Cumhurbaşkanı Erdoğan, “FETÖ ile mücadelede oluşacak en küçük bir zafiyetin bize neye mal olabileceğini hemen yanımızdaki gazi mekânda görebiliyoruz. Bir daha benzer ihanetlere maruz kalmamak için hem hafızamızı diri tutmamız hem de tedbiri elden bırakmamamız gerekiyor. 15 Temmuz darbe teşebbüsünü boşa çıkarmamızı, 17/25 Aralık girişimi sonrasında aldığımız önlemlere borçluyuz. Şayet o dönem Polis Akademisini yeniden yapılandırmamış, hassas birimlerde tasfiyelere gitmemiş olsaydık, daha büyük bedeller ödemek zorunda kalırdık. Nasıl vakitlice alınan tedbirler devletimizi işgal girişiminden kurtardıysa 15 Temmuz sonrası atılan adımlar da güvenlik birimlerimizin görevlerini daha iyi yapmalarını, milletimize daha iyi hizmet etmelerini sağlamıştır” diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Polis Akademisi Polis Meslek Yüksekokulları Mezuniyet Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Türkiye’ye uzanan kirli elleri nerede olursa olsun kırmakta kararlıyız. Amacımız, terör örgütlerini, ülkemize yönelik bir tehdit unsuru olmaktan tamamen çıkarmaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gölbaşı Polis Akademisi’nde düzenlenen Polis Meslek Yüksekokulları Mezuniyet Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına bu gurur gününde Polis Akademisi’nde bulunmaktan, mezunların coşkusuna, mutluluğuna şahitlik etmekten bahtiyarlık duyduğunu belirterek başladı.
Bugünkü törende, Polis Meslek Yüksek Okulları’nda 6’ncı dönem olarak eğitimlerini tamamlayan polis memurlarının mezun olacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki yıl süren zorlu ve yoğun eğitim süreçlerini başarıyla bitiren 497’si kadın, bin 592’si erkek toplam 2 bin 89 polis memurunu kutladı.
Dereceye giren öğrencileri tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizlerin mezuniyetine vesile olan tüm hocalarınıza, amirlerinize ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Aynı şekilde, sizleri vatana, millete, devlete onurla hizmet edecek şuura sahip şahsiyetler olarak yetiştiren ailelerinize şükranlarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün dünyanın 16 farklı ülkesinden toplam 87 misafir öğrenciyi de akademiden mezun etmenin sevincini yaşadıklarını dile getirerek, Polis Amirleri Eğitim Merkezi’nde gerek Türkçe dil becerilerini gerekse mesleki eğitimlerini başarıyla tamamlayan öğrencileri tebrik etti.
Misafir polis amirlerinin, akademide aldıkları üst düzey eğitimle kendi ülkelerine en güzel şekilde hizmet edeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de eğitim gören hiçbir öğrenciye yabancı gözüyle bakmadıklarının altını çizdi.
İster üniversitede okusun, ister kamu kurumlarında eğitim alsın, tüm uluslararası öğrencileri misafir olarak gördüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, onlara, Türk misafirperverliğini hissettirme çabasında olduklarını söyledi.
Misafir öğrencilerin de hüsnü kabulün karşılığını fazlasıyla verdiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğrencilerin, “Türkiye’nin gönül elçileri” sıfatıyla ülkeler arasındaki münasebetlerin gelişmesine katkı sağladığını, bugünkü mezunların da aynı gayreti sergileyeceğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, misafir öğrencilere, bundan sonraki meslek hayatlarında başarılar diledi.
“DEVLETİMİZİN BEKASININ, TOPLUMSAL BARIŞIMIZIN TEMİNATISINIZ”
Bugün bünyesine katılan 2 bin 89 yeni polis memuruyla birlikte Emniyet Teşkilatı’nın daha da güçleneceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Rabb’im, sizleri her türlü kazadan, beladan, saldırıdan muhafaza buyursun diyorum. Ülkemizin dört bir köşesinde, 81 vilayetimizin tamamında asayişi, güvenliği ve huzuru sağlamak amacıyla gece, gündüz demeden fedakârca görev yapan tüm polislerimize teşekkür ediyorum. Milletçe kendimizi huzur ve güvende hissediyorsak bunun arkasında tüm birimleri ve kademeleri ile Emniyet Teşkilatımızın emeğinin yer aldığını çok iyi biliyoruz. Polislerimiz, sorumluluğu ağır bir mesleği şanla, şerefle yaparak, insanın en başta gelen ihtiyacı olan güvenlik talebini karşılıyor. Sizler ifa ettiğiniz ve edeceğiniz görevlerle aynı zamanda devletimizin bekasının, milletimizin esenliğinin, toplumsal barışımızın da teminatısınız. Ekonomide elde ettiğimiz başarıların, ticarette yakaladığımız ivmenin, turizmde ardı ardına gelen güzel haberlerin, terör örgütlerine karşı verdiğimiz başarılı mücadelenin, hâsılı asayişle birlikte diğer alanlarda sağladığımız kazanımların baş aktörlerinden biri, mensubu olduğunuz Emniyet Teşkilatımızdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, güvenlik güçlerinin ne kadar kritik bir rol oynadığının 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremlerde bir kez daha görüldüğünü anımsatarak, “Asrın felaketi olarak nitelenen depremler sonrasında emniyet birimlerimiz süratle harekete geçti. Kendi mesai arkadaşlarını depremde şehit vermelerine rağmen polisi, bekçisi, jandarması, korucusu, askeriyle tüm güvenlik güçlerimiz depremzedelerimize yardım için âdeta seferber oldu” dedi.
Polislerin, arama kurtarma çalışmalarından yardım dağıtımına, yağmacılarla mücadeleden asayişi teminine kadar acil ihtiyaç duyulan her konuda aktif sorumluluk üstlendiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremin 11 ili ve 14 milyon insanı etkilediği dikkate alındığında, birkaç münferit hadise dışında sürecin suhuletle yönetildiğini kaydetti.
Dünyanın diğer ülkeleriyle karşılaştırıldığında, afet sonrasında güvenlik hizmetlerinin sağlanmasında Türkiye’nin başarılı bir imtihan verdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremde yıkıntıların altında kalarak hayatını kaybeden 216 emniyet mensubunu rahmetle andı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bir daha benzer afetlerle karşı karşıya kalmaması temennisinde bulundu.
Türkiye’de 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri döneminde özverili çalışmaları dolayısıyla tüm emniyet güçlerini tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, depremden sadece üç ay sonra üst üste iki seçimi, demokrasisine yakışır bir olgunlukla, yüzde 90’ları bulan rekor katılım oranlarıyla hiçbir sorun, sıkıntı yaşamadan başarıyla yapmıştır” dedi.
“KARANLIK BİR GECEYİ, MİLLETİMİZİN DİRENİŞİ SAYESİNDE KARDAN DAHA AYDINLIK BİR SABAHA ÇEVİRDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki hafta cumartesi günü tarihin en büyük ihanetlerinden olan 15 Temmuz darbe girişiminin 7’nci yılının geride bırakıldığını anımsatarak, şunları kaydetti: “Yedi sene önce uçak ve silah sesleri ile başlayan karanlık bir geceyi, milletimizin direnişi sayesinde kardan daha aydınlık bir sabaha çevirdik. Demokrasi tarihine altın harflerle yazılan 15 Temmuz kıyamımızı 85 milyon olarak hep beraber yeniden hatırladık. Kayıplarımızın dinmeyen sızısı yüreğimizi kavururken, maruz kaldığımız ihanetin büyüklüğü karşısında öfkemiz daha da arttı. Hem tanklara karşı meydan okumanın gururunu hem de kendi silahıyla vurulmanın acısını beraber yaşadık. Üstünden değil yedi yıl, 70 yıl da geçse 15 Temmuz’u unutmayacağımızı tüm dünyaya bir kez daha ilan ettik. Bilhassa Özel Harekât Başkanlığı ve Havacılık Dairesi Başkanlığına yönelik yapılan kalleşliği hiçbir zaman unutmayacağız. Şehitlerimizin aziz hatıralarına daima sahip çıkacağız. 15 Temmuz gecesi 253 vatan evladını şehit verdik. Şehitlerimiz arasında 63 polisimiz bulunuyordu. Sadece Gölbaşı’nda 51 kahramanımız şehit edildi. Şehitlerimizden geriye kalan eşyalar, o gece burada yaşanan vahşeti, FETÖ’cülerin canavarlığının boyutunu bizlere hatırlatmaktadır. İnsanlık böyle bir ihanet, böyle bir alçaklık görmemiştir.”
“15 TEMMUZ SONRASI ATILAN ADIMLAR GÜVENLİK BİRİMLERİMİZİN GÖREVLERİNİ DAHA İYİ YAPMALARINI SAĞLAMIŞTIR”
15 Temmuz’a “kontrollü darbe” iftirası atanları, milletin vicdanına havale eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan kendilerine şu çağrıyı yapmak istiyorum, 15 Temmuz’da sizler televizyon karşısında kahvenizi yudumlarken, bu milletin evlatlarının nasıl bir mücadele verdiğini görmek istiyorsanız gelin hemen yanı başımızdaki müzeyi ziyaret edin. Türkiye’nin o gece nasıl büyük bir badire atlattığını, istiklal ve istikbali uğrunda milletimizin ne bedeller ödediğini gelin burada görün” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “15 Temmuz’la ilgili yalanlarınızı, iftiralarınızı, FETÖ’cülere destek veren beyanlarınızı, şayet yüzünüz varsa gelin burada da söyleyin. Siyasi hesaplarla masum ilan ettiğiniz FETÖ’cü mankurtların Türk milletine yaşattığı acıları gelin burada kendi gözlerinizle görün. Terörü öven gazeteci kılıklı tetikçilere ve 6-8 Ekim olaylarının faillerine gösterdiğiniz vefanın binde birini gelin vatanımız için toprağa düşen kahramanlara da gösterin. Milletimiz şu gerçeğin farkındadır, o geceyi bizzat yaşamasa dahi FETÖ’cü hainlerin işlediği cürümlere şahit olan birinin FETÖ’ye müsamahakâr davranması mümkün değildir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir taraftan polis teşkilatını FETÖ’cü unsurlardan temizlerken aynı zamanda emniyet hizmetlerinde sıkıntıya mahal vermediklerini söyledi.
