TVNET yayınına konuk olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çankaya Köşkü’nde gerçekleştirilen canlı yayında, Türkiye ve dünya gündemine dair gelişmeleri değerlendirdi.
14 Mayıs’taki Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri’ne 9 gün kaldığı anımsatılarak tabloyu nasıl gördüğünün sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, hafta içi Karadeniz’de olduğunu belirterek, meydanlarda muazzam bir coşku olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu coşku bugün âdeta pik yaptı. Van öyleydi, hele hele Erzurum benim siyasi hayatımda görmediğim bir coşkuyla bizi karşıladı. Sadece meydan değil havalimanından meydana gidene kadar yolun sağı, solu, her yönüyle otobüs yol almakta zorlanıyordu” diye konuştu.
Rize, Trabzon, Ordu ve Samsun’da da vatandaşların coşkusunun tavan yaptığını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Emniyetin verdiği rakam, Samsun’da 120 binin üzerindeydi, bugün Erzurum 130 bin civarındaydı. Böyle bir aşk, böyle bir heyecan var. Pazar günü de inşallah İstanbul mitingimizi yapacağız. Yarın Kayseri, Mersin mitinglerimiz var. Oralardaki vatandaşlarımla kucaklaşacağız. Seçime kadar da yoğun bir tempoyla mitinglerimize devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
“BU ÜLKEYİ SİYASİ VE EKONOMİK PRANGALARINDAN KURTARMAK İÇİN BUGÜNE KADAR ÇOK MÜCADELE VERDİK”
Gittikleri her yerde kendilerini büyük bir teveccühle karşılayan vatandaşlara teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşların 14 Mayıs’ı dört gözle beklediklerini söyleyerek, şöyle devam etti: “14 Mayıs seçimi, tarihî bir dönüm noktası olacak. 14 Mayıs’ı yeni atılımlar yapacağımız Türkiye Yüzyılı’nın bir miladı olarak görüyoruz. Bu seçimlere sadece biz değil tüm dünya ayrı bir önem veriyor. Türkiye ile hesabını kapatamayanlar da 14 Mayıs’a gözünü dikmiş vaziyette. PKK’sından FETÖ’süne terör örgütleri, bay bay Kemal ve avanesinin 14 Mayıs için kendilerine verdiği umuda bel bağlamış durumdalar. Ne diyorlardı? ‘Seçimi kazanacak bir adayla çıkmak lazım.’ Şu anda tabii onu bir kenara koydular. Seçimi kazanıp kazanmaması artık önemli değil, önemli olan kiminle seçime gireceğiz? PKK’sından FETÖ’süne derken bakıyorsunuz Kandil destek veriyor. Kandil’in dışındaki bütün terör örgütünün başları destek veriyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii bunlar benim milletimin bir kenara koyacağı durum değil. 14 Mayıs’ta da gereken cevabı verecek. Bu bitmedi, Batılı medyada işi gücü bırakmış Türkiye’deki seçimleri ana gündem maddesi hâline getirmiş durumda. Sürekli bay bay Kemal’i pohpohluyorlar. Niye? Sebebi ne? Türkiye’yi Batı’ya teslim etmeye söz verdiler. Batı’dan aferin almak için BBC’ye, ‘Batı’yla ilişkileri öncelik hâline getireceğiz.’ diye demeç vermiş. Bu ne demek biliyor musunuz? Bu çok açık bir şekilde Türkiye’nin değil, Batı’nın çıkarlarını öncelikli hale getireceğiz mesajıdır. Biz bu ülkeyi siyasi ve ekonomik prangalarından kurtarmak için bugüne kadar çok mücadele verdik ve hamdolsun netice de aldık. Şimdi bu bay bay Kemal birilerine ‘Biz Türkiye’yi yine size bağımlı hale getireceğiz.’ diyerek kendi aklınca göz kırpıyor” diye konuştu.
İngiliz The Economist dergisinin “Erdoğan gitmeli” diye haber yaptığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Erdoğan gitsin diye uğraşanlar kimler? Terör örgütleri, tefeciler, emperyalistler, bu milleti namerde biz muhtaç etmediğimiz için ‘Erdoğan gitmeli.’ diyorlar. Maşa olarak kullandıkları terör örgütlerine nefes aldırmadığımız için ‘Erdoğan gitmeli.’ diyorlar. Bu teröristlerden şu anda Avrupa’da olanlar var mı? Bunlar oralara barındılar mı? Oralarda saklanıyorlar mı? Saklanıyorlar. IMF üzerinden bu ülkeye vurdukları prangaları söküp attığımız için ‘Erdoğan gitmeli.’ diyorlar. Peki, kim gelsin istiyorlar? Tam da bunların tersini vadeden bay bay Kemal gelsin istiyorlar. Milletim bunların hesabını inşallah 14 Mayıs’ta çok güzel bir şekilde soracak.”
Muhalefetin ülkeye, millete değil de iktidara gelmesi için kendisine destek vadeden güçlere hizmet ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hep söylüyorum; 14 Mayıs seçimleri yerli ve millî Cumhur İttifakı ile koalisyon ve kaos masası arasında geçecektir. 14 Mayıs, büyük ve güçlü Türkiye hayali kuranlar ile birilerinden ‘aferin’ almak için takla üstüne takla atanlar arasında geçecektir. 14 Mayıs teröristleri inlerinde yok edenler ile teröristlerle kol kola yol yürüyenler arasında geçecektir. Ve yine 14 Mayıs, Ayasofya’yı özgürlüğüne kavuşturanlar ile kutsallarımıza hakaret edenler arasında geçecektir. Ben milletime güveniyorum. Vatandaşım kutsalına el sürdürmeyecek, terörist sevicilere bu ülkeyi emanet etmeyecektir” diye konuştu.
“İSTANBUL’U SUSUZLUKTAN KURTARDIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, pazar günü yapacağı İstanbul mitingine ilişkin soru üzerine şunları kaydetti: “Malum hep söylerim İstanbul benim aşkımdır. Siyasete İstanbul’da başladım ve yine İstanbul’da Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptım. İstanbul’u biz susuzluktan kurtardık. Çöp, çukur, çamur belalarından kurtardık. Peki, İstanbul’u kimden aldık? CHP’den aldık. Benden önce orada CHP vardı. İstanbul’u milletimiz bize teslim etti ve İstanbul ondan sonra farklı bir İstanbul hâline geldi. Basit bir örnek vereyim. Haliç’in hâlini bilirsiniz. Haliç, kokudan geçilmezdi. Ama biz o Haliç’i temizledik ve Alibeyköy’deki devasa bir taş ocağına Haliç’ten bütün dip çamurlarını pompayla aktardık. Yaklaşık 9,5 kilometre bir mesafeydi.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda orası yaklaşık 500 bin metrekarelik alan hâline geldi ve şimdi çocuk oyun parkları var. O duruma getirdik. Haliç’teki koku gitti. Şimdi mevcut CHP’li Belediye Başkanı göreve geldi, maalesef Haliç tekrar kokmaya başladı. Çünkü bizim yaptığımız o operasyonu bu geri döndürdü. Tabii bizim bu operasyonumuz sıradan değildi. Biz aynı zamanda Boğaz’ın suyunu da Haliç’e aktardık. Haliç’e o suyu aktarmakla oradaki o dönüşümü sağladık. Dolayısıyla da Haliç’in suyunu temize döndürmek suretiyle Haliç çok daha farklı bir hâle geldi. Yine İstanbul’da göreve geldiğimizde doğal gaz kullanım miktarı 50 bin civarındaydı ama biz bunu 1 milyon 200 bine getirdik” diye konuştu.
Yapılan çalışmaların İstanbullulara huzurlu bir yaşam getirdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Istranca Dağları’ndan, yaklaşık 120 kilometre uzaklıktan su getirdiklerini belirterek, şöyle devam etti: “İstanbul’a getirdiğimiz bu içme suyuyla da İstanbul su konusunda bir huzura kavuştu. Çöp noktasında en ufak bir şey kalmadı. O da hâlloldu. Çukur gibi şeyler kalmadı, bunları hâllettik. İstanbul, Habitat’ın ifadesiyle temizlikte dünyada sayılı ülkeler arasına girdi. Allah rahmet etsin Kadir Bey’le iyi bir süreç devam etti ama şu anda mevcut olan CHP’li Belediye Başkanı, İstanbul’u sel alıp götürüyor, o Bodrum’dan çıkıyor. Bodrum’da yaşamak pek huzur vermez.”
“ÇALIŞMAYA, ÇABALAMAYA DEVAM EDİYORUZ”
AK Parti Büyük İstanbul Mitingi’nin Yenikapı Miting Alanı yerine ilk defa farklı bir yerde yapılacağının hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Atatürk Havalimanı’nda yaptığımız operasyonların biri, Kovid döneminde, bin 6 odalı Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi’ni 3 ayda yaptık. Bu bizi çok rahatlattı. Bunun dışında ne dedik? ‘Millet bahçesi hâline getireceğiz.’ dedik. Bir taraftan da sağ olsun Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı’mız bunun çalışmalarını sürdürüyor. Ama bunun dışında da burayı bilişim merkezi hâline getirmek gibi bir hedefimiz var. Bunun dışında da uygun olan, müsait alanda da bu mitingi yapıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü beyefendiler Yenikapı alanını özellikle Cumhur İttifakı’na, AK Parti’ye verme noktasında rahat değiller. Onlar da zannediyorum Maltepe’de yapacaklarmış, hayırlı olsun. Biz Atatürk Havalimanı’nda pazar günü dev mitingimizi yapacağız. Tabii Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’nde de inşallah yüzyılın mitingini yapacağız. 14 Mayıs’ta İstanbul’da alacağımız sonuç İstanbullular için de geleceğin müjdesi olacak” dedi.
Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’ni gençler için bilimin, teknolojinin ve geleceğin sembolü hâline getirdiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları aktardı: “Bay bay Kemal ne yapıyor? O da Atatürk Havalimanı’nı Amerikalılara verme vaadinde bulunuyor. Hatırlarsanız ekonomi için de Amerikalı bir isim bulmuşlardı. Belki birkaç tane bilemiyorum. Gerçi adam gelmeye bile tenezzül etmemişti. Bunların toplantısına video konferansla bağlanmıştı. Bay bay Kemal bunu da büyük bir teknoloji diye anlatmıştı. Her geçen gün bu zatın başka hangi mahfillere ne sözler verdiğiyle ilgili bilgiler ortaya dökülmeye başladı. Sadece tefecilerle değil, terör örgütleriyle de pazarlığa oturmuşlar. Tüm bunlar, bu zatın SSK’yi nasıl batırdıysa devleti de batıracağının işaretidir. Maalesef karşımızdaki koalisyon masasının birilerinden aferin almak için yapmayacakları hiçbir şey yok. Buna ülkeyi, devleti terör örgütlerine teslim etmek de dahildir. Varsın onlar bildikleri yolda ilerlesinler. Biz milletimizden duyacağımız, ‘Allah razı olsun’ duası için çalışmaya, çabalamaya devam ediyoruz. İnanıyorum ki milletim bunlara fırsat vermeyecektir ve gerekli cevap 14 Mayıs’ta sandıklardan çıkacaktır.”
“MİLLÎ GÜVENLİĞİMİZİ TEHDİT EDEN TÜM TERÖR ÖRGÜTLERİYLE TARİHİMİZİN EN BÜYÜK VE ETKİLİ MÜCADELELERİNİ VERDİK”
“Terör örgütleri varlık, yokluk mücadelesi veriyorlar. Bu örgütlerin seçimden önce veya sonra bir provokasyona kalkışabileceklerini düşünüyor musunuz? 14 Mayıs’tan sonra terörle mücadelede bizi ne bekliyor?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunlar zaman zaman Güneydoğu Anadolu’da, doğuda artık bazı yeni gelişmelerin olduğunu… Bir de bay bay Kemal bir şeyler fısıldıyor, ‘daha güzel, daha iyi olacak’ gibi. Bizse, millî güvenliğimizi tehdit eden tüm terör örgütleriyle tarihimizin en büyük ve etkili mücadelelerini verdik” cevabını verdi.
Vesayetin, darbecilerin, emperyalistlerin Türkiye’nin ayaklarına vurdukları prangaları birer birer kırdıkça, yeni ufukların açıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sayede terörle mücadele stratejisinde köklü bir değişikliğe gittiklerini söyledi.
Önce çözüm süreci ile bu meselenin suhuletle sona erdirilmesi ihtimalini sonuna kadar zorladıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Baktık ki bunlar uzattığımız eli ısırıyor. Bu sefer terörü kaynağında bitirme stratejisini devreye alarak, onların anlayacağı dilden konuştuk. Gabar’da, Cudi’de, Tendürek’te, Bestler Deresi’nde bunları yok ettik. Eğer bunları biz, inlerinde vurmamış olsaydık, bugün söylüyor ya ‘bahar gelecek…’ Baharı biz getirdik zaten” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Güneydoğu ve doğuda baharı kendilerinin getirdiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: “Bütün o inlerine girerek getirdik. Eğer o inlerine girmemiş olsaydık, bugün teröristler oralarda yine cirit atacaklardı. Ama şu anda bunların sesleri duyuluyor mu? Hepsi Kandil’e şu anda yığıldılar, varsa yoksa Kandil. Oradan sesleniyorlar. Fakat Kandil’i de bunların başına geçireceğiz, o günler de yakın. Ne diyor? ‘Selo’yu çıkaracağız, Selo ne yaptı?’ diyor. Daha ne yapacak? Diyarbakır’da benim 51 Kürt vatandaşımı katledenler, öldürenler bunlar değil mi? Şimdi onu çıkaracakmış, bay bay Kemal’e bak. Nasıl sen böyle bir şey söylersin? Eğer Türkiye bir hukuk devleti ise bu hukuk devletinin içinde sen kalkıp da istediğin gibi atıp tutamazsın. Ve benim milletim sana zaten bu fırsatı da vermeyecek. Erzurum, Van bugün bunu söyledi. Yarın Kayseri’deyim, ben biliyorum ki Kayseri de aynı şeyleri söyleyecek. Kimden hangi desteği alırlarsa alsınlar, artık ülkemize zarar veremeyecekler.”
