TRT Türk, ATV Avrupa, Euro D, Euro Star ve Kanal 7 Avrupa ortak canlı yayınına konuk olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çankaya Köşkü’nde gerçekleştirilen yayında, gazetecilerin Türkiye ve dünya gündemine ilişkin sorularını cevaplandırdı.
Sağlık durumunun sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gayet iyiyim. O günden sonra yine meydanlarda önemli programlar yaptım. Bunların önemlisi de Ankara programı oldu. Bu arada bir Manisa programı oldu, o da iyi ve diri bir programdı. Durmadan, ara vermeden devam ettik. Çünkü oralar bir yerde bizim enerji kaynağımız oluyor. Aradan sonra ilk televizyon programını aynı koltukta yapıyoruz” karşılığını verdi.
“YURT DIŞI TEMSİLCİLİKLERİMİZDE OY KULLANMA SÜRECİ BAŞLADI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın dört bir yanında yaklaşık 7 milyon Türk vatandaşının yaşadığını bunlardan 3 milyon 300 bininin yurt dışı seçmen statüsüne sahip olduğunu vurgulayarak, bu seçmenlerin 14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanı Seçimi ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi’nde 74 ülkedeki toplam 177 oy kullanma merkeziyle 46 gümrük kapısında oylarını kullanabileceğini bildirdi.
Yurt dışında toplam 4 bin 969 sandık kurulacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yurt dışı temsilciliklerimizde oy kullanma süreci 27 Nisan’da başladı. Bu işlem 9 Mayıs’ta son bulacak. Gümrük kapılarında ise 27 Nisan’dan 14 Mayıs’a kadar oy kullanılabilecek. İnanıyorum ki vatandaşlarımız demokratik haklarını kullanma noktasında büyük bir gayret gösterecek ve sandıklara akın edecekler. Bizimle ve parti teşkilatımızla yaptıkları bütün görüşmelerde ‘İşte şuralarda sandıklar yok, durum ne olacak vesaire gibi’ mesajlar iletiyorlar. Diyoruz ki endişe etmeyin, Dışişleri Bakanlığımız buradaki eksikleri de gidermek suretiyle sizin oy kullanma hakkınızın, demokratik hakkınızı, süratle giderecekler ve sizler de sandıklarda oylarınızı kullanabileceksiniz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yurt dışında yaşayan vatandaşların ana vatanları ile olan bağlarını güçlendirmek için hangi çalışmalar yapıldı?” şeklindeki bir soruyu şöyle cevapladı: “İktidara geldiğimizde yurt dışı seyahatlerimde, oralardaki bütün vatandaşlarımızın bize ilk yönelttikleri soru; ‘Başbakanım biz oy kullanma hakkımızı ne zaman kullanacağız?’ oluyordu. ‘Endişe etmeyin, biz sizin oy kullanma hakkınızı ne yapıp, yapıp hâlledeceğiz’ diyordum. Ben gençlik yıllarımdan itibaren Avrupa’yı gezen, Avrupa’da çeşitli yerlerde konferanslar veren birisiyim. Türkiye’deki iktidar sahipleri yıllarca bu insanlarımızı umursamadı. Adeta kaderlerine terk etti. Sadece döviz ihtiyacı olduğunda bunları hatırladı.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz ise 2012 yılında vatandaşlarımızın tam 50 senedir bekledikleri yaşadıkları ülkede oy kullanma imkânını getirdik. Gümrük kapıları yanında, yurt dışı temsilciliklerimizde de sandıklar kurduk. 2014’te yapılan cumhurbaşkanı seçimlerinde gurbetçilerimiz bu haklarını ilk kez kullandı. 2014 yılında sadece randevu sistemiyle oy kullanılabiliyordu, bir sonraki seçimlerde biz randevu zorunluluğunu da kaldırdık. Seçimlere katılım oranı bir yılda yüzde 19’lardan yüzde 36’lara, ardından 45’e yükseldi. Vatandaşımızı bağlı olduğu başkonsolosluklarda oy kullanma mecburiyetinde bırakan uygulamaya da biz son verdik. Böylece oy kullanma oranı 2018’deki seçimlerde yüzde 50’yi aştı. Yani sandığı artık vatandaşımızın ayağına götürüyoruz. 14 Mayıs’ta inşallah yeni bir rekor kıracağımıza inanıyorum. Seçimlere katılım yurt dışındaki vatandaşlarımızla ilgili reformlarımızdan sadece biridir. Bunun cevabını da en güzel şekilde sandıklarda verecektir” dedi.
“YENİ KURUMLAR VE YATIRIMLARLA DEVLETİMİZİN HİZMET KAPISINI YURT DIŞINDAKİ VATANDAŞIMIZ İÇİN ARTIRDIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 21 yılda yurt dışında yaşayan vatandaşlarla ilgili oy kullanma yanında daha önce hayal dahi edilemeyen pek çok adımın atıldığını vurgulayarak, şu bilgileri verdi: “Yeni kurumlar ve yatırımlarla devletimizin hizmet kapısını yurt dışındaki vatandaşımız için artırdık. Teknolojinin imkânlarını kullanarak, vatandaşlarımızın işlemlerini mümkün olduğunca elektronik ortamda yürütebilmesini de temin ettik. Tapudan nüfus işlemlerine, pasaport harcından diplomaya kadar pek çok işlemi basitleştirdik. Pasaport harçlarını yurt dışında yerleşik vatandaşlar için yarı yarıya düşürdük. Yurt dışındaki evlatlarımızdan binlercesini ülkemize getirerek tarihlerini, kültürlerini, medeniyetlerini yakından görmelerini temin ettik. Türkiye’ye gelen vatandaşlarımızın araçlarını sınırlarımız içerisinde kullanabilme sürelerini 2 yıla çıkarttık. Böylece vatandaşlarımızın pek çok sorununu çözdük, hakkını verdik ve işlerini kolaylaştırdık. Tabii bunları yaparsanız, yurt dışındaki vatandaşımda bunları karşılıksız bırakmaz, bırakmadı.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışı sandık güvenliğinin nasıl sağlandığıyla ilgili soruya, şu cevabı verdi: “Muhalefet yurt dışıyla ilgili acaba bugüne kadar ne yaptı? Yaptığı bir şey var mı? Yok. Yurt dışındaki vatandaşlarımızla ilgili birçok adımı biz attık. Vatandaşlarımız 74 ülkede bulunan toplam 177 merkez ile 46 gümrük kapısından herhangi birinde oylarını kullanabilecek. Her türlü tedbiri almışız. Yüksek Seçim Kurulu ve Dışişleri Bakanlığımız bu konuda gerekli altyapı çalışmalarını en iyi şekilde tamamladı. Oy kullanma süreci sıkıntısız bir şekilde devam ediyor. Türkiye’de oy ve sandık güvenliği noktasında ne yapılıyorsa yurt dışındaki seçimlerde de bunun aynısını hatta çok daha fazlasıyla yapıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Her sandıkta kullanılan oylar, her gün sandık kurulu üyeleri, müşahitleri ve vatandaşların gözetiminde çuvallara konulup mühürleniyor, sonra konsolosluklarımıza getiriyor. Burada özel güvenlikli bölmelerde muhafaza ediliyor, bu odaların kapılarında 6 ayrı kilit bulunuyor. Bu kilitlerin her biri kamu kurumlarının ve siyasi parti temsilcilerine ait. Hepsi aynı anda orada olmadan kapılar açılmıyor. Oy verme süresi bittikten sonra ağzı mühürlü olarak gelen oy torbaları, Ankara’da seçim kurulunun denetimi altında sandık kurullarında açılacak. Türkiye’de yapılan seçimlerde olduğu gibi sayım ve dökümü yapılacak, ardından sonuçlar tutanak altına alınacak. Yurt dışı oylar, cumhurbaşkanı seçimi için genel oylara, milletvekili seçimi için ise oranına göre il seçim çevrelerinin oylarına eklenecek. Olay bu ama muhalefet şimdiden işi garantiye almak için hep sandık güvenliği, sandık güvenliği… Zaten siz bu sandık güvenliği meselesini Türkiye için de kullanıyorsunuz. Türkiye’de her sandıkta sizin de temsilcileriniz var. Eşeği sağlam kazığa bağlayın, bunları da bu kadar konuşmayın.”