Darbe girişiminden bugüne toplam 41 bin emniyet mensubunun kurumla ilişiğinin kesildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Emniyet Teşkilatını güçlendirmek için 31 bin çarşı ve mahalle bekçisi aldıklarını, komiser yardımcısı, polis memuru ve sivil personel olarak ise toplam 128 bin personel alımının gerçekleştirildiğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylece farklı ünvanlarda toplam 158 bin 682 personel alımı yaparak, Emniyet Teşkilatımızın eksikliklerini fazlasıyla giderdik. Hâlihazırda 340 bin emniyet personelimiz görev yapıyor. Güvenlik sistemimizi nitelikli insan kaynağıyla, yeni uzmanlık birimleriyle, teknik kapasiteyle sürekli geliştiriyoruz. Bunun neticelerini başta terörle mücadele olmak üzere güvenliğimize dair her konuda bizzat tecrübe ediyoruz” diye konuştu.
FETÖ’nün devlet içindeki uzantılarının önemli bir kısmını tasfiye ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, mahrem yapılanmasına yönelik operasyonların kesintisiz sürdüğünü vurguladı.
“TERÖRÜ KAYNAĞINDA KURUTMA STRATEJİMİZ ÇERÇEVESİNDE, NEREDE BİR TERÖR KÜMELENMESİ VARSA HEMEN YOK EDİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölücü terör örgütüne katılımın neredeyse durma noktasına geldiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer bugün Gabar’da, Cudi’de, Tendürek’te, Bestlerderesi’nde bütün bu teröristlerin inlerine giriyor ve bu inlerde, bunları yok ediyorsak işte bunun faili sizlersiniz. Sizlerin kahramanlığı, sizlerin başarısı, inanıyorum ki bu inlere onları mahkûm edecektir. Bundan sonraki süreçte de evelallah Güneydoğu, Doğu bütün buraları, bu teröristlerden temizliyoruz, temizleyeceğiz. Örgütü sadece sınırlarımız içinde değil, Irak ve Suriye sahasında da başını kaldıramaz hâle getirdik. Terörü kaynağında kurutma stratejimiz çerçevesinde, nerede bir terör kümelenmesi varsa hemen yok ediyoruz. Döktükleri şehit kanlarının ve vatandaşlarımıza yaşattıkları acıların bedelini bölücü örgüt mensuplarına misliyle ödetiyoruz. Polis memurumuz Fethi Sekin’in, diplomatımız Osman Köse’nin ve daha nice kahramanımızın şehadetinde parmağı olanların hepsine alçaklıklarının hesabını tek tek sorduk, soruyoruz ve soracağız. Türkiye’ye uzanan kirli elleri nerede olursa olsun kırmakta kararlıyız. Amacımız terör örgütlerini, ülkemize yönelik bir tehdit unsuru olmaktan tamamen çıkarmaktır.”
Türkiye’nin emperyalist güçler tarafından başına sarılan terör belasından kurtulmasının hayati derecede önemli olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece güvenliğe değil ekonomiden demokrasiye, dış politikadan millî birlik ve bütünlüğe yönelik girişimleri akamete uğratmalarının, terör belasını tamamen defetmelerine bağlı olduğunu söyledi.
“KÜRESEL SİSTEMDE SÖZ SAHİBİ BİR ÜLKE OLMAYI İSTİYORSAK TERÖR SORUNUNU ÇÖZMEMİZ ŞARTTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terör örgütleri varlığını sürdürdükçe kendimizi emniyette hissedemeyiz. İçeride veya sınırlarımızın ötesinde terör unsurları oldukça Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu arzu ettiğimiz hızda hayata geçiremeyiz. Kandil’deki terör baronlarının sesleri kesilmedikçe iç siyasetimizi dizayn etme çabalarının önünü alamayız. İşte görüyorsunuz 14,15,16 yaşında kızları, annelerinden, babalarından kaçırarak Kandil’e getiriyor ve terör baronları orada bunları taciz ediyorlar. Eğer dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi olacaksak, turizmde yıllık 100 milyar dolar gelire ulaşmayı hedefliyorsak, küresel sistemde söz sahibi bir ülke olmayı istiyorsak terör sorununu çözmemiz şarttır” diye konuştu.
“GÜVENLİK VE İSTİKRAR SAĞLANDIKÇA GÖNÜLLÜ VE ONURLU GERİ DÖNÜŞLER ARTACAKTIR”
Türkiye’de belli çevrelerin özellikle seçim döneminde istismar ettiği göçmen meselesinin çözüme kavuşturulmasının yolunun terör örgütleriyle başarılı mücadeleden geçtiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kardeşlerim şunu unutmayın, Suriye’de ölümden kaçarak bizlere sığınan, bizi ensar olarak gören bu kardeşlerimize ne yazık ki ülkemizde ana muhalefetin yaklaşımı insani bir yaklaşım değildir, İslami bir yaklaşım hiç değildir. Suriye ve Irak’ta terör saldırıları devam ettikçe sığınmacıların kendi topraklarına dönmesi beklenenden daha fazla vakit alacaktır. Şu anda 500 bine yakın konutu oralarda inşa ediyoruz. Güvenlik ve istikrar sağlandıkça gönüllü ve onurlu geri dönüşler artacaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunu Suriye’nin kuzeyinde gördük. Terörden arındırıp güvenli hâle getirdiğimiz yerleşim yerlerine şimdiye kadar 600 bine yakın sığınmacı geri döndü. Sivil toplum kuruluşlarımızın öncülüğünde yürütülen briket evler projesiyle 90 bine yakın aileye barınma imkânı sağlandı. İki ay önce temelini attığımız konut projesi kapsamında ise 240 bin ailenin yani 1 milyon sığınmacının geri dönüşünü hedefliyoruz. Katar’ın finansman desteğiyle hayata geçirdiğimiz kalıcı konut projelerinde inşaat çalışmaları devam ediyor. Bir taraftan bu adımları kararlılıkla atarken diğer taraftan düzensiz göçün engellenmesine yönelik çabalarımızı yoğunlaştırdık. Başta İstanbul olmak üzere büyükşehirlerimizde denetimler sıkı bir şekilde yapılıyor.”
“SON İKİ AYDA 36 BİN DÜZENSİZ GÖÇMEN YAKALANDI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, turizm, yatırım, eğitim, sağlık amacıyla Türkiye’ye gelenlere veya geçici koruma altında olanlara yönelik menfi yaklaşımın söz konusu olmadığını söyledi.
Türkiye ve Türkiye ekonomisine katkı sağlayan herkese kapılarının açık olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suça karışanlar, toplumun huzurunu bozanlarla, illegal olarak ülkemizde bulunanlarsa sınır dışı ediliyor. Son iki ayda 36 bin düzensiz göçmen yakalandı. Bunların 16 bini sınır dışı edildi. Kalanların işlemleri devam ediyor. İnşallah bu meseleyi kültürümüze, inancımıza, hukuka ve hakkaniyete uygun bir şekilde hâl yoluna koyacağız” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk milletinin, tarih boyunca dara düşene, başı sıkışana, zulme uğrayana kucak açtığını ifade ederek, şöyle konuştu: “Irak’taki kardeşlerimiz 1990’larda zulme uğrayınca bunu yaptık. Suriyeli komşularımız canlarını kurtarmak için bize sığındığında bunu yaptık. Dün akşam bir televizyon kanalında bir babayı dinliyordum, ‘Öldürün bizi’ diyordu. ‘Esed’in katliamından kurtulmaktan siz kardeşlerimize sığınıyoruz. Kabul etmiyorsanız, öldürün bizi.’ Ukrayna’da savaş başladıktan sonra ülkemize gelen yerlerinden edilmiş kişilere biz kapılarımızı açtık. Yarın Allah korusun bir başka komşumuzun başına benzer felaketler gelirse insanlık ve komşuluk vazifemizi yine yerine getiririz.”
“Atalarımızdan miras aldığımız bu vicdani duruşu hiçbir fitne tüccarı, hiçbir provokatör, hiçbir faşizm hevesli değiştiremez, değiştiremeyecektir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sığınmacılara yönelik nefret söylemlerine prim vermenin Müslüman’a, Müslüman Türk’e yakışmayacağını vurguladı.
“YASA DIŞI GÖÇ SORUNUNA KALICI ÇÖZÜMLER ÜRETMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mazlumları, rengine, kökenine, dinine göre yargılamak bize yakışmaz. Batı’da kendi insanımızı tehdit eden yabancı düşmanı fikirlere meyletmek bize yakışmaz. Burada çizgimiz son derece nettir. Ne güvenliğimizden taviz vereceğiz ne vatandaşımızı sıkıntıya sokacağız ne de milletimize Boraltan Köprüsü faciası gibi utançlar yaşatacağız. Mazlum ve mağdura kucak açarken gerçekçi politikalarla yasa dışı göç sorununa kalıcı çözümler üretmeyi sürdüreceğiz” diye konuştu.