Terörle, darbeyle kendilerini yıkamayacaklarını anlayan güçlerin, şimdi strateji değiştirdiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye sınırında oluşturulmaya çalışılan terör koridorunun bunun somut örneği olduğunu kaydetti.
“SINIR ÖTESİ HAREKÂTLARIMIZ BİTMİŞ DEĞİL”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin sınır ötesi harekâtlarla bu kuşatmayı 3-4 yerinden kırdığını hatırlatarak, şunları ifade etti: “İnşallah kalan kısımlarını da etap etap güvenli hâle getireceğiz. Dolayısıyla sınır ötesi harekâtlarımız bitmiş değildir. Sadece doğru zamanı bekliyoruz. Orada umduklarını bulamayanlar, bu defa senaryolarını, karşımıza çıkarttıkları bir masa aracılığıyla gerçekleştirmeye çalıştılar. PKK’sından FETÖ’süne tüm terör örgütlerinin heyecanlanmasının, 14 Mayıs için kendilerini ortaya atmalarının sebebi budur. Dikkat ederseniz, Kandil ne söylüyorsa, Pensilvanya ne söylüyorsa, siyasetçi görünümlü ele başları ne söylüyorsa, bay bay Kemal de aynısını söylüyor. Neredeyse her gün kendilerine bu tabloyu sorduk, bugüne kadar ‘PKK terör örgütüdür’ sözünü ağızlarından duymadık. Bay bay Kemal, hadi çık ‘PKK terör örgütüdür’ de, niye diyemiyorsun? Söyleyemiyor. Bir gün çıkıyor ‘cezaevindeki teröristleri salacağım’ diyor, ertesi gün ‘yurt dışındakiler özgürce Türkiye’ye dönecek’ diyor. Son günlerdeki telaşları, pazarlıklarının ortaya çıkmasından kaynaklı. Ama terör örgütlerine yakayı kaptırdıkları için de geri dönemiyorlar. Ülkemizin üzerindeki planlarını terör örgütleri üzerinden hayata geçirmek isteyenler, bu treni de kaçırmak istemiyorlar.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda Kılıçdaroğlu ve ortakları üzerinde oynanan oyunu biz çok iyi biliyoruz. Ama bir kez daha söylüyorum, başaramayacaklar. Kimse boş hayallere kapılmasın. Ne Türk milleti teröristlerin salınmasına izin verir ne de güvenlik güçlerimiz terör örgütlerine nefes alacak imkân tanır. Bizim için terörle mücadelenin 14 Mayıs öncesi, sonrası yok. Türkiye Yüzyılı yürüyüşümüzün önündeki tüm engelleri aşana kadar, bu mücadele Allah’ın izniyle sürecek. Seçim öncesi ve sonrasında terör eylemi ya da provokatif bir hadisenin yaşanmaması için güvenlik güçlerimiz şu anda canla başla çalışıyor” şeklinde konuştu.
“BİZİM MİLLETİMİZ BUNLARIN PEŞİNDEN GİTMEZ”
“Terör örgütü PKK ve siyasi uzantısı HDP hem mitinglerde hem canlı yayınlarda Kemal Kılıçdaroğlu’na oy istiyor. ‘İmralı tecridinin kapısını parçalayacağız’ diyenler, ‘Afrin’i geri alacağız’ sözü verenler, özerklik vadedenler var. Diğer taraftan Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ‘YPG ile PKK aynı şey değil.’ dedi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her şeyden önce bay bay Kemal terör örgütünü ve siyasi uzantısını öyle bir cesaretlendirdi ki herkes kalbindeki ve aklındakini söylemekten artık çekinmiyor. Öyle bir tabloyla karşı karşıyayız ki koalisyon masası seçim kampanyası değil, sanki teröristlere özgürlük kampanyası yapıyor. Dikkat edilirse ‘yüzyılın hesabını soracağız’ diyor” cevabını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, HDP’lilerin, Kılıçdaroğlu’nun kapalı kapılar arkasında kendilerine birtakım sözler verdiğini açıkça ifade ettiğini kaydederek, “O sözlerin ne olduğu, yapılan açıklamalarla bir bir ortaya çıkıyor. Uzunca bir süre ortaklığı gizlemeye çalışsalar da HDP’nin başından beri bu masanın kurucusu olduğu ortadaydı. Bu kaos masasının müdavimleri, cumhurbaşkanlığı pazarlığı, koltuk pazarlığı, bakanlık pazarlığı yapıyorlar. Bay bay Kemal herkese bir şeyler dağıtırken, terör örgütü mensuplarını da ihmal etmiyor” diye konuştu.
“Parlamentoda bunlarla bir saat ne görüştüler? Açıkla. Ama açıklayamadı” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Cezaevlerini boşaltmaktan, kamudan attığımız terör örgütü yandaşlarını yeniden devlete doldurmaktan söz ediyor. Londra’daki tefeciler de yeniden ülkemizi avuçlarının içine almanın hesabını yapıyor. Bu hesabın içinde herkes var, bir tek milletimiz yok. Bay bay Kemal ve terör örgütü yöneticilerinin söylem birliği içinde olmaları gerçekten vahim bir tablodur. Terör örgütünün sözcüleri ‘100 yıllık Cumhuriyeti yıkacağız, değiştireceğiz’ diyor ama CHP’den bir kişi de çıkıp buna itiraz etmiyor. Masanın etrafında olanlardan itiraz eden yok. HDP’liler CHP’ye ağza alınmayacak sözler sarf ediyor ama bay bay Kemal o hakaretleri sineye çekiyor. Sadece Kılıçdaroğlu değil, yanlarındakiler de terör örgütlerinin ve HDP’nin hakaretleri karşısında sessizliğe gömülmüş durumdalar. Belli ki bu işin gizlisi, saklısı kalmadı. Aradaki anlaşmalardan herkes haberdar.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “’Ülkeye şu yeniliği getireceğiz, yatırım yapacağız’ dediklerini duyan var mı? Sadece şunları diyorlar, ‘Borç alacağız, eskiye döneceğiz, teröristleri salacağız, Erdoğan’dan kurtulacağız.’ Başka vaatleri yok. Bizim milletimiz bunların peşinden gitmez. Teröristlerle beraber hareket edenlere de ben inanıyorum ki yetki vermez. Sen, teröristlere kucak açarsan, yol yürürsen eninde sonunda o teröristler gelir, boynuna kemendi vurur. Bunların dertleri millete hizmet değil, hatta Erdoğan’dan kurtulmak da değil. Bunların tek derdi, ülkeyi siyasetiyle, ekonomisiyle, güvenliğiyle projelerine teslim etmek. Ama bunu da başaramayacaklar” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Van mitingindeki görüntüler ile burada atılan sloganların anımsatılmasının ardından değerlendirmesi sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Allah kimseyi partisinin bayrağıyla terör örgütünün paçavralarını yan yana getirecek zillete düşürmesin” dedi.
“MİLLETİMİZ HER ŞEYİN FARKINDA”
Van’daki söz konusu mitingde terörist başı Öcalan ve terör suçlusu eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş lehine sloganlar atıldığını, hatta terör örgütü PKK’ya destek veren “Dişe diş, kana kan” diye sloganlar yükseldiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Neresi burası? Türkiye. Neresi? Van. Peki burada kimler var? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı burada konuşma yapıyor. Güya siyasi parti yöneticileri burada konuşma yapıyor. Nasıl olur da ‘Dişe diş kana kan…’ böyle bir sloganının atılmasına müsaade edilir. Elbette emniyet birimlerimiz bu durum karşısında gereğini yaptı, yapıyor. Peki bu görüntülere CHP’den, bay bay Kemal’den bir itiraz geldi mi? Hayır. CHP’ye gönül vermiş vatandaşlarımı da rahatsız eden bu görüntü, bilakis Kılıçdaroğlu ve avanesini ziyadesiyle mutlu etmişe benziyor. Öyle mutlu olmuşlar ki terör örgütünün paçavralarını sallayanlara terör örgütünün işaretiyle karşılık veriyorlar. Böylece kapalı kapılar ardında yaptıkları pazarlığa, anlaşmaya sadık olduklarını da gösteriyorlar.”
Seçim günü yaklaştıkça bütün boyaların döküldüğüne dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Terör örgütüyle ortak olursan, pazarlık yaparsan, onların işaretine sahip çıkar emellerini de paylaşıyorsun demektir. Terör örgütü bunları, âdeta kendisine benzetti. Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu. Bu kadar basit. Hepsi terör örgütünün jargonuyla şu anda konuşmaya başladılar. Öyle bir durum ortaya çıktı ki, akıl alır gibi değil. Biri terör örgütünün işaretini yapıyor, bir diğeri kürsüden mermi saçıyor, boş kovanları sallıyor. Neresi burası? Parlamento. Hangi terör örgütüne, masada kime ne söz verdiklerini unuttukları için her şeyi birbirine karıştırıyorlar. Elleriyle kalp işareti mi yapacaklar, terör örgütünün işaretini mi yapacaklar bilemez duruma düştüler. Ülkemizin batısında ayrı, doğusunda ayrı konuşuyorlar. Kılıçdaroğlu, Diyarbakır Anneleri’ne gitsin de ‘Demirtaş’ı serbest bırakacağım’ desin. Diyemez. Hamdolsun milletimiz her şeyin farkında ve sandıkta bunlara dersini vereceği günü bekliyor. Bundan da hiç endişem yok.”
Seçim sürecindeki anketlerle ilgili bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, tekniğine uygun yapılan her anketin kendilerinin önde olduğuna zaten işaret ettiğini söyledi.
“Hem cumhurbaşkanlığı hem de Meclis seçimlerinde tereddüde yer vermeyecek şekilde öndeyiz” diyen Erdoğan, milletin, hizmet ve eser siyasetinin hakemliğini 21 yıldır çok iyi yaptığını, yine yapacağını vurguladı.
“VATANDAŞIM, KİMİN YAPICI VE YENİLİKÇİ, KİMİN YIKICI VE ESKİCİ OLDUĞUNU ÇOK İYİ GÖRÜYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatandaşım, kimin yapıcı ve yenilikçi, kimin yıkıcı ve eskici olduğunu çok iyi görüyor” dedi.
Bu seçimlerin bir özelliğinin olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyük bir deprem felaketiyle karşı karşıya kalındığını, 11 vilayetin bu depremi yaşadığını ve deprem bölgesinin insanlarının, İstanbul, Ankara ve buna benzer birçok yerlere ister istemez göç etmek durumunda kaldığını anımsattı.
Bunun bir yerde de âdeta şehirlerin boşalması demek olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, konteyner kentlerle de bunları mümkün olduğunca telafi etmenin gayreti içinde olduklarını ifade etti.
Şehirlere tekrar geri dönenlerin olduğunu, kendi evinde oyunu kullanma gayreti içinde olanların bulunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul, Ankara, buna benzer diğer vilayetlere giden vatandaşların da oralarda kayıtlarını yapmak suretiyle oylarını kullanma gayreti içinde olacaklarını söyledi.
Kamuoyu yoklamasını meydanlarda yaptıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Meydanlar, Cumhur İttifakı ve AK Parti’nin üstünlüğünü âdeta haykırıyor” diye konuştu.
AK Parti’nin İzmir mitingine katılan vatandaşların sayısına da dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmir’in, Kılıçdaroğlu’nun milletvekili olduğu il olduğunu anımsattı.
İzmir’de CHP’li belediyenin yaptığı bir hizmetin olup olmadığını soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “İzmir’de de çöp, çukur, çamur, susuzluk… Körfez, şu anda rezillik, kokuyor. Kim yapacak bunu? Belediyenin yapması lazım. Peki belediye böyle bir adım attı mı? Yok. Yine İzmir dendiği zaman akla İstanbul geliyor. Niye? İstanbul-İzmir arası 7,5 saatti. Ama biz attığımız adımlarla İstanbul-İzmir arasını 3 saat 15 dakikaya indirdik. Manisa-İzmir arasında meşhur Sabuncubeli Tüneli var. Bu tüneli yaptık. Bütün bunlar benim milletimin gözünden kaçmıyor. Bindirilmiş kıtalarla yapılan mitingler değil. Tam aksine İzmir’in kendi özbeöz halkı AK Parti mitinginde her şeyini ortaya koydu. Görünen bu, tablo bu. Onlar da malum kendi ittifaklarıyla oraya toplandılar, bir araya geldiler. Fakat bu onlar için inşallah çok çok yanıltıcı bir cevap olacak.”
“SEÇİM, SANDIKTA MİLLETLE KAZANILIR”
Masabaşı anketlerle, sosyal medya kampanyalarıyla seçim kazanılmayacağını Kılıçdaroğlu ve avanesinin bir kez daha anlayacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her işi yalan dolan olan ana muhalefetin açıkladığı anketlerin de yalan olduğunu 14 Mayıs’ta halkımız görecek. Bunlar 21 yıldır her seçim öncesi kendi masabaşı anketlerinde hep birinci çıkıyorlardı. Ama hiçbir seçim sonucu öyle olmadı. Biz kendi yaptırdığımız bilimsel anketlerin sonuçlarını bildiğimiz için bu yalanların hiçbirini umursamadık. Milletimiz sandıkta hep AK Parti’ye, şahsıma teveccühle zafer kazandırdı. AK Parti çünkü gönüllerin partisi. CHP ise yalan anketlerin, algı operasyonlarının partisi. Sosyal medyada bir video, bilmem kaç defa izlendi, diye mutlu oluyorlar. Gerçi orada da foyaları ortaya çıktı. Sahte hesaplarla sosyal medyada at koşturdukları havasını yayıyorlardı. Hesaplarını ele geçirdikleri insanların nasıl dolandırıldıkları da ayrıca utanç hanelerine yazıldı. Kurdukları düzen ortaya çıkınca tabii o rakamların hepsi çöp oldu. Tıpkı bunun gibi anket firmaları da para karşılığı bunlara mutlu olacakları sonuç veriyor.”