“YARALARIMIZI KISA SÜREDE BERABERCE SARACAĞIZ”
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’taki depremler nedeniyle yurt dışında yaşayan vatandaşların bölgeye yardım gönderdiğinin hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kovid-19 sürecinde Türkiye’nin 165 ülke ve noktaya yardımda bulunduğunu söyledi.
Yardım yapılırken “Bu kimdir? Müslüman mıdır? Hristiyan mıdır?” demediklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, herkese ellerini uzattıklarını belirtti.
Ülkelere aşı, ilaç ve gıda gönderildiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremler sonrasında da dünyanın Türkiye’yi yalnız bırakmadığını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya ülkelerinin tüm imkânlarını seferber ederek Türkiye’ye arama-kurtarma ekipleri, çadır ve konteyner gönderdiğini anımsattı.
Azerbaycan’ın “Bin kalıcı konut yapmak istiyorum” dediğini ve dün o konutların temellerinin atıldığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Okul yapacağım, cami yapacağım dedi ve yine bölgede acil olarak gereken bazı önemli projeleri de hayata geçirmek istiyorum dedi. Dün İlham Bey’le beraber onun temelini attık” ifadesini kullandı.
Yurt dışında yaşayanların Türkiye’ye olan vefasının, cömertliğinin kendilerini her zaman duygulandırdığını ve gururlandırdığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremlerin ardından bunun bir kez daha görüldüğünü belirterek, şöyle devam etti: “Dünyanın dört bir yanındaki vatandaşlarımız, ellerinde, avuçlarında ne varsa hepsini seferber etmek suretiyle yardıma koştular. Yüz milyonlarca avro nakdi yardım, binlerce tır gemi dolusu yardım ulaştı ülkemize. Biz bu yapılanları asla unutamayız, unutmayacağız. Yaralarımızı da kısa sürede beraberce saracağız. Bütün bunları yaparken bir şeyi daha asla unutamayız, gerçekten AFAD’ımız, Kızılay’ımız bunlar bu süre içerisinde çok yoğun bir çalışmanın içerisinde oldular. Arama-kurtarma ekiplerimiz dünyanın dört bir yanından gelen arama-kurtarma ekipleriyle çok iyi bir diyaloğun içerisinde oldular ve başarılı dayanışmayla da bu süreci lehe çevirdik.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa dileyerek, deprem bölgesindeki ekiplere teşekkür etti.
Deprem bölgesinde yapılacak yeni konutlara ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu bilgileri verdi: “Ben vatandaşlarımdan özellikle bir temennide bulundum. ‘Bize bir yıl süre’ dedim. Bir yıl süreyle de biz süratle bu bütün zemin etütlerini yapmak suretiyle, bu zemin etütlerinin yapıldığı yerlerde süratle inşaatları başlattık. Hatta köy evlerinden sembolik de olsa 14 tane köy evini sahiplerine teslim ettik. Şimdi bunu yaygınlaştırarak devam ettiriyoruz. Çünkü bizim için önemi olan buralarda süratle bu kalıcı konutların yapımı. Hatay’da özellikle şu anda demir çelikten bir hastane yapımı var. Yine ikinci hastaneyi bölgede yapıyoruz, onun çalışmaları da hızla devam ediyor. Bunları da öyle zannediyorum ki 3 ay ila 6 ay arasında bu hastaneleri de bitirerek bunları insanımıza kazandıracağız.”
“GURBETÇİLERİMİZ TÜRK MİLLETİNİN TEMSİLCİSİDİR”
“Dünyanın dört bir tarafındaki vatandaşımızın seçimlere katılmasını, oy kullanmasını hangi bakımlardan önemli bulursunuz?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu cevabı verdi: “Demokrasi. Seçimlerde özellikle bu hakkını kullanma talebi, bu öyle sıradan ‘vur geç’ bir şey değil. Bu bir demokrasi terbiyesidir. Bu terbiyeyi benim insanım çok iyi aldı. Bu demokrasi bilinci bizim insanımızda ileri derecede var. Bizim yani bu ülkede sürekli birinci parti olduğumuz dönemlere baktığımız zaman yüzde 60’lardan aşağıya düşmedik ve o seçimlerde de bunları hep yakaladığımız gibi yüzde 85’lere hatta yüzde 90’lara dayandığımız zamanlar oldu. Böyle bir anlayışla, böyle bir yaklaşım içerisinde milletimizin oy kullandığı bir ülkede…”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi tabii bir sıkıntı var. Nedir o? Deprem sıkıntısı. Bu depremle, benim vatandaşım, kendi evinden, barkından koptu. Ne oldu onlar? Belli bölgelere göç etti. Böyle bir dağınıklık var ama bütün bunlara rağmen ben yine de şuna inanıyorum, öyle de olsa, Ankara’ya, İstanbul’a, Kayseri’ye, şuraya, buraya benim depremzede kardeşlerim gittiler. Ama orada bütün işlemleri yaptırdılar ve oylarını da orada kullanacaklar. Bunun yanında yine kendi yerlerine dönmek suretiyle oralarda da oylarını kullanacak olanlar var. Bütün bunlara rağmen 14 Mayıs seçimlerindeki bu oy kullanma olayının bir ibadet aşkıyla yapılacağına ben inanıyorum” diye ekledi.
“ÜLKEMİZDEKİ HER GELİŞME AVRUPA’DAKİ KARDEŞLERİMİZİ DE YAKINDAN İLGİLENDİRİYOR”
“Şuna da inanıyoruz, şunu söylüyoruz, hangi kökene, meşrebe, mezhebe mensup olursa olsun gurbetçilerimiz Türk milletinin temsilcisidir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “7’li masa, tabii artık onu şimdi ‘7’li masa’ diye kullanmamak lazım, yanlış olur. 9’lu masa oldu. Malum yanlarına Ankara, İstanbul Belediye başkanlarını da taktılar. Masadaki sayı arttı ve bütün bunlarla beraber iş biraz daha ilerledi. Şimdi bir de Kandil’deki malum tipler onlar da şimdi bu masaya ortak oldular. Oradan ne yapıyorlar, mesajlar veriyorlar. Bilmiyorum bunlarla ilgili sizde de çekimler, vesaire var mı, çünkü benim yurt dışındaki vatandaşım Kandil’deki bu terör örgütlerinin başlarının verdiği mesajları onlara iletmesi lazım, ulaştırması lazım ki bunlar bedelini ağır ödesinler. Bu masaya biz artık bir ‘cümbüş masası’ diyebiliriz. Böyle bir masa var şimdi. Buna da benim milletim artık ‘cumhurun masası’ diyemez, demez. Güya ‘Yurt dışı seçim bölgesi oluşturacağız’ diyorlar ama milletvekili listelerinde yurt dışından bir tane adayları yok. Her işleri gibi yurt dışı vaatleri de yalan, dolan ve palavradan ibaret. Şunu biliyoruz ki arada mesafeler olsa da biriz, beraberiz. Bu yüzden ‘Sen varsan Türkiye var’ diyoruz. Bu yüzden vatandaşımızı Türkiye için oy vermeye çağırıyoruz. Bu imkânlar neden bizden önce yoktu?”