Mesleğe yeni başlayan polislerin zor ve fedakârlık gerektiren ulvi bir göreve talip olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mesleğinizde birbirinize destek olmanız, yardımlaşmanız, birbirinize göz kulak olmanız çok önemlidir” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, polislerin eğitimleri sürecinde her türlü duruma karşı hazırlandığını, mesleğin inceliklerinin, hassasiyetle takip edilmesi gereken kuralların anlatıldığını dile getirerek, şöyle devam etti: “Polis Meslek Yüksekokullarında aldığınız eğitimlerin, dünyada bu alanda verilen en iyi, en kapsamlı eğitimlerden biri olduğu tartışmasız bir gerçektir. Ancak yine de bazı şeyleri görerek, yaşayarak öğreneceksiniz. Teorik eğitimlerinizi tecrübe kazanarak zamanla tekemmül ettireceksiniz. Bu süreçte sizlerden şu hususlara her zaman dikkat etmenizi istiyorum. Bizim devlet geleneğimizin altı asırdır değişmeyen esası ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ prensibidir. İnsanımızı ne kadar korursanız, ne kadar yüceltirseniz devletimiz de o derece büyüyecek, gelişecek, güvenli ve huzurlu bir yer hâline gelecektir. Ne vatandaşına tepeden bakan jakoben anlayışın ne insanına zulmeden ceberut zihniyetin bizim tasarrufumuzda ve tasavvurumuzda yeri yoktur.”
“KİMLİĞİNİZİN, ÜNİFORMANIZIN, MESLEĞİNİZİN ONURUNU VE SAYGINLIĞINI KORUMAK DAİMA ÖNCELİĞİNİZ OLSUN”
“Kendi vatandaşını tehdit kaynağı gören yaklaşımları 2002 yılı itibarıyla bir daha geri gelmemek üzere tamamen terk ettik” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, mezun olan polislere şöyle hitap etti: “Sizlerden görevinizi icra ederken, özgürlük-güvenlik dengesini muhafaza etmenizi beklediğimi vurgulamakta fayda görüyorum. Kanunların size verdiği yetkiyi kullanırken asla sınırları aşmayın. Meslek hayatınız boyunca kanundan, hukuktan, ahlaktan ve sizlere daima doğru yolu gösterecek vicdan pusulanızdan ayrılmayın. Milletin canına, malına, namusuna kasteden vicdansızlara karşı tavizsiz, kurallara riayet eden insanlarımıza karşı her zaman müşfik davranın. Milletimizin desteği yanınızda olduğu müddetçe hainlerle, teröristlerle ve suçlularla çok daha kolay mücadele edeceğinizi unutmayın. Maşeri vicdanı yaralayan olayların önüne geçilmesinde adli birimlerimizle birlikte sizlerin çabaları belirleyici rol oynayacaktır. Adaletin tecellisinde ancak emniyetimiz ve yargımız el ele, omuz omuza çalıştığı takdirde suçlular hak ettiği cezaya çarptırılır. Diğer türlü mağdurların yüreğinde yanan ateşi söndüremeyiz. Diğer türlü verilen cezaların caydırıcı olmasını sağlayamayız. Diğer türlü devletimize olan güveni istediğimiz seviyeye çıkaramayız.”
Türk polisinin vicdan, merhamet, adalet ve asalet bakımından dünyada eşinin ve benzerinin bulunmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Üzerinizde gururla taşıdığınız üniforma, milletimizin gönlüne huzur veren, güven aşılayan bir şeref timsalidir. Kimliğinizin, üniformanızın, mesleğinizin onurunu ve saygınlığını korumak daima önceliğiniz olsun. Sizlerden tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet diye ifade ettiğimiz ilkelerimize de sıkı sıkıya sahip çıkmanızı bekliyorum. Buradaki her bir kardeşimin görevini bu ilkeler temelinde aşkla yapacağına yürekten inanıyorum. Şimdi tüm velilerimize sesleniyorum, her şeyden önce yavrularınızı bizlere emanet ettiniz ve bizler de tüm hocalarımızla birlikte kalite ise kalite, verimse verim, eğitimden öğretime bütün bunlarla birlikte hamdolsun şu Polis Akademimizde en ideal şekilde yavrularımızı yetiştirdik. Sizler bize güvendiniz, bizler de size inandık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mezun olan polislerin Türkiye’nin dört bir yanında milletin güvence kaynağı olacağını ifade ederek, velilere teşekkür etti, şehitleri andı.
Törene, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Emniyet Genel Müdürü Erol Ayyıldız, Polis Akademisi Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Çolak, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ile mezun öğrencilerin aileleri de katıldı.
Törende, Kırşehir Polis Meslek Yüksek Okulunu birincilikle bitiren Murat Dilek, yaş kütüğüne plaket çaktı. Dereceye giren mezunlara diplomaları Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından verildi. Diyanet İşleri Başkan Ali Erbaş’ın dua ettiği törende, mezunlar yemin edip, tören geçişi yaptı.
“Pençe-Kilit Harekatı bölgesinden gelen acı haberler yüreğimizi dağladı. Görev sırasında metan gazından etkilenerek şehit olan kahraman evlatlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve silah arkadaşlarına sabır diliyorum. Tedavisi devam eden askerlerimize acil şifa temenni ediyorum. Aziz milletimizin başı sağ olsun.” MEKANLARI CENNET OLSUN
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan’ın Hankendi şehrinde gerçekleştirilen Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın 17. Zirvesi’ne katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hankedi Kongre Merkezi’ne gelişinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından karşılandı.
Aile fotoğrafı çekiminin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve diğer liderler, “Sürdürülebilir ve İklim Değişikliğine Dayanıklı bir Gelecek için Yeni Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Vizyonu” temalı Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın 17. Zirvesi’ne geçti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın (EİT) 17. Zirvesi’ne katılmak üzere gittiği Azerbaycan’ın Fuzuli şehrine ulaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Fuzuli Havalimanı’nda, Azerbaycan Bilim ve Eğitim Bakanı Emin Amrullayev, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Agdam, Fuzuli ve Hocavend Özel Temsilcisi Emin Hüseyinov, Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçisi Reşad Memmedov, Türkiye’nin Bakü Büyükelçisi Birol Akgün ve büyükelçilik personeli karşıladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ziyaretinde, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım eşlik ediyor.
Havalimanındaki karşılamanın ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, beraberindeki heyetle birlikte Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 17. Zirvesi’nin gerçekleştirileceği Hankendi şehrine hareket etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Papalık Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde gerçekleşecek “Kardeşlik Temelli Ekonomi: Etik Çoktaraflılık” başlıklı etkinlikte konuşmak üzere bulunduğu Vatikan’da Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa 14. Leo ile görüştü.
Vatikan Apostolik Sarayı’nda gerçekleştirilen görüşmede, Gazze’de yaşanan insanlık dramı, iklim değişikliğine karşı mücadele çabaları, İslamofobi ve ırkçılığa karşı mücadele ile ailenin toplumdaki varlığının önemi konuları ele alındı.
Kısa süre önce göreve seçilen Papa 14. Leo’yu tebrik eden Emine Erdoğan, bunun Hristiyan âlemi için hayırlara vesile olmasını temenni etti.
GAZZE’DEKİ İNSANLIK DRAMI
Görüşmede, İsrail saldırısı ve ablukası altındaki Gazze’de yaşanan insanlık dramının üzerinde durulurken, Emine Erdoğan, kalıcı ateşkes ve insani yardımların ulaştırılması için Papa’ya “Gazze konusunda Hristiyan dünyası daha gür sesle destek çıkmalı” çağrısı yaptı.
Emine Erdoğan, Filistin’de kalıcı ve sürdürülebilir barış için iki devletli çözümün bir an önce hayata geçirilmesinin ve Filistin Devleti’ni resmen tanıyan ülkelerin sayısının artmasının önemini aktardı.
Emine Erdoğan, söz konusu bölgede yaşayan, kiliseleri ve cemaatleri sürekli tehdit altında bulunan Hristiyanların da artık huzur bulması gerektiğini de Papa’ya iletti.
Papa 14. Leo’nun ise Emine Erdoğan’a, Vatikan’ın uzun yıllardır Ortadoğu’daki çözümün bir parçası olma ilkesine göre hareket ettiğini söylerken ve Vatikan’ın da Filistin’de iki devletli çözümü ve barışı desteklediğini belirtti.
PAPA’YA “SIFIR ATIK” HAREKETİNE DESTEK DAVETİ
Emine Erdoğan, uluslararası toplumun bugün pek çok hayati sınamayla karşı karşıya olduğunu belirterek, bunlardan birinin de iklim değişikliğiyle mücadele olduğuna işaret etti.
Emine Erdoğan, kendisinin de kişisel olarak öncelik verdiği iklim değişikliği konusunda Türkiye’de başlattıkları “Sıfır Atık” hareketinden de Papa’ya bahsetti.
İklim değişikliğiyle mücadele meselesinin, Vatikan’la Türkiye arasında güçlü iş birliği potansiyeli taşıdığına inandığını aktaran Emine Erdoğan, Papa 14. Leo’ya, bugün Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde kurumsallaşan “Sıfır Atık” hareketine destek vermesinin önemli olduğunu söyledi.
İSLAM DÜŞMANLIĞI, IRKÇILIK VE HOŞGÖRÜSÜZLÜĞE KARŞI ÇABALARIN ORTAK İRADE ETRAFINDA BİRLEŞTİRİLMESİ ÇAĞRISI
İslam düşmanlığı, ırkçılık ve hoşgörüsüzlüğün endişe verici derecede artış gösterdiğine de dikkati çeken Emine Erdoğan, bu eğilimlerin sadece yöneldikleri hedef grup bakımından değil, toplumun tüm kesimleri için tehlike oluşturduğunu vurguladı.
Emine Erdoğan, bu konudaki çabaların ortak irade etrafında birleştirilmesi gerektiğini de ifade etti.
Türkiye’nin farklı inanç ve kültürlerin yüzyıllardır bir arada, barış içinde yaşadığı coğrafya olduğuna değinen Emine Erdoğan, Hristiyan toplulukların Türkiye’nin zengin mozaiğinin ayrılmaz parçası olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dini azınlık gruplarının sorunlarına özel hassasiyetle yaklaştığını da aktaran Emine Erdoğan, azınlık vakıflarının taşınmaz mülkleri konusunda yaşanan sorunların, mevzuat değişikliği yapılarak azınlıkların lehine çözüme kavuşturulduğunu belirtti.