Dijital medya üzerinden yaptırılan sahte anketlerin de bulunduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Orada da yine trol hesaplar üzerinden kendi lehlerine sonuç çıkartıp algı yapmaya çalışıyorlar. İşin komik yanı, sonra da o sosyal medya anketlerindeki yapay sonuçlara kendileri de inanıp atıp tutuyorlar. Biraz daha sabırlı olsunlar diyorum. Bu millet esas anket sonucunu 14 Mayıs’ta verecek” dedi.
Bir gazetecinin, “Sonra da sandıktan çıkan sonuca inanmakta zorluk çekiyorlar” ifadesine karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öyle, buna da şimdiden başladılar zaten. Yüksek Seçim Kurulu’nun güvenilirliğinden bahsediyorlar. Böyle saçma sapan yaklaşım olur mu?” diye konuştu.
“SİYASETİ, GÖNÜLLERE GİRMEK, İNSANIMIZIN KALBİNDE VE MANTIĞINDA DOĞRU ŞEKİLDE YER ALMAK İÇİN YAPIYORUZ”
Yeni Şafak gazetesinde yer alan, CHP’nin sosyal medyadaki trol ağlarıyla seçime yönelik dezenformasyon çalışması yürüttüğü yönündeki haberin hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bunların anlamadıkları şu. Seçim, sosyal medyada trol ordularıyla değil, sandıkta milletle kazanılır. Sandıkta yenileceklerini anlayınca sosyal medya manipülasyonlarına sarıldılar. Özellikle de gazetenizde bu yalan tezgâhını nasıl döndürdüklerini ben de bugün okudum. Bu düzenbazlığı ortaya döktüğünüz için ben sizi tebrik ediyorum. Ne yapıyorlar? Sandık güvenliğine gölge düşürmek için organizasyon kurmuşlar. Âdeta yalan haber makinesi gibi üretim yapıyorlar. Sahte isimler ve fotoğraflarla hesaplar açarak sosyal medyada 40 milyon kişiye ulaşan bir şebeke kurmuşlar. Bir defa bu da yalan. Yani 40 milyon kişiye nasıl ulaşıyorsun? Bu ne demek? Anne kucağındaki çocuklar da herhalde bu 40 milyonun içindedir. Böyle bir saçmalık olur mu?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ortada milyonlarca insan varmış gibi gözüküyor. Ancak bu hesapları sadece birkaç kişi kullanıyor. Bunlar provokasyona yol açacak her türlü fitneyi, dezenformasyonu, yalanı bu hesaplardan yapıyorlar. Hesabın fotoğrafına bakıyorsunuz bir kadın görünüyor ama gerçekte hesabı kullanan kişi erkek çıkıyor. Aynı anda bir sürü hesabı kullanıyorlar. İşleri tamamen bu. Tam bir şebeke yani. İşte sizin de haberinizde anlattığınız gibi bu trol ordusu, bay bay Kemal’e çalışıyor. Bayağı da para veriyorlar. Bunlarla güya milletin aklını karıştırmaya çalışıyorlar” diye ekledi.
Orman yangınlarında, depremlerde ve diğer bazı hassas dönemlerde de bu hesapların her türlü fitneyi, fesadı ortaya koyduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hesapların, depremzede gibi davranıp insanları kandıran binlerce tweet attıklarına da işaret etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, adına “köleleştirilmiş hesaplar” denilen hesapların da yine devreye sokulduğunu söyledi.
Sosyal medyada gerçek insanların hesaplarını bir şekilde çalıp sonra da buralarda kendi propagandalarıyla ilgili paylaşımlar yapıp hesap sahibi fark etmeden onları da geri sildiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal medya kullanıcılarının bundan haberinin bile olmadığını anlattı.
“Şeytanın bile aklına gelmeyecek yöntemleri görüyorsunuz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bunun adı sahtekârlık değil mi? Bunun adı hırsızlık değil mi? Bay bay Kemal bırak bu işleri de mücadeleni delikanlıca ver. Bunların ağababaları farklı ülkelerde seçimleri etkilemek için hep böyle sahte, algı operasyonları yaptılar. Yani bizim muhalefete bu aklı da dışarıdan veriyorlar. Tabii suçüstü yakalanınca bunu örtmek için kalkıyor bize kara çalıyor, benim çalışma arkadaşlarıma tehditler savuruyorlar. Hâlbuki hile sizde, hurda sizde, yalan, dezenformasyon sizde, algı operasyonları sizde. ‘Kişi kendinden bilir işi.’ derler. Bunlar, kendi kirlerini, paslarını etrafa bulaştırmaya çalışıyorlar. Ama emin olun bunu bile beceremiyorlar. Baksanıza ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Siyaseti kirlettikleri gibi sosyal medyayı da kirletiyorlar.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarla devam etti: “Biz siyasetimizi tıklanma sayıları için, sanal âlemdeki etkileşim için yapmıyoruz. Biz siyaseti, gönüllere girmek, insanımızın kalbinde ve mantığında doğru şekilde yer almak için yapıyoruz. Biz büyük ve güçlü bir ülke yönettiğinin bilincinde bir siyasi partiyiz. Sosyal medyada elbette biz de varız ama CHP gibi yalanın yuva yaptığı sosyal medya hesaplarını yöneten ‘bot partisi’ değiliz. Burayı sadece yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı anlattığımız bir mecra olarak görüyor, öyle de kullanıyoruz.”
Yurt dışı seçmenlerin seçimlere katılımlarının yüksek olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Avrupa, geçen yıla göre şu anda çok farklı. Ciddi manada bir katılım şu anda yurt dışında söz konusu. Ben inanıyorum ki yurt dışındaki oy kullanımında inşallah özellikle Cumhur İttifakı’na verilecek oy, Cumhur İttifakı’na verilecek destek, bundan öncekilerle mukayese edilemeyecek derecede fazla olacak” dedi.
“TEKNOFEST’TE TOPLAM ZİYARETÇİ SAYISI 2,5 MİLYONDU”
Muhalefetin savunma sanayiinde atılan adımlara yönelik eleştirilerinin arkasında hangi gerekçelerin bulunduğu sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TEKNOFEST’te toplam ziyaretçi sayısı 2,5 milyondu. Bu tabii bunları çılgına döndürüyor. Çünkü gelenlerin kahir ekseriyeti genç. Bir taraftan da diyorlar ki ‘Gençler bize destek verecek’. Nerede size destek verecek? Gençler ortada. 2,5 milyon genç. Bunun nereden bakarsan bak, en az 1,5 milyonu hatta daha fazlası TEKNOFEST’e geldi” ifadesini kullandı.
Muhalefetin savunma sanayiine çılgınca saldırdığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, İHA’ların, SİHA’ların, Akıncı’nın ve Kızılelma’nın, muhalefeti rahatsız ettiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Diyorlar ki ‘Erdoğan bunun kayınpederi. Erdoğan bunlara destek veriyor’. Ben o zaman diyorum ki eğer samimiyseniz, dürüstseniz çıkın şu anda devletten Baykar grubuna verilen destek nedir bunu açıklayın. Bunu açıklayamıyorsunuz. Bu namus meselesi. Allah rahmet etsin, dünürüm bu işlerde bırakın kredi almayı, arsa noktasında dahi devletin arsalarından veya arazilerinden kesinlikle kabullenmezdi. ‘Paramı veririm, ben öyle arsa sahibi olurum’ derdi. Hep böyle gitmiştir. Şu anda çocuklar da öyle. Aynen babanın gittiği izden gidiyorlar.”
Muhalefetin, Atatürk Havalimanı ile ilgili attıkları adımdan da rahatsızlık duyduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Orada dünyaya bir görüntü veriyoruz. Nedir bu? Savunma sanayiinde biz nereden nereye geldik, bunu gösteriyoruz. Bunun yanında bir de gençliğimiz, halkımız ‘Ya ben neymişim? Ya bizde bunlar da mı var’. Bunu görüyor. Bakıyorsunuz işte orada İHA, SİHA, Akıncı ve bütün bunlarla beraber şimdi zirve yapan Kaan. Şimdi onu da çıkardık. Bu da tabii TUSAŞ’ın önemli bir adımı. Bunlar niye rahatsız ediyor? Bunlar rahatsız olsa da olmasa da mesele, bir öz güven meselesidir. Bunların rahatsızlığı, yapılan işlerden değil, bu işlerin ülkemize ve milletimize kazandırdığı öz güvenden dolayıdır. Aynı işleri küresel firmalar yapsa ve bize parasıyla satsaydı emin olun hiçbirinin sesi çıkmazdı. Burada mesele, Türkiye’nin kendi iradesi ve gücüyle bu başarıları kazanıyor olmasıdır” diye konuştu.
Bu araçların artık tüm mühimmatlarının da yerli ve millî olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, 21 yıldır sürdürdüğü Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı görevlerinde bütün bu kazanımların elde edildiğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Havelsan, Aselsan ve Roketsan’ın ciddi manada üretimler yaptığına işaret ederek, şu görüşleri paylaştı: “Şimdi çıkmış masanın etrafındakilerden bir tanesi, ‘Ben bunlara işte destek verdim’ diyor. Ne verdin? Sen ne yaptın da verdin? Çık açıkla, ‘Şunu verdim’ de. Baykar’a ne verdin? Havelsan, TUSAŞ bunlarla ilgili, Roketsan’la ilgili ne yaptın? Açıkla. Senin ne yaptığını bu millet çok iyi bilir. Hele hele ben çok daha iyi bilirim. Çünkü senin dün söylediğini, bugün inkâr ettiğini biz iyi biliyoruz. Biz savunma sanayiinde bugüne kadar elde ettiğimiz başarıları CHP zihniyetinin ve FETÖ’nün engellemelerine rağmen elde ettik. Onların ne dediklerine bakmadık. Sadece yaptığımız iş milletin hayrına mı, faydasına mı olacak ona baktık. Savunma sanayii atılımlarımızın sağladığı faydaları da terörle mücadelede görüyoruz. Ama tabii savunma sanayinde attığımız her adım zor oldu. Bugün niçin çıldırıyorlar? Sen Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te, Bestler Dereler’de gireceksin bunların inlerine, bunlar sana ‘Hoş geldin’ derler mi? Onun için de ne diyorlar? Bay bay Kemal açıklama yapıyor, ‘S-400’ü biz gelince depoya kaldıracağız’. Kafaya bak. Bu S-400’ler nedir? Savunma sistemleri. Nasıl depoya kaldırırsın? Sana bu yetkiyi kim veriyor? Zannediyor ki bu işler böyle yolda geçerken buldum. Hayır. Zaten böyle bir imkânı benim milletim sana vermeyeceği gibi kalkıp bu tür çok çok stratejik ürünlerin elden çıkmasına da fırsat vermeyecektir.”
İktidara geldiklerinde, savunma sanayiindeki yerlilik ve millilik oranının yüzde 20 seviyesinde olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunu yüzde 80’e çıkardıklarını, bu oranı daha da artıracaklarını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’de savunma sanayiinde 62 proje yürütülürken, bugün bu sayının 750’yi geçtiğini ve bu projelerin 5,5 milyar dolar olan bütçesinin de bugün 75 milyar dolar seviyesine çıktığını vurguladı.
Bunları, AK Parti hükûmetlerinin gerçekleştirdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, en son hayata geçirdikleri projelerden Hürjet’in ilk uçuşunu başarıyla gerçekleştirdiğini, insansız savaş uçağı Kızılelma’nın irtifa testlerinin sürdüğünü, dünyanın ilk SİHA gemisi vasfını taşıyan TCG Anadolu’nun, Denize Kuvvetleri’ne teslim edildiğini kaydetti.
“BAĞIMSIZ EKONOMİK ADIMLAR ATTIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin ekonomi vaatleri ve Batı’nın 14 Mayıs seçimlerine verdiği öneme ilişkin soru üzerine, Türkiye’nin cari açık vermesinin, daha çok enerjiden kaynaklandığını ve borçlanmanın yarısının enerjiyle ilgili olduğunu ifade etti.
Bu konuyla ilgili Rusya ile farklı adımlar atıldığına ve doğal gazın Türkiye’nin en önemli borçlanma ürünü olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii bu Karadeniz doğal gazı, Gabar (petrolü); bu iki önemli adım, bizi ciddi manada rahatlatacak” sözlerini sarf etti.
Türkiye’yi, ilk imzasını CHP’nin attığı IMF tuzağından kendilerinin kurtardığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başbakanlığım döneminde Davos’tayız. Davos’ta bu Bebecan, o da benimle beraber o zaman ve IMF Başkanıyla konuşuyoruz. Dedim ki ‘Siz alacaklarınızı tahsil ediyor musunuz? ‘Ediyoruz’ dedi. ‘Fakat siz benim görevimi de üstleniyorsunuz. Türkiye’nin başbakanı benim. Türkiye’yi ben yöneteceğim. Siz değil. Siz alacağınızı tahsil ediyorsunuz. Dolayısıyla buna devam. Ama ülkemin yönetimine, siyasi kararları almasına asla müdahale edemezsiniz’ dedim” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 2013’te IMF’ye olan 23,5 milyar dolar borcunu sıfırladıklarını anımsatarak, o dönem 27,5 milyar dolar olan Merkez Bankası rezervinin bugün 115 milyar dolara ulaştığını aktardı.