Geçmişte sadece gümrükte oy kullanıldığını, vatandaşların oy kullanmak için işlerinden izin alıp, otobüslerle, arabalarla, uçaklarla sınır kapılarına, havalimanlarına geldiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz geldik, sorunu çözdük. Düşünün, acaba o oy kullanmanın bedeli o zamanki havayla söylüyorum, kaç marktı, şimdi kaç avro oldu? Benim oradaki vatandaşım, garibim, zaten kazandığı para ortada. Tabii bunu herkes kalkıp da bir oya acaba verebilir mi? Vatandaşlarımızdan da sahip oldukları oya bu anlayışla yaklaşmalarını istiyorum. Çünkü onlar gerçekten millîdir, yerlidir, gerçekten de vatanını bu masanın etrafındaki cümbüşten çok daha önemseyenlerdir. Menfi, müspet, ülkemizdeki her gelişme Avrupa’daki kardeşlerimizi de yakından ilgilendiriyor” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin gücü arttıkça Avrupa’da ve dünyanın her köşesinde yaşayan vatandaşların itibarının arttığına işaret etti.
Vatandaşların seslerini en iyi şekilde duyurabilecekleri, güçlerini en etkin şekilde gösterebilecekleri yerin sandık olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatandaşlarımdan ellerindeki gücü en iyi şekilde kullanmalarını özellikle istirham ediyorum. Eğer siz bu gücü kullanmazsanız, bugüne kadar sizi görmezden gelenler aynı tavırlarını sürdürürler ama siz bu imkânı en etkili şekilde değerlendirirseniz hiçbir siyasetçi, hiçbir yönetici sizin sesinize kulak tıkama cesareti gösteremez. 14 Mayıs bu bakımdan büyük önem arz ediyor. Ben şimdi şöyle bakıyorum ekrana bütün Avrupa’daki benim kardeşlerim, hepsi, sandık yollarına dökülmüş, oy kullanmaya gidiyorlar. Allah onlardan razı olsun. Mesele bu.” diye konuştu.
“BİZİM İNSANIMIZ DÜNYANIN NERESİNDE OLURSA OLSUN ANA VATANININ KADERİYLE İLGİLENİR”
“‘Yurt dışında yaşıyorsunuz, geliriniz yerinde ama gelip burada oy kullanıyorsunuz’ deniyor. Sanki bir hakkı yokmuş gibi bir yaklaşım da var gurbetçi vatandaşlarımıza. ‘Orada refah içindesiniz, sonra burada oy veriyorsunuz’ yaklaşımı söz konusu. Bu konuda ne dersiniz?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun çirkin bir yaklaşım ve yurt dışındaki vatandaşlara hakaret olduğunu vurguladı.
“Böyle saçmalık olur mu? ‘Refah içinde yaşıyorlar’ diye böyle bir yaklaşım bir defa çok çirkin. Onların orada ne çileler çektiğini ben iyi bilirim. Ben onların evlerinde kalmış birisiyim” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Konferansa gittiğim zaman, o zamanları söylüyorum, bu beyler gibi otellerde kalan birisi değildim. Onlar bir defa zaten otelde kalmaya falan kalkarsan bunu kendilerine hakaret telakki ederlerdi. İlla evlerinde misafir etmenin hep gayreti içinde olurlardı. 1970 civarı falan. Bizim göç hareketi 1960’lı yıllarda başladı. Bizler de o zamanlar, 1970’li yıllarda, devamlı oralarda konferanslarımız, teşkilat kurma çalışmaları falan bütün bunlara gider. Onlar da katiyen konferansı verirdik, ‘İlla benim evde kalacaksın’, bir başkası gelir ‘İlla benim evde kalacaksın. Böyle bir hayat. Onların oradaki o yaşam koşullarını bilirdik. Bizim de bir özelliğimiz vardı, umduğumuzu değil bulduğumuzu yerdik. Umduğumuzda değil bulduğumuz yerde yatardık. Böyle bir çileyi onlarla beraber oralarda yaşadık ama muhalefet bizim insanımızı tanımıyor. Bizim insanımız dünyanın neresinde olursa olsun ne yapar, ana vatanının kaderiyle ilgilenir. Muhalefet, hükûmetin başarılarını gören ve bunu açıkça dile getiren hiç kimseden hazzetmiyor. Ülkeye yatırım gelmemesi, yatırımcı gelmemesi, turist gelmemesi için uğraşan bir muhalefet pratiği ile karşı karşıyayız. Bu zihniyeti milletimizin vicdanına havale ediyoruz.”
Dünyanın dört bir yanındaki 7 milyon Türk vatandaşının varlığından gurur duyduklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışındaki vatandaşların siyaset, ticaret, eğitim, bilim, sosyal hayat ve sivil toplumdaki başarılarıyla iftihar ettiklerini anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Benim bütün yurt dışındaki vatandaşlarımla olan bu ilişiğim, Cumhurbaşkanıyım, şu anda da hâlen devam etmektedir. Devam ediyor. Türkiye’ye gelirler, Cumhurbaşkanlığı Külliyesini muhakkak ziyarete gelirler. Onlarla bir de bütün burada üniversitelerin kapılarını biz açtık. Ben şu anda ekranda onları gördüğümde iftihar ediyorum. Belki ekranda şu anda, evlerinde kaldığım benim yurt dışındaki vatandaşlarım ‘Bizim evde kalmıştı’, onu da komşularına anlatıyordur. Bu tür şeyleri onlarla hep yaşadık” ifadesini kullandı.
“ANKETLERDE LEHTE BİR HAVAYI GÖRÜYORUZ”
“Seçimle ilgili anketler sizin önünüze geliyordur. Şu andaki durum nedir? Karşımıza nasıl bir tablo çıkıyor?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda meydanların diliyle konuşursak farklı bir tablo var, bir diğer taraftan aldığımız anketlere baktığımızda farklı bir tablo var. Yani meydanların dili derseniz, bir gerçek var ki 14 Mayıs önümüzde, gümbür gümbür milletçe zafere doğru gidiyoruz” cevabını verdi.
“Sefer bizden, zafer Allah’tan” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “Bu dönem anketleri çok karmaşık bir tabloda yapıyoruz. Nedir o? Deprem felaketi aslında anket tekniğini ortadan kaldırdı. Ama buna rağmen anketörler yine bir şeyler yapıyorlar. Bunlara da baktığımız zaman yine hamdolsun, kamuoyu ölçmek için değil, kamuoyu oluşturmak için şu anda yapılıyor. Fakat lehte bir havayı anketlerde de görüyoruz. Gerek Cumhurbaşkanlığında gerek Cumhur İttifakı olarak güzel bir tablo şu anda önümüzde. Diğerlerinde böyle bir saha yok. Çünkü bütün arkadaşlarımdan aldığım tablolarda, ‘Biz, onları meydanlarda, sahada görmüyoruz, sahada biz varız’ diyor. İyi de çalışıyor arkadaşlarımız. Bu seçimde biz bir de farklı bir atak yaptık. Kabine üyesi arkadaşlarımızın hepsini sahaya sürdük. Onlar da şu anda bu seçimlerin adayları oldu. Onların da şu anda aday olarak alanda olması vatandaşa ayrı bir güven veriyor. Yani tanımadığı, bilmediği insanları değil, 17-18 tane bakan şu anda arazide. Ve bunların hepsi kalkıp da affedersiniz bay bay Kemal gibi palavra atmıyorlar. Onlar referanslarıyla konuşuyorlar.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bay bay Kemal ne diyor Giresun’la ilgili? ‘Fındık fiyatlarını 4 dolar artıracakmış.’ Dürüst ol, yani yapmayacağın şeyi söyleme. Hayatın zaten hep yalan. Şimdi de kalkıyor ‘Giresun’da fındığa 4 dolar zam verecekmiş.’ Bakıyorsun bugün yine ne yalanlar, İzmir’de esiyor, gürlüyor. Bugüne kadar bu tür yalanlarını biliyoruz da şimdi İzmir’de diyor ki ‘Daha iyi bir İzmir, daha iyi bir Ankara, daha iyi bir İstanbul.’ Yurt dışındaki kardeşlerime sesleniyorum, sadece bir soru sorun, ‘4 yıl İstanbul’u, Ankara’yı, İzmir’i siz yönetmediniz mi? Peki bu süre içinde daha iyi bir İstanbul meydana getirebildiniz mi? Daha iyi bir İzmir, Ankara meydana getirebildiniz mi?’ Ben, tüm Avrupa’daki kardeşlerime şunu söylüyorum, CHP demek, çöp, çukur, çamur demektir” şeklinde konuştu.
