMAT3 hafta önce

Panama Milli Günü Ankara’da kutlandı

DİPLOMAT4 hafta önce

Lüksemburg büyükelçisinden güven mektubu

DİPLOMAT2 hafta önce

Emine Erdoğan, Filistin İçin Tek Yürek Zirvesi’ne katıldı

DİPLOMAT4 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kazakistan’da

DİPLOMAT4 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Caparov ile bir araya geldi

DİPLOMAT2 hafta önce

Emine Erdoğan ile “first lady”lerden Filistin için dünyaya ortak çağrı

DİPLOMAT4 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile bir araya geldi

DİPLOMAT4 hafta önce

“Türkiye Cumhuriyeti; binlerce yıldır elden ele, gönülden gönüle ve nesilden nesile aktarılan muazzez bir hazinedir”

DİPLOMAT4 hafta önce

Finlandiya büyükelçisinden güven mektubu

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi’ne katıldı

DİPLOMAT3 hafta önce

Atatürk’ün ebediyete irtihalinin 85. yıl dönümü

DİPLOMAT2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan Almanya’da

DİPLOMAT4 hafta önce

Slovenya büyükelçisinden güven mektubu

DİPLOMAT4 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev ile görüştü

DİPLOMAT4 hafta önce

“Türk dünyasının barışı, refahı ve güvenliği yönünde adımlar atmayı sürdüreceğiz”

DİPLOMAT3 hafta önce

“Türkiye’yi çok daha farklı bir yere taşıyacağız”

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan Suudi Arabistan’da

DİPLOMAT1 hafta önce

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sultan II. Abdülhamid Han’ın türbesini ziyaret etti.

DİPLOMAT2 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier ile görüştü

DİPLOMAT5 gün önce

Kamboçya büyükelçisinden güven mektubu

GÜNDEM2 hafta önce

“Orta Doğu’da adil ve kalıcı barışın temini için herkesin elini taşın altına koyması gerekir”

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev ile görüştü

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 16. Liderler Zirvesi’ne katıldı

DİPLOMAT3 hafta önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan Özbekistan’da

REKLAMLAR
REKLAMLAR

Genç Diplomat

seers cmp badge