Merkez Bankasının dolar rezervinin artacağına inandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin kendilerine “IMF’den borç alın” tavsiyesinde bulunduğunu, ancak buna başvurmadıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin şu an IMF’ye borcunun olmadığını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’ye önce borç sonra buyruk vermeye alışanlar, mayıs 2013’ten sonra saldırılarını artırdı. Gezi olayı, Çukur eylemleri, terör saldırıları, kur döviz saldırıları, darbe teşebbüsleri… Tüm bunlara milletimizin desteğiyle biz karşı koyduk. Bağımsız ekonomik adımlar attık. Finans sistemimizi güçlendirdik. Merkez Bankamız rekorlar kırdı. Bankacılık sistemimizin sermayesini tahkim ettik. Küresel ekonomik krize rağmen ekonomisi büyüyen birkaç ülkeden biri olduk. Tüm bunlara karşılık bay bay Kemal ne yaptı? Tekrar ekonomisi kırılgan, savunması dışa bağımlı bir ülke hâline gelmemiz için kapı kapı dolaştı. İnanın bunlar boş. Kimse bay bay Kemal’e değer vermez. Neyi verecek? Adam diyor ki ‘300 milyar dolar getireceğim’. Ne karşılığında getiriyorsun? Tefeciler buna güya söz vermişler. Tefecilerin verdiği sözle para getirecekmiş. Bu zat biliyorsunuz, başarısızlığının kitabını yazmış birisidir. Kitap değil, broşür. SGK’nın başındayken böyle bir broşür yazdı. Yarım asra yaklaşan siyasi hayatımda ülkesini borçlandırma vaadiyle ortada dolaşan başka bir siyasetçi görmedim. Batı’nın 14 Mayıs seçimlerine ilgisi de buradan kaynaklanıyor. Önce borç sonra emir verecekleri aparat olarak bay bay Kemal’i seçtiler.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Makam, koltuk hırsları da koalisyon masasını birilerinin oyuncağı hâline getirdi. Biz enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için attığımız adımlarda karşımızda bunları bulduk. Allah’a hamdolsun, milletimiz tüm bu adımlarımızın faydalarını görüyor, hissediyor, yaşıyor. Mesela Karadeniz gazı. Bu kaynak bizi sadece enerjide dışa bağımlılıktan kurtarmayacak, enerjide üretici ülke konumuna girmemizle oluşacak refah artışı hayatın tüm alanlarına yansıyacak. Her bir vatandaşımız cebinde, mutfağında bunun faydalarını görecek. Şimdiden zaten görmeye başladı” dedi.
“AİLE BİZİM KUTSALIMIZDIR”
“Aileyi korumak, gençleri korumak için bir yasal düzenleme olacak mı?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun için anayasa değişikliğini teklif olarak getirdiklerini, çünkü ailenin kendileri için olmazsa olmaz olduğunu ifade etti.
Milletin bunu çok iyi değerlendirmesi gerektiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’nin, İYİ Parti’nin, HDP’nin, LGBT’ci olduğunu söyleyerek, “Bunun yanında bazı küçük partiler de var. Onlar da LGBT’ci. Eğer değillerse çıksınlar açıklasınlar. Ama AK Parti, asla LGBT’yi semtine uğratmaz, Milliyetçi Hareket Partisi uğratmaz. Cumhur İttifakı böyle bir şeyi asla semtine uğratmaz” diye konuştu.
“Çünkü aile bizim kutsalımızdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, güçlü milletlerin, güçlü ailelerden oluştuğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Eğer güçlü aileniz yoksa güçlü bir millet kuramazsınız. Toplumumuzun bel kemiği aileyi, gözümüzün nuru evlatlarımızı LGBT gibi sapkınlıklardan korumak bizim için esastır. Aynı zamanda aileyi güçlendirmeyi de kendimize sorumluluk addediyoruz. Türkiye’de aile ismiyle bir bakanlığı biz kurduk. Sosyal yardım programlarımızın ana gayesi hep aile kurumunu ayakta tutmak olmuştur. Şimdi yeni bir adım daha atıyoruz, bu doğrultuda yapılacak çalışmaların finansmanı için Aile ve Gençlik Bankası kuruyoruz. ‘Sayın Başkan, bu nereden çıktı’. Yıllarca önce Başbakanlığım döneminde bir Norveç seyahatinde Norveç Başbakanıyla, onların biliyorsunuz petrol rezervleri falan çok çok güçlü… ‘Yüzde itibarıyla buranın gelirinin yüzde 25’ini biz gençliğin geleceğine yönelik rezerv olarak kullanıyoruz. Bu başka bir yerde kullanılmazdı’. Şimdi biz de Aile ve Gençlik Bankası’nı bunun için kuruyoruz. İşte diyelim ki Gabar’da çıkan petrol. Öbür tarafta doğal gaz. Bütün buranın gelirinin belli bir bölümünü biz bu bankada rezerv edeceğiz. Buradan ailelere, buradan gençlere, bu banka üzerinden ev hanımlarına ve gençlerimize destekler vereceğiz. Ev hanımlarımızı, sigorta primlerinin 3’te 1’ini ödeyerek emekli edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ailede gençler başta olmak üzere en az bir çalışanın olmasını sağlayacaklarını belirterek, kadın ve genç istihdamına özel önem vermeyi sürdüreceklerini söyledi.
Hayata geçirecekleri gelir tamamlayıcı aile destek sistemiyle hiçbir hanenin gelirinin belirli bir seviyenin altına düşmemesini temin edeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gençlerimizin evlenmelerini, yuva kurmalarını kolaylaştıracağız. Yeni evlenen çiftlere 2 yılı geri ödemesiz, 48 ay vadeli 150 bin lira faizsiz evlilik kredisi vereceğiz” bilgisini paylaştı.
Hayata geçirecekleri Aile Koruma Kalkanı Programı’nın da son derece önemli olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gençliğimiz üzerinde emelleri olanlara, aile yapımızı bozarak Türkiye’yi çökertmek isteyenlere fırsat vermeyeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
“ENKAZ KALDIRMA ÇALIŞMALARINDA ARTIK SONA GELİYORUZ”
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’ta yaşanan depremlerin etkilediği 11 ildeki inşa ve ihya çalışmalarına da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremin öncelikli gündemleri olmaya devam ettiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara şifa dileyerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu arada enkaz kaldırma çalışmalarında diyebilirim ki artık sona geliyoruz. Ama kalıcı konutların yapımında da işte şu yoğun konut yapımları da devam ediyor. Şu anda TOKİ’nin yapmakta olduğu konutları da görüyoruz. Şimdi TOKİ’ye de kafayı takmış bay bay Kemal. İşte başındakini alacakmış, TOKİ’yi kapatacakmış, işte bizden önce TOKİ çok daha fazlasıyla konutlar yapmış. Biz geldiğimizde 30 bin şimdi ise bu konut sayısı 1 milyon 300 bine ulaştı. Kılıçdaroğlu sen kendinde misin? Nereden nerelere geldik. İstanbul’a Belediye Başkanı oldum, KİPTAŞ’ı biz sıçrattık. Şu anda sen KİPTAŞ’la İstanbul’da acaba ne yapıyorsun? Nerede ne yaptın? Kaç konut yaptın? Bunu söyle. Yok.”
“ÇOK KAPSAMLI BİR ŞEHİRCİLİK HAMLESİNİ HAYATA GEÇİRİYORUZ”
6 Şubat depremlerini yaşayan illeri ayağa kaldırma çalışmalarının sürdüğünü anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Buralarda insanımız için 650 bin konut ve köy evi yapacağız. Bunların 319 binini bir yıl içinde inşallah bitireceğiz. Ama o kadar hızlı çalışıyoruz ki 2 ay içinde tamamladığımız köy evleri oldu. Gittim, teslimatlar yaptım. Bunların vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Çalışmalar hızlı bir şekilde devam ediyor. Bugün itibarıyla inşa sürecine başladığımız konut sayısı 125 bini, bilfiil temeli atılan konut sayısı da 59 bini buldu. Aynı şekilde iş yerlerinin ve sosyal alanların yapımlarını da sürdürüyoruz. Sadece konut yapmıyoruz, çok kapsamlı bir şehircilik hamlesini hayata geçiriyoruz. Bu çalışmalarımız elbette tüm ülkemizi de kapsıyor.”
Ülkenin hiçbir yerinde depreme dayanıksız bina bırakmamakta kararlı olduklarını ve bunun için de yoğun bir şekilde zemin etütlerini yaptıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu zemin etütleriyle beraber inşallah İstanbul’da 5 yılda 1,5 milyon konutu dönüştüreceğimiz büyük bir adım attık” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kapsamda Yarısı Bizden Kampanyası’nı başlattıklarını anımsatarak, İstanbul’dan başlayarak risk içindeki evini kentsel dönüşümle güçlendirenlerin maliyetinin yarısını, devlet olarak kendilerinin karşıladığını anlattı.
Kentsel dönüşümde kira yardımını da 5 bin 250 liraya yükselttiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca 10 bin 500 lira da taşınma yardımı yaptıklarını ifade etti.
“ŞEHİRLERİMİZİ AFETLERE HAZIRLAMAK POPÜLİZM YAPILACAK BİR MESELE DEĞİL”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi: “Yarısı Bizden Kampanyası’nda şimdiye kadar 533 bin bağımsız birim için 104 bine yakın başvuru yapıldı. Tabi bizim önceliğimiz, yerinde dönüşümü sağlamak. Ama diyelim ki hak sahibi vatandaşımız rezerv alanındaki konutlardan faydalanmak istiyor, bu sefer de mevcut binasının değerini rezerv alanından tercih ettiği konutun değerinden düşeceğiz. Devletimiz hem maliyetinin yarısını karşılayacak hem de uygun oranlarda kredi desteği verecek.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: “Bütün bu adımları atarken, tabi muhalefet hep karşı çıkıyor. Nerede bir kentsel dönüşüm yapacak olduk, hemen engelleme girişimleri başlattılar. Öyle veya böyle biz yolumuza devam edeceğiz. 21 yılda ilan ettiğimiz 279 riskli alan kararına 800’ü aşkın dava açtılar. Popülizm yapmaya gelince onlardan iyisi yok. Ama iş icraata gelince de ortada yoklar. Şehirlerimizi afetlere hazırlamak popülizm yapılacak bir mesele değil. Deprem, siyaset üstü bir meseledir. Biz buna böyle bakıyoruz, adımlarımızı buna göre atıyoruz, atmaya da devam edeceğiz.”
“İyi ki Varsın” yazı dizimizde başarıdan başarıya koşan, her başarısının altında “Hayalleri olan hayatımda, umutları olan kadınlarla birlikte” … her şeye, herkese rağmen içindeki kadını kaybetmeden güçlü durabilmek adına felsefesi olan, ayrıca ; Ankara Kocatepe Mimar Kemal Lisesi ardı sıra, Ankara Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya Bölümü’nde okuyup, İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü yüksek onur derecesiyle ve birincilikle bitirmiş, 1972 yılında Anadolu’nun en köklü yerleşim merkezi Osmanlı’nın Başkenti İstanbul’da, Üsküdar’da dünyaya gelen, Hande Dengim Bağcıoğulları’ na yer verdim.
Hakkında sayısız yazılar yazıldı… O zaman, üzerinde durmamız gereken temel soru şu: Dün hakkında değişmekte olan dünya ve yeni kuşak insanlar mı yoksa belli bir yaşa gelen muhafazakar eğilimli insanların dünya algısı mı? “Bir bugün iki yarına bedeldir. İki günü eşit olanın bir günü kayıptır” deyişi, yalın bir gerçeği yansıtır. ‘Bugün’ halen elimizde mevcut zaman dilimidir. ‘Yarın’ ise hayal edilerek tasarlanan bir şimdidir. Zihnimizin geleceğe ait projeksiyonudur. Bugün dünden iyisini yapmak ve yarın daha da iyisini yapmak en önemli insani sorumluluğumuzdur.”
Hande Dengim Bağcıoğulları “Yapmamız gereken şeyler arasında en başta olması gereken; ‘özsevgi ve özdeğer’ tam olarak nedir bunu anlamak ve içsellestirebilmek. Kendinizi sevmeniz, kendinize her şeyden ve herkesten çok DEĞER vermeniz, bunu dengeli ve sağlıklı bir şekilde hayata geçirebilmeniz çok önemli,” diyerek; “Dün, Bugün, Yarın, hata yapacağım bir gün değil. Zaten, hata yok, öğrenmek, ders almak ve ilerlemek var.” diyerek işe başlamanın önemine vurgu yapıyor. Enerji Petrol Medya Grup olarak şu parantezi açarak yazı dizimize devam ediyorum: Kendisinin profesyonel çalışma hayatına ‘Merhaba’ demesi 1996 yılında İstanbul’da, bilişim sektöründe başlamasıdır. Sektörde sıfırdan başlayarak üst düzey yöneticiliğe kadar ivmelenen bir kariyer çizgisinde kamu ihale, proje satış pazarlama, kurumsal iş geliştirme, teknik koordinasyon ve altyapı konularında uzmanlaşmıştır. 2006 yılından itibaren, uluslararası bilişim ve yazılım firmalarının İngilizce-Türkçe çeviri projelerini yürütmüştür.
2013 yılından bu yana, toplumların ve bireylerin sağlıklı, kaliteli ve dengeli yaşamına katkı sunan ruhsal, bedensel ve zihinsel bütüncül terapiler konusunda çalışmaktadır. Alana yönelik yenilikçi yöntemleri, metodolojik yaklaşımla geliştirmekte ve kullanmaktadır. Bioenerji Uzmanı, Aile Danışmanı, Profesyonel Eğitmen Koç, NLP Uzmanı, Hipnotist ve Flash EMDR / Mindfulness / Kabul ve Kararlılık / Bilişsel Davranışçı / Şema / Duygu Odaklı Terapist olmasının yanı sıra, farklı psikoloji ekolleri, sufi şifacılığı, kadim sırlar ve nefes teknikleri gibi konularında değerli birçok üstattan ve hocadan eğitimler almış olup, İstanbul başta olmak üzere tüm Türkiye’de, uzaktan/yüz yüze bireysel/grup/çift/aile danışmanlığı ve terapi seanslarına devam etmektedir. Mesleki eğitim, duyuru, seminer, atölye ve kamp çalışmaları düzenlemektedir.
“Zaman, kıymetini bilmeden harcadığımız, fazlasını hayal edip elimizdekini kaybettiğimiz ‘zaman’. Her şeyin ilacı sandığımız, her şeye kadir zaman. Mucizeleri barındıran, üzüntüleri unutturan. Ömrümüz, geçmişimiz ve geleceğimiz. Yaşadıklarımız ve yaşayacaklarımız. Kayıplarımız ve umutlarımız. Önümüz ve arkamız.” diyen, tüm mesleki unvanlarının da ötesinde, insanın derin içselliğini çok iyi kavramış ve bunu hayatına mesleki çalışmaları ile yansıtan zamansız ve gerçek bir “Halkla İlişkiler Uzmanı” Hande Dengim Bağcıoğulları ‘nın sözleri ile yazı dizimizin ana temasına katkı sağlıyor.