“HALİÇ’İ TEMİZLEDİK”
İstanbul’u belediye başkanı olarak devraldığında, kentte çöp, çukur, çamurun olduğunu, susuzluğun yaşandığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben, doğma büyüme Kasımpaşalı’yım. Haliç, Kasımpaşa’nın hemen kıyısındaydı. Ve Haliç’in kokusundan geçilmezdi. Haliç’te balık falan göremezsin, böyle durumdaydı. Görevi devraldık, önce Haliç’i bu pislikten temizledik. İSKİ’nin başına Veysel Bey’i getirdim. Veysel Eroğlu Bey ile bir adım attık” dedi.
Alibeyköy’de bir taş ocağını depolama alanı yaptıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, buraya bütün Haliç’in dibindeki çamuru petrol boru hatları gibi hatlarla naklettiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece 550-560 dönüm alan kazandıklarını, burada şu anda çocuk parkının bulunduğunu belirterek, Haliç’in kıyısında ise Haliç Kongre Merkezi’nin temellerini attıklarını hatırlattı.
“Hani bunlar kültür, sanattan bahsediyor ya, işte kültür, sanatı biz yaptık, hem de Haliç’in kıyısında. O modern tarihî eseri aslına döndürdük ve şimdi oradan kendileri de istifade ediyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda Haliç’te balıkların, yüzenlerin olduğunu kaydetti.
“MÜSİLAJ SORUNUNU ÇÖZDÜK”
Aynı şeyin şu anda İzmir’de olduğunu, Körfez’in kokudan geçilmediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Şimdi sorun Ankara’da ne yaptılar? Ankara’da havalimanını sağ olsun biz, Melih Bey’in döneminde yaptık. Ve havalimanına böyle kavuştuk. Yolu sağ olsun Ankara Büyükşehir yaptı ve böylece Ankara havalimanına kavuştu. İstanbul’da da durum aynıydı. İzmir’de havalimanı yoktu. Yani garip, acayip basit bir havalimanı, ona havalimanı denmez zaten havaalanı. Biz orada ne yaptık? Adnan Menderes Havalimanı’nı yaptık, bunu yapan biziz. Yani ‘İyi bir İzmir’ diyorsan, bu iyi İzmir’i biz yaptık. Onu da geçelim, çok daha önemlisi, İstanbul-İzmir arası 7,5 saatti. İstanbul-İzmir arasını 3 saat 15 dakikaya bay bay Kemal kim çevirdi sen mi? Biz yaptık. Manisa-İzmir arasında Sabuncubeli Tüneli’ni kim yaptı? Biz yaptık. Böyle bir tünel yoktu. Bu bir gönül işi, aşk işi. Sende böyle bir aşk yok. ‘İyi bir İzmir’ diyorsan, iyi İzmir’i biz yaptık. Sağ olsun burada Binali Bey’in de çok büyük emekleri oldu. Oranın milletvekili olması, Ulaştırma Bakanlığı dönemi vesaire hepsi dahil. İZBAN vesaire bütün onların yapımında ciddi manada emeği var. Bunları bu şekilde biz yaptık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sen, İzmir’in milletvekili olarak, belediyesi de sizde, ne yaptın? ‘Şunu da biz yaptık’ de. Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri. Bir eser de sen söyle. Yok. Ama bunları biz yaptık. Benim yurt dışındaki vatandaşlarımın bunları bilmesi lazım. CHP zihniyetinin sonuçlarını biz en son nerede gördük biliyor musunuz? Az kalsın denizlerimiz, müsilaja teslim olacaktı. Neyse ki Çevre Şehircilik Bakanlığımız müdahale etti. Bir bilim kuruluyla çalıştık ve müsilaj sorununu biz çözdük. Bunların belediyeleri de bunu sadece izlediler. Bunlar tribünde seyirci, icraatçı değil” diye ekledi.
“IRKÇILIK, İSLAM DÜŞMANLIĞI VE AYRIMCILIK BATI’DA HIZLA YAYILIYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Almanya’da AFD partisi Meclis’e girdi. Bu partinin tek bir amacı var, Almanya’da yaşayan yabancıları, Türkleri göndermek. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz, neler yapıyorsunuz?” sorusuna, “Maalesef Almanya’daki bu ırkçı akım sadece Almanya’da değil. Irkçılık, İslam düşmanlığı ve ayrımcılık Batı’da artık bir kanser hücresi gibi hızla yayılıyor. Batı ülkeleri ise bu tehditle yüzleşme sürecini henüz gösteremiyor” cevabını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya’da 8 vatandaşın hayatını kaybettiği NSU davasının kamuoyunun vicdanını rahatlatmadığını, NSU ile ilgili binlerce dosya ve delilin Alman makamlarınca imha edildiğini aktararak, “Azmettiriciler, iş birlikçiler ve devlet içindeki uzantıları ortaya çıkarılmadı. Bunun takipçisi olacağız. Bunları gerekirse, uluslararası mahkemelerde üst düzeyde davalar açmak suretiyle, maddi, manevi tazminattan tutun da her türlü davayı açıp, bunun neticesini almamız lazım” dedi.
“VATANDAŞLARIMIZIN HAK VE HUKUKUNU KORUMAKTA KARARLIYIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2020’de Hannover saldırısında hayatını kaybeden 4 Türk’ün yakınlarının da saldırının tüm yönleriyle aydınlatılmasını istediğini belirterek, şunları kaydetti: “Yurt dışında Müslümanları ve camileri hedef alan nefret söylemleri ve saldırılar da çoğalıyor. Irkçı gruplar tarafından camilere yönelik kundaklama, kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’i yırtma gibi alçak eylemler arttı. Bunları takip ediyoruz. Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini garanti edecek her türlü adımı atıyoruz. Nefret Suçlarıyla Mücadele Platformu oluşturduk. Diyanet İşleri Başkanlığımızın da bu yönde çalışmaları var.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada bir şeyi söylemem lazım, o da şu, geçenlerde şu anda masanın etrafına gelip giren HDP’den birilerinin bir temsilcisi bir konuşma yapıyor. Diyor ki ‘Biz, Diyanet İşleri Başkanlığını kapatacağız. Yeni bir başkanlık kuracaklarmış.’ Bir defa AK Parti’nin iktidar olduğu, Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olduğu bir ülkede, kesinlikle böyle bir şeyi yapmaları mümkün değil. Biz, evvelallah gereken cevabı kendilerine verir, bunların da canlarına okuruz. Bu ülke öyle her gelenin rahatlıkla geçtiği bir yer değil. Bu ülke, tamamıyla yüzde 99’u Müslüman olan bir ülke. Devletimiz vatandaşımızın her yerde arkasındadır. Yurt dışındaki insanımızı tehdit edenler önceden bir kez düşünürdü, şimdi 40 kez düşünmek zorunda kalıyorlar. Nerede yaşarsa yaşasın, vatandaşlarımızın hak ve hukukunu korumakta kararlıyız. Bundan kimsenin endişesi olmasın. Avrupa’daki kardeşlerimin de hiç endişesi olmasın” açıklamasında bulundu.
