Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi Eğitim-Öğretim Binaları Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Üniversitesi olmayan şehir bırakmayacağız dedik ve bırakmadık. Yükseköğrenim imkânını ülkemizin en ücra köşesine kadar taşıdık. Profesör, doçent ve doktor öğretim üyesi sayımızı da buna göre artırdık” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi 1. ve 2. Etap Eğitim-Öğretim Binaları Açılış Töreni’ne katıldı.
Açılış töreninde yer almaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün şahsen ayrı bir heyecan içerisindeyim. Projesinden temel atmasına kadar, yapım sürecinin her aşamasını bizzat takip ettiğim Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi’ni açmanın bahtiyarlığını yaşıyoruz. Mensubu olmaktan daima iftihar ettiğim Marmara Üniversitesi’nin benim hayatımda çok müstesna bir yeri var. Bundan 43 yıl önce 1981 yılında şimdiki ismiyle üniversitemizin iktisadi ve idari bilimler fakültesinden mezun oldum. Siyasi hayatınız boyunca şahsıma tevcih edilen 60’ı aşkın fahri doktor unvanlarından en anlamlısını 2013 yılında üniversitemden aldım” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üniversitenin akademik yıl açılışlarına pek çok kez katıldığını, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak, mezun olduğu üniversitenin her meselesiyle yakından ilgilenerek vefa borcunu ödemeye gayret ettiğini vurguladı.
Bugünkü açılış töreniyle tüm çabaların adeta taçlandırılmış olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin en köklü, en seçkin yükseköğrenim kurumlarından biri olan Marmara Üniversitesi’nin öğrencisi ve mezunu olmaktan gurur duyuyorum. Bu güzide çatı altında aldığımız eğitim hayatımızın her safhasında bize yol gösterdi. Burada kurulan dostluklar ve arkadaşlıkların yeri daima farklı oldu. İnşallah bundan sonra da Marmaralı olmaktan gurur duyacağım” diye konuştu.
“EĞİTİM VE BİLİM ALANINDAKİ HEDEFLERİMİZE BİRAZ DAHA YAKLAŞIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üzerinde emeği olan hocalardan vefat edenlere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sağlık ve uzun ömürler dileyerek bu sene 141. kuruluş yıl dönümünü kutlayan üniversiteye daha nice başarılarla dolu seneler temennisinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ve Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Kurt’un yaptıkları konuşmada üniversiteye ilişkin detaylara değindiğini anımsatarak şöyle devam etti: “Burası daha önce dün 44. yılını geride bıraktığımız 12 Eylül askerî darbesine başkanlık eden zatın ismini taşıyan bir askerî kışlaydı. Bu araziyi aldık. Her bakımdan parmakla gösterilecek bir eğitim öğretim külliyesi yapılması amacıyla Marmara Üniversitesine tahsis ettik. Bundan beş yıl önce 29 Kasım 2019 tarihinde külliyemizin temellerini bizzat attık. Marmara Denizi’ne hâkim 2,5 hektarlık bir alan üzerinde konumlanan külliye projemizin 95 bin metrekare inşaat alanına sahip ilk etabını 2021 yılında tamamladık. İkinci etapta ise 167 bin metrekare inşaat alanına sahip yeni fakülteler ve sosyal tesisler bulunuyor. Bugün hem birinci hem ikinci etabın resmî açılışını gerçekleştiriyoruz. Külliyenin bu iki etabında altyapı ve çevre düzenlemeleriyle birlikte Mühendislik ve Teknoloji Fakülteleri, Atatürk Eğitim Fakültesi, Finansal Bilimler Fakültesi, İşletme Fakültesi, İktisat Fakültesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi ayrıca hangarlar, yemekhane, öğrenci merkezi, ısı ve trafo merkezleriyle diğer müştemilat yer alıyor. Toplamda 12 milyar liralık yatırımla hayata geçirdiğimiz bu muhteşem külliyemizle Türkiye’nin eğitim ve bilim alanındaki hedeflerimize biraz daha yaklaşıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, külliyenin şu an kullanımda olan sağlık yerleşkesinde, aralarında yemekhane, kütüphane, çalışma, seminer salonları ile engelliler için diş hastanesinin de olduğu çeşitli inşa faaliyetlerinin sürdüğünü, bunları da süratle bitirerek hizmete açacaklarını ifade etti.
Külliyenin, sadece bulunduğu bölgenin değil, tüm İstanbul’un çehresini değiştireceğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, külliyenin inşasında emeği ve alın teri bulunan işçisinden mühendisine herkese teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmara Üniversitesi’nin, uluslararası sıralamalarda Türkiye’yi temsil eden ilk 10 üniversite arasında yer aldığını belirterek “141 yıllık köklü tarihinde Türkiye’ye nice siyasetçi, bürokrat, iş insanı, bilim adamı, hoca, gazeteci, bakan, başbakan ve cumhurbaşkanı kazandıran Marmara Üniversitemizin her daim yanında olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Üniversitelerin yurt dışına açılmasını çok değerli bulduğunu dille getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üniversitemizde 136 ülkeden 3 bin 500’den fazla uluslararası öğrencinin tam zamanlı olarak okumasından memnuniyet duyuyorum. Üniversite yönetimini, bu konudaki gayretleri dolayısıyla tebrik ediyorum. Yurt dışı ziyaretlerimizde Türkiye’de eğitim görmüş, akıcı Türkçe konuşan, kendisini milletimizin fahri elçisi olarak gören bakanlarla iş insanlarıyla akademisyenlerle siyasetçilerle çok sık karşılaşıyoruz. Türkiye mezunları, ülkemizden ayrıldıktan sonra da ülkemiz ekonomisine, turizmine, ülkemizin kültür diplomasisine katkı vermeye devam ediyor” şeklinde konuştu.
“TAM ANLAMIYLA BİR NEFRET DALGASI OLUŞTURULMAK İSTENİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada 7 milyonu aşkın uluslararası öğrenci olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa, Kanada, Avustralya gibi devletler her yıl yabancı öğrencilerden milyarlarca dolar para kazanıyor. Yani ortada bilime, araştırmaya, fikri sermayeye yapılan katkılar yanında ekonomik olarak da çok büyük bir kaynaktan bahsediyoruz. Biz de her yıl binlerce öğrenciyi yurt dışına eğitim için gönderiyoruz. Türkiye’de ise dünyanın 198 farklı ülkesinden yaklaşık 340 bin öğrenci var. Bu öğrencilerin yüzde 95’i kendi imkânlarıyla okuyor yani masraflarının tamamını kendi ceplerinden karşılıyor. Misafir öğrencilerin Türk ekonomisine yıllık katkısı 3 milyar dolar civarında. 2010’ların başında bu rakam yaklaşık 200 milyon dolar seviyesindeydi. Ülkemiz açısından bu tablo eleştirilecek değil, tam aksine alkışlanacak, övünülecek bir durumdur. Hükûmet olarak nitelikli, öğrenmeye, araştırmaya hevesli, ülkemizi tanımak, Türk kültürünü ve dilini öğrenmek isteyen başarılı öğrencilerin Türk üniversitelerinde okumasını teşvik ediyoruz. Ancak son yıllarda kökü dışarıda mahfiller tarafından körüklenen ırkçı faşizm ülkemizin bu gayretlerine sekte vurmaya başladı. Siyasette, medyada ve sosyal medyada bu mesele sürekli kaşınıyor. Gönül coğrafyamızdan gelen öğrencilere, turistlere, yatırımcılara karşı tam anlamıyla bir nefret dalgası oluşturulmak isteniyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14-28 Mayıs seçimlerinde karşısındaki adayın üç beş oy uğruna ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının adeta bayraktarlığını üstlendiğini dile getirerek şöyle konuştu: “Bırakın sosyal demokrasiyi, temel insani değerlerle bile bağdaşması mümkün olmayan faşizan bir dil kullandı. Muhalefet adayının nefret siyaseti karşısında yanındaki yöresindekiler arasında bir vicdan sahibi de çıkıp tek bir cümle kuramadı. İki hafta boyunca köpürtülen nefret siyasetini sessizce seyrettiler. Bir defa şunun bilinmesini isterim. Ülkemizin bin bir emekle inşa ettiği yumuşak gücüne zarar veren bu ırkçı nefretin, masum olmadığı açıktır. Türkiye’de ırkçılık adı altında çok açık bir Türk düşmanlığı, Müslüman düşmanlığı, topyekûn Türkiye düşmanlığı yapılmaktadır. Bunların bir kısmı özellikle öne çıkan bazı şaibeli isimler apaçık bir ihanet içinde Türk düşmanlarının değirmenine su taşımaktadır. Allah’ın izniyle gençlerimizin bu tuzağa düşmesine fırsat vermeyeceğiz.”
“ÜNİVERSİTELERİMİZİ ESİR ALAN İDEOLOJİK KAVGALARLA MÜCADELE ETTİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülke ve millet olarak hiçbir zaman insanların derisinin rengine, yaşadığı yere, konuştuğu dile göre ayırt edilmediğini vurgulayarak “Biz asırlar boyunca üç kıta yedi iklimde hükümranlık kurmasına rağmen tarihinde sömürgecilik ayıbı olmayan bir devletiz, böyle bir milletiz. Hiç kimse bu beyaz sayfaya leke bulaştıramaz” diye konuştu.
Türkiye’nin marka eğitim kurumlarından biri olarak vurguladığı Marmara Üniversitesinin, uluslararası kimliğini güçlendirerek sürdüreceğine inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmara Üniversitesi’ndeki öğrencilik yıllarının ülkenin sancılı, belki de en kaotik yıllarına denk geldiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, o dönemde Türkiye’nin sokaklarında kargaşa, siyasetinde ise istikrarsızlık hâkim olduğunu belirterek “Her yedi sekiz ayda bir hükümetin değiştiği, göreve gelen iktidarların muktedir olamadığı, vatandaşın sorunlarına çözüm üretemediği sıkıntılı günlerdi. O karanlık günlerin ceremesini milletimizle birlikte en çok üniversitelerimiz çekti. Öğretim üyelerimiz ve öğrencilerimiz çekti. Sadece ekonomik zorluklarla değil, üniversitelerimizi esir alan ideolojik kavgalarla da mücadele ettik” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir takım kirli ellerin bu ülkenin pırıl pırıl çocuklarını henüz hayatlarının bağrındayken birbirine düşman ettiğini söyledi.