Papa 14. Leo ise Emine Erdoğan’a, Orta Doğu’da çok fazla grubun Hristiyanların haklarına saygı duymadığını, Türkiye’de Hristiyanların ve başka azınlıkların haklarının korunmasının bir model oluşturduğunu belirtti. “Türkiye, bu açıdan Orta Doğu’da barış için önemli ses” ifadesini kullanan Papa, ilk yurt dışı ziyaretlerinden birini Türkiye’ye gerçekleştirmek isteğini aktarırken, Türkiye ile Vatikan’dan yetkililerin bunun üzerine çalıştığını ve kasım sonu için planlama yapıldığını söyledi.
Papa, bu yılın İznik Konsili’nin 1700. yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, “Türkiye, Hristiyanlar için önemli bir ülke ama aynı zamanda barışı inşa etme açısından önemli bir özgün köprü vazifesi görüyor ve önemli rol oynuyor” ifadelerini de kullandı.
Görüşmede ayrıca, Emine Erdoğan ve Papa, aile konularının da önemini ele aldı. Ailenin toplumsal huzurun anahtarı olduğu ve aslında bugün öne çıkan bireycilik, yalnızlık gibi birçok sorunda çözüm olabileceği üzerinde duruldu. İki inançta da ailenin önemli bir değer ve yere sahip olduğunun altı çizilirken, aile değerlerini ifsat etmek isteyen küresel tehditlere karşı tüm semavi dinlerin ortak duruş sergilemesi gerektiği vurgulandı.
Emine Erdoğan, Papa 14. Leo ile görüşmesine ilişkin sosyal medya platformlarındaki hesaplarından yaptığı paylaşımda, “Papalık Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde gerçekleşecek ‘Kardeşlik Temelli Ekonomi: Etik Çoktaraflılık’ programına katılmak üzere ziyaret ettiğim Vatikan’da, Katolik Dünyasının Ruhani Lideri, Vatikan Devlet Başkanı Papa 14. Leo ile bir araya gelmekten memnuniyet duydum” ifadelerini kullandı.
Paylaşımda, görüşmede gündeme gelen konulara da değinen Emine Erdoğan, şunları kaydetti: “Görüşmemizde önceliğimiz, Gazze’de süregelen insanlık dramı oldu. Kalıcı bir ateşkesin sağlanması ve insani yardımların eksiksiz ulaştırılabilmesi adına, Hristiyan dünyasının daha güçlü bir duruş sergilemesinin taşıdığı hayati öneme dair görüş paylaşımında bulunduk. Vatikan’ın, Filistin’de adil ve sürdürülebilir barışın temeli olan iki devletli çözümü desteklemesini memnuniyetle karşıladığımı ifade ettim. Sayın Papa 14. Leo ile ayrıca küresel çevre hareketimizin temel taşlarından biri olan ‘Sıfır Atık’ yaklaşımını ele aldık. İklim krizinin, inanç ve coğrafya fark etmeksizin tüm insanlığın ortak meselesi olduğunda hemfikiriz. Bu çerçevede Türkiye ve Vatikan arasında iklim değişikliğiyle mücadelede güçlü bir iş birliği potansiyeli olduğunu belirttim. Ortak çalışma alanlarımızı değerlendirdik. Nazik ev sahipliği için saygıdeğer Papa 14. Leo’ya şükranlarımı sunuyor, üstlendiği bu tarihi sorumluluğun Katolik âlemi ve tüm insanlık için hayırlı sonuçlar doğurmasını diliyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Küresel Ulaştırma Koridorları Forumu”nda yaptığı konuşmada, “Kalkınma Yolu’nun 10 yıllık projeksiyonla üretime etkisi 50 milyar doları aşacak. İstihdama etkisinin ise yıllık ortalama 63 bin kişiyi bulması hesaplanıyor. Kalkınma Yolu’yla jeopolitik imkânlarımızı tüm bölgemizin faydalanacağı kapsamlı bir ekonomik avantaja dönüştüreceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Küresel Ulaştırma Koridorları Forumu”na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel ticaretin yönünün yeniden şekillendiği kritik bir dönemde tarihî bir organizasyona ev sahipliği yaptıklarını ve forum kapsamında 70 ülkeden temsilciyi Türkiye’de misafir etmenin bahtiyarlığını yaşadıklarını söyledi.
İki gün boyunca yapacakları istişarelerin, alacakları kararların ve kuracakları dostlukların şimdiden hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah forum kapsamında sınır ötesi iş birliği imkânları, dijitalleşme adımları, altyapı yatırımları ve transit taşınma süreçlerinin uyumlaştırılması gibi pek çok konuyu görüşme fırsatı bulacaksınız. Şu anda yalnızca 4 saatlik uçuş mesafesiyle 67 ülkeye ve yaklaşık 1,5 milyar insana doğrudan erişim sağlayan bir ülkenin misafirisiniz. Ekonomik bakımdan toplam 51 trilyon doları aşan gayrisafi yurt içi hasılaya sahip bir coğrafyanın tam merkezinde yer alıyorsunuz” diye konuştu.
Forumun, uluslararası toplantıdan öte Türkiye’nin ulaştırma vizyonunu ve liderlik kapasitesini tüm dünyaya gösteren önemli bir platform olacağına yürekten inandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ulaştırma Bakanlığımız başta olmak üzere forumun düzenlenmesinde emeği geçenlere dünyanın dört bir yanından gelerek foruma katkı verecek siz değerli dostlarımıza şimdiden teşekkür ediyorum” dedi.
“ULAŞTIRMA YATIRIMLARI EKONOMİMİZİN İTİCİ GÜCÜ HÂLİNE GELDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel ekonomide insan ve mal dolaşımını sağlayan lojistik hatların öneminin her geçen gün daha da arttığına vurgu yaparak, “Bunun en açık örneğini Kovid salgını döneminde hep beraber yaşadık. Bölgemizde son dönemde yaşanan gerilimler, Hürmüz Boğazı’nda, hava sahalarında ortaya çıkan belirsizlikler, yeni ve güvenli ulaştırma güzergâhlarının ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha hatırlattı” ifadesini kullandı.
Tarihte olduğu gibi günümüzde de ulaşım imkânlarını geliştiren ülkelerin sadece refahına katkıda bulunmadığını, aynı zamanda kültürel ve bilimsel gelişimlerini de ilerlettiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin özellikle son 22 yıldır kara, hava ve deniz yollarına ilave olarak iletişim ve enerji hatlarına yaptığı büyük yatırımların gerisindeki en temel motivasyon işte bu yaklaşımdır” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yol medeniyettir” diyerek bu alanda gerçekten büyük bir yatırım seferberliğini başlattıklarına dikkati çekerek, “İktidarlarımız döneminde ulaştırma ve haberleşme altyapısına yaklaşık 300 milyar dolarlık yatırım yaptık. Bu yatırımların 177 milyar dolarlık kısmı kara yollarına, 64 milyar doları demir yollarına, 25 milyar doları hava yollarına, 4 milyar doları denizciliğe, 25 milyar doları ise haberleşme altyapısına harcandı. Bu yatırımların üretime etkisi ise 1 trilyon 65 milyar dolara tekabül ediyor. Ulaştırma yatırımlarımız sayesinde istihdamda da ciddi artışlar sağladık. Sanayiden ihracata, turizmden lojistik hizmetlerine kadar birçok sektör bu yatırımlardan olumlu etkilendi. Ulaştırma yatırımları âdeta ekonomimizin itici gücü hâline geldi” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı rakamlar paylaşmak istediğini belirterek, “6 bin 101 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol mesafemiz, 29 bin 742 kilometreye çıktı. Sadece altı ilimiz bölünmüş yollarla birbirine bağlıyken bugün bu sayı 77’ye yükseldi. Bin 714 kilometre olan otoyol uzunluğumuz, 3 bin 796 kilometreyi buldu. Kara yolu tünel sayımız 83’ten 513’e, tünel uzunluğumuz 50 kilometreden 790 kilometreye ulaştı” diye konuştu.
Köprü ve viyadük uzunluğunu 311 kilometreden 799 kilometreye yükselttiklerini ve Osmangazi, Yavuz Sultan Selim, Adıyaman Nissibi, Elazığ Ağın, Tohma, Hasankeyf-2, 1915 Çanakkale köprülerini ülkeye kazandırdıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bolu Dağı, Avrasya, Ilgaz, 15 Temmuz, İstiklal, İzmir Konak, Erkenek, Cankurtaran, Sabuncubeli, Ovit, Sahara, Pirinkayalar, Hasankeyf, Madal, Zigana tünellerini aziz milletimizin hizmetine verdik. İstanbul-İzmir Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu, Menemen-Aliağa-Çandarlı Otoyolu, Ankara-Niğde Otoyolu, Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Savaştepe Otoyolu gibi devasa yol projelerini hayata geçirdik. Türkiye’yi hızlı trenle biz tanıştırdık. Toplam 2 bin 251 kilometre uzunluğunda hızlı tren ağı inşa ettik. 2002 yılında 10 bin 948 kilometre olan demir yolu ağımızı 13 bin 919 kilometreye, 2 bin 505 kilometre olan sinyalli hat uzunluğunu 8 bin 46 kilometreye, 2 bin 122 kilometre olan elektrikli hat uzunluğunu ise 7 bin 274 kilometreye çıkardık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11 bin 668 kilometre uzunluğundaki demir yollarını tamamen yenilediklerini belirtti.
“ULAŞTIRMAYA DAİR HER BAŞLIKTA DESTAN YAZDIK”
Hava yolunu halkın yolu hâline dönüştürdüklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 26’dan devraldıkları havalimanı sayısını 58’e, yurt dışı uçuş noktalarını ise 60’tan 353’e getirdiklerini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstanbul Havalimanımız, Türkiye’nin vizyon projesi olarak göz dolduruyor. Yılın ilk 5 ayında 32 milyona yaklaşan yolcu sayısıyla kendi rekorunu kırdı. Bir diğer çarpıcı rakam şudur. 2002 yılında ülkemizdeki toplam araç sayısı 8,5 milyon civarındayken şehirler arasındaki ortalama hızımız saatte 40 kilometreydi. Bugün ülkemizdeki araç sayısı 32 milyonu geçmesine rağmen ortalama seyahat hızımız 90 kilometreye çıkmış durumda yani ulaştırmaya dair her başlıkta kelimenin tam manasıyla destan yazdık” diye konuştu.