Yurt dışında, özellikle de Avrupa’da artan İslamofobi ve yabancı düşmanlığıyla ilgili bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyük ve güçlü Türkiye’nin, vatandaşları için övünç kaynağı olduğunu vurguladı.
“TERÖR ÖRGÜTLERİYLE AYRIM YAPMADAN MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ”
Yurt dışında yaşayan vatandaşların da Türkiye’nin önemli bir gücü olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin güvenliği için sınırlar içinde ve dışında yürüttükleri terörle mücadeleyle terör örgütlerinin sindirildiğini, artık başlarını kaldıramadıklarını, terör örgütüne nefes aldırılmadığını ifade etti.
Türkiye’nin yürüttüğü terörle mücadelenin aynı zamanda Avrupa’nın güvenliğine de katkı sağladığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Avrupa bunun farkında değil veya olmak istemiyor. Hatta hatta onların savunucusu konumunda. Terör örgütleri DEAŞ ile PKK/YPG, FETÖ ile en sonuç alıcı, en etkili şekilde mücadele eden biziz, tek ülkeyiz NATO içinde. Son yıllarda PKK’nın Irak ve Suriye’de faaliyet gösteren çeşitli düzeylerdeki pek çok yöneticisi istihbarat teşkilatımız tarafından etkisiz hâle getirildi. Aynı şekilde FETÖ’nün yurt dışındaki elemanlarından bir kısmı da ülkemize getirildi” diye konuştu.
Bugün de terör örgütleriyle mücadelede Türkiye’nin kararlılığını gösteren bir gelişmeyi paylaşmak istediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Millî İstihbarat Teşkilatımız, DEAŞ’ın sözde lideri Ebu Hüseyin el Kureyşi kod adlı şahsı uzun süredir takip ediyordu. Bu şahıs, Millî İstihbarat Teşkilatımızın dün Suriye’de gerçekleştirdiği bir operasyonla etkisiz hâle getirildi. İnşallah bundan sonra da terör örgütleriyle ayrım yapmadan mücadelemizi sürdüreceğiz. Yani bu tür DEAŞ’ın başındaki kişileri, şurada buradaki terör örgütlerinin başlarını Amerika, vesaire etkisiz hâle getirdiği zaman dünyayı ayağa kaldırırlar. İşte buyurun, şu anda biz DEAŞ’la ilgili bir değil, iki değil, üç değil, kaç tanesini etkisiz hâle getirdik. PKK ile ilgili kaç tanesini etkisiz hâle getirdik” şeklinde konuştu.
MİT’in, kendilerinin döneminde uluslararası operasyonlar yapan, teröre karşı uluslararası alanda mücadele veren etkin bir teşkilata dönüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek fiziki mekân olarak gerek uluslararası iletişim açısından şu anda MİT’in çok geniş bir yayılma ağının bulunduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Teşkilatımız aynı zamanda örneğin Amerikan ve Rus istihbarat birimlerinin görüşmelerine de ev sahipliği yapacak kapasiteye ulaşmıştır. Bunları bay bay Kemal’in iradesi filan çözmez, yapamaz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün, Birleşmiş Milletler (BM) binasının karşısında Türkiye’nin şanına, şerefine yakışır devasa 32 katlı bir Türkevi binasını inşa ettiklerine de işaret etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya-Ukrayna arasındaki esir mübadelesinde Türkiye’nin arabuluculuğuna da dikkati çekerek, “Gerek Ukrayna lider kadrosuyla gerek Sayın Putin ile olan ilişkilerimizdeki olumlu hava, bu adımların atılmasında bize yardımcı oldu” diye konuştu.
Bir taraftan Karadeniz Tahıl Koridoru’nu iyi çalıştırdıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun da devam ettiğini ve bilabedel Afrika’nın az gelişmiş ülkelerine her türlü desteği vermek istediklerini kaydetti.
“KAMU KURUMLARINDA YURT DIŞINDA DOĞUP BÜYÜYEN GENÇLERİMİZİN İSTİHDAM ORANINI ARTIRACAĞIZ”
Seçim beyannamesinde yurt dışındaki vatandaşlarla ilgili ne tür vaatlerin bulunduğunun sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim beyannamesinin muhtevasında yurt içi, yurt dışı, uluslararası camianın hepsinin bulunduğuna değindi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidara geldiklerinde yurt dışındaki büyükelçilik sayısının 12 civarında olduğunu, bu sayının şu anda önemli rakamlara ulaştığını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan sonra yapılacaklara ilişkin şunları kaydetti: “Aile ataşeliklerimizin sayısını artıracağız. İhtiyaca göre dış temsilciliklerimizin sayısını artıracağız. Gezici konsolosluk hizmeti sayısını artıracağız. Elektronik tebligat uygulamasını yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız için yaygınlaştıracağız. Konsolosluk işlemleri için internet ortamı üzerinden ön başvuru imkânı getireceğiz. Kamu kurumlarında yurt dışında doğup büyüyen gençlerimizin istihdam oranını artıracağız. Yurt dışında yetişmiş nitelikli beyinlerin ülkemizde istihdam edilmelerini sağlayacağız. TBMM’de yurt dışı vatandaşlarımızın temsilini güçlendireceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda yurt dışından gelip Türkiye’de yüksek tahsilini yapan çok vasıflı, kaliteli gençlerimiz var. Biz bunları niçin tekrar Avrupa’da, oralardaki büyükelçiliklerimizde istihdam etmeyelim? Biz Yurt Dışı Türkler birimini boşuna kurmadık, onları buralarda değerlendireceğiz. Yabancı dilse, zaten her birinde en az iki tane, üç tane yabancı dil var. Üstelik batı kültürünü yakalamışlar, bu özellikleri var. Bunlarla beraber biz onları en güzel şekilde istihdam edeceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışında yaşayan vatandaşlara yönelik başta İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir olmak üzere farklı illerde yeni TOKİ projeleri başlatacaklarını aktardı.
KOSGEB aracılığıyla diasporadaki Türk firmalarıyla Türkiye’deki firmaların ortak proje geliştirmelerini de teşvik edeceklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatandaşlarımızın çifte vatandaşlık hakkını destekleyeceğiz. Bazı ülkeler maalesef hâlâ bu işte perde koyuyorlar, bunu da aşmaya çalışacağız” dedi.
TTK’YE 2 BİN, KARDEMİR’E 600 YENİ İŞÇİ ALINACAK
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla yurt dışındaki vatandaşlara yönelik mesajı sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “1 Mayıs’ı âdeta bayram olarak ilan eden biziz. Bizden önce sadece bunun lafını yaptılar” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisinin de işçi bir babanın oğlu olarak dünyaya geldiğini ve ilk gençlik yıllarının çalışmakla geçtiğini ve bunun için 1 Mayıs’ı kendi günü olarak gördüğüne dikkati çekerek, “Yurt dışına giden vatandaşlarımızın bulundukları ülkelerde, fabrikalardan altyapı işlerine kadar en ağır işlerde çalıştıklarını da biliyorum. Bugün de yaşadıkları ülkelere, diğer tüm alanlarla birlikte alın terleriyle katkılar yapan vatandaşlarımızın her birinin 1 Mayıs’ını tebrik ediyorum” dedi.
Bu vesileyle ülkedeki vatandaşlara bir müjde vermek istediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Biliyorsunuz geçtiğimiz yıllarda TTK’ye (Türkiye Taşkömürü Kurumu) ait maden ocaklarında 2 bin yeni işçi alacağımızı açıklamıştık. Bu alımla ilgili süreçler devam ediyor. İnşallah yaz aylarında kardeşlerimiz işlerine başlamış olacak. Bunu bin olarak söylemiştik, daha sonra bunu 2 bine çıkaralım dedik. 2 bin alımı inşallah yapacağız. Ülkemizin önde gelen demir çelik tesislerinden Kardemir’e önümüzdeki aylarda 600 yeni işçi alacağımızın müjdesini veriyorum. Yönetim Kurulu Başkanı’mızla da görüştüm. Kardemir’in gücüne güç katacağına, üretimini ve kazancını katlayacağına inandığım 600 yeni istihdamın şimdiden Kardemir’e ve Karabük’e hayırlı olmasını diliyorum.”