Hande Dengim Bağcıoğulları “Sevgi ve samimiyet, hem meslek yaşamımda hem de yaşamımın tümünde en güçlü değerlerim oldu.” diyerek adeta İnsanoğlunun Dünü Bugünü ve Yarını hakkında anekdot veriyor: “Zira, samimi insanlar her zaman çok korkutucudur, gölgeleri yok, silah kullanmıyorlar. İşte tam olarak da bu yüzden durdurulamazlar. Samimiyet, insanın en saf ve güçlü yanıdır çünkü maskesizdir, gölgesizdir. Kendine dürüst olanlar, korkularıyla yüzleşir, karanlıklarını kucaklar ve içlerindeki gerçek ışığı ortaya çıkarırlar. Samimi insanlar silaha ihtiyaç duymazlar; onların savunması, başkalarının zayıflık dediği şeyleri birer mücevher gibi taşımaktır; nihayetinde de onları faydaya ve başarıya dönüştürebilmektir. Samimiyet, gölgeleri olmayan bir dünyaya açılan kapıdır ve bu kapı, yalnızca kendine sadık olanlara aralanır.” dedikten sonra ekliyor: “Ve sevgi…’Herşeyin bir güzelliği vardır ama herkes bunu göremez.’ derken Konfüçyüs neler gördü kim bilir? Bakmadan görebilmek, işitmeden duyabilmek, hareket etmeden koşabilmek… Sevgi, bazen görünmeyeni görüp, kalbin derinliklerinde yankılanan o sessiz izlerde eminlikle yürüyebilme cesaret ve kararlılığını gerektiriyor. Çünkü gerçek görmede, göz kapaklarının ardındaki sonsuz evrenler görünür olma potansiyeli ile her an keşfedilmeyi bekliyor. Ve duyulan, kulaktan değil ruhun yankılarından geliyor. Ve koşmak bazen, hiçbir yere gitmeden kendini bulmak anlamına geliyor. Sevgi, insanın sadece dış dünyayı değil, kendi içindeki evreni de fethetmesini kolaylaştıran en güzel yol arkadaşı… Ve bazen çıkış yolu aradığım, kolay olmadığını ya da yorulduğumu hisettiğim her durakta o anımsatıcı soruyla bana ‘Ben’i ve yolumu hep hatırlattı, hatırlatmaya devam ediyor:
Eğer koluma alıp bir başlangıcı çıkıp gitsem senden, dökülür müsün yollara ‘Biz’i bulmaya?” İyi ki varsın yazı dizimde de yer verdiğim Hande Dengim Bağcıoğulları’nı “Dünden Bugüne Yarından Geleceğe” isimli yukarıda yazı dizimin tamamında başarılı çalışmalarını saymakla bitiremiyoruz.
Hande Dengim Bağcıoğulları, Hz Mevlana’nın ‘ Dert yol gösterir.’ sözüne atıfta bulunarak şu ifadelere yer veriyor. “Aslında sağlık sorunlarıyla gelen danışanlarım terapilerinde neler farkettiklerini ve neler anladıklarını bana şu şekilde söylüyorlar. ‘Enerji olduklarını ve bizleri negatif düşüncelerin hasta ettiğini’ ifade ediyorlar.
Enerjimiz yükseldiğinde bireysel ilişkilerimiz düzelir, kendine güven artar, yüksek enerjimizi çevremize de yayarız. Kariyerde başarılı olacak motivasyonu ve gücü içinde buluyor danışanlar. En güzeli de içsel huzur ve mutluluğa kavuşmuş oluyorlar.”
Hz. Mevlana’nın , Dünü, Bugünü ve Yarını anlatırken güzel bir sözünü hatırlatarak . “Yarın yaparım, yarın yaparım deme! Bugün de dünün yarınıydı, ne yapabildin?” sözü ile adeta yazı dizimizin ana temasına vurgu yapıyor. Bu engin deneyim, derin bilgi, özgün beceri ve başarılarının devam etmesinin, ülkemiz adına sosyal yaşam ve dayanışma alanında katacağı yüksek değerlerin bilinci ile saygılarımızı sunuyoruz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye ziyarette bulunan Karadağ Cumhurbaşkanı Jakov Milatoviç’i Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.
Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gelişinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından resmî törenle karşılandı. İki ülke millî marşlarının çalınmasının ardından Karadağ Cumhurbaşkanı Milatoviç, tören kıtasını selamladı.
Türkiye ve Karadağ bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren iki lider, daha sonra baş başa görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Engelsiz Türkiye Programı’nda yaptığı konuşmada, “Milletimizin farklı kesimlerine yönelik ayrımcı uygulamalara son vermeyi nasıl görev biliyorsak, engelli vatandaşlarımıza yönelik adaletsizliklerin ortadan kaldırılmasını da devletimizin asli vazifesi olarak görüyoruz. Bir yandan toplumun temeli olan, aile kurumunu güçlendirmeye çalıştık; diğer yandan yaşlılarımızın, bakıma muhtaç ve engelli kardeşlerimizin geniş bir sosyal hizmet havuzundan yararlanmalarını sağladık” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi’nde düzenlenen Engelsiz Türkiye Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Ülkenin ve dünyanın dört bir yanındaki tüm engellilerin 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler öncülüğünde tüm dünyada kabul görmüş bu günün engellilerin sorunlarıyla ilgili farkındalığın artmasına, engelli insanların hayatlarını kolaylaştıracak yeni adımların atılmasına vesile teşkil ettiğini belirtti.
“ENGELLİ KARDEŞLERİMİZİN GÜNDEMİNE SAHİP ÇIKMAMIZ, BU YÖNDE ATILAN ADIMLARA İŞTİRAK ETMEMİZ GEREKİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellilerin sorunlarının çözümü noktasında en önemli hususun bu konuyu her fırsatta gündeme taşımak suretiyle toplumsal hassasiyetin gerilemesine izin vermemek olduğunu ifade etti.
Engellilerle ilgili ne kadar farkındalık oluşturabilir, mesuliyet duygusu ne kadar yaygınlaştırabilirse bu süreçte o kadar fazla yol alınabileceğine, o derece başarılı olunabileceğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu bakımdan siyaset, sivil toplum ve hükûmet olarak sosyal aktivitelerle, kültürel projelerle, toplumsal bilinci artıran kampanyalarla hep beraber engelli kardeşlerimizin gündemine sahip çıkmamız, bu yönde atılan adımlara iştirak etmemiz, samimi destek vermemiz gerekiyor. 22 yıldır Türkiye’de değişimin ve dönüşümün öncülüğünü yapan AK Parti, toplumun her kesimini bu mücadeleye dahil etmek için öncü, örnek ve sürdürülebilir politikalar oluşturmaya devam ediyor. Partimizin düzenlediği bu programın da engelli kardeşlerimizin hayatlarını daha da kolaylaştırma ve toplumla bütünleşmelerini sağlama çabalarımıza katkı sunacağına inanıyorum. Bu anlamlı programı tertipleyen AK Parti Sosyal Politikalar Başkanlığımıza teşekkür ediyor, Rabbimden üstün başarılar temenni ediyorum.”
“UZAK COĞRAFYALARA İYİLİĞİ, MERHAMETİ VE ŞEFKATİ TAŞIDIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gölgesinde yaşamaktan bahtiyarlık duyulan medeniyet çınarının köklerinin yüzlerce yıl ötesine uzandığını ifade etti.
Merkezine insanı ve insanlık değerlerini alan medeniyet çınarıyla farklı coğrafyalara iyiliği, adaleti, şefkat ve merhameti taşıdıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: ‘İnsan insanın kurdudur’ yerine, ‘İnsan insanın yurdudur’ dedik ve ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ anlayışıyla hareket ettik. Bugün gönül coğrafyamızda hangi evi ziyaret etseniz orada mutlaka Türkiye’ye dua eden, bu millete selam gönderen, bizleri ve ecdadı hayırla yad eden insanlarla karşılaşırsınız. Türk beklenendir, Türk yolu gözlenendir tespitinin kuru bir hamaset değil tam aksine güçlü bir hakikat olduğuna pek çok yerde şahitlik edersiniz. Biz de buna yurt dışı ziyaretlerimizde defalarca şahitlik ettik. Bu elbette ki parayla, güçle, zorla elde edilebilecek bir paye değildir. Kalplerin kilidini açmak iyiliğe giden yolu bulmak ve tertemiz bir mazinin taşıyıcısı olmak, inanın ki her millete nasip olacak bir onur değildir. Türkiye adına, Türkiye’nin istiklal ve istikbal mücadelesi adına, Türkiye Yüzyılı’nın inşası adına çok büyük bir kazanımdır, önemli bir referanstır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ecdadın engelli konusuna yaklaşımını hatırlatarak, Selçuklu döneminde sultanların Darüşşifa kurumlarıyla, Ahi Teşkilatı’nın orta sandıklarıyla, vakıfların Hankah ve şifahanelerle engellilerin ve hastaların daima yanında olduğunu dile getirdi.
Engellilerin askerî ve idari görevlere getirildiklerine, titizlikle himaye edildiklerine, sosyal hayata katılımlarının teşvik edildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bir vakıf medeniyeti olan Osmanlı’da, engellilere dönük hizmet ve faaliyetler devletin siyasetinde önemli bir yer tutmuştur. Padişah müşavirliği dahil engellilerin Osmanlı Devleti’nin farklı kademelerinde büyük vazifeler üstlendiği çoğu zaman göz ardı edilen bir gerçektir. Hırka-i Saadet Dairesi’nde görev alan Darul-Huffaz gibi kurumlarda yetişip hafızlık yapan, farklı din hizmetlerinde bulunan nice engellinin hayatın her alanında güçlü bir şekilde var olduğunu biliyoruz. Ecdat, vakıflar, eğitim ve sağlık kurumları, bimarhaneleriyle engellilerin topluma kazandırılmasına müthiş bir hassasiyet göstermiştir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de kimi marjinal çevrelerin bitmeyen bir kinle özellikle hedef aldığı Sultan 2. Abdülhamit Han’ın, 1889’da açtırdığı bir mekteple işitme ve konuşma engelli kişilerin çağın üzerinde bir eğitim almalarını sağladığını söyledi.
Bu okulun öğrencilerinin, at arabalarının ve diğer araçların kendilerini fark etmeleri için kırmızı renkli bir kıyafet giydiklerini, Sultan Abdülhamit Han’ın bu öğrencilere özel bir ihtimam gösterdiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bir gün dönemin Maarif Vekaleti bu talebeler için bir talimatname hazırlamış ve mahallî idarelere göndermiştir. Bu talimatnamede kırmızı renkli elbise giyen öğrencilere dikkat etmeyen tüm arabacıların amirleri tarafından uyarılmaları, gerekirse cezai işleme tabi tutulmaları emredilmiştir. Yine o günlerde işitme ve görme engelliler okulu talebeleri Abdülhamid Han’a bir mektup yazarak kendilerine yönelik hizmetlerinden ötürü Sultan’a şükranlarını ifade etmişlerdir. İşte biz böyle bir geçmişten, böyle bir devlet geleneğinden, hamdolsun böyle erdemli ve kapsamlı bir sosyal politika tecrübesinden geliyoruz. Bundan da iftihar etmemiz, gururlanmamız gerekiyor. Başkaları gibi devletimizin ve milletimizin tarihini bir asır öncesinden başlatıp, geçmişi reddetmek yerine, tarihimizi bir bütün olarak kucaklıyor, maziden bugüne ve geleceğe güçlü köprüler kurmaya gayret ediyoruz.”
Ecdattan miras kalan ne kadar değer ve ne kadar uygulama varsa hepsini muhafaza etmenin, daha ileri seviyelere taşımanın çabasında olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal adaleti güçlendirmeyi, eşitsizliği gidermeyi hedefleyen, kuşatıcı insan odaklı yaklaşımların gerisinde işte bu tasavvurun bulunduğunu söyledi.
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NDE HANGİ SEBEPLE OLURSA OLSUN KİMSE DIŞLANAMAZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Biz her zaman şunu savunduk. Bugün de aynı hassasiyeti taşıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sahibi millettir. 85 milyonun tamamıdır. İnanç, mezhep, meşrep ayırmaksızın milletimizin tüm fertleri, devletimizin nazarında aynı derecede hizmete ve hürmete layıktır. Tek parti faşizmi ve darbe dönemlerindeki gibi makbul olan ve olmayan vatandaş ayrımını asla tasvip etmiyoruz. Sırf inancından, başörtüsünden, sakalından dolayı insanların kamusal hayatın dışına atıldığı o kara günler artık geride kalmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nde hangi sebeple olursa olsun kimse dışlanamaz, ikinci sınıf vatandaş olarak görülemez, sosyal, siyasal ve iktisadi noktada kesinlikle geri görülemez. Bunların en başında da engelli vatandaşlarımız yer almaktadır. Biz engelli vatandaşlarımızla güçlüyüz ve 21. yüzyılı Türkiye Yüzyılı yapma hedefine giden yolda engellilerimizle kol kolayız, omuz omuzayız. Milletimizin farklı kesimlerine yönelik ayrımcı uygulamalara son vermeyi nasıl görev biliyorsak, engelli vatandaşlarımıza yönelik adaletsizliklerin ortadan kaldırılmasını da devletimizin asli vazifesi olarak görüyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’den beri aile ve sosyal hizmetler sahasının bu konuda titizlikle eğildikleri alanların başında geldiğini, bir yandan toplumun temeli olan aile kurumunu güçlendirmeye çalıştıklarını, diğer yandan yaşlıların bakıma muhtaç ve engellilerin geniş bir sosyal hizmet havuzundan yararlanmalarını sağladıklarını anlattı.
Engellilere dönük hizmetleri, lütfeden, bahşeden, üstenci bir tarzda değil, geç kalmış hakların teslimi yaklaşımıyla hayata geçirdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2005’te çıkardıkları ve temel politikayı ortaya koydukları Engelliler Hakkında Kanun’un, bunun en açık göstergelerinden biri olduğunu ifade etti.