Sağ, sol, Alevi, Sünni, Kürt, Türk diyerek gençlerin heyecanlarını istismar ederek ailelerine çok büyük acılar yaşattıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin istikbali olan yüzlerce üniversite öğrencisinin hayatını kaybettiğini, gençlerin üniversiteleri esir alan kör şiddetin kurbanı olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün hatırladıkça yürekleri yakan nice dramatik olay yaşadıklarını belirterek “Burada şu gerçeği açık açık söylemek durumundayım. Hem 27 Mayıs öncesinde hem de 12 Eylül darbesi öncesinde emellerine ulaşmak için hep gençleri kullandılar. Türk ekonomisini çökertmek için gençleri kullandılar. Siyasete müdahale etmek için gençleri kullandılar. Darbeye uygun ortam hazırlamak için bu milletin evlatlarını kullandılar” diye konuştu.
Toplumun kesimleri arasında duvarlar örmek için gençlerin kullanıldığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Tüm bunların bedelini milletçe hepimiz ödedik. Ekonomide kalkınma yolculuğumuzun sık sık kesintiye uğramasıyla ödedik. Demokraside vesayetin gölgesinden çıkamayarak ödedik. Hak ve özgürlüklerde, yasaklara mahkûm edilerek ödedik. Güvenlikte, terör örgütlerine istismar imkânı verilmesiyle ödedik. Toplumsal barışta uzun yıllar kapanmayan kutuplaşmalarla ödedik. Millî birlikte ezeli ve ebedi kardeşliğimizin zayıflatılmasıyla ödedik. Geriye doğru baktığımızda şunu çok net görebiliyoruz. Gençlerimizi birbirine kışkırtan ve kırdıranlar aslında aynı odaklardı. Türkiye kendi iç sorunlarıyla uğraşmaktan dış dünyadaki gelişmeleri takip edemedi. Aşağı yukarı aynı ekonomik yapıya sahip olduğumuz ülkeler koşar adım giderken biz yıllarca yerimizde saydık hatta onlardan geriye düştük.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’de aziz milletin teveccühüyle göreve geldiklerinde, Türkiye’nin bir daha böyle bir tuzağa düşmemesi için daima çok dikkatli olduklarını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim yaşadıklarımızı gençlerimiz yaşamasın, bizim çektiğimiz sıkıntılarla çocuklarımız karşılaşmasın diye çok çetin mücadeleler yürüttük. Cumhuriyet mitinglerinden, Gezi olaylarına kadar ülkemizin birliğini, dirliğini, demokrasisini hedef alan her türlü girişimin karşısında durduk. Ne esnafın malını, mülkünü yağmalayan Vandalların ne kundaktaki bebekleri katleden bölücü canilerin ne namuslarına emanet edilen silahları, o silahların asıl sahibi olan millete çevrilen FETÖ’cü hainlerin ne de kendini milletten üstün gören bürokratik oligarşinin millî iradeyi gasp etmesine, milleti aşağılamasına, milleti tehdit etmesine izin vermedik.”
Her zaman soğukkanlı olduklarını, sağduyulu davrandıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siyasette nezaketi bir an olsun elden bırakmadık ama milletin emaneti ve iradesi tehdit altında olduğunda hiç tereddüt etmeden tüm gücümüzle buna karşı çıktık. Bizim öfkemiz de sevgimiz de hep milletimiz için oldu” ifadelerini kullandı.
“GEZİ OLAYLARININ MALİYETİ 1,4 MİLYAR DOLARDIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeri gelmişken bir hususu tekrar ifade etmek istediğini dile getirerek “Birkaç tane ağacın taşınması bahane edilerek başlatılan Gezi olaylarının Türkiye’ye doğrudan maliyeti, 1,4 milyar dolardır. Dolaylı etkilerini de hesaba dâhil ettiğimizde bu rakam ürkütücü seviyelere ulaşıyor” dedi.
Türk ekonomisinin en parlak dönemini yaşadığı günlerde alevlendirilen bu olaylarla ülkeye karşı büyük bir komplo kurulduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Tarih bilen, ekonomi bilen, küresel siyaseti doğru okuyabilen herkes Gezi olaylarının birilerinin iddia ettiği gibi gençlerin heyecanına verilemeyecek kadar çok katmanlı bir senaryonun parçası olduğunu anlayacaktır. Kimse kusura bakmasın ama biz, bu gerçeklere gözlerimizi kapatamayız. Milleti ve millî iradeyi hedef alan bir kalkışmayı meşru bir demokratik eylem olarak göremeyiz. Gezi olaylarıyla ilgili tarih hükmünü vermiş, millet hükmünü vermiştir. Hepsinden öte bağımsız Türk mahkemeleri hükmünü vermiştir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle sürdürdü: “Şimdi bakıyorsunuz birileri çıkıyor sapla samanı karıştırarak bu meseleyi tekrar gündeme getirmeye çalışıyor. Türkiye’ye milyarca dolar faturası olan böyle bir kalkışma üzerinden kendilerince bir özür bahsi açıyorlar. Onlara şunu söylemek isterim. Evet, 11 sene sonra da olsa çok geç de olsa bu hadiseyle ilgili samimi nedamet cümlelerine ihtiyaç vardır. Gezi olayları sebebiyle çıkıp özür dilemesi gereken birileri varsa bunlar tabii ki demokrasiyi ve millî iradeyi savunanlar değildir. Tam tersine, bu hadisede asıl özeleştiri vermesi gerekenler, haftalarca sokakları ateşe, kaosa, gerileme, kargaşaya boğanlardır. Milletin otobüslerini yakıp yıkanlardır. Çıkıp özür dilemesi gerekenler, Atatürk Kültür Merkezi’nin duvarlarını hakaret pankartlarıyla kirletenlerdir. Çıkıp özür dilemesi gerekenler polise saldıranlar, belediye otobüslerini ateşe verenler, esnafın camını çerçevesini indirenlerdir. Çıkıp özür dilemesi gerekenler, faizlerin tarihimizin en düşük seviyesine indiği IMF’e borcumuzun kapandığı başarılarla dolu bir dönemde Türk ekonomisine milyarlarca dolarlık fatura çıkartanlardır.”
“ÜLKEMİZİ HAK ETTİĞİ YERE TAŞIMAK İÇİN ÇABALARIMIZI ARTIRACAĞIZ”
“Bakınız, biz siyasetçiyiz. Milletin emanetini taşıyan, 85 milyonun mesuliyetini taşıyan insanlarız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletin hakkını, hukukunu savunmak, saldırılar karşısında milletin özellikle iradesinin namusunu korumak bizim asli görevimizdir. Hangi partiye oy verirse versin, vatandaşlarımızı oy tercihlerinden dolayı suçlamaz, iradesini asla sorgulayamaz. Yarım asrı bulan siyasi hayatımız boyunca biz bunu yaptık, inşallah bundan sonra da bu şekilde hareket etmeyi sürdüreceğiz” diye konuştu.
Türkiye Yüzyılı’nı bilimin, teknolojinin ve refahın yüzyılı hâline getirmek için gece gündüz çalıştıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 22 yılda bu hedef doğrultusunda çok önemli adımlar attıklarını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’de 76 üniversite varken, bugün bu sayısının 208’e yükseldiğini belirterek sanatçı İbrahim Tatlıses’in “Şanlıurfa’da Oxford vardı da gitmedik mi?” sözünü anımsattı.
Şu anda 81 vilayetin 81’inde de üniversite olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üniversitesi olmayan ilimiz yok. Söz verdik, üniversitesi olmayan şehir bırakmayacağız dedik ve bırakmadık. Yükseköğrenim imkânını ülkemizin en ücra köşesine kadar taşıdık. Profesör, doçent ve doktor öğretim üyesi sayımızı da buna göre artırdık. Sadece belli şehirlerde değil, tüm coğrafi bölgelerimizde güçlü, dinamik, üretken bir araştırma geliştirme ve girişimcilik ekosistemi inşa ettik. Önümüzdeki dönemde çok daha fazlasını yapacağız. Bilimde, sanayide, eğitimde, yükseköğretimde, ülkemizi hak ettiği yere taşımak için çabalarımızı artıracağız” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi’nin ülkeye, millete, üniversiteye hayırlı olmasını dileyerek üniversite yönetimine, hocalarına ve öğrencilerine başarı temenni etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılış törenin ardından beraberindeki heyetle birlikte yapımı tamamlanan binalarda incelemelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Antalya Havalimanı Yeni Terminal Binaları Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Dünyada ulaşamadığımız hiçbir nokta kalmayacak şiarıyla ülkemizi, dünyanın en geniş uçuş ağına sahip ülkelerinden birine dönüştürdük. Havacılık alanında küresel ölçekte en üst lige yükselttik” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Antalya Havalimanı Yeni İç ve Dış Hat Terminal Binalarının Açılış Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Konuşmasına katılımcıları selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni terminal binalarının açılışıyla Antalya’nın değerini bir kat daha artıracağını söyledi.
Projede emeği geçen Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile yüklenici firma çalışanlarına teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni terminal binalarının başta Antalya olmak üzere havacılık, kültür ve turizm sektörleri için hayırlı olmasını diledi.
Antalya’da her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turistin ağırlandığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Dünyanın dört bir yanından Antalya’ya gelen turistler bir yandan şehrin kültür ve tabiat zenginliğinden istifade ederken diğer yandan lokomotif sektörlerimizden biri olan turizm gelirlerimize önemli bir katkı sağlıyor. Şehrimize olan ilgi o kadar yüksek ki, Antalya Havalimanımız son 2 yıldır 35 milyonluk mevcut yolcu kapasitesinin üzerindeki kişiye hizmet veriyor. Havalimanımız 2023’te yaklaşık 36 milyon, 2024’te ise direkt transit yolcular da dâhil 39 milyon 230 bini aşkın yolcuya hizmet sundu. Bu sene 40 milyon kişiyi aşacağımız anlaşılıyor. 2029’da ise toplam yolcu sayısının 45 milyona ulaşmasını bekliyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu sayıları dikkate alarak, hâlihazırda mevcut kapasitesinin yüzde 12 üzerinde hizmet veren Antalya Havalimanımızı, yeni terminal binaları ve tamamlayıcı yapılarla büyütmek için güçlü bir adım attık. Kapasite artırımına yönelik ilave yatırımların hayata geçirilmesi için 5 Ocak 2022’de yüklenici firmamıza yer teslimini yaparak, çalışmalara başladık. Proje kapsamında dış hatlar terminalini 90 bin 143 metrekareden 224 bin metrekareye, iç hatlar terminalini ise 36 bin 859 metrekareden 75 bin metrekareye çıkarttık. Böylece havalimanımızın yıllık yolcu kapasitesini 35 milyondan 82 milyona yükseltmiş olduk. Artık Antalya Havalimanımız dünyanın her bir köşesinden 82 milyon misafire ‘hoş geldiniz’ diyebilecek kapasiteye hamdolsun kavuştu” diye ekledi.