“TEKNOFEST GENÇLİĞİ GÜMBÜR GÜMBÜR GELİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin özellikle 14 Mayıs’la ilgili hassasiyetlerine inandığını vurgulayarak, şunları kaydetti: “Sakın bu işi hafife almasınlar ve işi sağlama alsınlar. Özellikle TEKNOFEST’teki katılımı görünce coşkum, gençliğimize olan inancım çok çok daha artıyor. Mesela TEKNOFEST’e bugün 1,9 milyon katılım olmuş. Bu ne demek? 2 milyon katılım. Şimdi beklenti ‘Yarın 2,5 milyonu bulur’ diyorlar. Şimdi bu bir şeyi gösteriyor. TEKNOFEST gençliği gümbür gümbür geliyor. Ama şimdi ben diyorum ki bu gençlik 14 Mayıs’ta sandıkları patlatsın. Çünkü maalesef muhalefet bu TEKNOFEST olayını hâlâ anlayamadı, bunu kavrayamadı. Tutturmuşlar bir şey, Amerika’da Fatih diye birisiyle görüşmüşler, bilmem ne olmuş filan falan. Onunla 14-15 sene önce görüştüm. Amerika’ya gidişimde, gelmişti, görüştük. Dedim ki ‘Türkiye’de yatırım mı yapmak istiyorsun? Buyur, kapımız açık. Her türlü desteği vermeye hazırız’. Bak o günden bugüne ortada bu adam yok. Yapacaksan gel yap.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: “Şimdi o tür ifadeleri kullanan bir kişinin ağzıyla Bay Bay Kemal diyor ki ‘Uçak fabrikasını kuracak adamı da buldum.’ Yahu senin o bulduğun, görüştüğün adamla ben görüşeli oldu 15 sene, ortada herhangi bir şey yok. Ama şu anda Türkiye’de bir Baykar var. Kaldı ki bizim zaten kendi TUSAŞ’ımız. Hepsi şu anda cayır cayır çalışıyor, üretiyor. O da zaten bunları gördüğü için, böyle bir rekabete giremeyeceğini anladığından böyle bir şeye adım atmadı. Bizim HAVELSAN’ımız var. Biz artık uçaklarımızı yaptığımız gibi bütün mühimmatımızı da üretiyoruz. Bu adamı kendisi mi buldu? Yoksa diyet borcu olarak dışarıdan birileri mi dayattı? O da ayrı konu. Bundan bir şey olmaz. Bir yere de gidilmez.”
BİR ADA DEVLETİ OLAN MALTA,BAĞIMSIZLIĞININ 59’uncu YILDÖNÜMÜNÜ KUTLADI.
Malta’nın Ankara Büyükelçisi Theresa CUAJAR’ın ’ın ev sahipliğinde, Ankara Divan Otel de bir resepsiyon verildi.
Resepsiyonda, Türkiye’yi temsilen Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri ERSOY hazır bulundu.
Malta Milli Günü resepsiyonuna, Ankara’da Büyükelçilikleri bulunan ülkelerin, Büyükelçileri, Askeri Ataşeleri ve çok sayıda seçkin bir davetli topluluğu da katıldı.
Malta Bağımzsızlık günü resepsiyonunda Eski Dışişleri bakanlarından Yaşar YAKIŞ da davetliler arasındaydı.
Malta Büyükelçisi Therasa CUTAJAR, resepsiyondaki konuşmasına, ülkesinin bağımsızlığını kazanmasının 59’uncu yıldönümünde davetlileri aralarında görmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu belirterek başladı.
Bu yılın Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü kuruluş yılı olduğuna değinen Büyükelçi CUTAJAR, Türk halkına refah ve başarı diledi.
Malta Büyükelçisi Theresa CUTAJAR, Malta ile Türkiye arasında ilişkinin karşılıklı saygı, güven ve anlayışa dayalı olduğunu dile getirdi.
Büyükelçi Theresa CUTAJAR, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100’üncü yılında Türkiye ile Malta arasında ikili ilişkileri genişletme çalışmalarının devam ettiğini kaydetti.
CUTAJAR, Dayanışma’nın Malta Dış politikasının önemli bir göstergesi olduğunu hatırlattı.
Büyükelçi CUTAJAR, Malta’nın Kahramanmaraşlı merkezli depremlerde Malatya ve Hatay’a teknik yardım ve destek göndererek arama ve kurtarma çalışmalarına yardımcı olduğunu belirtti.
CUTAJAR, Malta’nın Libya’daki sel felaketi için de yardım sağladığına ve Fas’taki deprem için yardım sağlayacağına da dikkat çekti.
Büyükelçi CUTAJAR, Malta’nın Türkiye’nin stratejik ortağı olarak Avrupa Birliği ilişkilerine de verdiğini bildirdi.
Malta Büyükelçisi Theresa CUTAJAR, Küresel Barış ve güvenliği de geliştirmeyim hedeflediklerini dile getirdi.
Büyükelçi Theresa CUTAJAR’dan sonra kürsüye Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri ERSOY geldi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri ERSOY, konuşmasına öncelikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Malta’nın 59’uncu yıldönümü kutlama mesajını ileterek başladı.
Bakan Mehmet Nuri Ersoy, Malta’nın güçlü iradesi ve kararlı duruşuyla Avrupa’nın ve Akdeniz’in yükselen değeri olduğunu tüm dünyaya göstereceğine inandığını söyledi.
Bakan ERSOY, Malta Cumhuriyeti ile Türkiye’nin ilişkilerini her alanda güçlendireceklerini de vurguladı.
Konuşmaların hemen akabinde Malta’nın 59’uncu bağımsızlık yıldönümü için hazırlanmış pastanın kesimi yapıldı.
Pasta kesiminden sonra davetliler, bir yandan Malta’nın Bağımsızlık yıldönümü için hazırlanmış yiyeceklerin tadını çıkarırken bir yandan da Malta Milli Günü atmosferinde aralarında sohbet etme fırsatı buldular
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Manhattan’daki Rockefeller Center’da Türkiye İş Kadınları Derneğinin (TİKAD) düzenlediği “Dünyaya Yön Veren Kadınlar” etkinliğine katılarak iş dünyası temsilcilerine ve kadın girişimcilerden oluşan davetli gurubuna hitap etti.
Emine Erdoğan, “Bizim medeniyetimizde, kadınlar ve erkekler beraberce, tarihin öznesi konumunda yer almışlardır. Fakat ne yazık ki üstlendikleri görevler, tarih yazımında ön plana çıkarılmadığından, yeterince bilinmez” dedi.
“Bizim topraklarımız, dünyanın bütün kadınlarına umut olacak destansı mücadelelerle doludur” diyen Emine Erdoğan, çevresine yön veren kadınların dünyaya duyurulmasını “çok önemsediğini” ifade etti.
Girişimci kadınların çoğunlukta olduğu topluluğa hitap eden Emine Erdoğan, “Rehber niteliğindeki kadınlarımızın her platformda, şehirlerimizde, okullarımızda anlatılması, gençlerimizin değerli rol modellerle tanışması açısından anlamlıdır” değerlendirmesini yaptı.
Emine Erdoğan, bu doğrultuda tarihte yer etmiş Tomris Hatun, Hindistan’da babası tarafından veliaht ilan edilerek Türk Devleti’nin başına geçen Raziye Sultan ve Hz. Ömer’in Medine Pazarını denetlemekle görevlendirdiği, dürüstlük abidesi Eş-Şifa gibi kadın yönetici ve girişimcilerden örnekler verdi.