Acı bir gerçeği vurgulamak mecburiyetinde olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükûmet olarak bu yatırımları yaparken muhalefetin ve marjinal örgütlerin engelleme çabalarıyla da mücadele ettiklerini dile getirdi.
“ENGELLERE TAKILMADAN PROJELERİMİZİ KARARLILIKLA HAYATA GEÇİRDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Boğazı’na üçüncü bir gerdanlık olarak taktıkları Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü sabote etmek için sokak olayları dâhil her yolun denendiğini söyleyerek, “İstanbul Havalimanı’yla ilgili akla ziyan bir sürü iftira attılar. Gün oldu, ‘Yol mu yiyeceğiz?’ dediler, gün oldu ‘Bunlar külliyen israf’ dediler, ‘Yeni yol yaparak trafik sorunu çözülmez’ dediler. Gün oldu, projeleri durdurmak için mahkeme kapılarında nöbet tuttular” diye konuştu.
Hızlı tren projelerinin de “göçü hızlandıracağı” iddiasıyla eleştirildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Daha burada sayamayacağımız bir sürü iddia, iftira ve eleştiri ile ulaştırma yatırımlarımıza kara çaldılar. Hizmetlerimizi dinamitlemeye çalıştılar. Aslında ne iş yaptılar ne hizmet ürettiler ne de bizim iş yapmamızı, hizmet üretmemizi, vatandaşımızı hak ettiği eserlerle buluşturmamızı istediler. İdeolojik konfor alanlarının dışına çıkmaya hiçbir zaman yanaşmadılar ama biz bunlara aldırmadık. Muhalefetin takoz siyasetine hiçbir zaman teslim olmadık. Engellere takılmadan projelerimizi kararlılıkla hayata geçirdik. Hemen hepsi kıvanç kaynağımız pek çok eseri, yatırımı, vizyon projesini hamdolsun ülkemizin kazanç hanesine başarıyla yazdırdık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşlarla birlikte, ülke ve komşuları, bölgeleri birbirine bağlayacak barış ve iş birliği yolları, koridorları, rotaları tesis ettiklerini kaydetti.
Bu noktada iki büyük projenin stratejik anlam kazandığını gördüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunlardan ilki Orta Koridor’dur. Çin’den Avrupa’ya kadar uzanan ve 21 ülkeyi demir yolu ağıyla birbirine bağlayan Orta Koridor, deniz yoluna kıyasla 2 kat daha hızlı, hava yoluna göre ise yaklaşık 4 kat daha ekonomik taşıma imkânı sunuyor. Âdeta tarihî İpek Yolu’nu yeniden hizmete alıyoruz. Orta Koridor’un bel kemiğini teşkil eden Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı’nı da faaliyete geçirdik. Bu muazzam projenin daha da geliştirilmesini, gerek ikili, gerek Türk Devletleri Teşkilatı gibi platformlarda ele almaya devam ediyoruz. Tüm bu girişimlerimizin yanı sıra Orta Koridor’u Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuşak ve yol girişimiyle uyumlaştırmaya yönelik çalışmalarımız sürüyor” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu güzergâhın Avrupa ve Asya’yı güvenli bir şekilde birbirine bağlayacağını dile getirerek, “Süveyş üzerinden yapılan taşımalar ortalama 35 gün, Ümit Burnu’ndan yapılan taşımalar yaklaşık 45 gün sürerken Orta Koridor’da yatırımlarımız tamamlandığında bu süre 15 günün altına inecek. Orta Koridor’un demiryolu üzerinden ticaret hacmi potansiyeli 75 milyar dolar seviyesinde. Ülkemizdeki yıllık taşıma kapasitesi ise 6,5 milyon ton civarında. Mevcut yatırımlarımızla yıllık 6,5 milyon ton taşıma hacmi hedefliyoruz. Orta Koridor için yapımına devam ettiğimiz ve planladığımız projelerimizi hayata geçirdiğimizde toplam 114 milyar dolarlık üretim etkisi ve yıllık ortalama 144 bin kişiye istihdam sağlayacağımızı öngörüyoruz” diye konuştu.
“KALKINMA YOLU, BÖLGESEL İSTİKRAR VE REFAHIN ANAHTARIDIR”
Bir başka önem verdikleri projenin de “Kalkınma Yolu” olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ticari bir tasavvur olmanın ötesinde, bir barış projesi olan Kalkınma Yolu, kuzey-güney ekseninde coğrafyaları birbirine bağlarken, komşumuz Irak’ı merkez alan konumuyla bölgesel istikrar ve refahın anahtarıdır. Kalkınma Yolu, Basra Körfezi’nden başlayıp Ovaköy üzerinden ülkemize ve oradan Avrupa’ya uzanan çok modlu yapısıyla öne çıkıyor. Proje sayesinde Irak’ın Faw Limanı’na gelen yüklerin ülkemiz üzerinden Avrupa’ya açılması hedefleniyor. Kalkınma Yolu’nun 10 yıllık projeksiyonla üretime etkisi 50 milyar doları aşacak. İstihdama etkisinin ise yıllık ortalama 63 bin kişiyi bulması hesaplanıyor. Kalkınma Yolu’yla jeopolitik imkânlarımızı tüm bölgemizin faydalanacağı kapsamlı bir ekonomik avantaja dönüştüreceğiz. Projenin en büyük kazananı bizimle ve komşumuz Irak’la birlikte bölgemizdeki bütün kardeş ülkeler olacak.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çevredeki tüm ülkelerle ilişkileri kazan-kazan anlayışı temelinde ilerletirken, arada gönül köprüleri kurmaya da önem verdiklerini belirtti.
Barış ve huzurun tüm dünyaya egemen olmasının ancak insanlığın bir bütün hâlinde kalkınmasıyla mümkün olacağına inandıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte bu nedenle artık Türkiye’nin sadece jeopolitik konumundan değil, jeostratejik güven adası olma özelliğinden de söz ediyoruz. Bu iddiamızın altını ise ulaştırma yatırımlarımızla, insani yardımlarımızla, girişimci dış politikamızla dünyada takdir toplayan vicdanlı duruşumuzla ve bölge halklarının refahına yaptığımız katkılarla dolduruyoruz. Rabbim yolumuzu, bahtımızı, açık etsin diyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Küresel Ulaştırma Koridorları Forumu”nda katılımcılarla beraber olmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek forumun ulaştırma sektöründe yeni ufukların açılmasına, yeni iş birliklerinin kurulmasına vesile olmasını dilediğini söyledi.
8,500 yıllık geçmişiyle tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış,tarihi, coğrafyası, kültürü, tüm folklorik özellikleri yanı sıra,verimli toprakları, sürekli gelişen sanayi bölgesi, 2008 yılında iç hat sivil hava trafiğine açılan havaalanı ve kültür merkezi olarak modernliği yakalayan özellikleriyle, Evliya Çelebi’ nin meşhur Seyahatname’sinde güzel sabah rüzgârının yansıması olan güzel insanlarından, tarihi eserlerinden övgüyle bahsettiği ,”Yolların ve Kültürlerin Kesiştiği Şehir” Merzifon
Ülkemizin,sanayi,bilişim,eğitim, moda, sağlık, iletişim, enerji, turizm, tarım, otomotiv ve enerji piyasalarında yer alan iş insanları, ülkemizde ve yurt dışında başarılı işlere imza atmış iş kadınları, akademisyen, rektör ve hocalarımız, yazarlarımız ve sivil toplum kuruluş başkanları ile birlikte platform başkan larımız ve yazarlarımızın bir arada yer aldıkları yazı dizimizde, TÜRSİP Türkiye Sanayici İş İnsanları Genel Başkanı ,Kamu Maliyesi Uzmanı Evli 2 Çocuk Babası İsmail Aktaş’ a yer verdim
01.05.1966 yılında Amasya’nın Merzifon ilçesinde dünyaya geldi. Madenci bir Baba, Yardımsever bir Cumhuriyet kadını olan Fatma Hanım’’ın iki çocuğundan birisi.
İsmail Aktaş,
Babam bir madenci idi; yerin altına girip emeğiyle çalışan bir insandı. Sokağı, çevresini ve havayı seven, bunlardan huzur bulan biriydi. Ağzından kötü bir kelime çıkmaz, aklında yanlış bir cümle barındırmazdı. Benim gözümde o bir kahramandı. Onun maden çıkaran elleri sayesinde okuyabildim. Babaların tecrübelerinden ve bilgeliğinden faydalanmayı bilmeliyiz. Onlara sevgimizi ve saygımızı fazlasıyla göstermeliyiz. Ne ekerseniz, onu biçersiniz. Bana dünyada en büyük yarın nedir deseler, “Babam” der ve susarım. “Babam giderse dağım gider. Atam gider, sırtım gider. Yolum gider, öpülecek elim gider. Canım gider, çocukluk yanım gider, bayram gider.” Sözleri adeta aile olmanın önemine vurgu yapıyor.
İlkokulu ve ortaokulu Merzifon Kayadüzü Köyü’nde tamamlamasının ardından, Lise eğitimini Ankara Maliye Meslek Lisesi’nde tamamladı. Uludağ Üniversitesi Maliye Bölümünden mezun oldu.
İş nedeniyle İstanbul’a taşınan Merzifonlu bir aileden geliyor olması çokta göreceli olsa gerek. İlk iş deneyimine Bursa Defterdarlığı Uludağ Vergi Dairesinde göreve başladı . daha sonra İstanbul’da bir medikal firmada mali müşavir ve finans müdürü olarak devam etti.
6 ay, Almanya da Finans Kredi alanında Araştırma yapan İsmail Aktaş; Mercedes 404 Otobüslerin Türkiye’ye İthali konusunda çalışmalarını Metro Turizm’e aktardı. Sonrasında Metro Turizm Firmasında işe başladı.