Yeni terminal binalarının modern mimarisi, güçlü altyapısı ve artırılmış kapasitesi ile Antalya’nın kapılarını çok daha geniş ufuklara açacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Projemiz dahilinde uçak park pozisyon sayısını da 108’den 176’ya getirdik. VIP terminalini 690 metrekareden 2 bin metrekareye, genel havacılık terminalini ise bin 200 metrekareden 2 bin 800 metrekareye yükselttik. Proje dâhilinde yeni inşa edilen 2 bin metrekarelik Devlet Konuk Evini, 5 bin metrekarelik Devlet Hava Meydanları İşletmesi Hizmet Binasını, personel lojmanları ile camimizi daha önce hizmete açmıştık” ifadesini kullandı.
Gurur verici olmasının yanı sıra her açıdan yenilikçi ve vizyoner bir projeyi daha şehrin hizmetine sunduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yaklaşık 927 milyon yatırım hacmi gerektiren projeyi kamu-özel iş birliği modeli kapsamında devletin kasasından tek bir kuruş dahi çıkmadan gerçekleştirdik. Üstelik herhangi bir yolcu garantisi olmayan proje ile yüklenici firmalardan 25 yıllık işletme süresi karşılığında KDV dâhil 8 milyar 555 milyon avroluk kira geliri elde edeceğiz” dedi.
“ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE AKTİF HAVALİMANI SAYIMIMIZI 60’A ÇIKARACAĞIZ”
Yatırımcı şirketin kira bedelinin yüzde 25’lik kısmı olan 2 milyar 138 milyon 750 bin avronun da Mart 2022’de peşin ödediğini ve bu bedelin daha çalışmalar bitmeden devletin kasasına girdiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Böylelikle, bu güzide proje, kamu kaynaklarının etkin kullanmanın ve kamu-özel sektör iş birliğinin en başarılı örneklerinden biri oldu. Bugün hizmete aldığımız yeni terminal binalarımızla artık Antalya Havalimanımız çok daha fazla sayıda yolcuya hizmet verecek. Antalya ise turizm potansiyelini çok daha yüksek bir seviyeye taşıyacaktır. Burada, şu hususu da dikkatinize getirmek arzusundayım, 4 saatlik uçuş süresiyle 67 ülkenin merkezinde bulunan Türkiye’nin bu avantajlı konumunun sunduğu imkân ve fırsatları en üst düzeye taşımak için son 23 yılda çok büyük yatırımlar gerçekleştirdik.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünyada ulaşamadığımız hiçbir nokta kalmayacak’ şiarıyla ülkemizi, dünyanın en geniş uçuş ağına sahip ülkelerinden birine dönüştürdük. Havacılık alanında, küresel ölçekte en üst lige yükselttik. 2002’den bu yana 26 olan aktif havalimanı sayımızı, 10 Ağustos 2024’te açılışını yaptığımız Çukurova Uluslararası Havalimanımızla birlikte 58’e çıkarttık. İstanbul Havalimanımız 2024’te 80,1 milyon yolcu ağırlayarak kendi kategorisinde Avrupa’da ikinci, dünyada ise yedinci sırada yer aldı. Önümüzdeki dönemde aktif havalimanı sayımımızı, yapımları devam eden Yozgat ve Bayburt-Gümüşhane havalimanlarımızla 58’den 60’a çıkaracağız. Bakınız, biz sadece Türkiye için büyük hayaller kurmakta kalmıyor aynı zamanda bunları büyük hedeflere dönüştürüyoruz, sonra da bu hedefleri tek tek hayata geçiriyoruz.”
“85 MİLYON VATANDAŞIMIZ İÇİN ÇALIŞMAYA KARARLILIKLA DEVAM EDECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihi, vicdanı ve iddialarıyla büyük bir milletin mensubu olmanın hakkını vermeye çalıştıklarını söyledi.
Milletin teveccühüne mazhar olmanın gayretinde olduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkesini başkalarına şikâyet edenler bu vizyonu anlayamaz. Yabancı basın kuruluşlarından medet umanlar bunu anlayamaz. Batı karşısında eğilip bükülenler, el pençe divan duranlar, bizim bu dik duruşumuzu anlayamaz. Boykot bahanesiyle kendi ekonomisine suikast teşebbüsünde bulunanlar bunu anlayamaz. Hırsları akıllarını esir alanlar, kibirlerinin siyasi ihtiraslarının esiri olanlar bizim neyin mücadelesini verdiğimizi asla ve asla anlayamaz. Biz onları kendi küçük dünyalarında, kendi küçük kavgalarıyla baş başa bırakıyor, her zaman olduğu gibi yine işimize bakıyoruz” diye konuştu.
Ülkeye yeni eserler kazandırmaya, Antalya Diplomasi Forumu’nda olduğu gibi Türkiye’nin itibarını arttırmaya devam ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Vizyoner projelerle Antalya’nın turizm potansiyelini hak ettiği seviyelere getirmeye bakıyoruz. Çünkü biz bu millete güveniyoruz. Bu millete inanıyoruz. Doğru bildiğimiz istikamette yürürken milletimizin bize daima destek olacağını biliyoruz. Ülkemiz için çalışmaya, Türkiye için üretmeye, 85 milyon vatandaşımız için çalışmaya kararlılıkla devam edeceğiz. Rabbim, hepimizin yar ve yardımcısı olsun diyorum. Yeni terminal binalarımızın, yeni yapılarımızın bir kez daha şehrimiz, ülkemiz ve milletimiz için hayırlar getirmesini temenni ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehirdeki temasları kapsamında Akdeniz Üniversitesi’ni ziyaret etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4. Antalya Diplomasi Forumu’nun açılışında yaptığı konuşmada, “İnsanlık tarihiyle yaşıt olan bölgemizin bu köklü tarihine uygun olarak, medeniyetin, huzurun, güvenliğin, barışın coğrafyası olmasını istiyoruz. Biz artık çatışmanın değil uzlaşmanın, ayrışmanın değil ittifakın; kan, gözyaşı, acı ve gerilimin değil refahın ve istikrarın egemen olduğu bir bölge görmek, böyle bir dünyada yaşamak, evlatlarımıza böyle bir dünya bırakmak istiyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ayrışan Dünyada Diplomasiyi Sahiplenmek” ana temasıyla NEST Kongre Merkezi’nde düzenlenen 4. Antalya Diplomasi Forumu’nun açılışında bir konuşma yaptı. Açılış programına Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan da katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına, katılımcıları selamlayarak başladı. Antalya Diplomasi Forumu’nun 4’üncü buluşmasında devlet ve hükûmet başkanlarıyla bir araya gelmekten büyük memnuniyet duyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yine buradan savaşların, çatışmaların, ölümlerin acısını yüreklerinde taşıyan tüm mazlumları, ülkem ve milletim adına selamlıyor, kendilerine dayanışma mesajlarımızı gönderiyorum” ifadesini kullandı.
Dünyanın dört bir yanından foruma teşrif eden, her bir misafire teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 gün sürecek programların, dünya ve insanlık için, özellikle coğrafyadaki mazlum ve mağdurlar için hayırlara vesile olmasını diledi.
“GÜÇ YARIŞININ YERİNE KÜRESEL VİCDANI TERCİH ETTİĞİMİZİ HEP BİRLİKTE DÜNYAYA BİR KEZ DAHA İLAN EDİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, diplomasinin nabzının attığı, global bir markaya dönüşen forumun 4’üncüsünü başarıyla tertip eden Dışişleri Bakanlığı ve Bakan Hakan Fidan ile mesai arkadaşlarını, organizasyona destek veren tüm kuruluşları tebrik etti, bakanlığı döneminde forumun hayata geçirilmesine öncülük eden Antalya milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu’nu da kutladı.
“Ayrışan dünyada diplomasiyi sahiplenmek” temasıyla düzenlenen forum kapsamında icra edilecek panellerin ve görüşmelerin katılımcılara verimli bir ufuk turu yaptırmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyada dış politika ve uluslararası ilişkiler alanında önde gelen etkinlikler arasında yerini alan foruma yönelik yoğun ilgiden memnuniyet duyuyoruz. Bugün burada çatışmaların yerine diyaloğu, kutuplaşmanın yerine ortak aklı, güç yarışının yerine küresel vicdanı tercih ettiğimizi hep birlikte dünyaya bir kez daha ilan ediyoruz. Antalya’dan tüm dünyaya verdiğimiz bu barış ve dostluk mesajları, Antalya Diplomasi Forumu’nu muadillerine göre farklı bir yerde konumlandırıyor. Her yıl olduğu gibi 3 gün boyunca binlerce katılımcı, kritik bölgesel ve küresel konularda fikir alışverişinde bulunup çözüm önerilerini ele alacaklar. Küresel diplomasinin kalbi, 3 gün boyunca yine Antalya’da atacak” dedi.
“DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR, ÇÜNKÜ İNSANLIK BEŞTEN BÜYÜKTÜR”
Foruma yapacakları değerli katkılar için katılımcılara şükranlarını sunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “İnsanlık, arka arkaya yeni teknolojik hamleler gerçekleştirirken uluslararası sistem çağa ayak uydurabilmesi noktasında aynı başarıyı sergileyemiyor. Terör, açlık, yoksulluk, ırkçılık, İslam düşmanlığı, göçmen karşıtlığı ve iklim krizi gibi tüm insanlığı ilgilendiren sorunlarla uğraştığımız bir dönemde uluslararası toplumun daha adil, daha vicdanlı politikalar geliştirmede maalesef yetersiz kaldığına şahit oluyoruz. Bu eksikliği, başta bölgemizde yaşanan çatışmalar ve gerilimler olmak üzere çok geniş bir alanda her gün hissediyoruz. Diplomasinin insani, girişimci ve geleceğe yönelik plan yapabilme kabiliyetini daha fazla öne çıkarmamız gerektiği anlaşılıyor. Dünya beşten büyüktür, çünkü insanlık beşten büyüktür. Bu tespiti yaparken amacımız, böyle bir anlayışın hâkim kılınmasıdır. Türkiye, sahip olduğu tecrübe, tarihî, beşeri, kültürel zenginlik ve derinlik dolayısıyla dünyaya bu mesajı en rahat verebilecek ülkelerdendir. Burada öncelikle bir hakikati dikkatinize getirmek arzusundayım. Biz sorunların uzağında, konforlu bir coğrafyada yer alan bir ülke değiliz. Stratejik önemi yüksek olduğu kadar, krizlere gebe bir ülkede bulunuyoruz. Bu tarih boyunca da hep böyleydi. İşgal girişimleri, Haçlı Seferleri, emperyalist oyunlar, karışıklık çıkarma, istikrarsızlık üretme teşebbüsleri çevremizde hiç eksik olmadı. 1. Dünya Savaşı’ndan, Soğuk Savaş’a kadar büyük güçler arasındaki yıkıcı rekabetin en fazla hırpaladığı, en fazla olumsuz etkilediği coğrafya yine burasıydı.”