Emine Erdoğan ayrıca, Osmanlı Devletinin kuruluşuna büyük katkıları olan Hayme Ana, İstiklal Savaşı’nda düşmana ve 15 Temmuz darbe girişiminde tanklara karşı direnen cesur kadınlara da değindi.
“KADINLAR, DAİMA, MEDENİYETİN VE KALKINMANIN ANA AKTÖRLERİDİR”
Kadınları haklarından mahrum bırakmanın, toplumsal gelişiminin önüne, “aşılmaz bariyerler örmek ile eşdeğer” olacağını ifade eden Emine Erdoğan, “Kadınlar, daima, medeniyetin ve kalkınmanın ana aktörleridir” diye konuştu.
Emine Erdoğan bu kapsamda, “Kadının; hukukta, eğitimde, üretimde, ticarette, sanatta ve sporda, ailede, kısacası her alanda eşit şartlarda var olabildiği toplumlar, güçlü ve dinamik toplumlardır” ifadelerini kullandı.
Osmanlı’da kadınların vakıf kurabilecek servete sahip olmasının ve yatırımlarının, tarihteki kadın girişimciliğinin boyutlarına örnek oluşturduğunu belirten Emine Erdoğan, “Gurur duyarak söylüyorum; günümüzün kadınları da tarihimizdeki kutlu örnekler kadar yürekli ve çalışkan insanlardır” dedi.
Emine Erdoğan, Türkiye’de son 21 yılda, “Haydi Kızlar Okula”, “Ana-Kız Okuldayız”, “7 Çok Geç”, “Okuma Yazma Seferberliği”, “Nerede Kalmıştık” gibi kampanyalarla, kız çocuklarının eğitim hakkından mahrum bırakılmalarının engellendiğini anımsattı.
Emine Erdoğan, Türkiye’de Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi (KOSGEB) aracılığıyla kadınların üretime teşvik edildiğini belirterek, KOBİ kredilerinde kadın girişimcilere pozitif ayrımcılık yapıldığını vurguladı.
Emine Erdoğan, “Sürdürülebilir kalkınma hedeflerimize doğru yol alırken, kadınlarımızın ekonomik gelişimin yardımcısı değil, öznesi olduğunun tüm toplum kesimlerinde anlaşılmasını, gönülden diliyoruz” dedi.
Türkiye’deki yasal düzenlemelerin sanatta ve sporda “meyvelerini vermeye başladığına” değinen Emine Erdoğan, “Ülkemize getirilen ödüller, yayınlanan edebi eserlerimiz, yumuşak gücümüz sinema filmleri ve dizilerimiz, spordaki başarılarımız, hepimizi gururlandırıyor” diye konuştu.
Emine Erdoğan, söz konusu başarıların tüm kadınlara ilham olmasını dilerken, ülkenin kadim bir millet ve devlet geleneğinden aldığı güçle Türkiye Yüzyılı vizyonuna emin ve kararlı adımlarla yürüdüğüne işaret etti.
Emine Erdoğan, konuşmasını, “İlk olma niteliği taşıyan seçme ve seçilme hakkımızdan, kadın başbakanımıza ve bakanlarımıza dek, bütün başarı hikâyelerimizi, hatırlamalı ve hatırlatmalıyız” diye tamamladı.
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANI GÖKTAŞ: “KADİM TÜRK KÜLTÜRÜ KADINA VERDİĞİ DEĞERLE BİLİNMEKTEDİR”
New York’taki TİKAD etkinliğinde konuşan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş da “Ülkemiz kurulduğu günden bu yana güçlü kadınların ülkesi olmuştur. Kadim Türk kültürü kadına verdiği değer ile bilinmektedir” dedi.
“2002’de iktidara geldiğimizde Meclis’te kadınların temsil oranı yüzde 14 civarındayken bugün yüzde 18’in üzerine çıkmış durumda” diyen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, AK Parti’nin, TBMM’de kadın milletvekili sayısının artmasında en büyük paya sahip olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden’nın eşi Jill Biden’ın ev sahipliğinde lider eşleri ile bir araya geldi.
Emine Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurul toplantıları kapsamında bulunduğu New York’ta, Jill Biden’ın ev sahipliğindeki davette lider eşleriyle buluştu.
Smithsonian Tasarım Müzesi’nde gerçekleşen davette Biden, lider eşlerine müzeyi gezdirerek tanıttı. Lider eşleri davette çevre, kültür, eğitim gibi konularda bilgi paylaşımında bulundu. Davet sonunda lider eşleri ev sahipliği için Biden’a teşekkür etti.
Emine Erdoğan, davetin ardından sosyal medya hesabından paylaştığı mesajda, şu ifadeleri kullandı:
“Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu kapsamında ziyaret ettiğimiz New York’ta, Amerika Devlet Başkanı’nın eşi Jill Biden’ın ev sahipliğinde lider eşleri ile bir araya geldik. Çevre, kültür, eğitim başta olmak üzere pek çok konu hakkında fikir alışverişinde bulunduk. Samimi ve içten ev sahiplikleri için Bayan Biden’a teşekkür ediyorum.”
Emine Erdoğan, New York Türkevi’nde düzenlenen programda yaptığı konuşmada, “Varisi olduğu köklü miras çerçevesinde devletimiz, bugün de dünyanın vicdanı olmayı sürdürmektedir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, New York Türkevi’nde, devlet başkanı eşleri, uluslararası kuruluş temsilcileri ve seçkin bir davetli grubunun katıldığı programda sosyal refahın adil dağılımı hakkında konuşma yaptı.
Tarihte, Anadolu’da ayrım yapılmaksızın insanların hizmetine sunulan ve refahın paylaşılmasına aracılık eden kervansaray, han, aşevi ve hamamların varlığına değinen Emine Erdoğan, şunları söyledi: “Varisi olduğu köklü miras çerçevesinde devletimiz, bugün de dünyanın vicdanı olmayı sürdürmektedir. Halkımızın hayırseverliği de sosyal denge ve barışın korunmasında büyük rol oynamıştır. Hakkaniyet ilkesi, daima bu uygulamaların merkezinde yer almıştır.”
Emine Erdoğan, Türkiye’nin, Osmanlı’dan Darüleytam, Darülaceze, Darüşşafaka, Kızılay gibi güçlü dayanışma kurumlarını miras aldığını ve “sosyal devlet geleneğini, daha ileri düzeylere taşımayı başardığını” belirtti.
“ÜLKEMİZ, MİLLÎ GELİRİNE ORANLA EN FAZLA YARDIM YAPAN ÜLKE DURUMUNDADIR”
Emine Erdoğan, “Yeryüzündeki hiçbir acıya bigâne kalamayan Türk insanı sayesinde, ülkemiz, millî gelirine oranla, en fazla yardım yapan ülke durumundadır. TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Maarif Vakfı, AFAD, Kızılay gibi kurumlarımız, kardeşlik köprüleri kurmaya devam etmektedirler” dedi.
Türkiye’nin insanlığı “tek bir aile” olarak gördüğünü söyleyen Emine Erdoğan, “Ülkemiz, kendi vatandaşı gibi, sığınmacılara, mültecilere ve bütün mazlumlara şefkat elini uzatmaya devam edecektir” diye konuştu.
Emine Erdoğan, Türkiye’nin sosyal devlet anlayışını önceleyen konuşmasında, “Sosyal güvenlik ve sosyal adalet kavramı dünya genelinde, en fazla sanayi dönemine kadar geri giderken, Türk devletlerinde, kadim zamanlara uzanır. Kıtaların, toplumların sömürgeleştirildiği çağda, gönüller fetheden atalarımız, engin coğrafyalarda, hâlen saygıyla yâd edilmelerine vesile olan şaheserler bırakmışlardır” ifadelerini kullandı.