Gençlik yıllarında ezilenlerin yanında oldum , haksızlıklara karşı durdum diyen İsmail Aktaş’ın insanları dinlemek, sorunlarına çözüm üretme çabaları yıllar buyunca süre geldi.
Bizim de bir sözümüz var: “Su akar, yolunu bulur.” Bizim suyumuz da İstanbul’a aktı ve burada çalışırken çevremize de ışık tutmamız gerektiğine inanarak sürekli proje üreten, teknolojiyi takip eden, okuyan ve araştıran birisi olarak, Bir çok Dernek ve siyasi aktiviteleri ile kendisi hep yol gösteren oldu.
İşte tamda bu noktada, TÜRSİP –Türkiye Sanayici İş İnsanları Platformu ön plana çıkıyor.
TÜRSİP Türkiye Sanayici İş İnsanları Platformu, Ulusal ve uluslararası platformlarda Türk sanayicisinin ve işadamlarının etkin rol üstlenebilmelerini ve örgütlülüklerini sağlayabilmek, Türk sanayisinin gelişmişlik düzeyini arttırmak adına kurulmuş bir platformdur.
TÜRSİP, kurulduğu tarihten bu güne sivil toplumun bileştirici gücü olma hedefini sağlayarak etkin ve geniş kapsamlı temsil yeteneği ve söz söyleme gücü elde etmiştir.Sahip olduğu bu güçle Türk Sanayisinin ve İşadamlarının, ülkemiz ile birlikte kalkınmasını sağlamak, sorunlarına çözüm üretmek, bilim ve teknolojinin ışığında gelişimini tesis etmek, verimliliklerini sağlamak, inovasyona özendirmek amacıyla araştırma, görüş ve değerlendirmelerini kamuoyu ile paylaşmaktadır.
İsmail Aktaş sayısız projelerin de Mimarı …Çünkü Başarı Onu O Başarmayı Seviyor.
İlk olarak ,Türkiye’nin 1941’den bu yana faaliyet gösterdiği enerji alanında Türkiye’nin en geniş akaryakıt istasyon ağına sahip olup, aynı zamanda on binlerce kişiye istihdam sağlayan ve bölgesel bir güç olarak hareket eden dev bir enerji altyapı grubu Petrol Ofisi Filo Yönetimini gerçekleştirdi.
Kart kullanımının yaygın olmadığı bir dönemde, Petrol Ofisi Taşıt Tanıma Kartı projesini 2010 yılında hayata geçirdi. Bu kart, Türkiye genelindeki 1.950 istasyonda aynı anda %10 indirim sağlıyordu. Oldukça başarılı bir çalışma olan projesi ile bir çok araç sahibi bu kartı sahiplendi.
Yine Enerji Sektöründe 2 . projesi olarak bilinen, Shell ile TÖFED Kulüp Smart Çalışması ile İlklere imza attı.
Türkiye Otobüsçüler Federasyonu’na (TÖFED), Shell istasyonlarında %8 indirim sağlayan bir proje geliştirdi. 6 yıllık bir çalışmanın sonunda, 11 Temmuz 2008’de bu projeyi hayata geçirdi. Türkiye’nin sektörel anlamda ilk projesi olarak otobüs şoförlerini memnun etti. Bir depo yakıt kazancı sağladı, bu da şoförlerin bütçelerine ciddi bir katkı yaptı.
Ulaşım Sektöründe, övgüler ile söz edilen hayata geçirdiği diğer kapsamlı Projesi -Metro Turizm Esbank Çalışması
Metro Turizm için co-branded (ortak markalı) bir kredi kartı çalışması gerçekleştirdi. Bir yıllık bu çalışma sırasında kart yeni olmasına rağmen yoğun bir ilgi gördü. Kısa sürede birçok kişi kart sahibi oldu ve gündemde büyük bir yankı uyandırdı.
Kıymetli İsmail Aktaş’ ın şu sözleri yazı Dizimize katkı sağlamaktan öte değer katıyor.
“Şimdilerde, hızla ilerleyen teknolojik imkânların da etkisiyle iletişim çağını yaşarken dünyanın âdeta küçüldüğü başka bir tablo ile karşı karşıyayız.
Küreselleşmenin sonucu olarak, alışılmışın ötesinde çalkantılı bir geçiş döneminde, neredeyse ülkelerin sınırları ortadan kalkarken, bölgesel güç birliklerini ve global ekonominin kıyasıya rekabetini yaşıyoruz.
Tam da bu noktada , Kazakistan’dan Gürcistana , Sudan’dan Nijerya’ya . Fas’tan Mısır’a Almanya’dan Bulgaristan’a Yunanistan’dan Hollanda’ya Yerli Sanayicilerimizin Ürettiği ürünleri tanıtım amaçlı BTOBİ karşılıklı toplantılar gerçekleştirdi. Amacımız;
Ülkemizin Döviz açığını İhracat ile tamamlamaktır. Dedi. Bunu için Parolamız “5I” Kuralı ..
1-İstihsal
2-İstihdam
3-İhracaat
4- İthal İkamesi
5- İktisadi tam Bağımsızlık diyor.
Elbette değerlerimizden ödün vermeden, kazanımlarımızı yitirmeden, birlik ve beraberliğimizle yarınlar için çalışmamız gerektiğini biliyoruz diyor.
Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetimizin 102. yılına erişmiş olmanın mutluluğunu yaşarken üzerimizdeki sorumlulukların da farkındayız.
Gelecek Yarınlar için Birlik ve Beraberliğimizi Asla Bozmayacağız“
“İyi ki Varsın” yazı dizimde belirli aralıklarla, belirli zaman dilimlerinde karşılaştığımız, diyalog kurduğumuz, hayatımızın olmazsa olmazı değerlere yer verdim. Ama içlerinde öyle biri vardı ki işte kendisinin ne saati vardı ne de vakti.
Herhangi biri yeter ki bir sıkıntı düşmesin, içerisinde yardımsever kişiliği ağır basan, yeri asla doldurulamayan, hayata anlam katmasını bilen bildiren, girişimci ruhu, bilge kişiliği ve toplumun sevgisini tak dirini almış kimliği ile gelecek için daha birçok projenin hayata kazandırılmasına liderlik yapacak olan İsmail Aktaş’ a başarılı çalışmalarından dolayı kendilerine,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesi’ne katılmak üzere bulunduğu Hollanda’nın Lahey kentinde Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump ile bir araya geldi.
Görüşmede Türkiye ile ABD ikili ilişkileri, bölgesel ve küresel konular ele alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, enerji ve yatırım başta olmak üzere farklı alanlarda iki ülkenin büyük potansiyele sahip olduğunu, özellikle savunma sanayii alanındaki iş birliğinin ilerletilmesinin toplam 100 milyar dolar ticaret hacmi hedefine ulaşılmasını kolaylaştıracağını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Trump’ın gayretleriyle İsrail-İran arasında sağlanan ateşkesi memnuniyetle karşıladığını, bunun kalıcı olmasını temenni ettiğini, Gazze’deki insani trajedinin bir an önce sonlandırılmasında ve Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın barışçıl çözümünde yakın diyaloğun önemini vurguladı.
İki lider, NATO’nun önde gelen müttefikleri olarak, İttifakın caydırıcı gücünün pekiştirilmesi için atılacak adımların ehemmiyetine dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesi’nin ardından yaptığı basın toplantısında, İran ile İsrail arasında sağlanan ateşkes ile ilgili olarak, “Fiili ateşkes ilanının en kısa sürede kalıcı sükûnete tahvil edilmesini ümit ediyoruz. Orta Doğu’da barışın temini için, müttefikler dâhil, herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hollanda’nın Lahey şehrindeki gerçekleştirilen NATO Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesi’nin ardından bir basın toplantısı düzenledi.
Zirveyi tamamladıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollanda Kralı Willem-Alexander, Hollanda Başbakanı Dick Schoof ile Hollanda makamlarına ev sahiplikleri ve misafirperverlikleri için teşekkür etti.
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’yi başarılı yönetimi için tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Lahey Zirvemizin öne çıkan sonucu, kamuoyunca da yakından takip edildiği üzere, müttefiklerin savunma harcamalarını artırmasıydı. Konsey oturumunda savunma harcamalarımızı 10 yıllık bir sürede Gayri Safi Yurt İçi Hasılalarımızın yüzde 5’i düzeyine çıkarmayı kararlaştırdık” ifadelerini kullandı.
“ÜLKEMİZİ TÜM KRİZLERİN, SICAK ÇATIŞMALARIN VE GERİLİMLERİN UZAĞINDA TUTMAYA GAYRET EDİYORUZ”
Mevcut krizlerin derinleştiği ve her geçen gün ilave krizlerin ortaya çıktığı bir iklimde, alınan bu kararın NATO açısından zaruret teşkil ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Terörizm tehdidinden en fazla zarar gören, bölgemizdeki birçok krizden doğrudan etkilenen müttefikiz. Hâlihazırda uluslararası gündemi domine eden olayların hemen hepsi Türkiye’nin yakın çevresinde yaşanıyor. Ülkemizi tüm bu krizlerin, sıcak çatışmaların ve gerilimlerin uzağında tutmaya gayret ediyoruz. Caydırıcılığımızın artırılmasına ve savunmamızın güçlendirilmesine büyük önem veriyoruz. Türk savunma sanayiinin son yıllarda yaptığı büyük atılım dünyada parmakla gösterilmektedir. Silahlı ve silahsız insansız hava araçları başta olmak üzere birçok alanda küresel ölçekte söz sahibiyiz.