“BİZ BU COĞRAFYANIN SADECE SAKİNLERİ DEĞİL AYNI ZAMANDA SAHİPLERİYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün de uluslararası siyasetin gündemini domine eden birçok sorun, savaş, kriz ve gerilimin yine Türkiye’nin yakın çevresinde cereyan ettiğini vurgulayarak, “Şunu da iftiharla söylemek durumundayım; biz bu coğrafyanın sadece sakinleri değiliz, aynı zamanda sahipleriyiz. Bin yıldır buradayız, bu topraklardayız. İnşallah daha nice asırlar boyunca yine burada olacağız” diye konuştu.
İnsanlık tarihiyle yaşıt olan bölgenin, bu köklü tarihine uygun olarak medeniyetin, huzurun, güvenliğin, barışın coğrafyası olmasını istediklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz artık çatışmanın değil uzlaşmanın, ayrışmanın değil ittifakın, kan, gözyaşı, acı ve gerilimin değil refahın ve istikrarın egemen olduğu bir bölge görmek, böyle bir dünyada yaşamak, evlatlarımıza böyle bir dünya bırakmak istiyoruz. Elbette bunun kolay olmadığını biliyoruz” ifadesini kullandı.
“İSRAİL, FİLİSTİN HALKINA KARŞI APAÇIK BİR SOYKIRIM UYGULUYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, barışın, savaştan daha fazla emek istediğinin farkında olduklarını belirterek, kolayı değil her zaman zoru seçtiklerini, bugün de zor olanın tarafında bulunduklarını vurguladı.
Bu anlayışla Ukrayna, Sudan, Libya, Somali gibi yakın dostluk içinde olunan ülkelerde nasıl barış ve istikrar için mücadele ediyorlarsa, Afrika ve Asya’da da ara buluculuk ve kolaylaştırıcılık gibi inisiyatiflerle sorumluluk üstlendiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Komşularımızla iyi ilişkiler tesis ederek, işbirliği imkânlarını, ticaret imkânlarını genişleterek, ayrıca çatışan taraflar arasında diyalog köprüleri kurarak ülkemizin etrafında bir barış ve güvenlik kuşağı oluşturmak çabasındayız. Şunu tüm samimiyetle bugün bir kez daha belirtmek isterim; bizim kimsenin toprağında, egemenliğinde, kaynaklarında gözümüz yoktur. Türkiye olarak nerede varlık gösteriyorsak orada yerin altındakilerle değil yerin üstündekilerle, yani insanlarla, yani canla ilgileniyoruz. Şunu unutmayalım, ‘zulüm ile abad olunmaz’ diyoruz. ‘Sömürü ve çatışma üzerine müreffeh bir gelecek inşa edilmez’ diyoruz.
Küresel vicdan ve adaleti en fazla yaralayan meselelerin başında malumunuz Filistin’deki, özellikle de Gazze’deki zulüm geliyor. İsrail, 1,5 senedir en temel insan haklarını hiçe sayarak, uluslararası hukuku ayaklar altına alarak, Filistin halkına karşı apaçık bir soykırım uyguluyor. Buna karşı sesimizi yükseltmek, bu zulme itiraz etmek, buna olabilecek en güçlü tepkiyi vermek bizim sadece kardeşlik değil aynı zamanda insanlık vazifemizdir, insanlığımızın bir gereğidir. Çünkü hepimiz bir kalp taşıyoruz. İsrail’in katliamlarına sessiz kalmak bu suça ortak olmaktır.”
İsrail ordusunun birkaç gün önce Gazze’nin güneyindeki Han Yunus kentinde gazetecilerin kaldığı bir çadırı bombaladığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu saldırıda 3 gazeteci hayatını kaybetti, yine 9’u medya mensubu 10 kişi ağır şekilde yaralandı. Şehit edilenlerin de biri Ahmet Mansur adında bir gazeteci. Saldırının ardından çadırın içinde diri diri yanan Ahmet Mansur’un görüntüleri bir yandan hepimizi dehşete düşürürken diğer taraftan İsrail’in işlediği savaş ve insanlık suçlarını da bir kez daha gözler önüne serdi. İsrail yönetimi bugüne kadar 211 gazeteciyi katletti, öldürdü. Sadece bu sabah Han Yunus’ta aynı aileden 7’si çocuk, 10 kişi şehit oldu. Şimdi bunun adı barbarlık değilse, soruyorum nedir?” ifadesini kullandı.
İsrail’in işlediği savaş ve insanlık suçlarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail tarafından ambulansın içinde yaralılara yardıma giden sağlık personelinin infaz edildiğini, masum bebeklerin, çocukların, yıkıntılar arasında hayata tutunmaya çalışan kadınların acımasızca katledildiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elimizi vicdanımıza koyalım ve şu soruyu lütfen kendimize soralım. Savaşta dahi olsa meşru bir devlet böyle hareket eder mi? Bunun adı devlet terörü değil midir? Onun için, İsrail terör devletidir. Başka bir ismi olamaz” diye konuştu.
İsrail hükûmetinin, Filistin halkını topraklarından söküp atmaya, ikinci bir Nekbe felaketi yaşatmaya çalıştığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan işlediği her suç hukuk önünde cevapsız kalan İsrail’in her seferinde daha kanlı, daha vicdansız saldırılara kalkıştığını aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in işgali karşısında meşru direniş haklarını kullanan Filistinlilere “terörist” diyerek katliamlarını meşrulaştırma peşinde olduklarını ifade ederek, “Filistin halkının işgal karşısındaki kahramanca mücadelesini kimse ‘terörizm’ yaftası vurarak karalayamaz” ifadesini kullandı.
Filistinlilerin 7 Ekim 2023’ten beri topraklarını savunduğunu ve insanlığın iftihar vesilesi olduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk milletinin tarih boyunca olduğu gibi bugün de Filistinlilerle tam bir dayanışma içinde hareket ettiğini vurguladı.
“ORTA DOĞUDA BARIŞ ANCAK, İSRAİL-FİLİSTİN MESELESİNİN İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜ TEMELİNDE MÜMKÜNDÜR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “500 sene önce topraklarından kovulan tüm o İsrail halkını, Yahudileri, kapımızı açarak biz bu topraklarda misafir ettik. O günkü Türkiye neyse bugünkü Türkiye de aynısıdır. Saldırıların başladığı günden bu yana 101 bin tonun üzerinde insani yardım malzemesini bölgedeki kardeş ülkelerin de desteğiyle Gazze’ye gönderdik. İnşallah bundan sonra da Gazzeli mazlumlara yardım elimizi uzatmaya devam edeceğiz. İsrail’in Gazze’deki devlet terörü devam ettikçe, ateşkes çabaları sabote edildikçe, masumların üzerine bomba yağdıkça bölgemize kalıcı barışın gelmesi oldukça zordur. Tekrar vurguluyorum. Orta doğu’da barış ancak İsrail-Filistin meselesinin iki devletli çözümü temelinde mümkündür. Bu da 1967 sınırları dahilinde, başkenti Doğu Kudüs olan özgür, egemen ve toprak bütünlüğüne haiz bir Filistin devletinin kurulmasına bağlıdır. Başta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi olmak üzere uluslararası toplumun tüm üyelerini bir kez daha sorumluluk üstlenmeye, akan kanı durdurmaya, Filistin halkının yanında olmaya davet ediyorum.”
“SURİYENİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ KONUSUNDA, BÖLGEDE TÜM AKTÖRLERLE ANLAYIŞ BİRLİĞİ İÇİNDEYİZ”
İsrail’in özellikle Lübnan’a ve Suriye’ye yönelik saldırılarıyla bölgenin istikrarını doğrudan tehdit eden sorunlu bir ülkeye dönüşmekte olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in saldırılarının terör örgütü DEAŞ’la mücadele çabalarını da sekteye uğrattığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Suriye’de etnik ve dini aidiyetleri kaşıyarak, ülkedeki azınlıkları hükûmete karşı kışkırtarak 8 Aralık devrimini dinamitlemeye çalışıyor. Bakın, Türkiye’nin bu konudaki tutumu gayet nettir. Biz komşumuz Suriye’de 14 yıl süren çatışma ve istikrarsızlığın yükünü en fazla çeken, bunun bedelini ödeyen ülkelerden biriyiz. 8 Aralık devrimiyle sadece Suriye’de değil, tüm bölgemizde kalıcı istikrarın tesisine yönelik yakalanan fırsatın heba edilmesine izin veremeyiz. Suriye’nin yeni bir istikrarsızlık girdabına sürüklenmesine göz yummayız. Toplam 911 kilometre uzunluğunda sınıra sahip olduğumuz komşumuz Suriye’nin toprak bütünlüğünü, istikrarını ve güvenliğini kendimizden ayrı görmediğimizi, burada özellikle dile getirmek istiyorum. Suriye halkı acıya, zulme ve savaşa doymuştur. Suriyeli kardeşlerimize bunları tekrar yaşatma niyeti olanlar hesaplarını buna göre yapmalıdır. Soğukkanlılığımızı, sabrımızı, meseleleri diyalog yoluyla çözme tavrımızı kimse yanlış anlamamalı, yanlış yorumlamamalı, sükûnetimiz birilerini çok hatalı heveslere sürüklememelidir.”