“WEB SİTELERİ VE MOBİL UYGULAMALARIN ERİŞİLEBİLİRLİĞİ GENELGESİNİ YAKINDA YAYINLAYACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 2008’de Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmeyi (EHS) imzalayan ilk ülkelerden biri olduğunu anımsatarak, engellilerin hak ve hizmetlere doğrudan ulaşabilmeleri adına erişilebilirlik ilkesini kendilerine rehber edindiklerini vurguladı.
Bu kapsamda kamu kullanımına açık binaların, kaldırım, yaya geçidi ve park gibi açık alanların, toplu ulaşım araçları ile bilgi ve iletişim sistemlerinin erişilebilir olmasını zorunlu hâle getirdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellilerin yoğun şekilde kullandıkları 3 bin 500’ün üzerinde bina, açık alan ve toplu taşıma aracına, erişilebilirlik belgesi verdiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2020 yılını “Erişilebilirlik Yılı” ilan ederek bu alandaki çalışmalara daha da hız kazandırdıklarını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Erişilebilirlik yalnızca fiziki yapılarla sınırlı değil, teknolojinin tüm unsurlarıyla hayatımızı hem de doğrudan etkilediği bugünlerde çoğu ürün ve hizmete erişim dijital yollarla sağlanıyor. Buradan bir müjdeyi tüm engellilerimizle paylaşmak istiyorum. Engelli kardeşlerimizin dijital temelli hizmetlere daha kolay ulaşabilmeleri amacıyla web siteleri ve mobil uygulamaların erişilebilirliği genelgesini inşallah yakın zamanda yayınlayacağız. Genelgemiz tüm engelli kardeşlerimiz için şimdiden hayırlı, uğurlu olsun.”
“ENGELLİ ÖĞRENCİLERİMİZ, EV, OKUL ARASI ULAŞIMLARINI HİÇBİR ÜCRET ÖDEMEDEN YAPABİLİYORLAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “İşitme engelli kardeşlerimizin, tüm işaret dili tercümesinden yararlanabilecekleri engelsiz iletişim merkezimizi 2022 yılında kurduk. 2013 yılında hayata geçirdiğimiz ücretsiz seyahat uygulamasına devam ediyoruz. Bu çerçevede engelli bireyler ve refakatçileri için belediyeciler aracılığı ile yaptığımız gelir desteği ödemelerimizi sürdürüyoruz. Bugüne kadar yaklaşık 1,5 milyar liralık ücretsiz seyahat gelir desteği ödemesi gerçekleştirdik. Engelli öğrencilerimiz, ev, okul arası ulaşımlarını hiçbir ücret ödemeden yapabiliyorlar.”
Erişilebilirlik bilincinin toplumun tüm kesimlerinde yaygınlaşması adına 2011’den beri bilgilendirme ve farkındalık çalışmaları yürüttüklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar 28 bini aşkın kamu personelinin erişilebilirlik eğitimlerine katıldığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellilerin çalışmak ve üretmek için istekli ve azimli olduğuna yıllardır bizzat şahitlik ettiğini vurgulayarak, “İş yerlerine engelli personel çalıştırma zorunluluğu getiren kota sistemini devreye aldık. Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı ile kamuda engelli memur atamalarının önünü yine biz açtık. Böylece son yıllarda kamudaki engelli memur sayısında önemli artış sağladık. 2002 yılında 5 bin 772 olan engelli memur sayımız şu an 71 bine yaklaşmış durumda” diye konuştu.
Kamuda çalışan engelli memurların verimliliğinin artırılmasına büyük önem verdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, engellilerin özel sektörde istihdam edilmelerini de güçlü şekilde desteklediklerini vurguladı.
Bu kişilerin becerilerinin dikkate alınarak istihdam edilmeleri için iş koçluğu uygulamasını 2014’te başlattıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu uygulamayı iş ve meslek danışmanlığı sistemi olarak yaygınlaştırmaya ve güçlendirmeye devam ediyoruz. İş bulmakta zorlanan zihinsel engelli vatandaşlarımızı ücret desteği, vergi indirimleri ve çeşitli muafiyetler sağladığımız korumalı iş yerlerinde istihdam ediyoruz. Hâlihazırda bu yardımdan 17 korumalı iş yerinde 333 engelli kardeşimiz çalışmaya, üretmeye devam ediyor” dedi.
“2002’DE 21 OLAN ENGELLİ BAKIM MERKEZLERİMİZİN SAYISINI 106’YA ÇIKARDIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, erken teşhis ve müdahalenin birçok alanda olduğu gibi engellilikle mücadelede de önemli bir yer tuttuğunu belirterek, “0-8 yaş aralığındaki özel gereksinimli evlatlarımızın ihtiyaç duydukları hizmetleri etkili bir şekilde alabilmeleri için aile temelli, ulusal erken müdahale sistemimizi yıl bitmeden pilot olarak hayata geçireceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda 2 ilde uygulanan otizmli bireylerin ailelerine yönelik Bireysel Sosyal Hizmet Danışmanlığı’nı da yakın zamanda 16 ile daha taşıyacaklarını bildirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üzerinde önemle durduğumuz bir diğer konu ise engelli vatandaşlarımızın ailelerinin yanında sosyal çevrelerinden kopmadan bağımsız bir biçimde yaşamlarını sürdürebilmeleridir. Bunun için Evde Bakım Yardımı, Gündüzlü Bakım Hizmetleri ve Umut Evleri gibi toplum temelli bakım hizmetlerini önceliyor ve yaygınlaştırıyoruz. 2007 yılında yaklaşık 29 bin vatandaşımız evde bakım yardımı alıyordu. Hâlihazırda bu yardımdan yaklaşık 547 bin vatandaşımız yararlanıyor. Engellilerimizin kültürel ve sportif faaliyetlere katılabildiği gündüz bakım evlerimizin sayısını 137’ye yükselttik. Ülkemizin dört bir yanındaki 145 Umut Evi’nde engelli vatandaşlarımıza ev ortamında hizmet sunmaya devam ediyoruz. 2002 yılında 21 olan engelli bakım merkezlerimizin sayısını 106’ya çıkardık. Bu merkezlerdeki 6 bin 832 vatandaşımızın her türlü ihtiyacı ücretsiz karşılanıyor. 2024 yılı Ekim ayı itibarıyla farklı şehirlerdeki 317 özel bakım merkezinde hizmet alan 30 bin 165 engelli vatandaşımızın yüzde 94’ünün bakım maliyetlerini devlet olarak biz karşılıyoruz.”
“ENGELSİZ BİR TÜRKİYE İSTİYORSAK TÜM KURUMLARIMIZIN UYUM VE İŞ BİRLİĞİ İÇİNDE BUNA KATKI SAĞLAMASI ŞARTTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, otizm alanında ihtisaslaşmış, gündüzlü ve yatılı bakım merkezlerinin de yaygınlaştırılmasının önceliklerinin arasında yer aldığını belirtti.
Otizm spektrum bozukluğu olan bireylere İkinci Ulusal Eylem Planı’nın uygulanmaya başladığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Engelli kardeşlerimizin hiçbir zorlukla karşılaşmadan hayatın her alanında güçlü şekilde var olabildiği bir ülke Türkiye Yüzyılı’nda ulaşmak istediğimiz hedeflerden biridir. Türkiye Yüzyılı sadece barışın, huzurun, kardeşliğin değil, engellilerin de yüzyılı olacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2030 Engelsiz Vizyon Belgesi’ni 3 yıl önce yine Dünya Engelliler Günü’nde ilan ettiklerini, vizyon belgesinin 3 yıllık uygulama aracı olan Engelli Hakları Ulusal Eylem Planı’nın ilk 2 yılının geride kaldığını söyledi.
Eylem planının hedeflerine tam anlamıyla ulaşabilmesi için herkesin daha gayretli, hevesli ve özverili çalışması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Engelsiz bir Türkiye istiyorsak tüm kurumlarımızın uyum ve iş birliği içinde buna katkı sağlaması şarttır. Bu noktada sorumluluk üstlenen tüm birimlerimizin gereken özeni, titizliği, hassasiyeti göstereceğine yürekten inanıyorum. Burada şu gerçeği tekrar hatırlatmak durumundayım. Gerçek manada engellilik hâli, azmini ve idealini kaybetmişler içindir. Azmini ve idealini kaybetmemiş olanlar için engel yoktur. Azim varsa, hedef varsa, inanç varsa, ülkü varsa başarı vardır, zafer vardır, galibiyet vardır, hedeflere ulaşmak vardır. Bir başka engellilik hâli de zihinlerde ve yüreklerde olandır. Yani asıl engellilik kendine engel olmaktır. Kendini sınırlamak, hayatın içerisinden geri çekmektir. Davası, hedefi, gayesi ve azmi olan parmağıyla mermeri deler, tırnağıyla kale surlarında gedik açar.”
“ENGELLİ KARDEŞLERİMİZLE EL ELE, GÖNÜL GÖNLE VERDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Spordan siyasete, iş dünyasından hayatın diğer alanlarına kadar engelli kardeşlerimizin hepimizi gururlandıran, hepimize umut ve ilham veren başarılarının gerisinde zihinlerdeki engelleri yıkmaları vardır. Engelli kardeşlerimizle el ele, gönül gönle verdik. Hamdolsun bugün 22 sene önce hayal dahi edilemeyen seviyelere geldik ama önümüzde daha gitmemiz gereken çok ciddi mesafe olduğunun da farkındayız. Engelli kardeşlerimizin hayatın her safhasında daha fazla görünür olmaları, daha fazla yer almaları için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Başta mahallî idareler olmak üzere kamu yahut özel her kurum ve kuruluşun engellilerin hayatına olumlu manada dokunmak noktasında elini taşın altına koymasını özellikle beklediğimizi burada vurgulamak istiyorum” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm engellilerin 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü tebrik ederek, erişilebilirlik ödüllerine layık görülen kurumları ve temsilcileri kutladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kahramanmaraş’ta 155.000 Konut Anahtar Teslimi ve Kura Çekimi Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Hedefimiz deprem bölgesinde evine girmeyen, iş yerine kavuşmayan tek bir kardeşimizi dahi bırakmamaktır. Kahraman şehrimizin asli hüviyetine sadık kalarak, çok daha modern, çok daha güzel bir Maraş’ı el birliği ile yine biz inşa edeceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kahramanmaraş’ta Merkez Spor Kompleksi yanında düzenlenen “Yeniden Güçlü Anadolu” 155 Bininci Konut Kura Çekimi ve Anahtar Teslim Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Konuşmasına Kahramanmaraşlıları selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yiğitlik ve asaletin ruh bulduğu bereketli topraklarıyla, medeniyetlere beşiklik eden destanlar şehri Kahramanmaraş’ımızdayız. Siz edelerle beraber olmanın bahtiyarlığını yaşıyorum. Kahramanmaraş’a geldiğimiz andan itibaren bizleri yine samimiyetle bağrınıza bastığınız için her birinize teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
“KARDEŞLİĞİN, DAYANIŞMANIN EN GÜZEL ÖRNEKLERİNİ SERGİLEDİNİZ”
Törenin ardından AK Parti Kahramanmaraş İl Kongresi’ne katılacağını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Kongremizden önce hem sizlere bir teşekkür edelim dedim hem de yapımı tamamlanan deprem konutlarının açılışını yapalım istedik. Coşkunuzdan, heyecanınızdan, sevdanızdan dolayı sizlere şükranlarımı sunuyorum. Aynı şekilde 31 Mart seçimlerinde Cumhur İttifakı’na güvendiğiniz, inandığınız, bize sahip çıktığınız için siz edelere teşekkür ediyorum. 31 Mart’ta Maraşlı kardeşlerim bir kez daha AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın belediyecilik vizyonuyla ‘yola devam’ dedi. İlk günden beri bizi yalnız bırakmayan Kahramanmaraş 31 Mart’ta yine bize olan desteğini esirgemedi. Rabb’im sizlerden razı olsun. Rabb’im Kahramanmaraş’ta aramızdaki dayanışmayı daim eylesin.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Siz bize nasıl destek olduysanız biz de sizin için aşkla çalışmaya devam edeceğiz. Allah’ın izniyle Maraş’a ve Maraşlı kardeşlerimize mahcup olmayacağız. Bu kadim şehir, sadece toprağının bereketiyle değil milletimizin sarsılmaz iradesiyle her dönemde koca bir kale Anadolu’nun sağlam direği oldu. Deprem sonrası karşılaştığı büyük zorluklarda dahi başını yere eğmedi. Edelerimiz ‘Asrın felaketi’ni yaşamalarına rağmen asla vazgeçmedi, asla pes etmedi, umutsuzluğa kapılmadı. El ele vererek hayata yeniden sarıldınız. Kardeşliğin, dayanışmanın en güzel örneklerini sergilediniz.”
“ŞEHRİMİZİ ESKİSİNDEN DAHA GÜZEL, DAHA DAYANIKLI VE MODERN HÂLE GETİRMENİN GAYRETİNDEYİZ”
Türk edebiyatının usta isimlerinden şair ve yazar Erdem Beyazıt’ın Diriliş Saati şiirinden, “Ey her depremden sonra biraz daha doğrulan, herkesin veba girmiş bir şehrin hem halkı hem seyircisi olduğu bir günde ey düştüğü yerden kalkmaya hazırlanan ülke. Her damlası bir zafer müjdecisi, bir posta eri gibi yağmur yüzümüze değince çıkacağız yola” mısrasını okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte Kahramanmaraş, merhum şairimizin dediği gibi 6 Şubat depremlerinden sonra doğruluyor, devletimizin de desteğiyle düştüğü yerden ayağa kalkıyor” dedi.
“Asrın felaketi” olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023’deki depremlerinin yaralarını hızla sarmak için gece gündüz demeden çalıştıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dağlar ne kadar yüksek ise yol onun üstünden geçer’ inancıyla şehrimizi eskisinden daha güzel, daha dayanıklı ve modern hâle getirmenin gayretindeyiz. Yıkımın büyüklüğü karşısında asla yılgınlığa kapılmadan asrın inşasını başlattık. O günden bugüne dek bir an olsun elimizi deprem bölgesinden çekmedik” diye konuştu.