6 Şubat depremlerinde gösterilen dayanışmaya değinen Emine Erdoğan, “Kalbinizle yaptığınız her şey size geri dönecektir sözünün anlamını, 6 Şubat depremlerinde bir kez daha idrak ettiğimizi söyleyebilirim. Dünyanın dört bir yanındaki dostlarımız, şehirlerimiz harabeye dönerken, gönül mabetlerimiz yıkılmasın diye, seferber oldular” şeklinde konuştu.
“Türkiye, hep birlikte daha iyiye yürüyen sosyal bir devlettir” diyen Emine Erdoğan, ayrıca, yaşlılar, engelli vatandaşlar ve çocukları korumak için çıkarılan kanunlardan bahsetti ve bu tür yardımlara bütçeden ayrılan payın 2002’den bu yana 4 kat arttığına değindi.
Emine Erdoğan, salgın sürecinde Türkiye’nin, ihtiyacı olan bütün ülkelere maske, hijyen kiti ve Turkovac aşısını, patentsiz ve bedelsiz olarak gelir düzeyine bakmaksızın ulaştırdığını hatırlatarak, “Dayanışma geleneğimiz sayesinde bugün pek çok ülke ‘bizler yardım yapmayı Türklerden öğrendik’ diyebilmektedir” ifadelerini kullandı.
Emine Erdoğan, katıldığı etkinliği gerçekleştiren Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına teşekkür ederek, Bakanlığın kurulduğu 2011 yılından bu yana, sosyal adalet adına, çok büyük adımlar atıldığını kaydetti.
Arnavutluk, Ekvador, Seyşeller devlet liderlerinin eşlerinin katıldığı programda ayrıca, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, BM Ekonomik ve Sosyal İşler Departmanı Genel Sekreter Yardımcısı Navid Hanif, BAE Toplumsal Kalkınma Bakanı Shamma bint Suhail Faris Al Mazrui ve Sırbistan Aile Refahı ve Demografi Bakanı Darjia Kisic Tepavcevic de birer konuşma yaptı.
Öte yandan, Emine Erdoğan ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, program çerçevesinde hazırlanan fotoğraf sergisi ve tanıtım videosu aracılığıyla, Türkiye’nin ülke içi ve dışında yaşanan doğal afetlere yaptığı yardımlarla ilgili bilgileri davetlilere anlattı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu için bulunduğu Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) New York kentinde, Malezya Başbakanı Enver İbrahim ile Türkevi’nde görüştü.
Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu kapsamında Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) New York şehrinde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Amerikan Yahudi Toplumu Çatı Kuruluşları Temsilcilerini Türkevi’nde kabul etti.
Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu nedeniyle Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) New York şehrinde temaslarını sürdüren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa ile Türkevi’nde bir araya geldi.
Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu nedeniyle Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) New York şehrinde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ikili temasları kapsamında Yunanistan Başbakanı Kyriakos Miçotakis ile Türkevi’nde bir araya geldi.
Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurul toplantıları kapsamında New York’ta bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Anadolu’nun en eski dokuma ürünlerini misafir ettiği devlet başkanları eşlerine tanıttı.
Emine Erdoğan, New York Türkevi’nde, Millî Eğitim Bakanlığı Olgunlaşma Enstitülerinde üretilen el emeği tekstil ürünlerinin sergilendiği programda, diğer ülkelerin lider eşlerine ve seçkin yabancı davetlilere hitap etti.
“Türkiye’nin Dokuma Atlası” etkinliğinin, “Anadolu’nun eşsiz kültür hazinelerini, insanlığın evrensel mirasına katmak amacıyla” düzenlendiğini belirten Emine Erdoğan, dünyada ulaşılan en eski dokumanın Anadolu’da bulunduğu ve günümüzden 9 bin yıl öncesine tarihlendiği bilgisini paylaştı.
En eski dokuma örneğinin Çatalhöyük’teki kazılarda bulunduğunu kaydeden Emine Erdoğan, “Bir zamanlar evlerdeki tezgâhlarda dokunan sanat, bugün dünya müzelerinde, Rönesans tablolarında görsel bir şölen sunmaya devam ediyor” dedi.
Anadolu’nun çeşitli yörelerine özel “paha biçilemeyen” Türk kumaşlarının beğeniye sunulduğu sergide el yapımı tekstil ürünlerini misafirlerine tek tek tanıtan Emine Erdoğan, Batılıların brokar dedikleri, kemha dokumanın “en nadide örneklerinin” çok daha erken tarihlerde Bursa ve Amasra’da dokunmaya başlandığını ifade etti.
Emine Erdoğan, Osmanlı döneminde, kaliteli kumaşların renk ve desenlerinin peşine düşen ajanların olduğunu, dünyanın ilk tüketici kanunlarının İstanbul’da çıkarıldığını söyleyerek “Keten, ipek, yün, pamuklu ipliklerden, doğal boyalarla renklendirilerek dokunan kumaşlarımız, yalnız dayanıklılığıyla değil, sağlığı korumasıyla da değer kazanmıştır” dedi.
“Endüstriyel kumaşlar, kullan at toplumuna hitap ettikleri için kalıcı olmak gibi bir kaygıları bulunmuyor” diyen Emine Erdoğan, Türklerin tarihte, “nanoteknolojinin icadından binlerce yıl önce”, hiçbir sentetik içerik kullanmadan, su geçirmeyen kıl çadırlar dokuyabildiğini belirtti.
Emine Erdoğan, “Türkistan’dan Akdeniz’e kadar, farklı iklimlere uyumlu dokumalarımız, muhteşem bir çeşitlilik gösterirken, zaman içinde, maalesef, bu güzelliklerden de mahrum kaldık. Günümüzde kullanılan kimyasal boyalarla birlikte; bitki köklerinden, denizlerden, minerallerden elde edilen renklerin ölümsüzlüğünü de kaybettik” diye konuştu.
Emine Erdoğan, geleneksel malzeme ve üretim yöntemleriyle kadim boyama tekniklerini günümüze uyarlamanın, çevre kirliliğini azaltmak anlamına geleceğini vurguladı.
“TEKSTİL SEKTÖRÜMÜZ DÜNYA PAZARLARINDA ÖNEMLİ BİR AKTÖR DURUMUNDADIR”
Türk tekstil sektörünün başarılarına işaret eden Emine Erdoğan, “Tekstil sektörümüz hâlihazırda dünya pazarlarında önemli bir aktör durumundadır. Türkiye Yüzyılı’nda, küresel pazarlara sunduğumuz geleneksel dokumalarımızın, tekstil sektörümüzü daha da güçlendirmesini hedefliyoruz” dedi.
Emine Erdoğan, Türk tekstil ustalarının, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında, Yaşayan İnsan Hazineleri Envanterine kayıtlı olduğunu söyledi.
Emine Erdoğan, davetlilerin hayranlıkla incelediği Türkiye Dokuma Atlası Projesi için, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı Olgunlaşma Enstitülerine, proje paydaşı İstanbul Tekstil Hammaddeleri İhracatçılar Birliğine, destekleri dolayısıyla Ticaret Bakanlığına ve Türk Hava Yolları’na teşekkür etti.
ABD moda dünyasının seçkin isimlerinin katıldığı etkinlikte, Kenya, Sırbistan, Arnavutluk, Hırvatistan, Kuzey Makedonya liderlerinin eşleri de hazır bulundu.
Sergilenen ürünlerden etkilenen lider eşleri, Türk tekstil sektörüne övgülerini dile getirirken Emine Erdoğan’a Türkiye Dokuma Atlası Projesi’ne katkılarından dolayı teşekkürlerini sundu.
Programa ayrıca, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fatih Kacır ve Ticaret Bakanı Ömer Bolat katıldı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.