Türkiye’nin dış politikada gizli niyetlerle, gizli ajandalarla değil, ilkelerle hareket eden bir ülke olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm bölge halkları için barış, istikrar, refah ve güven istediklerini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’nin toprak bütünlüğü ve istikrarının muhafazası noktasında Sayın Trump ve Putin başta olmak üzere bölgede nüfuz sahibi tüm aktörlerle anlayış birliği içindeyiz, çok yakın diyalog hâlindeyiz. Gerek bu anlayış birliği, gerek ülkemizin güvenlik planlamaları, gerekse Suriye hükûmetiyle aramızdaki mutabakatlar çerçevesinde gerekli bütün adımları atmayı kararlılıkla sürdüreceğiz” diye konuştu.
Yeniden Asya Açılımı ile Asya ülkeleriyle siyasi temas ve istişareleri her geçen gün arttırdıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika ortaklık politikasıyla da kazan-kazan yaklaşımıyla iş birliklerinin geliştiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güney Kafkasya’da kalıcı istikrarın sağlanması için çabalarımız sürüyor. Doğu Akdeniz ve Ege’de barış ve istikrarın devamını amaçlıyor, komşumuz Yunanistan’la olumlu atmosferlerin muhafazası için çalışıyoruz. Balkanlar’daki gelişmeleri çok yakından takip ediyor ve bölge ülkeleriyle işbirliğimizi devam ettiriyoruz. Orta Asya’daki kardeş cumhuriyetler dış politikamızdaki özel yerlerini her geçen gün daha da pekiştiriyor” değerlendirmesinde bulundu.
“TÜRKİYE OLMADAN AVRUPA GÜVENLİĞİNİN DÜŞÜNÜLEMEYECEĞİ BİR KEZ DAHA ORTAYA ÇIKMIŞTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Ülkemizin yoğun çabalarıyla son yıllarda entegrasyon noktasında önemli adımlar atan Türk Devletleri Teşkilatı bu işbirliğimizin güçlendirilmesine çok önemli katkılarda bulunuyor. Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescili için çabalarımızı son dönemde arttırdık. Adada, adalet tecelli edene kadar bunu sabırla sürdüreceğiz. Avrupa Atlantik güvenliğinin temeli olan NATO, Türk dış politikasının ve ülkemizin güvenliğinin yapı taşlarından biridir. NATO’nun geleceği ve Avrupa güvenlik mimarisine dair tartışmaların gündemde olduğu bugünlerde, Türkiye olmadan Avrupa güvenliğinin düşünülemeyeceği bir kez daha ortaya çıkmıştır. NATO’nun en büyük ikinci kara ordusuna komuta eden Türkiye, özellikle son yıllarda büyük atılım yaptığı savunma sanayisiyle Avrupa güvenliği için gelecekte de sorumluluk almaya hazırdır.”
“AVRUPA BİRLİĞİ TAM ÜYELİĞİ, ÜLKEMİZİN STRATEJİK HEDEFİDİR”
Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) hedefinden uzaklaştığına dair iddia ve eleştirilerin bir geçerliliğinin olmadığını da dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB tam üyeliğinin hâlen Türkiye’nin stratejik hedefi olduğuna dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ancak kimi zaman korkulardan, kimi zaman ön yargılardan, kimi zaman da Birliği içeriden esir almış aktörlerden dolayı Avrupa Birliği, üyelik sürecimizin ilerletilmesi hususunda gereken iradeyi sergileyemiyor. Daha doğru bir ifadeyle bugün kimi Avrupa ülkeleri bundan üç çeyrek asır önce Avrupa Birliği’ne hayat veren ufku, cesareti ve stratejik bakış açısını maalesef ortaya koyamıyor. Diyoruz ki, eğer Avrupa Birliği mevcut sınamaların üstesinden gelmek, yeniden yapılanan küresel sistemde hak ettiği şekilde temsil edilmek istiyorsa buna göre davranmalı, bagajlarından kurtulmalı ve Türkiye, tam üye olarak Birlik’teki sandalyesine bir an önce kavuşmalıdır. Biz üyelik sürecimizi ilerletme noktasında hazırız ve kararlıyız. Avrupa Birliği’nden de somut adımlar atmasını bekliyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, güçlü bir savunma sanayisi olmadan güçlü bir dış politikanın uygulanamayacağını belirterek, Türkiye’nin bugünkü özgüvenini diğer adımlarıyla birlikte savunma sanayisi alanındaki atılımlarına borçlu olduğunu kaydetti.
“Bugün bu alanda yüzde 80 seviyesinde yerlilik oranına ulaştık. Böylece kendi göbeğimizi kendimiz keser duruma geldik” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin silahlı, silahsız insansız hava araçları, gemiler, helikopterler, tanklar, roket ve füzelerin yanı sıra daha pek çok yetenekle kendi ihtiyaçlarını karşılamanın çok ötesine geçtiğini dile getirdi.
“ABD İLE 100 MİLYAR DOLARLIK TİCARET HEDEFİMİZE BÜYÜK ÖNEM VERİYORUZ”
Savunma sanayisinde yıllık 10 milyar dolar ihracat hedefine her geçen yıl emin adımlarla yaklaşıldığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Dost ve kardeş ülkelerle savunma işbirliğimizi de giderek güçlendiriyoruz. Müttefikimiz ve stratejik ortağımız Amerika Birleşik Devletleri ile 100 milyar dolarlık ticaret hedefimize büyük önem veriyoruz. Başkan Trump’ın ikinci döneminde kendisiyle olan yakın dostluğumuzun da katkısıyla Amerika’yla ilişkilerimizin her alanda serpileceğine inanıyorum. Köklü bir geçmişe sahip olduğumuz Rusya Federasyonu ile ilişkilerimiz, çok boyutlu bir zeminde günden güne gelişiyor. Ortak coğrafyayı paylaştığımız Rusya’yla işbirliğimizi karşılıklı menfaat ve saygı temelinde ilerletmekte kararlıyız. Dördüncü yılına gelen Rusya-Ukrayna Savaşı’nın adil ve sürdürülebilir bir barış anlaşmasıyla sona erdirilmesi önceliğimiz olmaya devam ediyor. Karadeniz girişimi, esir takası ve İstanbul Süreci başta olmak üzere birçok adım attık. İlk günden beri muhafaza ettiğimiz dengeli ve proaktif tutumumuzu inşallah aynı şekilde sürdüreceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkeleri ile de ilişkileri geliştirmenin gayretinde olacaklarını belirterek, “Gümrük tarifeleri üzerinden kızışan ticari rekabetin yıkıcı hâle gelmemesi için elimizden geleni yapmaktayız. Şoklara karşı dirençli ekonomisiyle Türkiye, bu süreci sadece sorunsuz atlatmakla kalmayacak, Allah’ın izniyle yeni dönemin kazananlarından da biri olacaktır” dedi.
Türkiye’nin terörden kurtulduğunda ekonomide farklı bir ivme kazanacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “Ülkemizin 40 yılına, binlerce vatandaşının canına ve milyarlarca dolar kaynağına mal olan terör belasından da kurtulduğumuzda inşallah ekonomide çok farklı bir ivme yakalayacağız. Türkiye Yüzyılı ifadesinde anlamını bulan ülkümüze inşallah sizlerin de desteğiyle ulaşacağımızdan hiçbir şüphe duymuyoruz. Antalya Diplomasi Forumu’nun da bu vizyonumuzun gelecek nesillere ve tüm dost ülkelere anlatılmasına vesile olacağına inanıyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto ile gerçekleştirdikleri ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Ticaret hacmimizi karşılıklı fayda temelinde ve dengeli şekilde 10 milyar dolar hedefine yükseltmek için atılabilecek adımları değerlendirdik. Savunma sanayiinden müteahhitliğe, sağlık ve enerjiden gıda sektörüne kadar iş birliğimizde yeni açılımlar yapma hususunda mutabık kaldık” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto, baş başa ve heyetler arası görüşmeleri ile anlaşmaların imza töreninin ardından, ortak basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu.
Dost ve kardeş Endonezya’yı son olarak Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin ilk toplantısı vesilesiyle şubat ayında ziyaret ettiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, misafirperverliklerinden dolayı Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto ve Endonezya makamlarına şükranlarını sundu.
Karşılıklı temasların iki ülke arasındaki dostluk ve kardeşlik ilişkilerinin ulaştığı müstesna düzeyi ortaya koyduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Değerli kardeşim Subianto’nun Türkiye Büyük Millet Meclisimizde bugün yaptıkları tarihî nitelikteki hitabı ülkelerimiz arasındaki kadim kardeşliğin en güzel tezahürüdür. Endonezya ile bu sene diplomatik ilişkilerimizin tesisinin 75. yıl dönümünü idrak ediyoruz. Tabii tarihî bağlarımız bundan 400 yıl öncesine dayanıyor. Az önce kültür, afet ve acil durum yönetimi ile iletişim alanlarında belgeleri imzaladık. Ticaret hacmimizi karşılıklı fayda temelinde ve dengeli şekilde 10 milyar dolar hedefine yükseltmek için atılabilecek adımları değerlendirdik. Savunma sanayinden müteahhitliğe, sağlık ve enerjiden gıda sektörüne kadar iş birliğimizde yeni açılımlar yapma hususunda mutabık kaldık. Savunma sanayi bağlamında ortak üretim dâhil olmak üzere mevcut projelerimizi ve yeni iş birliği imkânlarını değerlendirdik.”
“HALKLARIMIZ ARASINDAKİ BAĞLARI DAHA DA GÜÇLENDİRMEYİ HEDEFLİYORUZ”
İki önemli turizm ülkesi olan Türkiye ve Endonezya arasındaki beşeri hamleler ile temasların geliştiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu bilgileri verdi: “Geçtiğimiz yıl Endonezya’dan ülkemize 203 bin, ülkemizden Endonezya’ya ise yaklaşık 50 bin turistin ziyaretinden memnuniyet duyuyoruz. Bayrak taşıyıcı hava yollarımızın sefer sayılarının artırılması suretiyle bu rakamların katlanacağına inanıyorum. Halklarımız arasındaki bağları, kültür ve eğitim alanlarındaki iş birliğimizi ilerleterek daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz. Endonezyalı gençlerin Türkiye Burslarına artan ilgisini memnuniyetle müşahede ediyoruz. Ülkemizde eğitim almış yaklaşık 5 bin Endonezyalı kardeşimizin her birini kültür elçileri olarak görüyoruz.”