“155 BİNİNCİ YUVAMIZIN ANAHTARLARINI TESLİM ETMENİN HEYECANINI VE SEVİNCİNİ YAŞIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremzedeleri bir an önce kalıcı konutlarına kavuşturmak istediklerini vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı: “Bugün bu büyük seferberlikte yeni bir adım daha atıyoruz. Biliyorsunuz geçtiğimiz ay Hatay’daki törenimizde 130 bininci yuvamızın anahtarını hak sahiplerimize teslim etmiştik. Şimdi de Kahramanmaraş’ımızda 155 bininci yuvamızın anahtarlarını teslim etmenin heyecanını ve sevincini yaşıyoruz. İnşallah birazdan canlı bağlantıyla Hatay’ımızda 5 bin 900, Malatya’mızda 2 bin 313, Adıyaman’ımızda 6 bin 912, Gaziantep’imizde 257, Diyarbakır’ımızda 674, Adana’mızda 668, Şanlıurfa’mızda 2 bin 929, Elazığ’ımızda bin 407 ve Kahramanmaraş’ımızda 3 bin 499 olmak üzere toplamda 24 bin 559 yuvamızı daha hak sahibi kardeşlerimize teslim edeceğiz.”
Bugünkülerle birlikte Kahramanmaraş’ta il ve ilçelerde 22 bin 228 konut ile 5 bin 170 köy evinin kurasını çekmiş olacaklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2024 sonuna kadar 39 bin 136’sı Maraş’ta olmak üzere 11 ilimizde toplam 201 bin 688 bağımsız bölüm afetzede kardeşlerimize teslim edilecek” dedi.
Gelecek yıl Kahramanmaraş’ta 63 bin 300 konut ve 5 bin 846 iş yeri olmak üzere 68 bin 876 konut ve iş yerinin teslimatının yapılacağını da bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Deprem bölgemizin tamamında ise 452 bin 983 bağımsız bölümü inşa etmiş olacağız. Rabb’im bu hanelerimizi oturacak tüm ailelerimize huzur, güven ve ihsan eylesin diyorum. Bu konutların yapımında emeği, alın teri olan herkese tüm bakanlıklarımıza işçisinden mühendisine, bütün kardeşlerime bilhassa da yüklenici firmalara teşekkür ediyorum” ifadesini kullandı.
“GELDİĞİMİZ HER MAKAMI TÜRKİYE’YE ESER VE PROJE KAZANDIRMAK İÇİN BİR FIRSAT OLARAK GÖRDÜK”
Yaklaşık yarım asırdır siyasetin içerisinde olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Rabb’im bizlere çok farklı görevlerde ülkemize ve milletimize hizmet etmeyi nasip etti. Geldiğimiz her makamı bir zıplama tahtası olarak değil, Türkiye’ye eser ve proje kazandırmak için bir fırsat olarak gördük. Bakın 6 Şubat’ta Türkiye hem kendi tarihinin hem de insanlığın başına gelmiş en büyük doğal afetlerden birini yaşadı. Sadece Maraş’ta 7 bin 492 bina yıkıldı. Enkaz altında kalan 2 bin 788 Maraşlı kardeşimiz depremde vefat etti. Rabb’im hepsine rahmet etsin. Onları cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin. Depremden Maraş, Hatay, Adıyaman başta olmak üzere 11 ilimiz etkilendi. Tam 671 bin 826 konut ya yıkıldı ya da ağır hasar gördü. Dikkatinizi çekerim, bu sadece konut sayısı. İçinde iş yerleri yok. Bu ne demek biliyor musunuz? Değerli kardeşlerim neredeyse 2,5 milyonluk bir nüfusu barındıran tek bir şehrin tamamen yok olması demek.”
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ekonomide yol açtığı tahribatın 104 milyar dolardan fazla olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Toprağa verdiğimiz 53 bin 735 kardeşimizin kalbimizde bıraktığı yaralar belki de hiç iyileşmeyecek, hiç kapanmayacak” diye konuştu.
“Tüm bunlar ortadayken ana muhalefet genel başkanının bize sataşmasına ne demeli?” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Az çok bu işleri bilen herkesin takdir ettiği bir inşa ve ihya seferberliğinde, hükûmetimizi insafsızca eleştirmenin kime ne faydası var? Sayın Özel çıkmış, ‘deprem konutları 10 yılda bitmez’ diyor. Daha bunun gibi nereden tutsan elinde kalacak bir sürü tezviratı, iddiayı ve iftirayı grup kürsüsünden ortalığa boca ediyor. Ben buradan kendisine soruyorum; Sayın Özel, siyaset boş atıp dolu tutmasını beklemek midir? Güneşe, yağmura, fırtınaya aldırmadan afet konutlarını bitirmek için çalışan kurumlarımızın emeğini, gayretini hiçe saymak sana ne kazandıracak? Allah aşkına, 6 Şubat’tan beri deprem turistliği dışında ne yaptınız? Hangi işi bitirdiniz? Taahhüt ettiğiniz hangi projeyi teslim ettiniz, hangi yaraya merhem oldunuz? Bölücü terör örgütüne iltisakı sebebiyle görevden el çektirilen bir şahsın kapısında 24 saat nöbet tutmak dışında hangi icraatınız oldu?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kahramanmaraş’ta bugün, millete söz verdikleri üzere 155 bininci konutun kurasını çekip, anahtarını teslim edeceklerine dikkati çekti.
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde vatandaşlara “bedava konut” sözü verdiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Madem bedava konut verebiliyorsunuz belediyeler aracılığıyla yapsanız ya? Elinizi tutan mı var? Halep oradaysa arşın burada, hadi buyurun yapın. Bunlar yapamazlar, bunlar millete hizmet edemezler. Bunlar para balyalarını yığma dışında, taş üstüne taş koyamazlar” dedi.
Muhalefetin iş yapmak, hizmet üretmek gibi bir derdi olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bunların tek bildikleri algı ve reklam yapmak. Bir de fahiş fiyatlarla, şişirilmiş faturalarla konser düzenlemek. Çok açık söylüyorum, iş yolsuzluğa, hırsızlığa, milletin malını yandaşlara yağmalatmaya gelince CHP’den hünerlisini kimse bulamaz. Ama söz konusu hizmet, vatandaşın dertlerine çare üretmek olunca ara ki bulasın. Bunların devrik genel başkanı, ‘hükûmet bu enkazın altında kalır’ diyordu. Kaderin cilvesine bakın ki bu zat, önce seçim sandığının daha sonra da kurultay sandığının altında kaldı. ‘Oğlum’ diye bağrına bastığı kim varsa, ellerine geçen ilk fırsatta bunun böğrüne hançeri sapladı. Bunlardan ülkeye de millete de hayır gelmez.”
CHP ve CHP’li siyasetçilerin ne ülkeyi ne de milleti tanımadıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şehirlerimizde ne yapıldığından, hangi hizmetlerin olduğundan bile haberdar değiller. Depremden etkilenen il sayısını sorsan, inanın bilmezler. Nurhak’ta ‘yok’ dedikleri hastanenin 56 yataklı olduğunu ve hasta kabul ettiğini bilmezler” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkoğlu ilçesindeki 120 yataklı Acil Durum Hastanesini aralık ayı içinde tamamlayacaklarını, 400 yataklı Acil Durum Hastanesi Projesi kapsamında yapılan Kahramanmaraş Devlet Hastanesini de ocak ayı içinde hizmete açmayı hedeflediklerini söyledi.
Necip Fazıl Şehir Hastanesinin yanında yapımı süren 600 yataklı yeni hastaneyi de 2025’in ikinci yarısında bitireceklerini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “Yeni bir müjdeyi şehir hastanemizde veriyoruz. Kahramanmaraş’ımıza kazandıracağımız bin yataklı, 250 bin metrekare kapalı alana sahip şehir hastanemizin proje çalışmalarını tamamladık, 2025 Ocak ayı itibarıyla yapım ihalesi sürecini başlatacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan CHP Genel Başkanı Sayın Özel’e diyorum ki Ankara’da siyasetçilik oynamak yerine gel, eser ve hizmet siyaseti nasıl yapılırmış Kahramanmaraş’ta gör. Bizi kendinizle de karıştırmayın. Çünkü biz, söz verince unutan değil, gecesini gündüzüne katıp gerçekleştirmeye çalışan bir hükûmetiz. Seçim meydanlarında ne söylediysek hepsinin de arkasındayız. Hedefimiz, deprem bölgesinde evine girmeyen, iş yerine kavuşmayan tek bir kardeşimizi dahi bırakmamaktır” diye ekledi.
Şair ve yazar Erdem Beyazıt’ın sözlerini anımsatarak, yaraları hızlıca sarıp yola yeniden, yepyeni bir heyecanla çıkacaklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her damlası bir zafer müjdecisi olan yarınları, Maraşlı kardeşlerimizle birlikte yine biz karşılayacağız. Kahraman şehrimizin asli hüviyetine sadık kalarak, çok daha modern, çok daha güzel bir Maraş’ı el birliğiyle yine biz inşa edeceğiz. Gayret bizden tevfik Allah’tandır diyoruz” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 21 aylık sürede afetlere dirençli, çevre dostu, sıfır atıkla uyumlu, akıllı ve modern şehirleri inşa ve ihya ettiklerini dile getirerek şu değerlendirmede bulundu: “Dünya ölçeğinde böylesine büyük ve geniş bir projenin bu kadar kısa sürede hayata geçirilmesi çok nadir rastlanan bir başarıdır. İnanıyorum ki bugün teslim ettiğimiz her yuva, ayağa kaldırdığımız her eser, geçmişe saygımız ile geleceğe olan inancımızın bir ifadesidir. 2025 yılının sonunda, sadece yeni yuvalarımız bitmeyecek aynı zamanda tüm evlerimizin pencereleri de huzura açılacak. Depremzede illerimiz artık afetin değil, huzurun, umudun ve güvenin adresi olacak. Kahramanmaraş gibi eşsiz gayretin, emsalsiz şehirleri, Türkiye Yüzyılı’nın mührünü taşıyacak.”
“KAHRAMANMARAŞ’IMIZA BİR SPOR KOMPLEKSİ İNŞA EDECEĞİZ”
Bir müjde daha vermek istediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Gençlik ve Spor Bakanlığı’mız, Çevre Bakanlığı’mız ve Büyükşehir Belediyemizin ortaklığıyla muhteşem bir yatırımı şehrimize kazandırıyoruz. Kahramanmaraş’ımıza 17 bin 500 seyirci kapasiteli stadyumumuzun merkezinde olduğu bir spor kompleksi inşa edeceğiz. TOKİ’mizle, 121 bin 500 metrekarelik arazi üzerindeki projemizde, olimpik yüzme havuzundan kafeteryalara, kamp merkezinden uluslararası spor salonlarına kadar her şey olacak. Spor kompleksimizle şehrimizde hem uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapacağız hem de nice yıldızları yetiştireceğiz. Spor tesisimiz, gençlerimiz başta olmak üzere Maraş halkına şimdiden hayırlı, uğurlu olsun.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem konutlarının yapımında emeği geçen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, TOKİ ve AFAD, hayırseverler, işçiler ve mühendisleri tebrik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının ardından dua edildi. AFAD Başkanı Okay Memiş’in TOKİ ve Emlak Konut yetkililerinin başlattığı kura çekimiyle hak sahipleri belirlendi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremden etkilenen Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa’daki törenlere canlı bağlantıyla katılarak, bazı hak sahipleriyle sohbet etti. Daha sonra hak sahiplerine konutlarının anahtarları teslim edildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi’nde “Kırılma Noktasında Bir Dünya: Krizleri ve Dönüşümü Yönetmek” temasıyla düzenlenen TRT World Forum’a katılarak bir konuşma yaptı.
“BM’nin reforme edilmesi gerekmektedir, dünya 5 daimî üyenin eline bırakılamaz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT World Forum’da yaptığı konuşmada, “Birleşmiş Milletlerin reforme edilmesi gerekmektedir, dünya beş daimî üyenin eline, diline bırakılamaz. Süratle bu değişim gerekiyor; beş daimî üye, 15 geçici üye olmaz. Bu şekilde bu dünya yönetilemez” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, “Gazze’den Ukrayna’ya, Batı Afrika’dan Güney Asya’ya kadar pek çok coğrafyada süre gelen insani krizler, her seferinde çok daha keskin bir şekilde mevcut dünya düzeninin kırılganlığını gözler önüne sermektedir. Ancak bu krizlerin insanlığın ortak istikbali için daha güçlü bir dayanışma çağrısı olduğu da inkâr edilemez bir gerçektir. Hep söylediğim gibi, her kriz aynı zamanda bir imkandır. Adalete, barışa, huzura, güvenlik ve istikrara açılan bir fırsat penceresidir. Layıkıyla değerlendirebilenler için her kriz, yeni bir dönemin muştusu, yeni bir başlangıcın öncüsü olma potansiyeline ziyadesiyle sahiptir. İnsanlık tarihine baktığımızda bunun sayısız örneği ile karşılaşıyoruz. Milyonlarca insanın hayatını kaybettiği 2. Dünya Savaşı’nın en önemli çıktılarından biri, irili-ufaklı tüm ülkelerin bir araya gelebildiği en geniş zemin olan Birleşmiş Milletler sisteminin tesisi olmuştur. Peki şu anda, bu Birleşmiş Milletlerle devam edebilir miyiz? Hayır… Tamamıyla bu Birleşmiş Milletlerin reforme edilmesi gerekmektedir, dünya 5 daimî üyenin eline, diline bırakılamaz. Süratle bu değişim gerekiyor; beş daimî üye, 15 geçici üye olmaz… Bu şekilde bu dünya yönetilemez” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Umman Sultanı Heysem bin Tarık ile gerçekleştirdikleri ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Bu ziyaret Umman’dan ülkemize devlet başkanı düzeyinde yapılan ilk resmî ziyareti teşkil ediyor. Köklü tarihî ve kardeşlik bağlarına sahip olduğumuz Umman ile ilişkilerimiz her alanda gelişmeye devam ediyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Umman Sultanı Heysem bin Tarık bin Teymur Al Said, baş başa ve heyetler arası görüşmeleri ile anlaşmaların imza töreninin ardından, ortak basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu.