Savunma harcamalarımız hâlihazırda önceki zirvelerin hedefi olan yüzde 2 seviyesinin üstündedir. Hatta mevcut altyapı ve savunma sanayii yatırımlarımız, inovasyona ayırdığımız kaynaklar ve uluslararası çabalarımız itibarıyla yüzde 5’i yakalamaya en yakın ülkelerdeniz. Birçok müttefikin tehdit ve sınamalar karşısında daha fazla sorumluluk üstlenmek konusunda bizimle aynı çizgiye gelmesini doğru buluyorum. Elbette sadece savunma harcamalarını artırarak ittifakın etkinliğinin geliştirilmesi mümkün değil. Müttefikler arasında karşılıklı anlayış ve iş birliğinin samimiyetle tesis edilmesi de gerekiyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu minvalde, ilk olarak müttefikler arasındaki savunma sanayii ürünlerinin ticaretindeki engellerin ‘amasız-fakatsız’ kaldırılmasına yönelik anlayışın, ittifak belgelerine yansıtılmasına öncülük ettik. Bunun tüm unsurlarıyla hayata geçirilmesini ümit ediyoruz” dedi.
Avrupa Birliği’nin savunma ve güvenlik alanındaki girişimlerinin NATO’yu tamamlayıcı nitelikte olması gerektiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle üye olmayan müttefiklerin, Birliğin savunma sanayii girişimlerine tam olarak dâhil edilmesinin tüm Avrupa’nın menfaatine olacağını vurguladım. Neticede Avrupa’da artan savunma yetenekleri tüm Avrupa Atlantik Bölgesi’nin çıkarınadır. Temennimiz, bu kuşatıcı yaklaşımın kıta geneline hâkim olmasıdır” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Genel Sekreteri Rutte’nin, Teksas’tan Ankara’ya savunma sanayii gelişimini esas alan yaklaşımının bu bakımdan fevkalade değerli olduğunu söyledi.
Türkiye’nin, ittifakın terörizmle mücadeledeki rolünü öne çıkaran müttefiklerin başında geldiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “Nitekim terörizm, NATO’ya yönelik güncel iki temel tehditten biri olarak kayda geçirilmiştir. Bu defa Lahey’de, terörle mücadelenin ancak müttefiklerin samimi dayanışmasıyla başarılabileceğini vurguladım. Zirve bildirisine bu tehdidin yansıtılmasını sağladık. Ukrayna’da üç yılı aşkın süredir devam eden savaşın hem bölgesel hem küresel etkileri oldu. Can kayıpları ve yıkım her iki tarafta da giderek artıyor. Türkiye olarak biz, savaşın adil ve sürdürülebilir bir barışla sonlandırılması için yoğun çabalarımızı sürdürüyoruz. 2022 Mart ayında İstanbul’da ev sahipliği yaptığımız ancak yarım kalan görüşmelerden Karadeniz tahıl girişimi, savaş esirleri takası gibi somut neticeler almıştık.
Diplomasiye olan inancımız, tarafların bize duydukları güvenle birleşince İstanbul’da bir kez daha arabuluculuğa başladık. Ev sahipliğimizdeki görüşmelerde, ilave esir ve cenaze takasları hususunda önemli ilerleme sağladık. Ayrıca olası bir ateşkese dair açık bir görüş alışverişinde bulunuldu. Ateşkes ve kalıcı barış için bir fırsat penceresinin aralandığı kanaatindeyim. Bunun heba edilmemesi gerekiyor. Hedefimiz, taraflar arasında ilave somut adımlar atılmasına destek olmak suretiyle kalıcı barışa giden sürecin taşlarını döşemektir. Müttefiklerimizin de desteğiyle savaşın en kısa sürede neticelendirilmesi umudumu koruyorum. Hep söylediğim gibi, adil bir barışın kaybedeni olmaz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Orta Doğu’daki tehditlerin ve krizlerin her geçen gün daha ciddi bir hâl aldığını belirtti.
Gazze’de Filistin halkına yönelik iki yıla yaklaşan mezalime dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdiye kadar İsrail saldırılarında çoğu çocuk ve kadın 56 bin Gazzelinin hayatını kaybettiğini, yine çoğu çocuk ve kadın 129 bin Gazzelinin yaralandığını hatırlattı.
Gazze’nin yüzde 80’inin yıkıldığını, sağlık altyapısının yüzde 95’inin tahrip olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, kiliseler, camiler, okullar ve hastanelerin bombalandığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2 milyonu aşkın Gazzelinin yıkıntılar arasında, tepelerine sürekli bombalar yağarken, çok zor şartlar altında hayatta kalma mücadelesi verdiğini ifade ederek, şunları kaydetti: “İsrail hükûmeti en temel ihtiyaç maddelerinin dahi Gazze’ye girişine engel çıkartıyor. İsrail’in engellemeleri ve saldırıları sebebiyle Gazze’deki insani trajedi, insani felakete dönüşmüş durumda. Vicdan sahibi hiçbir insan, böyle bir vahşete sessiz kalamaz. Bebekler uyurken susulur, bebekler öldürülürken susulmaz. Buradan insan hayatına değer veren herkesi zulme karşı seslerini yükseltmeye çağırıyorum. Ancak uluslararası toplumun, bilhassa ilgili kurumların İsrail’i durdurmakta yetersiz kaldığını müşahede ediyoruz. Hiçbir kural tanımayan, uluslararası hukuku açıkça ihlal eden İsrail, ihlallerine her geçen gün yenilerini ekliyor. Bir defa şunun iyi anlaşılması şart, İsrail bölgeyi istikrarsız hâle getirerek, kendi halkının güvenliğini sağlayamaz. Bölgedeki tüm ülkeler gibi İsrail’in de güvenliği komşularının istikrarından, huzurundan ve refahından geçmektedir. Yaşananlar 1967 sınırları temelinde coğrafi bütünlüğü haiz iki devletli çözümün kaçınılmaz olduğunu bir kez daha bizlere hatırlatmaktadır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, amaçlarının tüm halkların, tüm inançların yan yana, barış içinde yaşadığı bir sulh ikliminin tesisi olduğunu belirterek, “Biz bin yıldır aynı topraklarda yaşıyoruz. İnşallah ebediyen de orada yaşamaya devam edeceğiz. Dolayısıyla tüm bölgenin selameti için acı da olsa, rahatsız edici de olsa hakikatleri cesaretle söylemeyi sürdüreceğiz” diye konuştu.
“İRAN İLE SORUNLARIN KALICI ÇÖZÜMÜ; DİPLOMASİ VE MÜZAKEREYLE MÜMKÜNDÜR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsrail ile komşumuz İran arasındaki en son askerî tırmanma bölgemizi çok ciddi risklerle karşı karşıya bıraktı. Krizin ilk anından itibaren malumunuz yoğun bir diplomasi trafiği yürüttük. Bölgedeki liderlerle telefon görüşmelerimiz oldu” ifadelerini kullandı.
İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin dışişleri bakanlarının İstanbul’da toplandığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Burada da gerilime dair önemli mesajlar verildi. Evvelce de ifade ettiğim hususu bugün tekrarlamakta fayda görüyorum. Komşumuz İran ile sorunların kalıcı çözümü; diplomasi ve müzakereyle mümkündür. Bölgemiz savaşla, yıkımla, saldırganlıkla, tehditle hiçbir yere ulaşılamayacağının örnekleriyle doludur. Amerika Başkanı Sayın Trump’ın gayretleriyle sağlanan ateşkesi memnuniyetle karşılıyoruz. Değerli dostum Trump’ın çağrısına tarafların koşulsuz uymalarını bekliyoruz. Fiili ateşkes ilanının en kısa sürede kalıcı sükûnete tahvil edilmesini ümit ediyoruz. Orta Doğu’da barışın temini için müttefikler dâhil herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini düşünüyoruz. Biz bu konuda üzerimize düşeni yapmayı sürdüreceğiz.”
Zirve kapsamında birçok liderle görüşmeler gerçekleştirdiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kapsamda ABD Başkanı Donald Trump, Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Hollanda Başbakanı Dick Schoof, Romanya Cumhurbaşkanı Nicuşor Dan’ın da aralarında olduğu pek çok liderle bir araya geldiğini söyledi.
Temaslarda, hem müttefiklerle ikili ilişkileri geliştirmenin yollarını hem de zirve gündemindeki konuları ele aldıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin gelecek yıl NATO zirvesine ev sahipliği yapma önerisinin neticeye bağlandığını, gelecek yıl müttefikleri Türkiye’de ağırlayacak olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu dile getirdi.
“ZULMÜN KARŞISINDA YER ALMAYI DEVAM ETTİRECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı.
“Rus ordusunun Azerbaycan’dan ayrılmasına” ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rus ordusu şu anda Azerbaycan’dan ayrıldı, orada değil. Çıktığına göre artık zaten bu sorunun da hükmü kalmadı. Daha ben yeni Karabağ’a gittim, böyle bir şey zaten orada yok. Şu anda Azerbaycan orayı Azerbaycan devletinin yaşanabilir hükmü altına getirmenin gayreti içerisinde. Altyapı, üstyapı noktasında adımlarını atıyorlar ve çok ciddi de yatırımlar yapıyorlar” dedi.
“Türkiye ile İsrail arasında bir çatışma çıkarsa NATO Türkiye’yi savunmaya gelir mi?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu cevabı verdi: “Türkiye’ye herhangi bir saldırı olmadıktan sonra, Türkiye’ye yönelik bir saldırı olmadığı takdirde ki şu anda böyle bir şey söz konusu değil, Türkiye bölgesinin bir barış ülkesidir ve bölgesinde de barışın özellikle hâkim olması için bütün gayretlerini göstermektedir. Ancak tabi bütün bunların yanında özellikle de İsrail’in bu çekilmez, dayanılmaz tavrına karşı da biz orada zulmün karşısında yer almayı devam ettireceğiz. Bugüne kadar Gazze’de olduğu gibi bölgede zalimlerin karşısında yer aldık, zulmün karşısında yer aldık, yer almaya devam ediyoruz. Özellikle de garip gurebanın yanında yer almaya devam ediyoruz.