“FİLİSTİN DAVASININ SAVUNULMASINDA ENDONEZYA İLE BİRLİKTE ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Türkiye’nin Endonezya ile Birleşmiş Milletler, İslam İşbirliği Teşkilatı, G20, D8 ve MIKTA dâhil tüm uluslararası platformlardaki iş birliğini sürdürdüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Endonezya’nın Filistin meselesine ilişkin tutumunu takdirle karşılıyoruz. Önümüzdeki dönemde Gazze’nin yeniden inşasında ve Filistin davasının savunulmasında Endonezya ile birlikte çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto’nun, Antalya Diplomasi Forumu’na da katılacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “‘Ayrışan Dünyada Diplomasiyi Sahiplenmek’ temasıyla yapılacak bu önemli etkinliğe gösterilen yoğun ilgiden memnuniyet duyuyorum. Şüphesiz bu yoğun ilgi ülkemizin küresel diplomasideki artan ağırlığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Biz de ayrıca, forum marjında çok sayıda görüşme gerçekleştireceğiz. Bu düşüncelerle Cumhurbaşkanı Sayın Subianto’nun ziyaretinin ikili ve çok taraflı iş birliğimize katkıda bulunacağına gönülden inanıyorum. İstişarelerimizin ve aldığımız kararların hayırlara vesile olmasını diliyorum.”
Ortak basın toplantısında konuşan Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve Türkiye’ye sıcak karşılamaları ve iki ülke arasındaki iş birliğini desteklemesi yönündeki gayretleri için teşekkür ederek, Türkiye-Endonezya arasındaki diplomatik ilişkilerin 75. yılında olduklarını ve daha güçlü bir iş birliği istediklerini belirtti.
ENDONEZYA CUMHURBAŞKANI SUBİANTO: “HER İKİ ÜLKE OLARAK İSLAM DÜNYASINDA POZİTİF BİR GÜÇ OLMAK İSTİYORUZ”
Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto, iki ülkenin benzer tarihe ve vizyona sahip olduğunu ifade ederek, “Her iki ülke olarak İslam dünyasında pozitif bir güç olmak istiyoruz. Bu anlamda bu sorumluluğu da üstlenmemiz gerek. Küresel güneyin liderleri olarak, stratejik ortaklar olarak yeni bir küresel düzen yaratma sorumluluğunu üstlenmemiz gerekiyor” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen ortak basın toplantısı öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto’nun huzurunda iki ülke arasında üç anlaşma imzalandı.
İKİ ÜLKE ARASINDA İMZALANAN ANLAŞMALAR
“AFAD ile Endonezya Ulusal Afet Yönetimi Kuruluşu arasında Afet ve Acil Durum Yönetimi Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı”
“Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile Endonezya Cumhurbaşkanlığı İletişim Ofisi arasında Medya, Halkla İlişkiler ve İletişim Alanlarında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı”
“Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Endonezya Kültür Bakanlığı arasında Kültürel İşbirliği Anlaşması”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye resmî ziyarette bulunan, Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto’yu Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde resmî törenle karşıladı.
Türkiye ve Endonezya bayrakları önünde basın mensuplarına poz veren ve heyetlerini takdim eden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto, daha sonra baş başa ve heyetler arası görüşmelerini gerçekleştirmek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Polis Teşkilatı’nın 180. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Türk Polis Teşkilatı heyetini Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti.
Kabuldeki konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Polis Teşkilatı’nın kuruluşunun 180. yıl dönümü münasebetiyle Emniyet Teşkilatı ile bir araya gelmenin bahtiyarlığı içinde olduğunu dile getirdi.
Türk Polis Teşkilatı’nın gayretlerini görmemezlikten gelmenin mümkün olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bugün sizlerle bir araya gelerek bu anlamlı programı gerçekleştirmek bizleri gerçekten mutlu etmiştir. Polis Teşkilatımızın 180. kuruluş yıl dönümünü özellikle canıgönülden tebrik ediyorum. Yarından itibaren kutlamaya başlayacağımız Polis Haftası’nın da Emniyet teşkilatımız, ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Hafta boyunca yapılacak etkinliklerin aramızdaki birlik ve beraberliği güçlendirmesini temenni ediyorum. Ülkemizin emniyeti, milletimizin geleceği için tereddüt etmeden canlarını feda eden tüm şehit polislerimizi, askerlerimizi, jandarmalarımızı, güvenlik korucularımızı rahmetle yâd ediyorum. Hayatta olan gazilerimize hayırlı ve bereketli ömürler diliyor, her birine şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.”
“MİLLETİMİZİN GÜVEN VE HUZUR İÇİNDE YAŞAMASI İÇİN GECE GÜNDÜZ DEMEDEN FEDAKÂRCA GAYRET SARF EDİYORSUNUZ”
“Emniyet Teşkilatı olarak sizler son derece önemli, önemli olduğu kadar da bizleri geleceğe taşıyan hem de canlarınız pahasına bir icra kabiliyeti taşıyorsunuz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bir yandan ülkemiz satında huzur ve asayişi sağlarken, diğer yandan suçun ve suçlunun her türlüsüyle cansiparane mücadele ediyorsunuz. Milletimizin güven ve huzur içinde yaşaması için gece gündüz demeden fedakârca gayret sarf ediyorsunuz. Askerimiz, jandarmamız, güvenlik korucularımız, bekçilerimiz ve istihbarat mensuplarımızla birlikte çetelere, şehir eşkıyalarına, teröristlere, zehir tacirlerine, kaçakçılara, kısacası suçluların hiçbirine göz açtırmıyorsunuz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, güvenlik güçlerinin hangi zorlu şartlar altında çalıştığını, milletin huzur ve emniyeti için nelerden feragat etmek zorunda kaldığını gayet iyi bildiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı: “Kimi zaman sokakların terörize edildiği, sizlere taşla, sopayla hatta baltayla, asitle saldıran azgın azınlığın tedhişiyle, kimi zaman zehir tacirlerinin, suç şebekelerinin, eli kanlı çetelerin sinsi oyunlarıyla, kimi zaman trafik magandalarıyla, tarihî eser ve insan kaçakçılarıyla, kimi zaman da 15 Temmuz gecesinde olduğu gibi milletimizin geleceğine kasteden hainlerle nasıl mücadele ettiğinizi elbette çok iyi biliyorum. Sizlerle birlikte büyük bir özveriyle çalışan polislerimizin her birini yürekten tebrik ediyorum. Rabbim ayağınıza taş değdirmesin, sizleri her türlü beladan, musibetten, kötülükten muhafaza eylesin diyorum. Hükûmet olarak bizler de gerek insan kaynağı, gerek teknoloji ve teçhizat noktasında polisimizin güçlendirilmesi için devletimizin tüm imkânlarını seferber ediyoruz.”
Emniyet teşkilatının aileleriyle birlikte milletin de gurur kaynağı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Sizler huzurumuzun, esenliğimizin, emniyetimizin teminatısınız. Hangi hesapla olursa olsun size saldırılmasına, sizin ahlaksız ve alçak iftiralarla töhmet altında bırakılmanıza müsaade edemeyiz. Kendini bilmez tiplerin son haftalarda polisimizi hedef alan saldırılarının sebebi sizlerin görevinizi layıkıyla yapmanızdır. Emniyet birimlerimiz, İstanbul merkezli yolsuzluk soruşturması üzerinden sokaklarımızda estirilmek istenen eşkıyalığa fırsat vermemiştir. Çapulcuların her türlü hakaretlerine, saldırı ve kışkırtmalarına rağmen hukuk kuralları içinde vazifelerini bihakkın yerine getirmişlerdir. Gezi olayları vari provokasyon girişimleri sahiplerinin ellerinde patlamıştır. Sizlerin şahsında tüm polislerimizi tebrik ediyor, emekleri, gayretleri, sabırları dolayısıyla kendilerini ayrı ayrı kutluyorum. Rabbim hepinizin yar ve yardımcısı olsun. Bu düşüncelerle Polis Teşkilatımızın 180. kuruluş yıl dönümünü ve Polis Haftanızı bir kez daha tebrik ediyorum. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, gazilerimize tekrar şükranlarımı sunuyorum. Her birinize görevlerinizde Rabbimden üstün başarılar niyaz ediyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nın ardından makam aracıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesine geçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Cumhurbaşkanlığı Külliyesine gelişinde Türk Polis Teşkilatı’nın 180. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla özel bir karşılama yapıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın makam aracının Külliyeye girişi sırasında polis sirenleri çalındı.
Cumhurbaşkanlığı Koruma Hizmetleri Genel Müdürlüğü personelinin çiçek takdim ettiği Cumhurbaşkanı Erdoğan, nöbet tutan personeli selamladı.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Mart 2025’te 23,4 milyar dolarla tarihin en yüksek ikinci mart ayı ihracat rakamını elde ettiklerini belirterek, “Mayıs ortasında ABD’ye yapacağımız ziyarette, ilave gümrük vergilerini konuşacağız. İhracatımızı artırmak için hazırlığımızı yaptık.” dedi.
Bakan Bolat, Bakanlıkta Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe ile düzenlediği basın toplantısında, mart ayı dış ticaret rakamlarını açıkladı.
Kararlılıkla uyguladıkları ekonomik programın, olumlu sonuçlar vermeye devam ettiğini bildiren Bolat, pandemi döneminde dahi büyüme performansını sürdürmeyi başaran Türkiye ekonomisinin, 2020’de yüzde 1,9, 2021’de yüzde 11,4, 2022’de yüzde 5,5, 2023’te yüzde 5,1, 2024’te ise yüzde 3,2 oranında büyüdüğünü hatırlattı.
Ticaret Bakanı Bolat, Türkiye’nin Dünya Bankasının tanımlarına göre üst gelirli ülkeler ligine yükseldiğine işaret ederek, “Bunun yanında şubat istihdam verileri de bir başka sevindirici gösterge. İşsizlik oranı yüzde 8,2’ye geriledi. Bu son 10 yılın en düşük rakamı olarak kayda geçti ve tam 13 yıl sonra 3 milyon işsiz sayısının altına düşerek, 2 milyon 850 bin civarında rakama geriletmiş durumdayız. Dün açıklanan enflasyon oranı da yine başka bir sevindirici gösterge. Tam 39 ay sonra enflasyon yüzde 38,1’e indi. Özellikle vurgulamak isterim ki geçen yılın mayıstan bu yana enflasyon oranında 37,5 puan gerileme sağlanmış durumdadır.” diye konuştu.