Umman Sultanı Heysem bin Tarık’ı Türkiye’de misafir etmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretin Umman’dan Türkiye’ye devlet başkanı düzeyinde yapılan ilk resmî ziyaret niteliğinde olduğunu söyledi.
“UMMAN İLE İLİŞKİLERİMİZİ ÇOK DAHA İLERİ NOKTALARA TAŞIMAK İSTİYORUZ”
Gelecek dönemde Umman’a iade-i ziyarette bulunmayı öngördüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Köklü tarihî ve kardeşlik bağlarına sahip olduğumuz Umman ile ilişkilerimiz her alanda gelişmeye devam ediyor. Değerli kardeşimle birlikte münasebetlerimizi her alanda çok daha ileri noktalara taşımak istiyoruz. Geçtiğimiz yıl ülkemizde yaşanan deprem felaketinin ardından sergilediği güçlü dayanışma için kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum. Burada şunu da büyük bir memnuniyetle ifade etmem lazım. Kıymetli dostumun Yemen ihtilafı başta olmak üzere, bölgemizi ilgilendiren birçok meselede elini taşın altına koymak suretiyle barışın tesisi için sarf ettiği çabalar takdire şayandır. Gerek Türkiye-Umman ilişkilerine, gerek bölgemizin barış ve istikrarına katkılarından ötürü Sultan Heysem bin Tarık’a Türkiye Cumhuriyeti Devlet Nişanı’nı biraz önce takdim ettim. Şahsımıza tevcih etmiş oldukları El Said Nişanı için de kendisine şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Rabb’im iki ülke kardeşliğini daim eylesin.”
“UMMAN İLE TİCARET HACMİMİZİ 5 MİLYAR DOLARA ÇIKARMAYI HEDEFLİYORUZ”
Görüşmelerinde, çeşitli alanlara yayılan ilişkilerin daha da güçlendirilmesi için atılabilecek adımları değerlendirdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu bilgileri paylaştı: “İlişkilerimize kurumsal çerçeve kazandırmak arzusundayız. Bu amaçla yüksek düzeyli stratejik iş birliği mekanizması dahil istifade edebileceğimiz seçenekleri ele aldık. Dış ilişkiler, ekonomi, sanayi, yatırım, sağlık, kültür, tarım ve hayvancılık gibi başlıklarda iş birliğimizi ilerletmeye yönelik 10 belge imzalandı. Ortak bildiri kabul edildi. Ekonomi ve ticari ilişkilerimizi mevcut potansiyelimizi yansıtacak şekilde ilk aşamada 5 milyar dolara çıkartmayı hedefliyoruz. Müteahhitlik firmalarımız, Umman’da bugüne kadar 7 milyar dolar değerindeki projeyi başarıyla tamamladı. Aziz kardeşimle, şirketlerimizin Umman 2040 vizyonuna yapabilecekleri katkılara da değindik. Bu vesileyle Umman heyetinin yarın Türk iş dünyasının temsilcileriyle yapacağı toplantıdan somut neticeler alınmasını temenni ediyorum. BOTAŞ ile Umman’lı muhatabı arasındaki anlaşma uyarınca 2025 yılından itibaren Umman’dan sıvılaştırılmış gaz tedarikine başlanacak olmasıyla enerji alanında iş birliğimizde yeni bir döneme girmiş olacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmede savunma sanayi alanındaki iş birliğinin de gündeme geldiğini belirterek, Umman’ın Türk ürünlerini tercih etmesinden iftihar ettiklerini söyledi.
Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve heyetiyle bölgedeki gelişmeleri de etraflıca gözden geçirdiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ummanlı kardeşlerimizin uluslararası ve bölgesel sorunların diyalog yoluyla aşılmasına yönelik çabalara verdiği desteği takdirle karşılıyoruz. Bu konularda Umman ile istişare ve iş birliğine önem veriyor, benzer görüşleri paylaşıyoruz. Bilhassa İsrail’in Filistin’deki katliamlarına ve bölge güvenliğini tehdit eden saldırılarına karşı İslam dünyasının daha somut ve kapsamlı iş birliği yapması gerektiğine vurgu yaptık” diye konuştu.
“GAZZE’DE KALICI ATEŞKES SAĞLANMADIKÇA BÖLGESEL VE KÜRESEL HUZURA ULAŞAMAYACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lübnan’da ateşkesin teminine yönelik müzakerelerin olumlu sonuçlanmasını memnuniyetle karşıladıklarına dikkati çekerek, şöyle devam etti: “Ülkemizin, Lübnan’da barışın ve istikrarın sağlanmasında her türlü desteği vermeye hazır olduğunu bir kez daha vurguluyorum. Ancak Gazze’de acil, adil ve kalıcı ateşkes sağlanmadıkça bölgesel ve küresel huzura ulaşamayacağımızın da altını çizmek istiyorum. Amerikan Başkanı Biden’ın, Gazze’de ateşkes için yeni bir girişim başlatacaklarını duyurması, çok geç kalmış ama önemli bir adımdır. Bu çatışmaların en başından bu yana kalıcı ateşkes sağlanması için gerek arabuluculuk olsun gerek garantörlük olsun, üzerimize düşeni fazlasıyla yapmaya hazır olduğumuzu defaatle ifade ettik. Bugün de aynı yerdeyiz. Gazze’de sükunetin ve barışın tesisi için üzerimize düşen ne varsa, elbette yapmaktan çekinmeyiz.”
Umman Sultanı Heysem bin Tarık, herkesin ortak arzusunun bölgede güvenlik ve istikrarın tesisi olduğunu ifade ederek, “Bölgesel iş birliğini güçlendirmek için el ele vererek çalışmalı, bu bağlamda bizler Umman olarak bölgemizi ilgilendiren uluslararası meselelerde Türkiye’nin pozisyonunu ve duruşunu desteklediğimizi ifade etmek isteriz” diye konuştu.
Filistin konusunda da iki devlet temelli çözümün hayat bulması için iş birliğine devam edilmesi gerektiğini dile getiren Umman Sultanı Heysem bin Tarık “Herkes için adalet ve barışın tesisi için bu amaç gerçekleştirilmelidir” ifadesini kullandı.
TÜRKİYE İLE UMMAN ARASINDA İMZALANAN ANLAŞMALAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Umman Sultanı Heysem bin Tarık’ın huzurunda, iki ülke arasında 10 anlaşma imzalandı. İmza altına alınan anlaşmalar şöyle:
“Ordu Yardımlaşma Kurumu ve Umman Yatırım Otoritesi Arasında Ortak Girişim Kurulması Anlaşması”
“Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ile Umman Sultanlığı Ticaret, Sanayi ve Yatırım Teşvik Bakanlığı Arasında Yatırım İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı”
“Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Umman Sultanlığı Hükümeti Arasında Tarım, Hayvancılık, Balıkçılık ve Su Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı”
“Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Umman Sultanlığı Küçük ve Ortak Ölçekli İşletmeleri Geliştirme Otoritesi Arasında Mutabakat Zaptı”
“Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Umman Sultanlığı Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında İşbirliği Anlaşması”
“Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile Umman Sultanlığı Merkez Bankası Arasında Mutabakat Zaptı”
“Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Umman Sultanlığı Hükümeti Arasında Çalışma ve İstihdam Alanlarında İşbirliğine Dair Mutabakat Zaptı”
“Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Umman Sultanlığı Kültür, Spor ve Gençlik Bakanlığı Arasında Kültür Alanında Mutabakat Zaptı”
“Diplomasi Akademisi tarafından temsil edilen Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ile Diplomasi Akademisi tarafından temsil edilen Umman Sultanlığı Dışişleri Bakanlığı Arasında Diplomatik Çalışmalar ve Eğitim Alanında Mutabakat Zaptı”
“Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ile Umman Sultanlığı Dışişleri Bakanlığı Arasında Siyasi İstişarelere İlişkin Mutabakat Zaptı”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye ziyarette bulunan Umman Sultanı Heysem bin Tarık bin Teymur Al Said’i Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.
Umman Sultanı Heysem bin Tarık, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gelişinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından resmî törenle karşılandı. İki ülke millî marşlarının çalınmasının ardından Umman Sultanı Heysem bin Tarık, tören kıtasını selamladı.
Türkiye ve Umman bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren iki lider, daha sonra baş başa ve heyetler arası görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmî ziyaretini gerçekleştirmek üzere Türkiye’ye gelen Umman Sultanı Heysem bin Tarık bin Teymur Al Said’i Esenboğa Havalimanı’nda karşıladı.
Karşılama töreninde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Ankara Valisi Vasip Şahin de eşlik etti.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, aralarında Aybüke Yalçın’ın üniversite arkadaşlarının da bulunduğu öğretmenlerle bir araya gelerek hem onların öğretmenler gününü kutladı hem de bölgede yürütülen üretim faaliyetler hakkında bilgi verdi.
Bir dönem terörle anılan Gabar Dağı, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde çok özel bir kutlamaya sahne oldu. Günlük 58 bin varil petrolün üretildiği Gabar’da, adını şehit öğretmen Aybüke Yalçın’dan alan petrol üretim sahası öğretmenler gününe ev sahipliği yaptı.
Bakan Bayraktar, Türkiye’nin birçok bedel ödemesine karşın teröre boyun eğmediğini vurgulayarak “Enerji bağımsızlığını ülkemizin milli güvenliğinin bir parçası olarak görüyoruz. Bu mücadeleye iç cephemizi çok güçlü hale getirerek devam edeceğiz.” dedi.
Öğretmenlerle Bir Araya Geldi
Bakan Bayraktar, Şırnak programı kapsamında Gabar Dağı’nda bulunan Şehit Aybüke Yalçın Üretim Sahası’nda incelemelerde bulundu. Bakan Bayraktar’a ziyaretinde Şehit Aybüke Yalçın’ın üniversiteden sınıf arkadaşları olan Hatice Büyükcengiz, Tuğba Çakır ve Sevgi Köküş ile Şırnak’ta görev yapan öğretmeler de eşlik etti. İncemeler sonrasında öğretmenlerle bir araya gelen Bakan Bayraktar, öğretmenlerin bu özel gününü kutladı, Şırnak’taki petrol üretimiyle ilgili bilgiler verdi.
Aybüke Öğretmeni Andı
Daha sonra açıklamalarda bulunan Bakan Bayraktar, konuşmasına tüm öğretmenlerin öğretmenler gününü tebrik ederek ve 2017 yılında Batman’ın Kozluk ilçesine PKK’lı teröristler tarafından 23 yaşında şehit edilen Öğretmen Aybüke Yalçın’ı anarak başladı.
Günde 58 Bin Varil
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olarak Türkiye’nin enerjide bağımsızlığı için büyük bir mücadelenin içerisinde olduklarını anlatan Bakan Bayraktar, Gabar’da yaklaşık bir yıl önce 23 bin olan günlük petrol üretimini 58 bin varilin üzerine çıkardıklarını söyledi. Bayraktar, 60 kuyuda üretimin sürdüğünü ifade ederek bölgede yaklaşık 500 kilometre yol yaptıklarını ve Türkiye’nin en kalite petrolünü ürettiklerini kaydetti.
Bu Ülke Teröre Boyun Eğmedi
Bayraktar, enerji bağımsızlığını Türkiye’nin milli güvenliğinin bir parçası olarak gördüklerini ifade ederek “Bu ülke teröre hiçbir zaman boyun eğmedi bundan sonra da eğmeyecek. Bu mücadeleyi bundan sonra da devletimizin bütün kurumlarıyla, milletimizin duası ve gücüyle beraber iç cephemizi çok güçlü hale getirerek devam edeceğiz.” dedi.
Şırnak’a Bölge Müdürlüğü
Petrol keşfiyle birlikte Şırnak’ın çehresinin değiştiğine, istihdamın arttığına, ekonomik aktivitelerin geliştiğine işaret eden Bayraktar, “Şırnak, bu anlamda çok büyük bir potansiyel barındırıyor. Türkiye Petrolleri olarak burada daha kalıcı, daha uzun soluklu varlığımızın bir göstergesi bölge müdürlüğümüz olacak. Onun da inşaatına en kısa sürede başlayacağız.” diye konuştu.
Yeni Projeler Yolda
Bayraktar, bölgenin Irak Türkiye Petrol Boru Hattı’nın geçiş güzergahında bulunduğunun da altını çizerek “Bugün 300 tanker ile taşıyabildiğimiz petrolü artık bir boru hattıyla İdil’e oradan da Irak Türkiye Boru Hattı’na, Ceyhan’a kadar intikal ettireceğiz. Özellikle Irak’tan gelebilecek petrolün de varlığıyla beraber burada daha farklı projelere de bakacağız.” dedi.
Meşaleyi Aybüke Öğretmenden Aldık
Bakan Bayraktar’ın davetiyle programa katılan Şehit Aybüke Yalçın’ın sınıf arkadaşı Hatice Büyükcengiz, şehit arkadaşından aldığı meşaleyi 4 senedir Şırnak’ta alevlendirmenin gururunu yaşadığını söyledi. Özellikle Öğretmenler Günü’nde buraya ilk kez gelmekten dolayı mutlu olduğunu söyleyen Büyükcengiz, Bakan Bayraktar’a teşekkür etti.
Ona da Böylesi Yakışırdı
Aybüke Yalçın’ın bir diğer sınıf arkadaşı Tuğba Çakır, “Aybüke çok iyi bir insandı. İsmini böyle güzel, anlamlı yerlerde görmek bizi çok mutlu ediyor. Ona da böylesi yakışırdı.” derken Sevgi Köküş de “Burada onun isminin anılması çok kıymetli bizim için. Onun ve tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyorum.” ifadelerini kullandı.
“Magosa Limanı” ile Andılar
Bakan Bayraktar’ın öğretmenlerle buluşmasında duygusal anlar da yaşandı. Şehit Aybüke Yalçın ile birlikte Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Müzik Öğretmenliği bölümünden mezun olan arkadaşları, buluşma sırasında “Magosa Limanı” isimli eseri okudu. Daha önce Aybüke Yalçın’ın seslendirdiği Magosa Limanı” adlı türkü, şehadetinin ardından sosyal medyada büyük beğeni toplamıştı.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.