Düşünün şu anda Gazze’de aylardır oradaki mazlumlara ayni yardım gitmiyor. Şimdi bu insanlara ayni yardım gitmezse, bu insanların hâli ne olacak? Biz de tabi şu anda güçlü olan ülkelere diyoruz ki gelin İsrail’in karşısında yer alın. Bu ayni yardımların götürülebilmesi için Gazze’ye kapıların açılmasını ne yapmak lazım? Sağlamak lazım. Kızılhaça bile şu anda İsrail yol vermiyor. Kızılhaç kanalıyla bile Gazze’deki bu insanlara yardım gitmiyor. Böyle bir durum söz konusu. Kızılhaç çalışabilse, o kanalla buralara ayni yardım, gıda, ilaç, yiyecek, giyecek bütün bunları götürme imkânı sağlanmış olacak. Ama şu anda bu bile maalesef yok.”
“Türkiye, gayrisafi yurtiçi hasıladan savunmaya ayırdığı payı yüzde 2’den yüzde 5’e çıkarmak için hangi yolu izleyecek? Almanya ile görüşmenizde Eurofighter alımıyla ilgili konu gündeme geldi mi?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu an itibarıyla önümüzdeki 10 yıl içerisinde tabii ki atacağımız adımlar millî bütçeden olacaktır. Peyderpey milli bütçeden buraya gerekli olan payı ayırmak suretiyle NATO’ya olan bu desteğimizi vermiş olacağız. Eurofighter konusunda gerek İngiltere gerek Almanya ile görüşmelerimizi yaptık, yapıyoruz ve bu konuda olumlu gelişmeler var. Bu olumlu gelişmeleri de tamamen işi gerçekleştirdikten sonra inşallah adımlarımızı atmış olacağız” cevabını verdi.
“Gelecek yıl Türkiye’de yapılacak NATO Zirvesi’nin hangi şehirde düzenleneceğine” ilişkin soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, öncekinin İstanbul’da olduğunu, görüşmeleri yapıp gelecek hafta içerisinde bunun kararını vereceklerini söyledi.
Zaman kaybına tahammülün olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha önce İstanbul’da yaptığımız bu zirvemizi, bu defa yapacağımız bu toplantıdaki vereceğimiz kararla inşallah NATO Genel Sekreterliği’ne bildireceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin Türkiye ile İsrail ilişkilerinin gelecekte nasıl olacağına ilişkin sorusunu, şöyle cevapladı: “Şu anda tabii İsrail’le Türkiye’nin arasındaki ilişkilerin bu anlayışla devam etmesi hâlinde, burada aramızdaki barış, aramızdaki huzur mümkün değil. Zira atılan adımlar her şeyden önce barışı tehdit ediyor. Atılan adımlar barışı tehdit ettiğine göre burada nasıl barışı temin edeceksiniz, sağlayacaksınız? Mümkün değil. Düşünün, yani 100 bini aşkın insan ölü, yaralı ve hâlâ da vurmaya devam ediyorlar. Öbür tarafta Gazze’deki mazlum insanlara Kızılhaç dâhil, gıda sevkiyatı yapılmıyor. Bunu engelleyen kim? İsrail. Hâlâ burada bu kadar barbarca bir adım atıldığı takdirde, biz nasıl bunlarla huzurlu bir ortamı tesis edeceğiz? Mümkün değil. Onun için de Kızılhaç şu anda devreye girmek istiyor, netice yok. Kızılay’ımız devreye girmek istiyor, netice yok. Mısır devreye girmek istiyor, netice yok. Bütün bunlarla birlikte hangi ülkeye bakarsanız bakın, hiçbirisi netice alamıyor. İsrail’i, Gazze’de şu ana kadar takındığı tavırdan vazgeçmeye davet ediyoruz.”
Türkiye’nin elindeki S-400’ler ile F-35 programına dâhil edilmesi konusundaki mevcut duruma ilişkin soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu cevabı verdi: “Sayın Trump’la yaptığımız görüşmede tabii S-400’ü konuşmadık. O gündemimizde değil, o iş bitmiş bir iş. F-35 konusunu tabii görüştük. F-35 konusunda da biz 1 milyar 300-400 milyon dolar gibi bir ödeme yaptık ve F-35’leri alma noktasında biz Sayın Trump’ın da iyi niyetli olduğunu gördük. F-16’larımızın tamamıyla bakım, onarımı ve F-35’lerle ilgili de alımla ilgili çalışmalarımızı sorumlu olan arkadaşlarımız devam ettiriyorlar. Tabii bunun yanında bir de bizim Eurofighter’la ilgili çalışmalarımız var. Eurofighter konusunda da İngiltere ve Almanya ile bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Temennimiz odur ki bu iyi niyetimizi İngiltere’de, Almanya’da, onlar da olumlu karşılıyorlar. Çalışmalarımız devam ediyor.”
“ABD Başkanı Trump’ın Gazze’de kumarhane ve resortların inşa edilmesi konusunu” görüşmede gündeme getirip getirmediğinin sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Akşam Sayın Trump’la görüşmemiz oldu. Yaklaşık 1-1,5 saat kadar görüşmemizi yaptık. Ama bizim görüşmemizde özellikle de Gazze’nin sahil boylarının sizin ifade ettiğiniz şekilde kumarhaneler olması gündeme gelmedi. Böyle bir şey zaten gündeme gelse herhalde benim vereceğim cevap bellidir. Bu konuda duruşum bellidir. Duruşum belli olduğuna göre, Sayın Trump öyle akıllı bir insandır ki kime hangi soruyu soracağını da iyi bilir ve böyle bir şey de zaten aramızda geçmedi.”
“KFOR’un Kosova’daki önceki görev süresinde Türk komutanlığının görevde olması ve önümüzdeki dönemde de komutanlığın yeniden Türkiye’ye geçmesinin beklendiği göz önünde bulundurulursa, Türkiye’nin bu sorumluluğu nasıl değerlendirilmektedir?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biliyorsunuz Türkiye’nin KFOR şu anda bölgede. Niçin bölgede? Barış için, huzur için ve bizim KFOR’umuz orada olduğu sürece inşallah orada herhangi bir sıkıntı olmaz, olmayacaktır” cevabını verdi.
“ÜLKEMİN BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAK BENİM GÖREVİM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçtiğimiz ay Rusya, Ukrayna ile son tur görüşmelerde düşük seviyede bir diplomatik heyet gönderdiğini söyledi. Bu konu sizi nasıl etkiledi? Avrupa Birliği ile savunma iş birliği alanında ne gibi beklentileriniz var?” sorusunu cevaplarken, “Temsil kabiliyeti olan kişiler gönderildi ve o temsil kabiliyeti olan kişilerle de Rusya-Ukrayna arasındaki görüşmeler orada başarılı bir şekilde gerçekleştirildi. O görüşmeleri de Dışişleri Bakanım Hakan Bey zaten yürüttü, sürdürdü ve neticesi de gayet güzel, başarılı oldu” ifadelerini kullandı.
NATO Zirvesi’nde İspanya’nın savunma harcamalarında yüzde 5 yerine yüzde 2’lik katkı sunmayı taahhüt etmesi ve İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’in duruşu ile ilgili fikirlerinin sorulmasına karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yani 10 yıl gibi bir süre olduğu için, bu noktada bir sıkıntıya yer yok diye düşünüyorum. 10 yıl içerisinde böyle bir orana çıkarılacak. Tabii ki NATO’nun da böyle bir güce ihtiyacı var ve bunu da tabii Avrupa Birliği’ndeki NATO üyesi ülkelerin halletmesinden başka çıkış yolu olmayacaktır. Şu anda NATO üyesi ülkeler de bu imkâna, bu güce sahip. Türkiye olarak biz de bir üye ülke olarak bu konuda olumlu beyanımızı yaptık. Dedik ki 10 yıl içerisinde bunun verilmesinde fayda var” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK’nın silah bırakması ve lağvedilmesi sonrası adımın ne olacağına ve bölgede yaşayan Kürtlere nasıl bir mesaj vereceğine yönelik soru üzerine de şunları kaydetti: “Bölgede yaşayan Kürt vatandaşlarımla, Cumhurbaşkanları olarak bizim herhangi bir sıkıntımız yok. Şu anda gayet iyi gidiyor. Parlamentoda güçlü bir potansiyele sahipler. Onların böyle bir sıkıntısı olmadığına göre, bu yürüyüş, bu gidiş… Randevu istediler, ben de rahmetli Sırrı Süreyya ile birlikte Pervin Hanım’ı kabul ettim. Cumhurbaşkanlığında arkadaşlarımla beraber kendileriyle görüştük. Zannediyorum şimdi yine bir randevu talepleri var ve bu randevu taleplerini de yakın zamanda gerçekleştireceğiz, kendileriyle görüşmelerimizi yapacağız. Herhangi bir sıkıntı söz konusu değil. Benim ülkemde Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Arap’ıyla hepimiz biriz ve ülkemin bütünlüğünü de korumak benim de görevimdir. Bunu da en güzel şekilde sürdüreceğiz.”
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.
Gerekli cookie, sayfa gezinmesi ve web sitesinin güvenli alanlarına erişim gibi temel işlevleri etkinleştirerek bir web sitesi kullanıma yardımcı olur. Web sitesi bu cookie olmadan düzgün çalışamaz.
Tercih cookies, bir web sitesinin, tercih ettiğiniz diliniz veya bulunduğunuz bölgeniz gibi, web sitesinin davrandığını veya görünüşünü değiştiren bilgileri hatırlamasını sağlar.
İstatistik
İstatistik cookies, web sitesi sahiplerinin anonim olarak bilgi toplayıp bildirerek ziyaretçilerin web siteleriyle nasıl etkileşimde bulunduğunu anlamalarına yardımcı olabilir.
Pazarlama
Pazarlama cookies, ziyaretçileri web sitelerinde izlemek için kullanılır. Amaç, bireysel kullanıcıya ilgi çekici ve böylece yayıncılar ve üçüncü taraf reklamverenler için daha değerli olan reklamları görüntülemektir.
Sınıflandırılmamış
Sınıflandırılmamış cookies, bireysel kurabiye sağlayıcıları ile birlikte sınıflandırma sürecinde olduğumuz cookies.