“Mayıs ortasında ABD’yi ziyaret edeceğiz” Yaza doğru tarımsal ürünlerin bollaşması ve fiyatlarının satın alınabilir makul seviyelere gerilemesiyle, enflasyondaki düşüşün bir miktar daha hızlanacağına dikkati çeken Bolat, hizmetler sektöründe özellikle bazı katılıkların da gevşemesiyle beraber enflasyondaki hedeflere yönelik çalışmaların başarılı olacağını söyledi.
Bakan Bolat, küresel çaptaki bazı gelişmelerin de ticareti etkilediğine vurgu yaparak, “Trump yönetimi, bütün dünya ülkelerine ilave gümrük vergisi uygulama kararı aldı. Türkiye de yüzde 10 ilave gümrük vergisi uygulanan ülkeler arasında yer aldı. Ancak başta Uzakdoğu olmak üzere, Türkiye ile rekabet eden ülkeler konumunda olan ülkelere çok daha yüksek oranlarda ilave gümrük vergileri getirildi. Türkiye için uygulanan ilave gümrük vergisi konusunda mayıs ortasında ABD’ye yapacağımız ziyarette bu konuları konuşacağız. ABD ile karşılıklı ticaret ve ihracatı arttırmak üzere, çalışmalarımızı hızlandırma kararı aldık, hazırlıklarımızı yaptık.” değerlendirmesinde bulundu.
Söz konusu yeni dönemi, avantajlı duruma çevirmek için gayret edeceklerini dile getiren Bolat, aynı zamanda diğer ülkelerin ihraç pazarlarında ve Türkiye pazarında zorlamaları karşısında da tedbirler alacaklarını bunu da iş dünyası ve ihracatçılarla planlayacaklarını vurguladı.
“Tarihimizin en yüksek ikinci mart ayı ihracat rakamını elde ettik” Ticaret Bakanı Bolat, mart ayı dış ticaret verilerinin müjde niteliğinde olduğunun altını çizerek, “Tarihimizin en yüksek ikinci mart ayı ihracat rakamını elde ettik, yüzde 3,2’lik artışla 23.4 milyar dolara ulaştık. İki takvim gününün kaybedilmesine rağmen, bu başarıyı ihracatçılarımızla birlikte elde ettik. Tüm ihracatçılar ailesine çok teşekkürler ediyorum.” ifadelerini kullandı.
Mart 2025’te elde edilen 23,4 milyar doların aylık bazda cumhuriyet tarihinin en yüksek 5. ihracatı olduğunu dikkati çeken Bolat, takvim etkisi olmasaydı bu rakamın çok daha yüksek seviyelerde olabileceğini belirtti.
Bakan Bolat, son 22 ayın 13’ünde aylık ihracat rekoru kırıldığına işaret ederek, şunları kaydetti:
“Cumhuriyet tarihimizin, yıllıklandırılmış en yüksek rakamına martta ulaştık. Son 12 ayda, 263,4 milyar dolar mal ihracatı gerçekleştirdik, bu da yıllıkta yüzde 2,1 artış demektir, toplamda 5,5 milyar dolar ilave artış anlamına gelmektedir. 28 Mart’ta 2 milyar 65 milyon dolar günlük ihracatla, Cumhuriyet tarihimizin en yüksek ikinci günlük ihracat rakamını elde ettik. 35 milyon dolar daha olsaydı en yüksek günlük ihracat rakamına da ulaşmış olacaktık. Martta ithalatımız ise geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2,3 artarak, 30,7 milyar dolar oldu. Bu durum, uluslararası doğalgaz fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle enerji ithalatında yaşanan artışın etkisiyle oldu. Altın ve enerji hariç tutulduğunda, ithalatımız Mart ayında yüzde 0,9 oranında sınırlı olarak artmıştır.” Ticaret Bakanı Ömer Bolat, mayısın ilk haftasında İngiltere’ye gideceklerini belirterek, “Serbest Ticaret Anlaşmamızı hizmetler sektörüne ve bazı tarım ürünlerine genişletme konusunda yeni Ticaret Bakanı’yla görüşmelerimizi yapacağız.” dedi.
Marttaki dış ticaret açığının 7,3 milyar dolar olduğunu dile getiren Bolat, geçen yıl da 7 milyar 303 milyon olduğunu ve yüzde 0,5’lik azalış yaşandığını bildirdi.
Ticaret Bakanı Bolat, altın ve enerji hariç tutulduğunda dış ticaret açığının yüzde 23 gerilediğine dikkati çekerek, bu tutarın da 1,5 milyar dolar olduğuna işaret etti.
Geçen ay ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 76,3 olarak gerçekleştiğini anlatan Bolat, bu konuda Mart 2024’e kıyasla 0,7 puanlık artış yaşandığını söyledi.
İlk çeyrek ihracat ve ithalat verileri Bakan Bolat, bu yılın ilk çeyreğinin verilerine ilişkin ise şu bilgileri paylaştı:
“Yılın üç ayı itibarıyla ihracatımız yıllık bazda yüzde 2,5 artarak 65,3 milyar dolara yükseldi. Burada yaklaşık 1 milyar 650 milyon dolar artış sağladık. İthalatımızda 3,9 milyar dolar artış var. Oradaki artış oranı yüzde 4,6 oldu. Bunun en önemli sebebi doğal gaz ithalatı. Uluslararası pazarlarda fiyatta büyük artış olduğu için ve bizim altın ithalatımızda bir miktar artış olduğu için bu artış ortaya çıkıyor. Dış ticaret dengemizde bu dönemde 22,6 milyar dolarlık açık var. Geçen yıl 20,3 milyar dolardı. Yani 2,3 milyar dolar dış ticaret açığımızda bir artış var. İhracatın ithalatı karşılama oranı da bu dönemde yüzde 74,3, burada da 1,6 puanlık gerileme var.”
“İhracatımızda son 1 yılda yüzde 2,1 artış, ithalatımızda yüzde 0,5 azalış söz konusu” Son 12 ayda ihracatın 263,4 milyar dolar olduğunu bildiren Bolat, “Bunun yanında ithalatımız da bu dönemde 348 milyar dolar oluyor. İhracatımızda son 1 yılda yüzde 2,1 artış, ithalatımızda yüzde 0,5 azalış söz konusu.” diye konuştu.
Ticaret Bakanı Bolat bu dönemde dış ticaret açığının 84,5 milyar dolar olduğuna dikkati çekerek, “2024’ü 82,2 milyar dolarla kapatmıştık. Yani dış ticaret açığımızda bir yıllıkta 2,3 milyar dolar artış var. Son derece makul, tolere edilebilir artıştır. İhracatın ithalatı karşılama oranı da son bir yılda yüzde 75,7’dir. Aralık 2024’te son 1 yıl yüzde 75,9’du. Orada da çok iyi durumdayız.” ifadelerini kullandı.
Yılın ilk çeyreğinde ihracatta en çok artan ve azalan ilk 5 fasıla da değinen Bolat, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Kıymetli taş ve metallerde 1,4 milyar dolar, bunun yanında 474 milyon dolarla savunma sanayisindeki artışımız var. Motorlu kara taşıtlarında 249 milyon dolar, hava ve uzay taşıtlarında 205 milyon dolar ve demir ve çelikte 203 milyon dolar artış görüldü. İhracatımızda en çok azalış gösteren 5 fasılda da ilk sırada 376 milyon dolarla mineral yakıt. Niye biliyor musunuz? Petrol fiyatları düştüğü için. Geçen yılın ortalamalarına göre ham petrol ve rafine petrol ürünleri düşünce, hem ham petrol alıcısıyız hem de işlenmiş petrol satıcısıyız. Demir çelikten eşyada 239 milyon dolar, örülmemiş giyim eşyasında da 232 milyon dolar, kazan ve makinede de 200 milyon dolarlık bir azalışımız var.”
Bakan Bolat, söz konusu dönemde ithalatta en çok azalış 678 milyon dolarla demir ve çelik faslında yaşandığına işaret ederek, bunu, 294 milyon dolarla kazan ve makine, 289 milyon dolarla hububat, 206 milyon dolarla hava ve uzay taşıtları ve 118 milyon dolarla metal cevherleri fasıllarının takip ettiğini bildirdi.
Ticaret Bakanı Bolat, ithalatta artış gösteren kalemlerde de 1 milyar dolarla kıymetli taş ve metaller, 713 milyon dolarla mineral yakıt, 387 milyon dolarla kakao, 371 milyon dolarla canlı hayvan ve 355 milyon dolarla bakır eşyanın yer aldığına dikkati çekti.
“Mayısın birinci haftasında İngiltere’ye gideceğiz” Bölgeler bazında bakıldığında Avrupa Birliği’nin (AB) yılın ilk çeyreğinde birinci ihraç pazarı olduğuna vurgu yapan Bolat, “AB’ye 28,3 milyar dolar ihracatımız var. Bunun dışında Türk Devletler Teşkilatı’na yüzde 8,5’lik artışımız var. İngiltere, Birleşik Arap Emirlikleri’yle, Körfez ülkelerine, İslam ülkelerine ihracatımızda artışımız var.” ifadesini kullandı.
Bakan Bolat, ihracatta Almanya’nın bu dönemde de birinci sırada olduğunu belirterek, ABD’nin ikinci sırada geldiğini ve İngiltere’nin 3,9 milyar dolarla ikinciliği zorladığını söyledi.
Yılın üç ayında İtalya’ya 3,3 milyar dolar, Irak’a 2,9 milyar dolar ihracat gerçekleştirildiğinin altını çizen Bolat, “İnşallah mayısın birinci haftasında İngiltere’ye gideceğiz. Serbest Ticaret Anlaşmamızı hizmetler sektörüne ve bazı tarım ürünlerine genişletme konusunda yeni Ticaret Bakanı’yla görüşmelerimizi yapacağız.” değerlendirmesinde bulundu.
“AB’den iyimserlik işaretleri gelmeye başladı” Bakan Bolat, bölgeler bazında ilk sırada AB’nin geldiğini bildirerek, “AB’den iyimserlik işaretleri gelmeye başladı. Ocakta AB ülkelerinin ithalatında yüzde 10,5’luk bir artış oldu. Bu bizim için iyi bir haber.” dedi.
İthalatta da en çok azalış gösteren ülkelere ilişkin bilgileri paylaşan Bolat, şunları kaydetti:
“İthalatımızda en çok azalış gösteren ülkeler İtalya, İsrail, Rusya, Ukrayna, Kolombiya. İthalatımızda en çok artış gösteren ülkeler Çin, Birleşik Arap Emirlikleri, İsviçre, ABD, Güney Kore. Bunlar 3 aylık veriler. Biz İsrail ile 2 Mayıs 2024’te ticaret yapmama kararı aldığımız için nisandan sonra mayıs ayı itibarıyla zaten İsrail’den ithalatımız, ihracatımız, gümrüklerimiz, istatistiklerimizde olduğu gibi sıfır görünecek.”
Ticaret Bakanı Bolat, hizmetler ihracatının da kendileri için iftihar kaynağı olduğunu ifade ederek, bu alandaki ihracata bu yıl iyi başladıklarına vurgu yaptı.
Hizmetler ticaretine ilişkin kendi tahminlerini de paylaşan Bolat, Bakanlığın hizmetler ticareti ve cari işlemler açığı öngörülerini aktardı.
“Türkiye Yüzyılı’nı hep birlikte ticaret yüzyılı yapacağız” Bakan Bolat, ihracatçılara bu yıl 33 milyar liralık destek paketi tahsis edildiğini anımsatarak, Türk Eximbank’ın sermayesinin 22 ayda 4,5 kat artırıldığını dile getirdi.
İhracatçılar için kazandıkları dövizi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında (TCMB) bozdurma zorunluluk oranını yüzde 25’e düşürdüklerine dikkati çeken Bolat, sözlerini şöyle tamamladı:
“İhracatı Geliştirme AŞ’nin (İGE) kefalet verdiği miktar 106 milyar liraya çıkarıldı. Geçtiğimiz ay İGE 36 milyar lira daha ihracatçılar için kefalet paketi tahsis etti. Bütün bunlarla, inşallah, ihracatta Ticaret Bakanlığı olarak, hükümetimiz olarak, Merkez Bankamız, Hazine ve Maliye Bakanlığımız, TİM, DEİK, TOBB, bütün STK’lerimizle Türkiye Yüzyılı’nı hep birlikte ihracat yüzyılı, ticaret yüzyılı yapacağız.”
Ramazan Bayramı huzur demektir, ana baba sıcağı demektir. Bir masanın başında toplanmış gurbetler demektir. Çocuk sesleridir. Anne elinden börektir. Kardeş sevgisidir. Bayramlıktır en güzelinden. Bayram namazıdır; kapıda beklenilen babadır, atadır. Harçlıktır. Hatıralardır yad edilen. Unutulan yakınlar, uzun zamandır aranmamış akrabalardır. Evi saran kahkahalardır. Paylaşmaktır ekmeği, neşeyi, sevgiyi. Mutluluktur kısacası. Güzeldir bayram sabahları. Vefayı hatırlatır. Belki de insanlığımızı…
Heyecan ve özlemle beklenen kutsal Ramazan Bayramı geldi, hoş geldi… Bu mübarek bayramın Ülkemiz Milletimize sağlık, huzur, mutluluk, bolluk ve bereket getirmesini temenni ediyoruz. Hayırlı bayramlar diliyoruz
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ramazan Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajında, “Cumhurbaşkanı ve hükûmet olarak, Türkiye Yüzyılı vizyonumuz doğrultusunda ülkemizi her alanda hak ettiği seviyelere çıkarmak için kararlılıkla çalışmayı ve mücadele etmeyi sürdüreceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ramazan Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajında, tüm vatandaşların Ramazan Bayramı’nı tebrik etti.
“BU RAMAZANI DA GÖNÜL COĞRAFYAMIZDA YAŞANAN ZULÜMLER SEBEBİYLE BURUK GEÇİRDİK”
“Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da azaptan kurtuluş olan bir ramazan ayını daha tamamlayarak kavuştuğumuz mübarek Ramazan Bayramınızı canıgönülden tebrik ediyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ramazan Bayramı’nın ülkemiz, milletimiz, İslam dünyası ve tüm insanlık için huzura, felaha, esenliğe, kardeşliğe vesile olmasını diliyorum. Rabbime, bizleri sağlık ve afiyet içerisinde bir Ramazan Bayramı’na daha eriştirdiği için hamdü senalar ediyorum. Maalesef, bu ramazan ayını da gönül coğrafyamızın farklı köşelerinde yaşanan zulümler, katliamlar, acılar sebebiyle yine buruk geçirdik. Bilhassa Gazze’de yaşanan soykırım, bir parça vicdanı, ahlakı, izanı olan herkesin yüreğini parçalayacak görüntülerle, sürekli daha vahim bir boyuta ulaşıyor. Türkiye olarak, bu vahşete karşı duruşumuzu net bir şekilde ifade ediyor, yardımlarımızla kardeşlerimizin yaralarını sarmaya çalışıyoruz. Ancak, Batılı ülkeler başta olmak üzere, dünya bu zulme karşı fiilen harekete geçmedikçe, zalimlerin cesareti ve cüreti artmakta, mazlumların feryatları arşa ulaşmaktadır. İnşallah önümüzdeki dönem, bu konuda tüm dünyada bir uyanışa vesile olur.”
“Diğer yandan komşumuz Suriye’de yaşanan bizi de yakından ilgilendiren gelişmeleri anbean takip ediyor, gerekli tedbirleri alıyoruz” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’nin toprak bütünlüğü ve millî birliği çerçevesinde atılan adımları sabote ederek, güney sınırlarımızdaki istikrarsızlığı sürdürmek isteyenlerin farkındayız ve inşallah hiçbirine müsaade etmeyeceğiz” dedi.
“TERÖRSÜZ TÜRKİYE HEDEFİMİZ DOĞRULTUSUNDA BAŞLATTIĞIMIZ ÇALIŞMALARI SÜRDÜRÜYORUZ”
“Terörsüz Türkiye” hedefleri doğrultusunda başlattıkları çalışmaları, yol haritalarına uygun şekilde sürdürdüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devletimiz, çağrı yapılmasını sağlayarak üzerine düşeni yapmıştır. Şimdi sıra örgütün çağrıya amasız, fakatsız uymasına gelmiştir. Bu konuda da sınırsız bir vakte ve tahammüle sahip değiliz. Daha fazla oyalanılmadan, örgütün kendini feshetmesini ve silahlarını tamamen bırakmasını bekliyoruz. Küresel, bölgesel ve iç dinamiklerimiz bize, böyle bir sürecin başarıyla neticelenmesine, hiç olmadığı kadar uygun bir zemin sunmaktadır. Bunu hep birlikte başardığımızda, ülkemizi 40 yıllık kanlı ve zorlu bir musibetten, inşallah tamamen kurtarmış olacağız” dedi.
“201 BİN KONUTUMUZUN ANAHTARLARINI HAK SAHİPLERİNE TESLİM ETTİK”
Son iki yıldır gündemlerinin ilk sırasından asla düşürmedikleri bir diğer meselenin de deprem bölgesinin ayağa kaldırılması olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu: “Depremin ikinci yıl dönümü vesilesiyle, 201 bin konutumuzun anahtarlarını hak sahiplerine teslim ettik. Yılsonuna kadar bu rakamı, konut ve iş yeri olarak 453 bine çıkartmayı hedefliyoruz. Böylece, milletimize verdiğimiz sözleri harfiyen yerine getirerek, depremin fiziki yıkımını tümüyle telafi ediyoruz. Her birini rahmetle yâd ettiğimiz kayıplarımızın hatırası, elbette ebediyen yüreklerimizde yaşayacaktır. Şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırarak bu büyük felaketle hayatları alt üst olan vatandaşlarımıza yeni bir ufuk, yeni bir fırsat sunacağız. Rabbim ülkemizi ve milletimizi bu tür felaketlerden muhafaza eylesin, diyoruz. Tabii deprem tehdidi, Marmara bölgemiz başta olmak üzere, ülkemizin pek çok yerinde hâlâ en önemli meselemiz olmaya devam ediyor. Hükûmet olarak biz tüm planlamalarımızı ve hazırlıklarımızı yaptığımız hâlde, belediyelerin umursamazlığı sebebiyle arzu ettiğimiz hızda bir dönüşüm gerçekleştiremiyoruz. Önümüzdeki dönemde, gerekirse bu sorunu aşacak ilave tedbirlerle, İstanbul’u depreme hazırlama hususunda daha etkin adımlar atacağız” diye ekledi.
“AZİZ MİLLETİMİZİN FERASETİNE HAVALE EDİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Emniyet ve yargı güçlerimiz tarafından son dönemde yapılan operasyonlar, belediyelerden kaynaklanan gecikmelerin sebebini daha iyi anlamamıza vesile olmuştur. Altyapısı ve üstyapısıyla İstanbul’a hizmet için tahsis edilen kaynakların şahsi ikbal hırsları ve kişisel ticari çıkarlar uğruna yağmalanması, bu şehrin halkına yapılmış en büyük ihanettir. Elbette her İstanbullunun kendisinin ve evlatlarının geleceğini, hayatını, güvenliğini, huzurunu çalanlardan hesap sorma hakkı vardır. Batı ülkelerinde ortaya çıktığında ‘demokrasinin, hukuk devletinin, ahlaklı siyasetin ve ilkeli yönetimin gereği’ olarak alkışlanan yargı süreçlerinin, ülkemizde politize edilerek sulandırılmasına kimse itibar etmemelidir. Yolsuzluk ve rüşvet çarkının üzerini örtmek için, kamu güvenliğini ve ekonomimizi hedef alacak kadar şuurunu kaybedenleri; ‘Türkiye’yi çökertirsek, iktidarı da çökertmiş oluruz’ anlayışıyla hareket edenleri, aziz milletimizin ferasetine havale ediyoruz. Yargı sürecinde ortaya çıkacak yeni gelişmeleri de dikkate alarak, bu hususta gerçekçi, adil ve vicdanlı bir tavırla hayatına ve şehrine sahip çıkacak her bir İstanbullu kardeşime şükranlarımı sunuyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanı ve hükûmet olarak, Türkiye Yüzyılı vizyonumuz doğrultusunda ülkemizi her alanda hak ettiği seviyelere çıkarmak için kararlılıkla çalışmayı ve mücadele etmeyi sürdüreceğiz” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mesajını şu sözlerle tamamladı: “Bu vesileyle, idari izinle 9 güne çıkardığımız bayram tatilinde yollara çıkan tüm vatandaşlarımdan, trafik kurallarına riayet etmelerini bekliyorum. Bir kez daha Ramazan Bayramı’nın gönüllerimize sekinet, kalplerimize sevgi, ülkemize huzur, mazlum coğrafyalara barış getirmesini diliyorum. Vatandaşlarımın her birini tekrar muhabbetle selamlıyorum. Bayramınız mübarek olsun.”
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.